25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EKİM 2011 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 28 KİŞİ HAKKINDA DAVA Hopa’da silahlı örgüt suçlaması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hopa’da çıkan olayları AKP Ankara İl Başkanlığı önünde protesto eden grupta yer alan 28 kişi hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede Halkevleri ve Öğrenci Kollektifleri mensupları, artık faaliyette olmayan THKP/C örgütünün üyesi olmakla suçlandı. Özel yetkili Ankara savcılığının hazırladığı iddianamede 28 sanığa “silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütünün propagandasını yapmak, görevli memuru kasten yaralama, kamu malına zarar vermek” gibi bir dizi suç yöneltildi. İddianamede, Halkevleri ile Öğrenci Kolektifleri’nin, ülke gündemine ilişkin konular ile THKP/C terör örgütü kurucusu Mahir Çayan başta olmak üzere, sol terör örgütü kurucularının ölen örgüt mensuplarının ölüm yıldönümlerinde basın açıklaması, yürüyüş, açık hava toplantısı, mezar anması vb. eylem ve etkinlik gerçekleştirdiği kaydedilerek “Bahse konu oluşumların, legal görünüm altında gerçekleştirmiş oldukları etkinliklerde şiddete başvurarak, kamu malına zarar verdikleri, işgal eylemi yaptıkları ve güvenlik güçlerine saldırmak suretiyle kamuoyunda korku, endişe veya panik yaratarak Devrimci Gençlik terör örgütünün amacı, ideolojisi ve stratejisi doğrultusunda faaliyet gösterdikleri anlaşılmaktadır” denildi. Şahin, Topal cinayetinde gözaltına alınan üç özel timcinin bırakıldığını söyledi ‘Talimatı Ağar verdi’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Eski Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin, Ankara’da yürütülen faili meçhul cinayetler soruşturmasında verdiği ifadede, Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi olayında gözaltına alınan üç özel harekâtçıyı, dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın talimatı üzerine İstanbul Emniyeti’nden alarak Ankara’ya getirdiğini söyledi. Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel tarafından önceki gün 4 saat sorgulandıktan sonra çıkarıldığı mahkemece “suç işlemek amacıyla kurulan örgütün faaliyetleri çerçevesinde birden fazla adam öldürmek” iddiasıyla tutuklanan İbrahim Şahin’e, Ömer Lütfi Topal cinayeti de soruldu. Edinilen bilgiye göre İbrahim Şahin savcıya verdiği ifadede, Topal cinayeti sonrasında üç özel harekâtçının gözaltına alınması üzerine dönemin İçişleri Bakanı Ağar’ın kendisine İstanbul’a gitmesi talimatını verdiğini belirterek, bu emirle gözaltındaki OSMANİYE Görmez, Duymaz, Konuşmaz!.. Türkiye epey uzun süredir iki ana başlık arasında sıkıştı kaldı. Yeni anayasa tartışmaları. Giderek yaklaşan, bilinçli olarak körüklenen savaş tehlikesi. Bu iki başlığın etrafında oluşturulan toz duman arasında aslında ülkede öyle şeyler oluyor, öylesine şeyler yaşanıyor ki; Türkiye’nin hangi istikamete yönlendirilmek istendiği, nasıl bir toplum (güruh mu demeliydim?) yaratılmak istendiği deyim yerindeyse “kabak gibi” ortaya çıkıyor!.. Aşağıda vereceğim örneklerin çoğundan bu gazetenin aydınlık okurlarının az ya da çok zaten haberi olduğuna eminim. Amacım, okurun var olan bilgisine katkıda bulunmanın yanı sıra, birçok internet sitesinin alıntı yaptığı bu yazıyı, bu örnekleri görme fırsatı bulamayan yurttaşların bilgisine sunmak!.. Çünkü bu bilgiler, yandaş ya da baş eğmiş medyada neredeyse hiç yer almıyor!.. Emniyetçiye silahlı saldırı OSMANİYE (Cumhuriyet) Osmaniye Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Erol’un makam aracına Kalecik köyü yakınlarında kimliği belirsiz kişi veya kişilerce tabancayla ateş açıldı. Müdür yardımcısı Erol ve şoförü saldırıdan yara almadan kurtuldu. Müdür Yardımcısı Erol’un verdiği bilgi üzerine bölgede polis ve jandarma operasyon başlattı. Vali Celalettin Cerrah, “Silah sesleri üzerine Bölge Trafik Şube Müdürlüğü’ne gelen arkadaşların yaptığı incelemede otomobilde 3 kurşun izi tespit edilmiş, olay araştırılıyor ama polis otomobiline yapılan saldırının bir terör faaliyeti olduğu üzerinde duruyoruz” dedi. İbrahim Şahin önceki gün Ankara’da 4 saat sorgulandı. polisleri Ankara’ya getirdiğini söylediği kaydedildi. Emperyal Kumarhaneleri işletmecisi Topal, 28 Temmuz 1996 gecesi Yeniköy’deki evine giderken, 34 BTG 96 plakalı otomobilinde kalaşnikoflarla çapraz ateşe alınarak öldürülmüştü. Olay yerinde bulunan silahın şarjöründe Susurluk kazasında ölen ülkücü Abdullah Çatlı’nın parmak izi bulunmuştu. Aynı gün polise telefonla yapılan bir ihbarda, olayı gerçekleştiren kişilerin 34 KN 288 plakalı araçla kaçtıkları bildirilmiş ve bu araç İstinye Polis Karakolu idaresinde terk edilmiş olarak bulunmuştu. Cinayeti işledikleri şüphesiyle özel harekât polisleri Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz gözaltına alınmıştı. Olayın duyulmasından sonra Sedat Bucak, İstanbul İl Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu’na telefon açarak bu kişileri gözaltından kurtarmaya çalışmıştı. Ardından ise Şahin bizzat İstanbul’a gelerek gözaltındaki polislerin Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmesini sağlamıştı. Üç özel timci serbest bırakılmıştı. Devrimcilerin Karayazısı PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Her zaman düşünmüş ve kaygılanmışımdır. Dünyada tarih boyu halkını, yurdunu aydınlığa kavuşturmak için yaşamı pahasına da olsa özveriyle bunun için çabalayan ve hatta olumlu sonuçlar da alan kahramanların çoğu, o ülkeyi yönetmekte olanlarca halka en büyük hain ve yok edilmesi gerekli kişi olarak tanıtılıp katline ferman yazılacak hale getirilmiştir... Bizde de Osmanlı’dan bu yana hep aynı yöntem uygulanmıştır. Çünkü; egemenlerin en büyük korkusu iktidarlarını kaybetmektir. Benim bunları tekrar acıyla düşünmeme pazar akşamı Ulusal TV’de Che Guevara’nın 44. ölüm yılı nedeniyle yaşamını ve Bolivya’da öldürülüşünü yansıtan belgeseli izlemem neden oldu. Hâlâ onun nasıl ve kimlerce öldürüldüğünün saptanamaması da kınanası bir durum olsa gerek... Ancak ölümünden 30 yıl sonra 1997’de gömütü açılarak alınan kemik örnekleriyle durumun saptanması kararı, hâlâ bilinmezliğin başka bir tragedyası... Bizde ve tüm dünyada, özellikle de geri bırakılmış ülkelerde devrim yaparak, düzen değiştirmek isteyenler genelde TC’yi yoktan var eden M. K. Atatürk’ün fikirleriyle tuttuğu yolu örnek almak isterler. Buna karşın, Kurtuluş Savaşı zaferinden sonra 29 Ekim 1923’te kurduğu Cumhuriyeti de yatsıyan eylemleriyle yetinmeyen gerici kafalı tutucularla makam tutkunları 1926’da İzmir’de canına bile kastetmişlerdi. Karşıtlarının bu kötü niyetleri 10 Kasım 1938’de ölümünden sonra da bugüne değin hep süregelmedi mi? Her şeye karşın devrimi ve Cumhuriyetimizi emanet ettiği gençlik, onun attığı temeller üzerinde kaleler gibi çağdaşlaşma ilkelerini korumayı sürdürüyor. İki üniversiteli, biri delikanlımız öteki de genç kızımızın “Parasız eğitim istemlerini pankartla yansıtmaları” suç sayılarak 11 ay hapiste yatsalar da onunla gurur duymayı, izinde yürümeyi görev biliyorlar. Gündemi kapsayan bir önemli konu da anayasamızın yenileştirilmesi olayı. 12 Eylül günü yapılan referandumun gerçek konusu da buydu... AKP’nin niyetlerini bilenlerin oylamada “Hayır” demelerine karşın kandırılmaya hazır olan çoğunluğunki ise yazık ki “Evet” olmuştu. O günden bu yana iktidar “halk yeni anayasa istiyor”u diline virt etti. 1 Ekim’de Meclis açılır açılmaz ivedilikle ilk gündemleri bu oldu. Muhalefet de enini boyunu ölçmeden oluşturulan komisyonda figüran misali hemen rol aldı. Bunu yaparken de yürürlükteki anayasanın ilk 4 maddesine dokunulmazlık şartına bağlı kalınmasını istedi. AKP’nin kendine özgü anayasa fikriyle yola çıkışını, bu koşul acaba ne denli önleyebilir? “Görünen köy kılavuz istemez” örneğince başta CHP’nin üyeleri aykırılıkları yadsıyarak komisyondan çekilseler bile milletvekilliği sayısındaki güce güvenerek; bir de onların çekilmelerini kötü niyetlilik tanımlarıyla halka şikâyet ederek, sözde kalan yeni demokrasi masallarıyla kandırmacalarını sürdürecektir. Bunu anlamak istemeyen iyi niyet elçisi CHP, lütfedip halka “yeni anayasaya ne dersiniz” diye sorsa alacağı cevap, “Siz bize aş, ekmek ve işten haber verin!” olacaktır. Bir de anayasa uzmanlarının Bu Meclis anayasa yapamaz!” demelerine kulak asmalarını öneriyorum.. Zaten daha önce 17 kez düzeltme yapılmış anayasanın neresini onaracaklar? Ayrıca; CHP’nin Meclis açılınca ilk işi, halkın iradesiyle seçilmiş, 2 değerli milletvekilinin anayasanın 4. yasama dokunulmazlığı bölümündeki madde 83 kapsamına aykırı olarak hapiste tutulamazlar hükmünün hesabının sorulması olmalıydı. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] 1 Dün yalnızca Sözcü ve Aydınlık gazetelerinin manşetinde yer alan haber şöyleydi: “WikiLeaks belgelerinde AKP’li Meclis Başkanı’nın itirafı: Balyoz’da kanıt yok!.. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, 26 Şubat 2010 tarihinde merkeze gönderdiği telgrafta, 22 Şubat günü düzenlenen ve birçok subayın gözaltına alındığı Balyoz operasyonunu anlatıyor. James telgrafta ‘AKP’nin eski Meclis Başkanı’ dediği kişinin ‘Kamuoyunu gözaltıların geçerliliği konusunda tatmin edecek bir kanıt ortaya çıkmadı’ dediği belirtiliyor.” Tabii, Büyükelçi Jeffrey telgrafa kendi yorumunu da eklemiş: “Delil yetersizliği nedeniyle mesele hükümet açısından ters tepebilir. Ergenekon gibi uzun süreli davaların güven vermediği ve laik muhalefeti sindirme operasyonu olduğu yönündeki fikirleri kuvvetlendirebilir...” İşte demokratik bir ülkede manşetlere çıkacak, ortalığı sallayacak bu haber, medyanın tümünde minnacık, tek sütun olarak bile yer bulamadı!.. 2 CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri davasında zanlılara arama yapılacağını bildiren köstebeğin eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay olduğunu belgeleriyle açıkladı. Atalay, suçlamayı reddetti ve soruşturma dosyasının sızdırılmasını şiddetle eleştirdi!.. Ergenekon’dan Balyoz’a, Kafes’ten Andıç davasına insanların ifadeleri, yandaş medyada özel yaşamlarına varıncaya dek ifşa edilirken, yığınla insanın yaşamı imzasız ihbar mektuplarıyla karartılırken gıkı çıkmayan Bakan’ın bu tepkisi pek acıklıydı tabii. İktidara yapışmış matbuat bu haberi de ya görmedi ya da Kılıçdaroğlu’nun suçlamalarını es geçip Atalay’ın sözlerini öne çıkardı. Ama bu arkadaşlar bir şeyi fena halde atladılar; Deniz Feneri’nin başlıca sanıklarından Kanal 7 üst düzey yöneticisi İsmail Karahan, arama yapılacağını önceden haber aldığını itiraf etmişti!.. 3) Gözünüz aydın, ikinci “aile imamınız” yolda!.. Anımsayacaksınız geçen yıl Diyanet İşleri Başkanlığı, “sosyal içerikli din hizmet projesi” kapsamında cami imamlarını ezan saatleri dışında ev, kahvehane, esnaf, okul, fabrika ziyaretleri gerçekleştirmek, konferans ve paneller yapmakla görevlendirmişti. Pilot iller seçilmiş ve uygulama başlatılmıştı. Bu proje (özellikle seçim sürecinde) pek başarı sağlamış olmalı ki; şimdi de Milli Eğitim Bakanlığı, Din Eğitimi Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülen “Evin Okulla Yakınlaşması ve Değişen Anne Baba Rolleri Projesi”ni genişletme kararı aldı. Bu kapsamda imam hatip liselerinden oluşturulacak heyetler ev ziyaretleri yapacak. Birkaç konu başlığı verelim: “Cumhuriyet döneminde din eğitimine genel bakış, Atatürk’ün görüşleri, çocuklara iman öğretimi ve ibadet eğitimi...” 4) Türk adaletinde büyük reform: artık açılan davalarda tüm masraflar davacı tarafından peşin olarak ödenecek, iyi mi?!.. Böylece parası olmayanın dava açma hakkı tarihe karışmış olacak... O zaman yeni slogan şöyle olmalı: “Parası olana adalet!.. Maalesef yerim bitti, yoksa içinde bulunduğumuz ruh sağlığı haftasına, nüfusun en az yüzde 10’unun acil müdahaleye ihtiyacı olduğuna ve buna karşın ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinin de kapatılacağına değinecektim.. Bırak abi yaa, bize bi şeycikler olmaz!.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] TÜRK KALP VAKFI Çocuk Kardiyolojisi Türk Kalp Vakfı Kalitesi ve Titizliğiyle Hizmetinizde 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Tel: (212) 212 07 07 (pbx) • http://www.tkv.org.tr 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Kol gibi bükül 1 müş yufkaları tepsiye dizerek yapı 2 lan bir tür tatlı. 2/ 3 Tropikal Ameri 4 ka’da yaşayan ve top gibi olabilen bir 5 hayvan... “Keder 6 ler, üzüntüler” an7 lamında eski sözcük. 3/ Telli bir çal 8 gı... Sıcak bölgeler 9 de yetişen ve kuru1 2 3 4 5 6 7 8 9 tulmuş meyveleri halk hekimliğinde kullanılan bir 1 D E V L İ T A K ağaç. 4/ Somut bir varlığı 2 İ K A P L A T O olmayan, manevi... Güzel 3 A T L A S Z A R sanat. 5/ 19671971 yılla 4 S İ L V A N B U rı arasında İstanbul’da ya 5 P A L L AME yımlanan sosyalist dergi... 6O K A A O Y A Nazilerin politikasında 7R İ S K Ö Z Y Germen ırkından kimse8A L K A N T A R A lere yakıştırılan ad. 6/ AfT İ L E K E N rika’da bir ülke... Bir zey 9 tin cinsi. 7/ Orhan Hançerlioğlu’nun bir romanı... Kekliğin boynundaki siyah halka. 8/ Akdeniz Bölgesi’nde bir akarsu... Ses. 9/ Bitter ve vermut karışımına soda ve limon kabuğu katılarak yapılan kokteyl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halka halka kesilmiş patates, patlıcan, kabak gibi sebzelerden yapılan bir tür kıymalı yemek. 2/ Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad... “İşaretler, izler” anlamında eski sözcük. 3/ Utanma duygusu... Özellikle mehter müziğinde kullanılan vurmalı bir çalgı. 4/ Müslümanların Hıristiyan din adamlarına verdikleri ad... Yüz metrekare tutarında yüzey ölçüsü birimi. 5/ Yemin... Çıplak, yoksun. 6/ Mal ve para ile ilgili olan... Haberci. 7/ Yüce, yüksek... Karışık renkli. 8/ Alanya ilçesinde, Kilikya Ermeni Krallığı döneminden kalma bir kale... Şöhret. 9/ Bir iskambil oyunu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle