18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 21 OCAK 2011 CUMA ‘Tutukluluk cezaya dönüştü’ YARGISEN kuruldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu önderliğinde kurulan Yargıçlar ve Savcılar Sendikası (YARGISEN) heyeti sendikanın kuruluş dilekçesini Ankara Valiliği’ne verdikten sonra Anıtkabir’i ziyaret etti. Adana Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner ile Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’ın da sendikanın kurucu üyeleri arasında oldukları öğrenildi. BALYOZ SORUŞTURMASI Gazetemiz yöneticilerini kabul eden Cumhurbaşkanı Gül, tutukluluk süresinin Türkiye’ye itibar kaybettirdiğini belirterek ‘Umarım Balbay’la ilgili süreç kısa sürede tamamlanır’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’de tutuklu sayısının hükümlü sayısından fazla olduğunu, tutukluluğun cezaya dönüştünü vurgulayarak bunun Türkiye için itibar kaybettirici bir durum olduğunu söyledi. İki yıldır Silivri’de tutuklu bulunan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ile ilgili olarak “Ümit edelim süreç kısa sürede tamamlanır” diyen Gül, yargı reformunun objektif biçimde yapılması gerektiği uyarısında bulundu. Bu konuda AB kriterlerinin referans alınmasını isteyen Gül, hiçbir gazetecinin yazılarından dolayı hapse girmemesi gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç ve gazetemiz yöneticilerini kabulünde gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Gül’ün değerlendirmeleri şöyle: Türkiye itibar kaybeder: Yargı alanını çok noksan görüyorum. Bunu herhangi bir kurum olarak değil genel bakarak söylüyorum. Yargı alanında çok köklü reformlar olmalı. Ama bunu, reaksiyon şeklinde değil, olması gerektiğine inandığım için söylüyorum. Bunu her ortamda yapıcı bir üslupla söylüyorum ki söylediklerim dinlensin ve alınsın. Son günlerde baktığımız zaman bunun ihtiyacını o kadar çok hissediyoruz ki. Birincisi çok tartışma oluyor, ikincisi tutuklu sayısının hükümlü sayısından çok olduğu bir ülke demokratik standartlardan ne kadar uzak olur. Hakkımızda rapor yazsalar deseler ki “bu ülkenin tutukluları hükümlülerinden daha çoktur,” bu doğrusu itibar kaybettirici bir durumdur. Yapılması gereken mahkemelerin süratli bir şekilde neticelenmesini temin etmektir. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Objektif olmalı: Bazen tezata da düşüyoruz, bir taraftan tutuklu süreleri uzun oluyor, öbür taraftan da 10 seneyi umhurbaşkanı Gül, gazeCCumhuriyet Vakfı Başkanı temiz İmtiyaz Sahibi ve Orhan Erinç, Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer ve Ankara Haber Müdürü Emine Kaplan’ı kabul etti. Gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtlayan Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan’a stat protestosu ve tartışmalı konularla ilgili sorulara ise “Bu konulara girmeyelim” diyerek yanıt vermemeyi tercih etti. Belgelerde yeni iddialar İstanbul Haber Servisi Balyoz davasına gönderilen yeni “delillerdeki” iddialara göre sıkıyönetim ilanı halinde, İstanbul’da kaç günlük yiyecek, içecek gibi temel tüketim malzemesinin bulunduğu da hesaplandı. “Oraj Hava Harekât Planı” eklerinde, İstanbul’daki alışveriş merkezlerinin durumuna ilişkin planlar da yer alıyor. Anadolu yakasının birinci bölge olduğu, burada, yiyecek ve içecek maddeleri ile temel tüketim maddelerinde, İstanbul Anadolu yakasının ihtiyacını giderebilecek şekilde 10 günlük malzemenin bulunduğu kaydediliyor. Sıkıyönetim ilan edilmesi ile birlikte 330 er ve erbaş ile birlikte alışveriş merkezlerine el konulacağı, ikinci bölge olan BeşiktaşSarıyerBeyoğlu’nda 8 günlük malzemenin bulunduğu, 3. bölge olarak nitelendirilen EminönüSilivri hattında, 9 günlük malzemenin bulunduğu ifade ediliyor. İstanbul, Bursa, Balıkesir, Bandırma ve Yalova’da bulunan büyük alışveriş merkezlerinin kontrol edilerek, halkın temel ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılacağı ifade ediliyor. İkinci bir emre kadar İDO’nun seferlerinin iptal edilmesi, basın ve halkla ilişkileri sıkıyönetim komutanlığının yapacağı gibi konular da Oraj planının ekleri arasında yer alıyor. Oraj, “İMKB Durumu” başlıklı belgede de sıkyönetim ilanı ile birlikte İMKB’nin tüm faaliyetlerinin dondurulacağı, İMKB binasına girişlere izin verilmeyeceği belirtilerek “Maddi kayba uğramamaları için güvenilir asker ve sivil şahısların harekât öncesinde haberdar edilerek gerekli tedbirleri almaları sağlanacaktır” ifadesi yer alıyor. Sıkıyönetim ilanıyla birlikte Fenerbahçe Stadyumu’nun öncelikli olarak toplama merkezi daha sonra açık hapishane olarak kullanılacağı ifade edilerek “Diğer kuvvetlere ait görevli personel ile birlikte Fenerbahçe Stadyumu’nun emniyeti alınacak olup havadan uçak ve helikopterle kontrol sağlanacak, bu konuda haberleşme ve işaretleşmelere ait hususlar gözden geçirilecektir” deniliyor. Kürtçe tabelalara takipsizlik DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi hakkında yerleşim birimlerini gösteren yön ve isim levhalarında Türkçe yer adlarının altında parantez içerisinde Kürtçe isimlerin de yazılması nedeniyle, 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun’a aykırı olduğu gerekçesiyle başlatılan soruşturma tamamlandı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı belediye yetkilileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Kararda ilgili yasanın Arap harflerini yasakladığı, Kürtçe dilinde ve Latin harfleri kullanılarak ibarelerin yazılması nedeniyle eylemin kanunun yasakladığı kapsama girmediği belirtildi. ‘Hrant Dink cinayeti göz göre göre olmuş’ Hrant Dink cinayeti: Bunlar bizim için üzücü şeyler. Ben daha önce “koruyamamışız” demiştim. Gereken tedbirler alınamadı. Göz göre göre olmuş açıkçası. Böyle şeyler bundan sonra olmamalı. İnsanlar kendilerini öz yurdunda mahzun hissetmemeli. Doğusu ayrı, Batısı ayrı. Farklı inançlardan insanlar var. Bizim çok daha olgun olmamız gerekiyor. Ve herkesi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesi çok daha fazla kucaklamamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken gösterilen hedefler belli. Dinamik bir biçimde bu doğrultuda Türkiye geliştikçe birçok probleminin kendiliğinden yok olacağını düşünüyorum. Kardeşiyle görüştüm. Kendilerini biraz gabile neredeyse yetersiz görecek bir ikinci cümlemizde böyle bir tezata düşüyoruz. İnsanları 10 sene içinde suçluysa suçlu, suçlu değilse serbest bırakamamışız. O bakımdan bu konularda çok ciddi, objektif, en gelişmiş demokratik hukuk uygulayan ülkeleri gözleyerek süratle yapmamız gerekenleri hayata geçirmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bu süreçte yargılamanın süratli olması, yargılama neticelendiğinde ben suçsuzum diyen suçlunun bile ‘hak ettiğimi aldım’ di rip hissettiklerini gördüm. Onu gidermek için konuştum. Onlar da, babası da, babasının babası da, dedesi de bu ülkenin vatandaşı. Öyle değil miydi? Benim sorunum neyse onunki de aynıdır. O zaman söyledim. Sakın bunu inancınız farklı olduğu için sadece size karşı yapılmış bir şey görmeyin dedim. Öyle örnekler veririm ki bu ülkenin en büyük çoğunluğunun içinden gelene de başka yerlerde farklı insanlara da ne büyük yanlışlıklar yapılmıştır. Böyle görmek gerekir. Bunların hepsi demokratik ve hukuk standartlarla ilgilidir. Ben Türkiye’nin Ermeni vatandaşı olduğum için bu yapıldı diye bakmamak gerekir. Bundan sonra bunların hiç olmayacağını garanti etmemiz gerekir. uluslararası hukuku üstün tutuyoruz. Ama kendimizi buna göre hazırlamıyoruz. Çok üzücü durumlar da ortaya çıkıyor. Tutukluluk cezaya dönüştü: Bugün uzun süre belki suçsuz, belki de suçu varsa bile yaptığından daha fazla cezalandırmış gibi durumlar ortaya çıkıyor. Bunlar üzücü durumlar. Ne kadar ilkesel objektif bakılırsa o kadar memleket için iyi bir iş yapılmış olur. Olağanüstü dönemlerde konjonktürel işler oluyor, ondan sonra başka bir dönem geliyor onu geri alıyor, sonunda kaybeden bütün Türkiye oluyor. TBMM’deki konuşmamda da söyledim, tutukluluğun cezaya dönüştüğünü. Adalet bakanı ile de görüştüm, mahkeme başkanlarıyla da konuşuyoruz. Somut örneklere girildiği zaman herkesin ‘mahkemelere müdahale etmeme’ gibi bir çekincesi oluyor. Ama ilkesel bazda herkes uyar, o yönde yasalar düzeltilir, gereği neyse onlar yapılırsa inanıyorum ki birçok yanlış düzelir. Soruşturma aşaması uzun sürüyor: Ceza yasalarında değişiklikler yapıldı. Bunlar yapılırken eskiden suçluyu tespit etmek için tasvip etmediğimiz baskı ile itiraf gibi yöntemler uygulanıyordu. Bundan kurtulmak için delillerin toplanması safahatı güçlü hale getirildi. Bunun için de dosyanın hazırlanması safhası uzun sürüyor. Ama mahkemeye ulaştıktan sonra daha süratli gidiyor, eskiden mahkeme safhası daha uzun sürüyordu. Yeterli eleman sayısı, tahsis edeceğimiz imkânlar, bütün bunlar yargı reformunun bir parçasıdır. Tabii, ombudsmanlık, istinaf mahkemeleri, geniş anlamda düşündüğümüzde ayıklanabilir. Bu konular üzerinde objektif biçimde çalışmak gerekiyor. Yargıhükümet çatışması: Hepsi Türkiye’nin kurumları. Ona ya da buna işaret etmem doğru olmaz ama yargıda yaşananlar, hepimizin, Türkiye’nin meselesi. O nedenle süratle ve objektif hareket etmek gerekiyor.Aramızda çok farklı görüşler olduğu için belki de AB kriterleri referans olabilir. Nasıl yapacağız, ne olacak noktasında, onlar bize işaret olabilir. Objektif bir arabulucu gibi referans olabilir. Mustafa Balbay’ın durumu: Ümit ederim ki mahkemeler süratle sonuçlansın. Sizin de bir arkadaşınız yargılama safhası içinde. Tabii ki kolay değil. Ama umut edelim ki kısa süre içinde bütün bu süreç tamamlanır. Basın özgürlüğü için bakana talimat: Dış gezilerde en çok karşıma çıkan konulardan biri bu. Bunun sadece mahkeme safahatlarının yayımlanması konusu diye biliyordum. Ama sonra öğrendim ki öyle değilmiş. Çok kabulü mümkün olmayan mahkumiyetler var. Bunların muhakkak irdelenmesi lazım. Türkiye’nin hiçbir zaman gazetecileri yazdıklarından dolayı hapse girdiği bir ülke olmaması lazım. Tüm yaptıklarımız, imajımızı silip atar. Bir düşünce, fikrin arkasında şiddet olmasın. Bizim en hoşlanmadığımız, aykırı fikirler bile şiddet içermiyorsa yazılabilir. Ben bunu Adalet Bakanı ile tekrar görüşerek takip edeceğim. Meclis kapanmadan bu düzenlemelerin çıkarılması lazım. yebilmesi için etkin, verimli, süratli, dünyaya açık olması gerekir. Yargı dünyaya kapalı: Bizim yargı alanımız da dünyaya biraz kapalı kurumlarımızdan biri. Bunu hep yüksek mahkeme başkanlarıyla da konuşuyorum. Yurtdışında master’lar, doktoralar olsun. Asker, polis çok gönderiyor, kaymakamlar bir sene gidiyor, üniversite hocaları zaten gidiyor. Oysa yargı mensupları en az belki yurtdışına çıkıyorlar. Halbuki biz anayasamızda bile kendi hukukumuzdan Hava saldırısına karşı Oraj’ın Hava Savunma Planı’nda da irticai faaliyetlerin Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit ettiği, 28 Şubat’ta elde edilen kazanımların, 2002 genel seçimleri ile beraber tehdit edildiği ifade ediliyor. Sıkıyönetim ilanıyla, ülke yönetiminin kontrol altında tutularak tehdidin büyümesinin önleneceği kaydedilen planda, sıkıyönetime karşı havadan yapılacak saldırılara karşı, Atatürk ve Sabiha Gökçen Hava Limanı İşletmeleri’ne el konulacağı, Hazerfan Havaalanı’nın tüm uçuşlara kapatılacağı, 162. Filo Komutanlığı’nın bir bölümünün Çorlu meydanına intikal edeceği ve İstanbul hava sahasındaki bir saldırıya, hava savunma füze sistemleri ve sonra hava savunma uçaklarıyla müdahale edileceği belirtiliyor. Zorunlu haller dışında Türk hava sahasının uluslararası hava trafiğine kapatılacağı ifade ediliyor. Hazırlanacak planda, Ege uçuşlarının arttırılması ve gerginliğin tırmandırılmasının esas alınacağı belirtilerek hükümetin de desteğinin bulunduğu değerlendirilen irticai tehdidin kök unsurları ile birlikte yok edilmesi maksadıyla, sıkıyönetim uygulamalarına ivedilikle geçişin gerekli olduğu değerlendirilerek bu amaca ulaşmak için özel direktif ile verilen görevlerin ilgili personel tarafından gizlilik ve bilmesi gereken prensibi ihlallerine mahal vermeden, titizlikle yerine getirileceği ifade ediliyor. Mayın pususunda 1 yaralı ŞIRNAK (Cumhuriyet) Şırnak, merkeze bağlı Dağkonak ve Özveren köyleri arasında PKK’li teröristlerce önceden döşendiği belirtilen mayın patladı. Patlama sonucunda Sait Belge yaralandı. Terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki kamplarından kaçan 1 terörist de Şırnak’ın Silopi ilçesinde güvenlik güçlerine teslim oldu. ARJANTİN CUMHURBAŞKANI CRISTINA KIRCHNER TÜRKİYE’YE GELDİ Kirchner, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşürken Türkiye, Arjantin arasında Diplomasi Akademileri Arasında İşbirliği Mutabakat Zaptı, Hükümetler Arası 20112014 Yılları Kültür İşbirliği Anlaşması ve Türkiye ile Arjantin arasında Hava Ulaştırması Anlaşması imzalandı. (Fotoğraf: AA) İsrail: Operasyon hukuka uygun KUDÜS (ANKA) İsrail’de, 31 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleştirilen ve dokuz Türk’ün ölümü ile sonuçlanan Mavi Marmara baskınını soruşturan Turkel Komisyonu’nun raporunun ilk bölümü pazar günü açıklanacak. Komisyonun ‘operasyon uluslararası hukuka uygun’ sonucuna vardığı öğrenildi. Ermeni krizini yok saydılar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, geçen yıl Ermeni krizi nedeniyle Arjantin ziyaretini iptal etmiş olmasına karşın Arjantin Cumhurbaşkanı Cristina Kirchner, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün daveti üzerine resmi bir ziyaret için Türkiye’ye geldi. Çankaya Köşkü’nde yapılan açıklamalarda, geçen yıl yaşanan gelişmelere ilişkin imada bile bulunulmaması dikkat çekti. Gül, konuşmasında 1890 yılından 1913 yılına kadar o günkü Osmanlı topraklarında yaşayan 200 bine yakın kişinin Arjantin’e göç ettiğini ve Arjantin vatandaşı olarak bugün ülkelerine hizmet verdiklerini anlattı. Gül, “Arjantin’de siz bunlara ‘Los Turcos’ diyorsunuz, bu da ilişkilerimizde tabii ki köklü bir bağ oluyor” diye konuştu. Gül, Kirchner’in Türkiye ziyaretinden memnun döneceğine olan inancını ifade ederek konuşmasını “Bu açıdan sayfanın içi de en güzel şekilde doldurulacaktır” sözleriyle tamamladı. Konuşmasında Türkiye ile Arjantin’in çok özel bağlara sahip iki ülke olduğunu belirten Kirchner ise Arap asıllı bütün Arjantin vatandaşlarına Los Turcos’la hitap edildiğini ifade etti. Kirchner, “Bu sıfat çok dostane bir sıfat” dedi. Konuk cumhurbaşkanı daha sonra Erdoğan ile bir araya geldi. Öte yandan “TürkiyeArjantin Ticaret ve Yatırım Heyeti” ikili iş görüşmeleri çerçevesinde çeşitli sektörlerden Arjantin’den 35, Türkiye’den 140 firma bir araya geldi. ‘YENİ BELGELERDE ÇELİŞKİ VAR’ Kızını öldüren baba, intihar etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Altındağ Başpınar Mahallesi’nde oturan ve seyyar köftecilik yaptığı bildirilen Salih Seçkin, 11 yaşındaki kızı Aleyna Seçkin’i boğazını keserek öldürdü. Salih Seçkin, daha sonra oturduğu apartmanın dördüncü katından atladı. Hastanede yaşamını yitiren Salih Seçkin’in, eşi Tesmiye Seçkin’in bir hafta önce evi terk etmesi üzerine bunalıma girerek cinnet getirdiği ileri sürüldü. Çetin Doğan’ın kızından itiraz İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sanığı, eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan ve damadı Dani Rodrik, “cdogangercekler” adlı web sitesinden, Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bulunan belgelere itiraz ediyor. Pınar Doğan, “Gölcük’te ‘bulunan’ belgeler yeni elimize geçti. Görünen o ki özellikle Suga ve Oraj planlarıyla ilgili birçok ek belge üretilmiş. Bunları incelememiz zaman alacak” diyerek fark ettikleri bir tutarsızlığı paylaşıyor. Suga planıyla ilgili yeni belgelerin birinin ‘Müzahir Personel Listesi’ başlığını taşıdığını, belgenin üstverilerine göre oluşturma tarihi 14 Aralık 2002, son kaydetme tarihinin ise 20 Ocak 2003 olarak belirtildiğine dikkat çekiyor. “Üstverilere inanacak olursak belge son halini 20 Ocak 2003’te alıyor” diyen Doğan, şöyle devam ediyor: “Ancak listede görünen A.D.M’nin birliği CC MAR NAPLES o tarihte henüz yok. Bu blogda daha evvel yazdığımız gibi, CC Mar Naples, 1 Temmuz 2004 tarihinde kuruluyor ve bu tarihten itibaren Headquarters Allied Naval Forces Southern Europe’un (HQ NAVSOUTH) yerini alıyor. İlginç olarak, aynı belgede üç diğer denizcinin birliği de NAVSOUTH olarak görülüyor. Halbuki CC MAR NAPLES’in var olduğu tarihlerde NAVSOUTH yok, NAVSOUTH’un olduğu tarihlerde de CC MAR NAPLES yok.” Türkiye’ye ‘kavuştu’ Ankara’ya gelen ABD’nin yeni Büyükelçisi Ricciardone, Türkçe ‘Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşurmuş’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD Başkanı Barack Obama’nın Senato’yu bypass etmek amacıyla özel yetkisini kullanarak, temmuz sonundan bu yana Maslahatgüzar düzeyinde yürütülen Ankara Büyükelçiliği’ne atadığı Francis J. Ricciardone görevine başlamak üzere Ankara’ya geldi. İnişinde, Türkçe olarak “Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşurmuş” diyen Ricciardone’nin gelişini, Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi bir grup öğrenci protesto etmek istedi. Güvenlik güçleri, öğrenci grubuna müdahale ederek bölgeden uzaklaştırdı. Ricciardone havaalanında Türkçe yaptığı açıklamasına “Merhabalar” diyerek başladı. Daha önce de Türkiye’de görev yapmış olduğu için ailecek Türkiye’ye tekrar gelmekten çok mutlu olduklarını belirten Ricciardone, “Türkiye hem bölgesi hem de ABD için çok önemli bir ülkedir. Her geçen gün de daha mühim, nüfuzlu ve etkili bir ülke olmaktadır. Bundan dolayı Başkan Obama’nın dediği gibi benim görevim iki ülke arasındaki ittifakın ve halkların dostluğunun ilerletilmesidir” dedi. Ricciardone, diplomasi kariyerine 32 yıl önce Türkiye’de başladığını, eşi ile birlikte Türkiye’yi doğusundan batısına gezerek çok sevdiklerini, ilk kızlarının da Türkiye’de doğduğunu anlattı. Düzeltme Gazetemizin dün yayımlanan sayısında 15. sayfadaki “Prof. Nalbantoğlu yaşamını yitirdi” başlıklı haberde Prof. Ünal Nalbantoğlu yerine yanlışlıkla Fransız filozof Jacques Derrida’nın fotoğrafı yayımlanmıştır. Özür dileriz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle