18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 15 CUMHURİYET 24 EKİM 2011 PAZARTESİ Cezaevi ziyaretinin sonucu Hedef doğru da HP’nin örgütten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, partinin örgütlenme stratejisinin değişmesi gerektiği kanısında. Örgütle birlikte, Türkiye’nin içine düşürüldüğü durumdan sıkıntı duyup da içtenlikle parti için çalışmak isteyenlerin, özellikle aydın kesimin kucaklanması gerektiğini düşünüyor. Sağ partilerdeki gibi yalnızca merkezden yönetimin, sorgulamayı önde tutan CHP için geçerli olamayacağını söylüyor. Yetkinin büyük ölçüde yerel örgütlerde olmasından yana: “Örneğin, belediye başkan adaylarını biz merkezde belirliyoruz çoğunlukla. Oysa örgütün içinden çıkan çeşitli aday adayları var. Onların arasından bir tanesini adaylığa atadığınız anda, diğer aday Sana ne? Türk’te Ayşenur Arslan’a, Başbakan’ın Cumhuriyet’i terör ile ilgili toplantıya çağırmamasını uygun bulduğunu söyledi: “Sabah kalkıyor, Başbakan ne derse yanlıştır diyorlar. Bu tepki Başbakan’ı ciddi olarak rahatsız ediyor olabilir. Cumhuriyet ve özellikle de Sözcü böyle bir algı yaratıyor.” Ali Bey de sabah, akşam Başbakan’ı övsün, rahatlatsın. Başı göğe erer belki. C adayları için üyeler, ‘Madem merkez atadı, seçilmesi için de merkez gerekeni yapsın’ diye düşünüyor, çalışmıyorlar. Oysa, demokratik bir yarış olsa, yerelin en güçlü adayı, diğer aday adayları arasından sıyrılsa, birçok küskünlük giderilebilir.” Nihat Matkap’ın dedikleri ve hedefi doğru da, uygulama farklı. Duyduk ki, Ankara Etimesgut ilçeye bağlı Elvankent temsilciliği kapanmış. Niye? Genel merkezde de görevli, MYK kararı ile listeye girmiş bir Ankara milletvekili ki, haberi bize ileten CHP’liler, ‘O kendisini çok iyi bilir’ dedilersöz vermesine karşın temsilcilikle hiç ilgilenilmemiş! Karar verilmiş, kapıya bir duyuru ile birlikte kilit vurulmuş. bakanın cezaevinde Deniz Feneri tutuklularını ziyaretlerini, “İmtiyaz yaratma ve adli mercilere gözdağı vermek” olarak nitelendirmişti. Benzer bir ziyaret, geçmişte de yaşanmış ve sonucu parti kapatmaya kadar gitmişti... 1997’de RP’li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, düzenlediği Kudüs gecesinde “aydınlara şeriat enjekte edeceğini söylediği için” mahkemece tutuklanmıştı. Dönemin RP’li Adalet Bakanı Şevket Kazan da cezaevine giderek Bekir Yıldız’ı ziyaret etmişti. Anayasa Mahkemesi, CHP’li Atillaile 2 Kart, AKP milletvekilleri RP’yi kapatma kararında ziyareti şöyle yorumlamıştı: “Aynı zamanda RP Genel Başkan Yardımcısı da olan Adalet Bakanı tarafından tutukevinde ziyaret edilen Sincan Belediye Başkanı, belediye başkanlığı görevi ile hiçbir ilgisi olmayan laiklik karşıtı birtakım siyasi gösteriler sergilemiş ve anayasanın laik Cumhuriyet ilkesine ve yasalara açıkça meydan okumuş ve toplumda büyük tepkilere neden olmuştur. Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın tutuklu Sincan Belediye Başkanı’nı cezaevinde ziyareti, Sincan’da, Belediye Başkanı’nca başlatılan ve yürütülen laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı siyasi gösterilerin Refah Partisi’nce de benimsendiğini ve desteklendiğini gösteren ve bu yolla kamuoyuna verilen bir mesaj niteliğindedir. Bu nedenlerle, Şevket Kazan’ın eylemi laik Cumhuriyet ilkesine aykırı görülmüştür.” Bugünkü sonucu ise biliyorsunuz: Ziyaret edilen hemen hemen tüm cep fenercileri serbest! Akşam gazetesi yazarı Ali Saydam, CNN Sorun Böyle mi Çözülecek? Son yaşadığımız acılar Kürt sorununa ilişkin aklımızı başımıza getireceğine tam tersi oldu, ipin ucunu tümden kaçırdık. Hayatta hiçbir karşılığı olmayan bir sürü ıvır zıvır öneri havada uçuşuyor. Partiler, kurumlar, insanlar birbirleriyle kavgalı; sesi en gür çıkanın kavganın galibi olacağı sanısıyla herkes giderek anlaşılması olanaksızlaşan söylemlerle bağırıp çağırıyor. Sorun böyle mi, bu harala gürele içinde mi çözülecek? “Barış” kavramının bile içini boşaltmayı başardık. Bunu başarmamız hiç de zor olmadı, çünkü zaten başından beri yaşadığımız belanın adını doğru dürüst koymayı becerememiştik. “Terör” diyorduk söz gelimi. Ne biçim bir “terör” ise yaklaşık 30 bini “terörist”, 10 bini de asker, polis, sivil yurttaş olmak üzere 40 bin insanımızı yitirmiştik. Bir yandan “bu bir savaş değildir” diyor, ama öbür yanda “barış” istiyorduk. Nasıl olacaktı bu? Yakın dünya tarihinde hiçbir ülkede “terör” denilen “tedhiş” hareketleri bizdeki kadar cana mal olmamıştı. En tanınan terör örgütü olan “Euskadi Ta Askatasuna” – ETA (Vatan ve Özgürlük) İspanya’da 20.10.2011 günü silah bıraktığını açıkladı. 1959 yılında Franco Diktatörlüğü’ne karşı kurulan örgütün 1968 yılından bu yana neden olduğu toplam insan zayiatı 849’du. 1969 yılında ortaya çıkan ve 2005 yılında silah bıraktığını açıklayan ayrılıkçı İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun (Irish Republican Army – IRA) yol açtığı insan kaybı ise ETA’nınkinin çok daha altındaydı. Bu örnekler İtalyan “Brigade Rosso” (Kızıl Tugaylar), Alman “Rote Armee Fraktion” (Kızıl Ordu Fraksiyonu) gibi örgütlerle çoğaltılabilir. Bunlar terör örgütleridir. Hikmet Bila partisinin Kızılcahamam kampında, anayasanın değiştirilemez hükümleriyle ilgili olarak, “Bu maddelerdeki bayrakla, cumhuriyetle, başkentin Ankara oluşu ile ilgili bizim bir değiştirme talebimiz yok” demiş. Ancak değiştirilemez maddelerdeki “Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, Arkadaşımız Erdem Gül’ün haberine göre, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Karşıdevrim anayasası laik ve sosyal hukuk devleti”ni, “dili Türkçedir” hükümlerini unutmuş... AKP’nin bu tavrı, ADD Isparta Şubesi Başkanı Mahmut Özyürek tarafından imza kampanyası ile birlikte kamuoyuna açıklanan bildirideki kaygıların temelsiz olmadığını ortaya koyuyor: “AKP ve PKK bir ‘karşı devrim anayasası’ getiriyorlar. Bu anayasa hem karşı devrimi kurumsallaştıran, hem de karşı devrim karşısında durmuş dinamikleri güçsüzleştirip yetkisizleştirerek intikam alan bir hüviyet taşıyor. AKP’nin yapmak istediği anayasa bellidir: Kürdistan’a özerklik. ‘Türk milleti’ kavramının anayasadan çıkartılması. Atatürk ilke ve devrimlerinin tasfiyesi. Laikliğin ‘din özgürlüğü’ diye tanımlanarak, tersine çevrilmesi. Başkanlık sistemi. Devlet egemenliğinin uluslararası ‘camia’ya devri. Atatürk’ün deyimiyle ‘bütünüyle Türkiye’yi mahvedecek’, her öğesiyle tüm Türk ulusunu sömürge tutsaklığına sürükleyecek nitelikteki bir ‘bölünme anayasası’ kalkışmasına karşı tüm yurttaşlarımızı ayağa kalkmaya çağırıyoruz.” gazeteci, titiz bir araştırmacı kimliği taşıyan Hikmet Bila’nın aramızdan ayrılışı ile Atatürkçüler bir kardeşlerini daha yitirmiş oldu. Daha çok çalışmanın zamanıdır. Yalın ve incebir yaradılışının ardında çetin HARBİ SEMİH POROY ‘Bu Vatan Kimin....’ 18 Ekim’de 5 polisimizi, bir gün sonra da 19 Ekim’de 24 askerimizi “kanlı terör örgütü” şehit etti. Şehitlerimiz canlarını vatanları Türkiye için verdiler. Bütün Türkiye “acı, öfke ve isyan” içinde. Bütün Türkiye, şehitlerinin arkasından gözyaşı döküyor. “Bu vatan kimin” diye sorulsa, Türkiye hep bir ağızdan tek ses, tek soluk olup haykıracak: “Şehitlerimizin.” Türkiye her şeyini “şehitlerine ve malul gazilerine” borçludur. Şair Orhan Şaik Gökyay (1902–1994), “Bu Vatan Kimin” şiirinde şehitlerimize ve hepimize sesleniyor: “Bu vatan toprağın kara bağrında / Sıradağlar gibi duranlarındır. / Bir tarih boyunca onun uğrunda / Kendini tarihe verenlerindir... Tutuşup kül olan ocaklarından, / Şahlanıp, köpüren ırmaklarından, / Hudutlarda gaza bayraklarından, / Alnına ışıklar vuranlarındır... Ardına bakmadan yollara düşen, / Şimşek gibi çakan sel gibi coşan, / Huduttan hududa yol bulup koşan, / Cepheden cepheyi soranlarındır... İleri atılıp sellercesine, / Göğsünden vurulup tam ercesine, / Bir gül bahçesine girercesine, / Şu kara toprağa girenlerindir... Tarihin dilinden düşmez bu destan, / Nehirler gazidir dağlar kahraman, / Her taşı yakut olan bu vatan, / Can verme sırrına erenlerindir... (…)” Anayasa’yı değiştirme tartışmaları yıllardır sürüp duruyor. Kimse anayasanın uygulanıp uygulanmadığına bakmıyor. Devlet öncelikle, anayasanın kendisine verdiği görevleri “eksiksiz” yerine getirmek zorundadır. Bu görevlerin en başında da “şehit emaneti olan şehit ailesi ile malul ve gazilerin” korunup kollanması gelir. “Anayasa, Madde 61 – Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.” Devlet, “malul gazilerimize” ve şehitlerimizin “dul ve yetimlerine” sahip çıkmak ve onları korumak ve onlara “yaraşır bir hayat” sağlamak zorundadır. Gerisi “boş laftır”. Orhan Veli (1914–1950), yıllar öncesinden sesleniyor: “Vatan İçin Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük; Kimimiz nutuk söyledik.” HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] İlk kim dile getirmişti, anımsamıyorum ama “düşük yoğunluklu savaş” PKK ile sürdürülen mücadeleye ilişkin doğru ve gerçekçi bir tanımdı. Dünyadaki başlıca örnekleri arasında Uruguay’da “Tupamarolar” (19621985), Peru’da 19801992 yılları arasında 70 bin insanın ölümüne neden olan “Aydınlık Yol” (Sendero Luminoso) ve Sri Lanka’da Tamil Kaplanları (19762009) ile yürütülen mücadeleler sayılabilir. Terörist faaliyetleri de bir eylem aracı olarak gören bu örgütlerin tümü devlet güçleri tarafından ortadan kaldırıldı. Bunların ortak özelliği halk içinde geniş bir destek bulmuş olmalarıydı. Yukarıdaki her üç ülke örneğinde de devletler kendilerine karşı ilan edilen savaşa savaşla karşılık verirken, aynı zamanda da halkın, bu örgütlerin “daha fazla özgürlük”, “daha fazla demokrasi” gibi talepleriyle özdeşleşen isteklerini karşılayarak, onların tabandan beslenme kanallarını kuruttular. Zaman içinde bu ülkelerde hayat normale döndü; öyle ki Uruguay’da 2009 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimlerini eski bir Tupamaro üyesi olan José Mujica kazandı. Türkiye’de devlet başından beri PKK ile mücadeleyi “terorizmle mücadele” olarak değerlendirdi, mücadelesini bu değerlendirme temelinde yürüttü. PKK ise 1984 yılından bu yana en az beş kez “ezildi” fakat her seferinde daha da güçlenerek doğruldu. 30 bin militanını yitirmesine karşın hâlâ savaşını sürdürüyor olması, özellikle de yurtiçinde kamplar kuracak ölçüde özgüven kazanması onun bölgede görece geniş bir halk desteğine sahip olduğunu gösteriyor. Halkı suçlama yanlışlığına düşmeden bu gerçek dikkate alınmalı, Türkiye iktidarı, muhalefeti, sivil toplum kuruluşları ve insanlarıyla bölge halkını bu desteğe yönlendiren koşulların bir an önce değişmesi yolunda kafa yormalı, çözümler üretmelidir. Bu ise gerçeklere göz kapatarak, bağırıp çağırarak, mahalle çocuğu ağzıyla sağa sola sataşarak altından kalkılacak bir görev değildir. Unutmayalım, sorunun adı doğru konmaz, tanımı doğru yapılmazsa doğru çözüme de varılamaz. Kavramlardan korkmayalım. Türkiye hepimizin biricik yurdudur. Gözümüzün bebeği gibi sakınılası, sevgilimiz gibi sevilesi bir ülkedir. Aklımızı başımıza devşirip Türkiye’ye layık olmaya çalışalım, derim. OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN ÇERKEZKÖY İCRA İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI SATIŞI YAPILACAK TAŞINMAZIN CİNSİ, NİTELİĞİ, KIYMETİ, ADEDİ, ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ 1TEKİRDAĞ İLİ ÇERKEZKÖY İLÇESİ GAZİOSMANPAŞA MAH. 652 ADA 12 PARSEL SAYILI 848,00 M2 ÜZERİNDEKİ 14/ 2780 ARSA PAYLI, BLOK/KAT/GİRİŞB.B.NO: /ZEMİN/(BAĞIMSIZ BÖLÜM NO: 27) DÜKKÂN NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ 22.000,00 TL. MUHAMMEN BEDELLE SATILACAKTIR. 2TEKİRDAĞ İLİ ÇERKEZKÖY İLÇESİ GAZİOSMANPAŞA MAH. 662 ADA 10 PARSEL SAYILI 1.288,00 M2 ÜZERİNDEKİ 168/9076 ARSA PAYLI, BLOK/KAT/GİRİŞB.B.NO:/3/C (BAĞIMSIZ BÖLÜM NO: 25) MESKEN NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ 90.000,00 TL. MUHAMMEN BEDELLE SATILACAKTIR. İMAR DURUMU: 1 VE 2 NOLU TAŞINMAZLAR; 1/1000 ÖLÇEKLİ REVİZYON UYGULAMA İMAR PLANINDA KENTSEL VE BÖLGESEL İŞ MERKEZLERİ ALANINDA KALMAKTA OLUP, AYRIK NİZAM 6 KAT İMARLI, TAKS: 0,40’TIR. HALİHAZIR DURUMU; 1İŞYERİ, ZEMİN KAT+5 NORMAL KATLI B.A YAPI TARZINDA İNŞA EDİLMİŞ BİNANIN ZEMİN KATINDADIR. İŞYERİ 11,00 M2 ALANLIDIR. DUVARLAR PLASTİK BADANA, TAVANLAR KİREÇ BADANADIR. GİRİŞ KAPISI VE CAMEKÂNLAR ALÜMİNYUMDUR. YERLER PALEDYEN İLE KAPLIDIR. İŞYERİ, ŞEHİR MERKEZİNDE, GOP MAHALLESİ’NDE, YOLU ASFALT OLUP, ELEKTRİK, SU, ÇÖP TOPLAMA GİBİ BELEDİYENİN HİZMETLERİNDEN YARARLANIR KONUMDADIR. HER TÜRLÜ ULAŞIM İMKÂNINA SAHİPTİR. 2MESKEN BODRUM KAT+ZEMİN KAT (ASMA KATLI) +5 NORMAL KATLI B.A. YAPI TARZINDA İNŞA EDİLMİŞ BİNANIN 3. KATINDADIR. MESKEN SALON, 3 ODA, BANYO, TUVALET, HOL VE KORİDORDAN İBARETTİR. MESKEN 135 M2 ALANLIDIR. SALON AHŞAP PARKE, ODA ZENİNLERİ LAMİNAT PARKE İLE, ISLAK HACİMLER SERAMİK İLE KAPLIDIR. DUVARLAR SATEN, TAVANLAR TAVAN BOYALIDIR. PENCERELER PVC, GİRİŞ KAPISI ÇELİK, İÇ KAPILAR AHŞAPTIR. MESKEN ŞEHİR MERKEZİNDE GOP MAHALLESİ’NDE YOLU ASFALT OLUP, ELEKTRİK, SU, ÇÖP TOPLAMA GİBİ BELEDİYENİN HİZMETLERİNDEN YARARLANIR KONUMDADIR. HER TÜRLÜ ULAŞIM İMKÂNINA SAHİPTİR. SATIŞ ŞARTLARI VE GÜNLERİ; l) Yukarıda ayrıntıları ile belirtilen 1 nolu taşınmazın birinci satışı 19.12.2011 günü, saat 15.00’ten 15.10’a kadar, 2 nolu taşınmazın birinci satışı 19.12.2011 günü, saat 15.10’dan 15.20’ye kadar, Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa bunların alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile en çok arttırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranm taahhüdü baki kalmak kaydı ile 1 nolu taşınmazın ikinci satışı 29.12.2011 günü saat 15.00’ten 15.10’a kadar, 2 nolu taşınmazın ikinci satışı 29.12.2011 günü 15.10’dan 15.20’ye kadar, Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak kaydı ile arttırma oranında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin tahmin edilen kıymetin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi gerekir. Aksi halde satış talebi düşecektir. 2) Satışa iştirak edeceklerin muhammen bedelin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı, istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale damga resmi, tapu harç ve masrafları ve KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler ve Tellaliye resmi satış bedelinden ödenir. 3) İpotek sahibi alacaklılara diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgelerle birlikte onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4) Satış bedeli hemen veya verilen müddet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelinin yatırmatnak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca bir hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil edilecektir. 5) Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6) Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2010/ 4329 esas sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ayrıca İİK’nin 127. maddesi gereğince, işbu satış ilanının tapuda adresi bulunmayan ve adli tebligatı iade ola diğer ilgililer hakkında da tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 14.10.2011 (İc. İf. K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 65274) DOSYA NO: 2010/4329 ESAS 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Eski Türklerde 1 heykel, put ya da anıt taşına verilen 2 ad... Bir nota. 2/ 3 Soyundan gelinen 4 kimse... Kaplama 5 ya da doldurma olmayan. 3/ Kalıcı, 6 ebedi. 4/ Tatar mut 7 fağına özgü, “ağ 8 zıaçık” da denilen ve içine kıyma ko 9 nularak yapılan bir tür 1 2 3 4 5 6 7 8 9 mantı. 5/ Birbirine yakın 1 B A Ş I B O Z U K adalar topluluğu... Türki 2 A R A S T A T O ye’nin de üyesi olduğu 3B O T T OMA K bir örgüt. 6/ Bir tür taze ve 4EM B İ B İ tuzsuz beyaz peynir... 5 T A K O A R U Z İpekle dokunmuş ince ve 6 A R A N H A şeffaf bir kumaş. 7/ İtal7Y A B A N K UM ya’da bir kent. 8/ Boru seH I R A si... İlkel bir silah... İs 8 A L A N 9D E L İ B O Z U K kambilde bir kâğıt. 9/ Belirti, iz... Bir renk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eski Türklerde ölen kahramanın mezarının kenarına dikilen taşa verilen ad... Tantal elementinin simgesi. 2/ Tanrıtanımaz... Otomobilin ön düzeninde bulunan, her yöne dönebilen ve mafsal olarak kullanılan küre biçiminde parça. 3/ Fenerle balık avında kullanılan lamba. 4/ Romatizma ağrısı... Şekerkamışından elde edilen sert bir içki. 5/ Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklarıyla kokulandırılmış acımtırak bir içki... Danışıklı dövüş. 6/ “Kenarın dilberi nazik de olsa olmaz” (Nebi). 7/ Gemilerle haberleşmek için bir kıyı üzerine kurulmuş işaretleşme merkezi. 8/ Kasaplık hayvanların sırtından elde edilen et... Ukrayna’nın plaka imi. 9/ Bağışlama... Toplanmak, birikmek, üşüşmek. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle