18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA 15 SAL M USLU KESK Meclis önünde ve AKP binaları önünde torba tasarıyı protesto ediyor MAVİ SÜRGÜN SERDAR KIZIK ‘Yandaşlık kötü değil’ ANKARA (ANKA) Hakİş Başkanı Salim Uslu darbelere karşı, demokrasiden, insanlıktan ve emekten yana taraf olduklarını ifade ederek, “Halkın seçtiği adamlara yandaş olmak bizim için utanılacak bir şey değildir” dedi. Hizmetİş sendikasının kuruluşunun 32. yıl kutlamalarına katılan Uslu, sendikaların aydınlık ve özgürlükten yana taraf olmaları gerektini söyledi. Hiçbir hükümetin sendikal yasaları değiştirmek konusunda kararlı bir adım atmadığını söyleyen Uslu, bu durumun Türkİş’e yaradığını belirtti. Uslu, “Türkİş ve diğer işçi, işveren ve Çalışma Bakanlığı ile yaptığımız toplantılarda önce Türkİş’de hazırlanan taslak üzerinde görüşlerini dile getirdi. Ancak daha sonra aynı taslağı TİSK ile birlikte imzalamadılar. Ağır bir ifade olacak ama Türkİş sadece yeni taslağa karşı durmadı, aynı zamanda bir döneklik sergiledi” dedi. İşçi ve memurdan ortak eylem MUSTAFA ÇAKIR ANKARA İşçi ve memur sendikaları torba tasarıya karşı seslerini yükseltiyor. KESK bugün Ankara’da Meclis önünde, illerde de AKP binaları önünde torba tasarıyı protesto edecek. KESK’in bugünkü eylemine destek verecek olan Türkİş ayrıca yarın da eylem yapma kararı aldı. KESK’in torba tasarıya karşı gerçekleştireceği eylemlerin ilki bugün yapılacak. Türkiye genelinde AKP il binaları önünde torba tasarı protesto edilecek. Ankara’da ise saat 12.00’de Kızılay’daki Emekli Sandığı binası önünde toplanılacak. Sendika ve sivil toplum üyeleri buradan saat 12.30’da Meclis’in Dikmen kapısına yürüyecek. Burada yapılacak basın açıklaması ile torba tasarı protesto edilecek. Türkİş yönetimi de dün eylemle il ‘Yandaş sendikaya’ tepki İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından belediye işçilerinin zorla hükümete yakınlığıyla bilinen Hakİş’e bağlı Hizmet İş’e üye yapılması, Belediyeİş tarafından protesto edildi. Belediyeİş Sendikası İstanbul şubeleri, İBB’de çalışan işçilerin AKP’ye yakınlığı ile bilinen Hakİş’e zorla üye yapılmasını protesto etmek için sendika binası önünde bir araya geldi. İşçiler, sloganlar atarak İBB önüne yürüdü. gili olarak teşkilatına genelge yolladı. Genelgede teşkilatlardan “torba tasarı ile tüm çalışanlara getirilmek istenen hak kayıplarını protesto etmek üzere KESK tarafından yurt genelinde gerçekleştirilecek eylemlere destek verilmesi” istendi. KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Tuğrul Culfa, şimdiye kadar torba tasarıya karşı basın açıklamaları, eylemler yaptıklarını ancak hükümetin düzenlemeyi yasalaştırmakta kararlı olduğunu söyledi. Torba tasarıyı ve hükümetin tavrını protesto edeceklerini belirten Culfa, bütün konfederasyonlara, meslek örgütlerine destek çağrısı yaptıklarını belirtti. Culfa, “Torba tasarı Ortaçağ karanlığından daha kötü çalışma koşullarını kamu çalışanlarına dayatıyor. Çalışanların hakları gasp ediliyor. Eylemlerimizle düzenlemeyi kamuoyunun gündemine taşımaya çalışıyoruz” dedi. Türkİş, dün yayımladığı diğer bir genelge ile konfederasyonun torba tasarıya karşı yarın da eylem yapacağını bildirdi. Türkİş, eyleme diğer sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin de davet edilmesini istedi. Mumcu ve Kanat Çırpan Kelebekler... Ülkenin dört bir yanında düzenlenen törenlerle Kalpaksız Kuvayi Milliyeci Uğur Mumcu anıldı. Duygusal tepkiler bilinçle yoğuruldu. Eksikliği hissedildi yeniden. Neden, niçin öldürüldüğü sorgulandı. Soru bugün de güncel; niçin öldürüldü Mumcu’lar, Aksoy’lar, Kışlalı’lar, Okkan’lar, Hablemitoğlu’lar? Ortak özellikleri Atatürkçü, Kemalist olan aydınlar, tam bağımsızlığı savunanlar niçin aramızdan tek tek koparıldı? Ve niçin “ileri demokrasi”yle yatıp kalkanlar, bu faili meçhul cinayetler konusunda hiç ses çıkarmadı? Yanıt kolay aslında... Çünkü ölümlerin gerekçesi, öldürülenlerin kitaplarında, makalelerinde yer alıyordu zaten. Onlar terör karşıtıydı. Mumcu, teröre savaş açmıştı. Emperyalizmin Anadolu’daki oyunlarını, gelecek hesaplarını deşifre ediyordu tek tek. Uluslararası bir planın, yeni bir küresel paylaşım hesabının ürünüydü kanlı cinayetler... Bugünleri kurmak için, öldürüldüler. Yüzyıllık büyük planın bir parçası devreye sokulmuştu çünkü. Amaç, aydınları yok etmek kadar Türk halkının korkutulması, susturulmasıydı. Mumcu salt ülkede yaşanan tehlikelere dikkat çekmiyordu; emperyalizmin Avrupa’da, Ortadoğu’da, Asya’daki niyetlerini, karanlık emellerini sergiliyordu... Gelişmeler hep onu doğruladı. Yugoslavya’yı parçalamak isteyenler Avrupa’nın göbeğinde 250 bin insanın yaşamına mal olacak kanlı bir oyunu devreye soktu. Çağdaş denilen Batı, katliamların yer yer ortağı, kimi zaman seyircisi, kimi zaman da sessiz tanığı oldu. Küreselleşmenin çirkin yüzünü sergiliyordu. Irak’taki gelişmeler de Mumcu’yu doğruladı. “Demokrasi” diye diye Irak’ı işgal ettiler. Bir milyon insan öldü, ülke üçe bölündü. İşgalciler ülkenin petrolüne elli yıllığına el koydular. Savaşta harcadıkları parayı da yakılmış, yıkılmış, tükenmiş Irak’a fatura ettiler. Filistinli çocuklar için mücadele ettiklerini söyleyenler Irak’ta ölen, yetim kalan çocukları, tecavüze uğrayan kadınları hiç görmedi. Kimse, Müslüman bir coğrafyada olan bitene “one minute” demedi... Aslında diyemezdi... Demokrasiyi savunan, soyguna, talana, yağmaya, yoksulluğa, gericiliğe, yobaza, avantaya, tarikatlara, Gladyo’ya, sömürüye, teröre, emperyalizme, yeni dünya düzenine karşı çıkan Mumcu’nun yaşamadığı bir ülkede “ileri demokrasi” var bugün... Yeraltı, yerüstü kaynakları, limanları, fabrikaları, eşsiz değerleri ve kâr eden varlıkları, yabancılara ve onların yerli işbirlikçilerine satılan, hakkın, hukukun giderek tükendiği, vicdanların sızladığı, her gün yeni bir ucube örnekle oligarşik bir anlayışa sürüklenen, toplumun sivil darbelerle sindirildiği, kendilerine hizmet eden liberallerin, “yetmez ama evetçilerin” bile hükümsüz sayıldığı, özgürlüklerin, insan haklarının tırpanlandığı, telefonları dinlenenlerin, medyası neredeyse tümüyle teslim alınanların ülkesindeki ileri demokrasi... Eli kanlı Danıştay saldırganlarıyla İlhan Selçuk’un, Balbay’ın, Özkan’ın, Perinçek’in, Haberal’ın aynı çuvala konulduğu bir Türkiye... Mumcu yaşasaydı nerede olurdu dersiniz? Duruşma salonunda kanat çırpan kelebeklerin mekânı Silivri’de mi? [email protected] HAVAİŞ THY’de toplusözleşme İstanbul Haber Servisi Türk Hava Yolları (THY) Teknik A.Ş ile Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Havaİş) arasında 15 Eylül 2010 tarihinde başlayan 2. dönem toplu iş sözleşmesinde anlaşmaya varıldı. Havaİş Sendikası’ndan yapılan açıklamaya göre 21 Ocak’ta işverenden gelen uyuşmazlıkla ilgili görüşme teklifi üzerine sendika genel başkanı ve THY Teknik A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı toplantı yaptı. Toplantıda alınan karar üzerine 22 Ocak 2011 tarihinde teknik düzeyde görüşmeler yeniden başlatıldı ve 23 Ocak 2011 tarihinde oybirliği ile sözleşmenin imzalanmasına karar verildi. Toplu iş sözleşmesinin 24 aylık süresinin fiilen aşılması dikkate alınarak 5. altı aylık bir dönemin daha toplu iş sözleşmesi yürürlük süresi eklendi. YAKAMOZ BEDRİ BAYKAM ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Kahramanlarımız Hep Kalbimizde… Dün yine Uğur Mumcu’yu her yerde andık. “Adalet ve demokrasi haftası”nda, sevgili Mumcu’yu da, Muammer Aksoy’u da, Çetin Emeç’i de, Turan Dursun’u da, Bahriye Üçok’u da, Ahmet Taner Kışlalı’yı da, Necip Hablemitoğlu’nu da, Danıştay şehidimiz Mustafa Yücel Özbilgin’i de, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı da, öldürülen isimsiz gençleri de anacağız. Bildiğiniz gibi Türkiye artık delirdi. Bugün 25 yaşındaki gençler gerçek Türkiye’yi bilmiyorlar, aileleri ise bence doğru dürüst hatırlamıyorlar! Yoksa böylesine duyarsız yaşamazlardı. Atatürk Türkiyesi’nin tüm izlerinin artık fütursuzca silinmeye çalışıldığı bu karanlık dönem, göz göre göre geldi. Önceleri “Ne kadar paranoyaksınız, nerden çıktı bu şeriat korkusu?” diye bizlerin sırtını sıvazlayan büyük(!) politikacılar, işadamları, işin rengi onların bile artık görebildiği yönde değişmeye başladıktan sonra ise çıkar ilişkileri, korkular ve beyin felci hâkim olmaya başlayınca sustular, ortalardan toz oldular… Sözcükler deyip geçmeyin! Türkiye, iki tanımlamayı yanlış yaptığı için bu durumlara düştü. “Demokrasi”nin tanımlaması ve “darbelere nasıl karşı çıkıldığının” tanımlaması… Demokrasilerde, demokrasi düşmanlarına yer olmadığını defalarca anlattık ama inandıramadık! Çünkü sanki acırcasına demokratik düzende “Onlar da olsun ne çıkar ki!” diyerek, demokrasiye hiç inanmayanları bu rejimin parçası haline getirdiler. “Merak etme bir şey olmaz”cılar, ’80’lerin sonlarında türediler. TCK’den, şeriat propagandasına ağır suçlar getiren 163. maddeyi artık geçerliliği kalmamış komünizm propagandasını yasaklayan 141 ve 142’yle beraber çıkardılar. SHP bile aktif rol oynadı bu bilinçsizlikte. Bizleri dinlemediler. Savlar komikti: “Bir şeyi yasaklarsanız meraklısı çok olur” ya da “Biz İran olamayız, onlar Şii, biz Sünniyiz” gibisinden cümleler! Biz ise enflasyona ve işsizliğe yenilmiş, eğitimsiz kitlelerde bu gafın geri dönülmez yıkım yaratacağını dile getiriyorduk. Maalesef haklı çıktık ve zırh yasadan çıkınca, “projenin devamı” olarak aydınlarımız öldürülmeye başlandı. İlk şehit, her an bir saldırı gelebileceğini bilmemize rağmen her gün savaşan ADD’nin kurucusu Aksoy olacaktı… “Sol acilen birleşmezse, şeriatçı partiler önce belediyeleri, sonra Meclis’i alacak” dedik, “Taban Operasyonu” hareketini kurduk. Başta Ecevit, “sol liderler” yine “hayır” diyerek ülkenin ipini çektiler. Yüzde 12’lik farklarla Erdoğan ve Gökçek efsaneleri böyle başlatıldı. Hep BİZİM kesimin vurdumduymazlığı sayesinde! Sosyal demokrat oyların başka bölünme ihanetleri, halkla bütünleşememeleri, 28 Şubat önlemlerinin antilaik/demokratik uçuruma yuvarlanışı durduramaması... Demokrasiyi “düşman” bilen anlayışların, demokrasinin tüm zaaflarını kullanarak, güçler ayrılığını ve demokrasinin tüm kurumlarını adım adım yok etmesi… Türkiye’yi öldüren diğer bir kelime oyunu, mantıklı her insanın zaten darbecilere karşı olduğunu bilerek, “darbelere karşıyız” diye diye yalnız TSK’yi felç edenlerinki... Böylece sanki darbe yalnız askerden gelebilirmiş gibi bir inanç yaratarak, sivil darbelerin önünün açılması, teorik dirençlerin bile yok edilmesi, anti laik darbelerin masum ve “demokrat”(!) gösterilmesi! İşte sevgili Aksoy ve Mumcu başta olmak üzere, bugünkü mücadelemizi, yalnız hapislerde çürütülmek istenen bugünkü aydınlarımız için değil, bizim için seve seve, bile bile canını vermiş şehitlerimiz için kazanmaya mecburuz. Bu nedenle muhalefet lideri hâlâ bugün “laiklik tehlikede değil” deyip rehavet hakkı kullanamaz; “Merak etmeyin bir şeycikler olmaz” diye kimsenin halkı uyutma hakkı yok! Laikliği, mahcubiyeti bırakarak diğer sosyal adalet kavramlarıyla beraber gündeme getirmek ise zorunlu ödevimiz! Türkiye’nin en büyük gazetesinin çok değerli “Atatürkçü” yazarlarından birini aramıştım 2000’lerin başlarında, yine bir anma etkinliğimiz için. Gayet sakin şekilde şunu söylemişti bana: “Biz prensip olarak bu etkinliklerin hiçbirini gazetede kullanmamaya karar verdik.”(!) Ne diyelim, biz de “peki öyle olsun” dedik. Şu kara mizaha bakın ki, aynı gazetenin en meşhur yazarı 12 yıl sonra şunu yazdı: “Devrim şehitleri sayılırken neden Çetin Emeç’e az yer veriliyor isim olarak, buna isyan ediyorum.” Yine acı acı gülümsedim bu sözlere. “Sizin gazetenin bir prensip kararı vardı hani, ondan olmasın?” diyemedim! Evet sevgili dostlar, hançeri her fırsatta kendi göğsümüze kendimiz sapladık. “Onlar”a ise kızma hakkımız yok. O takım, kendine göre “görevini” yapıyor… HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc yahoo.com SEDAT YAŞAYAN BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] [email protected] www.bedribaykam.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Ölümcül 1 hastalık salgını. 2/ Yurdu 2 muzda kurul 3 muş yirmi bir 4 köy enstitüsün5 den biri... Bir şeyin doğru ol 6 duğunu belirt 7 mek için yapı 8 lan işaret. 3/ Radyum ele 9 mentinin simgesi... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Kuzey Amerika kı 1 B E D E S T E N zılderililerinin inan 2 İ MA L E T ON dıkları doğaüstü güç. 3 J A K U Z İ E L 4/ İfade. 5/ Kıvırcık 4U R L O K A L bir saç biçimi... Avu5 T E T A NO S H katların bağlı olduğu 6E A Ğ N UG A meslek kuruluşu. 6/ A N İlgi eki... “Ben Mu 7 R A B I T A 8 İ D A O E B E sa’yım sen firavun / A N A L İ T İ K İkrarsız şeytanı / 9 Üçüncü ölmem bu hain / Pir Sultan ölür dirilir”. 7/ Koleraya neden olan mikrop... Kurnaz, açıkgöz. 8/ Boğaz mukozasının şişmesi... Osmiyum elementinin simgesi. 9/ Rütbesiz asker... Halk dilinde balık yavrusuna verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İnce softan yapılmış hafif ve dar bir üstlük. 2/ Karakter... Eskiden daha çok denizcilerin ve tulumbacıların giydiği hafif bir ayakkabı. 3/ Radon elementinin simgesi... Utanç duyma... Tunus’un plaka imi. 4/ Gölleri inceleyen bilim dalı. 5/ Başlıca, temel niteliğinde olan... Doğu Anadolu’da bir göl. 6/ Özellikle didaktik şiirleriyle tanınmış XVII. yüzyıl divan şairi... Hangi şey. 7/ İstanbul’un eski adlarından biri. 8/ Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın... Değerli bir akvaryum balığı. 9/ Genellikle neşeli ve serbest yapılı, ruh durumlarını yansıtan ya da bir şiiri yorumlayan müzik parçası. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle