20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 EYLÜL 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ESİNTİLER ZEYNEP ORAL ‘Başarı’da Görecelilik... “Bir genci, harıl harıl yanan bir sobanın üstünde beş dakika oturtun, o, beş saat kaldığını iddia eder. Yine aynı genci, çok güzel bir kızın yanında beş saat oturtun, o, beş dakika oturduğunu iddia eder.” Albert Einstein, “Görecelilik kuramını” açıklarken yukarıdaki örneği gerçekten verdi mi; yoksa bu da dilden dile dolaşan bir söylence mi, doğrusu bilemiyorum. Görecelilik... Yani, Arapçadan türetilmişi “İzafiyet”, Frenkçeden türetilmişi “Rölativite...” Einstein’ın, o tümceleri söyleyip söylemediğinden emin değilim ama aşağıdaki dizelerin Nâzım Hikmet’e ait olduğundan kimsenin kuşkusu yok: “Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya Ona sorarsanız: ‘Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman...’ Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün...’ Bir kurşun kalemim vardı, ben içeri düştüğüm sene Bir haftada yaza yaza tükeniverdi Ona sorarsanız: ‘Bütün bi hayat...’ Bana sorarsanız: ‘Adam sende bi hafta’...” Günlerdir gazeteleri okudukça, haberleri izledikçe, demeçleri dinledikçe, görecelilik kuramını düşünüyorum... Referandum sonuçları açıklandığından beri en sık karşılaştığım sözcükler “başarı”, “başarısızlık”, “kazanmak”, kaybetmek” gibi sözcükler oluyor. İster istemez bütün bu sözcüklerin ne denli göreceli olduklarını sorguluyorum. Neyse ki iki gün önce Orhan Bursalı’nın “Yüzde 42 Başarıdır!” başlıklı yazısını okuyunca, “Oh be nihayet!” dedim içimden! Evet yüzde 58, yüzde 42’den çok daha yüksek bir oran... Ancak... Durun bir dakika! Yeri göğü, denizi, kentlerdeki kasabalardaki tüm panoları “evet”le donatmışsanız... Valiler, kaymakamlar aracılığıyla “hayır” afişlerini indirtmişseniz... “Hayır” yazılı tişört giyeni gözaltına almışsanız... Camilerde “evet” vaazları vermiş ve verdirtmişseniz... İftar çadırlarını, “evet” mitinglerine dönüştürmüşseniz... Kâbe’de, umrede “evet” propagandası yapmışsanız... Politikayı dincilikle beslemiş ve körüklemişseniz... Millete sadaka dağıtmışsanız... (Sevgili Aziz Nesin, “Bizim millet, bedava dağıtılan bir toplu iğne için bile kuyruğa girer” derdi... Başka şeyler de derdi... Neyse...) Devletin tüm olanaklarını “evet” için seferber etmişseniz... “Bitaraf olan bertaraf olur” diyerek; “Evet oyu vermeyecekler, bana gelmesin!” diyerek iş, finans, sanayi sektörlerini tehdit etmişseniz... Devlet radyo televizyonlarından “evet” propagandası yapmışsanız... Bir ikisi dışında tüm gazeteleri ve televizyon radyo kanallarını ele geçirip onlara “sahibinin sesi” rolünü vermişseniz... Bunlar ve daha bunlar gibi nice yola başvurmuşsanız, inanın yüzde 58 hiç ama hiç başarılı bir oran değil... Tam tersine! Yüzde 58 ne ki? Ayrıca yukarıda bir bölümünü sıraladığım durum, elbet sayısal olarak “evet”lerin, “hayır”ları geçmesini sağlar ama insanı yuhalanmaktan kurtaramaz... Referandum sonuçları üzerine çok şey söylendi ve söylenecek de... Tekrarlamayacağım... Benim dileğim bu sonuçların sadece kültür ve sanat alanlarında değil, yaşamımızın hiçbir alanında yokluğa, yoksulluğa, yozluğa, hele hele (altını bin kez çizerek söylüyorum) yozluğa yol açmaması... Bunun için de her zamankinden daha çok çalışmamız gerek! Artık “prangalarından da kurtulan” Başbakan’ın 2. Balkon Konuşması pek umut vermese de dilerim, nitelik, eğitim, bilim, ilim, adalet, vicdan, yaratıcılık, eleştiri, emek, eşitliğe ve yaşama saygı gibi insanı “insan” yapan değerler, daha da marjinal duruma sokulmaz! [email protected] faks:0212.257 16 50 T ürkiye’nin “sivil(!) anayasa” için hal- koylamasõna kilitlendiği günlerde, ül- kenin tüm “sivil” kurumlarõnca “ko- runma”sõ istenen antik Allianoi için Çevre ve Orman Bakanõ şunu söylüyordu; “Allianoi di- ye bir yer yoktur; uydurmadır.” (Milliyet- 31 Ağustos 2010) Oysa Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’nõn inter- net sitesinde özetle şunlar yazõlõ: “Berga- ma’nın kuzeydoğusunda Asklepios’a adanmış bir Asklepieion. İS II. yy’da yaşamış Had- rianotherailı Aristides, Hieroi Logoi (Kutsal Sözler) adlı eserinde; Allianoi’de şifa bulduğunu aktarır.” Aynõ bilgi metninde, 1998’den sonraki kurtar- ma kazõlarõnda 47º C sõcak suyu olan 9700m2’lik frigidarium (õlõklõk), dinlenme veya terapi odalarõ ile havuzlarõ, termal tesisleri; çift kemerli Roma Köp- rüsü, 210m uzunluğunda, 6m genişliğinde sütunlu tören yolu, 35m uzunluğunda 8m genişliğinde sü- tunlu cadde, anõtsal çeşme, görkemli bir tedavi ya- põsõ, anõtsal giriş, bazilika tipte büyük kilise, iki şa- pel, nekropol (antik mezarlõk), seramik atölyeleri ve fõrõnlarõ, içme ve atõk su sistemlerinin de ortaya çõ- kartõldõğõ belirtiyor. Kültür ve Turizm Bakanlõğõ diyor ki; “Allianoi İÖ II. yy’da kurulmuş, Hadrian Dönemi’nde bü- yük bir bayındırlık hareketi yaşamış ve hidro- terapinin uygulandığı büyük bir kült merkezidir. Bizans’la yerleşmeye dönüşen merkez, Batı Anadolu’da sıcak su kaynağının üzerinde ku- rulmuş, en büyük ve en iyi korunmuş kom- plekslerden biridir.” Devletin bu “resmi bilgi”lerine rağmen bir bakana “Böyle bir yer yoktur” dedirten, sadece bilgisiz- lik olabilir mi? Dahasõ, aynõ antik yerleşim için belgesel hazõrlatan TRT’ye bile “kandırılmış” diyebilmesi, acaba hangi beklentinin ürünüdür? Sorunun tek bir yanõtõ var; yöre köylülerine ve- rilen “tarlalarını sulama projesi” sözünün “oy” uğruna yerine getirilmesi hõrsõ. “Akademisyen” bakan aynõ köylülere, “Zengin bir tarihle buluştuk, korumalıyız ve sulama için başka çözümler bulmalıyız” demiyor; diyemi- yor… kültür mirasõnõ “yok” sayarak siyaset yap- mayõ yeğliyor. Milliyet’teki habere göre, Allianoi’nin Yortan- lõ Barajõ sularõ altõnda kalmamasõ için direnenle- ri destekleyen Tarkan da aynõ bakandan dersini bakõn nasõl alõyor: “Sanatçı arkadaş sanatıyla il- gilensin, herkesin bir ihtisası vardır. Bilmedi- ği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış olur.” Demek ki Tarkan ve tüm sanatçõlarõmõz sade- ce şarkõlarõnõ söyleyecekler; ülkenin kültür de- ğerlerinin yok edilmesine “uzmanı olmadığı” için aldõrmayacaklar? Yeniden anõmsatõyorum. Sadece STK’leri de- ğil, yöredeki belediye başkanlarõnõ bile çileden çõ- kartan bu sözler, anayasa paketinin “demokrasi” için savunulduğu günlerde söyleniyordu. ‘BİLİM KURULLARI’ Antik çağõn en önemli termal merkezlerin- den biri olduğu çok sayõda bilimsel raporlarla kanõtlanan Allianoi’nin Yortanlõ Barajõ’nda boğulmasõ için hukuka ve bilime aykõrõ ne var- sa yapõldõ. Arkadaşõmõz Ozan Yayman’õn 7 Eylül’deki haberi ibret verici. Özetleyecek olursak; Koruma Kurulu’nun “1. derece arkeolojik sit” dediği an- tik kenti baraj altõnda bõrakmaya yönelik rapor ha- zõrlamalarõ için oluşturulan bilim kurullarõ “olamaz! tarih boğulamaz” dedikçe yeni kurullar kurdular… onlar da “böyle saçmalık olmaz, baraj projesi an- tik zenginliğimizi koruyacak şekilde olmalı” deyince, “su altında kalsın ama üzeri kille örtü- lerek korunsun” demeye başladõlar… İşte bu “absürt” öneri, “üyeleri değiştirilen” Ko- ruma Kurulu’nca “onay” görse bile, bilime saygõ- lõ “bağımsız” yargõdan geri döndü. Aynõ Koruma Kurulu’nun bu kez de 17 Ağustos’ta aldõğõ, “üzeri kumla örtülerek suya gömülsün” ka- rarõ ise Allianoi’nin bir tür “cellat”larõ sayõlabile- cek “dozer”lerle tanõşmasõna neden oldu. Şimdi tarih dostlarõ “kum” kararõna da dava aça- rak antik zenginliğimizi boğulmaktan kurtarmak için bir kez daha hukuka sõğõnmõş durumdalar… baka- lõm, AB’nin bile önceki yõl raporunda “korunma- lı” dediği Allianoi’deki bu yüz kõzartõcõ süreç na- sõl sonuçlanacak?.. Antik Anadolu’nun termal tedavi merkezini sulama barajõna kurban ediyorlar Ulusal ayõbõmõz; ‘boğulan’ Allianoi 1- Bakanın “yok” dediği antik Allianoi kenti. 2- 1800 yıl önceki termal tedavi merkezi. 3- Demokratik kuruluşların Allianoi’yi kurtarma etkinlikleri. Kültür Servisi - Venedik Film Festivali’nde “En İyi İlk Film” ödülü ala- rak “Geleceğin Aslanı” seçilen Türk yönetmen Seren Yüce’nin “Ço- ğunluk” adlõ filmi Altõn Portakal’a katõlõyor. 9 Ey- lül’de başlayan Toronto Film Festivali’nde, İs- tanbul’da geçen filmler- den oluşan “City to City” programõ kapsa- mõnda izleyiciyle buluş- makta olan “Çoğunluk”, 47. Antalya Altõn Porta- kal Film Festivali’nde yarõşacak. Venedik Film Festivali’nde, Türkiye, Seren Yüce’nin yönettiği “Çoğunluk” adlõ filmle temsil edil- mişti. Festival’in “Vene- dik Günleri” (Venice Days) bölümünde dünya prömiyeri yapõlan “Ço- ğunluk”ta orta sõnõf bir ailenin yaşamõna odakla- nõlõyor. ‘Geleceğin Aslanõ’ Altõn Portakal’da Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ ve İs- tanbul Bilgi Üniversitesi ortak çalõş- masõ ile hayata geçirilen “İstanbul 1910-2010 Kent, Yapılı Çevre ve Mimarlık Kültürü Sergisi” önceki akşam Santralistanbul’da açõldõ. Kü- ratörlüğünü, İstanbul Bilgi Üniversi- tesi Mimarlõk Fakültesi Dekanõ İh- san Bilgin ve Mimari Tasarõm Yük- sek Lisans Programõ akademisyenle- ri Günkut Akın, Burak Boysan, Si- bel Bozdoğan, Murat Güvenç, Tansel Korkmaz ve Eda Yüce- soy’un üstlendiği sergi 20 Kasõm’a kadar açõk kalacak. İstanbul’un 100 yõllõk kentsel ve tarihsel sürecini aktaran sergide, kent çevresinin oluşumu, konsolidasyon ve çözülme süreci, mimarlõk kültü- ründeki öncelikleri, bunlarõn değişi- mi, haritalar, maketler, çizimler ve çeşitli görsel iletişim araçlarõ, arşiv- lerden elde edilen fotoğraflarla sunu- luyor. İstanbulluyu kendi geçmişini aramaya sevk eden sergi, yabancõla- rõn da şehri tarihsel süreç içerisinde tanõmasõnõ kendi şehriyle karşõlaştõ- rarak değerlendirmesini sağlõyor. Bilgin, kente tarihsel süreç içinde bakan serginin İstanbul’un son yüz- yõlõnõ resmettiğini vurgulayarak bu büyük projenin ancak dörtte birinin sergilenebildiğini belirtti. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ Yürütme Kurulu Başkanõ Şekib Av- dagiç ise; “Gerçekten etkili bir ser- gi, çok büyük bir emek var. İstan- bul’da neyi koruyup koruyamadı- ğımızı, neyi nasıl yapmamız gerek- tiği hakkında fikir veren bir sergi. İstanbul ile ilgi- lenen herkesin bu sergiyi gezmesini istiyorum. He- nüz bu serginin sürekli gezilebileceği bir mekân yok” diyerek İstanbul’un kent müzesine ihtiyacõnõn altõnõ bir kez daha çizdi. İstanbul’un 100 yıllık kentsel kültürü S E R G İ 2 0 K A S I M ’ A D E K G Ö R Ü L E B İ L İ R Kültür Servisi - Bu yõl dör- düncüsü düzenlenen “Beyoğlu Sahaf Festivali”, Taksim Gezi Parkõ’nda önceki gün başladõ. Festivale, Kadõköy, Moda, Sarõ- yer, Ortaköy, Beyazõt, Şişli ve Be- yoğlu başta olmak üzere İstan- bul’un birçok ilçesinden toplam 74 sahaf katõlacak. Koleksiyon- larõn, asõrlõk kitaplarõn ve eserle- rin Taksim Gezi Parkõ’nda kuru- lan stantlarda yerini alacağõ fes- tivalde bu yõl bir de kitap müza- yedesi yapõlacak. Müzayede de 120 kitap satõşa sunulacak. Fes- tival 28 Eylül’e kadar sürecek. Ayrõca, standlar her gün saat 10.00 -24.00 arasõ açõk olacak. ‘Sahaf hiç şaşmayan bir mey- dan saati gibidir’ Açõlõşa katõlan Doğan Hızlan, festival için, “Bir yerde bir ki- taba odaklandığınızda bir sa- hafa ihtiyacınız vardır. Sahaf hiç şaşmayan bir meydan saa- ti gibidir. Bu festival gençlere sahafı anlatmak ve kitabı sev- dirmek için çok önemli bir kül- tür hizmeti” diyor. Kartpostal- lardan sigaralõklara, siyah beyaz hatõra fotoğraflarõndan sinema afişlerine meraklõsõ için pek çok eser festival stantlarõnda satõşa su- nuluyor. Cumhuriyet öncesi ve ilk yõllarõna ait hisse senetleri ko- leksiyonlarõ, Osmanlõ tapularõ, noter evraklarõ da koleksiyoncu- larõn ilgisini çekiyor. Eski çizgi ro- manlar raflarda- ki yerini alõrken 1950’li yõllarõn orijinal sinema afişleri, liderle- rin imzalõ ev- raklarõ, mektup- larõ da festivalde sergileniyor. Beyoğlu’nu sahaf kokusu sardı FESTİVAL, TAKSİM GEZİ PARKI’NDA BAŞLADI ‘ Ç O Ğ U N L U K ’ Obama’dan çocuk kitabı Kültür Servisi - Amerika Birleşik Devletleri Başkanõ Barack Obama’nõn “Of Thee I Sing: A Letter to My Daughters” adlõ yeni kitabõnõn 16 Kasõm’da yayõmlanacağõ duyuruldu. Genç nesle hitap etmek amacõyla kalemi eline alan Obama, kitabõnda, dünyaca ünlü kadõn ressam Georgia O’Keeffe’den, beysbol efsanesi Jackie Robinson’a kadar çocuklara ilham verecek 13 Amerikan öncüsünü konu ediyor. Yayõncõlar, kitabõn 17.99 dolara (26.5 TL) raflardaki yerini alacağõnõ ve gelirin bir kõsmõnõn hayõr işlerine harcanacağõnõ duyurdular. 17 Eylül 2010 saat 17.00’de AYDINLANMA SÖYLEŞİSİ Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sn. SABİH KANADOĞLU Yer: İNÖNÜ KÜLTÜR MERKEZİ İletişim: 0532 615 95 94 - 0532 375 24 88 AYVALIK ÇYDD VE CUMOK DUYURUSU İŞ ARIYORUM Bilgisayar operatörlüğü, bilgisayar muhasebe,ETA 7, LKS 2 eğitimim var. On parmak klavye kursuna devam ediyorum. CEMİL: 0536 229 66 24 [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle