18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 26 EKİM 2011 ÇARŞAMBA “Ağlama sırası onlarda’ yaklaşımı densizlik ve soysuzluk” diyen Bahçeli etnik yaklaşımları lanetledi Bahçeli ırkçılara kızdı Van’daki depremzedelerin sorunlarının giderilmesi için tedbirlerin bir an önce hayata geçirilmesini isteyen Bahçeli, olası İstanbul depremi konusunda yaşanan vurdumduymazlığa da dikkat çekti. Bahçeli, doğal afette bile etnik ayrımcılık içeren açıklamalar yapanları da lanetledi. Libya: Ertesi Gün Kaddafi’nin öldürülmesinden sonra, daha cesedi soğumadan, Libya adeta bir “ertesi gün” havasına girdi. Şimdi bu “ertesi” günün sergilediği resme, kusmamaya çalışarak bakarsak, daha sonra, başka durumlarda da yardımcı olabilecek bazı gözlemler yapabiliriz. Emperyalizm ve ‘demokrasi’: Emperyalizmin bulaştığı hiçbir proje, ne “demokrasi” (burjuva anlamda bile) ne adalet (en azından insan hakları, hukuk düzeni açısından) üretebilir. Afganistan ve Irak emperyalizmin doğrudan işgaline hedef olduklarından, bu ülkelerdeki “demokrasi” iddialarının boş olduğunu kabul etmek kolay. Ama ya Libya? Önce bir isyan vardı, sonra sivil halkı korumak için gelen NATO ve AfriCom. NATO, AfriCom askeri (istihbaratçılar ve uzman katiller dışında) savaş alanına inmedi. Savaş yerel güçlerce yürütüldü. Bu koşullarda bile emperyalizmin devreye girmesinin her türlü “demokrasi” olanağını yok ettiğini görmek, projelerine büyük güçlerden destek almaya çabalayanlar için çok önemli dersler içeriyor. Desteğin ilk adımı, isyancının liderlik yapısının yeniden şekillendirilmesi, ikinci adımı emperyalizmin personelinin, kurumlarının sürece iliştirilmesi, giderek kendi gündeminin “vazgeçilmez kılınması” oluyor. Bir kez emperyalizmin gündemi devreye girince, isyancıların siyasi niteliklerinin, projelerinin demokrasiye, insan haklarına, hukuka uygunluğu önemini kaybediyor, işbirliği ana ölçüt haline geliyor. Libya’da yaşananlar her aşamada bu gözlemleri doğruladı. Şu üç gelişme de bu savları destekliyor. Birincisi, Kaddafi’nin öldürülme tarzı III. ve IV. Cenevre Antlaşmaları’nın savaş esirlerine ilişkin kurallarını ihlal etmiştir; buna karşılık ABD başta olmak üzere Batılı liderler tarafından sevinçle hatta kahkahalarla karşılanmıştır. İkincisi, yeni Libya devletinin, şeriat kurallarına göre yönetileceği, birden fazla kadınla evlenmeye izin çıktığı açıklandı. Kısacası “Yeni Libya”da bireysel özgürlükler, kadın hakları konuları gündemde olamayacaklar. Bu koşullarda genel seçimlerin bir değeri olmayacağı açık. Üçüncü olarak, Libya Geçici Başbakan’ı ayakkabılarında savaşın tozu, elinde Kaddafi’nin kanıyla Dünya Ekonomik Forumu Ürdün toplantısına yetişip “Halkın elindeki silahları en kısa sürede almamız gerekiyor, yoksa yabancı şirketler gelmiyorlar” demiş. Belli ki ülkeye gelecek olan yabancı şirketlerin güvenlikleri, savaşa katılanların taleplerinden önce geliyor. Bu silahsızlandırma telaşıyla yeni bir iç savaş korkusu da itiraf edilmiş oluyordu. “Uluslararası topluluk”: Bu kavramla ifade edilen kurumlardan, Birleşmiş Milletler örgütünün ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, hiçbir kanıta dayanmadan (Bkz: Uluslararası Af Örgütü’nün açıklamaları) “soykırım” tehlikesi iddialarıyla, NATO ve AfriCom’un devreye girmesini sağlamış olmasından, kalkarak aslında Batı emperyalizminin kurumları olduklarını kolaylıkla söyleyebiliriz. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni tanımayan bir ülke olarak ABD’nin bu çağrıya cevap vermiş olmasını da ibret verici bir ikiyüzlülük örneği olarak not edebiliriz. İki Kaddafi: Emperyalizmin hedefi olan bir ülkeyi savunur, bu olaydan da bir şeyler öğrenmeye özellikle dikkat ederken “madalyonun öbür yüzündeki” dersleri de unutmamak gerekiyor. Bu dersler de emperyalizmin yıkmaya başladığı ülkeyi yönetenlerin, hatta kimi durumlarda, işbirliği adına emperyalizme yem yapanların hatalarına ilişkin olacaktır. Bu bağlamda Kaddafi’den ve rejiminden söz ederken Vijad Prasad’ın anımsattığı gibi (Counterpunch, 2123 Ekim) aslında iki Kaddafi var karşımızda. Biri 19691988 dönemindeki bağımsızlıkçı, “ulusal projeye” sadık, emperyalizme karşı, halkının refah seviyesini bölge ortalamasının üzerine çıkaran, aşiretler düzeninden modern bir ulus devlet yaratmaya çalışan Kaddafi. İkincisi, 19882011 döneminde, bu ulusalcı, halkçı geçmişini hızla unutarak kapitalist emperyalist düzenin içine girmeye, ABD hegemonyasını, neoliberal uyum politikalarını kabul etmeye başlayan Kaddafi. Bu artık başka bir Kaddafi’dir. Bu, yabancı sermayeyi, ülkesine çekmek için çabalayan, kitle imha silahları programını, kendisine verilen sözlere güvenerek terk eden, 2003’ten sonra terorizme karşı savaşta, hapishanelerini, sorgu odalarını CIA’ya, Avrupa istihbarat örgütlerine açan, büyük oğlu Avrupa sosyetesinin gülü ve neoliberal Libya’nın müstakbel mimarı haline gelmiş olan bir Kaddafi’dir. Emperyalizmle işbirliği içinde, “Yeni Libya”yı şeriat yasaları üzerinde inşa etmeye hazırlanan kadrolar, işte bu ikinci Kaddafi’nin siyasi rejimi içinde mayalanmış, emperyalizm tarafından, “kazanılmış”, daha sonra emperyalizme hizmet vermek üzere devreye sokulmuş siyasilerdir... Bunlar birçok açıdan günümüzdeki ulusalcı hareketler için geçerli olmaya devam eden bir öykünün ana unsurları olmaya devam ediyorlar: “De te fabula narratur...” Önder: Maaşı Bahçeli kadar hak ediyorum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise “batsın devletiniz” dediği için kendisine sert tepki gösteren ve “devletten maaş alıyor” eleştirisi yönelten MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye, “Devlet Bahçeli, neyi hak ediyorsa, o kadarını ben de hak ediyorum” yanıtını verdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “‘Yere batsın sizin devletiniz’ diyen alçak simalar” sözleriyle tepki gösterdiği Önder, kulması gerektiğini belirterek İstanbul merkezli olası bir deprem uyarısında bulundu. Bahçeli, şöyle konuştu: “Özellikle İstanbul merkezli bir depremin vahim sorunlara ve zararlara neden olabileceği hepimizce bilinmektedir. Vurdumduymazlıkla geçirilen her anın bedeli ve sonuçları tabiidir ki ağır olacaktır. Gündemde tutulması gereken bir diğer hadise ise Van’daki kamu binalarının daha çok hasar gördüğü gerçeğidir. Ahlaksızların gazetecilerin sorusu üzerine, “‘Böyle devlet batsın’ dedim, ‘devlet batsın’ demedim. Orada bir devlet tarifi vardı. Hep zorba, hep zulmeden bir devlet. Böyle bir devlet anlayışı mı olur? Yine diyorum” yanıtını verdi. Önder, maaş eleştirisinin sorulması üzerine de “Biz maaşsız bu işi gene yaparız. Bugüne kadar ben devletten kör kuruş maaş almamışım. Ama en az Devlet Bahçeli neyi hak ediyorsa, o kadarını ben de hak ediyorum” dedi. hangi bir engel de görülmemektedir” dedi. Bahçeli, “PKK’yi himaye eden, teşvik edip yönlendiren Peşmerge yönetimi de haddinin bildirilmesini” istedi. Bahçeli, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun partileşme için başlattığı kongre hareketini, “İhanetin önüne yeni yollar açılması ve yeni bir organizasyon için düğmeye basılması” şeklinde değerlendir di. Bahçeli, isim vermeden BDP’li Sırrı Süreyya Önder’i de sert bir dille eleştirerek, “‘Yere batsın sizin devletiniz’ diyen alçak simalar, bu devletin parasını maaş olarak almaya, ekmeğini yemeye, suyunu içmeye küstahça devam etmektedir. Ne üzücü bir gerçektir ki Türk milletinin içinde barındırdığı hain kontenjanı hiç bu kadar fazla olmamış ve hiç bu kadar da cesaret kazanmamıştır” dedi. Bahçeli, Libya’nın devrik Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin öldürülüşünü de kınayarak, “Kaddafi’yi ne kadar tasvip etmesek de muhatap olduğu vahamet derecesi yüksek saldırıyı ve kanlı girişimi hoş görmemiz hiçbir şart altında söz konusu olmayacaktır. Bu son hadise Batı anlayışının insan ve yaşama hakkı konusunda ne kadar ikiyüzlü olduğunu açıkça göstermiştir. Başbakan Erdoğan, işte böylesi bir vicdansızlığın ve acımasızlığın sözcülüğünü yapmış ve akan kandan sorumlu olmuştur” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Van depremiyle ilgili sosyal paylaşım siteleri başta olmak üzere medyadaki etnik nitelikli açıklamalara sert tepki gösterdi. Bahçeli, “Böylesi bir günde ayrımcılığı körükleyerek ağlama sırası onlarda gibi lanetlenmesi gereken yaklaşımları büyük bir densizlik ve soysuzluk olarak görüyoruz” dedi. Bahçeli, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında, depremzede vatandaşların, geçici iskân problemlerinin giderilmesi için prefabrik konut, çadır ve kira yardımı gibi tedbirlerin bir an önce uygulamaya so Kaddafi’ye vahşet arsızca malzemeden, işçilikten gasp ederek yaptıkları binalar maalesef hemen tahrip olmaktadır.” Terörle mücadelede sonuç alınmasının mecburiyet ve milli bir görev haline geldiğini kaydeden Bahçeli, “AKP hükümetinin süreci oyalama ve savsaklama şansı artık kalmadı. Bölücü canilerin hakkından gelmek ve terörün kökünü kazımak için milletimiz sabırsızdır. Bu konuda hükümetin elini tutan bizim bildiğimiz ve kamuoyuna yansıyan her Önder’e tepki BDP GENEL BAŞKANI DEMİRTAŞ: KÖŞK’TEN AÇIKLAMA ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Van’daki deprem sonrasında tüm Türkiye’de yurttaşların büyük bir dayanışma sergilemesine karşın, yardımları organize edemeyen hükümet ve Van Valisi Münir Karaloğlu’na sert tepki göstererek, “Van enkaz altında, vali ayrımcılık derdinde” dedi. Van’da deprem sonrasında büyük bir dayanışma örneği sergilendiğini ve Türkiye’nin her yerinden yurttaşların yardım kolilerini Van’a ulaştırmaya çalıştığını belirten Demirtaş, “Eğer bu ülkede barış, özgürlük, kardeşlik demokrasi adına her ne inşa edeceksek işte o dayanışma duygusunun üzerine inşa etme dışında bir seçeneğimizin olmadığını belirtmek istiyorum” dedi. Demirtaş, deprem sonrasında medya ve sosyal paylaşım sitelerindeki “ayrımcı” yorum yapanları da “ırkçılık mezunu faşizmde naylon doktora yapanlar” diye niteledi. Deprem gibi büyük felaketler sonrasında halkın her seferinde dayanışma sınavını verirken devletin hep “depremin altında kaldığını” belirten Demirtaş, Van’da da aynı olayın yaşandığını, hükümetin ve Kızılay’ın son derece yetersiz kaldığını, beceriksizlik sergilendiğini söyledi. Demirtaş, “Hâlâ hava köprüsü, kara köprüsü kuracağız diyorlar, uzaya mı gideceksiniz, Van’a gideceksiniz. Gözlerimizle tanık olduk, Van’a 20 km uzaktaki köye, aradan 20 saat geçmişti ve 10 ölü, 200 ev yıkılmıştı, hâlâ köye bir telefon dahi açılmamıştı” diye konuştu. Bü Demirtaş, deprem yardımlarındaki organizasyonsuzluk nedeniyle hükümet ve Van valisini eleştirdi. Vali Karaloğlu’nu AKP il başkanı gibi davranmakla suçlayan Demirtaş, medyadaki ırkçı yaklaşımlara da tepki gösterdi. Vali ve hükümet ayrımcılık yapıyor yük yardım kampanyası olmasına karşın, koordinasyon sorunu nedeniyle yardımların ulaştırılamadığını belirten Demirtaş, halen valinin, belediye başkanının telefonuna “BDP’li olduğu için çıkmadığını” savundu. Demirtaş Vali Karaloğlu’nu istifaya çağırdı. İnsanların yardım ulaşmayınca öfkelendiğini, tepki gösterince de polisin copla, gazla müdahale ettiğini ileri süren Demirtaş, “Van halkı deprem sonrası zulmünü yaşamaya devam ediyor. Hükümet, çadır battaniye gönderemediği kente, cop, gaz gönderiyor. Yardım organizasyonu meselesi toplu işkence ve zulme dönüşmüş vaziyette” diye konuştu. 29 Ekim Resepsiyonu iptal edildi ANKARA/İstanbul Cumhuriyet Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Van’daki deprem nedeniyle Köşk’teki 29 Ekim resepsiyonunu iptal etti. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yer alan açıklamada, deprem gerekçe gösterilerek, “Sayın Cumhurbaşkanımız bu yılki resepsiyonun iptal edilmesi talimatını vermişlerdir” denildi. Cumhurbaşkanı Gül, deprem bölgesine gidip gitmeyeceğine ilişkin soruya ise bölgeden devamlı haber aldığı yanıtını verdi. Gül, “Görevlileri işlerinden alıkoymak istemiyorum. Onun için biraz daha bekleyeceğim” dedi. Hakkâri’de yaşanan terör saldırılarını protesto etmek için Ankara’da 24 sivil toplum örgütünün oluşturduğu “Birliğe Çağrı Platformu” tarafından pazar günü Taksim’de yapılması planlanan “Teröre Karşı Birlik Yürüyüşü” de deprem nedeniyle iptal edildi. Platform adına açıklama yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bugün 24 STK başkanı ile Van’a gideceklerini belirtti. ‘Azerbaycan’ın eli içimizi ısıttı’ HİCRAN ÖZDAMAR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Aliağa’da SocarTurcas Grup Şirketleri’nce Petkim tesisleri içinde yapımına başlanan Star Rafinerisi’yle, Haydar Aliyev Meslek Lisesi temel atma ve AypeT Fabrikası’nın açılış törenlerine katıldı. Erdoğan, Van depremi nedeniyle Azerbaycan’ın yardıma koştuğunu belirterek, “Van depremi nedeniyle kardeşlik ellerini uzattıkları için ülkem adına şükranlarımı sunuyorum. Komşularımız başta olmak üzere birçok ülke yardımlarını çok hızlı ulaştırdı. Ancak Van kentimize fiziken de çok yakın olan Baku’nun yardım eli içimi bir ayrı ısıttı” dedi. Kıbrıs, Karabağ, terör sorunlarında Azerbaycan’la aynı yöne baktıklarını, ortak hedef ve idealleri paylaştıklarını savunan Erdoğan, “Karabağ’daki işgal benim Azeri kardeşlerimin yüreğini ne kadar dağlıyorsa, her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yüreğini de o kadar dağlıyor. Terör saldırılarıyla şehit olan her gencimizin acısı bizim yüreğimizi ne kadar yakıyorsa Azeri kardeşlerimizin de aynı derecede yakıyor. Biz iki devlet tek millet olduğumuz kadar tek kalbiz. Karabağ’da işgal sona erene kadar Azerbaycan’la omuz omuza mücadele vermeye devam edeceğiz” diye konuştu. Konuk Cumhurbaşkanı Aliyev de Van depremi nedeniyle Türk halkına üzüntülerini bildirdiğini söyledi. Azerbaycan halkının Türkiye’nin yanında olduğunu kaydeden Aliyev, “Güzel ve kötü günlerde birlikteyiz. Bir millete mensubuz. 20 yıldır yanımızda Türkiye’yi görüyoruz” dedi. Başbakan Yardımcısı ‘İşin doğrusu bu kadar yüksek talep beklemiyorduk’ dedi Atalay’dan çadır itirafı BDP’YE SÜRPRİZ ZİYARET Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, partisinin grup toplantısında, Van depremiyle ilgili “yardımların dağıtılmasında koordinasyon eksikliği” nedeniyle hükümete ve Van Valisi Münir Karaloğlu’na sert eleştiriler yönelten BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a Meclis’teki odasında “sürpriz” bir ziyaret gerçekleştirdi. Atalay, görüşme sırasında Demirtaş’ın, “BDP’li olduğu için” Van Belediye Başkanı’nın telefonlarına çıkmadığını ve koordinasyonu sağlayamamakla suçladığı Vali Karaloğlu’nu telefonla arayarak koordinasyon kopukluğunun giderilmesi talimatı verdi. Atalay, Demirtaş’a, “Vali Bey, belediye ile en az 10 kez görüştüğünü söylüyor. Toplantılara belediye başkanının kendisinin gelmeyip, birini gönderdiğini söylüyor. Dolayısıyla ortada bir kopukluk var” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Van’daki deprem felaketiyle ilgili olarak TBMM Genel Kurulu’na bilgi verirken, “Çadır konusunda bu kadar yüksek talep beklemiyorduk” dedi. Atalay, şu ana dek 370 kişinin hayatını kaybettiğini, bunların 248’inin Erciş’te, 122’sinin ise Van’da depreme yakalandığını, yaralı sayısının ise 1300 olduğunu açıkladı. Atalay, “Çok hızlı biçimde olay yerine ulaşıldığını, depremle ilgili tüm birikimin şu anda Van’da olduğunu, yaklaşık 3 bin arama kurtarma personeli, her enkazın başında 23 grup olduğunu” ileri sürdü. Atalay, “Ulaşılmamış bir köy yok. Van, Erciş ve köylerimize 15 bin civarında çadır ulaşmıştır. Yarın sabaha kadar da çadır sayısı 25 bine çıkacaktır ama yine de çadır konusunda vatandaşın daha fazla talebi olmuştur. Belli bir yetersizlik de yaşanmaktadır. Bunun sebebi şu; hemen ilk akşam çadırkentler kuruldu, evi yıkılanlar oraya yerleştirildi ama artçı sarsıntılar olduğu için hiç kimse evine girmek istemiyor. Çadır konusunda işin doğrusu bu kadar yüksek talep beklemiyorduk. Van’ın merkezinde hayat normale dönüyor. Çadırlarda bir ay geçici iskânı öngörüyoruz. Bir ay sonrası için kışa, soğuğa dayanaklı konteynırları devreye sokmaya çalışıyoruz. Konteynırlarla kışı geçirmeye planlıyoruz. Kalıcı konutlara yönelik ihale ve arazi temini için çalışmalar başlatıldı. En geç 1 yıl içinde evi yıkılan vatandaşlara konutları teslim edilecek” açıklamasını yaptı. Van’ın tamamında elektrik bulunduğunu belirten Atalay, dün akşam itibarıyla Erciş’in de yüzde 70’ine elektrik verildiğini, köylere ise halen elektrik verilemediğini bildirdi. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, “Kurşun adres sormuyor, deprem kimlik sormuyor. Hazırlıksız yakalanmak kaderimiz oldu” dedi. Kaplan “TürkKürt birlikte yaşayan Anadolu’nun tüm renkleri, güzelliklerinin asil duruşu, dayanışmasını” saygıyla selamlarken, “ırkçılık, intikamcılık, ayrımcılık, kalleşlik yapan bir avuç zavallıyı” kınadı. Kaplan, ayrıca “PKK de, hükümet de, devlet de silahları sustursun” çağrısı yaptı. CHP’li Sezgin Tanrıkulu “seçilmiş belediye başkanına” karşı mesafeli tavrı eleştirdi. Tanrıkulu, “Felaketler ayrışmanın değil, bir arada yaşamanın günüdür” derken ırkçı nefret söylemini kınadı. Tanrıkulu, “Taksim Meydanı’nda o gösteriyi yapanlara hoşgörü gösteren güvenlik güçlerinin başka gösteri yapanlara nasıl davrandığını biliyoruz” dedi. BDP’li Sırrı Sakık “İlahi İkaz” başlıklı bir gazete sayfasını gösterirken “faşist” söylemlere tepki gösterdi. Van’da mayın tuzağı: 4 yaralı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Van’ın Başkale ilçesi Yavuzlar köyü yakınlarında devriye görevindeki askeri aracın gecişi sırasında, teröristlerce yerleştirilen mayının uzaktan kumandayla patlatılması sonucunda 4 asker yaralandı. Helikopterle hastaneye kaldırılan askerlerin hayati tehlikelerinin bulunmadığı bildirildi. Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde ise Van karayolu üzerindeki Han Petrol karşısında polise ait zırhlı aracın geçtiği anda meydana gelen patlamada maddi hasar oluştu. Güvenlik güçleri bölgede operasyon başlattı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle