28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 KASIM 2011 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ‘ONAY VERMEDİK’ 9 İTÜ: Otele girmedik İstanbul Haber Servisi Yaşanan deprem felaketi sonrası Van’a giderek incelemelerde bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü İnceleme Heyeti, Bayram Otel’i inceleyip onay verdikleri yönündeki haberlerin doğru olmadığını belirterek Van’a resmi olarak gitmediklerini Bayram Oteli binasına girme teşebbüsünde dahi bulunmadıklarını söyledi. İTÜ heyeti, Van’a giderek 2629 Ekim arasında yaptıkları incelemeleri dün basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıya heyette bulunan Prof. Zekai Celep, Prof. Ayfer Erken, Prof. Okan Tüysüz, Prof. Serdar Akyüz, Yrd. Doç. Pınar Özdemir Çağlayan ve Yrd. Doç. Beyza Taşkın katıldı. Basında yer alan, İTÜ inceleme heyetinin Bayram Otel’i inceleyerek onay verdiği yönündeki haberlerin doğru olmadığını ifade eden Prof. Celep, Van’a resmi olarak gitmediklerini, valinin ricası üzerine, kamu binalarını gözlemleyerek sözlü uyarılarda bulunduklarını, sadece cezaevini inceleyerek yazılı bir belge verdiklerini kaydetti. Yrd. Doç. Taşkın ise “Sahada bilimsel inceleme için bulunuyorduk. Bayram Otel civarından da geçtik, fotoğraflarını çektik. Ancak otel binasına girme teşebbüsünde dahi bulunmadık.” Bütün umutlar boşa çıktı VAN (Cumhuriyet) Deprem sırasında yıkılan Bayram Oteli’nde bulunan ve iki gündür enkaz altında olan, Doğan Haber Ajansı (DHA) muhabirlerinden Cem Emir’in cesedine ulaşıldı. DHA muhabiri Sebahattin Yılmaz arama çalışmaları ise devam ediyor. Deprem bölgesinde görev yapan DHA Van Bürosu muhabiri Yılmaz ve Diyarbakır Bürosu muhabiri Emir, konakladıkları Bayram Oteli’nin önceki akşamki depremde yıkılmasıyla enkaz altında kaldı. İki gündür, çeşitli illerden gelen arama kurtarma ekiplerinin sürdürdükleri yoğun çaba sonucu dün gece Cem Emir’in cesedine ulaşıldı. Sebahattin Yılmaz’ı arama çalışmaları ise sürüyor. Kurtarma ekipleri, önceki gün Sebahattin ve Cem’in kaldığı binanın üçüncü katındaki odayı buldu ve büyük umutla içeri girdi fakat toz toprak içindeki odada, iki gazetecinin kameraları, fotoğraf makineleri, basın kartları, çantaları ve elbiselerini bulundu. Yılmaz ve Emir’in, deprem anında odada olmadıkları, koridorda veya lobide bulanabilecekleri düşünülerek bu bölümlerde çalışmalar başlatıldı. Evlerinize Girebilirsiniz! Halk nasıl isyan etmesin? Gelen bakanlara, valiye nasıl kızmasın? Daha birkaç gün önce Bakanlık’ın internet sitesine bile, “Şu anda en güvenilir yer Van merkez ve Erciş’tir, buralarda bir daha büyük deprem olmaz, kimse deprem dedikodularına rağbet etmesin” diye yazmıştı Çevre bakanı. İnsanlara, “çok hasar olmayan evlere girebilirsiniz” gibi muğlak şeyler söyleyenler bu olaydan sorumlu değil mi şimdi? Yok, bizde kimse bir şeyden sorumlu olmaz. Durumu idare etmek, o anda ortamı sakinleştirmek için söylenen sözler sonradan işte böyle sonuçlara yol açabiliyor. Ama depremin hemen ardından bütün bakanların bölgeye gitmesi demek ki bir şeye yetmiyor. Tabii bu kadar kısa sürede bütün binaların incelenip raporlanması mümkün değil ama en azından otel, okul, hastane, kamu binaları, kahve, pastane gibi yerler bir an önce incelenemez miydi? ??? Aynı biçimde bölgede deprem sonrası alınacak önlemler, yerleşim, barınma, ısınma, sağlık gibi hizmetlerle ilgili ülkenin ne kadar uzmanı varsa en kısa sürede normalleşmeyi sağlamak için çalışması gerekiyor. Kuşkusuz herkes iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışıyor ama yazık ki böyle durumlar için sistem kuramamışız. Üstelik aynı olay başımıza sayısız kez geldiği halde... Televizyonlarda saatlerce fay hatlarını tartışıp duruyoruz. Teknik konularla ilgili uzmanların görüş ayrılıklarını dinliyoruz. Elbette bir doğal afeti önceden bilmek, engellemek çok zor. Ama böyle bilinmeyenlerle uğraşmak bir yana, bilinenleri yapmak, bu tür felaketler için senaryolar oluşturmak, bununla ilgili görevlendirmeleri önceden belirlemek bu kadar zor mu? Şimdi, bundan sonra kim bir bakanın, bir valinin, bir yetkilinin sözüne güvenir? Gelişmiş ülkelerde, yurttaşlar yetkililere güveniyor, onların bilgisine, birikimine inanıyor, özellikle bu tür zamanlarda kendilerine yapılan uyarılara tümüyle uyuyor. Ve tabii bunlarda bir hata olursa da haklı olarak hesap soruyor. Çünkü gelişmiş ülkelerde yetkililer, halka “kol kanat geren ağabey” ya da polis kordonuyla gezerek afur tafur yapan insanlar değil onlara hizmetle görevli memurlar olduklarının farkında... Kar yağışı kentten göçü hızlandırdı. Polis depremzedelere bir kez daha zor kullandı Yine biber gazı YUSUF ZİYA CANSEVER Sosyal tesisler barınma için kullanılacak VAN (AA) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, depre mzedeler için, kamu kurumlarını n sosyal tesislerinin de barınma ihtiyacına dönük olarak kulla nılması çalışmalarının sürdü ğünü belirtti. Atalay, “Burada n vatandaşlarımızı kendi isteğ i halinde her aileye sorulacak vatandaşları o bölgelere yerle ştirmeyi planladık. Sosyal tes isleri, misafirhaneleri tespit ett ik. bir kapasite var. Bir ote Ciddi l zinciri sahibi 50 aileyi ağırla rım diyor. Vatandaşları bu yönd e teşvik edeceğiz. Bu sürede burada daha iyi şartlar hazırlan acak, tekrar gelebilecekler” dedi. VAN Van’ı ikinci kez yıkan depremde yaşamını yitirenlerin sayısı 27’ye ulaştı. 30 kişinin yaralandığı 5.6 büyüklüğündeki deprem için hükümet ikinci kez uluslararası yardım çağrısı yaptı. Depremzedelerin enkaz başındaki bekleyişleri sırasında polis dün de biber gazı sıkarak yurttaşları dağıttı. Deprem bölgesinde başlayan kar yağışı çadır kentte yaşayan yurttaşların yaşamını bir kat daha zorlaştırıyor. 5.6’lık depremde yıkılan Bayram Oteli’nin enkazında aramakurtarma ekipleri tarafından gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, dün akşam saatlerinde 5 kişinin cesedine ulaşıldı. Yapılan çalışmaların ardından Erdal Timur, Hasan Beyaz, Ozan Girgin, Aliye Öklü ile kızı Berfin Öklü’nün cesetleri bulundu. Böylece depremde ölenlerin sayısı 27’ye yükseldi. Bayram Oteli’nin enkazında arama kurtarma ekiplerinin çalışmaları sürerken çevrede toplanan 50 kişilik bir grubun, polislere ve basın mensuplarına yaşadıkları sıkıntıları sert bir üslupla dile getirmesi gerginlik yaşanmasına neden oldu. Kalabalığın tepkisi artmaya başlayınca polisler “dağılın” uyarısı yaptı. Fakat grup dağılmamakta ısrar edince gerginlik yaşandı. Çevik kuvvet ‘Japon yardım gönüllüsünün durumu iyi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Van’daki depremde Japon doktor Atsushi Miyazaki’nin ölümü, yardım gönüllüsü Miyuki Konnai’nin yaralanması dolayısıyla Japonya İmparatoru Akihito’ya mesaj gönderdi. Gül mesajında, “Yürüttükleri üstün çalışmalarla Türk halkının gönlünü bir kez daha fetheden bu fedakâr isimleri her zaman şükran ve hürmetle hatırlayacağız” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Miyazaki’nin hayatını kaybetmesi dolayısıyla Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Kiyoshi Araki’ye taziye ziyaretinde bulundu. Davutoğlu, ziyaret sonrası, “Sayın Atsushi Miyazaki, bir insanlık abidesi, bir Japon gönüllü doktoru, Van’daki vatandaşlarımızın yardımına koştu, 2 arkadaşıyla birlikte. Bundan sonra onun adı da Ertuğrul şehitleriyle birlikte anılacaktır” diye konuştu. Öte yandan Bayram Oteli’nin enkazından yaralı çıkarılan Japon gönüllü Miyuki Konnai Başbakanlık’a ait özel uçakla Ankara’ya getirilerek Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Fotoğraf: AA KENAN GÜRBÜZ Kar yağışı yurttaşların yaşamını zorlaştırırken çocukları top oynamaktan alıkoyamadı. polisleri kalabalığı enkazdan uzaklaştırmaya çalışırken iki gaz bombası atıldı. Kalabalığın içinde bulunan bazı kişiler de polislere taş attı. ‘Kaçış sürüyor’ Büyük korku ve panik yaşayan Vanlıların kentte başlayan kar yağışıyla beraber başka kentlere göçü ise sürüyor. Hava şartlarının da kötüye gitmeye başlaması Vanlıların şehri terk etme kararında etkili oluyor. Evleri sağlam olanlar da korkudan evlerine girmiyor ve çadırlarda kalıyor. Dün yoğun şekilde yağmaya başlayan kar la Vanlılar, “Evlerimiz hasarlı, çadırda bu soğukta hayat zor. Kar yağışı da başladı. Zaten elektrik yok. Bu yüzden kenti terk ediyoruz” diyor. Türkiye ikinci depremin ardından ek ihtiyaçların karşılanması amacıyla daha önce yardım vaadinde bulunan ülkelere yaptığı çağrıyı tekrarladı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun talimatı ile Dışişleri Bakanlığı önceki gün Van depremi nedeniyle yardım taahhüdünde bulunan ülkelere ikinci bir Yardım çağrısı çağrı yaparak depremzedelerin çadır ve prefabrike konut gibi ihtiyaçları için yardımları kabul edebileceğini duyurdu. Bu çerçevede, diğer ülkelerin yanı sıra İsrail’in de yeni prefabrike konutlargöndereceği belirtildi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı da bölgeye 815 arama kurtarma personeli, 71 UMKE sağlık ekibi, 14 arama köpeği, 62 iş makinesi ve araç, 6 bin 457 çadır (1731’i yurtdışı), 2 bin 51 genel maksat çadırı, 200 çadır brandası, 45 bin 407 battaniye ve 600 yatak gönderildiğini açıkladı. Fotoğraf: ÖMER ÜRER Otelden çamaşır makinesi sağlam çıktı. ATATÜRK STADYUMU’NDAKİ ÇADIR KENT İKTİDAR ZİHNİYETİNİN AYNASI NİLGÜN CERRAHOĞLU Bayram Oteli’nin sahibi: “Psikolojik desteğe ihtiyacımız var” diyor Hülya Aksungur: “Ben üniversite öğrencisiyim. Bize burada, bu hizmet verilmiyor. O kadar korkuyorum ki! O an hep gözlerimin önüne geliyor. Geceleri hiç uyuyamıyorum. Artık dayanamıyorum. Ben güçlü bir kızım. Herkese destek veriyorum ama bu defa kendim çöktüm. Yetmezmiş gibi gece saat 10.00’da gelip, bize çadırlarınızdan çıkın diyorlar!” Bunlar “5.6 kâbusuna” yakalanmaya yaklaşık 48 saat kala söylenen sözler... Van Atatürk Şehir Stadyumu’ndaki “çadır kent”teyiz. “Çadır kent”e gelmeden önce gezdiğim prefabrik “Mevlana Evleri”, bu çamur deryası yanında adeta bir İsviçre organizasyonu gibi kalıyor… “Mevlana Evlerinde” kafalarını sokacak mütevazı bir baraka bulan depremzedeler, gördüğüm bu çadır kent sakinlerine nazaran çok şanslı... Burada zira açık biçimde bir “saldım çayıra Mevlam kayıra!” düzeni hüküm sürüyor… Mescit açık, revir kapalı… yorlar: “Şişe suları kilit altında!” diye feveran ediyorlar: “İstediğimizde erişemiyoruz.” “Bize burada bir yemek veriyorlar hepsi bu!” diyen kızlar, yemeklerden de hiç memnun değil: “Sabah kahvaltısı yerine mercimek çorbası veriyorlar” diyor biri. “Pilav, pilav, pilav!” diye itiraz ediyor öteki. “Bir soba alabilmek için dört gün peşinden koştum. Bütün dünya yardım gönderdi. O yardımlar nerede?” diye sıklıkla öne sürülen başka bir yakınmayı gündeme getiriyor diğeri… Başvurdum, kimse gelmedi YUSUF ZİYA CANSEVER evir, CHP reklamı olmasın diye kapalı!’ Çadır kentin bir “ortak yaşam paylaşım alanı” olduğunu hatırlatan tek yer, Adana Çukurova Belediyesi’nin yaptırdığı “Sosyal yaşam çadırı” oluyor… Depremzedeler burada TV seyrediyor. Çay içip sohbet ediyor. Çadırın duvarlarında da miniklerin depremden sonra yaptıkları resimler dikkat çekiyor: Kimi korku saçan Van canavarını çizmiş, kimi kişisel portresi (!) yanına “Depremin bitmesini istiyoruz!” mesajını iliştirmiş. Kimi hasret duyduğu evleri karalamış; kimi Van’a huzur ve barışın gelmesi için ağzında zeytin dalı tutan bir barış güvercini resmedip yanına da “Van’ın kurtuluşu” yazmış…. Bu birbirinden sevimli, rengârenk resimler “çadır kent”te hayata dair umut taşıyan tek ışık! Çadırdan ayrılırken yanımıza bu mekânda depremzedelere “halkoyunları dersi” veren beden eğitimi hocası yaklaşıyor. Çadırkente girdiğimiz andan itibaren, karşılaştığımız ilk yetişkin ve sorumlu şahıs kendisi. Beden eğitimi hocası; “sosyal yaşam çadırı” yanında bir de mescit ve revirin bulunduğunu açıklıyor. Mescidi, bulunduğumuz yerden görebiliyoruz. Mescit hep açık. Ama revir kapalı. Revirin neden kapalı olduğunu bir depremzede inanılması güç! bir gerekçeyle anlatıyor: “Bu reviri de buraya CHP’nin Çukurova Belediyesi kurdu. Ama revir kapatıldı. Doktor yok içinde. CHP’nin reklamı olmasın diye doktoru geri çektirdiler!” ‘R Fotoğraf: YUSUF ZİYA CANSEVER adırını kamyona yükleyip götüren var Çadır kente ikindi zamanı karanlık çökerken, 4 sularında varıyoruz… Gün boyu karanlık basmasını bekleyen bir aile, çadırlarını söküp yakınlarına yanaştırdıkları bir kamyonete yükleme yapıyor. Çadırın brandası, şilteler, battaniyeler filan katlanıp kaldırılmış; çadırdan geride kalan demir iskeleyi, parçalara ayırıyorlar. “Hayrola? Buradan gidiyor musunuz?” dediğimde… “Evet. Ne yapalım?” yanıtını veriyorlar: “Artık bizlere çadırdan çıkıp evinize gidin diyorlar. İçine girilebilecek bir evimiz olmadığı için, biz de çadırımızı alıp gidiyoruz buradan!” Bayramın ikinci günü ziyaret ettiğim “çadır kent” sakinlerinin bir numaralı şikâyeti buydu: “Bizden çadırlarımızı boşaltmamızı istiyorlar!” Çadır kent girişinde yanıma hemen bir genç Ç VAN (Cumhuriyet) Van’da meydana gelen 5.6 şiddetindeki ikinci depremde yıkılan 2 otelden biri olan Bayram Oteli’nin sahiplerinden Tevfik Bayram, 23 Ekim’deki depremden sonra gerekli yerlere otelde hasar tespit çalışmaları yapılması için dilekçe verdiğini ancak hiçbir işlemin yapılmadığını söyledi. Tevfik Bayram, 23 Ekim’deki depremden sonra otelde bazı küçük çatlaklar oluştuğunu ancak ciddi bir hasarın olmadığını savunarak, “Ben kendim de o otelde kalıyordum. Çok ağır hasar olsa niye otelde kalayım, müşteri kabul edeyim?” dedi. Otelin diğer sahibi Reşat Bayram da iki yıldızı olan otelin yıldızlarını, tadilat nedeniyle geri iade etiklerini belirterek “Otelde tadilatlarımız devam ediyordu. Bunların bitmesi halinde 4 yıldız için müracaat edecektik. Şu anda otel belediye ruhsatıyla çalışıyordu” dedi. asar tespiti cihazla değil gözle yapılıyor!’ “Evlerinizde bina hasar tespiti yapıyor ‘H C MY B C MY B kız grubu aldı: Lise son sınıf öğrencisi Fatma, “Ben ağır hasar gören Halil Ağa Mahallesi’nden geliyorum” dedi: “Evim yıkılmamış olabilir ama biz ruhen yıkıldık. Sınavlara hazırlanamıyorum. Ders çalışamıyorum. Evin içine gidemiyorum ve bize buradan çıkın diyorlar!” Fatma gibi gene lise son öğrencisi olan Çiğdem de en büyük arzusunun üniversiteye girmek olduğunu belirttikten sonra “aynı tehditle” yüz yüze olduklarını anlattı. “Bayramın ilk akşamı geldiler!” diye lafa girdi Fatma: “Hafta sonuna kadar burada hiçbiriniz kalmayacak dediler. İnsan bir bayram kutlaması yapar. Onlar bize çık diyor! Bir de tersleme var. En çok zorumuza giden de o. İnsanları hor görüyorlar...” lar da size öyle mi çık diyorlar?” diye sorduğumda; kızlar hep birlikte, “Evet. Bina tespiti yapıyor. Hasar yok git diyor ama!” diyerek sözün arkasını getiriyor: “Cihazla bakmıyor ki! Gözle bakıyor...” Lise öğrencilerinin hayret ve dehşet içinde naklettikleri “gözle ölçüm” yönteminin sonuçları, üstteki konuşmayı yapmamızdan nerdeyse 48 saat sonra Van’ı ikinci defa yıkan “5.6” ile trajik biçimde kendini ele verdi. “Çadır kent”in burada, kış bastırmadan tasviyesi amaçlanan, gelip geçici bir organizasyon olarak düşünüldüğü, anlatılan tüm sorunlardan belli… Kızlar “çadırkent”te temel gereksinimleri olan “su” bulamadıklarını söylüyor öncelikle: “Her türlü su ihtiyacımızı karşılamak için tuvaletten su alıyoruz!” diyorlar. Yeterince şişe içme suyunun bulunmadığından yakını ‘Otellerin turizm işletme belgesi yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanlığı, Van’daki depremlerde yıkılan ve aralarında gazetecilerin de bulunduğu pek çok kişinin göçük altında kaldığı, birçoğunun yaşamını yitirdiği Bayram ve Aslan otellerinin bakanlıktan “turizm işletmesi ya da yatırımı belgeli” olmadığını açıkladı. Açıklamada şu bilgiler verildi: “Bayram Oteli isimli tesise ilişkin olarak tesise ait 13 Ocak 2003 tarihli 1 Yıldızlı Otel Turizm İşletmesi Belgesi’nin, tesis sahibinin iptal talebi üzerine 28 Ağustos 2009 tarihinde iptal edilmiş olduğu tespit edilmiştir. Aslan Oteli isimli tesise ilişkin ise bakanlığımız kayıtlarında herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır.” “Dünyanın yardımı nerede?”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle