18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ŞUBAT 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tunus’ta demokratik bir halk hareketi gerçekleşti. İktidara yapışmış bir alçak, bir diktatör ve şürekası 23 yıl sonra devrildi! Bu devriliş başlı başına demokratik bir devrimdir! Olay o kadar güçlüydü ki Mısır’ı ve Arap dünyasını sarstı! Devrimi, işsiz bir genç, bilgisayar mühendisi Muhammed Buazizi (26) kendisini yakarak başlattı! Buazizi, sokaktaki seyyar sebze arabasına zabıtaca el konulunca, öfkeden kendini yaktı. Bu, gençliğin önderlik ettiği devrimci şahlanışın meşalesi ve Buazizi ölümsüz bir isim oldu! Arap dünyasında ilk kez, diktatörlüklere karşı bir halk hareketi, isyanı gerçekleşiyor! Tarihi bir dönemeçte, İslam dünyası! O İslam dünyası ki Batı’nın sömürgesi, iktidarlarının çoğu işbirlikçi uşak; dünyanın 1.4 milyarı, yani beşte biri ama dünyanın en yoksulları arasında! Neden? Çünkü yönetimlerinde ve toplumun siyasal güdülenmesinde, birinci derecede dini motifler, değerler, anlayışlar geçerli... İktidarlar bu değerlerin üzerinden yönetiyor! Laiklik yok veya bazılarında eser miktarda.. Dolayısıyla demokrasi de yok veya durmadan diktatörleri seçen bir topal mı topal, “demokrasi” denemeyecek melez rejimler var. Eh, uluslararası demokratik rejim ölçütlerine göre, Türkiye “melez rejimler” kategorisine giriyorsa, varın siz hesaplayın diğer İslam ülkelerinin halini! Onların hepsi, otoriter ve diktatörlükler hanesinde! Demokrasinin olmadığı yerde 7 “Entelektüel etkinliği” engelleme, baskıcı rejimlerin kaçınılmaz eylemidir! Demek, düşünce özgürlüğünün baskılandığı yerlerde bilim de yeşermez! Tunuslu bilim insanları, rejimin yıkılmasıyla birlikte, insan hakları ihlalleri karşısında duydukları sıkıntıları artık özgürce ifade edebileceklerini düşünüyorlar. Geçici hükümette yükseköğrenimden sorumlu bakan olan Fauziya Charfi, “üniversiteler hedefi tutturmak için belge ve diploma üreten makinelere dönüştüler; sosyal ve yenilikçi gereksinimlere sırtlarını döndüler” diyor... Üniversitelerde en önemli sorun, “yakınlarını kayırma alışkanlığı”! Nature’da bilimciler diyor ki: “Atamalarda ölçüt, akademik başarılara değil, iktidara yakınlık ve sadakate dayanıyor. Bilim insanları, tüm Tunuslular gibi iktidardaki RDC Partisi’ne katılmış, ama genellikle bir “çıkar sağlamak”amacıyla! Türkiye’ye ne kadar çok benziyor!? Bu ölçüt, demokrasinin değil diktatörlerin ve diktatör eğilimlerin bir ölçütü demek ki! 2003 yılında hazırlanan “Arap İnsanının Gelişimi” raporu, bir kalkınma için, demokrasi ve bilim arasında çok iyi sağlam bir ilişkinin kurulmasını öneriyordu! İslam ülkelerinin başka hiçbir seçeneği yok, yoksulluktan ve sömürgelikten kurtulabilmeleri için! BİLİM ve SİYASET Devrim Sarsarken... ORHAN BURSALI DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Büyükerşen Olayı Siyasal partiler, parlamenter rejimlerde, seçmenlerin sandığa gelmesinden önceki aşamada, halkın güvenini kazanmayı amaç edinir. O güveni kazanmanın olmazsa olmaz yöntemlerinin başında, çevrenin sevdiği, inandığı kimseleri çatıları altında toplamak ve onlardan oluşan adayları, podyuma çıkartmak gelir. Rahmetli Ecevit, o yöntemi uygulamak için Eskişehir’in yetiştirdiği Yılmaz Büyükerşen’i önce parlamentoya sokmak istemişti. Anadolu Üniversitesi’nin kurucu rektörünün doğup büyüdüğü kente doğrudan hizmet etme önerisi daha ağır basınca, DSP Genel Başkanı’nın pusulası da o yönde karar kılmıştı. Ecevit’in ölümünden sonra genel başkanlık görevini üstlenen Sayın Masum Türker’in, partisinin sahip olduğu iki kent belediye başkanını geçen hafta içinde ardı ardına yitirmiş olması lalettayin birer transfer olayı gibi algılanamaz. Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun’un partisinden ayrılarak CHP’ye katılma haberinin mürekkebi kurumadan; Büyükerşen, üyesi bulunduğu DSP’nin genel başkanı tarafından istifaya çağrıldı. Son haftaların popüler bir televizyon dizisi olan “Fatmagül’ün Suçu Ne?”nin adından esinlenerek Türker’in istifasını istediği Büyükerşen’den kurtulmak istemesinin nedenini öğrenmek istemez misiniz? Cihan Haber Ajansı’nın bu konudaki haberinde o sorunun bütün yanıtını bulabilirsiniz: “Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in DSP’den istifa etmesi, bazı iddiaları da beraberinde getirdi. İddiaya göre Büyükerşen’in DSP’den kopmasına neden olan son olay, ‘Özgürlük ve Demokrasi’ anıtının açılışına CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılması oldu. CHP ile DSP’nin arasını açan ‘Özgürlük ve Demokrasi’ anıtının açılışına Kılıçdaroğlu’nun katılmasının son anda programa alındığı öğrenildi. Büyükerşen tarafından dikilen anıtın açılışına Kılıçdaroğlu’nun katılması için Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir Şubesi yöneticilerinin teklif götürdüğü öğrenildi... Yaşanan gelişmeler DSP Genel Merkezi’nde rahatsızlığa neden oldu.” diktatörlükler vardır ve bunların yüzde 99’u da emperyalizmin desteğinde ayakta kalırlar ve emperyalizmin pazar sömürgesi durumundan çıkmazlar! Tunus halkı, İslam ülkeleri arasında (Türkiye dışında) en aydınlanmışı! Bunu, 1957’de bağımsızlığın kahramanı Habib Burgiba’ya borçlular! Nature’da yayımlanan yazıya göre, “Burgiba, ilerici, modern ve laik bir devletin temellerini attı. Aynı zamanda insan kaynaklarına yatırım yaptı, kadınların sosyal statülerini güçlendirdi ve bütçede eğitime öncelik tanıdı. Ülkede çok sayıda üniversite kurulmasına ön ayak oldu. Bu girişimler sayesinde Tunus, Arap dünyasının en eğitimli nüfusuna sahip... Bilim insanları Burgiba’nın ülkeyi diktatörlükle yönetmesine karşın, iyi niyetli ve aydın bir kişiliğe sahip olduğunu söylüyor.” Tunus’ta devrim ateşini daha çok işsiz, eğitilmiş gençlerin yaktığını söylüyor Tunuslu bilimciler. İnsan haklarına tecavüzler, işsizlik, yüksek enflasyon ve yolsuzluk, sabırları bitirdi! Akademisyen ve aydınlar da devrime katılınca, diktatör, gösteriler yayılmasın diye üniversiteleri ve okulları kapattı tabii ki! Yukarıdaki grafikte, İslam ülkelerinde bilimsel araştırma ve geliştirmeye (ARGE), milli gelir içinde en çok pay ayıran İslam ülkelerinin bir listesini görüyorsunuz! Tunus, Türkiye’den bile yüksek! (Bu cuma Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de bu konuda geniş bilgi var!) Tunus, diğer Arap komşularıyla karşılaştırıldığında daha güçlü bilimsel bir temele ve yükseköğrenim sistemine sahip. Gerçi yıkılan diktatör de bilime ve eğitime yatırımı sürdürmüş. Milli gelirden daha çok payı ARGE’ye ayırmış, beyin göçünde biraz hız kesmiş... Bilim insanlarına göreceli daha iyi bir hayat standardı sağlanmış, ama bilim ve düşünce özgürlüğü baskılanmış. “Dinamik bir araştırma ve inovasyon sistemi” bu nedenle gerçekleştirilememiş. http://orhanbursali.blogspot.com [email protected] Erdoğan’a suikast iddialarıyla ilgili gönderilen bilgi notu Ergenekon dava dosyasına konuldu MİT Başbakan’ı uyarmış MİT Müsteşarlığı’ndan gönderilen yazıda, 24 Temmuz 2007’de Başbakan Erdoğan’a suikast yapılacağına ilişkin alınan duyumun derhal bildirildiği kaydedildi. İstanbul Haber Servisi Birinci Ergenekon dava dosyasına MİT Müsteşarlığı’ndan gönderilen yazıda 24 Temmuz 2007’de Başbakan Tayyip Erdoğan’a suikast yapılacağına ilişkin alınan duyumun derhal bildirildiği kaydedildi. MİT’in 24 Temmuz 2007’de Başbakanlık’a ve İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği “bilgi notu” dava dosyasına konuldu. Danıştay’a silahlı baskın ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması dosyalarıyla birleştirilen davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yazısını yanıtlayan MİT Müsteşarlığı, Başbakan Erdoğan’a “kişiye özel” ibaresiyle sunulan bilgi notunu gönderdi. MİT yazısında “Başbakan Erdoğan’a yönelik suikast iddialarına dair intikal eden ancak bu aşamada teyit ya da ERGENEKON tekzip edilemeyen duyum ve ihbarlara ilişkin bilgiler” şeklinde giriş yapıldıktan sonra alınan duyumlar sıralandı. MİT’in bilgi notunda “İstanbul Üsküdar Kısıklı Caddesi’nde Başbakan’ın akrabalarının oturduğu caddede sarı HATİCE TUNCER renkli bir apartmanın bodrum katının Ergenekon soruşturhalen Birinci Ergeneması kapsamında avukon davasında tutukkat Yusuf Erikel’in tulu bulunan emekli tuklu bulunduğu 8 saYüzbaşı Zekeriya Öznıklı dava başladı. türk tarafından ErdoDuruşmada Erikel’in ğan’a muhtemel bir avukatı Ali Rıza Dizeylem planlanmasına dar, iddianamenin yönelik kiralandığı, özetlenerek okunmasıdairenin caddeye banı istedi. Erikel, savunkan kısmından iki ması sırasında ağabeyi tuğlanın çıkarıldığı” Yakup Erikel’in avuiddiası yer aldı. katlığını yaptığı Başbakan Yardımcısı Bülent Arslan’ın ziyareti Arınç’ı sert bir dille Danıştay saldırısıneleştirdi. Arınç’ın dan sonra gözaltına alı“Postal yalamaktan nıp bırakılan davanın başka meziyetleri oltutuksuz sanıklarından mayan iktidarlar görZeki Yurdakul Çağdük” sözlerini anımsaman’ın, Zekeriya Öztan Erikel “Ey Arınç türk ile birlikte hareket iyi dinle... Postal yalaettiği anlatılan yazıda yıcı kimdir? Türk asşöyle devam edildi: keri postal giymez, “Maslak’ta işyeri bubot giyer. Amerikan lunan bir işadamının askerinin ayağında bu şahıslara mali açıpostal vardır. Aklını dan destek verdiğini, başına al” dedi. bu gruba emir veren Davada, yakalama kişinin halen Bulgakararı bulunan Hakan ristan’da yaşayan Arıkan’ın, adli kontrol emekli bir albay oluygulaması ve duruşduğu, bu grubun malara katılma zorunmensuplarının yaluluğu ile tutuksuz yarbancı uyruklu şahısgılanmasına karar veların adlarına kayıtlı rildi. Örgüt yöneticilitelefonları kullandıkğinden yargılananlara ları, Danıştay saldırı2 oturum, üyelikten sının faili Alparslan yargılananlara bir otuArslan’ın Bulgarisrum savunma süresi tatan’a bu albayı ziyanındı. Duruşmayı CHP retinin akabinde menPM üyesi avukat Mahsur eylemi gerçekleşmut Tanal da izledi. tirdiği öğrenilmiştir.” Aksoy için düzenlenen törende ailesi gömüte kırmızı karanfiller bıraktı ve mumlar yaktı. Törende Sav, “Aksoy yaşasaydı dostluğumuz 53. yılına girecekti” diye konuştu. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Anlamak zor DSP Genel Merkezi’nin, Eskişehir’de ana muhalefet partisi liderinin çağrıldığı bir açılış törenine kendi genel başkanlarının çağrılmamasından böylesine büyütülecek kadar rahatsızlık duymuş olmalarını anlamak gerçekten zor. Hele hele, o rahatsızlığın Sayın Türker’i, sanki portföyündeki milyarları etrafa dağıtırcasına elinde kalan tek büyükkent belediye başkanına meydan okuyacak kadar kızdırıp istifaya davet etmesini anlayabilmek bayağı maharet isteyen çetrefil bir bulmacanın çözümünü becermek gibi bir şey. Demek ki, Ordu Belediye Başkanı Torun’un bir gün önceki istifa eylemi, hiç mi hiç uyarıcı etki yapmamış! İlla kızması gereken bir şey varsa, DSP’nin Sayın Genel Başkanı Eskişehir’deki parti örgütüne telefon edip, “İlinizdeki bir medya derneği ile hiç mi ilgilenmediniz ki Uğur Mumcu gibi ünlü bir gazeteci için açılacak anıt töreninde bizi davetli listesine bile almaya değer görmediler?” diye sormalı değil miydi? İstifaya çağıracak kadar hiddetlendi ise, yapboz hesabı o örgütü değiştirmek daha acısız ve kolay bir operasyon olmaz mıydı? İstifa çağrısını bizzat Sayın Genel Başkan yaptığına göre, bu kayıpları kayıp bile sayılmayacak türden sıradan olaylar gibi algılıyor olmalı DSP Genel Merkezi. Büyükerşen, DSP Genel Başkanı’nın kendisinin ayrılmasına neden olarak ileri sürdüğü gerekçeler karşısında “Türker bu partinin başında olmasaydı istifa etmezdim. İstifamın istenmesinin asıl nedeni partiyi ve yönetimi eleştirmemdir” demiş ve eklemiş: “Çünkü DSP’nin yönetimini beğenmiyorum.” Bu tartışmada Sayın Genel Başkan mı, yoksa Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı mı haklı? Sorunun yanıtını dört buçuk ay sonra genel seçimlerde sandıklar açıldığı zaman alacağız. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Cumhuriyetin yılmaz savunucusunun ölümünün üzerinden 21 yıl geçti Davada Arınç’a sert sözler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ADD’nin kurucusu, Türk Hukuk Kurumu ve Ankara Barosu başkanlarından gazetemiz yazarı Prof. Muammer Aksoy’un katledilişinin 21. yılında “Aksoy’un Cumhuriyetin ve Atatürkçü değerlerin yılmaz savunucusu” olduğu vurgulandı. Aksoy için önce Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki gömütü başında bir tören düzenlendi. Buradaki törene Aksoy’un çocukları Işık ve Arın Aksoy, eşi Ülkü Aksoy ile CHP Ankara Milletvekilleri Önder Sav, Hakkı Aksoy’u karanfillerle andık Süha Okay, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, eski Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, ZMO Yönetim Kurulu üyesi Tevfik Kızgınkaya, CUMOK Dönem Sözcüsü Haluk Yalvaç, Cumhuriyet Okurları katıldı. Sav, “Aksoy’un ölümünün üzerinden 21 yıl geçse de bizler onu hiçbir zaman unutmadık. Aksoy yaşasaydı, dostluğumuz 53. yılına girecekti” dedi. Türk Hukuk Kurumu Yönetim Kurulu üyesi Hamit Baykara, “Aksoy, ülkemizin ileriye doğru değil, geriye doğru adımlar atar hale geldiği konusunda yıllar önceden bizi uyarmıştı” dedi. ‘Tarihte kara bir leke’ Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel de 1 Şubat 1979’da katledilen Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi ve Aksoy’un ölüm yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Tarihte kara bir leke olarak duran” faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını istedi. KATLEDİLİŞİNİN YILDÖNÜMÜ Abdi İpekçi anılıyor İstanbul Haber Servisi Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Abdi İpekçi, katledilişinin 32. yıldönümünde bugün bir dizi etkinlikle anılıyor. İpekçi için ilk tören bugün 11.00’de Zincirlikuyu’daki mezarı başında gerçekleştirilecek. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) de 14.0016.30 saatleri arasında Basın Müzesi’nde “Öldürülen Gazetecileri Anıyoruz” konulu panel düzenleyecek. Panelin açılış konuşmasını TGC Başkanı ve gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç yapacak. TGC Başkanvekili Turgay Olcayto’nun yöneteceği panele Radikal gazetesi yazarı Altan Öymen, gazeteci yazar Hıfzı Topuz, Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener, İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi ve yazarımız Şükran Soner konuşmacı olarak katılacak. ÖCALAN’IN İDDİALARI HAVA KUVVETLERİ Genelkurmay: Belge ve bilgiye rastlanmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili iddialar üzerine yapılan incelemelerde herhangi bir bilgi ya da belgeye rastlanmadığını, tarih, yer ve isim gibi somut bilgiler verilmesi halinde incelemenin derinleştirileceğini bildirdi Genelkurmay açıklamasında, son günlerde çeşitli basınyayın organlarında yer alan ve “Avukatları Kandil’e askeri helikopter getirdi”, “Apo’nun mektupları asker izniyle Kandil’e gitti”, “Askeri helikopterlerle kampa gidip savaş kararı aldırdılar”, “Şakar Kandil’e helikopterle gitti”, “Genelkurmay temsilcisi beni karşıladı. ‘Sana büyük işler düşüyor’ dedi”, “Askerden Öcalan’a: Birlikte çalışalım”, “Öcalan: Asker bana ‘savaşı tırmandırın’ dedi” gibi birçok iddia içeren haber ve yorumların yer aldığı belirtildi. Açıklamada, “Basın yayın organlarında yer alan bu ve bunun gibi iddialar üzerine yapılan incelemelerde herhangi bir bilgi ya da belgeye rastlanmamıştır. Somut bilgiler (tarih, yer ve isim) verilmesi halinde inceleme derinleştirilecektir” denildi. ‘Kaza mahallinde hava trafiği yoktu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hava Kuvvetleri Komutanlığı, eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin hayatlarını kaybettiği helikopter kazasının olduğu tahmin edilen saatlerde, olay mahallinde TSK’ye ait herhangi bir hava trafiğinin olmadığını bildirdi. Yapılan açıklamada, bazı gazetelerde “Enkaz Üssünden Uçuş” ve “F16 Şüphesi” başlıklı haberlerin yer aldığı belirtildi. Haberlerde, “Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte beş kişinin ölümüyle sonuçlanan kaza ile ilgili Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporlarına göre olay sırasında bölgede hava trafiğinin yoğun olduğu, Safa 51 adlı bir uçağın enkazın üzerinde daireler çizdiği ve TSK’nin yazılı olarak iletilen soruya cevap vermediği”nin iddia edildiği belirtilen açıklamada, haberlere konu edilen eğitim uçuşlarının kazadan 4 saat sonra gerçekleştirildiği ve TSK’nin günlük planlı rutin eğitim görevi olduğu vurgulandı. Açıklamada, “Olayın olduğu tahmin edilen saatlerde olay mahalli 74 kilometre içerisinde F4 ve F16 uçakları da dahil TSK’ye ait herhangi bir hava trafiğinin olmadığı” belirtildi. GÜLDAL MUMCU 18 YILI ÖZETLEDİ ‘Yılmadık, susmadık’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) tarafından düzenlenen “18. Adalet ve Demokrasi Haftası” sona erdi. Haftanın son etkinliği olan Güvenç Dağüstün’ün müzik dinletisi öncesi katılımcılara seslenen Mumcu’nun eşi TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, “Sizleri çok seviyorum. İyi ki varsınız diyorum. Sizin varlığınızla bugüne değin yılmadık, susmadık, korkmadık. Adalet ve demokrasi aramayı 18 yıldır sürdürüyoruz, sürdüreceğiz” dedi. Uğur Mumcu’nun sevdiği türkülerin seslendirildiği gecede, “Ankara’nın taşına bak”, “Yiğidim aslanım burada yatıyor” türküleri seslendirilirken katılımcılar gözyaşlarına boğuldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle