22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Haşim Kılıç ‘anayasaya uygun’ diyerek oy verdiği düzenlemeyi, kendi ameliyatı gündeme gelince unuttu Mahkemede uygun, hastanede uygunsuz İLHAN TAŞCI ANKARA Üniversite öğretim üyelerinin, muayenehane açması durumunda kendi üniversitesinde hasta bakamayacağı ve ameliyat yapamayacağını öngören düzenleme, çıkarılması için yoğun çaba sarf eden Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ardından, Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı Haşim Kılıç’ı da zora soktu. Anayasa Mahkemesi’nde “Tamgün Yasası’nın İptali” görüşülürken düzenlemeyi anayasaya uygun bulan Kılıç, kendisinin anjiyo olması gerekince, mahkemede verdiği kararı unuttu. Kılıç, düzenlemenin iptaline karşı çıkarken “Yasa koyucunun takdir yetkisidir, anayasaya da uygundur” demişti. Gazetemiz yazarı Orhan Bursalı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın Hacettepe Üniversitesi’nde anjiyo olmasının gündeme geldiğini bildirirken bir profesörden anjiyosunu yapmasını rica ettiğini, ancak uzmanın bunun “yasadışı” olacağı gerekçesiyle yapmadığını köşesinde kaleme almıştı. Kılıç’ın karşılaştığı bu durum, anayasa Mahkemesi’nde kullandığı oy nedeniyle daha anlamlı hale geliyor. Çünkü Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın isteğini geri çeviren profesörün işaret ettiği düzenlemeyi yüksek mahkeme “anayasaya aykırı” bularak iptal ederken, Haşim Kılıç’ın da aralarında bulunduğu üç üye “anayasaya uygun” görmüştü. Çoğunluğun görüşüne katılmayan Haşim Kılıç ise karşıoy yazısında, şu değerlendirmeyi yapmıştı: “...Maddede (Anayasa 130) yasama organı nı bağlayan ilkeler, üniversitelerin özerkliği ve öğretim üyelerinin bilimsel araştırma ve faaliyetleri ile ilgilidir. Dolayısıyla Anayasada, üniversitelerin diğer kamu kurumlarından farklı değerlendirilmesi ve öğretim üyelerine de kamu görevlisi olmakla birlikte genel sınıflandırma içinde ayrı bir yer verilmesi, üniversitelerin ve öğretim üyelerinin bilimsel araştırma ve yayın faaliyetleriyle ilgilidir. Anayasada belirtilen bu konular dışında öğretim üyelerini diğer kamu görevlilerinden ayrıcalıklı kabul etmeye imkân yoktur.” Haşim Kılıç ne oy verecek? Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının ardından, tam gün yasasına ilişkin düzenlemeler bu kez de 26 Ağustos’ta Adalet Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname’nin içine gizlenerek yaşama geçirilmişti. CHP, bu kararnamenin iptali istemiyle 24 Ekim’de Anayasa Mahkemesi’ne dava açmıştı. Kılıç’ın bu kararnamenin iptali görüşmelerinde ne yönde oy kullanacağı merakla bekleniyor. Kamu hastanelerinde yer olmadığı için tedavi edilmeyen Güllü Çağlar tedaviye kavuştu Çağlar artık hastanede İstanbul Haber Servisi İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, başvurduğu kamu hastanelerinde yer olmadığı gerekçesiyle tedavisi yapılamayan lenf bezi kanseri (lenfoma) hastası Güllü Çağlar’ın (56), tedavisi için Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkoloji Kliniği’ne yatırıldığını açıkladı. Müdürlük açıklamasında suçu yine üniversite hastanesine attı. Çağlar’ın Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bugüne dek etkin, bilimsel ve güncel tüm tıbbi tedavilerinin uygulandığı savunulan Müdürlük açıklamasında, “Hastanın uluslararası bir çalışmada yer alıyor olması nedeniyle hukuki ve tıbbi olarak belirli bir süre daha ilaçların olası yan etkileri açısından İstanbul Tıp Fakültesi Hematoloji Kliniği’nin kontrol ve denetimi altında kalması gerektiği anlatılmıştır. Ancak hastanın ilgili tıp fakültesi hastanesinde tedavisine başlanamamıştır” denildi. Gazetemizin dünkü sayısında manşetten yayımlanan “Ölüme terk edildi” başlıklı haberin ardından İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri harekete geçti. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, Güllü Çağlar’ın, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gördüğü, hastalığının ikinci kez nüksetmesinin ardından İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı’nda tedavisine başlandığı kaydedilerek, özetle şu ifadelere yer verildi: “Hastalığın ilerlemesi nedeniyle uluslararası tıbbi çalışmaya dahil edilip 5 kür tedavi sonrasında hastalığın giderek ilerlemesi nedeniyle klinik çalışma dışı bırakılmak zorunda kalmıştır. Hastanın uluslararası bir çalışmada yer alıyor olması nedeniyle hukuki ve tıbbi olarak belirli bir süre daha ilaçların olası yan etkileri açısından İstanbul Tıp Fakültesi Hematoloji Kliniği’nin kontrol ve denetimi altında kalması gerektiği anlatılmıştır. Ancak hastanın ilgili tıp fakültesi hastanesinde tedavisine başlanamamıştır. İlgili haberiniz bu aşamada yayımlanmıştır. Hastamızın Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bugüne kadar etkin, bilimsel ve güncel tüm tıbbi tedavileri uygulanmış, bundan sonra da gerekli tedavilerine devam edilecektir. Dün hasta Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirtilip yatışı yapılarak hastanın gerekli tetkikleri istenmiştir. Bu arada uluslararası çalışmada yer aldığı klinikten tedavi geçmişiyle ilgili ayrıntılar istenmiştir.” ‘İkinci sınıf görenlere hesap sorun’ Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan, Atatürk’ün Türk kadınına 77 yıl önce verdiği seçme ve seçilme hakkı için “Kadın hakları alanında yapılan hukuki, sosyal ve siyasal reformlar zaman içinde kesintiye uğramıştır” derken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “77 yıl önce kazandığınız hakkı bayrak yapın ve sizi ikinci sınıf görenlere, gösterenlere hesap sorun, haddini bildirin” dedi. Açıklamalarda, parlamentodaki kadın temsil oranı, şiddet ve uğranılan mağduriyetlere de dikkat çekildi. Yıldönümü nedeniyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Anıtkabir’i ziyaret etti. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) İstanbul Barosu Orhan Apaydın Konferans Salonu’nda toplantı düzenledi. İKKB Koordinatörü avukat Nazan Moroğlu, “Eşit hakların yasalarda yazılı olması yetmiyor, kararlı bir devlet politikası belirlenip uygulanması gerekiyor” dedi. CHP İstanbul Kadın Kolları ise Edirnekapı Meydanı’ndan Fatih Kaymakamlığı önüne yürüyüş düzenledi. CHP İstanbul İl Kadın Kollları Başkanı Fevziye Pehlivan, “Geçmişle yüzleşmeye kalkışanlar, kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 artışı ile yüzleşmekten kaçınıyorlar” dedi. Yürüyüşle kutladılar İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 77. yıldönümü İzmir’de çeşitli etkinliklerle kutlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen, İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi ile kadın örgütlerinin destek verdiği program kapsamında Başkan Aziz Kocaoğlu ve eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu, İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, belediye başkanı eşleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi. Törenin ardından katılımcılar, Kültürpark’a yürüdü. Cumhuriyet Meydanı’ndaki törende konuşan Başkan Aziz Kocaoğlu, “İzmir üstündeki kara bulutlar dağılıyorsa, oynanmak istenen oyunlar oynanamıyor, geri tepiyorsa, buradaki 1 numaralı pay sahibi İzmirli hanımlardır” dedi. YÖK, üniversiteden atılmamanın kapsamını genişletmeye hazırlanıyor Askeri okulda da ilişik kesilmeyecek MAHMUT LICALI MEB, eğitimi ‘izliyor’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenleri izliyor. Bakanlık tarafından “olumsuz davranışlardan eğitimin etkilenmemesi” gerekçesiyle yayımlanan genelde, öğretmenlerin bütün hareketlerinin internet üzerinden bakanlığa iletilmesi istendi. 1 Kasım’da okullara gönderilen genelgenin ardından 18 Kasım’da okul yönetimlerine imza karşılığında şifreleri verildi. Genelgede, “Basit nitelikli olaylar dahil” ifadesine yer verilerek okullarda gelişen bütün olayların bakanlığa aktarılması gerektiği vurgulandı. Genelgede, “Okullarda standart dışı her türlü olayın değerlendirilmesi ve gerektiğinde üst makamlara iletilmesi gerekmektedir. Basit nitelikli olaylar da dahil olmak üzere, her türlü olayın; öğretmen ve öğrencinin okula geç gelmesi, derse geç girmesi, tartışma, kavga, kaza, yaralama, taciz, vefat, hırsızlık gibi durumların, okullarda konuyla ilgili görevlilerce, düzenli olarak her iş günü gönderilmesi, konu ile ilgili sürekliliğin sağlanması ve azami özenin gösterilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verildi. Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir, uygulamanın demokratik olmadığını belirterek “Bu durumun demokrasiyle yakından uzaktan ilgisi yoktur. Eğitimciler fişleniyor. Bu uygulamanın iptali için bütün hukuksal yollara başvuracağız” dedi. Cumhuriyet döneminin en ciddi kadrolaşmasının yaşandığını vurgulayan Demir, din ve ahlak bilgisi öğretmenlerinin yönetici olarak atandığını, bu branşlara imamların getirildiğini söyledi. Arat: Bağnazlık sürüyor Kadın Araştırmaları Derneği Başkanı Necla Arat kadınlara haklarının verilmesine bağnazların her dönemde karşı çıktığını belirterek “Bağnazlık günümüzde de etkisini sürdürmekte. Bu 5 Aralık’ta da kadının siyasetteki yerini arttırıp güçlendirecek sağlıklı bir siyasal anlayışa gereksinmemiz olduğunu bir kez daha vurguluyoruz” dedi. ANKARA YÖK, öğrencilerin üniversitelerden atılmasına son veren düzenlemenin kapsamını genişleterek askeri ve polis okullarında da uygulanması için çalışma başlattı. Henüz hangi sebeplerle atılan öğrencilerin askeri ve polis okullarından ilişiğinin kesilmeyeceği netleşmezken diğer yükseköğretim kurumlarında uygulanan düzenlemeye göre terör suçu hariç her ne sebeple olursa olsun üniversite öğrencileri okullardan atılamıyor. Sağlık sorunları nedeniyle Kara Harp Okulu’yla 25 Şubat 2011 tarihinden sonra ilişiği kesilen Altuğ Duran adlı öğrencinin yaptığı başvuruyu inceleyen YÖK, öğrencilere af getiren düzenlemenin 25 Şubat 2011 tarihinden sonra askeri ve polis okullarından ilişiği kesilen öğrencileri kapsamaması üzerine bu konuda bir düzenleme yapılması ihtiyacını değerlendirmeye aldı. Edinilen bilgiye göre, yapılan başvuruyu değerlendiren YÖK, yükseköğretim düzeyinde eğitim veren askeri ve polis okullarından ilişiği kesilen öğrencileri başka devlet üniversitelerinde eğitimine devam etmesi veya belirlenecek koşullara göre okullarından atılmaması konusunda iki farklı formülü değerlendiriyor. Terör suçu hariç diğer her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilen bütün öğrencileri kapsayan düzenlemeye 148 bin 584 kişi başvurmuştu. Yeniden okudukları üniversiteye dönmek isteyen öğrencilerin 57 bin 914’ü önlisans programlarına, 60 bin 54’ü lisans programlarına 30 bin 616’sı ise lisansüstü programları için başvuru yapmıştı. ‘Erkekten daha erkek taraflısı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu, Ankara Soroptimist Kulübü, Gölbaşı Belediyesi ve Ankara Kulübü Derneği tarafından düzenlenen “Kadının SeçmeSeçilme Hakkı ve Kadına Karşı Şiddet” konulu panelde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Kudret Güven, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’i eleştirdi. Güven, “Bir kadın sorunları bakanlığımız oldu. Başına da göstermelik bir kadın bakan getirdiler ama o bakan, erkekten daha fazla erkek taraflısı” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, TBMM’nin 24 Kasım günkü birleşiminde dört siyasi partinin ortak imzaları ile gündeme alınan “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi” adını taşıyan 6250 sayılı yasayı imzalamadı. Yasa, sporda şiddet kullanan ve şike yapanlar için konulmuş olan, üst sınırı bir yüz yılı bile aşabilen cezaları makul düzeylere indiriyordu. Bugüne değin TBMM’den gelen tüm yasaları bir iktidar mensubu parlamenter gibi kabul oyu verircesine onaylamasına alıştığımız Cumhurbaşkanı’nın bu tavrının bir nedeni olmalıdır. Güncel konu olarak şike iddiası ile tutuklanan ve haklarında böylesine ağır cezalar istenerek Metris Cezaevi’ne konulan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile öteki yöneticiler, söz konusu yasa yürürlüğe girmiş olsaydı, o indirimlerden yararlanarak özgürlüğüne kavuşacaklardı. Hiç düşündünüz mü: “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurucuları olmadan önce de birlikte gençlik derneklerinde ve Milli Görüş çizgisinde ortak çalışmalar yapan Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasına kara kedi girdi de, söz konusu yasa bu yüzden bir kez daha görüşülmesi için parlamentoya geri gönderildi” diye? Böyle bir olasılıktan söz etmenin anlamsız olacağını, devletin ve hükümetin doruğunda oturan ve birbirlerine o nöbeti devredecek kadar kaynaşmış bulunan bu iki politikacıyı tanıyanlar söylüyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı, yasayı danışmanlarına inceletirken, “vicdanının rahat olmadığını” söyleyerek veto sinyalleri vermiş; kamuoyunu önceden hazırlamıştı. Dün de yaptığı açıklama ile geri çevirme gerekçesini “Yasa caydırıcılığı etkisizleştiriyordu. Suç ile ceza dengesini yeterli bulmadığım için onaylamadım” diye savundu. Önceki Cumhurbaşkanımız Sayın Necdet Sezer, 77 yasayı veto ederken, bugüne kadar Meclis’ten onaylanma isteği ile gelen tüm kanunlar için itiraz hakkını kullanmayan Gül’ün söz konusu yasa için verdiği karar elbette dikkat çekicidir. “Gösterilen veto gerekçeleri, yasanın tümünün geri çevrilmesini gerektirmeden ilgili maddelerde yapılacak düzeltmelerle giderilemez miydi” sorularını toplumun önemli bir kesimi tartışacaktır. Cezaevinde yasanın yürürlüğe girmesini dört gözle bekleyen FB Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu ile Sami Dinç arasında, veto haberinin duyulması üzerine çıkan karşılıklı suçlama tartışması da gösteriyor ki, kulüp yöneticileri, dört partinin anlaşarak parlamentoya verdikleri teklifin yasalaşıp yürürlüğe gireceğinden emindiler. Meclis’te oybirliği ile kabul edilen yasanın yürürlüğe girebilmesi, Çankaya’nın sürpriz kararı yüzünden kafa karışıklığına neden oldu. Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı da yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Cumhurbaşkanı’nın veto kararını değerlendirirken, AKP’nin iki kurucusu arasında bugün de görüş ayrılığı olmadığını söylüyor ve sporda şiddetin önlenmesi ile ilgili yasanın geçirdiği serencamın, iktidar partisinin bir taktiği olduğunu ileri sürüyor. İktidar cephesinde o serencamla ilgili kafa karışıklığının en somut örneğini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç veriyor. Meğer öteki milletvekilleri ile beraber kabulü için el kaldırıp oy verdiği yasanın Çankaya’dan yüz geri edilmesi, Sayın Arınç’ın vicdanını rahatlatmışmış! Öyle anlaşılıyor ki, koskoca iktidar partisi, TBMM’nin öteki partilerine mensup milletvekillerini de figüran gibi kullanarak Sporda Şiddetin Önlenmesi gibi çok önemli bir kanun teklifini, toplumun bazı kesimlerinin gazını çıkarmak için gündeme almış ve yasalaştırılmış! Öylece, Fenerbahçe gibi milyonlarca yandaşa sahip bir spor kulübünün desteği AKP’nin getiri hanesine alınırken, veto ile de aslında yasanın yürürlüğe girmesi engellenmek istenmiş. Başka bir deyişle Abdullah Gül, kardeşi Recep Tayyip Erdoğan’ın sarılacivertli camianın sevgilisi olarak kalmasını sağlamış. Ama Çankaya’da oturmanın hakkını vermek için de yasaya yeşil ışık yakmamış! İyi de yarın, Gül’ün süresi dolar da Erdoğan ile görev takası yapacak olurlarsa? ??? Şimdi ne olacak diyenlere söyleyeyim: Yasamız kadük olacak. Yani bir daha Meclis gündemine alınmayacak. TBMM’nin her günkü çalışmasının devlet bütçesinden götürüsünü, Sayın Başbakan’ın sağlığına bir an önce kavuşması için milletçe vereceğimiz sadaka bedeli olarak helal edeceksiniz. Şike iddialarının “2” numaralı şüphelisi Aziz Yıldırım, Türkiye’nin şimdi komediyi izlemesini öğütlüyor. Duruşmanın başlamasını beklemek için, TV ekranlarına yazılan o tümceyi yineleyelim: Azz sonra! Çankaya’dan İlk Veto! 148 bin başvuru Türk Kalp Vakfı’na anlamlı bağış ? İstanbul Haber Servisi Türk Kalp Vakfı’nı (TKV) ziyaret eden İstanbul Koreliler Derneği Başkanı Jungbin Joo ve yönetim kurulu üyeleri, düzenledikleri kermesten elde ettikleri 27 bin TL’yi vakfa bağışladılar. TKV’den yapılan açıklamada, İstanbul Koreliler Derneği Başkanı Jungbin Joo ve yönetim kurulu üyelerinin, geçen hafta gerçekleştirdiği ziyarette, heyeti TKV Mütevelli Heyet ve Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Akşit ile Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Semiramis Sekban karşıladı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle