Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
tutmak istersin, kaçıp gider... O an bakmışsın
ensendedir...
Haftada 50 dakika, daha geniş alanda
yaptığımız spor, biraz da rüzgârla koşabilmek
içindir...
Eylül “spor saatleri” öyle oldu... Biraz iyot
kokusu, biraz yağmur kokusu, rüzgârın içindeydi
tüm gökyüzünün dokusu...
Bizim kuruyan otlar, iki haftalık ayrılıkta nasıl da
değişmişler... Eylül yağmurları, köklerine can,
dallarına ince yapraklar getirmiş.
Rüzgârla dans etmeleri ne hoştu...
Bir kitabın sayfaları nasıl rüzgârla birlikte yaprak
yaprak uçuşursa, beynimde de bir dizi rüzgârlı
sözcükler uçuştu...
Ne güzel sözdür:
Yönü belli olmayan gemiye hiçbir rüzgârın
faydası olmaz!
Rüzgâr, toplumsal hareketler içinde çok sık
kullanılan bir tanımlama terimidir...
Şu sözü nerede okumuştum:
Değişim rüzgârları esmeye başlayınca, aptallar
duvar örer, akıllı insanlar rüzgâr değirmeni kurar!
Yeni bir yüzyıl başlamışsa, pek çok şey
değişiyorsa; akılcı olan, özünü, benliğini
yitirmeden onu karşılamak, kendin için
kullanmak... Aksi halde değişim rüzgârının önünde
savrulan kuklalar akıl hocalığına soyunuyor!
Ne zaman rüzgârla ilgili bir şey yazmak, bir şey
söylemek istesem aklıma ilk, 1982 yılındaki Ege
Denizi anım gelir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve
Teknolojisi Enstitüsü’nün Piri Reis adlı araştırma
gemisi o günlerde ne zaman Ege Denizi’ne çıksa
Yunanistan’la aramızda sorun olur.
Bu çıkışlardan birine üç gazeteci katıldık.
Urla’dan ılık bir mart akşamı ayrıldık.
Hava tam Ege martı... Açıp kapatıyor... Bir ara
tersine döndü. Gökyüzü tümüyle kapattı.
Tepemizde kara bulutlar oynaşıyor. Bir de rüzgâr
çıktı, güvertede durabilene aşk olsun. Bir ara
Gökçeada’nın Kuzu Limanı’na sığındık.
Ertesi gün yolculuk yine kara bulutlarla başladı.
Günün ilerleyen saatlerinde ikinci kaptan güler
yüzle yanımıza geldi. “Birkaç saat içinde gökyüzü
pırıl pırıl olacak” dedi.
Gün ortası adeta akşam saati gibiydi. İnanmak
zordu ama söyleyen de ikinci kaptandı.
Her şey ikinci kaptanın dediği gibi oldu.
Akşamüzeri gökyüzü denizden daha maviydi.
Kaptan bu doğal mucizeyi şöyle anlattı:
“Saatlerdir rüzgâr esiyordu. Gökyüzü hep
kapalıydı. Çünkü bütün gökyüzü bulutlarla kaplıydı.
Bu havada gökyüzünde avuç içi kadar bile açıklık
olsa, rüzgâr gökyüzünü yırtar, açar...”
Demek ki asıl olan kara bulutların çokluğu değil,
avuç içi kadar da olsa bir açıklık yakalamak ve bir
rüzgâr estirmek.
Bu başarılabilirse, kara bulutlar azmış çokmuş,
hiç önemi yok.
Türkiye’nin önümüzdeki dönemine bu
pencereden bakmak akılcı ve gerçekçi.
Avuç içi kadar aydınlık önemli bir başlangıç.
Avuç içi kadar!..
Her şey avuçlarımızın içinde...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
toplantıdan sonra “diyaloğun devam etmesinde ya-
rar gördüklerini” söylüyor ama gazete manşetleri gi-
bi konuşmuyor: “Umut ediyoruz ki yeni bir sayfa açıl-
mış olur” diyor.
Gazetelerin görüşmeyle ilgili yorumsal başlıklarıy-
la Çiçek’in söyledikleri farklı.
Başbakan Yardımcısı umuttan söz ediyor.
Görüşmeden sonra BDP Genel Başkanı Selahat-
tin Demirtaş’ın açıklamalarına göre umut yüce bir da-
ğın ardında.
Önce hükümetin daha önceki açıklamalarının son-
radan diyaloğa dönüştüğünün altını çizmek gerek.
RTE, aylarca Kürt partileri (sonuncusu BDP); “PKK
bir terör örgütüdür” diye açıklama yapmadıkça bu par-
tilerle görüşmeyeceğini açıkladı.
Ama hükümet bugün, Kürt partisi ile bir araya gel-
meyi; soruna çözüm arayışlarına BDP’yi ortak eder gö-
rünmeyi yeğliyor.
Olabilir. Siyaset hakaretleri bile sindirebildiğine, si-
yasette küslük, dargınlık olmaz diye geleneksel tav-
rını muhafaza ettiğine göre… RTE ve hükümeti BDP
ile kurulacak başka bir Kürt partisiyle neden görüş-
mesin?
O binlerce insanın ölümünden sorumlu terörist ba-
şı ile masaya neden oturmasın?
Anaların gözyaşı dinsin diye bu çabalar dedi mi, akan
suların duracağını bildiği için!
Lakin çözümün merkezi İmralı.
Örgütün gözü, BDP’nin sözü İmralı’ya bakıyor.
Terör örgütü ile devletin (hükümetin) masaya
oturmayacağını ilan eden Başbakan, İmralı üzerinden
PKK ile görüşmenin doğal olduğunu söylemekten çe-
kinmiyor.
Olayın siyasal yanı da İmralı’dan geçiyor. İmra-
lı’dakinin daha önce açıkladığı siyasal çözüm yolla-
rını bir süre sonra BDP dayatıyor.
Sonuç: Siyasal ve terör olayları; “PKK-İmralı-BDP
üçgeninde” oluşturuluyor.
BDP ile İmralı’nın ortak dayatmaları dün hüküme-
te bir kez daha bildirildi:
Süslü, kamuoyunun kulağına hoş gelen birtakım
cümlelerden sonra Demirtaş Kürtlere ayrıcalık tanı-
manın koşullarını açıkladı:
Ateşkesin sürmesi isteniliyorsa “sıcak mesajlar
vermeleri konusunda hükümete ‘tavsiyelerde’ bulun-
muşlar”.
Tavsiye ise demokratik açılımların süreceği vaadi!
Yani? Yeni anayasa ve…
...Yeni anayasada yer alacak temel kuralların açık-
lanması!
Bu ülkenin sağcısı solcusu, yeni ve sivil içerikli bir
anayasanın bir an önce toplumsal uzlaşıyla hazırlan-
masını zaten istiyor.
BDP’nin niyeti başka.
Dayatmalarının yer alacağı veya yer almasını sağ-
layacağı umudunu taşıdığı için yeni anayasaya öncelik
verdiğine kuşku yok.
Üstelik yeni anayasa üzerinde BDP’nin dayatma-
ları genel anlayıştan farklı, hem de çok farklı.
BDP acaba, yeni anayasada hangi dayatmalarının
yer almasında ısrar ediyor veya edecek?
Evelemelerine gevelemelerine gerek yok: Hükümetin
önüne koydukları olmazsa olmaz koşuluna bağladıkları
dayatmalar, günlerdir açıkladıkları dayatmalar:
Gazete haberlerine göre; “BDP heyeti demokratik
özerklik ve anadilde eğitim probleminin yeni anaya-
sa çalışmalarında öncelikli tartışma konularından bi-
ri olmasını da istedi”.
Tabii bunlar Kürt dayatmalarının -şimdilik- bir kıs-
mı.
İlk resmi temasta ola ki söylemedikleri, fakat her aşa-
mada dile getirdikleri vazgeçilmez koşul:
Yani anayasaya Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk ve
Kürt, iki halktan oluştuğunun yazılması.
Ya bu koşulu kabul edersiniz ya da demokratik öz-
gürlük adı altında Kürdistan diye tanımladığımız iller-
de bağımsızlık öncesi merkezden kopuk, özerk yö-
netimler kurmamıza, ayrı bir bayrağımız olması-
na razı olursunuz!
Kırk katır, kırk satır politikası!
Ateşkesin sürmesi için ellerinden gelen çabayı
göstereceklermiş ama iki tarafın da (askerin de)
ateşkese riayet etmesi koşuluyla.
Ateşkes, ne zamana kadar? Barış deyince mangalda
kül bırakmıyorlar. Ama toplumsal barışın gerçekleş-
mesi için öncelikli koşul; örgütün silahları teslim et-
mesi gerektiğini bir türlü söyleyemiyorlar.
Bölücülükten vazgeçmiş görünmeleri şu sıralar
içeriden, dışarıdan yüz bulamadıkları için.
Görüşmelerde diledikleri ödünleri aldıkları sürece
ateşkese riayet… velakin görüşmeler dayatmalarına
uygun yürümediği kanısına vardıklarında İmralı’dan bir
işaret. PKK, teröre yeniden hız verecek!
Yaratmak istedikleri hava; Kürt çalıyor, Türk’ü oy-
natıyor havası!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 25 EYLÜL 2010 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Eylül
Oslo Y 8
Helsinki Y 15
Stockholm Y 14
Londra PB 13
AmsterdamY 14
Brüksel Y 14
Paris Y 14
Bonn Y 15
Münih Y 17
Berlin Y 18
Budapeşte Y 21
Madrid B 21
Viyana Y 18
Belgrad Y 23
Sofya Y 20
Roma Y 22
Atina Y 23
Zürih Y 11
Moskova B 18
Aşkabat B 22
Taşkent B 28
Bakû B 24
Bişkek B 22
Tiflis Y 23
Kahire B 32
Şam PB 33
İstanbul PB 24
Edirne Y 27
Kocaeli PB 28
Çanakkale Y 25
İzmir Y 26
Manisa PB 29
Denizli PB 29
Zonguldak PB 23
Sinop PB 26
Samsun PB 29
Trabzon PB 28
Giresun PB 28
Ankara B 31
Eskişehir B 30
Konya B 30
Sıvas B 34
Antalya B 29
Adana PB 34
Mersin B 33
Diyarbakır Y 33
Şanlıurfa Y 34
Mardin Y 30
Siirt Y 33
Hakkâri Y 28
Van Y 26
Kars Y 25
Ülkemizin ge-
neli parçalı çok
bulutlu, Marma-
ra’nın doğusu,
Kıyı Ege, Doğu
ve Güneydoğu
Anadolu bölgesi
ile Gümüşhane,
Bayburt ve Art-
vin çevreleri sa-
ğanak ve gök-
gürültülü sağa-
nak geçecek.
Sevgili okurlarım, sizi daha baş-
tan uyarayım!
Bu bir “Pazarlama yazısıdır”:
Bir gönüllü eğitim kuruluşunu,
Çağdaş Eğitim Vakfı ÇEV’i…
Bir sergiyi, ÇEV’in İstinye
Park’taki sergisini…
Bir bağış kampanyasını, ço-
cuklara burs olarak aktarılacak
olan, ÇEV’in sergisindeki elbise ve
aksesuarların satışını…
Ve bu kampanyaya naçizane bir
katkı olarak fularımı…
Pazarlıyorum!
Sevgili okurlarım, Çağdaş Eği-
tim Vakfı, ÇEV, Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği, ÇYDD ile
birlikte, eğitime destek veren gö-
nüllü kuruluşların başında gelir.
Sloganları da pek güzeldir:
Bu insanlar “Bir yerlerde bir ço-
cuk, hep sizi hatırlasın” diyerek
bağış toplar.
1994 yılında, toplumun önde
gelen akademisyenleri, sanatçıla-
rı, işadamları ve aydınları tarafın-
dan kurulmuştur.
Bugüne kadar 15.000’i aşkın ilk-
öğretim, ortaöğretim ve üniversi-
te öğrencisine burs sağlamıştır.
Ayrıca, 96 yatak kapasiteli Sa-
karya Üniversitesi Öğrenci Yur-
du…
Erzincan Tercan’da 450 öğ-
renci kapasiteli M. Kutsi Beğdeş
Atatürk İlköğretim Okulu…
Muş, Bulanık, Yemişen’deki
500 öğrenci kapasiteli Çağdaş
Eğitim Vakfı Pekcan İlköğretim
Okulu…
ÇEV’in yaptırdığı eğitim tesisle-
ri arasındadır.
Bugüne dek çeşitli sanatçı, ay-
dın ve eğitimcinin desteğiyle pek
çok projeyi hayata geçirmiştir.
Son atılımlarından biri olan Ku-
tup Yıldızı Projesi’ne ben de ka-
tılmıştım.
Değerli ve yetenekli fotoğraf
sanatçısı, güzel insan Ebru Cey-
lan’ın çektiği fotoğraflarla hazırla-
nan albüm ve sergiden sağlanan
gelirlerle de pek çok gencimizin ha-
yatı kurtarılmıştı.
ÇEV şimdi İstinye Park’ta ye-
ni bir sergi düzenledi:
Ünlülerin giysilerinden ve akse-
suvarlarından oluşan bir sergi.
Aralarında Arzu Sabancı, Atıl
Kutoğlu, Ayşe ve Ece Ege, Ber-
rin Yoleri, Betül Mardin, Çiğdem
Simavi, Fazıl Say, Feryal Gül-
man, Hakan Yıldırım, Haldun
Dormen, Kıvanç Tatlıtuğ, Mehmet
Okur, Mustafa Koç, Nasuh Mah-
ruki, Nebahat Çehre, Nuri Bilge
Ceylan, Sevan Bıçakçı, Sezen
Aksu, Siren Ertan, Suzan Sa-
bancı, Tan Sağtürk, Tarkan, Ya-
lın, Yıldız Kenter gibi isimlerin de
olduğu ünlülerin bağışladığı giysi
ve aksesuvarlar 30 Eylül akşamı-
na kadar satışta.
Bağış yapmak isteyen ziyaret-
çiler, sergi alanındaki Çağdaş
Eğitim Vakfı görevlisine, hangi kı-
yafeti veya aksesuvarı istediğini,
yapacağı bağış miktarını ve iletişim
bilgilerini bildiriyor.
Sergi süresince verilen teklifler
30 Eylül günü değerlendirilecek ve
en yüksek bağışı yapan kişiler is-
tedikleri giysi veya aksesuvara
sahip olacak.
Bu sergiye ben de İtalya’dan biz-
zat aldığım, saf ipek, çok sevdiğim,
“takana uğur getiren” bir fularımı
bağışlayarak katıldım.
Bir yerlerde bir çocuk, hep si-
zi hatırlasın istiyorsanız, sergiye bir
uğrayın, siz de bir bağışta bulunun!
Bu sergiye destek olan İstinye
Park yönetimini…
Ve bağışta bulunan sanat, iş ve
moda dünyasının değerli men-
suplarını kutluyorum.
Onlar küçücük bir bağışla bile ol-
sa, aydın sorumluluklarını unut-
madıklarını kanıtlayan insanlardır.
Büyük hedefler, küçük adımlar-
la da gerçekleştirilebilir:
Sorumlu kişilerin, birleştikçe bü-
yüyen küçük adımlarıyla.
Siz de onlara katılın sevgili okur-
larım!
Tabii ÇEV’den söz edince onun
unutulmaz Başkanı Gülseven Ya-
şer’i anmamak olmaz.
Şu anda yurtdışında amansız bir
hastalıkla boğuşan Yaşer’e de
acil şifalar diliyorum!
ekongar@cumhuriyet.com.tr
www.kongar.org
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Bir Pazarlama Yazõsõ:
‘Bir Yerlerde Bir Çocuk, Hep
Sizi Hatırlasın’ İstiyorsanız…
Arka Kapak Yazõlarõ...
Nusret ERTÜRK
yabiliriz. Şimdilik bir iki
ilin arka kapağõna baka-
lõm.
Örneğin Kayseri’nin ar-
ka yüzünü emekli bir
öğretmene sordum. Bir
an durdu, düşündü. Göz-
leri, bir noktaya çakõldõ:
“1969’un yazıydı. Tür-
kiye Öğretmenler Sen-
dikası, 1500 delege öğ-
retmenle, bir sinema
salonunda yıllık kurul-
tay yapıyorduk. Salon,
gün ortasında ateşe ve-
rildi! 1500 öğretmen
yakılacaktık! İnsan ola-
nın aklı almıyor…”
Halk ozanlarõnõn har-
man olduğu, Pir Sul-
tan’larõn boy verdiği,
Cumhuriyet’in kuruldu-
ğu o unutulmaz ilin, Si-
vas’õn arka kapağõnõ bir
beyefendi okudu: “Si-
vas, 2 Temmuz 1993’te
37 aydının yakıldığı bir
yerdir!” dedi. Sõrtlarõ
okşanan kara eylemciler
haklanmadõkça, arka ka-
paklarõn paklanmasõ bek-
lenmesin...
Ön yüzde, ‘Osman
Bey-Osmanlı Devle-
ti’nin kurucusu, 1299-
1324’ yazõlõ.
Bir de arka kapağa ba-
kalõm. Osman Bey öl-
düğünde bõraktõğõ mal
varlõğõ yazõlõ orada: “Bir
çift çizme, bir kaşık-
lık, bir tuzluk, bir at
zırhı, bir sade kılıç, bir
kargı, bir yay, yedi ye-
mek tası, dokuz kırmı-
zı renkli sancak, do-
kuz at, misafirler için
bir sürü koyun.”
Harun gibi gelip Ka-
run gibi gidenlerin ku-
laklarõ çõnlasõn. Her
adõmda ‘Ah Osmanlı!’
diyenlerin Osman Bey’in
bu dürüstlüğünü dillen-
dirsinler yeter.
Tanõmak, arka kapağõ
okumakla başlar...
Baştarafı 2. Sayfada
HATİCE TUNCER
Birinci Ergenekon davasõnda Danõştay’a
ve Cumhuriyet gazetesine saldõrõ dosya-
sõ sanõğõ, gizli tanõk 9 olduğu iddia edilen
Osman Yıldırım, mahkemeye Semih
Tufan Gülaltay, Sedat Peker ve Alaat-
tin Çakıcı gibi isimleri Ergenekon örgü-
tünün alt yapõlanmasõnda yer almakla
suçlayan bir dilekçe verdi. Osman Yõldõ-
rõm dilekçesine kendi çizdiği bir Ergene-
kon şemasõ da ekledi. Yõldõrõm, dilekçe-
sinin Sedat Peker’in uzun süreden sonra
ilk kez katõldõğõ duruşmada okunmasõ
üzerine “Söylemlerimden vazgeçiyo-
rum” dedi. Ancak Başkan Köksal Şen-
gün, dilekçeyi dosyaya koydu.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi tara-
fõndan Silivri’de görülen Birinci Ergenekon
davasõnõn 160. duruşmasõnõ açan Başkan
Köksal Şengün, sanõk ve avukatlarõnõn ta-
leplerinin dinlenileceğini duyurdu. Başkan
Köksal Şengün, sanõk Alparslan Ars-
lan’a “Alparslan söyleyeceğin bir sözün
var mı” diye sordu. Arslan ise dosyasõ Er-
genekon ile birleştirildiğinden bu yana ilk
kez “tahliye edin” isteminde bulundu.
Başkan Şengün, Osman Yõldõrõm’õn 23
Eylül tarihinde bir dilekçe verdiğini belir-
terek okumaya başladõ. Yõldõrõm’õn “Oku-
mayın” demesi üzerine Başkan Şengün
“Burada suçlamalar yapmışsın, oku-
mak zorundayım” dedi. Yõldõrõm ise “O
zaman dilekçemi geri çekiyorum, fera-
gat ediyorum” diye bağõrdõ. “Dinlemek is-
temiyorum” diyerek dõşarõ çõkmak isteyen
Osman Yõldõrõm’a izin verilmedi. Başkan
Şengün okumaya devam etti.
‘Bomba attım, cezamı çektim’
Danõştay ve Cumhuriyet’e saldõrõ dos-
yasõnõn tutuklu sanõğõ İsmail Sağır, “Cum-
huriyet gazetesine bomba attım, 5 yıldır
yatıyorum, cezamı çektim, tahliyemi is-
tiyorum. Danıştay saldırısını ben yap-
madım” diye konuştu.
Tutuklu sanõk emekli Tuğgeneral Veli
Küçük, Başkan Şengün’e hitaben “Osman
Yıldırım gelecek gizli tanık olarak din-
lenecek. Gizli tanıkların ifadesi sırasın-
da eşlerinizi, çocuklarınızı da duruşmaya
getirin. Burada nasıl bir yargılama ya-
pıldığını görsünler. O utançla iyi bir mi-
ras bırakayım diye kendinizi Boğaz
Köprüsü’nden atarsınız” diye konuştu.
Veli Küçük’ün kõzõ ve avukatõ Zeynep Kü-
çük, Danõştay dosyasõnõn Ergenekon da-
vasõndan ayrõlmasõnõ isteyerek “Bu dava
bu ülkenin insanların üzerine salınmış
bir gulyabanidir” diye konuştu.
Duruşma saat 21.30 sõralarõnda ta-
mamlandõ ve dava 19 Ekim’e ertelendi. İP
Genel Başkanõ Doğu Perinçek, eski İP
Genel Sekreteri Nusret Senem, Hikmet
Senem, avukat Kemal Kerinçsiz’in de
aralarõnda bulunduğu 14 kişinin tahliye ta-
lebi, Başkan Şengün’ün karşõ oyu ve oy-
çokluğuyla reddedildi.
Alparslan Arslan tahliyesini istedi. Osman Yõldõrõm, önce dilekçe verdi sonra vazgeçti
Dilekçe tartışması
AVCI, CEMAATİ ÇOK KIZDIRDI
Yurt Haberleri Servisi - Devlet içindeki ce-
maat örgütlenmesini anlatan “Haliç’te Ya-
şayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Ce-
maat” adlõ kitabõndan sonra mer-
keze alõnan Eski Eskişehir Emniyet
Müdürü Hanefi Avcı, dün bazõ ga-
zetelerde hakkõnda çõkan iddialarõ
yalanladõ. Avcõ, “Böyle iftiralar
atılmasını bekliyordum” dedi. Av-
cõ, önümüzdeki günlerde basõn açõk-
lamasõ yapacağõnõ ve doğrularõ açõk-
layacağõnõ belirtti.
Bugün ve Zaman gazeteleri dün
“Haliç’te Yaşayan Simonlar, Dün
Devlet Bugün Cemaat” adlõ kita-
bõnda emniyetteki Fetullah Gülen cemaati ya-
põlanmasõnõ anlatan Hanefi Avcõ’yõ hedef al-
dõ. Her iki gazetedeki haberlerde, Avcõ’nõn ede-
biyat öğretmeni olan Kezban K. ile ilişkisi ol-
duğu, ikilinin Devrimci Karargâh örgütü
üyesi Necdet Kılıç’õn evinde buluştuğu, bu-
nun geçtiğimiz günlerde Devrimci Karargah
örgütüne düzenlenen operasyon ön-
cesi yapõlan telefon dinlemelerinde
ortaya çõktõğõ iddia edildi. Avcõ ,
1980 öncesinde THKP-C Kurtuluş
örgütü üyesi olan ve Devrimci Ka-
rargâh soruşturmasõ kapsamõnda
gözaltõna alõnan Kõlõç’õ tanõdõğõnõ be-
lirterek, “Böyle iftiralar atılması-
nı bekliyordum. Kadını tanıdığım
doğru ancak örgüt ile ilişkim ol-
duğu iddiaları tamamen yalan.
Necdet’i tanıdığım için bu örgüt
işlerine monte etmek istiyorlar. Yasadışı
dinlemelerini mantıklı hale getirmek, man-
tıklı göstermek için böyle bir yola başvu-
ruyorlar” diye konuştu.
‘Cemrahattı,espribileyaptı’
Davayı izleyen kadın örgütleri, “Münevver için adalet istiyoruz” dedi. (AA)
HİLAL KÖSE
Lise öğrencisi Münevver Karabulut’u
öldürdükten sonra boğazõnõ testereyle
kesip cesedini Etiler’deki bir çöp kon-
teynõrõna attõğõ iddiasõyla yargõlanan Cem
Garipoğlu’nu cinayet günü görenler, sa-
nõğõn çok sakin olduğunu, espriler yaptõ-
ğõnõ söyledi.
Karabulut’un öldürülmesine ilişkin da-
vanõn Bakõrköy 4. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nde görülen dünkü oturumuna, Cem
Garipoğlu’nun Karabulut’un cesedini Eti-
ler’e taşõdõğõ korsan taksici Mehmet Cey-
han Benice ve testereyi satõn aldõğõ nalburda
çalõşan tezgâhtar İzzettin Babat tanõk ola-
rak dinlendi. Tanõk Benice, Cem Garipoğ-
lu’yla cinayet gecesi buluştuklarõnda omu-
zunda bir gitar kutusu, yerde bir bavulun ol-
duğunu söyledi. Garipoğlu’na bavulu bagaja
koyarken yardõm edince bavulun ağõr ol-
duğunu fark ettiğini ifade ederek, “Rus-
ya’ya gideceğini, ağabeyinin orada ol-
duğunu anlattı. Gitar çalmaya yeni baş-
ladığını söyledi. Esprilerle gülerek soh-
bet ettik. Ruh hali normaldi. Çok sakindi,
şüphe uyandıracak hiçbir hareketi yok-
tu” diye konuştu. Mahkeme, cinayetin iş-
lendiği aileye ait villanõn kamera kayõtlarõnõn
da yeniden incelenmesine karar verdi.
‘Özal, tıbbi tedavide vefat etti’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Demokrat
Parti Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, dönemin
TBMM Başkanõ olarak sekizinci Cumhurbaşkanõ
Turgut Özal’õn tõbbi tedavi alõrken yaşamõnõ yitirdiğini
söyledi. Cindoruk, “Son nefesinin verilişi sõrasõn-
da 3-5 metre yakõnõndaydõm, orada da gördüm ağ-
zõndan köpük geldiği iddiasõ tamamen yalandõr. Tõb-
bi tedavi alõrken vefat etmiştir” dedi.
Başbakan’ın toplantısına boykot
İstanbul Haber Servisi - Başbakan Tayyip Er-
doğan’õn bugün medya yöneticilerine vereceği
kahvaltõya internet medyasõndan sadece İnternet-
haber, Haber 7 ve Habertürk siteleri davet edildi. 3
haber sitesi daha fazla internet medyasõ davet edil-
mediği için toplantõya gitmeme kararõ aldõ.
Zübeyde Hanım’ın büstü çalındı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başkentin
en işlek caddelerinden Atatürk Bulvarõ üzerinde bu-
lunan Zübeyde Hanõm Kõz Meslek Lisesi önünde-
ki Zübeyde Hanõm’õn büstü çalõndõ. Okulun gü-
venlik kameralarõ büstün çalõndõğõnõ görüntüleye-
mezken polis olayla ilgili inceleme başlattõ.