18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 25 OCAK 2011 SALI 10 DİZİ Türkiye’nin Mavi Marmara raporu: Demirel ve İnönü’nün, Genelkurmay Başkanı’yla birlikte katıldığı gezi ateşkesi ön plana getirdi Hükümet, asker Güneydoğu’da emirel’in İnönü ile beraber, Genelkurmay Başkanı Güreş’in de katıldığı ikinci Güneydoğu gezisi, ateşkesi ön plana getiriyor. Başbakan, Diyarbakır’da, öteki civar illerde PKK’yi ateşkese zorlayıcı kimi değinmeler yapıyor. Örneğin, “Mevcut durum sürerse” diyor; “OHAL, haziran ayında sona erebilir.” Nedir ‘mevcut durum’dan amacı? PKK’nin koşullardan vazgeçerek ateşkesi sürekli hale getirmesi, kan dökülmesini önlemesi! “Devlet 15 Nisan (ateşkesin sona ereceği tarih) hesabı yapmaz” diyor Demirel: “Devlet bu işi bitirmeye kararlıdır. Böyle şarta bağlı olarak ya da kişilere bağlı olarak devlet bir şeyi kabul etmez. Bunu yaptı mı, devlet olmaktan çıkar. Kürdüm diyen Kürttür. Dağdaki silahlı adamlar potansiyel etkidir. Dağdakilere inmeleri çağrısı yapıyoruz. Pişmanlık yasası var, inin diyoruz.” Bu noktada Özal’ın girişimi devreye giriyor. Pişmanlık Yasası’nı daha genişleterek af yasasına çevirmek ve böylece dağdaki teröristi indirmek! Bu görüşle Demirel’in görüşü arasında bir benzerlik var mı? Yok! Zira Demirel’e göre, dağdaki terörist Pişmanlık Yasası’yla inecek ve Türk adaletine sığınacak! Özal ‘arkanızdayım’ diyor D HAL’den dönüş çabası Güneydoğu’da ‘olağan hale nasıl dönülecek?’ Şöyle: Önce OHAL kalkacak. Pişmanlık Yasası genişletilecek. Yatırımlar ağırlık kazanacak. PKK silahı bırakırsa askerler bölgeden çekilecek. Orgeneral Güreş, OHAL kalkarsa askerlerin çekileceğini söylüyor. Fakat 10 Nisan 1993’ten sonraki gelişmelerde Turgut Özal’ın davranış biçimi ve düşünce içeriği önem taşıyor. Ateşkesten sonra Özal, Apo ile arasında aracılık yapan kişilere “Çok acele etmemek lazım. Yeni bir durum orta zal’ın planı yerde. Yeni bir süreç başlıyor gibi” diyor. İşte, Özal’ın ‘PKK’yi dağDoğan Güreş Niyeti, Mart’ın 22. günü dan indirme ve terörü sona başlayıp 29’una kadar uzayan erdirme planı’ buydu. Kısacası dağda Şeker Bayramı’ndan yararlanarak ‘kosavaşanlarla onların yurtdışındaki lider nuyu biraz dinlendirmek ve zaman kadrolarına (başta Apo’ya) yönelik bir kazanmak’. af düşünüyordu. Bu affı Türkiye, yüzRamazanın son günü MGK’de ‘gölerce şehit ailesi nasıl sindirecekti? rüşünü’ söylüyor. Kuruldan bir karar Hükümet ne yapacaktı? TSK nasıl karçıkıyor; ancak bildiride ateşkes sorunu şılayacaktı ve TBMM’den artık çohiç yokmuş gibi bir üslup benimseniğunluğu elinde bulunduramayan Özalyor. bu affı nasıl geçirecekti? Ancak, PKK ile diyalog gündeme Amacı “silahla yürütülen siyasal gelince, Özal dışındaki üyeler tepki mücadeleyi yasal platforma çekgösteriyor: “Eşkıya ile masaya otumekmiş”. Kafası, böylesi bir öneriyi rulur mu, aracı kullanılır mı?” yaşama geçirmenin yollarını arıyordu. Askerler böyle diyor. Tabii Demirel Önce TBMM’ye bir ‘çare bulması’ gerekliydi. de aynı görüşte. Zaten açıktan söylüZamana gereksiniyordu: Bu gerekyor bu görüşü. Özal, tepkileri önceden çeyle ‘ateşkesin en az 25 gün uzatılhesaplamayacak kadar acemi bir polimasını’ istiyordu. tikacı değil kuşkusuz. O da PKK ile Tam sırasıydı. Ateşkes süresinin doğrudan ilişki yerine mesajlarını dodolmasına iki hafta kala, Nisan 1993 laylı yollardan göndermeyi yeğliyor. başlarında, Orta Asya gezisine çıkmaÖzal, hükümetten ayrı düşünüyordu. dan bir gün önceydi: Talabani Köşk’e Geçen yıl Nevruz kana bulanmıştı, oyçıktı ve sonra HEP milletvekilleri de. sa bu yıl kansız geçmişti. O Cumhurbaşkanı, ateşkesin sağladığı işte bu noktayı dayanak alıyor ve ‘hükümetin ortaya çıkan bu yeni durumu kavrayamadığına ve basmakalıp demeçlerle barış sürecini baltaladığına’ inanıyordu. Oysa, ‘bir an önce yeni duruma uygun politikalar üretilmesinden’ yanaydı ve kafasında ‘bir çözüm planı’ vardı. Bu planı yanındakilere açtı: Yanındakilerden biri gazeteci Cengiz Çandar’dı ve ona “Bu iş nasıl çözülür biliyor musun” dedikten sonra, kafasında bir çözüm parametresi olduğunu ifade eden bir iki şey söyledi: “Önemli olan ateşkesi kalıcı kılmaktı”. “Kalıcı kılmak için dağdaki adamları indirmek lazım aşağı, PKK’lileri indirmek lazım. Onun için af çıkartmak lazım. Af çıkartmadan inmezler. Şimdi, öyle bir af çıkaracaksın ki, önder kadronun sabote edemeyeceği bir af. Yani affı önder kadroya, yöneticilere teşmil etmezsen affı engellerler. O yüzden kademeli bir af çıkaracaksınız. Yani: ‘Hiç kimseyi öldürdüğü, bilmem ne yaptığı subut Süleyman Demirel etmemiş olanların silahları bırakması halinde bütün haklarına sahip olarak, dağa çıkmadan önce neyse öyle devamını sağlayacaksın!’ Bunun yoluna yordamına, hukuki imkânlarına bakmak lazım. Yöneticiler için şartlı bir madde ilave etmek lazım. ‘Beş yıl yasaklı kalacaksın’ denilecek bunlara; ‘her türlü Erdal nönü seçme ve seçilme hakkından, vatandaşlık haklarından yoksun kalacaksın.’ Beş yıl içinde TC Ceza Kanunu’nun herhangi bir maddesini ihlal etmezlerse beş yıl sonunda her türlü hakka yeniden sahip olacaklar.” erçeği HEP Milletvekili Sırrı Sakık açıkladı: “Özal, ‘Gidip ateşkes süresini uzatmalısınız’ dedi.” Bu dramatik sahnenin üzerinden dört yıl geçtikten sonra Özal’ın Köşk’te söylediklerine Sırrı Sakık şunları ekliyor: “Hatta şunu da söyledi: ‘Siz tepki alabilirsiniz, size saldırabilirler de, ama bana da saldıracaklar, hep birlikte göğüslemek zorundayız. Çünkü bu sorun el yakıyor. Yani siyasiler ürkebilir, korkabilir, ama görebildiğim kadarıyla askerlerin bir kanadı da artık benim gibi düşünüyor’ demişti bize ve rahmetli bize bu referansı verdiğinde de ‘Ben sizin arkanızdayım, gidin’ demişti.” Nisan 1993 başlarında Özal’dan hız alan Talabani ile HEP’liler Şam’a, Apo ile buluşmaya gittiler; Özal da Türki Cumhuriyetleri‘ne. Bir koşturmaca, bir ‘arabulucu trafiği’ sürüp gidiyor. İlk haber Bekaa’dan geldi. Özal TalabaniApo ile ilişkilerinde köprü görevi yapan Cengiz Çandar’dan beklediği haberi Azerbaycan’da aldı: “Apo, ateşkesi süresiz uzatacak”! “Bu iş böyle devam edemez” diyordu Özal. Ona göre, “Önümüzdeki ay içinde (mayısta) bu ‘işi’ çözmek için bir tavır konulmazsa, terör geri dönebilirdi.” G “Eski günleri aratacak şiddette geri dönebilirdi.” Özal, uzun, yorucu Orta Asya gezisi son durağı Azerbaycan’dan döndü. Bir gün sonra, 16 Nisan 1993 Cuma günü: Apo, HEP milletvekillerinin de katıldığı basın toplantısında ateşkesi süresiz uzattığını açıkladı. Türkiye’de hiçbir şey değişmeyecekti. Demirel’in tavrı değişmedi.Tabii İnönü’nün de: “Silahlı insanlarla konuşulmaz, teröristle masaya oturulmaz, savaşılır.” Özal da, ‘tek başına sürdürdüğü diyalogla sonuç alamayacağını’ anlamıştı. Devletin başı, teröristlerle ‘diyalog içinde’ olduğunu o günlerde açıklamıyor, sadece çevresindekilerle konuyu konuşuyor ve tabii, Kürt sorununa bambaşka gözle bakan Kürt kökenli HEP milletvekilleri ile ilişki kuruyordu. Ne o günler ne de sonraları; bir cumhurbaşkanının hükümete, parlamentoya karşın böyle davranışları sorgulanmadı. Hükümete karşı ‘vaziyet alıyordu artık. Hükümet bir ay içinde süresiz ateşkese karşın olumlu adım atmaz ve ‘böyle donmuş kalırsa’... Ne pahasına olursa olsun Özal ‘ortaya atılacak’ ve... “...Çözüm formülünü açıklayacaktı.” Askerler kadınları aşağıladı ANKARA (AA) Türkiye’nin, 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan İsrail’in Mavi Marmara saldırısının ardından BM Genel Sekreteri’nin talebiyle oluşturulan Soruşturma Paneli’ne 1 Eylül 2010 tarihinde sunduğu ara raporun ayrıntıları netleşti. Raporda İsrail askerlerinin gemideki yolculara zulmettiği, kadınları cinsel açıdan aşağıladığı belirtildi. İsrail askerlerinin gemiye inmeden helikopterlerden ateş açarak iki sivili öldürdüğü belirtilen raporda “Saldırı sırasında İsrail askerleri sivil yolculara karşı aşırı, rastgele ve orantısız güç kullanmıştır. Yolcular, silahlı saldırıya karşı, silah kullanmaksızın meşru müdafaa haklarını kullanmışlardır. Geminin kontrolünü ele geçirdikten sonra da İsrail askerleri, temkin ve teenni göstermek yerine, fiziki ve psikolojik şiddete başvurmak suretiyle, yolculara zulmetmeyi sürdürmüşlerdir. Yolcular dövülmüş, yumruklanmış, su, yiyecek ve tuvalet ihtiyaçlarını gidermekten mahrum edilmiş, kelepçelenmiş, saatlerce güneşin altında bırakılmış ve sözlü saldırıya uğratılmıştır” denildi. ‘Yaşam hakkı ihlal edildi’ Raporda İsrail’in Aşdod Limanı’na on saat süren yolculuktan sonra dahi, yolcuların çoğunluğunun kelepçeli kaldığı belirtilerek yolculardan bazılarının soyularak arandığı, kadınların cinsel açıdan aşağılayıcı muameleye tabi tutulduğu hatta bir kadının birden çok kez soyunmak zorunda bırakıldığı ve bacaklarının arasına bir metal detektörü yerleştirildiği bilgisi verildi. Raporun sonuç bölümünde İsrail’in Yaşama Hakkı da dahil olmak üzere temel insan hakları ve özgürlüklerini ihlal ettiğine dikkat çekildi. Raporda “Hiçbir devletin kendisini hukukun üstünde görmesine izin verilmemelidir. Cezasızlık yerini sorumluluğa terk etmelidir. İsrail sorumluluğunu teslim etmeli ve buna bağlı olarak da açıkça özür dileyerek hukuk dışı saldırısıyla yol açtığı zarar ve kayıpları tazmin etmelidir” denildi. Gül: İsrail hükümetinin şımarık tavrının göstergesi İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail’in hazırladığı Mavi Marmara raporuna ilişkin, “İsrail’in yaptıklarının uluslararası hukukla ilgisi yoktur” dedi. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) 2011 Genel Kurulu’nun Kış Oturumu’na katılmak üzere dün Strasbourg’a giden Gül, hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde ziyarete ilişkin basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, İsrail’in hazırladığı Mavi Marmara raporuna ilişkin, “İsrail’in açıkladığı bu rapor da yine uluslararası hukuk nezdinde hiçbir kredibilitesi olmayan, hiçbir meşruiyeti, inandırıcılığı olmayan kendi belgesinden başka bir şey değildir. Aslında bu İsrail hükümetinin dünyayı ve uluslararası hukuku dikkate almayan şımarık tavrını gösteriyor” diye konuştu. Ö Haaretz gazetesinin başyazısı 8. Cumhurbaşkanı Özal’ın cenazesi büyük bir katılımla yapılan törenin ardından defnedildi. u davranış Cumhurbaşkanı sıfatı nedeniyle ‘bütün halkına karşı sorumluluğunun bir gereğiydi!’ Kamuoyu gazetelerdeki haberlerle ‘barış planını’ sindirmeye zorlanıyordu. 13 Nisan’da gazete manşetleri “Özal’ın PKK’ye af formülü” başlıklarıyla donanmıştı. HEP çevreleri ise Özal yasasını “Dağdan indirme formülü” diye özetliyordu. Haberlere göre ‘formül’ şöyleydi: “Oluşturulacak tarafsız bir birim, dağdan inen PKK’lilerin yazılı itiraflarını alacak. Eyleme katılmamış olanlar silahlarını bırakarak normal yaşama dönecekler. Eyleme katılanlar seçme ve seçilme hakkı dahil her türlü vatandaşlık hakkından yararlanamayacak. 5 yıl süreyle herhangi bir eyleme katılmazlarsa verdikleri ifadelerin belgeleri yakılarak imha edilecek ve normal vatandaşlık haklarına yeniden sahip olacaklar.” Apo, Özal’ın af girişiminin uygulamaya gireceğine inanmış olacak ki, süresiz ateşkesi ilan etmişti. Elbette Özal’la görüşen Talabani ile HEP’li milletvekillerinin ‘aktardığı bilgiler, izlenimler’ de ateşkes kararında etkili olmuştu. Apo, kendini TC Cumhurbaşkanı’nı ‘yanına çekmiş’ sayıyor ve siyasal büyük bir başarı kazandığına inanıyordu. Ankara’dan destek sesleri yükseliyordu. B Beklenmedik SON Örneğin 36 SHP milletvekilinin desteği ve bu grup adına örneğin Mümtaz Soysal, “Halka karşı duydukları sorumluluğun gereği ortaya çıkan fırsatın ve barış sürecinin dikkate alınması, iç barışın kalıcı olması için her türlü çabanın harcanması gerektiğine inandıklarını” bildiriyordu. Başbakan Demirel ise o sırada bir yandan ani bir kalp krizi ile ölen gazeteci Kemal Ilıcak’la ilgili İLKSAN’a verilen büyük paralara ilişkin suçlamalarla, bir yandan da Güneydoğu’daki yaşamı normale getirme çabalarıyla uğraşıyordu. 16 Nisan 1993 günü Özal, Başbakan Demirel’le bu konuda ‘son görüşmesini’ yaptı. O noktaya gelmişti ki; TBMM’yi bypass edecek bir kararnamenin hazırlığıyla uğraşıyordu. Kararnameyi hükümet uygun görmezse ya “Halka çıkıp düşündüğü çözümü, af formülünü açıklayacak” ya da arada bir söylendiği gibi yeni bir siyasal oluşumu yaşama geçirerek fiili siyasete dönecek ve ‘bu mis Rapor iyi de durum kötü Dış Haberler Servisi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Mavi Marmara baskını ile ilgili İsrail raporunun ilk bölümünün yayımlanmasının ardından, operasyon sırasında İsrail askerlerinin hem kendilerini hem de vatanlarını savunduklarını öne sürerek “Bu onların sadece önceliği değil, aynı zamanda da görevidir. İsrail devleti de onların arkasındadır” dedi. İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi ise “Rapor iyi de durum kötü” başlıklı başyazısında, raporun İsrail hükümetinin beklentileri açısından çok iyi olduğunu, ancak yarar sağlamaktan uzak olduğunu belirtti. Haaretz, komisyonun, “kendisini atayan Netanyahu’nun rüyasını gerçekleştirdiğini” belirterek, “Komisyon ‘Netanyahu komisyonu’ olarak adlandırılsaydı, bundan daha iyi bir rapor hazırlayamazdı” diye yazdı. Komisyon başkanı emekli yargıç Yaakov Turkel ve arkadaşlarının bu olayda “yargıç değil avukat” olduklarını yazan gazete, atamaları İsrail hükümeti tarafından yapılan iki yabancı gözlemcinin komisyonda bulunmalarının da bu nedenle “çok fazla önemli olmadığını” kaydetti. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip Crowley ise “İsrail tarafından yapılan şeffaf, tarafsız ve inandırıcı bir soruşturmanın ürünü olan bu raporun bağımsız olduğunu düşündüklerini” iddia etti. Demirel meşguldü Apo’dan süresiz ateşkes Özal’ın ölümünün üzerinden 40 gün geçti geçmedi. Deniliyor ki: Özal’ın önayak olduğu kararname MGK gündemine geldi. MGK’den sınırlı af tavsiyesi K NC BÖLÜMÜN SONU C MY B C MY B yonu’ yani PKK’ye affı bizzat uygulamaya koyacaktı. Kuşkusuz, ‘bu uygulamanın başarıya ulaşması için’ Özal’ın başında olacağı ‘yeni oluşum’ diye adlandırılan bir siyasal partinin TBMM’de en azından birinci parti olması ya da tek başına çoğunluğu yakalaması gerekiyordu. (17 Nisan 1993) Apo, Bekaa’da Özal’dan gelecek işareti bekliyordu. “Çözüme çok yaklaşıldığına inanıyordu.” Akşam yemeğine oturuldu. Apo’nun yanında HEP milletvekilleri vardı. Televizyon açıktı. Televizyon Apo’nun beklediği haber yerine... ... Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölüm haberini verdi.. Apo, dondu kaldı... “Bu işi çözecekti“ dedi ve ekledi: “Öldürüldü!” MGK, iç barış için Apo’yu dışlayan PKK’ye “sınırlı bir affı” Bakanlar Kurulu’na tavsiye etti. Affa yeşil ışık yakıldığının yayıldığı saatlerde; BingölElazığ karayolunda asker taşıyan bir otobüs yolda durduruldu. PKK, 33 er, 2 sivili kurşunlayarak öldürdü. Katliamı HEP Milletvekili Sırrı Sakık’ın kardeşi gerçekleştirmişti. Sınırlı af, tabii, derhal askıya alındı. Apo, bir süre sonra asker giysileri içinde basının karşısına geçti: “Özal gitti, barış bitti” dedi. CUMHURBAŞKANI ÖLDÜYAŞASIN YENİ CUMHURBAŞKANI Özal öldü. İki askersel darbe, altı kez iktidardan giden, yedi kez iktidara geri dönen Başbakan Süleyman Demirel; 8. Cumhurbaşkanı’nın ölümünden 29 gün sonra 16 Mayıs 1993 günü Türkiye Cumhuriyeti’ nin 9. Cumhurbaşkanı seçildi. ABD raporu inandırıcı buldu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle