20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada tutmak istersin, kaçıp gider... O an bakmışsın ensendedir... Haftada 50 dakika, daha geniş alanda yaptığımız spor, biraz da rüzgârla koşabilmek içindir... Eylül “spor saatleri” öyle oldu... Biraz iyot kokusu, biraz yağmur kokusu, rüzgârın içindeydi tüm gökyüzünün dokusu... Bizim kuruyan otlar, iki haftalık ayrılıkta nasıl da değişmişler... Eylül yağmurları, köklerine can, dallarına ince yapraklar getirmiş. Rüzgârla dans etmeleri ne hoştu... Bir kitabın sayfaları nasıl rüzgârla birlikte yaprak yaprak uçuşursa, beynimde de bir dizi rüzgârlı sözcükler uçuştu... Ne güzel sözdür: Yönü belli olmayan gemiye hiçbir rüzgârın faydası olmaz! Rüzgâr, toplumsal hareketler içinde çok sık kullanılan bir tanımlama terimidir... Şu sözü nerede okumuştum: Değişim rüzgârları esmeye başlayınca, aptallar duvar örer, akıllı insanlar rüzgâr değirmeni kurar! Yeni bir yüzyıl başlamışsa, pek çok şey değişiyorsa; akılcı olan, özünü, benliğini yitirmeden onu karşılamak, kendin için kullanmak... Aksi halde değişim rüzgârının önünde savrulan kuklalar akıl hocalığına soyunuyor! Ne zaman rüzgârla ilgili bir şey yazmak, bir şey söylemek istesem aklıma ilk, 1982 yılındaki Ege Denizi anım gelir. Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nün Piri Reis adlı araştırma gemisi o günlerde ne zaman Ege Denizi’ne çıksa Yunanistan’la aramızda sorun olur. Bu çıkışlardan birine üç gazeteci katıldık. Urla’dan ılık bir mart akşamı ayrıldık. Hava tam Ege martı... Açıp kapatıyor... Bir ara tersine döndü. Gökyüzü tümüyle kapattı. Tepemizde kara bulutlar oynaşıyor. Bir de rüzgâr çıktı, güvertede durabilene aşk olsun. Bir ara Gökçeada’nın Kuzu Limanı’na sığındık. Ertesi gün yolculuk yine kara bulutlarla başladı. Günün ilerleyen saatlerinde ikinci kaptan güler yüzle yanımıza geldi. “Birkaç saat içinde gökyüzü pırıl pırıl olacak” dedi. Gün ortası adeta akşam saati gibiydi. İnanmak zordu ama söyleyen de ikinci kaptandı. Her şey ikinci kaptanın dediği gibi oldu. Akşamüzeri gökyüzü denizden daha maviydi. Kaptan bu doğal mucizeyi şöyle anlattı: “Saatlerdir rüzgâr esiyordu. Gökyüzü hep kapalıydı. Çünkü bütün gökyüzü bulutlarla kaplıydı. Bu havada gökyüzünde avuç içi kadar bile açıklık olsa, rüzgâr gökyüzünü yırtar, açar...” Demek ki asıl olan kara bulutların çokluğu değil, avuç içi kadar da olsa bir açıklık yakalamak ve bir rüzgâr estirmek. Bu başarılabilirse, kara bulutlar azmış çokmuş, hiç önemi yok. Türkiye’nin önümüzdeki dönemine bu pencereden bakmak akılcı ve gerçekçi. Avuç içi kadar aydınlık önemli bir başlangıç. Avuç içi kadar!.. Her şey avuçlarımızın içinde... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada toplantıdan sonra “diyaloğun devam etmesinde ya- rar gördüklerini” söylüyor ama gazete manşetleri gi- bi konuşmuyor: “Umut ediyoruz ki yeni bir sayfa açıl- mış olur” diyor. Gazetelerin görüşmeyle ilgili yorumsal başlıklarıy- la Çiçek’in söyledikleri farklı. Başbakan Yardımcısı umuttan söz ediyor. Görüşmeden sonra BDP Genel Başkanı Selahat- tin Demirtaş’ın açıklamalarına göre umut yüce bir da- ğın ardında. Önce hükümetin daha önceki açıklamalarının son- radan diyaloğa dönüştüğünün altını çizmek gerek. RTE, aylarca Kürt partileri (sonuncusu BDP); “PKK bir terör örgütüdür” diye açıklama yapmadıkça bu par- tilerle görüşmeyeceğini açıkladı. Ama hükümet bugün, Kürt partisi ile bir araya gel- meyi; soruna çözüm arayışlarına BDP’yi ortak eder gö- rünmeyi yeğliyor. Olabilir. Siyaset hakaretleri bile sindirebildiğine, si- yasette küslük, dargınlık olmaz diye geleneksel tav- rını muhafaza ettiğine göre… RTE ve hükümeti BDP ile kurulacak başka bir Kürt partisiyle neden görüş- mesin? O binlerce insanın ölümünden sorumlu terörist ba- şı ile masaya neden oturmasın? Anaların gözyaşı dinsin diye bu çabalar dedi mi, akan suların duracağını bildiği için! Lakin çözümün merkezi İmralı. Örgütün gözü, BDP’nin sözü İmralı’ya bakıyor. Terör örgütü ile devletin (hükümetin) masaya oturmayacağını ilan eden Başbakan, İmralı üzerinden PKK ile görüşmenin doğal olduğunu söylemekten çe- kinmiyor. Olayın siyasal yanı da İmralı’dan geçiyor. İmra- lı’dakinin daha önce açıkladığı siyasal çözüm yolla- rını bir süre sonra BDP dayatıyor. Sonuç: Siyasal ve terör olayları; “PKK-İmralı-BDP üçgeninde” oluşturuluyor. BDP ile İmralı’nın ortak dayatmaları dün hüküme- te bir kez daha bildirildi: Süslü, kamuoyunun kulağına hoş gelen birtakım cümlelerden sonra Demirtaş Kürtlere ayrıcalık tanı- manın koşullarını açıkladı: Ateşkesin sürmesi isteniliyorsa “sıcak mesajlar vermeleri konusunda hükümete ‘tavsiyelerde’ bulun- muşlar”. Tavsiye ise demokratik açılımların süreceği vaadi! Yani? Yeni anayasa ve… ...Yeni anayasada yer alacak temel kuralların açık- lanması! Bu ülkenin sağcısı solcusu, yeni ve sivil içerikli bir anayasanın bir an önce toplumsal uzlaşıyla hazırlan- masını zaten istiyor. BDP’nin niyeti başka. Dayatmalarının yer alacağı veya yer almasını sağ- layacağı umudunu taşıdığı için yeni anayasaya öncelik verdiğine kuşku yok. Üstelik yeni anayasa üzerinde BDP’nin dayatma- ları genel anlayıştan farklı, hem de çok farklı. BDP acaba, yeni anayasada hangi dayatmalarının yer almasında ısrar ediyor veya edecek? Evelemelerine gevelemelerine gerek yok: Hükümetin önüne koydukları olmazsa olmaz koşuluna bağladıkları dayatmalar, günlerdir açıkladıkları dayatmalar: Gazete haberlerine göre; “BDP heyeti demokratik özerklik ve anadilde eğitim probleminin yeni anaya- sa çalışmalarında öncelikli tartışma konularından bi- ri olmasını da istedi”. Tabii bunlar Kürt dayatmalarının -şimdilik- bir kıs- mı. İlk resmi temasta ola ki söylemedikleri, fakat her aşa- mada dile getirdikleri vazgeçilmez koşul: Yani anayasaya Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk ve Kürt, iki halktan oluştuğunun yazılması. Ya bu koşulu kabul edersiniz ya da demokratik öz- gürlük adı altında Kürdistan diye tanımladığımız iller- de bağımsızlık öncesi merkezden kopuk, özerk yö- netimler kurmamıza, ayrı bir bayrağımız olması- na razı olursunuz! Kırk katır, kırk satır politikası! Ateşkesin sürmesi için ellerinden gelen çabayı göstereceklermiş ama iki tarafın da (askerin de) ateşkese riayet etmesi koşuluyla. Ateşkes, ne zamana kadar? Barış deyince mangalda kül bırakmıyorlar. Ama toplumsal barışın gerçekleş- mesi için öncelikli koşul; örgütün silahları teslim et- mesi gerektiğini bir türlü söyleyemiyorlar. Bölücülükten vazgeçmiş görünmeleri şu sıralar içeriden, dışarıdan yüz bulamadıkları için. Görüşmelerde diledikleri ödünleri aldıkları sürece ateşkese riayet… velakin görüşmeler dayatmalarına uygun yürümediği kanısına vardıklarında İmralı’dan bir işaret. PKK, teröre yeniden hız verecek! Yaratmak istedikleri hava; Kürt çalıyor, Türk’ü oy- natıyor havası! [email protected] SAYFA 25 EYLÜL 2010 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Eylül Oslo Y 8 Helsinki Y 15 Stockholm Y 14 Londra PB 13 AmsterdamY 14 Brüksel Y 14 Paris Y 14 Bonn Y 15 Münih Y 17 Berlin Y 18 Budapeşte Y 21 Madrid B 21 Viyana Y 18 Belgrad Y 23 Sofya Y 20 Roma Y 22 Atina Y 23 Zürih Y 11 Moskova B 18 Aşkabat B 22 Taşkent B 28 Bakû B 24 Bişkek B 22 Tiflis Y 23 Kahire B 32 Şam PB 33 İstanbul PB 24 Edirne Y 27 Kocaeli PB 28 Çanakkale Y 25 İzmir Y 26 Manisa PB 29 Denizli PB 29 Zonguldak PB 23 Sinop PB 26 Samsun PB 29 Trabzon PB 28 Giresun PB 28 Ankara B 31 Eskişehir B 30 Konya B 30 Sıvas B 34 Antalya B 29 Adana PB 34 Mersin B 33 Diyarbakır Y 33 Şanlıurfa Y 34 Mardin Y 30 Siirt Y 33 Hakkâri Y 28 Van Y 26 Kars Y 25 Ülkemizin ge- neli parçalı çok bulutlu, Marma- ra’nın doğusu, Kıyı Ege, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi ile Gümüşhane, Bayburt ve Art- vin çevreleri sa- ğanak ve gök- gürültülü sağa- nak geçecek. Sevgili okurlarım, sizi daha baş- tan uyarayım! Bu bir “Pazarlama yazısıdır”: Bir gönüllü eğitim kuruluşunu, Çağdaş Eğitim Vakfı ÇEV’i… Bir sergiyi, ÇEV’in İstinye Park’taki sergisini… Bir bağış kampanyasını, ço- cuklara burs olarak aktarılacak olan, ÇEV’in sergisindeki elbise ve aksesuarların satışını… Ve bu kampanyaya naçizane bir katkı olarak fularımı… Pazarlıyorum! Sevgili okurlarım, Çağdaş Eği- tim Vakfı, ÇEV, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, ÇYDD ile birlikte, eğitime destek veren gö- nüllü kuruluşların başında gelir. Sloganları da pek güzeldir: Bu insanlar “Bir yerlerde bir ço- cuk, hep sizi hatırlasın” diyerek bağış toplar. 1994 yılında, toplumun önde gelen akademisyenleri, sanatçıla- rı, işadamları ve aydınları tarafın- dan kurulmuştur. Bugüne kadar 15.000’i aşkın ilk- öğretim, ortaöğretim ve üniversi- te öğrencisine burs sağlamıştır. Ayrıca, 96 yatak kapasiteli Sa- karya Üniversitesi Öğrenci Yur- du… Erzincan Tercan’da 450 öğ- renci kapasiteli M. Kutsi Beğdeş Atatürk İlköğretim Okulu… Muş, Bulanık, Yemişen’deki 500 öğrenci kapasiteli Çağdaş Eğitim Vakfı Pekcan İlköğretim Okulu… ÇEV’in yaptırdığı eğitim tesisle- ri arasındadır. Bugüne dek çeşitli sanatçı, ay- dın ve eğitimcinin desteğiyle pek çok projeyi hayata geçirmiştir. Son atılımlarından biri olan Ku- tup Yıldızı Projesi’ne ben de ka- tılmıştım. Değerli ve yetenekli fotoğraf sanatçısı, güzel insan Ebru Cey- lan’ın çektiği fotoğraflarla hazırla- nan albüm ve sergiden sağlanan gelirlerle de pek çok gencimizin ha- yatı kurtarılmıştı. ÇEV şimdi İstinye Park’ta ye- ni bir sergi düzenledi: Ünlülerin giysilerinden ve akse- suvarlarından oluşan bir sergi. Aralarında Arzu Sabancı, Atıl Kutoğlu, Ayşe ve Ece Ege, Ber- rin Yoleri, Betül Mardin, Çiğdem Simavi, Fazıl Say, Feryal Gül- man, Hakan Yıldırım, Haldun Dormen, Kıvanç Tatlıtuğ, Mehmet Okur, Mustafa Koç, Nasuh Mah- ruki, Nebahat Çehre, Nuri Bilge Ceylan, Sevan Bıçakçı, Sezen Aksu, Siren Ertan, Suzan Sa- bancı, Tan Sağtürk, Tarkan, Ya- lın, Yıldız Kenter gibi isimlerin de olduğu ünlülerin bağışladığı giysi ve aksesuvarlar 30 Eylül akşamı- na kadar satışta. Bağış yapmak isteyen ziyaret- çiler, sergi alanındaki Çağdaş Eğitim Vakfı görevlisine, hangi kı- yafeti veya aksesuvarı istediğini, yapacağı bağış miktarını ve iletişim bilgilerini bildiriyor. Sergi süresince verilen teklifler 30 Eylül günü değerlendirilecek ve en yüksek bağışı yapan kişiler is- tedikleri giysi veya aksesuvara sahip olacak. Bu sergiye ben de İtalya’dan biz- zat aldığım, saf ipek, çok sevdiğim, “takana uğur getiren” bir fularımı bağışlayarak katıldım. Bir yerlerde bir çocuk, hep si- zi hatırlasın istiyorsanız, sergiye bir uğrayın, siz de bir bağışta bulunun! Bu sergiye destek olan İstinye Park yönetimini… Ve bağışta bulunan sanat, iş ve moda dünyasının değerli men- suplarını kutluyorum. Onlar küçücük bir bağışla bile ol- sa, aydın sorumluluklarını unut- madıklarını kanıtlayan insanlardır. Büyük hedefler, küçük adımlar- la da gerçekleştirilebilir: Sorumlu kişilerin, birleştikçe bü- yüyen küçük adımlarıyla. Siz de onlara katılın sevgili okur- larım! Tabii ÇEV’den söz edince onun unutulmaz Başkanı Gülseven Ya- şer’i anmamak olmaz. Şu anda yurtdışında amansız bir hastalıkla boğuşan Yaşer’e de acil şifalar diliyorum! [email protected] www.kongar.org AYDINLANMA EMRE KONGAR Bir Pazarlama Yazõsõ: ‘Bir Yerlerde Bir Çocuk, Hep Sizi Hatırlasın’ İstiyorsanız… Arka Kapak Yazõlarõ... Nusret ERTÜRK yabiliriz. Şimdilik bir iki ilin arka kapağõna baka- lõm. Örneğin Kayseri’nin ar- ka yüzünü emekli bir öğretmene sordum. Bir an durdu, düşündü. Göz- leri, bir noktaya çakõldõ: “1969’un yazıydı. Tür- kiye Öğretmenler Sen- dikası, 1500 delege öğ- retmenle, bir sinema salonunda yıllık kurul- tay yapıyorduk. Salon, gün ortasında ateşe ve- rildi! 1500 öğretmen yakılacaktık! İnsan ola- nın aklı almıyor…” Halk ozanlarõnõn har- man olduğu, Pir Sul- tan’larõn boy verdiği, Cumhuriyet’in kuruldu- ğu o unutulmaz ilin, Si- vas’õn arka kapağõnõ bir beyefendi okudu: “Si- vas, 2 Temmuz 1993’te 37 aydının yakıldığı bir yerdir!” dedi. Sõrtlarõ okşanan kara eylemciler haklanmadõkça, arka ka- paklarõn paklanmasõ bek- lenmesin... Ön yüzde, ‘Osman Bey-Osmanlı Devle- ti’nin kurucusu, 1299- 1324’ yazõlõ. Bir de arka kapağa ba- kalõm. Osman Bey öl- düğünde bõraktõğõ mal varlõğõ yazõlõ orada: “Bir çift çizme, bir kaşık- lık, bir tuzluk, bir at zırhı, bir sade kılıç, bir kargı, bir yay, yedi ye- mek tası, dokuz kırmı- zı renkli sancak, do- kuz at, misafirler için bir sürü koyun.” Harun gibi gelip Ka- run gibi gidenlerin ku- laklarõ çõnlasõn. Her adõmda ‘Ah Osmanlı!’ diyenlerin Osman Bey’in bu dürüstlüğünü dillen- dirsinler yeter. Tanõmak, arka kapağõ okumakla başlar... Baştarafı 2. Sayfada HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasõnda Danõştay’a ve Cumhuriyet gazetesine saldõrõ dosya- sõ sanõğõ, gizli tanõk 9 olduğu iddia edilen Osman Yıldırım, mahkemeye Semih Tufan Gülaltay, Sedat Peker ve Alaat- tin Çakıcı gibi isimleri Ergenekon örgü- tünün alt yapõlanmasõnda yer almakla suçlayan bir dilekçe verdi. Osman Yõldõ- rõm dilekçesine kendi çizdiği bir Ergene- kon şemasõ da ekledi. Yõldõrõm, dilekçe- sinin Sedat Peker’in uzun süreden sonra ilk kez katõldõğõ duruşmada okunmasõ üzerine “Söylemlerimden vazgeçiyo- rum” dedi. Ancak Başkan Köksal Şen- gün, dilekçeyi dosyaya koydu. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi tara- fõndan Silivri’de görülen Birinci Ergenekon davasõnõn 160. duruşmasõnõ açan Başkan Köksal Şengün, sanõk ve avukatlarõnõn ta- leplerinin dinlenileceğini duyurdu. Başkan Köksal Şengün, sanõk Alparslan Ars- lan’a “Alparslan söyleyeceğin bir sözün var mı” diye sordu. Arslan ise dosyasõ Er- genekon ile birleştirildiğinden bu yana ilk kez “tahliye edin” isteminde bulundu. Başkan Şengün, Osman Yõldõrõm’õn 23 Eylül tarihinde bir dilekçe verdiğini belir- terek okumaya başladõ. Yõldõrõm’õn “Oku- mayın” demesi üzerine Başkan Şengün “Burada suçlamalar yapmışsın, oku- mak zorundayım” dedi. Yõldõrõm ise “O zaman dilekçemi geri çekiyorum, fera- gat ediyorum” diye bağõrdõ. “Dinlemek is- temiyorum” diyerek dõşarõ çõkmak isteyen Osman Yõldõrõm’a izin verilmedi. Başkan Şengün okumaya devam etti. ‘Bomba attım, cezamı çektim’ Danõştay ve Cumhuriyet’e saldõrõ dos- yasõnõn tutuklu sanõğõ İsmail Sağır, “Cum- huriyet gazetesine bomba attım, 5 yıldır yatıyorum, cezamı çektim, tahliyemi is- tiyorum. Danıştay saldırısını ben yap- madım” diye konuştu. Tutuklu sanõk emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Başkan Şengün’e hitaben “Osman Yıldırım gelecek gizli tanık olarak din- lenecek. Gizli tanıkların ifadesi sırasın- da eşlerinizi, çocuklarınızı da duruşmaya getirin. Burada nasıl bir yargılama ya- pıldığını görsünler. O utançla iyi bir mi- ras bırakayım diye kendinizi Boğaz Köprüsü’nden atarsınız” diye konuştu. Veli Küçük’ün kõzõ ve avukatõ Zeynep Kü- çük, Danõştay dosyasõnõn Ergenekon da- vasõndan ayrõlmasõnõ isteyerek “Bu dava bu ülkenin insanların üzerine salınmış bir gulyabanidir” diye konuştu. Duruşma saat 21.30 sõralarõnda ta- mamlandõ ve dava 19 Ekim’e ertelendi. İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek, eski İP Genel Sekreteri Nusret Senem, Hikmet Senem, avukat Kemal Kerinçsiz’in de aralarõnda bulunduğu 14 kişinin tahliye ta- lebi, Başkan Şengün’ün karşõ oyu ve oy- çokluğuyla reddedildi. Alparslan Arslan tahliyesini istedi. Osman Yõldõrõm, önce dilekçe verdi sonra vazgeçti Dilekçe tartışması AVCI, CEMAATİ ÇOK KIZDIRDI Yurt Haberleri Servisi - Devlet içindeki ce- maat örgütlenmesini anlatan “Haliç’te Ya- şayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Ce- maat” adlõ kitabõndan sonra mer- keze alõnan Eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, dün bazõ ga- zetelerde hakkõnda çõkan iddialarõ yalanladõ. Avcõ, “Böyle iftiralar atılmasını bekliyordum” dedi. Av- cõ, önümüzdeki günlerde basõn açõk- lamasõ yapacağõnõ ve doğrularõ açõk- layacağõnõ belirtti. Bugün ve Zaman gazeteleri dün “Haliç’te Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat” adlõ kita- bõnda emniyetteki Fetullah Gülen cemaati ya- põlanmasõnõ anlatan Hanefi Avcõ’yõ hedef al- dõ. Her iki gazetedeki haberlerde, Avcõ’nõn ede- biyat öğretmeni olan Kezban K. ile ilişkisi ol- duğu, ikilinin Devrimci Karargâh örgütü üyesi Necdet Kılıç’õn evinde buluştuğu, bu- nun geçtiğimiz günlerde Devrimci Karargah örgütüne düzenlenen operasyon ön- cesi yapõlan telefon dinlemelerinde ortaya çõktõğõ iddia edildi. Avcõ , 1980 öncesinde THKP-C Kurtuluş örgütü üyesi olan ve Devrimci Ka- rargâh soruşturmasõ kapsamõnda gözaltõna alõnan Kõlõç’õ tanõdõğõnõ be- lirterek, “Böyle iftiralar atılması- nı bekliyordum. Kadını tanıdığım doğru ancak örgüt ile ilişkim ol- duğu iddiaları tamamen yalan. Necdet’i tanıdığım için bu örgüt işlerine monte etmek istiyorlar. Yasadışı dinlemelerini mantıklı hale getirmek, man- tıklı göstermek için böyle bir yola başvu- ruyorlar” diye konuştu. ‘Cemrahattı,espribileyaptı’ Davayı izleyen kadın örgütleri, “Münevver için adalet istiyoruz” dedi. (AA) HİLAL KÖSE Lise öğrencisi Münevver Karabulut’u öldürdükten sonra boğazõnõ testereyle kesip cesedini Etiler’deki bir çöp kon- teynõrõna attõğõ iddiasõyla yargõlanan Cem Garipoğlu’nu cinayet günü görenler, sa- nõğõn çok sakin olduğunu, espriler yaptõ- ğõnõ söyledi. Karabulut’un öldürülmesine ilişkin da- vanõn Bakõrköy 4. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nde görülen dünkü oturumuna, Cem Garipoğlu’nun Karabulut’un cesedini Eti- ler’e taşõdõğõ korsan taksici Mehmet Cey- han Benice ve testereyi satõn aldõğõ nalburda çalõşan tezgâhtar İzzettin Babat tanõk ola- rak dinlendi. Tanõk Benice, Cem Garipoğ- lu’yla cinayet gecesi buluştuklarõnda omu- zunda bir gitar kutusu, yerde bir bavulun ol- duğunu söyledi. Garipoğlu’na bavulu bagaja koyarken yardõm edince bavulun ağõr ol- duğunu fark ettiğini ifade ederek, “Rus- ya’ya gideceğini, ağabeyinin orada ol- duğunu anlattı. Gitar çalmaya yeni baş- ladığını söyledi. Esprilerle gülerek soh- bet ettik. Ruh hali normaldi. Çok sakindi, şüphe uyandıracak hiçbir hareketi yok- tu” diye konuştu. Mahkeme, cinayetin iş- lendiği aileye ait villanõn kamera kayõtlarõnõn da yeniden incelenmesine karar verdi. ‘Özal, tıbbi tedavide vefat etti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Demokrat Parti Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, dönemin TBMM Başkanõ olarak sekizinci Cumhurbaşkanõ Turgut Özal’õn tõbbi tedavi alõrken yaşamõnõ yitirdiğini söyledi. Cindoruk, “Son nefesinin verilişi sõrasõn- da 3-5 metre yakõnõndaydõm, orada da gördüm ağ- zõndan köpük geldiği iddiasõ tamamen yalandõr. Tõb- bi tedavi alõrken vefat etmiştir” dedi. Başbakan’ın toplantısına boykot İstanbul Haber Servisi - Başbakan Tayyip Er- doğan’õn bugün medya yöneticilerine vereceği kahvaltõya internet medyasõndan sadece İnternet- haber, Haber 7 ve Habertürk siteleri davet edildi. 3 haber sitesi daha fazla internet medyasõ davet edil- mediği için toplantõya gitmeme kararõ aldõ. Zübeyde Hanım’ın büstü çalındı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başkentin en işlek caddelerinden Atatürk Bulvarõ üzerinde bu- lunan Zübeyde Hanõm Kõz Meslek Lisesi önünde- ki Zübeyde Hanõm’õn büstü çalõndõ. Okulun gü- venlik kameralarõ büstün çalõndõğõnõ görüntüleye- mezken polis olayla ilgili inceleme başlattõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle