Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AYŞE SAYIN
ANKARA - BDP ile AKP arasõnda
önceki gün yapõlan kritik görüşmede,
BDP’liler, PKK’nin “eylemsizlik” ka-
rarõnõn devam ettirilmesi için AKP’den
“askeri ve siyasi operasyonların dur-
durulması”nõn yanõ sõra, seçimlerden
önce “yüzde 10’luk seçim barajının
düşürülmesi” talebini de iletti. Baş-
bakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek ve
Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’in ise
bu konudaki talepleri, gerekli yerlere
iletmek için “not ettiği”, anayasa de-
ğişikliği konusunda ise diğer siyasi par-
tilerle de görüşerek “uzlaşma zemini
arayacağı” mesajõ verdiği kaydedildi.
Görüşmeyi Cumhuriyet’e değer-
lendiren BDP Eşbaşkan Yardõmcõsõ
Nihat Oğraş, “ateşkes sürecinin de-
vam etmesi” için yapõlmasõ gereken-
leri hükümete ilettiklerini belirterek
“Onlar da bunları not aldı. Bu not-
ları yetkili kurullarda değerlendire-
ceklerini söylediler. Ateşkes süresi-
nin uzaması hükümetin bu konuda
somut adımlar atmasına bağlı” dedi.
Oğraş, “PKK ateşkesin 1 hafta uza-
tıldığını açıkladı. Biz de hükümetten
1 hafta-10 gün içinde somut adımlar
atmasını bekliyoruz” dedi. Bu
konudaki taleplerini “askeri ve
siyasi operasyonların durdu-
rulması, Hakkâri’deki ma-
yın patlaması olayının ay-
dınlatılması” olarak sõra-
layan Oğraş, AKP’den-
Hakkâri’deki olayõn ay-
dõnlatõlmasõ için bir
“komisyon” ya da gü-
venlik ekiplerinden
özel bir birim oluştu-
rulmasõnõ istediklerini
kaydetti. Oğraş, ateş-
kesin uzamasõ için daha
önce çağrõ yaptõklarõnõ
ve bu yönde de çabalarõ-
nõ sürdürdüklerini belirterek
“AKP’ye, ‘Eylemsizlik sür-
sün istiyorsanõz, iktidarsõnõz,
operasyonlarõn durmasõ için Ge-
nelkurmay Başkanõ’na komutanlara
talimat verebilirsiniz’ dedi. Hükümet
bunları yetkili kurullarda değerlen-
direceğini ifade etti” diye konuştu.
Görüşmenin ana konusunu “ana-
yasa değişikliklerinin” oluşturduğu-
na işaret eden Oğraş, AKP’den bu ko-
nuda diğer siyasi partilerle de görüşe-
rek “uzlaşma arayacağı” izlenimi
edindiklerini ifade etti. AKP’nin ana-
yasa değişikliği dõşõnda da yasal olarak
yapabileceği düzenlemeler olduğunu
belirten Oğraş, “Seçim barajının dü-
şürülmesi öncelikli taleplerimiz ara-
sında, hükümete bu konudaki tale-
bimizi de ilettik” dedi. Oğraş, bu ko-
nuda hükümet kanadõndan yorum gel-
mediğini, kendilerinin “baraj konu-
sunun hükümetin gündeminde ol-
madığı” izlenimi edindiklerini belirt-
ti. Hükümetle diyalog kapõsõnõn açõl-
masõnõn son derece önemli olduğunu
kaydeden Oğraş, bundan sonraki gö-
rüşmenin, konunun doğrudan muhata-
bõ olan Başbakan Tayyip Erdoğan’la
olmasõ talebini de ilettiklerini, takvimi
kararlaştõrõlmamakla birlikte, bundan
sonraki görüşmenin Başbakan düze-
yinde olacağõnõ tahmin ettiğini kaydetti.
BDP olarak şu aşamada diğer siyasi
partilerle bir görüşme talepleri olma-
dõğõnõ ancak Demokratik Toplum Kon-
gresi’nin (DTK) de aralarõnda bulun-
duğu sivil toplum örgütlerinin,
AKP’den ve CHP’den yanõt beklediğini
kaydeden Oğraş, süreci kolaylaştõr-
mak için DTK Eşbaşkanlarõ Ahmet
Türk ve Aysel Tuğluk’un gerekirse
“DTK’nin listeden çıkarılabileceği”
mesajõ verdiklerini anõmsattõ.
‘İmralı görüşmeleri önemli’
Oğraş, ateşkes sürecinin uzamasõ
konusunda ise Abdullah Öcalan’la yü-
rütülen görüşmelerin önemli olduğunu
ifade etti. Oğraş, bu görüşmelerin so-
nunda Öcalan’õn vereceği mesaja gö-
re PKK’nin ateşkes sürecini uzatabi-
leceğini, bunun biraz da hükümetin tav-
rõna bağlõ olduğunu ifade etti.
‘Esnek davranabiliriz’
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün
“yerel yönetim reformu yapılmalı”
yönündeki açõklamasõnõ çok önemse-
diklerini ifade eden Oğraş şunlarõ söy-
ledi: “Özerklik talebimiz var, ama bu
konuda hükümetten, devletten gele-
cek önerilere de açığız. Elbette dev-
letin belli hassasiyetleri vardır, illa bi-
zim dediğimiz olsun gibi bir yakla-
şımımız yok. Ortak bir yol buluna-
bilir, bu hassasiyetleri dikkate alırız.
Başbakan da ‘anadilde eğitim talebiyle
gelmeyin’ diyor. Kürtçe resmi dil ol-
sun talebinde bulunmadık. Bu ko-
nuda biz de esnek davranabiliriz,
Kürtçenin ‘seçmeli ders’ olması gibi
formüller de tartışıldı. Bu konular-
da biz de başka bir formül üzerinde
uzlaşılabiliriz, yeter ki bunlar tartı-
şılsın, bir tavır ortaya konulsun.”
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Darbe
“Darbe” sözü Arapça (bizim “b” harfini
yumuşatarak “darp” dediğimiz) “darb”dan
geliyor...
“Darp”, “darp etmek”, ceza hukukunda
tanımlanan, vurma, dövme suçlarını oluşturuyor...
Sözlükteki gezintiyi sürdürsek, aynı sözcüğün
“kuvvet”, “güç”, daha da öte “kurma, “dikme”
kavramlarıyla da karşılandığını görüyoruz...
Örneğin, Arapça “darb hiyam”, çadır kurma,
çadır dikme demekmiş...
Birbiriyle tam ters anlamlar içeren “vurmak” ve
“kurmak” kavramları bir araya nasıl gelebiliyor,
üzerinde düşünmeye değer...
Darbe sözcüğü siyasal literatürümüze ne
zaman girdi, bilmiyorum.
Fakat şu son birkaç yılda işitmekten gına geldi.
Bir yanda ağızlarından darbe tehdidi lafı
düşmeyen anlı şanlı demokratlarımız, öte yanda
onların görüşünce demokrasi düşmanı
darbeciler...
Bu demokratlarımıza kalırsa, (yüzde on seçim
barajı sayesinde parlamentoda mutlak çoğunluk
elde eden ve her geçen gün iktidarlarını daha da
pekiştiren) günümüz iktidar sahiplerinden daha
demokratı bu ülkeye gelmedi.
Bunun en yeni ve yakın kanıtı ise, halk
çoğunluğunun da onayından geçen anayasa
taslağı.
İdare mahkemeleri, idarenin (yürütmenin) yargı
konusu olan eylemlerini bundan böyle sadece
“usul” yönünden inceleyip hüküm verebilecek.
“Kamu yararı” kavramı böylece, ülke
zenginliklerini satıp savmada, yağmalamada,
yürütmenin ayağına “pranga” olmaktan çıkarılmış
olacak.
Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu, yürütmeye ve onun da
tepesindeki “başkan”a günümüzdekinden çok
daha fazla bağlanacak.
Demek ki Avrupa Birliği standartlarına, ileri ve
çağdaş demokrasinin gereklerine uyum
sağlamak böyle oluyormuş...
Polis örgütünün “cemaat” emir komutasında
olduğu zaten artık sır değil.
Ordunun bu doğrultuda yeniden
yapılandırılması yönünde de yeni adımlar mutlaka
atılacaktır.
Ergenekon adı verilen hukuk trajedisinin
sonsuza kadar devam etmesinde, demokrasiye,
insan haklarına, kişisel ve toplumsal vicdana
aykırı bir yan yok.
Bütün bunlar, birkaç gün önce bir TV
programında, eski solcu, bugün “dönek”, ne
yazık ki bir eski “arkadaş”ın sözleriyle, “olması
gereken” şeyler...
Demokrat olmanın, darbe ve darbeci
karşıtlığının, olmazsa olmaz gereklilikleri...
Günümüzde (askeri darbe tehdidi
korkutmacası arkasına gizlenerek)
gerçekleşmekte olan asıl darbeyi ve faşizmi işaret
edenlerse, bu gibilerine göre, Cumhuriyet
mitinglerinin katılımcısı yüz binlerden başlayarak
son halkoylamasında (“evet”çilerden çok da az
sayıda olmayan) milyonlarca “hayır”cıya kadar,
darbeci, demokrasi karşıtı, en hafif deyimiyle de
tutucu ve statükocu kimselerdir...
Elde yeterli sayıda yandaş savcı, yargıç,
cezaevi vb. bulunsa, demek ki bütün bu
“darbeci” milyonların da tutuklanıp cezaevlerine
tıkılmaları olmayacak şey değil.
Böyle bir yalan ve demagoji saldırısına,
hukukun ayaklar altında paçavraya çevrilmesine,
kavramların ve olguların böylesine tersyüz
edilmesine, sadece bizim siyasal tarihimizde
değil, bütün dünya siyaset tarihinde sanırım çok
az rastlanmış olmalıdır...
“Darbe” kavramı (ve olgusu) üzerinde, bizim
siyasal tarihimizden örneklerle, düşünmeyi
sürdürelim.
Askeri ya da sivil, her darbe ille de kötü
müdür?
1909’daki gerici ayaklanmayı bastıran ve II.
Abdülhamit’in iktidarına son veren Hareket
Ordusu’nun eylemi, bir darbeydi.
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin kurulmasında
da, saltanata karşı bir dizi darbe ve sonuçtaki
devrimler, ayrılmazca birliktedir.
1960 askeri darbesi Türkiye’ye çağdaş bir
anayasa kazandırmıştı.
28 Şubat 1997 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu
toplantısında alınan kararlar Refah Partisi
hükümetine karşı bir darbe niteliğindeydi.
Bu kararlar, özetle, yükselmekte olan “irtica”ya
karşı alınması gereken önlemlerden; sekiz yıllık
eğitime geçilmesi, eğitimde “öğretim birliği”
ilkesinin sağlanması, kuran kurslarının ve tarikat
okullarının denetlenmesi, laik Cumhuriyetin
korunması gerekliliklerinden oluşmaktaydı...
Bugünkü “askeri darbe” karşıtları, 28 Şubat
kararlarına ve 1960 darbesine karşı olduklarını
artık açıkça dile getirmekteler.
İttihatçı düşmanlıkları da (tarihsel gerçekliklerin
tümüyle dışında, toptancı yadsımalarla), yeterince
ortada.
Geriye, saltanatı savunmaları, Kurtuluş Savaşı
ve Cumhuriyet devrimlerini daha açık bir dille
yadsımaları kalıyor...
Bu sürecin sonu ise, Türkiye tarihindeki bütün
ilerici, devrimci olguları “darbe” (ya da
Başbakan’ın bir konuşmasındaki sözüyle
“jakobenlik”) olarak niteleyip reddeden, iktidar
yardakçılığında iktidarın kendisini bile geride
bırakan, eski devrimci, demokrat vb. kişi ve
çevrelerin, eninde sonunda, (bugün karşıymış gibi
göründükleri) faşist 12 Eylül 1980 darbesiyle
uzlaşmaları, demokrasi ve devrim düşmanlığında
AKP iktidarı ile kol kola, gidebilecekleri yere
kadar gitmelerdir...
ataolb@cumhuriyet.com.tr
Faks: (0212) 343 72 64
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL 2010 CUMARTESİ
6 HABERLER
Eylemsizlik kararõnõn sürmesi için iki önemli talebi AKP hükümeti ‘not etti’
BDP’den 10 gün süre
Leyla Zana’dan üç mektup
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Aralarõnda eski DEP milletvekili Leyla Zana’nõn
da bulunduğu Kürt Kadõn Girişimi Grubu, Kürt
sorununun silahsõz çözümü için harekete geçme-
leri talebiyle BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun,
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ve terör örgütü
PKK’ye birer mektup gönderdi. Terör örgütü
PKK’den kalõcõ ateşkes talep edilirken BM ve
Gül’e ise harekete geçmeleri çağrõsõ yapõldõ.
PKK ana
davası düştü
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Anka-
ra 8. Ağõr Ceza Mahke-
mesi, 1980 öncesi Şanlõ-
urfa ve çevresinde işle-
nen suçlar nedeniyle baş-
ta terör örgütü lideri Ab-
dullah Öcalan olmak
üzere aralarõnda PKK’nin
Kandil’deki lideri Murat
Karayõlan, Kesire Öcalan
ve dağ kadrosunudan
isimlerin olduğu 117 sa-
nõklõ PKK davasõnõ so-
nuçlandõrdõ. Dava zama-
naşõmõndan düştü.
Harb-İş’ten
iptal istemi
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Türk
Harb-İş’ten yapõlan açõk-
lamada, Milli Savunma
Bakanlõğõ (MSB) ve İç-
işleri Bakanlõğõ işyerle-
rinde çalõşan yaklaşõk
1700 kişiye, 2009’dan
bu yana ikramiye ve ila-
ve tediye ödemelerinin
eksik yapõlmasõnõ dur-
durmak üzere Danõş-
tay’da dava açõldõğõ be-
lirtildi. Eksik ödemele-
rin, MSB’nin 16 Ocak
2009’daki genelgesine
göre yapõldõğõ belirtildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Tayyip Erdoğan, hükü-
metle BDP yönetimi arasõnda yapõlan
görüşmeyi değerlendirirken, “Terör
örgütüyle görüşme gibi bir fantazi-
miz yok” diyerek PKK ile görüşme-
yecekleri ve anadilde eğitim taleplerine
kapalõ olduklarõ mesajõnõ verdi.
Erdoğan, partisinin referandum son-
rasõ ilk kez yapõlan il başkanlarõ top-
lantõsõnda BDP ile görüşme süreci ve
gündemdeki konulara ilişkin şu de-
ğerlendirmeleri yaptõ:
PKK ile görüşme: Dün bakan-
larõmõz BDP eşbaşkanlarõyla görüşme
yaptõ. Terörü sona erdirmek, akan
kan ve gözyaşõnõ durdurmak, uz-
laşõ ve mutabakatla yeni bir
anayasa yapmak için tüm
siyasi partilerle diyaloğa
açõk olduk, bundan sonra
da kapõlarõmõzõ ardõna ka-
dar açõk tutacağõz. Fakat eğer bizden
akõldanelik yapmak suretiyle terör ör-
gütüyle görüşme talebinde bulunurlarsa
kusura bakmasõnlar bizim terör örgü-
tüyle görüşme yapmak gibi bir fante-
zimiz yoktur. Bunu kimse bizden bek-
lemesin.
Anadilde eğitim istemeyin:
Anadilde nerede isterseniz isteyin
kurslarõnõzõ açabilir, dilinizi öğretebi-
lirsiniz ama bizden resmi olarak ana-
dilde eğitim beklerseniz bunu bizden
beklemeyin.Türkiye’nin resmi dili
Türkçedir. Olayõ istismar etme yolu-
na gitmek, ülkemizi bölmeye yönelik
adõmlardõr.
Diyalog ve müzakere: Diya-
log olmadan demokrasi olmaz, hoşgörü
ve tahammül olmadan demokrasi ya-
şamaz. Kan akarken demokrasiyi güç-
lendiremeyiz, kan akarken diyalog
zorlaşõr, gönüller ayrõşõr, mesafeler açõ-
lõr. Diyalogdan, müzakereden yana ol-
duk hep olacağõz. Biz bu yola bedeli
ne olursa olsun çõktõk ve bu müca-
deleyi sürdüreceğiz er ve geç 780
bin kilometrekarede özgürlüğü de,
barõşõ da, demokrasiyi de ege-
men kõlacağõz.
Cami
b o y
kotu:
Camilere
b o y k o t .
Buyurun. Cami
kimsenin camisi
değil. Cami Al-
lah’õn evidir, herkes gider. Oraya bi-
le boykot ilan ediyorlar. Bu anlayõş
özgürlükçü olabilir mi, bu anlayõş
barõşa davet yapabilir mi? Barõşõn
egemen olduğu en önemli
yer camidir. Oraya boy-
kot uyguluyor.
Dava açacağız:
Partimizin yurtdõşõn-
dan para transfer ettiği hatta örtülü
ödeneği kullandõğõnõ ifade edecek
kadar aşağõlaşanlar oldu. İngilte-
re’deki bir gazetenin attõğõ bir iftira
var, aynõ şekilde muhalefetin iftirala-
rõ var. (ADD Genel Başkanõ Tansel
Çölaşan’õ kastederek) Benim bizzat
takip ettirdiğim bir sivil toplum ör-
gütünün başkanõnõn televizyonda din-
lediğim çirkin iftirasõ var, lanetliyo-
rum. Bunlarõ yasal haklarõmõzõ kulla-
narak yargõya taşõyacağõz.
Görüşme
umutlandırdı
‘PKK yaptıysa
kıyameti
koparırım’
MAHMUT ORAL
DİYARBAKIR - Hükümet kana-
dõyla BDP arasõnda gecikmeyle de ol-
sa başlayan görüşme, Diyarbakõr’daki
etkin sivil toplum kuruluşlarõnõn yö-
neticilerince olumlu karşõlandõ.
Galip Ensarioğlu (Diyarbakır
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı):
Görüşmeler başlamadan çözüm süre-
ci de başlamaz. Bu yüzden BDP ile
hükümet arasõndaki görüşmelerin
başlamasõnõ önemsiyorum. Provo-
kasyon ve olasõ olaylar bu diyalog
sürecini etkilememelidir. Başlayan
bu süreç çok uzun ve tek bir görüşme
ile her şeyin çözüleceği sanõlmamalõ.
Yine de iki taraflõ görüşmelerin baş-
lamasõ çözüm sürecinin başlamasõ
anlamõna geliyor.
Şah İsmail Bedirhanoğlu
(Güneydoğu Sanayici ve İşadamları
Derneği -GÜNSİAD- Başkanı): Di-
yaloğla altyapõ oluşacağõna inanõyo-
rum. Kürt sorununun en önemli nok-
talarõndan birisi, sorunun çatõşmadan
ayrõlmasõdõr. Çatõşmanõn durdurul-
masõ ve demokratik bir ortamõn ha-
zõrlanmasõ, sorunun çözümü konu-
sunda en önemli eşiktir. Diyalog bu
zeminin oluşmasõna hizmet etmeli.
Alican Ebedinoğlu (Diyarba-
kır Esnaf ve Sanatkârlar Odalar
Birliği -DESOB- Başkanı): Kan ve
gözyaşõ silah ve hiçbir sorunun çözü-
lemeyeceğini herkes anlamõş durum-
da. Onun için bu süreçte, öyle inanõ-
yorum dünkü görüşmede birçok in-
san umutlandõ. Herkesin özellikle si-
yasi partilerin tümünün görüşleri alõ-
narak varsa projeleri ortaya koyarak
genişletilmeli. BDP ile CHP ve MHP
ya da dõşarõda grubu bulunan partiler
de çözüm arayõşõna girmeli.
DİYARBAKIRLI STK’LER:
TÜRK’TEN SALDIRI YORUMU
Erdoğan anadilde eğitim taleplerini bölücülük olarak nitelendirdi
‘PKK ile görüşmeyiz’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanı Beşir Atalay, önü-
müzdeki salı günü Irak’taki komuta heyetinin kendisiyle görüşmek
için Türkiye’ye geleceğini açıkladı. Atalay, “Görüşme ve çalışmaları-
mız bütün kapsam ve boyutuyla Amerika’dan, İran’a, Suriye’ye, Er-
bil’e, Avrupa’ya devam ediyor, edecek” dedi. Atalay ile Almanya Fe-
deral İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, yapılan görüşmelerin ardın-
dan, basın toplantısı düzenledi. Atalay, bir soru üzerine, BDP ile yapı-
lan görüşmelerin bundan sonrası için takvimli sistematik görüşmeler
olmadığını söyledi. Atalay, “İmralı’yla da masaya oturuldu iddiasıyla
ilgili değerlendirmeleriniz nelerdir?” sorusuna “Hükümetin, partinin,
siyasi mekanizmaların öyle bir görüşmesi yok” (Fotoğraf: AA)
Irak’tan komuta heyeti geliyor
Haber Merkezi - MHP Grup Başkan-
vekili Mehmet Şandır, et ithalatõna iliş-
kin düzenlenen basõn toplantõsõda, Devlet
Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Cemil
Çiçek ve Adalet Bakanõ Sadullah Er-
gin’in, BDP Genel Başkanõ Selahattin
Demirtaş ve BDP Genel Başkan Yar-
dõmcõsõ Gültan Kışanak ile yaptõklarõ
görüşmeye değinerek, süreci dikkatle
izlediklerini kaydetti. Şandõr,
“PKK’nın taleplerini karşılamak
için değiştirmeyi düşündükleri
anayasa çalışmalarına MHP
asla destek vermeyecek-
tir” dedi.
91 köy tabelasına
Kürtçe isim
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Diyarbakõr Büyükşehir
Belediyesi tarafõndan
merkezdeki 91 köyün
isimlerinin bulunduğu ta-
belalarõn altõna parantez
içinde Kürtçe isimleri de
eklendi. Muhtarlarõn ta-
lepleri üzerine gerçekleş-
tirilen uygulama halkõn
memnuniyetini kazandõ.
Uygulama 2009’un Ekim
ayõnda başlatõlmõştõ.
Şırnak’ta PKK
operasyonu
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Şõrnak’ta terör örgütü
PKK’ye yardõm ettikleri
iddiasõyla, aralarõnda
Eruh Belediye Başkanve-
kili Z.A ve ve Şõrnak Be-
lediye Başkanõ Ramazan
Uysal’õn korumasõ oldu-
ğu iddia edilen 6 kişi
gözaltõna alõndõ. İstan-
bul’da PKK’ye yönelik
operasyon kapsamõnda
gözaltõna alõnarak adliye-
ye sevk edilen Songül D.
savcõlõk ifadesinin ardõn-
dan serbest bõrakõldõ. Si-
irt’te ise operasyonlarõn
durdurulmasõ için eylem
yapan bir grup ile polis
arasõnda çatõşma çõktõ.
15 kişiye
tutuklama istemi
İstanbul Haber
Servisi - İstanbul’un da
aralarõnda bulunduğu
bazõ illerde “Devrimci
Karargâh örgütü”ne yö-
nelik operasyonlarda
gözaltõna alõnarak adli-
yeye çõkarõlan 17 kişi-
den 15’i tutuklama iste-
miyle mahkemeye sevk
edildi. Emniyetteki iş-
lemlerinin ardõndan Be-
şiktaş’taki İstanbul Adli-
yesi’ne çõkarõlan 17 kişi,
cumhuriyet savcõsõ tara-
fõndan sorgulandõ. Bu
kişilerden 15’i tutuklan-
malarõ istemeyle mahke-
meye gönderilirken 2 ki-
şi sorgularõnõn ardõndan
serbest bõrakõldõ.
MHP: Destek
vermeyiz
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal
Anadol, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn “Terörü kınamadığı sürece
konuşmam” dediği BDP ile AKP temsilcilerinin önceki gün bir araya
geldiğini belirterek “Referandum bitti, küfrederek, iddia sahipleri-
ne saldıran Erdoğan’ın partisi BDP ile görüştü. Devletin de Öca-
lan’la görüştüğü aşikâr hale geldi, Başbakan buna ne diyor?” dedi.
Anadol, Erdoğan’õn BDP ile açõlõm politikalarõnõ ortaya koyarken
temas kurmak zorunda kaldõğõnõ belirterek “Görüşmesin demiyorum
ama görüşmeyi ayıp, suç sayacak bir anlayıştan, geldikleri noktayı
söylüyorum” diye konuştu. Anadol, Çiçek’in, anadilde eğitim, demo-
kratik özerklik talebinin gündeme gelip gelmediği sorusuna yanõt ver-
memesini anlamlõ bulduğunu söyledi. Terörün durdurulmasõ için BDP
ile görüşmelerin sürüp sürmemesi ile ilgili de Anadol, “BDP’den gö-
rüşme talebi gelirse, oturur değerlendiririz” yanõtõnõ verdi.
ANADOL: TALEP GELİRSE DEĞERLENDİRİRİZ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Demokratik Toplum Kongresi
(DTK) Eşbaşkanõ Ahmet Türk,
Hakkâri’de 9 yurttaşõn ölmesi ile so-
nuçlanan saldõrõ ile ilgili “Her olaya
şüpheyle bakılmalı. PKK’nin yap-
tığı kanıtlanırsa kıyameti koparı-
rım. Lanetlerim, kınarım” dedi.
Türk, katõldõğõ bir televizyon prog-
ramõnda, Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õn “Anadilde istediğiniz yerde
kurs açabilirsiniz ama resmi dil
Türkçe” yönündeki sözlerinin anõm-
satõlmasõ üzerine, kültürün kaybol-
masõ durumunda halkõn da kaybola-
cağõnõ ifade etti. Anadilde eğitimin
bugün birçok ülkede yasal talep ola-
rak göründüğünü kaydeden Türk,
anadilin özel kurslarla ayakta kala-
mayacağõnõ dile getirdi. Türk, “Eğer
bir dilin kamusal alanda işlevi yok-
sa yaşayamaz. İşlevi yoksa o dilin
bir anlamı yok. Selahattin Demirtaş
diyor ki: ‘Çocuğuna Türkçe de öğ-
retsin Kürtçe de öğretsin’ İki dili ko-
nuşabilen bir Türkiye biz bunu ba-
şarabiliriz. Bir halk dilinin bir ede-
biyat diline kavuşması hakkı var.
Kürtçe roman, şiir yazabilmek is-
teriz. Bunu engellemenin ne anlamı
var. Birlik bütünlük mü sağlanmış
olur. Hayır!” dedi.
‘Başbakan umutları kırıyor’
Demokratik özerklik konusuna da
değinen Türk, şöyle konuştu: “DTP
ve BDP tüzük ve programında de-
mokratik özerklikten söz ediyor.
Bu kesinlikle bir ayrışma değil. De-
mokratik özerklik halkın yönetime
katılmasıdır. Sayın Başbakan’a di-
yoruz ki açılımdan söz ediyorsanız,
1700 Kürt siyasetçi içeride. Yargı
bağımsız deniliyor. Birileri Kürtle-
ri aptal mı sanıyor? Başbakan bir
gün bizi umutlandırıyor. 2. gün
tam tersi bir söylem içinde oluyor.
Bu da umutları kırıyor.” Ateşkes
sürecinde silahlarõn gerçekten susup
susmadõğõ yönündeki soru üzerine
Türk, Hakkâri saldõrõsõna atõfta bulu-
narak “Hükümetin elinde belge, ka-
nıt olsaydı bunu yapardı” dedi.