18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CUMHURİYET 29 OCAK 2011 CUMARTESİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü, yani şu toprakları istilacılardan kurtarıp bu cumhuriyeti kurmuş insanı bütün yönleriyle, askerliğiyle, devrimciliğiyle, insancılığıyla yıpratmak, mirasını batırmak, düşüncelerini sıfırlamak için hiç fırsat kaçırmayanlar var. Elverişli vesile bulunca koku almış böcekler gibi karanlık köşelerinden çıkıp kemirme işine koyuluveriyorlar. Yeni fırsat, Tunus’tan başlayıp Kuzey Afrika’yı, neredeyse bütün Arap dünyasını sarsan ayaklanmalardır. Bunların hepsi tam işlerine gelmez ama, böcekler için olayların Tunus’tan başlamış olması önemli. Çünkü Kemalist Türkiye’de olanlara yapılmak istenenlere en yakın benzerlik orada var. Devrilen Zeynel Abidin bin Ali’den önce Habip Burgiba ile başlayan bir benzeyiş söz konusu. Tunus Cumhuriyeti’ni kuran, AÇI MÜMTAZ SOYSAL Fırsat Böcekleri yasalarıyla, bayrağıyla, laikliğiyle olan, çoğu zaman ve hedefleriyle Atatürk Türkiyesi’ne Şaşırtıcısöyleyenlerin, vaktiyle bunu özenme çabasını başlatan Fransa’da mürekkep ve başka oydu. Tabii, zaman ve yer bakımından o örnekten uzaklaştıkça benzerlikler azalıyor. Ayrıca, çağdaş Türkiye’yi kuran adamın eşsizliğini, bazı Batılıların bile dedikleri gibi “her topluma nasip olmayan bir nimet” olduğunu da buna eklerseniz, benzetmelerle akıl yürütmenin yanlışlığı kendiliğinden ortaya çıkar ama, böcekler açısından hiç önemli değil bu. Onlar için, “Mustafa Kemal gibi başlanırsa sonuç şimdiki Tunus gibi olur” diyebilmek önemli. şeyler yalayarak Marksist, hatta Leninist geçinmiş eski solcular oluşlarıdır. O “dönmüş”ler, eğer unutmamışlarsa herhalde biliyorlardır ki, Fransız İhtilali’nin etkili akımlarından biri “Jakobenler” denen tarikatçı topluluktan kaynaklanır. Jakobenizm, soyut özgürlüğe değil “özgürleştirme” denen bir sürece inanır. Belki, çok kaba bir genellemeyle, üretim araçlarının mülkiyet altyapısını değiştirme açısından Bolşevik devrimine, yasal ve kurumsal yapıları değiştirme açısından da Kemalist devrime benzetilebilecek süreçler söz konusudur. Ne var ki, bu tür rejimleri eleştirenlerin yanlış uygulamalara mı, yoksa özde savundukları çıkarlar açısından böyle ekonomik ve sosyal bir özgürleştirme kavramına mı karşı çıktıkları pek belli olmaz. Dönüp dolaşarak neyi ve kimleri savunur ya da kemirir duruma geldiklerine, nelerin ve kimlerin emrine girdiklerine bakarak hüküm verebilirsiniz. aldı ki Kemalist devrim, Tunus’tan Yemen’e kadar uzanan örneklerden farklı olarak, kusurlarına ve yanlışlarına karşın yine de demokratik ve laik bir cumhuriyet kurup bugünlere getiren bir toplum yaratabildi. Kemirme niye? Yoksa ters yöne götürülmesi mi isteniyor? ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN Direnme Hakkı... Peki, seçimle gelmiş siyasi iktidar “Beni millet seçti” diye demokrasiyi, hukuku, anayasayı, rejimi, devleti kendi tek kişilik diktatörlüğüne dönüştürmeye başlamışsa… Onu durdurmak için dört yıl sonra seçim yapılmasını mı bekleyeceksiniz?.. Dört yılda bir ortaya sandık koymak mıdır demokrasi?.. İşte; önce Anayasa Mahkemesi’ni yeni üyelerle kendine bağladı, şimdi de Yargıtay ile Danıştay’ı, başkanı iktisatçı olan Anayasa Mahkemesi’ne bağlayacak… İyi mi?.. Dün bu sayfada Oktay Akbal’ın “Sinei Millete Dönmek!” başlığıyla çok çok önemli bir yazısı yayımlandı... Seçime daha beş ay var. Eğer AKP bunu da başarırsa demokrasinin, hukuk devletinin izi bile kalmayacak… CHP ve MHP milletvekilleri ise her zamanki gibi kürsüye çıkıp eleştirecekler, belki ağır tartışmalar olacak, ama sonuç değişmeyecek… Nasıl Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu AKP’nin istediği biçime girdiyse, Yargıtay ve Danıştay da uçup gidecek… Muhalefetin homurdanarak orada oturması, bu kirli oyunda “muhalefet” rolünü doldurmalarına yarayacak, o kadar… “Sinei millete dönmek o kadar zor mu?..” Ya biz?.. Başımıza ne geldiğinin farkında olan sıradan vatandaşlar?.. Demokrasi; nasıl ki alkışlayarak, zıplayarak onaylama hakkı veriyorsa… Uyarma, tepki gösterme, itiraz etme hakkı da tanır, onu yaşayanlara… Susmamak… Razı olmamak… Direnme hakkıdır bu… İktidar bu saçmalıklardan vazgeçmezse… İçindeki kin, nefret ve intikam duyguları ile cumhuriyetimizi tekmelemeye, bir istila kuvveti gibi rejimi yok etmeye devam ederse… Eli kulağındadır… Bekliyorum doğrusu; birisi “Bayrağını al da gel” diyecektir… O zaman ıslığımı da alırım yanıma… Bu; direnme hakkıdır... [email protected] K [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle