18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 KASIM 2011 CUMA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Avro Bölgesi’nin en büyük ekonomisi olan Almanya da krize sürükleniyor. Ülkede 12 bankanın notu da düştü Çöküş sırası Almanya’da ? Almanya Maliye Bakanı, Avro Bölgesi borç krizinin reel ekonomiyi vurmaya başladığını ve yayılma etkisinin bankalara ve sigorta şirketlerine ulaşmaması için dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Ekonomi Servisi Avro Bölgesi krizi aşmak için çabalarken her geçen gün yeni bir üye borç batağına sürükleniyor. Tehlike çanları şimdi de Avro Bölgesi’nin en büyük ekonomisi olan Almanya için çalıyor. Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble, Avro Bölgesi borç krizinin reel ekonomiyi vurmaya başladığını ve yayılma etkisinin bankalara ve sigorta şirketlerine ulaşmaması için dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Almanya’da 12 kamu bankasının notlarını düşürdüğünü açıkladı. Almanya’nın kamu borçlarının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının da bu yıl sonunda 81.1 olması bekleniyor. Berlin’de katıldığı bir sigortacılık toplantısında konuşan Schaeuble, krizden dolayı yatırımcılarda giderek artan bir tedirginliğin açıkça görüldüğünü vurguladı. Schaeuble, yüksek risk primlerinin, bazı ülkelerdeki kamu finansmanının sürdürülebilirliği hakkındaki kuşkuların giderek arttığını gösterdiğini belirtti. Öte yandan Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) önceki gün yaptığı tahvil alımlarına rağmen piyasalar yatışmadı ancak Fransa ve Almanya arasında, ECB Avro Bölgesi borç krizinin çözümü için daha güçlü müdahale etmesinin doğru olup olmadığı anlaşmazlığındaki sözlü savaş sürüyor. AAA olan kredi notu tehlikeye girerken, artan borçlanma maliyetleriyle karşılaşan Fransa, ECB’nin daha kesin müdahalesini istiyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, avro krizinin çözülebilmesi için Lizbon Anlaşması‘nın bazı kısımlarının değiştirilmesini istedi. Merkel, avronun güçlendirilebilmesi için avro ülkelerinin mümkün olduğu kadar birbiriyle uyum içinde olması gerektiğini belirtti. Merkel, Avro ülkelerinin aynı para birimiyle birbirine daha fazla bağlı olduğu için bazı değişikliklerin yapılması gerektiğini söyledi. Cari Açık, ‘No Problem’: İşin Sırrı Bütçede Türkiye 78 milyar dolarlık cari açık büyüklüğü ile dünyada ABD’nin ardından birinci, yüzde 10.5’lik cari açık/milli gelir oranıyla da dünyada açık ara birinci!.. Buna rağmen, Türkiye, bir müflis Yunanistan, bir İtalya değil henüz. Dahası, birçok kurum ve kuruluşun gözünde “sağlam”… Bu nasıl oluyor? Bu devasa döviz açığı, bunu finanse etmek için dış kaynağa bunca bağımlılık, nasıl Türkiye’nin eline ayağına dolaşmıyor ve bunca cari açığa rağmen, nasıl oluyor da zikzaklar çizse de, dış kaynak Türkiye’ye geliyor? Hemen söyleyelim; işin sırrı bütçede, kamu maliyesinde. Özellikle bugünün şartlarında bütçe açığı, kamu borç stoku yükü, birçok yatırımcı için karar verirken önemli. Ülkeler risklerine göre sınıflandırılırken kamu maliyesinin durumu birinci derecede önem kazandı. Bütçe açığı düşük (yüzde 12), kamu borç stoku milli gelirin yüzde 50’sini geçmemiş, hele Türkiye’ninki gibi yüzde 40’lardaki ülkeler, “mali disiplin”i yüksek ülkeler olarak pek makbuller. Bu tür ülkelere, kriz yangınında, alevleri anında bastıracak itfaiyesi güçlü ülke gözüyle bakılıyor. İtalya gibi bütçe açığı büyük, kamu borcu yüksek ülkeler ise, cari açığı düşük (yüzde 3) olsa bile, yönetimi sorunlu, riskli ülkeler olarak kabul ediliyor ve yatırım çekemiyor, büyüyemiyorlar da... ??? AKP iktidarının bundan sonrasında da hedefi; bütçe açığı, kamu borç stoku görece düşük, bu sayede dış kaynak çeken, cari açığı da dert etmeyen bir ülke olmak. Türkiye, Orta Vadeli Program’da 20122014 için ortalama yüzde 5 büyüme hedefliyor ve bunu bütçe açığını yüzde 1’lere, kamu borç yükünü yüzde 35’lere düşürerek, cari açığın da yüzde 89’larda seyrini göze alarak yapabileceğini öngörüyor. Burada dikkat çekici olan, yine “mali disiplin”in üstüne her şeyin bina edilmesi. Peki böyle bir “mali disiplin”, nasıl tesis edildi ve nasıl sürdürülüyor? Hatırlayalım ki, çok değil, 10 yıl önce, 2000’de Türkiye’nin bütçe açığı yüzde 8’i aşmıştı. 2001 krizi ile birlikte kamu borç yükünü çevirmek için ödenen fahiş faizlerle açık, milli gelirin yüzde 13’üne çıkmıştı. Bu durum, IMF’nin acı reçetelerinin uygulanmasıyla düzeltildi ve krizden çıkış, büyümeye geçiş IMF kredileri ile gerçekleşti. Ama IMF, sıkı bütçeyi şart koştu. Sıkılan kemerle açıklar daralmaya, kamu borç yükü makul bir sınıra inmeye başladı, IMF borç taksitleri ödendi, onun yerini de artık özel dış kaynak aldı ve onunla büyüme çarkları dönmeye başladı. Sıcak para biçimindeki yabancı sermaye, düşük kuryüksek faiz koridorundan girdi, borsaya, devlet kâğıtlarına yatırım yaptı. Telekom, Petkim, Tekel gibi iştah açıcı özelleştirmelere doğrudan yabancı sermaye geldi. Özel sektörün uzun vadeli kredi talepleri de dış bankalarca, kaprissiz karşılandı. Sonuçta, bu dış kaynak girişiyle yaşanan yüzde 67’lik büyüme, yıllık ortalama yüzde 6 cari açık ile at başı gitmeye başladı, ama ne gam!.. Cari açık, dış kaynakla finanse ediliyor ve kırılganlıklar biriktirse de, büyüme çarkı şimdilik dönüyordu. Ne yapıp edip bütçe sıkı tutulmalıydı. İşin sırrı buradaydı. FITCH, ABD’Yİ UYARDI Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Avro Bölgesi’ndeki krizin ABD bankalarının kredi notunu olumsuz etkileyebileceği uyarıargaşa sında bulundu. Fitch, Avro Bölgesi’ndeki yayılıyor borç krizinin derinleşmesi, halihazırda sorun yaşayan ekonomilerin dışına yayılması ve zaTahvil piyasalamanında çözülememesi halinde ABD bankarındaki kargaşa Avlarının kredibilite problemleri yaşayabileceğirupa’nın tümüne yane ve ‘durağan’ olan not görünümlerinin bu yılıyor. İtalya’nın 10 durumdan olumsuz etkileneceğine dikkat yıllık tahvil getirisi, çekti. Öte yandan Yunanistan, aralıkta ihtiuzun vadede sürdürüyacı olan 8 milyar Avro’yu aldıktan sonra, lemeyecek bir oran olan ocakta bunun 10 katı yardım istiyor. yüzde 7’nin üzerine çıkUluslararası kreditörler ise ardından tı. Almanya ile Avro Bölİtalya’yı da sürükleyecek bir düzengesi’nin çekirdeğini oluşturan siz temerrüt yaşanmaması için Fransa, Hollanda ve Avusturbu parayı istemeye isteya’nın tahvillerindeki getiriler meye verecekler. K de yükseldi. Memurlara yüzde 6 vergilere yüzde 11 zam Ekonomi Servisi Yeni yılda memura kademeli olarak toplamda yüzde 6 zam öngören hükümet, vergi ve cezaları ise yüzde 10.26 arttırıyor. Maliye Bakanlığı’nın yeniden belirleme oranını açıklamasının ardından motorlu taşıtlar vergisiden trafik ve vergi cezalarına, pasaport harçlarından, damga vergisine kadar pek çok kalemde yeni vergiler geliyor. Yeniden değerleme oranı çerçevesinde en Bülent Eczacıbaşı ve Faruk Eczacıbaşı, BilecikBozüyük’te VitrA İnovasyon Merkezi’ni törenle açtı. düşük trafik cezası 58 TL, en yüksek trafik cezası 17 bin 244 TL olacak. Kırmızı ışıkta geçenler ve hız sınırını yüzde 10’dan yüzde 30’a kadar aşanlar 154 TL ödeyecek. Alkollü araç kullanırken ilk kez yakalananlar ise 650 TL ceza ödeyecek. B sınıfı sürücü belgesini yeni yıldan sonra alacaklar 25 TL daha fazla ödeyecek. Böy Ehliyet ve pasaporta zam lece B sınıfı sürücü belgesi 278 TL’ye, A sınıfı sürücü belgesi de 92 TL’ye yükselecek. ANKA’nın yaptığı hesaplamalara göre, 2012 yılında uygulanacak pasaport harç fiyatlarına göre 6 aya kadar olan pasaportlara 77.2 TL, 1 yıla kadar olan pasaportlar 112.8 TL, 2 yıl için olan pasaportlar 184 TL, 3 yıl için olan pasaportlar 261,20 TL, 3 yıldan fazla süreli olan pasaportlar için ise 368 TL ödenecek. Karamercan: Bu kriz kalıcı PELİN ÜNKER BOZÜYÜK Eczacıbaşı Üst Yöneticisi Erdal Karamercan, dünyadaki ekonomik krizin yeni bir olgu olmadığını, 2008’de Lehman Brothers’ın iflasa sürüklenmesiyle ortaya çıkan bir dalganın devamı olduğunu belirterek “Ana depremin artçılarını yaşıyoruz şu anda. Çünkü 2008 sonrası süreçte süreci yöneten kurum ve kuruluşlar burada sistematik değişikliklere gitmek yerine finansal yöntemlerle bu krizi atlatmaya çalıştılar. Tabii bu sürdürülebilir olmadı” değerlendirmesinde bulundu. BilecikBozüyük’te VitrA İnovasyon Merkezi’nin açılışında konuşan Karamercan, “Bu kriz sadece birkaç aylık değil, kalıcı bir kriz” diyen Karamercan, Avrupa’da açıklanan büyüme oranlarının hiç iç açıcı olmadığını ve uzunca bir süre bu kriz içinde yaşamayı öğreneceğimizi söyledi. Karamercan, krizin Türkiye’yi nasıl etkileyeceği konusunda ise “Sonuçta hepimiz aynı teknenin içindeyiz. Tekne sarsıldığı zaman herkes belli oranda sarsılıyor” açıklamasını yaptı. Karamercan, Yapı Ürünleri Grubu olarak alternatif pazar arayışında olduklarını belirterek son beş yıldır Rusya, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve hem Kafkasya’da hem de Kafkasya arkası bölgede çok önemli yapılanmaları olduklarını söyledi. Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Hüsamettin Onanç, her yıl ArGe’ye 30 milyon TL ayırdıklarını belirterek “BilecikBozüyük’teki üretim kampusunda inovasyon merkezimizi açtık. Bu merkez 15 milyon TL’lik yatırım ile hayata geçti. Vitra’yı Avrupa’da ilk 3 yapmak için inovasyona ihtiyacımız var. 5 bin metrekare alana sahip bu merkez ile Avrupa’da ilk 3 hedefimiz daha da güçlendi” diye konuştu. Bakanlık ‘gazetenin zararları’nı araştıracak Ekonomi Servisi Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, gazete kâğıdında kullanılan boyaların insan sağlığına zararı olup olmadığını araştıracaklarını ve tüketiciyi bilgilendireceklerini söyledi. Yazıcı, “Elinize gazeteyi aldığınız zaman eller boyanıyor. Boyalar kalitesiz olduğu için mi ya da boya katkısında sağlığa zararlı bir şey olduğu için mi, buna bakacağız” diye konuştu. Bakan Yazıcı, mevzuata ilişkin çalışmalar yürütecek “gümrük ve ticaret konseyi” kurulacağını da kaydetti. Peki, bütçe açığı yüzde 13’lerden yüzde 1’lere, kamu borç yükü yüzde 80’lerden yüzde 40’lara nasıl geriletilmişti? Bu da sır değil ve halk karşıtı şu 3 yol izlendi: 1 Dış kaynak girişli büyümenin yol açtığı ithalattan ve tüketim kredileri ile canlı tutulan iç tüketimden alınan ÖTV, KDV biçimindeki dolaylı vergilerin payı yüzde 70’lere ulaştı ve büyüme ile orantılı olarak arttırılan tüketici halkın sırtındaki dolaylı vergiler, güçlü bütçeyi de yarattı. Ücretlilerin sırtındaki gelir vergisi yapısında da bir değişiklik yapılmadı. 2 10 yılda toplamı 50 milyar doları bulan özelleştirmeler, neredeyse hiçbir muhalefetle karşılaşmadı, geliri bütçeye aktarıldı, dahası 50 milyar TL’lik İşsizlik Fonu’na bile hortum bağlanıp bütçe açıkları daraltıldı. 3 Başta sanayi ve enerji olmak üzere kamu kesimi ekonomiden uzaklaştırılınca yatırım harcamaları azaltıldı, kamu çalışan sayısı ve istihdam giderleri düşürüldü. Eğitime, sağlığa, tarıma, hanehalkına destek kısıldıkça kısıldı. Likidite bolluğu ile faizler düşünce, faiz harcamalarının bütçedeki payı da yüzde 35’lerden yüzde 15’lere kadar geriledi. Böylece bu 3 kanaldan daraltılan açıklar, ortaya her derde deva bir bütçe çıkardı. Bu bütçe rahatlığı, Merkez Bankası’na faizi, gerekiyorsa yükselterek kuru terbiye etmek, kur şoklarına anında müdahale etmek imkânını sundu. Mali disiplini sürekli kılmak, bir başka disiplini gerekli kılıyor. O da otoriter bir yönetim… “Sıkı bütçe için, sıkıyönetim” meselesine yarın devam ederiz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle