25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B S S B B B B B B B B B S 11 9 11 10 15 14 14 9 8 9 9 10 10 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S PB B B B B B B B S S 8 7 4 18 18 18 12 13 8 10 2 2 2 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm B Londra B AmsterdamPB Brüksel B Paris PB Bonn B Münih B Berlin B Budapeşte B Madrid B Viyana B 4 5 7 13 10 10 9 9 7 6 9 15 7 Belgrad B 5 Sofya A 8 Roma A 17 Atina B 13 Zürih B 9 Moskova K 0 Aşkabat B 1 Taşkent K 1 Baku PB 4 Bişkek Y 2 Tiflis K 4 Kahire Y 20 Şam A 13 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri çok bulutlu, Artvin ve Ardahan çevreleri kar yağışlı, diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah saatlerinde Marmara’nın güneyi, İç Ege, Marmara’nın güneyi, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu, Doğu Anadolu bölgesi ile Göller Yöresi’nde sis bekleniyor. 26 KASIM 2011 CUMARTESİ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Kasım GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada milletvekili seçiliyor. Başbakan da olabiliyor. Önümüzdeki örnek gösteriyor ki; devlet adamı olamıyor! RTE; rakibi parti üzerinden Cumhuriyet’i ve kurucusunu, bir devrin önde gelen sorumlularını karalamak için olaylara at gözlüğü ile bakıyor. Kimi belgeleri ekranlara taşıyor. Kamuoyunu tek yanlı yargılara sürüklüyor. RTE, suçladığı partinin genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Dersim gerçeklerinin ortaya çıkmasını istiyorsa, devlet arşivlerindeki belgelerin açıklanmasını” dayatan önerilerini duymazlıktan geliyor. Gerçeklerin ortaya çıkmasına yan çizen RTE’nin devlet adamlığı böylece sınıfta kalıyor! ??? O, Başbakanlık şansını yakalayan, halkın maddi manevi değerlerini sömürmekte usta... ...Dersim’de neler yaşandığını, yaşananların nasıl başladığını her yönüyle kanıtlayacak belgeleri açıklamaktan kaçınan… kamuoyunun gerçekleri öğrenmesine önayak olacağı yerde olayları sömürmeyi ilke edinen, bir devlet adamı gibi davranmaktan yoksun bir siyasetçi! “Devlet olarak literatüre uyarsa özür dilerim” dedi ya; içimizdeki yalakalar avuçları patlayıncaya kadar alkışladılar RTE’yi. Dış basın, “mağdur ve masum Kürtlerden özür dileyen ilk Başbakan” diye iltifatlarını esirgemiyor. Oysa, dış kaynaklar şimdi, Kürt özrünü Ermeni sözde soykırıma nasıl uyarlayacaklarını hesaplamaya başlamışlardır bile! Dersim’de ellerinden alınan toprakların sahiplerine iade edilmesini isteyen Kılıçdaroğlu’nun hak arayan sözleri, siyasal amaçlar uğruna içeride dışarıda istismar edilecektir kuşkusuz. RTE, Kılıçdaroğlu’nu da özür dilemeye zorluyor. Medyamız da madem ki Başbakan özür diledi, CHP de özür dilemeli havasında. Oysa; RTE’nin, Kılıçdaroğlu’nu (CHP’yi) özür dilemeye zorlamaktaki amacı; tarihe, gerçeklere, topluma hizmet etmek değil. CHP Genel Başkanı olarak Kılıçdaroğlu özür dilerse, RTE hiç kuşkusuz, ertesi gün ekranlardan; “İşte CHP’nin gerçek yüzü. Dersimli genel başkanları özür dileyerek CHP yönetiminin Dersim’de olup bitenlerin baştan sona sorumlusu olduğunu kabul ve itiraf etti” diyen açıklamalar yaparsa şaşıracak mıyız? Neden şaşıralım? Ne Dersimlinin ıstırabı ne de tarihsel gerçeklerin ortaya çıkması, devlet adamlığı, umurunda mı RTE’nin? Aklı fikri muhalefeti karalamakta! ??? Medya genelde Dersim’i tek taraflı ele alan RTE’yi destekliyor. Tarafsızlık görüntüsü altında AKP’yi başarıyla kollayan yazarlar da yetişti. Öyleleri var ki; CHP’ye sürekli vurarak, hatta genel başkanı (örneğin Ahmet Hakan’ın dün yazdığı gibi) aşağılayarak AKP’ye hizmet edenler büyük gazetelerde baş köşelerde. Atatürk’e saldırmayı meslek edinen, kurduğu Cumhuriyete karşı yıkıcı söylemleriyle ünlenenler de TV’lerde baş köşeye oturtuluyor. Örneğin CNN Türk; reyting uğruna (ya da AKP iktidarına hoş görünmek için) RTE’nin karalama kervanına katılarak, “Dersim’de isyan olmadı. Katliam oldu” diye konuşan, şöhret budalalığına tutkulu, ne ki araştırma gazeteciliğinin semtinden geçmeyen, adı Nagehan Alçı olan bir kadın yazarı, haftanın iki günü ekrana çıkarıyor. Gerçekleri saptırma, geçmişi karalama hevesinde olanlar iktidarda, yardımcısı medya bu hallerde oldukça… demokrasimiz bu iktidardan (RTE’den), medya yalakalıktan kurtulmadıkça… güneşli günler yaklaşacağına uzaklaşıyor galiba! Alman vakıfları tartışmasında Başbakan’ı savunan Bozdağ’dan ilginç çıkış: GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Suçsuzsanız ispat edin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’nin, partili belediyelerin Alman vakıflarından kredi alarak terör örgütüne yardımda bulunduğuna yönelik savları nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi. Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, iddiaya konu olan CHP’li belediyelerin isimlerini açıklayamazken “O zaman siz Başbakan’ın dediklerinde bir yanlışlık varsa, o iddiayı ispat edeceksiniz, ispat ettik, düşürün bu hükümeti diyeceksiniz” demesi dikkat çekti. AKP gensoru görüşmelerinin Meclis TV’den yayınlanmasını engellemek için cuma günü Genel Kurul’u çalıştırdı. MHP, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında verdikleri gensoru önergesinin Meclis yayınının olmadığı bir günde bir başka gensoru ile birlikte görüşülmesine tepki göstererek geri çekti. CHP’li İnce, Erdoğan’ın savlarını anımsatırken “56 gündür bu nedenle görevden uzaklaştırılan bir belediye başkanı yok, faaliyetine son verilen vakıf da yok. Başbakan, dedikodu yapma, çamur atma, gereğini yap. Terörle mücadele etmeyen müzakere eden, iftira atan bir Başbakan’a güvenmiyoruz. Başbakan CHP’ye çamur atıyor, Alman makamlarıyla Deniz Feneri pazarlığı yapıyor. Birazcık yüreği varsa MASAK raporunu açıklasın. Hani CHP’li belediyeler PKK’ye yardım etmişti, yüreğin varsa o belediyenin adını söyle. Öyle iftira atmak, çamur atmak yok. Gel CHP’li belediyelerden özür dile” dedi. Deniz Feneri ile AKP arasında ilişki kurulan ve AKP’ye para aktarıldığı belirtilen görüşlerin yanlış olduğunu savunan Bozdağ da, “Alman mahkemelerinin verdiği kararlar burada. Bu iftirayı reddediyorum” diye konuştu. Görüşmeler sırasında İnce, Malatya’da “AKP’nin yıktığı cami”nin fotoğraflarını gösterdi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘Başbakan’ın vazifesi’ Terörle mücadele eden bir ülkenin Başbakanı’nın, terörün finansmanına ilişkin birtakım bilgileri, duyumları varsa bununla ilgili sıkıntılar hakkında kamuoyunu uyarmasının vazifesi olduğunu öne süren Bozdağ, “Sayın Başbakan’ın bu konuya gündeme getirmesi vazifesini yaptığının göstergesidir” dedi. Bozdağ, Alman vakıflarıyla ilgili “Yine KCK soruşturmaları çerçevesinde gerekçelerden bir tanesinin bunun olduğunu görüyoruz” ifadesini kullandı. Söz alan BDP’li Hasip Kaplan, “O paralar terör örgütlerine gitmiştir, diyorsunuz. Evet, El Kaide’ye, Hizbullah’a gitmiştir” diye konuştu. Bu arada, elindeki feneri Bozdağ’a gösteren CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, CHP grup başkanvekillerinin önünden geçerek yerine oturdu. ‘Rant için cami yıkıldı’ Muharrem İnce , “İsmet Paşa camileri harp için kullandı, siz rant için kullanıyorsunuz” derken Malatya’da alışveriş merkezi yapılması için Hollanda dozerlerine yıktırılan caminin fotoğraflarını kürsüden gösterdi. İnce, “Erbakan sizi görseydi ‘Sizi gidi rantiyeciler sizi...’ derdi” ifadesini kullanırken AKP sıralarından “sana ne” diye laf atıldı. Enerji Bakanı Taner Yıldız sataşma gerekçesiyle kürsüye çıkarken “Benim zamanımda Kayseri’de bir tek ruhsat verilmediyse, ben yalancı bir insanım, diyecek misiniz” sözleriyle İnce’yi hedef aldı. İnce, “Bu hırsızlığa Taner Yıldız aracılık etmemiş. Tamam o zaman bu hırsızlığa kim alet olduysa Allah onun belasını versin” dedi. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, CHP’li İnce’yi özür dilemeye çağırdı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, cami yıkım tartışmasına değinirken İsmet İnönü döneminde, CHP döneminde yaklaşık 900 caminin yıkıldığını öne sürdü. ORGENERAL ÖZEL, ÖC AL AN’A EV HAPSİNE KARŞI ÇIK TI Devlete güveni zedeler ? Orgeneral Özel, “Hukuk devletinde suçun cezasız kalması, hafileştirilmesi ya da değiştirilmesi söz konusu olmamalıdır” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, PKK lideri Abdullah Öcalan’a ev hapsine karşı çıktı. Özel, “Hukuku, gerçek ve evrensel anlamıyla içselleştirmiş bir hukuk devletinde suçun cezasız kalması, hele hele cezanın çeşitli saiklerle hafifletilmesi veya değiştirilmesi söz konusu olmamalıdır. Aksi durum, vatandaşlarımızın adalet duygusunu rencide eder ve devlete güveni zedeler. Talepleri hayretle karşılıyorum. Böyle bir sonucu, Türk kamuoyunun ve vicdanların kabul etmeyeceğini düşünüyorum” dedi. ‘Karar mercii belli’ Özel, CNNTürk’ün sorularını yanıtladı. Bedelli askerlik uygulaması ile ilgili Özel, “Bilindiği üzere, demokratik parlamenter sistemde, karar mercii yürütme ve yasama organıdır” dedi. TSK’nin profesyonelleşmesi konusunda da Özel, şunları söyledi: “Subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlardan oluşan uzman personel oranı 2000 yılında TSK genel mevcudunun yaklaşık yüzde 20’si iken, halihazırda yüzde 35’i seviyesine yükseltilmiştir. Halen, 5 Komando Tuga yı, 1 Jandarma Komando Tugayı, 19 Jandarma Özel Harekât Taburu ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın operasyonlara katılan unsurlarının tamamı uzman personeldir. 2012 yılı içerisinde, iki jandarma komando alayının birer taburunun uzman erbaşa dönüştürülmesi ve diğer birliklerin uzman personel eksikliğinin giderilmesi çalışmalarına başlanmıştır.” Özel, “30 yıldır sürdürülen terörle mücadelenin başarıya ulaşmama nedeni sizce nedir” sorusunu ise “Talihsiz bir soru. Terörle mücadelede başarıya ulaşılamadığı görüşünüze katılmıyorum. Başarısızlık söz konusu olsaydı bölücü terör örgütü amaçladığı hedeflere ulaşmış olurdu” diye yanıtladı. ‘Talihsiz bir soru’ Kırmızı’nın serbest bırakılmasıyla birlikte, davanın “silahlı kanadıyla” ilgili önemli bir tablo ortaya çıktı. Ocak 2009’daki dalgada ağırlıklı olarak polisler ve subayastsubay askerler gözaltına alınmış, büyük bölümü tutuklanmıştı. O günlerde gazetelerin manşetlerini, televizyonların “son dakika”larını saatlerce dolduran haberler şöyleydi: Ergenekon’un silahlı kanadı ortaya çıkarıldı. Suikast hazırlığı içindeki polis ve muvazzaf askerler planlarla birlikte ele geçirildi. Suikast timinin yapılanması tümüyle çözüldü. Eski Emniyet Özel Harekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin’le bağlantılı olduğu iddia edilen polisler ve askerler 20 Temmuz 2009’da başlayan duruşmaların ardından birer ikişer serbest bırakıldılar. Zira ortaya atılan iddiaları kanıtlayacak, hele hele silahlı bir eylemi ispat edecek ciddi bir delil yoktu. ??? İlk aylarda sanıklar birbirini tanımadığı için herkes kendi meslek gruplarına göre kümeleniyordu. Sorgular ilerledikçe, çoğunluk genel durumu kavradıkça, neyin ne olduğunu, daha doğrusu ne olmadığını anlamaya başladık. Sözüm ona “silahlı kanatla” ilgili herkes dinlendi. Durumun özeti şu: İbrahim Şahin’i “birileri” Genelkurmay’dan arıyoruz deyip “komplo kurmuş”. Telefonlarda demişler ki; “Terörle mücadele için yeni bir birlik, yeni bir yapılanma oluşturuyoruz. Sen bunun başında olacaksın. Bu yapı müsteşarlık düzeyinde olacak. Kendine ona göre bir kadro kur.” Şahin de hemen telefonlara sarılmış, kendine göre, kimi aracıların desteğiyle “kadro” kurmuş. İşte bu “kadro”, silahlı kanat iddiasıyla toplanıp iddianameye konmuş. Kimine göre inandırıcı olmayabilir ama, sorguların tümünü izlemiş bir kişi olarak vurguluyorum, olayın özü bu. Burada kritik durum, İbrahim Şahin’i kimin böyle bir plan içine ittiğinin halen netleşmemesi. Bu yüzden de sanıkların çoğu, savunmalarını yaparken, “Biz de burada bir örgüt olduğuna inanıyoruz. O örgüt, bize böyle bir kumpası kuran örgüttür. Bunun açığa çıkmasını istiyoruz” yönünde ifadeler verdiler. Polislerin ve askerlerin kendi aralarında resmi görevleri dışında ayrıca özel bir bağ olup olmadığı öylesine geniş sorgulandı ki, sorulardan biri şuydu: “Hepiniz özel cep telefonlarınızdan şu numarayı sıklıkla aramışsınız, neden?” Numara, devlet memurlarının maaşlarının yatırıldığı bankanın 444 ile başlayan müşteri hizmetleri servisiydi! ??? Davanın bu kanadıyla ilgili halen görevde olan polislerden Mehmet Dalagan dışındakiler serbest bırakıldı. Son 2 duruşmada savcı, Dalagan’ın tahliyesini istiyor. Taylan Özgür Kırmızı’nın serbest bırakılmasıyla da tutuklu muvazzaf subay, astsubay kalmadı. Kırmızı’ya zaman zaman, “Bir yıl adından yatarsın, bir yıl da soyadından. Sonrasını bilemeyiz” diyorduk. 35. ayda tahliye edildi. 22 Kasım akşamı Kırmızı’yı özgürlüğe uğurlarken, o planlarını açıklıyordu: “Şimdi hemen görev yerine teslim olurum. İşime başlarım. Kısa bir süre izin alırım, sonra yeniden görevime dönerim.” Daha önce serbest bırakılanlar da aynı şekilde hareket etmişti. Deyim yerindeyse silahlı terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklu yargılanırken tahliye olunca hemen görev yerine gitmiş, silahını kuşanmış, terörle mücadeleye kaldığı yerden devam etmişti. “Silahlı kanadın” son asker üyesi de tahliye olup “silahını kuşandı!” SKANDALLARA KARŞI ÖNLEM BELEDİYEYE YARDIM KESİLDİ ÖSYM’de katı kurallar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM bünyesinde sözleşmeli olarak çalışacak yerli ve yabancı uzmanlara katı çalışma kuralları getirildi. Merkezde çalışacak sözleşmeli personel görev sırasında olmasa bile hediye kabul edemeyecek; kendisi, eşi ve çocukları hakkında mal bildiriminde bulunacak. Sözleşmeli personel siyasi partiye üye olamayacak. ÖSYM art arda yapılan sınav hataları ve skandalların ardından sözleşmeli personelin çalışma koşullarına çok sıkı kural ve yasaklar getirdi. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan yönetmeliğe göre sözleşmeli personel siyasi partiye üye olamayacak, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunamayacak. Sözleşmeli personel dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmayacak. Sözleşmeli personel, doğrudan doğruya veya aracı eliyle hediye isteyemeyecek ve görevleri sırasında olmasa bile hediye kabul edemeyecek. Düzenlemeyle sözleşmeli personele toplu eylem ve grev yapma yasağı da getirildi. ‘Van AKP için gözyaşıdır’ YUSUF ZİYA CANSEVER Savcılık 18 kişiyi öldüren Güngören ‘bombacılarına’ rekor ceza istedi İki sanığa 17 kez müebbet İstanbul Haber Servisi Güngören’de, 2008’de meydana gelen ve 18 kişinin öldüğü patlamaya ilişkin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savcı Mehmet Ali Uysal mütalaasını açıkladı. Savcı Uysal, tutuklu 2 sanığın, hamile Filiz İlkiz’in de aralarında olduğu 17 kişinin ölümüne neden olmak suçundan 17 kez “ağırlaştırılmış müebbet hapis” ile cezalandırılmasını ayrıca, “90 kişinin yaralanmasına neden olmak” ve “mala zarar vermek” suçlarından 1170 yıldan 1800’er yıla kadar cezalandırılmalarını istedi. Duruşmaya ara verildiği sırada ise müştekiler arasında tartışma yaşandı. ?Savcı Uysal’ın mütaalasını açıklamasının ardından taraflar arasında tartışma çıktı. Saldırıda çocuklarını kaybeden anneleri yanına çağıran mahkeme başkanı “gereken yapılacak” dedi. ‘Vicdanen...’ Savcı Uysal’ın mütalaasını açıklanmasının ardından sanık avukatlarından Eren Keskin, müvekkilinin tahliye durumunun vicdanen değerlendirilmesini istedi. Daha sonra ise duruşmaya ara verildi. Bu sırada müştekilerden biri “Vicdandan bahsediyor. Ben tek evladımı kaybettim” diye tepki gösterdi. Daha sonra müştekiler dışarı çıkmaya başladı. Ancak duruşma salonunun boşaltılması sırasında koridorda kavga çıktı. Mahkeme başkanı, önce koridorun boşaltılması talimatını verdi. Başkan daha sonra da, müştekilerin tutukluların geçişi için kullanılan güvenlik koridorundan dışarı çıkarılmasını söyledi. Bu sırada da, müştekiler salonda İstiklal Marşı okumaya başladı. Bu sırada saldırıda çocuklarını kaybeden bazı anneler ağladı. Mahkeme başkanı da anneleri yanına çağırarak, davanın en kısa sürede biteceğini ve gerekenin yapılacağını söyledi. VAN BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP’li Van Belediyesi’nin kasım gelirlerinden yüzde 40’ının SSK ve vergi borçları adı altında kesildiğini belirterek AKP’li Erciş Belediyesi için böyle bir kesinti yapılmadığını belirtti. Demirtaş, Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ve İl Başkanı Cüneyt Caniş ile Belediye Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nde basın toplantısı düzenledi. Demirtaş, “Belediyelerin SSK ve diğer vergi borçlarının yüzde 40’ı hükümet tarafından kesilmektedir. Mali imkânları kısıtlı olan Van Belediyesi’nin deprem gibi bir felaketi geçirmesine rağmen halen gelirlerinden bu kesinti yapılmaktadır. Biz bu ayrımcı zihniyeti, partimize dönük düşmanca tavrı unutmayacağız. Van halkı da bunu unutmayacak. Van, AKP için gözyaşıdır fakat gözünden yaş düştükçe Van halkı onu silmesini de bilir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle