23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AYŞE SAYIN ANKARA - BDP ile AKP arasõnda önceki gün yapõlan kritik görüşmede, BDP’liler, PKK’nin “eylemsizlik” ka- rarõnõn devam ettirilmesi için AKP’den “askeri ve siyasi operasyonların dur- durulması”nõn yanõ sõra, seçimlerden önce “yüzde 10’luk seçim barajının düşürülmesi” talebini de iletti. Baş- bakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek ve Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’in ise bu konudaki talepleri, gerekli yerlere iletmek için “not ettiği”, anayasa de- ğişikliği konusunda ise diğer siyasi par- tilerle de görüşerek “uzlaşma zemini arayacağı” mesajõ verdiği kaydedildi. Görüşmeyi Cumhuriyet’e değer- lendiren BDP Eşbaşkan Yardõmcõsõ Nihat Oğraş, “ateşkes sürecinin de- vam etmesi” için yapõlmasõ gereken- leri hükümete ilettiklerini belirterek “Onlar da bunları not aldı. Bu not- ları yetkili kurullarda değerlendire- ceklerini söylediler. Ateşkes süresi- nin uzaması hükümetin bu konuda somut adımlar atmasına bağlı” dedi. Oğraş, “PKK ateşkesin 1 hafta uza- tıldığını açıkladı. Biz de hükümetten 1 hafta-10 gün içinde somut adımlar atmasını bekliyoruz” dedi. Bu konudaki taleplerini “askeri ve siyasi operasyonların durdu- rulması, Hakkâri’deki ma- yın patlaması olayının ay- dınlatılması” olarak sõra- layan Oğraş, AKP’den- Hakkâri’deki olayõn ay- dõnlatõlmasõ için bir “komisyon” ya da gü- venlik ekiplerinden özel bir birim oluştu- rulmasõnõ istediklerini kaydetti. Oğraş, ateş- kesin uzamasõ için daha önce çağrõ yaptõklarõnõ ve bu yönde de çabalarõ- nõ sürdürdüklerini belirterek “AKP’ye, ‘Eylemsizlik sür- sün istiyorsanõz, iktidarsõnõz, operasyonlarõn durmasõ için Ge- nelkurmay Başkanõ’na komutanlara talimat verebilirsiniz’ dedi. Hükümet bunları yetkili kurullarda değerlen- direceğini ifade etti” diye konuştu. Görüşmenin ana konusunu “ana- yasa değişikliklerinin” oluşturduğu- na işaret eden Oğraş, AKP’den bu ko- nuda diğer siyasi partilerle de görüşe- rek “uzlaşma arayacağı” izlenimi edindiklerini ifade etti. AKP’nin ana- yasa değişikliği dõşõnda da yasal olarak yapabileceği düzenlemeler olduğunu belirten Oğraş, “Seçim barajının dü- şürülmesi öncelikli taleplerimiz ara- sında, hükümete bu konudaki tale- bimizi de ilettik” dedi. Oğraş, bu ko- nuda hükümet kanadõndan yorum gel- mediğini, kendilerinin “baraj konu- sunun hükümetin gündeminde ol- madığı” izlenimi edindiklerini belirt- ti. Hükümetle diyalog kapõsõnõn açõl- masõnõn son derece önemli olduğunu kaydeden Oğraş, bundan sonraki gö- rüşmenin, konunun doğrudan muhata- bõ olan Başbakan Tayyip Erdoğan’la olmasõ talebini de ilettiklerini, takvimi kararlaştõrõlmamakla birlikte, bundan sonraki görüşmenin Başbakan düze- yinde olacağõnõ tahmin ettiğini kaydetti. BDP olarak şu aşamada diğer siyasi partilerle bir görüşme talepleri olma- dõğõnõ ancak Demokratik Toplum Kon- gresi’nin (DTK) de aralarõnda bulun- duğu sivil toplum örgütlerinin, AKP’den ve CHP’den yanõt beklediğini kaydeden Oğraş, süreci kolaylaştõr- mak için DTK Eşbaşkanlarõ Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un gerekirse “DTK’nin listeden çıkarılabileceği” mesajõ verdiklerini anõmsattõ. ‘İmralı görüşmeleri önemli’ Oğraş, ateşkes sürecinin uzamasõ konusunda ise Abdullah Öcalan’la yü- rütülen görüşmelerin önemli olduğunu ifade etti. Oğraş, bu görüşmelerin so- nunda Öcalan’õn vereceği mesaja gö- re PKK’nin ateşkes sürecini uzatabi- leceğini, bunun biraz da hükümetin tav- rõna bağlõ olduğunu ifade etti. ‘Esnek davranabiliriz’ Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün “yerel yönetim reformu yapılmalı” yönündeki açõklamasõnõ çok önemse- diklerini ifade eden Oğraş şunlarõ söy- ledi: “Özerklik talebimiz var, ama bu konuda hükümetten, devletten gele- cek önerilere de açığız. Elbette dev- letin belli hassasiyetleri vardır, illa bi- zim dediğimiz olsun gibi bir yakla- şımımız yok. Ortak bir yol buluna- bilir, bu hassasiyetleri dikkate alırız. Başbakan da ‘anadilde eğitim talebiyle gelmeyin’ diyor. Kürtçe resmi dil ol- sun talebinde bulunmadık. Bu ko- nuda biz de esnek davranabiliriz, Kürtçenin ‘seçmeli ders’ olması gibi formüller de tartışıldı. Bu konular- da biz de başka bir formül üzerinde uzlaşılabiliriz, yeter ki bunlar tartı- şılsın, bir tavır ortaya konulsun.” CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Darbe “Darbe” sözü Arapça (bizim “b” harfini yumuşatarak “darp” dediğimiz) “darb”dan geliyor... “Darp”, “darp etmek”, ceza hukukunda tanımlanan, vurma, dövme suçlarını oluşturuyor... Sözlükteki gezintiyi sürdürsek, aynı sözcüğün “kuvvet”, “güç”, daha da öte “kurma, “dikme” kavramlarıyla da karşılandığını görüyoruz... Örneğin, Arapça “darb hiyam”, çadır kurma, çadır dikme demekmiş... Birbiriyle tam ters anlamlar içeren “vurmak” ve “kurmak” kavramları bir araya nasıl gelebiliyor, üzerinde düşünmeye değer... Darbe sözcüğü siyasal literatürümüze ne zaman girdi, bilmiyorum. Fakat şu son birkaç yılda işitmekten gına geldi. Bir yanda ağızlarından darbe tehdidi lafı düşmeyen anlı şanlı demokratlarımız, öte yanda onların görüşünce demokrasi düşmanı darbeciler... Bu demokratlarımıza kalırsa, (yüzde on seçim barajı sayesinde parlamentoda mutlak çoğunluk elde eden ve her geçen gün iktidarlarını daha da pekiştiren) günümüz iktidar sahiplerinden daha demokratı bu ülkeye gelmedi. Bunun en yeni ve yakın kanıtı ise, halk çoğunluğunun da onayından geçen anayasa taslağı. İdare mahkemeleri, idarenin (yürütmenin) yargı konusu olan eylemlerini bundan böyle sadece “usul” yönünden inceleyip hüküm verebilecek. “Kamu yararı” kavramı böylece, ülke zenginliklerini satıp savmada, yağmalamada, yürütmenin ayağına “pranga” olmaktan çıkarılmış olacak. Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, yürütmeye ve onun da tepesindeki “başkan”a günümüzdekinden çok daha fazla bağlanacak. Demek ki Avrupa Birliği standartlarına, ileri ve çağdaş demokrasinin gereklerine uyum sağlamak böyle oluyormuş... Polis örgütünün “cemaat” emir komutasında olduğu zaten artık sır değil. Ordunun bu doğrultuda yeniden yapılandırılması yönünde de yeni adımlar mutlaka atılacaktır. Ergenekon adı verilen hukuk trajedisinin sonsuza kadar devam etmesinde, demokrasiye, insan haklarına, kişisel ve toplumsal vicdana aykırı bir yan yok. Bütün bunlar, birkaç gün önce bir TV programında, eski solcu, bugün “dönek”, ne yazık ki bir eski “arkadaş”ın sözleriyle, “olması gereken” şeyler... Demokrat olmanın, darbe ve darbeci karşıtlığının, olmazsa olmaz gereklilikleri... Günümüzde (askeri darbe tehdidi korkutmacası arkasına gizlenerek) gerçekleşmekte olan asıl darbeyi ve faşizmi işaret edenlerse, bu gibilerine göre, Cumhuriyet mitinglerinin katılımcısı yüz binlerden başlayarak son halkoylamasında (“evet”çilerden çok da az sayıda olmayan) milyonlarca “hayır”cıya kadar, darbeci, demokrasi karşıtı, en hafif deyimiyle de tutucu ve statükocu kimselerdir... Elde yeterli sayıda yandaş savcı, yargıç, cezaevi vb. bulunsa, demek ki bütün bu “darbeci” milyonların da tutuklanıp cezaevlerine tıkılmaları olmayacak şey değil. Böyle bir yalan ve demagoji saldırısına, hukukun ayaklar altında paçavraya çevrilmesine, kavramların ve olguların böylesine tersyüz edilmesine, sadece bizim siyasal tarihimizde değil, bütün dünya siyaset tarihinde sanırım çok az rastlanmış olmalıdır... “Darbe” kavramı (ve olgusu) üzerinde, bizim siyasal tarihimizden örneklerle, düşünmeyi sürdürelim. Askeri ya da sivil, her darbe ille de kötü müdür? 1909’daki gerici ayaklanmayı bastıran ve II. Abdülhamit’in iktidarına son veren Hareket Ordusu’nun eylemi, bir darbeydi. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin kurulmasında da, saltanata karşı bir dizi darbe ve sonuçtaki devrimler, ayrılmazca birliktedir. 1960 askeri darbesi Türkiye’ye çağdaş bir anayasa kazandırmıştı. 28 Şubat 1997 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlar Refah Partisi hükümetine karşı bir darbe niteliğindeydi. Bu kararlar, özetle, yükselmekte olan “irtica”ya karşı alınması gereken önlemlerden; sekiz yıllık eğitime geçilmesi, eğitimde “öğretim birliği” ilkesinin sağlanması, kuran kurslarının ve tarikat okullarının denetlenmesi, laik Cumhuriyetin korunması gerekliliklerinden oluşmaktaydı... Bugünkü “askeri darbe” karşıtları, 28 Şubat kararlarına ve 1960 darbesine karşı olduklarını artık açıkça dile getirmekteler. İttihatçı düşmanlıkları da (tarihsel gerçekliklerin tümüyle dışında, toptancı yadsımalarla), yeterince ortada. Geriye, saltanatı savunmaları, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet devrimlerini daha açık bir dille yadsımaları kalıyor... Bu sürecin sonu ise, Türkiye tarihindeki bütün ilerici, devrimci olguları “darbe” (ya da Başbakan’ın bir konuşmasındaki sözüyle “jakobenlik”) olarak niteleyip reddeden, iktidar yardakçılığında iktidarın kendisini bile geride bırakan, eski devrimci, demokrat vb. kişi ve çevrelerin, eninde sonunda, (bugün karşıymış gibi göründükleri) faşist 12 Eylül 1980 darbesiyle uzlaşmaları, demokrasi ve devrim düşmanlığında AKP iktidarı ile kol kola, gidebilecekleri yere kadar gitmelerdir... ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL 2010 CUMARTESİ 6 HABERLER Eylemsizlik kararõnõn sürmesi için iki önemli talebi AKP hükümeti ‘not etti’ BDP’den 10 gün süre Leyla Zana’dan üç mektup DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Aralarõnda eski DEP milletvekili Leyla Zana’nõn da bulunduğu Kürt Kadõn Girişimi Grubu, Kürt sorununun silahsõz çözümü için harekete geçme- leri talebiyle BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ve terör örgütü PKK’ye birer mektup gönderdi. Terör örgütü PKK’den kalõcõ ateşkes talep edilirken BM ve Gül’e ise harekete geçmeleri çağrõsõ yapõldõ. PKK ana davası düştü ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Anka- ra 8. Ağõr Ceza Mahke- mesi, 1980 öncesi Şanlõ- urfa ve çevresinde işle- nen suçlar nedeniyle baş- ta terör örgütü lideri Ab- dullah Öcalan olmak üzere aralarõnda PKK’nin Kandil’deki lideri Murat Karayõlan, Kesire Öcalan ve dağ kadrosunudan isimlerin olduğu 117 sa- nõklõ PKK davasõnõ so- nuçlandõrdõ. Dava zama- naşõmõndan düştü. Harb-İş’ten iptal istemi ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Türk Harb-İş’ten yapõlan açõk- lamada, Milli Savunma Bakanlõğõ (MSB) ve İç- işleri Bakanlõğõ işyerle- rinde çalõşan yaklaşõk 1700 kişiye, 2009’dan bu yana ikramiye ve ila- ve tediye ödemelerinin eksik yapõlmasõnõ dur- durmak üzere Danõş- tay’da dava açõldõğõ be- lirtildi. Eksik ödemele- rin, MSB’nin 16 Ocak 2009’daki genelgesine göre yapõldõğõ belirtildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, hükü- metle BDP yönetimi arasõnda yapõlan görüşmeyi değerlendirirken, “Terör örgütüyle görüşme gibi bir fantazi- miz yok” diyerek PKK ile görüşme- yecekleri ve anadilde eğitim taleplerine kapalõ olduklarõ mesajõnõ verdi. Erdoğan, partisinin referandum son- rasõ ilk kez yapõlan il başkanlarõ top- lantõsõnda BDP ile görüşme süreci ve gündemdeki konulara ilişkin şu de- ğerlendirmeleri yaptõ: PKK ile görüşme: Dün bakan- larõmõz BDP eşbaşkanlarõyla görüşme yaptõ. Terörü sona erdirmek, akan kan ve gözyaşõnõ durdurmak, uz- laşõ ve mutabakatla yeni bir anayasa yapmak için tüm siyasi partilerle diyaloğa açõk olduk, bundan sonra da kapõlarõmõzõ ardõna ka- dar açõk tutacağõz. Fakat eğer bizden akõldanelik yapmak suretiyle terör ör- gütüyle görüşme talebinde bulunurlarsa kusura bakmasõnlar bizim terör örgü- tüyle görüşme yapmak gibi bir fante- zimiz yoktur. Bunu kimse bizden bek- lemesin. Anadilde eğitim istemeyin: Anadilde nerede isterseniz isteyin kurslarõnõzõ açabilir, dilinizi öğretebi- lirsiniz ama bizden resmi olarak ana- dilde eğitim beklerseniz bunu bizden beklemeyin.Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. Olayõ istismar etme yolu- na gitmek, ülkemizi bölmeye yönelik adõmlardõr. Diyalog ve müzakere: Diya- log olmadan demokrasi olmaz, hoşgörü ve tahammül olmadan demokrasi ya- şamaz. Kan akarken demokrasiyi güç- lendiremeyiz, kan akarken diyalog zorlaşõr, gönüller ayrõşõr, mesafeler açõ- lõr. Diyalogdan, müzakereden yana ol- duk hep olacağõz. Biz bu yola bedeli ne olursa olsun çõktõk ve bu müca- deleyi sürdüreceğiz er ve geç 780 bin kilometrekarede özgürlüğü de, barõşõ da, demokrasiyi de ege- men kõlacağõz. Cami b o y kotu: Camilere b o y k o t . Buyurun. Cami kimsenin camisi değil. Cami Al- lah’õn evidir, herkes gider. Oraya bi- le boykot ilan ediyorlar. Bu anlayõş özgürlükçü olabilir mi, bu anlayõş barõşa davet yapabilir mi? Barõşõn egemen olduğu en önemli yer camidir. Oraya boy- kot uyguluyor. Dava açacağız: Partimizin yurtdõşõn- dan para transfer ettiği hatta örtülü ödeneği kullandõğõnõ ifade edecek kadar aşağõlaşanlar oldu. İngilte- re’deki bir gazetenin attõğõ bir iftira var, aynõ şekilde muhalefetin iftirala- rõ var. (ADD Genel Başkanõ Tansel Çölaşan’õ kastederek) Benim bizzat takip ettirdiğim bir sivil toplum ör- gütünün başkanõnõn televizyonda din- lediğim çirkin iftirasõ var, lanetliyo- rum. Bunlarõ yasal haklarõmõzõ kulla- narak yargõya taşõyacağõz. Görüşme umutlandırdı ‘PKK yaptıysa kıyameti koparırım’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR - Hükümet kana- dõyla BDP arasõnda gecikmeyle de ol- sa başlayan görüşme, Diyarbakõr’daki etkin sivil toplum kuruluşlarõnõn yö- neticilerince olumlu karşõlandõ. Galip Ensarioğlu (Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): Görüşmeler başlamadan çözüm süre- ci de başlamaz. Bu yüzden BDP ile hükümet arasõndaki görüşmelerin başlamasõnõ önemsiyorum. Provo- kasyon ve olasõ olaylar bu diyalog sürecini etkilememelidir. Başlayan bu süreç çok uzun ve tek bir görüşme ile her şeyin çözüleceği sanõlmamalõ. Yine de iki taraflõ görüşmelerin baş- lamasõ çözüm sürecinin başlamasõ anlamõna geliyor. Şah İsmail Bedirhanoğlu (Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği -GÜNSİAD- Başkanı): Di- yaloğla altyapõ oluşacağõna inanõyo- rum. Kürt sorununun en önemli nok- talarõndan birisi, sorunun çatõşmadan ayrõlmasõdõr. Çatõşmanõn durdurul- masõ ve demokratik bir ortamõn ha- zõrlanmasõ, sorunun çözümü konu- sunda en önemli eşiktir. Diyalog bu zeminin oluşmasõna hizmet etmeli. Alican Ebedinoğlu (Diyarba- kır Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliği -DESOB- Başkanı): Kan ve gözyaşõ silah ve hiçbir sorunun çözü- lemeyeceğini herkes anlamõş durum- da. Onun için bu süreçte, öyle inanõ- yorum dünkü görüşmede birçok in- san umutlandõ. Herkesin özellikle si- yasi partilerin tümünün görüşleri alõ- narak varsa projeleri ortaya koyarak genişletilmeli. BDP ile CHP ve MHP ya da dõşarõda grubu bulunan partiler de çözüm arayõşõna girmeli. DİYARBAKIRLI STK’LER: TÜRK’TEN SALDIRI YORUMU Erdoğan anadilde eğitim taleplerini bölücülük olarak nitelendirdi ‘PKK ile görüşmeyiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanı Beşir Atalay, önü- müzdeki salı günü Irak’taki komuta heyetinin kendisiyle görüşmek için Türkiye’ye geleceğini açıkladı. Atalay, “Görüşme ve çalışmaları- mız bütün kapsam ve boyutuyla Amerika’dan, İran’a, Suriye’ye, Er- bil’e, Avrupa’ya devam ediyor, edecek” dedi. Atalay ile Almanya Fe- deral İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, yapılan görüşmelerin ardın- dan, basın toplantısı düzenledi. Atalay, bir soru üzerine, BDP ile yapı- lan görüşmelerin bundan sonrası için takvimli sistematik görüşmeler olmadığını söyledi. Atalay, “İmralı’yla da masaya oturuldu iddiasıyla ilgili değerlendirmeleriniz nelerdir?” sorusuna “Hükümetin, partinin, siyasi mekanizmaların öyle bir görüşmesi yok” (Fotoğraf: AA) Irak’tan komuta heyeti geliyor Haber Merkezi - MHP Grup Başkan- vekili Mehmet Şandır, et ithalatõna iliş- kin düzenlenen basõn toplantõsõda, Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek ve Adalet Bakanõ Sadullah Er- gin’in, BDP Genel Başkanõ Selahattin Demirtaş ve BDP Genel Başkan Yar- dõmcõsõ Gültan Kışanak ile yaptõklarõ görüşmeye değinerek, süreci dikkatle izlediklerini kaydetti. Şandõr, “PKK’nın taleplerini karşılamak için değiştirmeyi düşündükleri anayasa çalışmalarına MHP asla destek vermeyecek- tir” dedi. 91 köy tabelasına Kürtçe isim DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakõr Büyükşehir Belediyesi tarafõndan merkezdeki 91 köyün isimlerinin bulunduğu ta- belalarõn altõna parantez içinde Kürtçe isimleri de eklendi. Muhtarlarõn ta- lepleri üzerine gerçekleş- tirilen uygulama halkõn memnuniyetini kazandõ. Uygulama 2009’un Ekim ayõnda başlatõlmõştõ. Şırnak’ta PKK operasyonu DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Şõrnak’ta terör örgütü PKK’ye yardõm ettikleri iddiasõyla, aralarõnda Eruh Belediye Başkanve- kili Z.A ve ve Şõrnak Be- lediye Başkanõ Ramazan Uysal’õn korumasõ oldu- ğu iddia edilen 6 kişi gözaltõna alõndõ. İstan- bul’da PKK’ye yönelik operasyon kapsamõnda gözaltõna alõnarak adliye- ye sevk edilen Songül D. savcõlõk ifadesinin ardõn- dan serbest bõrakõldõ. Si- irt’te ise operasyonlarõn durdurulmasõ için eylem yapan bir grup ile polis arasõnda çatõşma çõktõ. 15 kişiye tutuklama istemi İstanbul Haber Servisi - İstanbul’un da aralarõnda bulunduğu bazõ illerde “Devrimci Karargâh örgütü”ne yö- nelik operasyonlarda gözaltõna alõnarak adli- yeye çõkarõlan 17 kişi- den 15’i tutuklama iste- miyle mahkemeye sevk edildi. Emniyetteki iş- lemlerinin ardõndan Be- şiktaş’taki İstanbul Adli- yesi’ne çõkarõlan 17 kişi, cumhuriyet savcõsõ tara- fõndan sorgulandõ. Bu kişilerden 15’i tutuklan- malarõ istemeyle mahke- meye gönderilirken 2 ki- şi sorgularõnõn ardõndan serbest bõrakõldõ. MHP: Destek vermeyiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn “Terörü kınamadığı sürece konuşmam” dediği BDP ile AKP temsilcilerinin önceki gün bir araya geldiğini belirterek “Referandum bitti, küfrederek, iddia sahipleri- ne saldıran Erdoğan’ın partisi BDP ile görüştü. Devletin de Öca- lan’la görüştüğü aşikâr hale geldi, Başbakan buna ne diyor?” dedi. Anadol, Erdoğan’õn BDP ile açõlõm politikalarõnõ ortaya koyarken temas kurmak zorunda kaldõğõnõ belirterek “Görüşmesin demiyorum ama görüşmeyi ayıp, suç sayacak bir anlayıştan, geldikleri noktayı söylüyorum” diye konuştu. Anadol, Çiçek’in, anadilde eğitim, demo- kratik özerklik talebinin gündeme gelip gelmediği sorusuna yanõt ver- memesini anlamlõ bulduğunu söyledi. Terörün durdurulmasõ için BDP ile görüşmelerin sürüp sürmemesi ile ilgili de Anadol, “BDP’den gö- rüşme talebi gelirse, oturur değerlendiririz” yanõtõnõ verdi. ANADOL: TALEP GELİRSE DEĞERLENDİRİRİZ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanõ Ahmet Türk, Hakkâri’de 9 yurttaşõn ölmesi ile so- nuçlanan saldõrõ ile ilgili “Her olaya şüpheyle bakılmalı. PKK’nin yap- tığı kanıtlanırsa kıyameti koparı- rım. Lanetlerim, kınarım” dedi. Türk, katõldõğõ bir televizyon prog- ramõnda, Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn “Anadilde istediğiniz yerde kurs açabilirsiniz ama resmi dil Türkçe” yönündeki sözlerinin anõm- satõlmasõ üzerine, kültürün kaybol- masõ durumunda halkõn da kaybola- cağõnõ ifade etti. Anadilde eğitimin bugün birçok ülkede yasal talep ola- rak göründüğünü kaydeden Türk, anadilin özel kurslarla ayakta kala- mayacağõnõ dile getirdi. Türk, “Eğer bir dilin kamusal alanda işlevi yok- sa yaşayamaz. İşlevi yoksa o dilin bir anlamı yok. Selahattin Demirtaş diyor ki: ‘Çocuğuna Türkçe de öğ- retsin Kürtçe de öğretsin’ İki dili ko- nuşabilen bir Türkiye biz bunu ba- şarabiliriz. Bir halk dilinin bir ede- biyat diline kavuşması hakkı var. Kürtçe roman, şiir yazabilmek is- teriz. Bunu engellemenin ne anlamı var. Birlik bütünlük mü sağlanmış olur. Hayır!” dedi. ‘Başbakan umutları kırıyor’ Demokratik özerklik konusuna da değinen Türk, şöyle konuştu: “DTP ve BDP tüzük ve programında de- mokratik özerklikten söz ediyor. Bu kesinlikle bir ayrışma değil. De- mokratik özerklik halkın yönetime katılmasıdır. Sayın Başbakan’a di- yoruz ki açılımdan söz ediyorsanız, 1700 Kürt siyasetçi içeride. Yargı bağımsız deniliyor. Birileri Kürtle- ri aptal mı sanıyor? Başbakan bir gün bizi umutlandırıyor. 2. gün tam tersi bir söylem içinde oluyor. Bu da umutları kırıyor.” Ateşkes sürecinde silahlarõn gerçekten susup susmadõğõ yönündeki soru üzerine Türk, Hakkâri saldõrõsõna atõfta bulu- narak “Hükümetin elinde belge, ka- nıt olsaydı bunu yapardı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle