28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 KASIM 2011 PAZARTESİ HABERLER CUMHURİYET SAYFA 5 Nuri Vardarbaşı, hakkındaki iddialara ‘Ergenekon’da Atatürk’ kitabında yer veren yazara kızdı, fuarı bastı Yavuz’u Övüp, Dersim İçin Özür Dilemek Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Dersim belgeleri” açıklayıp “özür dilediği” konuşmasında, gözlerden kaçan iki önemli detay var. Erdoğan’ın konuşmasını manşetlerden veren medyanın da “gözünden kaçan” bu iki detay, aslında Erdoğan’ın “Dersim’in acılarına” yönelik samimi bir arayıştan çok, Dersim üzerinden CHP’yi hedef aldığını gösteriyor. Erdoğan konuşmasında Dersim konusuna gelmeden hemen önce bir padişahtan övgüyle söz ediyor. Kim bu padişah? Bu topraklarda en büyük Alevi katliamını yapan padişah Yavuz Sultan Selim. Aleviler arasında adı “kanlı, zalim, kızılbaş düşmanı, melun, Yavuz it...” sıfatlarıyla anılan Yavuz Sultan Selim. Erdoğan’ın, bu sultan için söyledikleri aynen şöyle: “Ben bu salonda sizlere tarihin en büyük medeniyetlerinden birini inşa etmiş Endülüs’ten örnek verdim. Gırnata’da El Hamra Sarayı’nın duvarlarına yazılmış bir sözü ben burada sizlere özellikle hatırlattım, bugün bir daha hatırlatacağım. ‘Vela galibe illallah: Allah’tan başka galip, zafer sahibi yoktur.’ Bunu niçin acaba o dönemin Müslümanları El Hamra Sarayı’nın dikkat edin, sarayın duvarlarına bir nakış gibi işlemişler? Oradaki sultanlar, oradaki liderler devamlı onu okusunlar ve kendilerine çekidüzen versinler diye. Bu mütevazı olmanın, adeta küçülmenin bir ifadesidir. Ama küçülürken büyümek, işte mesele bu. Yavuz’u büyük kılan neydi? İşte her sabah sarayın kapısında, sarı altın verdiği o gencin ona söylediğiydi. Neydi? Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var. O da böyle küçülürken büyüdü, mesele bu.” İkinci detay ise Erdoğan’ın Alevilere nasıl baktığının bir göstergesi. Erdoğan aynı konuşmada okuduğu şiir yüzünden mahkum olduğunu anlatırken “Bu şiirden dolayı biliyorsunuz bana o ceza verildi. Peki, o cezayı onayan yüksek yargıdakiler kimlerdi? CHP’nin hem adayı hem parti meclisi üyesi olan kişilerdi. Değerli arkadaşlarım, onlar da yine belli bir inanç grubunun, belli bir mezhebin mensuplarıydı ve bana o cezayı verdiler” sözleriyle doğrudan “beni mahkum eden Yargıtay üyeleri Aleviydi” mesajı veriyor... Bacanak TÜYAP’ı karıştırdı ERDEM GÜL ANKARA TÜYAP Kitap Fuarı, hakkındaki iddialara kitabında yer veren yazardan hesap sormak için yapılan bir baskına sahne oldu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bacanağı olduğu belirtilen Nuri Vardarbaşı, fuara giderek “Ergenekon’da Atatürk” adlı kitabında kendisi hakkındaki iddialara da yer veren gazeteci Hüseyin Özalp’i aradı. Olay, Beylikdüzü’ndeki fuarın son günü olan 20 Kasım’da Odatv davasından tutuklu bulunan gazeteci Müyesser Yıldız’ın “Yılanın Kış Günleri” adlı yeni kitabı için gazeteciler tarafından düzenlenen imza sırasında yaşandı. ? Gazeteci Hüseyin Özalp, kitabında Ergenekon davasının ek klasörlerine yer verince, imza gününde “tehdit” ile karşılaştı. Kitapta, “Ergenekon terör örgütü” ile ilişkilendirilen Kuvayı Milliye Derneği’nin perde arkasındaki kurucu isim olarak anılan Vardarbaşı, Başbakan Erdoğan’ın akrabası olduğunu iddia ederek, TÜYAP’ta “terör” estirdi. Özalp imzasını tamamlayıp fuardan ayrıldıktan kısa süre sonra Nuri Vardarbaşı standa geldi. Hüseyin Özalp’in orada olmadığını öğrenince “Şerefsiz, bunları nasıl yazar, bunun hesabını soracağım, siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” diye bağırmaya başladı. Yayınevi yetkilileri ve stant görevlileri Vardarbaşı’yı sakinleştirmeye çalıştı. Ancak Vardarbaşı, Özalp’e yönelik yüksek sesle bağırmaya devam ederek eline aldığı kitabı buruşturmaya kalkınca görevliler tarafından uzaklaştırıldı. Ankara’ya dönmek için fuardan erken ayrılan Özalp, Cumhuriyet Savcılığına “hakaret ve tehdit” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Özalp’in kitabında, Vardarbaşı’nın “Başbakan’ın bacanağı” olduğu ve Kuvayı Milliye Derneği’nin perde arkasındaki yöneticisi olduğu iddiaları yer alıyor. Kitapta, Ergenekon iddia namesinde yer alan ve suikast planlamakla suçlanan Kuvayı Milliye Derneği’nin neredeyse bütün yetkilileri ve çalışanları sanık olurken Vardarbaşı hakkında hiçbir işlem yapılmamasına işaret ediiyor. Kitaptaki iddialar Ergenekon ek klasörlerinde bulunan İstanbul Terörle Mücadele Şubesi tarafından hazırlanan “çok gizli” ibareli bir istihbarat raporuna dayandırılıyor. Raporda, “Aslında Kuvayı Milliye Derneği’nin kurulmasında perde arkasındaki şahıs Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bacanağı Nuri Vardarbaşı’dır” iddiasına yer veriliyor. Kitapta, Vardarbaşı ile ilgili ek klasörlerde çok sayıda belge ve bilgi olmasına rağmen iddianamede yer verilmemesine de dikkat çekiliyor. İntiharlar neden artıyor? Kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü nedeniyle geçtiğimiz hafta iktidardan bir dizi resmi açıklama geldi. Oysa giderek yaygınlaşan muhafazakârlaşmanın, iktidarın kadını evde isteyen, eve kapatan bakış açışının şiddet olaylarının artışındaki etkisi yadsınamaz. “Kadın erkek eşitliğine inanmayan” ve Hopa’daki olayları protesto etmek için tank üzerine çıkan ve polis müdahalesi sonucu kalçası kırılan Dilşat Aktaş için “o kız mıdır kadın mıdır...” diyebilen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı örnek alacak seçmenlerin kadına nasıl yaklaşacağını bir düşünün... CHP’li Ali İhsan Köktürk, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, kadına yönelik şiddet için yapılan çalışmaları ve intiharları sordu. TÜİK verilerine göre; 2005 yılında bin 740 erkek, 963 kadın; 2006 yılında bin 782 erkek, bin 47 kadın; 2007 yılında bin 808 erkek, 985 kadın; 2008 yılında bin 924 erkek, 892 kadın; 2009 yılında 2 bin 111 erkek, 787 kadın; 2010 yılında 2 bin 73 erkek, 787 kadının intihar ettiği ifade edildi. Beş yılda toplam 16 bin 799 intihar. Ali İhsan Köktürk, intihar oranlarının korkunç rakamlara ulaştığını vurgularken, şu değerlendirmeleri yaptı: “Yaşamına son veren her yurttaşımızın, geldiği noktada AKP iktidarının ağır sorumluluğu vardır. Hepimizin bildiği gibi AKP iktidarı malum medyanın da desteğini alarak, gerçekleri halkımızdan gizleyerek ‘pembe bir tablo’ sergilemektedir. Milli gelirin arttığını, insanlarımızın yaşam standartlarının yükseldiğini ve geniş toplum kesimlerinin mutlu olduğunu iktidar temsilcileri sürekli olarak pompalamaktadır. Ancak, önergemize verilen yanıt gerçeğin tam tersi olduğunu ortaya koymaktadır. Sosyal ve ekonomik çöküş öncelikle artan suçluluk ve intihar rakamlarıyla kendini göstermektedir.” Sakık Fenerbahçe’yi bıraktı! TBMM Genel Kurulu’nda geçtiğimiz hafta futbolda şike olaylarında ceza indirimiyle ilgili tasarı görüşülürken, BDP’li Sırrı Sakık “Bakın, ben, 4045 yıllık Fenerbahçeliyim, bu akşam bu kimliğimi bu masada bırakıp ayrılıyorum. Yolculuğum da Çarşı’ya doğru gitmektir” diyerek takım değiştirdiğini TBMM kürsüsünden ilan etti. Bu açıklama tutanaklara şöyle yansıdı: SIRRI SAKIK Şimdi Futbol Federasyonu buralarda tur atıyor değil mi? Bu, Çarşı denilen grup, Van depremiyle ilgili ne yaptı? Beresini, atkısını, eldivenini attı “duyarlı hale gelin toplum” dedi. Aynı Futbol Federasyonu, hani bugün özgürlüklerden bahseden, Beşiktaş’ı 20 milyar lira mahkum etti. Şimdi, bu kadar zalimsiniz. Bu kadar zalim davranırsınız, gelir buradan da hak, hukuk ve adalet ararsınız. Ben, herkesin vicdanına karşı sanık sandalyesine oturup… MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Beşiktaşlı oldun mu? SIRRI SAKIK – Oldum. Eğer tabii kabul edilirse ben Çarşı’ya doğru hareket halindeyim çünkü bu haksızlığı içime sindiremiyorum. Ben çünkü güçlülerden yana değilim, ben mazlumlardan yanayım. Herkesin hukukun ve huzurun ülkesine ihtiyacı var. Benim de son sığınacağım liman hukuktur ama ne yazık ki burada hukuk da gasp ediliyor… Türey Köse, Ayşe Sayın, Erdem Gül parlamentokulisi@gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle