28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2011 CUMA 4 HABERLER Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kahraman “karşılayamayacağı beklentiler” gerekçesiyle istifasını açıkladı Demek ki Oluyormuş Başta Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere, futbol camiasının kimi adlarının şike soruşturmasıyla gözaltına alınmaları, bende uzun tutukluluk sürelerinin toplum vicdanı önünde bir kez daha gündeme getirileceği umudunu uyandırmıştı. Tutuklama olayının bizatihi kendisinin ne kadar gerekli olduğu, bu halde de tartışma götürmekteydi. Adı, sanı ve ikametgâhı bilinen bu kişiler hakkında yurtdışına çıkma yasağı konabilir, ama yargılama pek de âlâ tutuksuz sürdürülebilirdi. Şurası kesindi ki, yapılan tutuklamalar kamu vicdanını derinden yaralamıştı. Başka bir deyişle, bir tedbir olan tutukluluk kurumuna başvurulmasıyla uğranılan zarar istenen faydadan büyük olmuştu. Türkiye’de hiç de küçümsenmeyecek bir kitle olan Fenerbahçe camiası, doğru ya da yanlış, haksızlığa uğramışlık duygusuna kapılmıştı ve infial içindeydi. Bu gözlemlerimiz, şikenin neden soruşturulduğuna yönelik sorular yaratmaya yönelik değil. Söylemek istediğimiz soruşturmanın pek de âlâ, tutuksuz şekilde yapılabileceğiydi. Ayrıca davaların hızlı bir şekilde görülmemesi ve adaletin geç tecellisi konusundaki genel eleştiriler bu olayda da geçerliydi, davalar bir an önce görülmeye başlanmalıydı. ??? Nihayet, önceki gün TBMM’de grubu olan partiler bir araya gelerek konuyu ele aldılar ve çözüme yönelik bir adım attılar. Uzun ve otomatik tutukluluk sürelerinin futbol camiasına da sirayet etmesi kamu vicdanında sonuç vermişti. Ama top kafayla bulunan sonuçlar olaya at gözlüğüyle bakmanın ürünü olduğundan sorunun yalnız futbol yönü ele alınmış, genelde tutukluk konusu yine bir kenara bırakılmıştı. Bulunan çözüm, şikenin ağır cezalık olmaktan çıkarılıp alt ceza sınırının 5 yıldan 1 yıla indirilmesi oldu. Böylelikle şikeden içeride bulunanlar, suçun sabit olması halinde alabilecekleri ceza ve yattıkları süre göz önünde bulundurularak tahliye edilebileceklerdir. Konu, adı futbolda şikeye karışanlar açısından çözülmüş ama örneğin yayımlanmış kitabından dolayı içeride yatanlar açısından hiçbir şey değişmemiştir. Aslında buna şaşmamak gerekirdi. Bizim toplumumuzda, futbol dünyasının da, tutuklama mağduru olmasının olayı çözeceğini sanmak büyük bir yanlıştı. Nitekim de öyle oldu. Aziz Bey ve diğerleri yakında serbest kalacaklar, ama otomatiğe bağlanmış uzun tutuklular diğerleri için sürüp gidecek. ??? Oysa son girişim, genelde otomatiğe bağlanmış uzun tutukluluk halleri sorununun çözümü için de ipucu olabilirdi. Konunun çözümü TBMM’deydi. Yasama toplanıp tutukluluk hallerini otomatiğe bağlı olmaktan çıkarabilir ve tutukluluk sürelerini de gelişmiş AB demokrasilerinin düzeyine indirebilirdi. Zaten iktidar partisi AKP de aralarında olmak üzere, bütün siyasi partiler tutukluluk sürelerinin uzunluğundan yakınıyorlardı. O zaman, toplanıp bu süreyi bir yılla sınırlamayı engelleyen ne vardı ki? Gerçi hükümet bu süreleri kısıltmayı öngörüyordu ama yine de söz konusu olan makul süreler değildi. Dört, beş yıl gibi sürelerden söz ediliyordu yine de. Eğer bir ülkede, hâlâ dört, beş yıllık tutukluluk sürelerinden söz edilebiliyorsa, orada demokrasi açısından OHAL rejimini bile aratmayan OHA rejimi egemen demektir. Çözüm basittir, tutukluluk sürelerini İngiltere, Fransa, Almanya düzeyine indirmek atılacak ilk adımdır. Unutmayalım, bugün karşı karşıya bulunduğumuz sorun, yalnız tutuklu milletvekillerinin meselesi değil, bizatihi herkes için geçerli olan uzun süreler yüzünden tutukluluk kurumunun yargısız infaza dönüştürülmesidir. Bunun önlenmesinin mümkün olduğunun bir örneğidir son düzenleme. Hiç değilse CHP bu konuda öncü olmak durumundadır. Yol ayrımı Deniz Feneri İLHAN TAŞCI Kahraman ANKARA Hâkim ve savcı kararnamelerinde eski HSYK ile Adalet Bakanlığı arasında yaşanan krizlerde adı öne çıkan, HSYK’nin yeniden şekillendirilmesinde aktif rol üstlenen, seçim döneminde Adalet Bakanlığı yapan, Müsteşar Ahmet Kahraman emekliliğini istedi. 12 Eylül’de yapılan anayasa değişiklikleri öncesindeki HSYK ile Adalet Bakanlığı arasında yaşanan kararname krizleri sırasında etkin rol alan Kahraman’ın emekliliğini istemesi, yargı koridorlarında pek çok spekülasyonu gün deme getirdi. Ağırlıklı görüş, Kahraman’ın “en zorlu dönemlerde Adalet Bakanı ve hükümet ile uyumlu çalışırken” görevinden ayrılmak istemesinde, hükümetin isteğinin etkili olduğu söyleniyor. Ancak Kahraman bunun doğru olmadığını savunurken “Sayın Başbakan veya Bakan bana doğrudan ayrıl, yoksa görevden alırız gibi bir şey söylemedi. Teşkilattan, karşılayamayacağım beklentiler gelmeye başlamıştı. Bu nedenle ayrılıyorum” değerlendirmesini yaptı. Ahmet Kahraman’ın emekliliğini istemesinin ardında yatan bir başka olayın ise Deniz Feneri soruşturması sürecinde yaşananlar olduğu dile getiriliyor. Bu iddiaya göre, Deniz Feneri soruşturmasını yaklaşık 3 yıldır yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren’in görevden alınması gündeme geldiğinde Kahraman bu değişikliğe karşı çıktı. Kahraman’ın HSYK yedek üyesi de olan savcı Harun Kodalak’ın Ankara cumhuriyet başsavcı vekilliğine atanmasına da sıcak bakmadığı iddialar arasında. Kahraman’ın yerine HSYK üyesi seçilen Birol Erdem’in atanması bekleniyor. SON ŞÜPHELİ İFADE VERDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmada, Anadolu Tekstil yöneticisi Yahya Kemal Baki, şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Baki, yaklaşık 2 saat süren ifadenin ardından, Ankara Adliyesi’nden ayrıldı. Anadolu Tekstil’in Deniz Feneri’ne yaptığı mal satışlarında görülen bazı usulsüzlüklerin sorulduğu Baki’nin kendini yanında getirdiği belgelerle savunmaya çalıştığı öğrenildi. Baki’nin soruşturma kapasımında ifade veren son kişi olduğu belirtildi. Trafik kazası da ‘şehit mertebesi’nde SEVİL ARINAN ANKARA AKP hükümeti tarafından şehitlik konusunda hazırlanan yeni yasa taslağı çalışmasında sona gelindi. Şehit ailelerine yardımları düzenleyen yasa taslağına göre şehitliğin tanımı değişecek ve yardımların kapsamı genişletilecek. Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri, Çalışma, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Emniyet ve Jandarma’nın oluşturduğu komisyon yeni düzenlemeyle ilgili çalışmalarda sona yaklaştı. Hazırlık aşaması sır gibi saklanan taslak çalışmasında önceliğin şehitlik tanımının değiştirilmesine verildiği öğrenildi. Şehit tanımının “sorunlu” görüldüğü çalışmalarda yasaya, çatışma alanı dışında, eğitim ya da görevdeyken trafik kazasında ölenlerin de şehit sayılması eklenecek. Komisyonun “hassas” konu olarak nitelendirdiği çalışmanın sonunda 27 maddelik bir temel yasa oluşturulacak. Çalışma neticesinde Genelkurmay Başkanlığı’ndaki veritabanı güncellenecek. Daha önce şehit ailesinden bir kişiye sağlanan istihdam, 2 kişiye çıkartılacak. Ayrıca terör saldırısı sonucu öldürülen aileler de yasa kapsamına alınarak yardımlardan yararlanacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle