19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 2011 SALI 6 HABERLER Adliye önünde toplanan çeşitli gruplar, sanıklara destek verdi. Duruşma öncesi yine gazeteciler, sanık yakınları ile polis arasında gergin anlar yaşadı. Polislerin duruşma salonuna izleyicileri almaması üzerine tartışma büyüdü. Bir sivil polis memuru, salona girmek isteyenlere küfretti. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) ODAT V İKİNCİ DURUŞMASI YAPILIRKEN ADLİYE DIŞINDA TEPKİ, SALONDA İSE ESPRİLER VARDI Uyduruk Hukuka Karşı, Adalet Arayışı Ergenekon, Balyoz ve Odatv davalarında, dünyada belki de ilk kez Türkiye’de, “dijital senaryolar” yazılarak icat edilen uyduruk “suç” metinleriyle, yüzlerce kişi özgürlüklerinden mahrum ediliyor. Bu senaryo metinlerle, aralarında birbirinin yüzünü bile görmemiş, selamlaşmamış insanların da bulunduğu yüzlerce iktidara muhalif kişi, “terör örgütü üyesi” uydurukluğu ile hapislerde tutuluyor. “Terör örgütü”, içeri alınması kararlaştırılan kişilerin bilgisayarlarına dışarıdan veya el konulduğu anda yüklenen birtakım metinler üzerinden kuruldu! Bunu tekrar tekrar yazıyorum, çünkü ana çıplak gerçek budur! Bu gerçeği, Boğaziçi, ODTÜ, Yıldız Teknik Üniversitesi bilgisayar bölümü hocaları ortaya koydular! Savcılar, TÜBİTAK’a başvurusunda, kendi adamları olduğuna kuşku götürmeyecek bazı kişilerin isimlerini vererek, bilgisayarları onlara incelettirdi. TÜBİTAK’ın verdiği raporlar gerçeği çarpıtıyor. Bir bilim kurumunun siyasi ve uyduruk davalara alet edilmesi, büyük bir rezalettir! Bilim bu konularda tamamen tarafsız olmak zorundadır. Önerim, TÜBİTAK’ın verdiği ve kendi içinde bile çelişkiler içeren raporların, hem ulusal hem uluslararası bilirkişilerce çürütülmesine önem ve öncelik verilmesi! İnsanların yıllarca içeride tutulmasına vesile oluşturan bu raporlar, hukuken yanlışlıkları gösterilerek, yazanlara yedirilmeli! Dahası, raporları yazanlar hakkında dava açılmalı. Hukuki bir zemini varsa, TÜBİTAK ve yöneticileri de dava konusu edilmeli! Bu davalar, TÜBİTAK’ın tarafsızlığını koruması için çok gereklidir! ??? Neden bu konu üzerinde duruyorum? Yaratılan hukuk ve dijital senaryolarla dünyada ilk kez böylesine bir dava oluşturuldu... Savunma tarafı ve ayrıca ülkemizdeki özgür hukuk, barolar vb. bu davalardaki “suç yükleme yöntemini” çok önemsemelidir! Bunu tezgâhlayanlar eninde sonunda ortaya çıkacaktır. Ama insanlık ve vicdan bekleyemez! İnsanlar özgür kalsalar hatta beraat etseler bile, kendilerine kurulan bu komplonun ve Allahsız tezgâhçılarının peşini bırakmamalı! Bu, Susurluk çetecilerinin faaliyetleri kadar, yargısız infazlar kadar, devletin bulaştığı çeşitli terör faaliyetleri kadar, gladyocuların katliamları kadar, tüm karanlık güçlerin yedikleri bütün haltlar kadar önemlidir. Bu davalardaki hukuksuzluklar iktidar ve ortaklarının karanlık yüzüdür! Bir Maraş katliamı bugün henüz gerçekleştiremiyorlar, eski dönemlerde olduğu gibi insanları (henüz!) infaz yapamıyorlar... Ama hapishanelere tıkıyorlar insanları ve orada birer birer ölmelerini sağlayacak ortamlar yaratıyorlar. Bu davalar ve seyirleri, iktidarın boynunda bir insanlık suçudur, adalet suçudur, insan hak ve özgürlükleri suçudur, anayasa suçudur... ??? Görünürdeki iktidar ortağı, bütün bu hukuksuzlukların altında ezilmektedir. Bir çıkış yolu arıyor. Kendisi için “Artık amacıma ulaştım, bu kadar yeterlidir” noktasına geliyor... Çünkü uluslararası hukuk ve vicdan, Türkiye’deki sussa ve korksa bile, eninde sonunda faturayı AKP’ye çıkaracaktır! Ama iktidarın görünmeyen ve bu işleri kotaran ortağı (ve medyadaki vicdansız kalemşorları) umursamazdır ve hatta büyük ortağı korkmakla, “Ergenekoncularla anlaşmak”la suçluyor! Onların kitaplarında hukuk yok, insan hak ve özgürlükleri yok; sadece komplo, hile, her türlü yasadışı işlerle ve ellerine geçirdikleri iktidar olanaklarıyla, muhaliflerinin defterlerini dürmek yazılı! Bu suç yaratma ve yargılama usul ve yöntemleri, ciddi mahkeme konusudur! Düşünüyorum düşünüyorum, aklıma Sartre’ın Vietnam Mahkemesi geliyor... Bilemem, ama hukukçular, bunun yol ve yöntemini daha iyi düşünür! Bu büyük haksızlıkların ne zaman sona ereceği bile belli değilken, mahkemelerin sonuçlarını beklemeyi benim vicdanım kabul etmiyor! Eminim milyonlarca insanın da vicdanı isyan halindedir! Hukukçular, sesimi duyuyor musunuz? Kızım eşkıya olacak HÜLYA KESKİN 3.BALYOZ DAVASI BAŞL ADI Komutanlar hâkim karşısında HATİCE TUNCER Birinci Ordu Komutanlığı’nda darbe planlandığına ilişkin çoğunluğu muvazzaf üst rütbeli subay 143 sanıklı 3. Balyoz davasına dün başlandı. Davada, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, Genelkurmay MEBS Başkanı Koramiral Deniz Cora, Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Korgeneral Korcan Pulatsü, Hava Kuvvetleri Lojistik Komutanı Korgeneral Rıdvan Ulugüler, Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Korgeneral Ziya Güler ve HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman’ın da aralarında bulunduğu 64 kişi tutuklu bulunuyor. Sanık avukatları, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Genelkurmay Askeri Mahkemesi’ne gönderilmesini, aksi takdirde uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın Askeri Yargıtay Başsavcılığı’na gönderilmesini istedi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki büyük salonunda görülen davanın ilk duruşmasında öğle oturumuna kadar kimlik tespitleri tamamlandı. Duruşmaya 62 tutuklu ve 60 tutuksuz sanık katıldı. Koramiral Erenoğlu 4 bin 900 lira aylık geliri, Koramiral Cora ise 5 bin 600 lira aylık gelirleri olduğunu açıkladı. Çoğunluğu deniz albay olan sanıklar gelirlerinin 2 bin 500 ile 3 bin 500 arasında olduğunu belirtti. Pilot subaylıktan istifa eden tutuksuz sanık Gürkan Yıldız, aylık 18 bin lira geliri olduğunu beyan etti. Davanın tutuksuz iki kadın sanığından Güllü Salkaya ise Hava Harp Akademisi’nde sivil memur olarak çalıştığını, gelirinin 1400 lira olduğunu belirtti. Odatv davasının ikinci duruşması dün Çağlayan’daki İstanbul 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmadaki kimlik tespiti sırasında ilginç diyaloglar geçti. Duruşmaya tutuklu sanıklar Yalçın Küçük, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın da aralarında bulunduğu 11’i tutuklu 12 sanık katıldı. Duruşmada tutuksuz İklim Ayfer Kaleli de hazır bulundu. Hâkim Resul Çakır’ın Yargıtay’a seçilmesinin ardından mahkemeye hâkim Mehmet Ekinci başkanlık etti. Duruşmada kimlik tespiti sırasında mahkeme başkanı ile sanıklar arasında ilginç diyaloglar yaşandı. Mahkeme Başkanı Ekinci’nin “Ne iş yapıyorsunuz?” sorusuna tutuklu sanık Yalçın Küçük, “Dava mankeniyim. Devamlı savaşırım. Kıbrıs gazisiyim. Ercan Havalimanı ve Ga zimagusa’yı ben aldım. Her askeri idare de beni üniversitelerden kovdu. Nasıl olduysa üniversiteden emekli olabildim” dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı güldü. Mahkeme başkanı’nın “Size ulaşabileceğimiz telefon numarası var mı?” sorusuna ise Küçük, “Sık sık cezaevine girerim. Görmediğim cezaevi kalmadı” yanıtını verdi. Ahmet Şık ise kimlik tespiti sırasında, halen evli olduğunu, bir kız çocuğu olduğunu belirtti. Hâkim bunun üzerine “Allah bağışlasın” dedi. Şık ise Hopa davasına gönderme yaparak “O da büyüyünce eşkıya olacak” diye konuştu. Kimlik tespiti sırasında Soner Yalçın’ın gelirinin sorulması üzerine Yalçın’ın, “Kayseri usulü olsun 5’te anlaşalım” şeklindeki sözleri, gülüşmelerle salondaki havayı yumuşattı. Kimlik tespiti yapılan Müyesser Yıldız ise “30 yıllık gazeteciydim. İddianamede ise terörist yazıyordu” dedi. Mahkeme başkanı ise Yıldız’a “Estağfurullah” karşılığını verdi. Bir süre önce eşini kaybeden Doğan Yurdakul da kimlik tespiti için sorulan soruyu, “Tutuklandığımda evliydim, şimdi dulum” diyerek yanıtladı. Kozinoğlu için ‘tutuklu’ denildi İki TRT spikerinin okuduğu iddianamede Kaşif Kozinoğlu ile ilgili kimlik bilgileri okunurken Kozinoğlu’nun tutuklu olarak anılması salonda tepkilere neden oldu. Bunun üzerine Başkan Ekinci, “Kaşif Kozinoğlu’nun UYAP sistemine göre 12 Kasım 2011’de öldüğü belirtiliyor” dedi. Duruşmayı izleyenler arasında yer alan BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, duruşma sırasında telefonla konuşması üzerine Başkan Ekinci tarafından uyarıldı. Kürkçü, “Tamam kapatıyorum, uzatmayın, işinize bakın. Biz Meclis’te de telefonla konuşuyoruz” dedi. Duruşma, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız’ın hazırladığı 134 sayfalık iddianamenin 58 sayfasının okunması ile tamamlandı. Bugün duruşma iddianamenin okunmasına devam edilmesi ile başlayacak. Bu en büyük gazeteci kıyımı azetecilere Özgürlük Platformu, TKP, ÖDP üyelerinin de aralarında bulunduğu kalabalık, “O duvar, duvarınız vız gelir bize vız”, “AKP faşizmine geçit yok, tüm tutsaklara özgürlük”, “Özgür basın varsa özgür toplum vardır” yazılı pankartlar ile “Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın”, “Haber alma hakkımız engellenemez” sloganlarını attı. Ahmet ve Nedim’in arkadaşları adına basın açıklaması yapan Emel Soy, Ahmet ve Nedim’in tutukluluğunun 299’uncu günü olduğunu anımsattı ve KCK adı altında 36 gazetecinin de tutuklanmasını eleştirdi. Gazetecilere Özgürlük Platformu adına konuşan Turgay Olcayto ise “Türkiye kocaman bir cezaevine dönüştürülmeye çalışılıyor. Demokrasinin G Görevsizlik itirazı Tutuklu sanık Emekli Hava Tümgeneral Bertan Nogaylaroğlu’nun avukatı Celal Ülgen, mahkemeye sunduğu dilekçede iddianamede isnat edilen eylemlerin askeri yargının görevine girdiğini söyleyerek, şu taleplerde bulundu: “Dosyanın görevsizlik kararı verilerek Genelkurmay Askeri Mahkemesi’ne gönderilmesine, bu talebiniz reddedildiği takdirde dava dosyasının onaylı örnekleriyle birlikte Askeri Yargıtay Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verilmesini arz ederiz.” Daha sonra TRT Genel Müdürlüğü’nün görevlendirdiği spikerler tarafından 264 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi. Başkan Ömer Diken, 2. Ergenekon davasında tutuklu ancak Balyoz’da tutuksuz yargılanan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün hastanede bulunduğuna ilişkin yazıyı okudu. Birinci Balyoz davasında kimlik bilgilerinde karışıklık olduğu tespit edilen Recep Yavuz ve Murat Bektaşoğlu ise bu kez 3. Balyoz davasında tutuksuz sanık olarak yer alıyor. Yalçın Küçük mesleğini soran Mahkeme Başkanı’na “Dava mankeniyim” yanıtını verdi. bu utancından bir an önce kurtulması gerekiyor” dedi. Avrupa Gazeteciler Platformu tarafından yapılan açıklamada da Türkiye’de yaşananların utanç verici olduğu belirtildi. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü Necati Abay “Bu Türkiye’nin gördüğü en büyük gazeteci kıyımıdır” dedi. YargıSen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu: “Yargı özgürlüklerin karşısında bir yargı haline geldi. Bu hiçbir darbe döneminde olmamıştır.” BDP’li Milletvekili Ertuğrul Kürkçü: “Bu dava da bundan önceki Hopa, Devrimci Karargâh davaları gibi çökmeye mahkumdu.” CHP Milletvekili Oktay Ekşi: “Gördüklerimiz, ülkeyi yöneten zihniyetin ne kadar faşizan olduğunu gösteriyor.” CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu: “AKP 9 yıldır Türkiye’de baskı rejimi uyguluyor.” KCK soruşturması kapsamında gözaltına alınıp, daha sonra serbest bırakılan Etkin Haber Ajansı editörü Arzu Demir ise “Bize haberlerimiz soruldu. Muhabir arkadaşımla telefonda, ‘Bu haberi sen değil, ben patlatacağım’ şeklindeki esprili konuşmamız bile karşımıza soru olarak çıktı” dedi. Duruşmayı, CHP milletvekili İlhan Cihaner, Umut Oran, Oktay Ekşi, Binnaz Toprak, Mevlüt Arslanoğlu, Melda Onur, Sezgin Tanrıkulu ile BDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü ile Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık ve Nedim Şener’in eşi Vecide Şener de takip etti. Ayrıca İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti heyeti de duruşmayı izledi. KORAMİRAL OTUZBİROĞLU, İNTERNET ANDICI DAVASINDA SAVUNMA YAPTI ‘Başbuğ ve Iğsız da onayladı’ İstanbul Haber Servisi “İnternet Andıcı” davasında tutuklu sanık eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, Andıç’ın Genelkurmay Başkanı ve 2. başkanı tarafından onaylandığını belirterek “İnternet Andıcı’nda bir suç aramak, Orgeneral Işık Koşaner’in bahsetmiş olduğu Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suç teşkilatı gibi gösterme çabalarına bir örnek teşkil etmiyor mu” diye sordu. Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi’nde kurup işlettikleri internet sitelerinde askeri müdahaleye zemin hazırlayan yayınlar yaptıkları iddiasıyla 29 kişinin yargılandığı İnternet Andıcı davasına dün devam edildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dün Silivri Cezaevi yerleşkesi içindeki küçük salonda görülen davanın 47. duruşmasında Otuzbiroğlu savunmasını yaptı. Otuzbiroğlu, “Albay Dursun Çiçek hariç, internet siteleri konulu andıçta ismi geçen Harekât Başkanlığı’nda görevli personelden hiçbirini mahkemeye gelene kadar tanımıyordum” dedi. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Işık Koşaner’in kuvvet komutanlarıyla birlikte istifa etmekten başka seçeneği kalmadığını ifade ettiğine dikkat çeken Otuzbiroğlu, “Her onurlu devlet adamının yapması gerektiği gibi tepkisini demokratik bir şekilde ortaya koymuyor mu? Andıç, Genelkurmay Başkanı (İlker Başbuğ) ve 2. Başkanı (Hasan Iğsız) tarafından görülmüş ve onaylanmıştır. İnternet Andıcı’nda bir suç aramak, Orgeneral Koşaner’in bahsetmiş olduğu Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suç teşkilatı gibi gösterme çabalarına bir örnek teşkil etmiyor mu” diye sordu. Otuzbiroğlu “Mağduriyetimin daha da artmasına meydan verilmemesini, tahliyemi ve nihai aşamada beraatımı talep ediyorum” dedi. Batı Sömürgeciliği ve Emperyalizmi Türkiye’de bütün okullarda, kapitalizmin tarihi, Batı sömürgeciliği ve emperyalizminin tarihi ile birlikte ders olarak okutulmalı! Fransa’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın, ABD’nin ve tüm sömürgecilerin dünkü tarihleri ile bugün güttükleri politikalar, tarafsız ve bilimsel bir gözle ders kitabı olarak yazılmalı! Ve örneğin lise birinci sınıfta okutulmalı... En azından üniversiteler başlangıç derslerinde bunu dikkate almalı.. Öğretmenlere kılavuz notları hazırlanmalı! Bütün iş onlarda bitiyor çünkü! Bunu bu iktidar yapabilir mi? Biliyorum bu öneri şimdi, ülkemizdeki emperyalist yardakçısı kalemlerin ellerini titretecektir! Arşivde ‘imha kaydı’ yok Mahkemeye 1. Ordu Kurmay Başkanlığı’ndan gelen yazıda “İrticai faaliyetler” isimli belgeye rastlanmadığı, imha edildiğine ilişkin arşiv kaydının da bulunmadığı belirtildi. Gölcük Donanma Komutanlığı’ndaki aramada bulunan 173 adet kasetin ses çözümleri İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından gönderildi. İddianamenin 67. sayfasına gelindiğinde saat 17.00 sıralarında duruşma bugüne ertelendi. ‘Kâğıda hakaretten dava açın’ Koramiral Otuzbiroğlu’nu çapraz sorguda soru yönelten emekli Albay Çiçek, dava konusu “İrtica İle Mücadele Eylem Planı”ndan “kağıt parçası” diye söz etmesi üzerine mahkeme başkanı tarafından uyarıldı. Çiçek ise “O zaman kâğıda hakaretten dava açın” dedi. Emekli Tuğamiral Alaettin Sevim ise savunmasında “Hazırladığım iddia edilen belgelerin tarihlerine bakılırsa o sıralar ben yurtdışında görevliydim” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle