19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Hazır sendika ve sendikalardan söz açmışken konuyu sürdürelim. 12 Eylül 1980 sonrasında Türk-İş’e bağlı sendikalar dışındaki sendikaların yöneticileri, görevden alınmış ve yerlerine kayyumlar atanmıştı. Zaten DİSK başta olmak üzere işçi konfederasyonlarının yöneticilerinin çoğu da uyduruk suçlamalarla tutuklanmışlardı. Açık bırakılan sendikaların genel merkez ve şube toplantıları da polis gözetiminde yapılabiliyordu. Sendika yöneticileri toplantı gün ve saatini emniyete bildiriyor, görevli polis gelmeyince de toplantıya başlayamıyorlardı. Toplu iş sözleşmeleri de işçi sendikası ile işveren arasında yapılan görüşmelerle sonuçlanmıyordu. Taraflar önerilerini, gerekçelerini de destekleyen belgelerini ekleyerek Yüksek Hakem Kurulu’na gönderiyordu. Kurulun belirlediği zam oranları ve sosyal haklar toplu iş sözleşmesi niteliğini kazanıyordu. Aynı kurul şimdi anayasada var ve grev yasağı kapsamındaki işkollarında çıkan anlaşmazlıkları karara bağlama amacıyla görev yapıyor. Anayasa değişiklik önerisinde memurlar ve diğer kamu çalışanları için tanınan “toplu görüşme” yetkisi “toplusözleşme” olarak değiştiriliyor ve bu değişiklik olağanüstü bir hak olarak nitelendiriliyor. Sözcük değişikliğinin olağanüstü bir değişiklik ve memurlara tanınan hak olarak nitelendirilmesini siyasi yönden anlamak kolay ama iş hukuki yönünden kabul etmek olanaksız. Çünkü “toplusözleşme” imzalanması sürecinde kamu makamları ile kamu çalışanları arasında anlaşma sağlanamazsa kararı “Kamu Görevlileri Hakem Kurulu” verecek. Yani 12 Eylül paşalarının bile yetkilerini sınırlamayı tercih ettikleri Yüksek Hakem Kurulu memurlar için de ayrıca kurulup sınırsız yetkilerle donatılacak. Şimdi aynı işi yapan Bakanlar Kurulu’nun yerine, Bakanlar Kurulu’nun atayacağı üyelerden oluşacak memur hakem kurulunun gelmesindeki büyük yeniliği anlamak imkânsız. Özellikle de AKP’nin, anayasada yer alan kimi kurulların kararlarını yargı denetimine açarken, kendi oluşturacağı kurulun kararlarının kesin olacağını anayasaya yazmasındaki çelişki de, anayasa değişikliklerinin amacını daha da açık seçik duruma getiriyor. Yürürlükteki anayasanın üçüncü bölümünün ana kenar başlığı “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler”. Böyle özel bir bölüm varken “Ekonomik ve Sosyal Konsey”in oluşturulmasıyla ilgili değişiklik önerisinin “Mali ve Ekonomik Hükümler” başlıklı Dördüncü Bölüme ve Devlet Planlama Teşkilatı ile ilgili maddeye eklenmesinin de tutarlı bir gerekçesi olmalı. Umarım bir devlet kurumu olan DPT’nin, deneyimleri nedeniyle bazı isteklere sıcak bakmamasını “bertaraf” edip, kendi oluşturacakları ve çalışma koşullarını da belirleyecekleri Ekonomik ve Sosyal Konsey’le dikensiz gül bahçesi yaratmak gibi bir amaçları yoktur. Anımsamakta yarar var. Ekonomik ve Sosyal Konsey’in anayasal bir kurum olarak oluşturulmasını öngören değişikliğin yapılacağı 166’ncı madde, devlet kaynaklarının verimli kullanılmasını planlama görevini DPT’ye veriyor ve Danıştay da özelleştirme kararlarının kural dışında kalanlarına bu maddeye dayanarak iptal kararı alıyor. Konseyin yetkisi ve üyelerinin niteliği yasayla belirleneceği için, amacın, alınacak görüşlerle özelleştirmeler konusunda Danıştay’ı devre dışı bırakmak olduğunu dile getirenler de az değil. Zaten var olan ama üç yıla yakın bir süredir toplantıya çağrılmayan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in durduk yerde anayasal bir kuruma dönüştürülecek olması kafaları büsbütün karıştırıyor. [email protected] CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada değin yararlarını veya yararsız yanlarını içeren açıklamalar kulağa çarpıyor. O kadar! Genelde iline, bölgesine göre vaatler tartışmaların özü. Örneğin genel af! Anayasa paketi ile ne alaka derken birden gündemin ilk sırasına yerleşiverdi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Tunceli’de referandumda hayır oyu çıkarsa genel affın söz konusu olacağını söyledi. Başbakan derhal yetkin yok diye çıkıştı. MHP lideri Bahçeli sert bir dille Kılıçdaroğlu’na genel aftan söz etmenin neredeyse ihanet olacağını söyleyen bir konuşma yaptı. Yandaş medyanın ise etekleri şıngır mıngır. Hep bir ağızdan bağırıyorlar: “Genel af hayır cephesini böldü!” Lakin insafa gelip Başbakan’a CHP Genel Başkanı’na genel aftan söz etmeye, yetkin yok demeye hakkın yok, diyemiyorlar. RTE’nin; sanki ana muhalefet liderinin (ve CHP’nin) genel afla ilgili olumlu yaklaşım sergilemeye yetkisi yokmuş gibi… …sanki genel af yetkisi sadece ve sadece iktidar partinin yetki alanındaymış gibi kabul edilmez bir mantık sergilemesini… “malum medyada” eleştirilmeye değer görmemiş olacak ki… üzerine gitmiyor veya gidemiyor. Zaten genel af sorununu bugün tartışmak, olacakmış gibi havalar estirmek de abesle iştigal. Kılıçdaroğlu o konuşmasında genel affın ancak toplumsal mutabakat ile sağlanabileceğini söyledi. CHP genel af istiyor manşetlere çıktı. Etraf karıştıktan sonra -nedense pek çok önemli konuda olduğu gibi- af konusunda da istim arkadan geldi. Genel affın partide de, ilgili çevrelerde de ancak; (a) PKK’nin silahları bırakması, terörün sona ermesinden sonra, (b) İç barışın bir parçası olacaksa gerçekleşebileceği açıklandı. Öyleyse? Bugünden genel af konusunda bu denli oldu da bitti havasına girmenin âlemi ne? Gerçekleşmesi öngörülen koşulların ilk maddesi zaten genel affı buzdolabına koymaya yetiyor. Çünkü: Siyasal mutabakatın gerçekleşmesi için öncelikle İmralı’nın buyruğundaki Kandil’in, siyasal ayağı Barış ve Demokrasi Partisi’nin öne sürdüğü gibi... yüzlerce terörist dağlarda elde silah gezerken askerin operasyonlara son vermesi… terör örgütü adına İmralı ile görüşmeler yapmayı (PKK ile masaya oturmayı) devletin kabul etmesi… bölgedeki yerel yönetimlere (bağımsızlığın ilk aşaması) özerklik tanınması… yeni anayasada Kürt kimliğinin Türklük ile birlikte yazılması… anadilde eğitimin sağlanması… yurt düzeyinde yüzde 6’dan fazla oy alamayan BDP gibi Kürt partilerinin daha fazla milletvekili ile Meclis’te temsil edilebilmesi için seçim barajının yüzde 5’e indirilmesi koşuluyla… …-Tabii yenileri katılmazsa-… terör örgütü ve yandaşları bu dayatmaların kabul edildiği kanıtlandıktan sonra -zamanla sınırlamadan belki- silahı bırakacak ve sonra... genel af gerçekleşecek! Kılıçdaroğlu’nun -şu sıralar işitilmiyor ama- zaman zaman yinelediği ülkenin çoğu sorunları gibi “Terör sorununu da biz çözeriz” söylemini dikkate almak gerek. Genel Başkan herhalde bu sözü laf olsun diye söylemiyor. Elbette bir bildiği var. Elbette söylenen dayatmaların dışında partisinde bugünden açıklamak istemediği kimi çözüm formülleri hazırlanıyor olabilir. Neden olmasın? Lakin bugünden genel af konusunda oldu da bitti havasına girmek doğmamış çocuğa don biçmek ya da dereyi görmeden paçayı sıvamak olmuyor mu? SAYFA 28 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Ağustos Oslo Y 14 Helsinki Y 15 Stockholm Y 15 Londra B 21 AmsterdamY 19 Brüksel Y 19 Paris B 21 Bonn Y 19 Münih Y 21 Berlin Y 19 Budapeşte Y 24 Madrid B 33 Viyana Y 22 Belgrad Y 33 Sofya B 31 Roma PB 28 Atina B 35 Zürih Y 21 Moskova Y 16 Aşkabat B 32 Taşkent A 31 Bakû B 31 Bişkek B 36 Tiflis B 3 Kahire B 38 Şam B 38 İstanbul B 32 Edirne B 36 Kocaeli B 36 Çanakkale B 33 İzmir B 37 Manisa B 39 Denizli B 39 Zonguldak PB 20 Sinop PB 29 Samsun PB 31 Trabzon PB 30 Giresun PB 34 Ankara B 35 Eskişehir B 35 Konya B 33 Sivas B 31 Antalya B 39 Adana B 37 Mersin B 35 Diyarbakır B 39 Şanlıurfa B 40 Mardin B 36 Siirt B 37 Hakkâri PB 30 Van PB 28 Kars PB 26 Ülkenin doğu bölgeleri parça- lı bulutlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçe- cek. Hava sı- caklığı kuzey ve iç kesimlerde 3 ila 5 derece ar- tacak. Diğer böl- gelerde önemli bir değişiklik ol- mayacak. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Lafta Kalan Değişiklik... Bireysel ve Toplumsal ÇõkarlarõmõzÇatõşõyorsa Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Baştarafı 2. Sayfada Ancak unutulmamasõ gereken gerçek şudur: Bi- reyin mutluluğu ancak içinde yaşadığı toplumun mutluluğu ile anlam ve süreklilik kazanabilir. Kõ- sa süreli bireysel çõkarlar uzun sürede toplumun çõ- karlarõ ile çatõşõyor ve toplumu mutsuz ediyorsa top- lumun mutsuzluğundan birey de üzerine düşen pa- yõ alõr. O nedenle toplumsal çõkarlarõmõzõ her zaman bireysel çõkarlarõmõzõn üstünde tutmamõz gerekir. Nasõl ki komşumuz aç yatarken biz karnõ tok uyu- yamõyorsak; mutsuz bir toplumda da bireylerin mut- luluğu hiçbir anlam ifade etmez ve zaten mutlu da olamazlar. Bugünkü AKP hükümeti, iktidarõnõ sür- dürebilmek için, vatandaşa oy karşõlõğõ yaptõğõ gös- termelik yardõmlarla onlara kõsa sürede bireysel çı- kar sağlayarak onlarõ mutlu etmeye çalõşõrken uzun sürede toplumu mutsuzluğa sürüklemektedir. Toplumun mutsuzluğunun sonunda kendisinin de mutsuzluğu olacağõnõn belki farkõnda bile değildir. Ancak halkõmõz bunu fark etmelidir. Toplumun ve ülkemizin çıkarlarını kendi bireysel çıkarları uğ- runa feda etmemelidir. 12 Eylül’de referanduma su- nulacak olan anayasa değişiklik paketine ‘HA- YIR’ diyerek, toplumumuzun ve ülkemizin çı- karlarını kendi bireysel çıkarlarının üzerinde tut- tuğunu göstermelidir. MAYIS 2010’DA İSTENDİ Güneyiçin geçkalan yardõmtalebi HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasõna bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanõ Hasan Hüseyin Özese, Doğu Perinçek’in Beşiktaş Ad- liyesi’ni suçlayan ifadeleri üzerine “Biz savaşın tarafı değiliz. Türk milleti adına yargılama yapıyoruz” dedi. Emekli Tuğgeneral Veli Kü- çük, ikinci Ergenekon davasõnda mahkemenin Jandarma İstihabarat Gruplarõ’nõn arõştõrõlmasõ için Jandarma Genel Komutanlõğõ’na yazõ yazõl- masõ kararõnõ eleştirdi. Gazetemizin eski imtiyaz sahibi, başyazarõmõz İlhan Selçuk’un 21 Haziran 2010 tarihinde yaşamõnõ yitirdiğine ilişkin nüfus kaydõ da dosyaya girdi. Özese, iddianameye temel oluşturan iddialarõ ortaya atan Tuncay Güney’in durumuna ilişkin başsavcõlõktan gelen evrakõ açõkladõ. Savcõlõktan gelen yazõda, “Tuncay Güney hakkında yürü- tülen soruşturmanın devam ettiği, Kanada makamlarından 31 Mayıs 2010 tarihinde adli yardım talep edildiği” kaydedildi. Daha sonra sanõk ve avukatlarõn taleplerinin alõnmasõna geçildi. İşçi Partisi Genel Başkanõ Doğu Perinçek, Fethullahçõ örgütlenmenin kanõt- larõnõn artõk bütün açõklõğõyla ortaya çõktõğõnõ an- lattõ. Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nõn Fethullahçõ Gladyo örgütünü ve faaliyetini yeni kanõtlarla belgelediğini anlatan Perinçek, Beşik- taş Adliyesi’nde yasadõşõ örgütlenme olduğunu savunarak “Beşiktaş Adliyesi’ne, Türk yargısı giremiyor. Orada Türk hukuku işlemiyor. Orada geçerli olan, ABD’nin Türkiye’ye da- yattığı operasyondur. Beşiktaş Adliyesi, Tür- kiye’nin egemenlik alanı dışında, gizli örgütün denetimindedir” diye konuştu. Perinçek’in suç- lamalarõ üzerine hâkim Özese, “Beşiktaş Adliye- si terör örgütü olamaz. Oradaki hâkim ve sav- cılar terör örgütü üyesi olamaz” dedi. Duruşma salonunda gerginlik Danõştay ve Cumhuriyet’e saldõrõ dosyasõ sanõğõ Osman Yıldırım’õn “PKK teröristleriyle tek tek el sıkışan hainler” sözleri üzerine İşçi Partili Hikmet Çiçek “S..r.. Çakal” diyerek Yõldõrõm’õn üzerine yürüdü. Jandarmalar, bağõrmaya başlayan Yõldõrõm’õn ağzõnõ bezle kapatarak dõşarõ çõkartõr- ken bazõ sanõklar Yõldõrõm’a vurmak istedi. Du- ruşmaya ara verildikten sonra Başkan Özese, tüm sanõklarõn dinlendiği, Yõldõrõm’õn konuşmasõnõn seyrine engel olanõ dõşarõ çõkaracağõ uyarõsõnda bulundu. Bu sõrada avukat Vural Ergül “Tuvalete gidebilir miyim” dedi. Yõldõrõm konuşurken İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek, Oktay Yıldırım dõşarõ çõktõ. Haber Merkezi - Merkeze alõnan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nõn kaleme aldõğõ ve kamuoyu- nun gündemine bomba gibi düşen “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kita- bõnda “Polis Teşkilatı’ndaki imam” diye yazdõğõ isim ortaya çõktõ. Avukatõ aracõlõğõyla gazetemiz Genel Yayõn Yönetmeni İbrahim Yıldız’a ihtar- name gönderen Osman Hilmi Öz- dil’in “Söz konusu kitabı yazan ki- şinin, halihazırda yargılaması de- vam eden Ergenekon terör örgütü ve benzeri bazı davalar bakımından değerlendirildiğinde örgüt lehine olacak şekilde yargılamaları etki- lemek, toplanan delillerin geçersiz ve hükümsüz olduğunu ileri sürmek suretiyle de, örgütü aklamaya ça- lıştığının farkında olması gerekir- di” açõklamasõ dikkat çekti. Avcõ’nõn kitabõnda yer alan, “Ko- zanlı Ömer kod adlı Osman Hilmi Özdil mi, yoksa Emniyet Genel Müdürü ve Daire Başkanları mı po- lis teşkilatını yönetiyor?” ifadesi basõn organlarõna yansõmõştõ. Özdil dün gazetemize gönderdiği ihtarna- mede, “Cumhuriyet savcılığı tara- fından yürütülmekte olan inceleme ve tarafımızdan yapılacak suç du- yurularına konu olan kitapla ilgili olarak yürütülmekte olan inceleme ve soruşturmaları etkileyecek tarz- da açıklama ve yayın yapılmama- sı ihtarına ilişkindir” denildi. Öz- dil’in avukatõ tarafõndan çok sayõda basõn kuruluşuna gönderilen ihtarna- mede dikkat çeken bölümler şöyle: ? Yürüttüğü ticari faaliyetle ilgili olarak kurumlarõn sigorta işlerini yapmakta olmasõ nedeniyle müvek- kilimin zaman zaman emniyet ile iş- leri olmakta ve bu vesileyle bir kõsõm emniyet mensuplarõ ile görüşmekte- dir. Yazarõn nasõl bir paranoya sonu- cu olduğu anlaşõlamayan bir tarzda müvekkilimi yürütülen kimi soruş- turma ve kovuşturmalarla ilgili olarak mesnetsiz bir şekilde kendine göre so- yut iddialarla, irtibatlõ göstermeye çalõşmaktadõr. Müvekkilim hakkõnda haksõz ve mesnetsiz iddialarla ka- muoyunu meşgul eden Hanefi Av- cõ’nõn iddialarõyla ilgili olarak yasal yollara başvurulacaktõr. ? Savcõlõk tarafõndan başlatõlan in- celemeden haberdar olunduğunda derhal müvekkilimle birlikte cum- huriyet savcõlõğõna müracaat edile- rek, müvekkilimin tüm iletişim bil- gileri verilerek, talep edildiğinde ifa- de vereceği belirtilmiştir. Müvek- kile atõlan iftiralarõn ortaya çõk- masõ için tarafõmõzdan da tüm ya- sal yollar kullanõlacaktõr. Avcõ’nõn‘Polisteşkilatõndakiimam’diyetanõmladõğõÖzdil,gazetelereihtarnamegönderdi ‘İmam Ömer’ ortaya çıktı Avcı eşyalarını topladı Türkiye’de devlet içindeki cemaat ör- gütlenmesini anlatan kitabının ardın- dan merkeze çekilen Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, bir haftalık izne çıkararak, makam odasında eşyalarını toplamaya başladı. Avcı, merkeze alın- mayı kendisinin istediğini belirterek “Bu işlerden sonra, Eskişehir Emniyet Müdürü olarak göreve devam etmem herkes açısından sıkıntı yaratırdı” dedi. Merkeze çekilme isteğinin olumlu bu- lunmasından sonra, tayin emrinin gel- mesine kadar bir haftalık izne çıkan Es- kişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Eskişehir’de yardımcıları ile toplantı yaptı. Toplantının Eskişehir polisinin yapması gereken işlerin aksamaması için düzenlendiği belirtilirken, atama yapılana kadar en kıdemli müdür yar- dımcısı olan Eskişehir Emniyet Müdür yardımcısı Ali Yılmaz’ın Eskişehir Em- niyet Müdürlüğü’ne vekâlet edeceği bil- dirildi. Avcı, Eskişehirli gazeteciler ile makamında anı fotoğrafı çektirdi. Emekli paşalar: Muz cumhuriyeti olur İstanbul Haber Servisi - Emekli Hâkim Pilot Korgeneral Yaşar Müjdeci, emekli Tümgeneral Osman Özbek, emekli Tuğgeneral Servet Cö- mert, emekli Tuğgeneral Ramiz İlker’in de ara- larõnda bulunduğu yaklaşõk 40 emekli general, subay ve astsubay, Silivri’de Ergenekon davala- rõnõn görüldüğü duruşma salonu önünde basõn açõklamasõ yaparak “Türkiye bir muz cumhuri- yetine dönüyor” dediler. İşçi Partisi Genel Baş- kan Yardõmcõsõ Müjdeci basõn açõklamasõnda, “AKP hükümeti Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bertaraf etmekle, HSYK ile Anayasa Mahke- mesi’nin yapısını değiştirip yandaş bir yargı yaratmakla ABD’nin oyununa düşüyor” dedi. TİB’de savcõ yine inceleme yaptõ ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’nca, Yargõtay ve Danõştay başkanlõkla- rõnõn telefonlarõnõn dinlenildiği iddialarõna ilişkin yürütülen soruşturma kapsamõnda, Telekomüni- kasyon İletişim Başkanlõğõ’nda (TİB) dün yeni bir inceleme yapõldõ. Soruşturmayõ yürüten Baş- savcõ Vekili Nuri Yiğit, dün sabah saatlerinde TİB’e gitti. İncelemede, soruşturma kapsamõnda bilirkişiler tarafõndan hazõrlanan raporlarda, öğ- renilmesi ve açõklõğa kavuşturulmasõ gerektiği belirtilen birtakõm teknik konularõn araştõrõlacağõ ve gözlemleneceği öğrenildi. Buna ilişkin olarak yetkililerden bilgiler de alõnacağõ kaydedildi. Öcalan: Boykot daha fazla aktifleşebilir Yurt Haberleri Servisi - Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan, avukatla- rõyla yaptõğõ görüşmede, “Erdoğan’ın 3 Eylül’de Diyarbakır’da yeni bir şey söy- leyeceğini de zannetmiyorum. Olumlu adım atmayacaklar gibi görünüyor. AKP’yi ciddi ve samimi görürlerse tu- tumlarını elbette değiştirebilirler. Ter- si durumda mevcut boykot tutumları- nı daha da aktifleştirebilirler, aktif boykot konumuna geçerler. Referan- dum konusunda kararı halka ve ku- rumlarımıza bırakıyorum. Tartışma- larından sonra ‘hayõr’ bile diyebilirler, ben buna da karışmam, halkın verece- ği her karara saygılıyım” dedi. Görüşmenin ayrõntõlarõ Fõrat Haber Ajansõ’nda yayõmlandõ. Devlet yetkilile- rinin kendisiyle görüştüğünü ileri süren Öcalan, demokratik anayasa hazõrlanma- masõ durumunda çatõşmalarõn yeniden başlayacağõ tehdidinde bulundu. Demirtaş: Ayağında postalları unutmuş DİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro- su) - BDP Genel Başkanõ Selahattin De- mirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn Kenan Evren anayasasõnõn üstüne takõm elbise giydirerek sivilleştirmeye ça- lõştõğõnõ belirterek “Başbakan ayağında postalları unutmuşsun” dedi. Diyarbakõr’õn Silvan ilçesinde düzen- lenen mitinge katõlan Demirtaş, yurttaş- larõ Kürtçe selamladõ. Demirtaş, “Baş- bakan Kenan Evren anayasasının ya- ni askeri anayasanın üstüne takım el- bise giydirerek sivilleştirmeye çalışıyor. Başbakan ayağında postalları unut- muşsun. Başbakan ‘Evet’te ‘Hayõr’da, darbe anayasası da senin olsun, mey- danlar bizimdir. Yeni bir anayasaya kadar meydanlarda olacağız” dedi. Partisinin Kürtçe boykot afişlerinin ya- saklanmasõna tepki gösteren Demirtaş, Başbakan’õn “Kürtçe serbest” dediği bir dönemde yasak kararõ alõndõğõnõ söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle