18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 11 ŞUBAT 2011 CUMA Arzu Yıldırım’ın katil zanlısı ailesini çağırdı, onlar gittikten sonra kendini öldürdü Babasının mezarında intihar etti DEVLET KORUYAMADI Arzu Yıldırım, birlikte yaşadığı, daha sonra ayrıldığı Metin Çilingir hakkında suç duyurusunda bulunmuş, olaydan iki gün sonra sokak ortasında öldürülmüştü. Genç kadın dün ikindi namazının ardından Hasdal Mezarlığı’nda toprağa verildi. İstanbul Haber Servisi Ümraniye’de bir süre birlikte yaşadığı Arzu Yıldırım’ı öldürdüğü gerekçesiyle aranırken dün sabah Kocatepe Mezarlığı’nda intihar teşebbüsünde bulunan Metin Çilingir, kaldırıldığı hastanede öldü. Arzu Yıldırım, Çilingir hakkında kendisi ni tehdit ettiği gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Kocatepe Mezarlığı’nda intihar teşebbüsünde bulunan Çilingir (54), götürüldüğü Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ameliyata alındı. Çilingir, burada yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu arada, hastanede bulunan Çilingir’in ağabeyi Mahmut Çilingir, kardeşinin bu sabah resmi nikâhlı eşini, oğlunu ve kendisini arayarak bütün aile üyelerini Hekimbaşı Kocatepe Mezarlığı’na çağırdığını anlattı. Burada babalarının mezarı başında birlikte dua ettiklerini belirten Çilingir, kardeşinin daha sonra kendilerine “Siz gidin, ben avukatımı arayıp polise teslim olacağım” dediğini ve kendilerinin mezarlıktan çıkmaya başladıklarını söyledi. Mahmut Çilingir, mezarlıktan çıkmak üzereyken de silah sesini duyduklarını ve kardeşinin intihar ettiğini belirtti. “Nitelikli cinsel saldırı” suçundan 10 yıldan az olmamak üzere hapis cezası istenen Yücelen, nisan ayında yargılanmaya başlanacak. Eski bakana taciz davası Haber Merkezi Eski Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen hakkında, Mersin’in Bozyazı ilçesinde iğne yaptırdığı kadın doktora cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede kadın doktorun iş görüşmesi için gittikleri otelde karşılaştığı ve ailece tanıdıkları Yücelen’in misafiri oldukları belirtildi. Yücelen’in sohbet sırasında kadın doktordan sürekli yaptırdığı iğneyi vurmasını istediği, Dr. Necla G. ile boş bir salona girdiği, ilacın ampulünün kırılması sonucu doktorun parmağının kanadığı belirtildi ve şöyle denildi: “Şüphelinin koruması olan tanık Rıfat Sönmez ve otelde garson olarak çalışan tanık Emrah Mülayim, eczaneden yeni ilaç almaya gittiğinde müşteki ile yalnız kaldılar. İlacı beklerken müştekinin ampulün kırılması nedeniyle kesilen parmağının kanamasının durduğu, şüphelinin müştekinin parmağını tutup pamuğu bastırdığı, daha sonra parmağının kesilen ve kanaması duran yerini iki kez üst üste öptüğü, getirilen iğneyi yapan müşteki çıkmak istediği sırada kendisine doğru çektiği, sarılıp, saçını okşadığı, dudağından zorla öperek cinsel saldırıda bulunduğu...” Savcılık soruşturmasında, şikâyetçi Dr. Necla G’nin ruh sağlığının bozulduğuna dair alınan Mersin Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden verilen rapor da dosyaya konuldu. Yücelen ise, suçlamayı kabul etmeyip, iftiraya uğradığını, bu nedenle kendisinin de davacı olduğunu söyledi. ‘Cins kırımı’ Kadını koruyacak yasa var fakat uygulanmıyor. AKP hükümeti koruma için resmi nikâh koşulunu kaldıran taslağı da aylardır Meclis’e sunmadı ÖZLEM GÜVEMLİ Muhafazakârlık arttıkça öldürülüyorlar Arzu Yıldırım’ın Ümraniye’de sokak ortasında, birlikte yaşadığı ve ayrıldığı Metin Çilingir tarafından öldürülmesi feministleri ayağa kaldırdı. Tanık koruma programı gibi kadın koruma programının acilen hayata geçirilmesini isteyen feministler, bunun önünde hiçbir yasal engel bulunmadığını vurguladılar. Kadın cinayetlerini önlemek için tüm hukuki araçların bulunmasına karşın önlem almayan yetkilileri; “cinayetlerin bir numaralı azmettiricileri” olarak niteleyen kadınlar artan muhafazakarlığın da cinayetler üzerinde etkili olduğu görüşündeler. Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre Türkiye’de günde ortalama 5 kadın öldürülüyor ve son 7 yılda kadın cinayetlerinde yüzde 1400’lük artış meydana geldi. Eski KADER Başkanı ve feminist hareketin önemli isimlerinden avukat Hülya Gülbahar, kadın cinayetlerinin artık “cins kırımı” boyutuna vardığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Artık kimse yasa yok diyemez. Kadınları korumak için yasalar çıkarıldı, ama uygulanmıyor. Kadın koruma talep ettiğinden hemen kolluk kuvvetlerinin önlem alması gerek, ama uygulamada böyle olmuyor. Böyle olaylarda ihmali olan polisi, savcıyı, hâkimi cezalandırırsanız uygulanmaya başlar. Yeterli hukuki aracımız var, ama kadınları koruyamıyoruz.” Kadınlar ölüyor AKP bakıyor SEVİL ARINAN Kadın Cinayetlerine Karşı İsyandayız Kampanyası’nın yürütücülerinden Filiz Karakuş da kadın cinayetlerinin arttığı son 7 yılda yükselişe geçen muhafazakârlığın aile içindeki erkekleri güçlendirici etkisi arasındaki bağa dikkat çekti. Aynı süreçte kadınların bilinçlenip özgürleşmesi noktasında önemli gelişmeler yaşandığını vurgulayan Karakuş, “Son yıllarda boşanmak için mahkemelere başvuran kadın sayısı da arttı. Öldürülen kadınların çoğu da boşanmak isteyen, sokağa adımını atan, erkek şiddetinden kurtularak yeniden hayat kurmaya çalışan bireyler” dedi. Yeni silah yasasının, Türkiye’nin içinde bulunduğu şiddet ortamının kadın cinayetleri üzerinde etkisine değinen Karakuş “Yasada bireysel silahlanmanın önü açılıyor. Her canları sıkıldığında tokata başvuran erkek, şimdi silaha da başvurabiliyor” dedi. Kadına yönelik şiddete her kesimin karşı olmasına karşın hâlâ meşru olmasını eleştiren Karakuş, yasalardaki yaptırımların uygulanmadığını, kadınları şiddetten koruyacak mekanizmaların çok zayıf olduğunu söyledi. Münferit görülüyorsa vicdan kalmamıştır Gülbahar, yetkililerin bu cinayetlere “münferit” olarak yaklaşmasını eleştirerek annesi kocası tarafından öldürülen ve sürekli şiddete maruz kalan Nahide Opuz davasını örnek verdi. Gülbahar, “Opuz’un şikâyeti üzerine AİHM Türkiye’yi şiddete karşı önlem almadığı için mahkum ettiğinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve tüm yetkililer olayı ‘münferit’ olarak niteleyip kararı kasıtlı bulmuşlardı” diye konuştu. Ayşe Paşalı cinayetine de yetkililerin “münferit” olarak yaklaşmasını eleştiren Gülbahar, “Günde en az 5 kadının öldürüldüğü bir ülkede hâlâ bunlara münferit diyen devlet yetkilisi varsa o ülkede ciddi bir akıl tutulması yaşanıyordur, vicdan kırıntısı kalmamıştır” dedi, ANKARA Eski eşleri ya da dini nikâhla yaşadığı kişiler tarafından öldürülen kadınların sayısına her gün bir yenisi eklenirken, AKP hükümeti, kadınlar hakkında koruma kararı verilmesi için “resmi nikâh” koşulunu kaldıran yasa taslağını bekletiyor. İstenilen yasa tasarıları birkaç saat içinde TBMM’den geçirilebilirken, söz konusu taslak aylar geçmesine karşın TBMM’ye sunulamadı. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), Ayşe Paşalı cinayetinin ardından bir çalışma başlattı. Hazırlanan taslakta, koruma kararı verilebilmesi için “resmi nikâh” koşulu kaldırılarak boşanmış, resmi nikâh olmaksızın birlikte yaşayan kişilerin de korunma kapsamına alınması öngörüldü. Şiddete uğrama tehlikesinin de koruma ge rekçesi olarak sayıldığı taslak, 12 Ocak 2011 tarihinde Başbakanlık’a sunuldu. Ancak aradan 1 ay geçmesine karşın taslak Bakanlar Kurulu’nda görüşülüp TBMM’ye sunulamadı. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Ayşe Paşalı davasının öncesi ve sonrasında benzer 2 olayın da yaşandığını anımsatarak şunları söyledi: “Yaşanan cinayetler işin içselleştirme boyutudur. Çünkü alışılageldi... Kamuoyuna yansıyan haberler bir süre sonre cinayetleri normalmiş gibi algılattıracak. Bu olumsuzluklar, ciddi anlamda önemli boyutlara ulaşacak. Töre ve namus cinayetlerinde aynı durumlar yaşandığında onları içselleştirirken, şimdi Ayşe Paşalı ve Arzu Yıldırım vakalarını içselleştiriyoruz. Belki 35 ay sonra öldürülen mağdur kadınları unutacağız. Yasal süreç bir an önce başlamalı. Tabii sığınmaevleri de arttırılmalı.” AKP’nin cinsel suçlar için gündeme getirdiği erkeklik hormonunu azaltma cezasını destekleyen de var insan haklarına aykırı ‘Teklifte bulan da... Testosteron tartışması hadım kelimesi yok’ AKP Ankara milletvekili Aşkın Asan ise “Kanun teklifinin hiçbir yerinde ‘hadım’ kelimesi geçmiyor. Hiç kimsenin organları alınmıyor, hadım yok. Tedavide kullanılan ilaç, ayda bir vurulan, kadınların doğum kontrolünde kullandığı bir ilaçtır” dedi. TÜREY KÖSE/SEVİL ARINAN Danışma ve sığınma yerleri artmalı Paşalı cinayetinin ardından kadın ve aileden sorumlu bakanlığın 4320 sayılı koruma emrine ilişkin maddede yapılacak değişiklik konusunda kadın örgütlerinden öneri istediğini anlatan Gülbahar, önerileri yetkililere sunduklarını, ancak o günden beri hiçbir şey yapılmadığını söyledi. Tüm bakanlıkların bir araya gelip alınacak önlem konusunda harekete geçmesini isteyen Gülbahar şu noktaların altını çizdi: “Bu önlemler içinde şiddet tehlikesi altında yaşayan kadınların hemen başvuracağı kadın danışma merkezleri ve sığınma evlerinin arttırılması var. Gerek varsa yeni bir kimlikle güvenli bir yerde, güvenli bir hayat sürmek için acil önlemlerin alınması şart. Can güvenliği nedeniyle kent değiştirmek gerekiyorsa kadınların yeni bir kentte, yeni bir kimlikle barınma ve geçinme sorunlarının çözülmesi, çocuklarının eğitime devam etmesinin sağlanması gerekiyor. Bu önlemler İçişleri Bakanlığı’nın bir genelgesiyle hayata geçirilebilir.” Anayasaya pozitif ayrımcılık maddesinin konulduğunu, ama kadının konumunda hiçbir değişiklik olmadığını belirten Gülbahar, TCK’deki eziyet maddesinin de 2005’ten beri bir kez bile işletilmediğine dikkat çekti. Tecavüze, dayağa maruz kalan kadınların önemli kısmı, aile ve toplum baskısı nedeniyle sesini çıkaramıyor. Türkiye’de artan muhafazakârlık ve aile içindeki erkeklerin baskısı da kadınların elini kolunu bağlayan unsurlardan... ANKARA AKP’lilerin tecavüzcüler ve pedofili hastalarına karşı testosteron azaltıcı ceza önerisinde bulunması tartışma yarattı. Görüşler şöyle: Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk: Ceza, etkili ve failin suç işlemesini önlemek için caydırıcı nitelikte olmalı. Bu bakımdan yürürlükteki yasanın özellikle 102. maddesinde öngörülen cezanın arttırılması düşünülebilir fakat hadım etme anlamına gelen bir cezanın uygulanması, hırsızlığı önlemek için hırsızın kolunu kesmek gibi bir ceza anlamına gelecektir. Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu: Bu medeni cezadır. Medeni cezalar 21. yüzyılda çağdaş ceza hukukunda uygulanmaz. Ayrıca acı veren, geri dönüşü olmayan cezalar kuşkusuz insan haklarına aykırıdır. Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Elif Uysal: Yasanın hazırlanma sürecinde bizden görüş alınmadı. Vakaya göre değişir fakat her tecavüz davası ayrı değerlendirilmemeli. Ama hormon tedavisi gibi bir uygulama yapılabilir. İnsan Hakları Vakfı Başkanı Şebnem Korur Fincancı: Çocuğun cinsel saldırıya uğradığı durumlarda toplum olarak böyle bir duyguyu yaşıyor olabiliriz. Cezalandırma hadım gibi bir boyutunda olmamalı. CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman: Çocuk tecavüzcülerini çıkaracaksınız, al bu iğneyi yaptır, diyeceksiniz, sonra da çocuklar için tehdit unsuru olmayacağına dair güven duyacaksınız. Bu pratikte uygulanamaz, kıta Av rupa’sında da uygulanmıyor. Yasa önerisinde hadımla ilgili maddede “tedavi” sözcüğü geçiyor. Çocuklara tecavüz etmek bir hastalık değildir ki, tedavisi olsun. Pedofili sapkınlıktır. Tıbbın insanları cezalandırma amacıyla kullanılması tıp etiğine aykırıdır. CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin: Öneri “insan haklarına aykırı.” Cezaları arttıralım, caydırıcı önlemler alalım. Uygar toplumlarda cezalandırma insanın onurunu kırıcı ve vücut bütünlüğünü bozacak şekilde olamaz. AKP İstanbul Milletvekili Alev Dedegil: Hukukun caydırıcı özelliğini kullanmak modern toplumlarda çok önemlidir. Taslak çocukların korunmasında önleyici bir tedbir olarak algılanmalı. Kadın Hakları Koruma Derneği Genel Başkanı Gönül İşler, 6 yıl önce cinsel taciz, çocuklara cinsel istismar ve ensest suçlularının hadım edilerek cezalandırılması için kampanya başlattıklarını belirterek şu an Meclis gündemine getirilen önerinin mutlaka desteklenmesini istedi. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Nazan Moroğlu, “4320 sayılı ailenin korunmasına ilişkin yasada şiddet uygulayanı sağlık kuruluşlarına sevk edilmesine dair bir konuma tedbiri var. Hadımı tartışana kadar varolan madde uygulansın. Tartışma yaratacak bir konuyu ortaya atmak gündem saptırmak” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle