24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2011 CUMARTESİ kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR Çağdaş Sanat Fuarı’na, Türkiye’den 48 galeri eşliğinde, 20 ülkeden 42 uluslararası sanat galerisi katılıyor. Yarının sanatının ipuçları havada uçuşurken kimi katılımcılar, Ortadoğu’da yükselen sanat yatırımları ve tamamlanmamış Arap Baharı konusunda temkinli konuşuyorlar. Contemporary İstanbul Sevginin, Mutluluğun Yazarı Gençliğimde kitapçı vitrinlerinden inmeyen bir kitap vardı: “Üzüntüyü Bırak, Yaşamaya Bak.” İçinde kitaplık bulunan her eve girmişti neredeyse. Yıllarca en çok satan kitaplar arasında yer aldı. Camus’lere, Faulkner’lara, Sartre’lara düşkün olan bizler Dale Carnegie’nin bu yapıtını küçümserdik. “Ne yani,” derdik, “Barbara Cartland da peynir ekmek gibi satıyor.” Mutluluk konusunda temel kitap mı arıyoruz, Alain’in “Mutlu Olmak Sanatı”na sığınırdık. Carnegie’nin kimi insanların yaşamını değiştirebileceğini aklımızın ucundan bile geçirmezdik. ??? İnal Aydınoğlu da benim gibi Gaziantepli. Kendisini çok geç tanıdım. Yıllardır İstanbul’da. Has bir Kadıköylü olmuş. Sanırım 1990’ların ortalarında yayımlanmaya başlayan Gazete Kadıköy’ün kurucuları arasında yer almış. Ayrıca gazetedeki köşesinde haftalık yazılar yazmış. Şimdi önümde Chiviyazıları Yayınevi’nin sunduğu beş kitabı duruyor: “Sevgi Kitabı”, “Daha İyi Bir Yaşam Üzerine Denemeler”, “Mutluluk Üzerine”, “Yaşamın Anlamı Üzerine”, “Yaşama Sevinci Üzerine”. Kitaplar, gazete yazılarından seçmeleri içeriyor. Adlarından anlaşılacağı gibi yaşam düzeyini yükseltmek, bunu gerçekleştirirken de “mutlu olmak” için ipuçları taşıyor. ??? Yaşamın içinden fışkırmış alçakgönüllü gazete yazılarını seviyorum. İnal Aydınoğlu da bunu yapıyor. Deneyimlerinden, kendinden, çevresindekilerden yola çıkarak, elbette topluma yararlı olarak, mutluluğa ulaşma konusunda öneriler getiriyor. Sözgelimi, emeklilik… Çoğu kimsenin “yolun sonu” olarak nitelendirdiği emekliliği adeta mutlu bir başlangıca çeviriyor yazar. Gündelik yaşamımızda karşımıza çıkan “olağan” sorunları irdeliyor. Onu okurken “iyimserlik”i ne kadar özlediğinizi fark ediyorsunuz. ??? Beni asıl etkileyen yazarın dili oldu. Yalın, özentisiz bir dil. Özlediğim bir dil. Günümüz yazarlarının büyük bölümü kendi özel dillerini üretme peşinde. Dili ne kadar karmaşık kılarlarsa o kadar özel olacaklar. Özgün olacaklar. Yalınlık sanki acemilik oldu. Oysa yazar o yalınlık içinde de kendi özel dilini kurabilir. Dünün edebiyatına bakalım. Reşat Nuri’lere, Yakup Kadri’lere, Halide Edip’lere, Hüseyin Rahmi’lere. Hepsinin dili yalındı. Ama hepsinin kendine özgü bir anlatımı vardı. Yaşar Kemal, Orhan Kemal… Ne kadar yalındırlar, ama ne kadar özgündürler. İnal Aydınoğlu da, bence bir köşe yazarının ilk ilkesi olan “yalın anlatım”a ulaşmış. “Ulaşmış” diyorum, çünkü yalınlık kolaylık değildir; nice çabalardan sonra erişilebilir ona. Sadece anlatımı değil, anlattıkları da çoğu yazarın küçümseyeceği türden… Gündelik yaşamdan olaylar, sıradan tepkiler, tarihe geçmeyecek ayrıntılar… Amaç dünyayı değiştirmek değil, içimizdeki renkleri keşfetmek… ??? Aydınoğlu’nun kitapları sıkıcı bir yolculuğun ortasında bir kır kahvesinde verilen mola gibi geldi bana. “Ağır abi”lerin, “ağır abla”ların kitaplarına “on dakika ara” vermek istiyorsanız, öneririm. Contemporary İstanbul’un teması biraz da Arap Baharı’ndan esinleniyor: Yeni Ufuklar Sanata ‘bahar’ mı geldi? EVRİM ALTUĞ (Etemad Sanat Galerisi, Dubai/Tahran) (Artapot Sanat Kolektifi/Fransa) Kod adı “ci” olan Contemporary İstanbul SaBana göre şu anda Ortadoğu’da süregiden Sanatın birçok yüzü var. Yaklaşık 30 yıldır, birnat Fuarı’nı, 6. yılında da sanatçıdan galericibir devrim söz konusu. Bu yankıyı işlerindeki çok insan sanat denilen mesleğin belli bir dâye, müzayedeciden koleksiyonere binlerce politik içerik açısından galerimizdeki sanatçı hilik gerektirdiği veya sanatçının kendini dünkişi, beher girişi 20 TL karşılığında ziyaret et lardan da edinmeniz mümkün. Ancak sanat yanın merkezinde gördüğüne inandığı görüşmeyi sürdürüyor. çıların bunu yansıtırken oryantalist bir klişe ile ten deyim yerinde olacaksa bıkmaya başladı. Belli bir gelir mantığı adına konuşacak hareket etmediği inancındayım. Arap Baharı de Bu ciddiyette belli bir sıkıcılık bulunuyor. Benolursak, açılış akşamında her ziyaretçiden 10 nilen sürece ise biraz daha sabırla zaman ta ce herkes bir sanat yapıtına sahip olabilmeli ve TL’lik vestiyer ücretinin alındığı fuara bu yıl, nınması gerekiyor. Sanat ortamındaki finansal bu sırf entelektüel olmak zorunda da değil; sa20 ayrı ülkeden 42 uluslararası sanat galerisi hacim ise çok göreceli. Ortadoğu’da bu konuda nat zevk, keyif ve sevinç de verebilen bir kavnin, Türkiye’den 48 galeri eşliğinde katılmış yükselen bir pazar olduğu su götürmez bir ger ram. Bana göre işin damak tadıyla da ilgisi yok. olması, ziyaretçilerde belli bir enternasyonal çek. Bu anlamda İstanbul’da yükselen sanat Koşulsuz olarak, önyargısız olarak herkesin halik duygusu yaratmıyor desek, yanlış olmaz sa ortamı, İstanbul Bienali ve İstanbul Modern ile yatta her şeyden keyif alması mümkün. Arap Galeri Non gibi örneklere baktığımızda, oldukça Baharı konusuna gelince, ben insanın ister Arap nırız. heyecan verici. dünyasında isterse Fransa’da veya ABD’de, ten İnsana entelektüel maksatlı bir AVM’de olrengi gözetmeksizin hep aynı insan olduğuna duğu hissi veren bu beynelmilel havayı, proinanırım. Politika ise hiç sevemediğim bir şey. fesyonellerin yeni oyuncakları iPad ve ı Sümer Asl iPhone’lar ile uluslararası bir iletişim li(Art Sümer Galerisi) manı gibi tasarlanan fuar mimariYahşi Baraz ın temasında da görüldüğü gibi, fuar Bu (Ga sinden de çıkarmamak, işten değil. ıkay ru B iz doğ yere de ğu oldu galeri olarak bu leri Baraz) anın sanat sonuçta par dönemden okl mıy İstanbul Lütfi Kırdar Uluslaras san u ik ğun ve empresyoni yor. Ama bunun kötü bir şey oldu st resmin satış sonra düğini la ece arası Kongre ve Sergi Sarailg eriş ’e ile Çin ıyla fazn nm iyoruz; daha ço rum. Bu dalganın Ortadoğu’da k güncel sana n ekte ve gerç da ya yı’nda 12 bin 500 metrekarelik tığım 19 bak e elin 70 gen ta ’li rın , 80 şünüyorum. Fua lan sanat eser ’li yıllardan itibaren yapıgrup genç sabir uş alanda 27 Kasım’a dek sürecek bulm yer da nda dışı le yurt , çağdaş ladık. Bu aslın rine ağırlık vermeye başdan da baktığıetkinlikte bez torbaları ve bohem da natçıdan söz edebiliriz. Ama öte yan ”, çağdaş sabi r şey. Çünkü yason derece sevindirici lade burjuva kostümleriyle gezinen, mızda, çok eğitimli olmayan, “ale şayan sana daha büyük. B korkunç pabirbirinin standına misafirliğe giu anlamda Tü tın enerjisi nata bir katkısı olmayacak işler bile ya rkiye’deki pisanın hacmi dip hal hatır soran yerliyabancı tüm ralara ciddi alıcılar bulabiliyor. 80 milyon dola üzerine 50 milyon dolar ila r profesyonellerin yüzlerinde, belli beresminin en bü gibi laflar edilmekte. Türk yük lirsiz bir umut seçiliyor. Türkler tarafın handikapı da sadece dan alınmış ol Ancak bu iyimserlik de ması. sanat piyasasının ta kendisi misali, biraz spe(Antik AŞ) külatif, zira standlarTurgay Artam nat Türkiye’de sa piyasa daki satılmış işleri Genel anlamda ık 300 milyon dolarlık bir müaş kl de ya m sembolize eden kırn he i da açısın edeler u hem müzay i yurtmızı noktalı etiketler söz konusu. B ları kapsıyor. Buradaki gib ı. ad tış şl sa ba şı e henüz galeri standlmey zayede dı Türkiye’ye ge olması önemli de r le er es n r larında bir kızamık paza dışında upa için iyi bir iyon bulaşıcılığında deTürkiye’nin Avr alıcılara çok dikkatle koleks ak nc ğiller. Hatta kimi galerilerin, bir şey. A eririm. yapmalarını ön aslen satılmadığı halde bu etiketleri sergi panellerine bıraktığı bile kem gözlerce rivayet ediliyor. tadoğu’da yükselen sanat yatırım larının yapıldığı orta ölçekli oditoryum oluşFuarda gezilen galerilerin içeriğinde ise bi larından ve iteklenen tamamlanmamış Arap Ba turuyor ki, asıl orada tasarlanan ve konuşulanlen, gören gözler için, dekoratif olandan po harı’ndan çıkışla yasladığı “Yeni Ufuklar”ın lar, yarının sanatının ipuçlarını havada uçuşturuyor. Hal böyle iken, biz de gezimiz sırasınpülere, oradan nitelikli ve olgun imzaya (ve ga da payı yok değil. lerilere) erişen piramidal bir hiyerarşi sezilAncak fuardaki en önemli bölümü, sanat ko da tokalaştığımız sanat camiasına “Pazarda işmekte. Yine de herkesin kesesi ve aklına hitap lektifleri, inisiyatiflerinin bulunduğu kısım ile, ler nasıl, alıcılar bilinçli mi, etrafta estirilen eden bu iyimser iklimde, etkinliğin sırtını Or profesyonellerce yapılan konulu fuar toplantı bu Arap Baharı samimi mi?” diye soruyoruz. Jareh Das Dominique Carrier 12. ANTALYA PİYANO FESTİVALİ Gürer Aykal Mustafa Akaydın Fazıl Say Aykal ve Say’la açıldı Kültür Servisi Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği 12. Uluslararası Antalya Piyano Festivali dün Fazıl Say (piyano), Burcu Karadağ (Ney), Hakan Güngör (Kanun) ve Aykut Köselerli’nin (Vurmalı çalgılar) solist olduğu Gürer Aykal yönetimindeki Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’nın verdiği konserle başladı. Bugün de aynı konser saat 20.30’da Antalya Kültür Merkezi’nde izlenebilir. Yarın ise saat 14.30’da verilecek ücretsiz konserde, Ayşegül Yörükoğlu, Eylül Esme Bölücek, Lara Melda ve Suzanna Rudanovskaya sanatseverlerle buluşacak. Katia & Marielle Labeque piyano ikilisi ise Philip Glass’ın “İki Piyano İçin Dört Bölüm” adlı eserini 29 Kasım’da saat 20.30’da seslendirecek. Ünlü Macar besteci ve piyano virtüözü Franz Liszt, doğumunun 200’üncü yılı nedeniyle 1 Aralık saat 20.30’da gerçekleştirilecek “Liszt Gecesi”nde; Dezsö Ranki ve Edit Klukon, bestecinin eserlerinden oluşan bir repertuvar sunacak. Gecede ayrıca Liszt’in “Faust Senfonisi” adlı eserinin daha önce hiç seslendirilmemiş bir yorumu da ilk kez Antalya’da seslendirilecek. Sanat yönetmenliğini Fazıl Say’ın yaptığı festival 17 Aralık’a kadar devam edecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle