19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 24 EKİM 2011 PAZARTESİ CHP’li Tanrıkulu’nun hazırladığı raporda ‘Kürt sorununun tanımının değişmesi gerektiği’ ifade ediliyor CHP’li Tanrıkulu, tartışma yaratan Kürt sorunu raporuna ilişkin, 1989 raporu, seçim bildirgeleri ve parti programını esas alan bir rapor hazırladığını vurgulayarak “Kimliği yok sayarak sosyal demokrat politikalar üretilemez” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun Kürt sorunuyla ilgili olarak hazırladığı “3. yol” raporu tartışma yarattı. Bu raporda “Kürt sorunu tanımı terk edilmeli, Kürtlerin sorunları vardır, ama Kürtler sorun değildir” denilirken; “Kürt kimlikli vatandaşların ortaklaştığı” ifade edilen “anayasal vatandaşlık, yeni ve demokratik anayasa”, “anadilde eğitim” ve “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” talepleri üzerinde duruldu. Tanrıkulu, 1989 raporu, seçim bildirgeleri ve parti programını esas alan bir rapor hazırladığını vurgularken “kimliği yok sayarak sosyal demokrat politikalar üretilemez” dedi. Tanrıkulu’nun PM toplantısında dağıttığı 19 sayfalık “‘Kürt sorunu’ olarak adlandırılan Türkiye’nin Kürt kimlikli vatandaşlarının hak ve özgürlük talepleri ve CHP’nin çözüm yaklaşımları için öneriler” başlıklı rapor parti içinde tartışmalara neden oldu. Bazı PM üyeleri “bu partinin raporu mu” diye Tanrıkulu’na tepki gösterirken, bazıları da “barışın dilini konuşma” gereği üzerinde durdu. Tanrıkulu, “‘CHP’nin 1989 raporu gibi kapsamlı bir rapor olsun’ diyen arkadaşlar oldu. PM toplantısına öğlen ara verildiğinde arkadaşlara katkı sunmaları için dağıttım. Bunlar benim görüşlerim. ‘3. yol raporu’ tartışması KILIÇDAROĞLU, ALİ BAŞKARAAĞAÇ’IN PROTESTO ÇADIRINA GİTTİ PM bunları tartışarak yeni bir rapor ortaya koyabilir, PM’nin görüşü haline gelebilir. Bütün çabamız bu sorunun çözülmesi. Bunun için partinin belgelerine uygun olarak sosyal demokrat politikalar üretebilmeli” dedi. Tanrıkulu’nun raporunda önemli vurgulardan biri “Kürt sorunu’nun yeni bir tanıma muhtaç olması”. Raporda, “Kürtleri bir sorun olarak çağrıştıran “Kürt sorunu” tanımının terk edilmesinin zorunluluğudur. Kürtlerin sorunları vardır. Ama Kürtler sorun değildir. Kürtlerin hak ve özgürlük talepleri vardır ve esas sorun Türkiye’nin demokrasi sorunudur” deniliyor. Haber Merkezi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, yeni bir sismik araştırma gemisinin kiralandığını, arama yapmak için Akdeniz’e açılacağını söyledi. Yıldız, partisinin il gençlik kolları kongresine katılmak için geldiği Kayseri’de, Kartal Şehitliği’ni ziyaret etti. Şehit mezarlarına karanfil bırakan Yıldız, gazetecilerin Akdeniz’deki sismik aramalarda yaşanan süreçle ilgili sorusunu yanıtladı. Yıldız, “Yarın (bugün) sabah itibarıyla Akdeniz’e, Antalya’dan 3 boyutlu sismik arama gemisi açılacak ve 1100 kilometrekarelik alanda 3 boyutlu sismik arama yapacak. Gemi yaklaşık 40 gün kalacak. Yalnızca Piri Reis’in olduğunu söyleyenler tabii ki yanılıyor. (...) Yalnızca bununla kalınmadı tabii. Biz aynı zamanda 40 gün boyunca yine başka bir uluslararası firmayla beraber Akdeniz’de sismik araştırma yaptık. Bunu kamuoyuyla pek fazla paylaşmadık. Akdeniz’de bu süre içerisinde yarını da dahil edersek, 3 tane gemi, sismik aramalarına başlamış, bir kısmını da tamamlamış oluyor” dedi. TürkiyeCumhuriyeti’nin 88 Yılı… 1. BAĞIMSIZLIK: 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti ‘bağımsız devlet bağımsız ulus’ ilkesi üzerinde kuruldu. Kurtuluş Savaşı’nın her evresinde bağımsızlık vurgulanmıştır. Lozan Antlaşması ise bağımsızlığın büyük çabalarla kazanılmasının ilanıdır. 88 yıl sonra ülkemiz dış güçlerin politik güdümünde, küresel pazar ekonomisine bağımlı durumdadır. Bu denli bağımlı duruma geliş, kuruluş ilkelerinin yürürlükten kaldırılışı demektir. 2. ULUSAL BİRLİK VE BÜTÜNLÜK: Cumhuriyetimiz bu ilke üzerine kurulmuş, her türlü ayrımcılığın üstünde kalmaya özen gösterilmiştir. 88 yıl sonra ülkemiz etnik köken ayrımcılığı ile parçalanma yoluna sokulmuş, dindar olan ve olmayan ayrımcılığı ile de ulusal birliğimiz, bütünlüğümüz farklı bir tehditle karşı karşıya kalmıştır. Açık biçimde siyasal iktidarın “bizdensizden”, “bizimkisizinki”, “yandaşkarşıt” ayrımcılığı yaşanmaktadır 3. LAİKLİK: 1923 yılında ‘laiklik’ temel bir ilke olarak kabul edilmiş, ülke yönetiminde ve insanların yaşam biçimlerinde din kurallarının egemen olmaması temel alınmıştır. 88 yıl sonra, laiklik dinsizlikle eşanlamlı sayılmış, ülke yönetimine de, yaşam biçimlerine de din kurallarının egemen olması “suyun kendi yolunda akması” olarak tanımlanmıştır. 4. LAİK EĞİTİM: Kuruluşunda eğitimin din etkisinin dışında bilim odaklı olması demek olan “laik eğitim” temel kural olarak uygulanmış, kızerkek ayrımı kaldırılmıştır. 88 yıl sonra okullarda “Sünni İslam eğitimi” zorunlu kılınmış, din kökenli eğitim ve bu eğitimi yapan okullara her alan açılarak laik eğitim ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Bu yolda da yürünmektedir. 5. ÇAĞDAŞ UYGARLIK YOLU: Atatürk’ün tanımladığı “çağdaş uygarlık yolu”, bilimin öncülüğünde Aydınlanma kültürünün yolu olarak tanımlanmış, bu yola da ulusal kalkınmayla gidileceği açıklanmıştır. 88 yıl sonra “çağdaş uygarlık yolu”, küresel güçlerin güdümünde gidilen piyasa kültürü olarak kabul edilmiş, ulusalcılık ırkçılık, laik bilim dinsizlik, Aydınlanma Batılılaşma olarak etiketlenip dindaşlık kültürü olarak yeniden tanımlanmıştır. 6. ÖZGÜR BİLİNÇLİ YURTTAŞLIK: Cumhuriyetin kuruluşunda “ümmet” anlayışının yerine konulan “yurttaşlık” kavramıyla özgür bireylerin yetişmesi hedeflenmiştir. Devletin yaklaşımı ve eğitim bu amaçla düzenlenmiş, kulluk ve itaat kültürünün yerine özgür düşünen yurttaşlık hedeflenmiştir. 88 yıl sonra “yeni Osmanlıcılık” olarak tanımlanan yönelişle itaat kültürü yeniden cemaatler ve tarikatlar eliyle topluma egemen kılınmaktadır. Bu itaat kültürü, içerde din temelli siyaseti iktidara taşıdığı gibi dış güçlerin de ülkeyi güdümlemelerini kolaylaştırmaktadır. Dış güçler kendi planları gereği bu yönelişi desteklemektedir. 7. YURTTA BARIŞDÜNYADA BARIŞ: Yeni Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını belirlemiş, içerde ve dışarıda barış ilkesini benimsemiştir. Bu döneme kadar da bu ilke dikkatle yürütülmüştür. 88 yıl sonra bugün ülkemiz iç savaşa dönüşen terörle uğraştırılmış, gene dış güçlerin çıkarları için dış savaşlara sürüklenme tehlikesi altına sokulmuştur. Bu sürüklenişin temelinde bağımsızlığın kaybedilişinin yattığı unutulmamalıdır. 8. KORUYUCU HALK SAĞLIĞI: 1923 yılında ülkenin içinde bulunduğu koşullarla oluşan yaygın hastalıklarla mücadele edilerek birçok hastalıkla başarıyla başa çıkılmıştır. Bu mücadele “koruyucu halk sağlığı” anlayışıyla başarılmıştır. 88 yıl sonra, hastalıklardan korunma anlayışı terk edilmiş, “sen hasta ol, sonra tedavi ara” anlayışı ile tedavi edici hizmetlerin daha çok hasta, daha çok hastane, daha çok ilaç çıkmazına girilmiştir. Küresel ekonominin güdümündeki sağlık hizmetleri de bütünüyle “kimin parası varsa” anlayışıyla yönetilmektedir. İşte Türkiye Cumhuriyetinin 88. yılında sekiz ana başlıkta gelinen yer. Bu 8 başlık, 88 başlık da olabilirdi. Şimdi, bütünüyle bakıldığı zaman Atatürk Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinden nasıl ayrı bir yola girildiği, eksenin değiştirildiği, başka temellerin atılmaya çalışıldığı görülmektedir. İki temel eksenin birisi, küreselleşmiş dış güçlerin ekonomik çıkarları üzerine kurulan politik emellerinin payandası olmaktır. İkincisi de, dışarıda din eksenli dış politika ve içerde de eğitimin, yaşam biçiminin ve sosyal kültürün din eksenli olarak yeniden düzenlenmesidir. Bu iki eksenin bir süredir paralel gitmesi ülkedeki siyasal iktidarın durumunu belirlemiştir. Elbette, 29 Ekim 2011 günü törenler yapılacaktır. Devlet büyükleri törende yerlerini alacak, her zamanki geçit törenleri yapılacak, parlak sözler söylenecektir. Sonra, 30 Ekim 2011 gününden başlayarak toplum ülkenin gerçeklerini yaşamayı sürdürecektir. 88. yılı hangi duygularla kutlayacağız, ben biliyorum. Siz de biliyorsunuz. BAKAN YILDIZ AÇIKLADI Akdeniz’e yeni gemi gönderiliyor oprak: ‘Kürt Raporu kararı alınmadı’ CHP Basın Birimi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, İstanbul’da sanayici ve işadamlarıyla bir araya gelerek gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hükümetin dış politika, ekonomi ve terör konusundaki uygulamalarını eleştiren Toprak, özellikle terörün sonlandırılması konusunda “iktidarın kafasının net olmadığını” kaydetti. Toprak bir soru üzerine son PM toplantısında “Kürt sorunu” başlıklı bir gündem maddesi bulunmadığını ifade ederek bu konuda kabul edilmiş bir raporun da bulunmadığını bildirdi. T Ayaş Belediye Başkanı’na ziyaret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve bazı milletvekilleri, Ayaş’ta yapılması planlanan Yabancı Kabul ve Geri Gönderme Merkezi’ni protesto etmek amacıyla açlık grevine başlayan Ayaş Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç’ı çadırda ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, Belediye Başkanı Başkaraağaç’tan açlık grevini sona erdirmesini isteyerek, konuyla ilgili yeterince duyarlılık sergilendiğini belirtti. Ayaş halkının duyarlılığını parlamentoya taşıyacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, gerekirse soru önergesi vereceklerini, bütçe görüşmelerinde konunun gündeme getirileceğini söyledi. ’Bu ülkede siyasi adalet var’ FARUK KIRTAY YALOVA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün Yalova’ya gitti. Yalova Belediyesi Raif Dinçkök Kültür Merkezi’nde kalabalık bir topluluğa seslenen Kılıçdaroğlu, ‘Köstebek’ tartışmalarına ilişkin olarak “Aldığınız paralarla köşeyi döndünüz. Şimdi hapisten de çıkardılar. Bu ülkede sağlıklı adalet yok, siyasi adalet var” dedi. Kılıçdaroğlu, “Şehitler var, deprem oldu diye boynumuzu büktük bekliyoruz. Ama ahlaksızlığın peşini bırakmayacağız” diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın medya patronla rıyla görüşmesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, “Bir ülkede medya özgür değilse, o ülke de özgür değildir” dedi. Anayasa hazırlığında önceliğin özgürlükler olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, terör konusunda ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin silah bırakmasına dair söylemlere karşı olduklarını dile getirdi. Anayasa Uzlaşma Komisyonu yöntem arıyor CHP ‘paralel mevzuat’ çalışmasında ısrarlı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu öncelikle çalışma yönteminde “uzlaşma” ararken; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’li üyelerle yaptığı toplantıda “anayasa çalışmalarıyla birlikte 10 dolayında yasada paralel mevzuat çalışması yapılmasında ısrarlı olma” kararı alındı. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyonda toplantı yeter sayısının dörtte üç olması, kararların oybirliğiyle alınması, “dönüşümlü” başkanvekilliği konularında görüşler dile getirildi, ancak tam görüşbirliği sağlanamadı. Muhalefet partileri komisyonda temsil edilen 4 parti arasında “dönüşümlü” başkanvekilliği konusunda ısrarlı oldu. Anayasa değişiklikleri konusunda da “kolaydan zora gidilmesi, anlaşılan maddelerden başlanması” görüşü ağırlık kazandı. Bu arada, CHP lideri Kılıçdaroğlu komisyondaki partili üyelerle yaptığı toplantıda “paralel mevzuat” çalışması konusunda ısrarlı olunmasını istedi. Bu toplantıda “Sadece yeni anayasa çalışması yapmıyoruz. Anayasayı istediğiniz gibi düzenleyin, alt hukukunuz bunu düzenlemiyorsa anlamı yok. 12 Eylül döneminde 688 yasa, 90 KHK çıktı. Bunlar çok büyük ölçüde yürürlükte. 12 Eylül ruhu bu mevzuatta. Yeni bir anayasa diyorsak bunlardan işe başlamamız gerekiyor. 12 Eylül ruhunu kaldırmamız lazım. Bu konuda komisyon, Meclis iradesi ortaya konmalı. Bu çalışmaların başlaması için anayasa çalışmalarının bitmesi gerekmez, Meclis bu konularda da çalışır. Komisyon siyasi kaygılardan arınmış bir komisyon ise bu iradesini ortaya koymalı” değerlendirmesi yapıldı. CHP, yüzde 10 barajının kaldırılmasını, özel yetkili mahkemeler, Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası, Siyasi Partiler Yasası başta olmak üzere 10 dolayında yasada değişiklik yapılmasını istiyor. “Uluslararası sözleşmeler iç hukukun üzerindedir” hükmünün yer aldığı anayasanın 90. maddesi önündeki engellerin kaldırılması da CHP’nin istekleri arasında. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CHP milletvekillerinin kendisini ziyareti sırasında uzun tutukluluk süreleriyle ilgili olarak “siz de öneri getirin, beraber çözelim” demişti. CHP ise, “belirleyici olacak AKP’nin iradesinin ortaya konmasını” istiyor. MEMURSEN’İN KONGRESİNDE BAKANDAN ÇAĞRI: Süreçte hep aktif olun ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, MemurSen’in Uluslararası Anayasa Kongresi’nde sendikalara “Sürecin sonuna kadar aktif olun. Siyaset kesimi üzerindeki baskınızı sürdürün. Hiçbir parti burada yan çizemesin” çağrısı yaptı. MemurSen’in önceki gün başlayan anayasa kongresi dün devam etti. Atalay kongrede, yeni anayasa yapılırken toplumun katılımının çok önemli olduğunu, sendikaların bir toplantıyla yetinmemesi gerektiğini söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de, “öyle bir metin yazılmalı ki hiçbir makam veya organ satır arasından kendisine vazife çıkarmamalıdır” mesajı verdi. DSP Genel Başkanı Masum Türker de “Anayasa özgürlükçü, hak ve eşitlik anlayışına dayanmalıdır. Değiştirilmez denen ilk 4 maddeyi tartışma konusu yaptığımız zaman bu işi çıkmaza sokarız. Eğer değişiklik istiyorsak, şikâyet ettiğimiz konuları değiştirelim” mesajı verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle