22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 23 EK M 2011 PAZAR ekonomi@cumhuriyet.com.tr 12 EKONOMİ Ciliv: Turkcell bağımsız yönetim ile dünya liderlerinden biri olur HASAN ER Ş NEW YORK Ortakları arasındaki sorunlar nedeniyle kısa süre önce yapılan genel kurulu yine sonuçsuz kalan Turkcell’in CEO’su Süreyya Ciliv, “Turkcell Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin lisansı ile kuruldu. Turkcell’in kontrolündeki bir değişikliğin devlet tarafından onaylanması gerekir” diyerek yönetim kurulunda bağımsız yönetici sayısının arttırılması yönündeki SPK kararını “son derece uygun bulduklarını” söyledi. Ciliv, New York borsasına kote oluşlarının 10. yılı nedeniyle New York Stock Excahange’de (NYSE) düzenlenen kapanış gongu çalınması töreninden önce yaptığı basın toplantısında, ortaklar arasındaki sorunlara değinmeme konusunda sürdürdüğü sessizliği ilk kez bozarak, 10.5 milyar dolarlık büyüklüğü ile NYSE’nin ilk yüzde 20’si arasında bulunan Turkcell’in CEO’su Ciliv: Şirketin geleceği için en iyi modeli SPK koydu. Turkcell, tıpkı Siemens, Microsoft, IBM gibi büyük patronlarından bağımsız ve tarafsız yöneticilerin küçük sermayedarın çıkarlarını gerçek büyüklükleri ile temsil ettiği bir yapıya ulaştığında dünyanın lider şirketlerinden olur. Turkcell’in Rus ortağı Alfa ile Finli Telia Sonera’nın Turkcell’in kontrolünü ele almak üzere anlaştıklarını, bu anlaşmanın Finli şirketin ortaklarına da duyurulduğunu, ancak SPK kararının bu girişimi engellediğini ileri sürdü. Telia Sonera’nın bilançosunda Rus Alfa’dan gelen 150 milyon dolarlık bir girdinin de bu amaç doğrultusunda verilip verilmediğini araştırdıklarını belirten Ciliv, şunları söyledi: “Herkes ‘Türkiye’den de bir Türk şirketinin dünya şirketi olmasını’ ister. Turkcell bu amacı gerçekleştiriyor. Ancak şirket yönetimi buna uygun olarak yapılanmalı. SPK bu yönde önemli bir açılım getiriyor. Şimdi 7 kişilik şirket yönetiminde bir bağımsız üye var. Çukurova, Alfa ve Telia da ikişer üyeye sahip. Alfa ile Telia anlaşsa da kararlar 5 oy gerektirdiği için bağımsız yönetim kurulu başkanını da değiştirmek ve yönetimi almak istiyorlardı. SPK haklı olarak bu girişimi engelledi. Turkcell’in yüzde 35’i halka açık. Tarafsız yönetim kurulu üyelerinin sayısı bu orana göre arttırılmalı ve Turkcell’in önü açılmalı. Dünyanın birçok şirketi de böyle yö netiliyor. Örneğin IBM’in 12 yönetim kurulu üyesinden 10’u, Siemens’in 20 yönetim kurulu üyesinden 13’ü, Microsoft’un 9 üyesinden 7’si, Apple’ın 7 üyesinden 6’sı tarafsız üye. Bunların seçim usulleri dünyanın her yanında belli. Bizde de yüzde 35’i temsilen diyelim ki üç üye olursa, hem küçük yatırımcının hakları korunur, hem de şirket ileriye bakar hale gelir. Biz bu şirketi 50 yıl, 100 yıl sonraya taşırız, dünyanın lider şirketlerinden biri oluruz. O zaman Türkiye’den çıkan bu dünya şirketini kimse tutamaz.” Turkcell’in yüzde 35’lik halka açık kısmı dışında 3 önemli ortağı var; Çukurova (yüzde 14), Telia Sonera (yüzde 37) ve Alfa (yüzde 13). ABD’li büyük yatırımcı Lazard ve bazı fonlar, Turkcell’in kurucuları arasında bulunan Murat Vargı gibi isimler de küçük yatırımcılar. Orta Sınıfın Başkaldırısı “Arap Baharını” değil ABD’de düzene karşı tepkiyi, Avrupa’daki hareketlenmeyi orta sınıfın başkaldırısı olarak yorumluyor, dünya için olumlu sonuçlar doğuracağını umut ediyorum. Gerek ABD’de gerek Batı Avrupa’da, günümüze kadar genelde suskun kalmış orta gelirli sınıfın tepkisinin, başkaldırısının nedenlerini araştırmak, doğurabileceği sonuçları öngörmek gerekir. Batılı ülkelerde orta sınıf, gelir ve sermaye dağılımındaki dengesizliği, yaratılan gelirin dar bir varlıklı sınıfın tekelinde olduğunu, siyasal düzenin sermayeden yana olduğunu, dünyadaki sömürü düzenini, demokrasi diye tanıtılan yönetim şeklinin aslında sermayenin egemenliğine dayanan örtülü bir faşizm olduğunu herhalde yeni gözlemlemedi, yeni farkına varmadı. Gördüğü, bildiği halde 2008 krizine kadar genelde sessiz kaldı; görmezlikten geldi. Sömürü düzeninden sus payı aldı. 2008 krizi, alınan önlemler, kurtarma paketleri, orta sınıfı bir ölçüde harekete geçirdi. Büyük şirketler, büyük bankalar, varsıllar kurtarılıyor; düzenin destekçisi CEO’lar bonuslar, primler alıyor, maliyeti ise kamuya yükleniyordu. Ekonomiyi kurtarma gerekçesiyle merkez bankaları para basıyor, kamu borçlanıyor, kamunun borçları artıyordu. Sıra maliyetin dağıtılmasına geldiğinde, yükün orta sınıfın sırtına da yüklenilmeye kalkışılması, sömürü düzeninden aldığı pay da azalan bu sınıfın tepkisine yol açtı; harekete geçirdi. “Kim bu düzenden yararlanıyor, kim kamudan destek alıyorsa, alanlar maliyetine de katlansın” görüşü yaygınlaştı. Mavi yakalı diye nitelenen daha çok kol gücü ile çalışanların yapamadığını, şimdi beyaz yakalıların ağırlıkta olduğu orta sınıf yerine getirebilecek mi? Gerçekten yeni bir dünya düzeni kurulabilecek mi? Bu yeni dünya düzeni emperyal güçleri globalleşme etiketi altında yutturmaya çalıştığı, sermaye egemenliğine dayanan bir düzen değil; gelirin daha dengeli dağıtıldığı, siyasal düzenin halk çoğunluğunun iradesini daha gerçekçi bir şekilde yansıttığı bir düzen olacaktır. ABD’nin gerçek aydınları, düzenin sömürü düzeni olduğunu, demokrasinin söylemde kaldığını, düzenin sürdürülmesi açısından Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında fark olmadığını gözlüyor, bu nedenle belki oyunun bir parçası olmamak için seçimlerde oy vermeye dahi gitmiyorlardı. Ancak bu düzenin artık yürümeyeceğini gördükleri için harekete geçmek gereğini duydular. Orta sınıf, daha bilinçli, daha dirençli olduğundan, insani değerlere sahip çıktığından, bu sınıfın öncülüğünde değişimin gerçekleşme olasılığı daha yüksektir. Varsıl kesimden bir ilerici hamle, kökten değişim isteği sınıfın doğası gereği beklenemez. Mevcut dünya düzeni varsıl kesimin yararına olduğu, varsıl kesim tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak şekillendirildiğinden, varsılların mevcut düzeni korumaktan yana tavır almaları doğaldır. Bu bağlamda ABD’de aşırı tutuculuğu temsil eden Çay Partisi’nin eğilimi, tutumu gözlemlenmektedir. Düşük gelirli, yoksulluk sınırında yaşayanlar, belki de haklı olarak direnememekte, kolaylıkla baskı altına alınmakta, yönlendirilmekte, ödün vermekte, bir değişim hareketinde fikir olarak öncülük yapamamaktadırlar. Yoksul, çoğu açık işsiz, eğitim düzeyi düşük grup, ilerici bir görev üstlenmemekte, kendi lehlerine olan görüş ve tutumları dahi desteklememektedirler. Kendilerini muhafazakâr olarak niteleyen bu sınıf çoğu kez, varsıllarla beraber, onların dümen suyunda hareket etmektedir. Ülkemizde sağ partilere en büyük destek, zirvedeki varsıl kesim ile eğitim düzeyi göreceli olarak düşük, yoksulluk hatta açlık sınırında yaşayanlardan gelmektedir. Yeni bir dünya düzeni isteğinin, orta sınıftan kaynaklanması, bu sınıfın özellikleri nedeniyle umut yaratmaktadır. “Her şey eskisi gibi olmayacak” aşırı iyimser bir bekleyiş mi? Göreceğiz. İNSAN ODAKLI TEKNOLOJİ ŞİRKETİ Türk Amerikan Society’nin Turkcell’in onuruna düzenlediği gecede yaptığı konuşmada “Türkiyenin lider teknoloji ve iletişim şirketiyiz” diyen Turkcell CEO’su Ciliv, şu bilgileri verdi: Dünya frene basarken biz değil frene basmak hayatımızın en büyük yatırımını 4.4 milyar dolarla yaptık. 5 yıldır yeni dünyaya hazırlık için çok yol kat ettik. Apple’ın efsane kurucusu Steve Jobs nasıl bir dönemi başlattıysa biz de 2007’den beri yeni döneme hazırlanıyoruz. Mobil interneti (3G) çok istedik ve o nedenle 460 yazılım mühendisi aldık. 4 yıl önce rakipler “Süreya şaşırmış” diyerek beni eleştirdiler. Ama haklılığımız ortaya çıkıyor. Turkcell’de yeni dönemde televizyon, bilgisayar ve akıllı telefonlarla daha aktif olacağız. 2000’den sonra yurtdışına açıldık. Türkiye dahil 9 ülkede faaliyet gösteriyoruz. O dönemden bugüne 10.7 milyon olan abone sayısı 61.7 milyona çıktı. Kazakistan’da yüzde 60, Azerbaycan’da yüzde 50’nin üzerinde pazar payı var. TABLET MEZARLIĞINA DÖNMEYELİM Hükümetin her öğrenciye tablet bilgisayar verilmesine yönelik çalışmalar sürüyor. 8 milyar dolara ulaşacağı iddia edilen proje için tüm teknoloji şirketleri çalışıyor. Turkcell de bunlardan biri. Süreyya Ciliv, tabletlerde sadece kablosuz erişim olmasının yanlış olacağını belirtiyor ve öğrencilerin mobil internet (3G) ile sadece okulda değil her yerde bilgiye erişmesi gerektiğini söylüyor. Bir de uyarısı var Ciliv’in: “3G koymazsak Türkiye tablet mezarlığına döner”. Piyasa değeri 10 YIL SONRA KAPANIŞ GONGU Turkcell’in NY Borsası’ndaki 10. yıl etkinliği kapsamında 20 Ekim’deki kapanış gongunu Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv çaldı. Turkcell 10.5 milyar dolar piyasa değeriyle NY Borsası’ndaki 2 bin şirket arasında yüzde 20’de bulunuyor. Turkcell CEO’su Ciliv, 1993’te kurulan şirketin 11 Temmuz 2000’de dünyanın en sıkı denetim yapılan borsası olan New York Borsası’nda halka açıldığını anlatarak “Niye başka bir şirket yapmadı da Turkcell gerçekleştirdi? Çünkü Turkcell o dönem riski aldı. Bu bir vizyonun hikâyesi” dedi. Şirket 2000’de halka açılma sırasında çalınan gong sonrası New York’ta büyük bir şenlik düzenlemişti. Ancak bu kez çaldığı gong finans sermayesinin protestolarına denk geldi. Bu nedenle borsa etrafında her yerde geniş güvenlik önlemi vardı. Turkcell’in 2007’de 26 milyar dolar olan piyasa değeri bugün 10.5 milyar dolar. Ciliv şöyle açıklıyor: “Turkcell son 7 yılda 3.7 milyar dolar temettü dağıttı. Son dağıtılamayan 1.3 milyar TL ile 4.4 milyar dolar demek. Bu para şirketin içinde kalsa piyasa değerimiz 15 milyar dolar olur. Ayrıca 2007’de dolar 1.14 TL düzeyindeydi. Bugün 1.90’lara geldi. Arada neredeyse yüzde 40’lık fark var. Son olarak 2008’de başlayan krizi de eklemeli.” Kurbanlık fiyatı 10 bine dayandı Ekonomi Servisi Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bu yıl kurbanlık fiyatlarının, büyükbaşta hayvan başına 2 bin ila 9 bin TL arasında, küçükbaşta ise 400 TL ile bin TL arasında değişeceğini tahmin ettiklerini bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, illere göre kurbanlık fiyatlarının genel olarak geçen bayrama yakın ya da daha düşük seyredeceğini bildirdi. Yaptıkları çalışmalarda nakliyede yüzde 20 dolayında bir artış belirlediklerini vurgulayan Bayraktar, yem ve yem hammaddesi fiyatlarında da yüzde 13 ile yüzde 26’lık bir yükselme saptandığını açıkladı. Bayraktar, “bu artışlar, geçen yıla göre aynı kalan fiyatlar dikkate alındığında, besicinin gelirlerindeki düşüş anlamı taşımaktadır” değerlendirmesini yaptı. Umut Oran: Merkez baskı altında CHP Milletvekili Umut Oran, Merkez Bankası’nın siyasi etki altında kaldığını belirterek “Banka sağduyulu bir yol izleyemiyor. Ya panik yapıp erken ya da geç müdahale ediyor. Bağımsız bir şekilde reflekslerini kullanamıyor” dedi. Ekonomi Servisi Hükümetin kanun hükmünde kararnamelerle bütün bağımsız kuruluşları yeniden ilgili bakanlıklara bağladığına dikkat çeken CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Merkez Bankası’nın da siyasi etki altında olduğunu ileri sürdü. Merkez Bankası’nın kendi iradesini kullanamadığını anlatan Oran, “Banka paniğe kapılıp ya erken ya da geç müdahalelerde bulunuyor. Reflekslerini bağımsızca kullanamıyor” açıklamasında bulundu. Oran ANKA’ya yaptığı açıklamada, Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerini de gerçekçi bulmadığını söyledi. Programda şu aşamada cari açık, büyüme, enflasyon, kur ve işsizlik rakamları başta olmak üzere hedeflerin tutturulamadığını anlatan Oran, şunları söyledi: “OVP’deki önümüzdeki döneme ilişkin projeksiyona bakıldığında da dünyanın iyi okunmadığı görülüyor. AB’deki kriz tam olarak yansıtılmamış. Kuzey Afrika’daki gelişmeler tam olarak okunamamış. Bir de dış ticarette kompozisyon dikkate alınmamış. Tüketim ithalatı sadece yüzde 12.5. Yüzde 15.5’i yatırım malı, yüzde 71.6’sı ara malı ithalatı. Bu nedenle OVP hedeflerini gerçekçi bulmuyorum.” Oran, Başbakan’a teşekkür eden tekstilcileri de eleştirdi ve AKP’nin sorunlara çözüm getirmediğini iddia etti. Kemer sıkma ve eylem şampiyonuna para geliyor Aylardır maaş kesintileri ve yüksek vergiler nedeniyle kitlesel gösterilere sahne olan Yunanistan’a 8 milyar Avro’luk kredi dilimi Avro Bölgesi maliye bakanlarınca onaylandı. Ekonomi Servisi Avro Bölgesi maliye bakanları, Yunanistan’ın 110 milyar Avro’luk kurtarma paketinin 8 milyar Avro’luk 6’ncı dilimini onayladı. Avro Bölgesi maliye bakanlarının önceki gün Brüksel’de yaptığı toplantıdan sonra Avro Grubu’ndan yapılan açıklamada, “Avro Bölgesi maliye bakanlarının, mevcut ekonomik düzeltme programı kapsamında Yunanistan’a finansal yardımın 6’ncı dilimini onaylamayı kabul ettiği, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) onayı da alındıktan sonra yardımın kasım ayının ilk yarısında verilmesinin beklendiği” kaydedildi. Açıklamada, “Maliye bakanlarının, Yunanistan’ın borç sürdürülebilirliğini sağlamak adına ek yeni finansman ve özel sektörün dahil olduğu uygun bileşimle bu ülke için ikinci ekonomik düzeltme programını tamamlayacakları” ifade edildi. Yunanistan Maliye Bakanı Evangelos Venizelos, Yunanistan’a yardımın 8 milyar Avro’luk 6’ıncı diliminin onaylanmasını “önemli ve olumlu bir adım” olarak değerlendirdi. Venizelos, “Yunanistan asıl sorun değil, şimdi bir bütün olarak Avro Bölgesi için daha genel ve daha yapıcı kararlar alınmalı” diye konuştu. Buğday fiyatları ikiye katlandı Ekonomi Servisi Ulusal Hububat Konseyi (UHK) tarafından hazırlanan “Buğday Raporu”na göre buğday üretiminin son 5 yılda ortalama 20 milyon ton düşmesi fiyatları da ikiye katladı. 2007’de 609 milyon ton ile en düşük üretim seviyesine gerileyen buğday 2008’de 686 milyon tona çıkarken 2009’da 679’a, 2010’da ise 650 milyon tona geriledi. Bu yılki yağışların beklenen düzeyde seyretmesi üretimi 672 milyon tona çıkardı. Rusya ve Kazakistan’daki sorunlar nedeniyle ABD’den yapılan ithalatı yüzde 18 arttıran Türkiye’nin ithalat maliyetleri de en az iki kat arttı. Birkaç yıl önceye kadar tonu 200 dolar seviyelerinde olan ABD’deki ekmeklik sert buğday, üretim azlığı 431 dolarlara kadar yükseldi. Iraklılardan Mersinli ortaklara dava AB D N YAĞMUR C MY B C MY B AB, Avrupa Merkez Banka60’I S L sı (ECB) ve IMF’nin bir raporu, Yunanistan’ın borcunun uzun vadede sürdürülebilir olması için bu ülkenin tahvillerini elinde bulunduran özel kesimin bu tahvillerde yüzde 60 kadar kaybı kabul etmesinin gerekebileceğini gösterdi. Yunanistan’ın borcunun sürdürülebilirliğine ilişkin üç senaryonun değerlendirildiği raporda, 2020 yılına kadar Yunanistan’ın borcunun gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının yüzde 110’un altına indirilmesinin özel sektörün Yunanistan’ın borcunu yüzde 60 kadar silme BORCUN YÜZDE NMEL MERSİN Kaçakçılık soruşturmasına adı karışan ve bir yönetim kurulu üyesi tutuklanan European Tabocco AŞ’nin, yabancı ortaklarıyla da davalık olduğu ortaya çıktı. Iraklı ortaklar, European Tabocco AŞ’nin parasının paravan bir şirkete aktarıldığını, bu şekilde 3 yılda 50 milyon liranın ‘buharlaştığını’ ileri sürerek dava açtı. Ortaklar, paranın İsviçre’deki bir offshore şirkete aktarıldığına dair iddialarını da mahkemeye sundu. sini gerektirdiğine dikkat çekildi. AB’nin 21 Temmuz’da düzenlediği zirvede, Yunan tahvillerini elinde bulunduran bankalar ve finansal kuruluşlar, Yunanistan’ın borcunu yüzde 21 oranında silmeyi kabul etmişti. Ancak raporda Yunanistan’ın borcunun daha fazla silinmesine olanak yaratılmazsa ülkenin 2021 yılına kadar finansal piyasalardan kaynak bulamayacağına işaret edildi ve yüzde 21’lik oranı yükseltmemesi halinde Yunanistan’ın 2020 yılına kadar 252 milyar Avro yeni krediye ihtiyaç duyacağı vurgulandı. Suudiler 30 bin Türk işçiyi gönderiyor Haber Merkezi İşsizlik rakamlarını düşürmeye çalışan Suudi Arabistan, 30 bin Türk işçiyi sınır dışı edeceğini açıkladı. Öte yandan ülkedeki 3 milyon göçmen işçinin de gönderileceği bildirildi. Temmuz ayında yüzde 10.8’e fırlayan işsizlik oranını azaltmaya çalışan Riyad yönetimi, “Suudileştirme” projesi kapsamında önümüzdeki yıllarda yabancı işçi sayısı kademe kademe düşürülecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle