23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2011 PAZARTESİ 18 ‘GALATASARAY, KRİZİ STATLA BİTİREMEZ’ G.Saray’ın bu sezon yaşadığı kriz sizce iyi yönetilemedi mi? M.D.: G.Saray o krizi iki sonuçla yaşayıp, iki sonuçla bertaraf edeceğini düşünüyorsa yanlış… Büyük camialar ne böyle üç beş kötü sonuçla bu krizi yaşarlar, ne de üç beş iyi sonuçla farklı çizgiye gelirler. G.Saray’da kamuoyuyla çok iç içe yaşanan bir sürü hadise var. Kulübün içinde yönetilmesi gereken kriz, kamuoyuyla birlikte paylaşılıyor. Bu, camiadaki güveni sarsar. İçeride çalışan insanların geleceğe dönük düşüncelerini olumsuz etkiler. Açığa vurmasalar da kendi içlerinde yeni arayışlar yaşarlar. Bunların hepsi o camiadaki insanlara olumsuzluk aşılar. Bu negatif bir elektriktir. G.Saray maalesef şu anda bu elektriği yaşıyor. Bu, statla ya da yeni şeylerle bertaraf edilecek bir şey değil. G.Saray, kriz yönetiminde çok sağlıklı görüntü vermedi. Umarım bu havayı yeni statlarıyla birlikte kulüp olarak da değiştirirler. G.Saray’ın yaşadığı sıkıntı sadece saha içi krizi olmadı. SPOR ‘F.BAHÇE KAZANIRSA LİG SON ANA KALIR’ Görevdeyken ligin çizgisi hakkında söyledikleriniz ‘Mustafa Denizli kehanetleri’ şeklinde yorumlanıyordu. Sizce bu sezon lig kaçıncı haftada çözülür? M.D.: Kehanet, kadercilerin işidir. Ben kaderci değilim. Ben, beyniyle iş yapmaya gayret eden bir insanım. Bu tablo, ayrıştırılmış bir lig durumu gibi gözükse de bence daha ayrışmadı. Bu tablonun ayrışması için ligin asgari ilk 5 haftasının anormal geçmesi gerekir ki burada takımlar kopsun. Bu kopma kesinlikle olmayacak. İkinci hafta bir maç var; bu sadece F.Bahçe’nin Trabzon’la oynayacağı maç değil. Bu, Bursa’nın F.Bahçe’nin ve Beşiktaş’ın yol haritasının ortaya çıkacağı maçtır. Trabzon’un F.Bahçe’yi yenmesi halinde sadece kendilerinin kazanacakları değil rakiplerin kaybedecekleri daha büyük olacaktır. O bakımdan Trabzon, F.Bahçe’yi yenerse elinde bulundurduğu futbolcu kadrosu şampiyonluk duygusunu daha güvenli yaşamaya başlar. Ama kaybederse bu lig son haftaya taşınır. Duayen teknik direktör, ‘Kafamda sağlıklı bir Denizli hissedeyim, heyecana varım’ dedi BüyükMustafavedaetmedi CUMHUR ÖNDER ARSLAN SEZGİN GELMEZ ANTALYA Beşiktaş, F.Bahçe ve G.Saray’ı şampiyon yapan tek teknik direktör... F.Bahçe’yi ligde zirveye çıkaran ilk yerli çalıştırıcı... Beşiktaş’a Türkiye Kupası ve lig şampiyonluğunu aynı sezonda kazandıran ilk Türk teknik adam... G.Saray’la o dönemki adı Şampiyon Kulüpler Kupası (Şampiyonlar Ligi) olan Avrupa arenasında yarıfinal tadan ilk antrenör... Ulusal Takım’ı Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek finale çıkaran ilk çalıştırıcı... Evet; hep ‘ilk’leri ve ‘tek’leri yaşayan, ülke futboluna kariyeri boyunca artı değerler katan, hayatının hiçbir döneminde karamsarlığa kapılmayan isim Mustafa Denizli’den bahsediyoruz. Tecrübe abidesi Denizli, sağlık engeline takılınca bir süre görev yapmama kararı alsa da, o, hep futbolun içinde, tıpkı sahadaymış gibi aynı heyecanı yaşıyor. Mustafa Denizli, Beşiktaş’tan, şampiyonluk yarışına; G.Saray’ın yaşadığı krizden, Ulusal Takım’a kadar birçok konuda düşüncelerini Cumhuriyet’le paylaştı. Beşiktaş’tan ayrıldıktan sonra kulübe danışman olmanız gündemdeydi. Siyah Beyazlıların yaptığı son transferlerde sizden görüş alındı mı? Mustafa Denizli: Danışmanlığı fahri olarak yapacaktım ama planladığımız kasım ayının sonu gibiydi. Ben danışmanlık görevini sağlıklı şekilde hayata geçirecek durumda olmadım. Bu bir geçiş süreci. Çok yoğun fikirlere ihtiyaç olmayan bir dönem. Zaman zaman başkanla konuşuyoruz, diğer yöneticiler arıyor sohbet ediyoruz. Ancak transferle ilgili onlara bir görüş beyan etmedim. O konumda kendimi hissedersem rahatlıkla beyan ederim. Şiddet önlenemez Sporda şiddet olaylarına bakış açınız nedir? M.D.: Türkiye’de şiddet önlenemez bir şey. Sevgisi olmayan insanların birbirine karşı davranış biçiminde bir şey beklemek hayalcilik olur. 40 senedir eğitim sistemi çökmüş bir ülkede yaşıyorsun. O sistemin içinden gelen insanlar şiddet görüntülerinde sahne alıyor. Şiddeti sadece futbolda aramayın. Son 20 yılımız TV başında şiddetle geçti. 20 yıldır gazeteler TV’ler şiddetle açılıyor, şiddetle kapanıyor. Ülke sanki her şeyde güllük gülistanlık, bir tek statlarda mı şiddet var? Ülkenin her tarafında şiddet var. Burada daha çok oluyor, çünkü yapılanların cezası yok. O şiddeti de ceza almayanlar daha rahat uyguluyor. Spordan sorumlu bakan olsanız, bir şeyleri değiştirebilir miydiniz? M.D.: Spordan sorumlu değil, ülkeden sorumlu spor bakanı olduğun zaman bir şeyler değişir. Yetki sadece verilmez, yetki kullanılır. Türkiye’de olan her şey kanunlar çerçevesinde mi düzenlendi? Hayır. Kanunla kural çok farklı şeylerdir. Kurallar vardır yazılı değildir, yazılı olanları zaten kanundur, yönetmeliktir. Her şeyi yazılı beklediğin zaman koyun olmayı kabul etmişsin demektir. ‘YANLIŞ ÇOKTUR PİŞMANLIK YOKTUR’ Futbol hayatınızda ve teknik direktörlük döneminizde yaşadığınız çok büyük bir pişmanlık var mı? M.D.: Hayatta hiçbir şeyden pişmanlık duymadım. Niye “Keşke” diyeyim. Keşke, bir pişmanlık ifadesidir. Hepsini severek, isteyerek yaptım; doğruyu da yanlışı da… Yanlış çoktur, pişmanlık yoktur. Neden kendimi sorgulayayım? Sahada heyecanın içinde olmakla, ekrandan bakmak arasında ne gibi duygular yaşıyorsunuz? M.D.: Futbol heyecanını yaşamak için bir takımın başında olmaya gerek yok. Yıllarımı geçirdiğim bu dalın içinde her an heyecanlanıyorsun. Ekrandan bakmak çok farklı bir şey. Bir maç içinde tansiyonum herhalde 20’lerde cereyan ediyordu. Şimdi onu daha net hissedebiliyorum. Bazen stres yaşamamak, stres yaratıyor. ‘Transferler heyecan verici’ Siyah Beyazlıların bu sezonki transferlerini nasıl değerlendiriyorsunuz, kendi döneminizle kıyaslar mısınız? M.D.: Şu şartların daha bir üst grup olduğu mutlak. Burada önemli olan, bu bireylerin bir araya gelmesi kadar birlikte olabilmeleri. Bu birliktelik sağlanırsa transferlerin ne kadar iyi olduğu ortaya çıkar. Onun için daha bu süreç yaşanmadı. Birey olarak üst düzey futbolcuları bir araya getirebilirsiniz ama eğer onları belli bir potada birleştiremezseniz umutsuz bir tablo ortaya çıkartabilir. Şu anda Beşiktaş’ın ortak bir dili oluşuyor. Takım Türkçeden fazla Latince konuşan bir ekip. Bu bir takım için avantaj. Gelen futbolcuları bireysel olarak değerlendirdiğimiz zaman hepsinin geride bıraktıkları önemli bir kariyer çizgileri, birlikte oynamışlıkları var. Demek ki Beşiktaş önemli bir transfer projesini gerçekleştirdi. Görüntü olarak doğru bir iş ama bunun doğruluğunu sezon sonu görürsünüz. Camiaya ve taraftarlara heyecan verici transferler. Beşiktaş’ın konumu ne olursa olsun en fazla seyirciyi toplayacak maçlar Siyah Beyazlıların olacak. Bu sezon Anadolu takımları mı bir aşama kaydetti yoksa 3 büyüklerde mi bir yanlış var? M.D.: Burada beklentiler tek taraflıdır: Her kulübün yaptığı çalışmalarla bir aşama daha kaydetmesi. Bu aşamayı Bursa, Sivas, Trabzon gerçekleştirdi. Peki 3 büyükler gerçekleştirmiş mi? 1 yıl önce Beşiktaş’ın çifte kupalı şampiyonluğunun dışında beklediği hedefe giden yolda bir adım öne geçtiklerini söyleyemeyiz. Ama bir ya da birkaç adım geride olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Dolayısıyla bir tanesi bekleneni gerçekleştirdi. Trabzon ve Bursa’dan bir beklenti içindeydik. 3 büyükler bulundukları çizgiyi yukarı çekemediler, hatta muhafaza edemediler. C MY B C MY B Türk futbolunun son dönemdeki görüntüsünü bize anlatır mısınız? M.D.: Bu ülkede karamsarlığı yok etmiş bir insanım. Türk futbolunda şu anda bizi ileriye taşıyacak hiçbir görüntü yok. Bu karamsarlık değil bir tespit. Hayatımda hep optimist olmuş bir insanım. Pesimist düşünceler hayatımda hiç yer almadı. Burada Türk futbolunun geleceği mevzubahis. Türk futbolunu yetiştirecek, geliştirecek ve geleceğe taşıyacak birimlerin son derece senkronize çalışması lazım. Bu uyum şu anda Türk futbolunda yok. Taşıma su ile değirmen dönmez. Taşıma su ile birkaç defa değirmeni döndürebilirsin. Ama o suyun kaynağı yoksa mutlaka ve mutlaka değirmen durur. ‘Futbolumuzda bizi ileriye taşıyacak hiçbir görüntü yok’ Türk futbolundaki görüntü bu. Son 20 yılın içinde çok başarılı dönemler yaşadık. Kulüplerin ve federasyonun çok önemli girdileri oldu. Bu girdilerin son derece yanlış kullanıldığını ve kısa zaman dilimi içinde bunların ortadan kaybolduğunu görüyorsunuz. Türkiye’nin geleceğini sadece büyüklerin altyapısı oluşturmadı. Adana’nın, Antep’in, İzmir’in, İstanbul’un altyapısı oluşturdu. Bu kadar geniş bir alandan bu kaynağı alırken şimdi sadece İstanbul’a endekslemek doğru değil. Üç büyüklerin hali ortada. Hiçbirinin son 10 yılda önemli çiçekler açtıran bahçesinin olduğunu görüyor musunuz; görmüyorsunuz. Demek ki bu yanlış bir çalışma tablosu. Bunun mutlaka değişmesi lazım. Transferlerden söz ettik. Evet, ‘ ‘ M art ayında kontrollerim yapılacak. Eğer fiziki açıdan düşündüğüm çizgiye gelirsem görev yapacağım. Bu heyecana varım. Çünkü o heyecan yaşamımın bir parçası. Yeter ki kafamda sağlıklı bir Mustafa Denizli hissedeyim. Kimsenin, hakkımda bir şey düşünmesine gerek yok, ben kendi hakkımda düşüneyim yeter. Şu anda futbolun dışında bir görüntüm yok. Federasyon ve kulüplerle ilişkimi devam ettiriyorum. Ama fiilen görev yapmıyorum. Yani fiilen görev yapmasam dahi görev yapacağım. Bir beden içinde 3 tane canımız yok. Bir tane canımız var. Zaten o canın çok önemli bir bölümünü futbol için harcamışım. Harcamaya da devam ediyorum. Futbol için yaşadıklarımızın bedenimde kaç tane ameliyat olarak geri döndüğünü ben biliyorum. Teknik adamlık dönemimde neredeyse 5 6 operasyon geçirdim. İnsan bir şeye kendini odakladı mı ve adadı mı fedakârlık yapmak mecburiyetinde. Biz bunu fazlasıyla yaptık. Evet; çok şey kazandık ama en azından doğru bir isim kazandık. Ben ister miydim 60 yaşında şampiyonluk yaşadığım, şampiyonluk yarışı içinde olan bir takımdan ayrılmak… NAMAZ’ EVİZYON UYGULA ını verdiği ‘R ad izyon’ Hiddink’in ‘rev mu? r yol sistem doğru bi ması mümkün M.D.: Uygulan m. Bunu yaparsan ru olmayan bir du illi Takım futbol ne de M an ortada ne n olmay nide kalır. Futbol ye iği bir spor değil. in icat edild şeyler ‘Rüzgârda yıkılmayacaksın’ Türk teknik direktörler haksızlığa uğruyor mu? M.D.: Bilmem. Olabilir. Çok seven candan derler ya… Ondandır; çok sevdikleri için… “O gitsin, bu gelsin” demenin kanunen bir yasağı yok. Ama bunu söyleyenler, “O gitsin, ben geleyim” diyemiyor; “O gitsin, başkası gelsin” diyor. Derler… Bunlara ayakta kalarak cevap vermek önemli. Rüzgârın önünde eğilip bükülürsen ayakta kalamazsın. Her yerde bu mücadele olacaktır. Belki kendi insanına daha fazla oluyordur. Bu olaylara tek taraflı bakmamak lazım, çünkü durum hep karşılıklıdır. Eleştirinin dozu kaçanı olacaktır. Sen ne kadar ciddiye alıyorsun, ne kadar etkileniyorsun ? Orada bir unvan taşımak önemli değil. Taşıdığın unvan içinde mücadele edebilme, ayakta kalabilme yeteneğin önemli. Teknik adamlar Türkiye’de rüzgâra karşı koyamadığı için bu kırılganlık daha fazla ortaya çıkıyor. Onlar da kolay yıktıkları ağacın üzerine daha fazla gitmeye çalışıyorlar. Biz de yıllarca yaşadık, yaşıyoruz. Önemli olan o rüzgârla yıkılmak değil, o düşünceleri değiştirmektir. Bizim teknik adamlarımız biraz bu konuda çaba sarf etmeli. “Bize çok yükleniyorlar” demek kolaycılık olur. O zaman burada yaşama hakkın olmaz. ‘Aykut en ideal konumda’ F.Bahçe’de Aykut Kocaman gibi genç bir teknik adamın görev yapması zor mudur? M.D.: 45 yaş o seviyeler için en ideal yaştır. F.Bahçe Aykut’un ilk çalıştığı yer değil ki... Daha önce görev yaptığı kulüpler oldu. Biz G.Saray’da başlangıç yaptık. Orada başlayıp, devam ettik. Aykut’un buralarda olması kadar doğal bir şey yok. Ama F.Bahçe ve benzeri büyük kulüplerdeki rüzgârlar daha güçlü esiyor, biraz şiddetini arttırıyor. Daha fazla insan grubuyla yakın temasta oluyorsun, yaptığın işler tüm yurtta izleniyor. Onun baskısı daha fazla oluyor. O baskıları rahatlıkla göğüsleyebilmek, stratejinle buları bertaraf edebilmek önemli. Hata, teknik adamın yaşamında hep olacaktır. Beşiktaş heyecan veriyor. Ama bu heyecan onu kaç sene götürecek? Bu heyecanı Türkiye’de kulüplerde yaşatacak olanlar da üst düzeydeki yarışmacı teknik adamlar değildir. Bunları kulüpler oluşturur. Bu teknik adam politikası değildir. Kulüpler buna inanmadığı sürece ancak kısa vadeli mesajlar verirler. Benim karamsarlığa kapıldığım bu büyük beklentilerin olduğu yerde herhangi bir beklentinin gerçekleşmemesi. Türkiye, kendi altyapısını kurutan bir ülke. 20 yılda 3 tane futbolcu çıkmış. Bu mümkün olmayan bir şey. O zaman bu çark yanlış dönüyor. 2008’de yaşanmış güzel bir tablo var. Ama o tablolar işini yapıp gittikten sonra arkasından devam edecekleri bulamıyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle