Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hazır sendika ve
sendikalardan söz açmışken
konuyu sürdürelim.
12 Eylül 1980 sonrasında
Türk-İş’e bağlı sendikalar
dışındaki sendikaların
yöneticileri, görevden alınmış
ve yerlerine kayyumlar
atanmıştı. Zaten DİSK başta
olmak üzere işçi
konfederasyonlarının
yöneticilerinin çoğu da uyduruk
suçlamalarla tutuklanmışlardı.
Açık bırakılan sendikaların
genel merkez ve şube
toplantıları da polis gözetiminde
yapılabiliyordu.
Sendika yöneticileri toplantı
gün ve saatini emniyete
bildiriyor, görevli polis
gelmeyince de toplantıya
başlayamıyorlardı.
Toplu iş sözleşmeleri de işçi
sendikası ile işveren arasında
yapılan görüşmelerle
sonuçlanmıyordu.
Taraflar önerilerini,
gerekçelerini de destekleyen
belgelerini ekleyerek Yüksek
Hakem Kurulu’na gönderiyordu.
Kurulun belirlediği zam oranları
ve sosyal haklar toplu iş
sözleşmesi niteliğini
kazanıyordu.
Aynı kurul şimdi anayasada
var ve grev yasağı
kapsamındaki işkollarında çıkan
anlaşmazlıkları karara bağlama
amacıyla görev yapıyor.
Anayasa değişiklik önerisinde
memurlar ve diğer kamu
çalışanları için tanınan “toplu
görüşme” yetkisi
“toplusözleşme” olarak
değiştiriliyor ve bu değişiklik
olağanüstü bir hak olarak
nitelendiriliyor.
Sözcük değişikliğinin
olağanüstü bir değişiklik ve
memurlara tanınan hak olarak
nitelendirilmesini siyasi yönden
anlamak kolay ama iş hukuki
yönünden kabul etmek
olanaksız.
Çünkü “toplusözleşme”
imzalanması sürecinde kamu
makamları ile kamu çalışanları
arasında anlaşma
sağlanamazsa kararı “Kamu
Görevlileri Hakem Kurulu”
verecek.
Yani 12 Eylül paşalarının bile
yetkilerini sınırlamayı tercih
ettikleri Yüksek Hakem Kurulu
memurlar için de ayrıca kurulup
sınırsız yetkilerle donatılacak.
Şimdi aynı işi yapan Bakanlar
Kurulu’nun yerine, Bakanlar
Kurulu’nun atayacağı üyelerden
oluşacak memur hakem
kurulunun gelmesindeki büyük
yeniliği anlamak imkânsız.
Özellikle de AKP’nin,
anayasada yer alan kimi
kurulların kararlarını yargı
denetimine açarken, kendi
oluşturacağı kurulun kararlarının
kesin olacağını anayasaya
yazmasındaki çelişki de,
anayasa değişikliklerinin
amacını daha da açık seçik
duruma getiriyor.
Yürürlükteki anayasanın
üçüncü bölümünün ana kenar
başlığı “Sosyal ve Ekonomik
Haklar ve Ödevler”.
Böyle özel bir bölüm varken
“Ekonomik ve Sosyal Konsey”in
oluşturulmasıyla ilgili değişiklik
önerisinin “Mali ve Ekonomik
Hükümler” başlıklı Dördüncü
Bölüme ve Devlet Planlama
Teşkilatı ile ilgili maddeye
eklenmesinin de tutarlı bir
gerekçesi olmalı.
Umarım bir devlet kurumu
olan DPT’nin, deneyimleri
nedeniyle bazı isteklere sıcak
bakmamasını “bertaraf” edip,
kendi oluşturacakları ve çalışma
koşullarını da belirleyecekleri
Ekonomik ve Sosyal Konsey’le
dikensiz gül bahçesi yaratmak
gibi bir amaçları yoktur.
Anımsamakta yarar var.
Ekonomik ve Sosyal Konsey’in
anayasal bir kurum olarak
oluşturulmasını öngören
değişikliğin yapılacağı 166’ncı
madde, devlet kaynaklarının
verimli kullanılmasını planlama
görevini DPT’ye veriyor ve
Danıştay da özelleştirme
kararlarının kural dışında
kalanlarına bu maddeye
dayanarak iptal kararı alıyor.
Konseyin yetkisi ve üyelerinin
niteliği yasayla belirleneceği
için, amacın, alınacak görüşlerle
özelleştirmeler konusunda
Danıştay’ı devre dışı bırakmak
olduğunu dile getirenler de az
değil.
Zaten var olan ama üç yıla
yakın bir süredir toplantıya
çağrılmayan Ekonomik ve
Sosyal Konsey’in durduk yerde
anayasal bir kuruma
dönüştürülecek olması kafaları
büsbütün karıştırıyor.
[email protected]
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
değin yararlarını veya yararsız yanlarını içeren
açıklamalar kulağa çarpıyor.
O kadar! Genelde iline, bölgesine göre vaatler
tartışmaların özü.
Örneğin genel af!
Anayasa paketi ile ne alaka derken birden
gündemin ilk sırasına yerleşiverdi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Tunceli’de
referandumda hayır oyu çıkarsa genel affın söz
konusu olacağını söyledi.
Başbakan derhal yetkin yok diye çıkıştı.
MHP lideri Bahçeli sert bir dille Kılıçdaroğlu’na
genel aftan söz etmenin neredeyse ihanet olacağını
söyleyen bir konuşma yaptı.
Yandaş medyanın ise etekleri şıngır mıngır.
Hep bir ağızdan bağırıyorlar: “Genel af hayır
cephesini böldü!”
Lakin insafa gelip Başbakan’a CHP Genel
Başkanı’na genel aftan söz etmeye, yetkin yok
demeye hakkın yok, diyemiyorlar.
RTE’nin; sanki ana muhalefet liderinin (ve
CHP’nin) genel afla ilgili olumlu yaklaşım
sergilemeye yetkisi yokmuş gibi…
…sanki genel af yetkisi sadece ve sadece iktidar
partinin yetki alanındaymış gibi kabul edilmez bir
mantık sergilemesini… “malum medyada”
eleştirilmeye değer görmemiş olacak ki… üzerine
gitmiyor veya gidemiyor.
Zaten genel af sorununu bugün tartışmak,
olacakmış gibi havalar estirmek de abesle iştigal.
Kılıçdaroğlu o konuşmasında genel affın ancak
toplumsal mutabakat ile sağlanabileceğini söyledi.
CHP genel af istiyor manşetlere çıktı.
Etraf karıştıktan sonra -nedense pek çok önemli
konuda olduğu gibi- af konusunda da istim
arkadan geldi.
Genel affın partide de, ilgili çevrelerde de ancak;
(a) PKK’nin silahları bırakması, terörün sona
ermesinden sonra, (b) İç barışın bir parçası
olacaksa gerçekleşebileceği açıklandı.
Öyleyse? Bugünden genel af konusunda bu denli
oldu da bitti havasına girmenin âlemi ne?
Gerçekleşmesi öngörülen koşulların ilk maddesi
zaten genel affı buzdolabına koymaya yetiyor.
Çünkü:
Siyasal mutabakatın gerçekleşmesi için öncelikle
İmralı’nın buyruğundaki Kandil’in, siyasal ayağı
Barış ve Demokrasi Partisi’nin öne sürdüğü gibi...
yüzlerce terörist dağlarda elde silah gezerken
askerin operasyonlara son vermesi… terör örgütü
adına İmralı ile görüşmeler yapmayı (PKK ile
masaya oturmayı) devletin kabul etmesi…
bölgedeki yerel yönetimlere (bağımsızlığın ilk
aşaması) özerklik tanınması… yeni anayasada Kürt
kimliğinin Türklük ile birlikte yazılması… anadilde
eğitimin sağlanması… yurt düzeyinde yüzde 6’dan
fazla oy alamayan BDP gibi Kürt partilerinin daha
fazla milletvekili ile Meclis’te temsil edilebilmesi için
seçim barajının yüzde 5’e indirilmesi koşuluyla…
…-Tabii yenileri katılmazsa-… terör örgütü ve
yandaşları bu dayatmaların kabul edildiği
kanıtlandıktan sonra -zamanla sınırlamadan belki-
silahı bırakacak ve sonra... genel af gerçekleşecek!
Kılıçdaroğlu’nun -şu sıralar işitilmiyor ama-
zaman zaman yinelediği ülkenin çoğu sorunları gibi
“Terör sorununu da biz çözeriz” söylemini dikkate
almak gerek.
Genel Başkan herhalde bu sözü laf olsun diye
söylemiyor.
Elbette bir bildiği var. Elbette söylenen
dayatmaların dışında partisinde bugünden
açıklamak istemediği kimi çözüm formülleri
hazırlanıyor olabilir. Neden olmasın?
Lakin bugünden genel af konusunda oldu da bitti
havasına girmek doğmamış çocuğa don biçmek ya
da dereyi görmeden paçayı sıvamak olmuyor mu?
SAYFA 28 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Ağustos
Oslo Y 14
Helsinki Y 15
Stockholm Y 15
Londra B 21
AmsterdamY 19
Brüksel Y 19
Paris B 21
Bonn Y 19
Münih Y 21
Berlin Y 19
Budapeşte Y 24
Madrid B 33
Viyana Y 22
Belgrad Y 33
Sofya B 31
Roma PB 28
Atina B 35
Zürih Y 21
Moskova Y 16
Aşkabat B 32
Taşkent A 31
Bakû B 31
Bişkek B 36
Tiflis B 3
Kahire B 38
Şam B 38
İstanbul B 32
Edirne B 36
Kocaeli B 36
Çanakkale B 33
İzmir B 37
Manisa B 39
Denizli B 39
Zonguldak PB 20
Sinop PB 29
Samsun PB 31
Trabzon PB 30
Giresun PB 34
Ankara B 35
Eskişehir B 35
Konya B 33
Sivas B 31
Antalya B 39
Adana B 37
Mersin B 35
Diyarbakır B 39
Şanlıurfa B 40
Mardin B 36
Siirt B 37
Hakkâri PB 30
Van PB 28
Kars PB 26
Ülkenin doğu
bölgeleri parça-
lı bulutlu, diğer
yerler az bulutlu
ve açık geçe-
cek. Hava sı-
caklığı kuzey ve
iç kesimlerde 3
ila 5 derece ar-
tacak. Diğer böl-
gelerde önemli
bir değişiklik ol-
mayacak.
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Lafta Kalan Değişiklik...
Bireysel ve Toplumsal
ÇõkarlarõmõzÇatõşõyorsa
Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
Baştarafı 2. Sayfada
Ancak unutulmamasõ gereken gerçek şudur: Bi-
reyin mutluluğu ancak içinde yaşadığı toplumun
mutluluğu ile anlam ve süreklilik kazanabilir. Kõ-
sa süreli bireysel çõkarlar uzun sürede toplumun çõ-
karlarõ ile çatõşõyor ve toplumu mutsuz ediyorsa top-
lumun mutsuzluğundan birey de üzerine düşen pa-
yõ alõr. O nedenle toplumsal çõkarlarõmõzõ her zaman
bireysel çõkarlarõmõzõn üstünde tutmamõz gerekir.
Nasõl ki komşumuz aç yatarken biz karnõ tok uyu-
yamõyorsak; mutsuz bir toplumda da bireylerin mut-
luluğu hiçbir anlam ifade etmez ve zaten mutlu da
olamazlar. Bugünkü AKP hükümeti, iktidarõnõ sür-
dürebilmek için, vatandaşa oy karşõlõğõ yaptõğõ gös-
termelik yardõmlarla onlara kõsa sürede bireysel çı-
kar sağlayarak onlarõ mutlu etmeye çalõşõrken
uzun sürede toplumu mutsuzluğa sürüklemektedir.
Toplumun mutsuzluğunun sonunda kendisinin de
mutsuzluğu olacağõnõn belki farkõnda bile değildir.
Ancak halkõmõz bunu fark etmelidir. Toplumun ve
ülkemizin çıkarlarını kendi bireysel çıkarları uğ-
runa feda etmemelidir. 12 Eylül’de referanduma su-
nulacak olan anayasa değişiklik paketine ‘HA-
YIR’ diyerek, toplumumuzun ve ülkemizin çı-
karlarını kendi bireysel çıkarlarının üzerinde tut-
tuğunu göstermelidir.
MAYIS 2010’DA İSTENDİ
Güneyiçin
geçkalan
yardõmtalebi
HATİCE TUNCER
Birinci Ergenekon davasõna bakan İstanbul 13.
Ağõr Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanõ Hasan
Hüseyin Özese, Doğu Perinçek’in Beşiktaş Ad-
liyesi’ni suçlayan ifadeleri üzerine “Biz savaşın
tarafı değiliz. Türk milleti adına yargılama
yapıyoruz” dedi. Emekli Tuğgeneral Veli Kü-
çük, ikinci Ergenekon davasõnda mahkemenin
Jandarma İstihabarat Gruplarõ’nõn arõştõrõlmasõ
için Jandarma Genel Komutanlõğõ’na yazõ yazõl-
masõ kararõnõ eleştirdi. Gazetemizin eski imtiyaz
sahibi, başyazarõmõz İlhan Selçuk’un 21 Haziran
2010 tarihinde yaşamõnõ yitirdiğine ilişkin nüfus
kaydõ da dosyaya girdi.
Özese, iddianameye temel oluşturan iddialarõ
ortaya atan Tuncay Güney’in durumuna ilişkin
başsavcõlõktan gelen evrakõ açõkladõ. Savcõlõktan
gelen yazõda, “Tuncay Güney hakkında yürü-
tülen soruşturmanın devam ettiği, Kanada
makamlarından 31 Mayıs 2010 tarihinde adli
yardım talep edildiği” kaydedildi.
Daha sonra sanõk ve avukatlarõn taleplerinin
alõnmasõna geçildi. İşçi Partisi Genel Başkanõ
Doğu Perinçek, Fethullahçõ örgütlenmenin kanõt-
larõnõn artõk bütün açõklõğõyla ortaya çõktõğõnõ an-
lattõ. Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nõn
Fethullahçõ Gladyo örgütünü ve faaliyetini yeni
kanõtlarla belgelediğini anlatan Perinçek, Beşik-
taş Adliyesi’nde yasadõşõ örgütlenme olduğunu
savunarak “Beşiktaş Adliyesi’ne, Türk yargısı
giremiyor. Orada Türk hukuku işlemiyor.
Orada geçerli olan, ABD’nin Türkiye’ye da-
yattığı operasyondur. Beşiktaş Adliyesi, Tür-
kiye’nin egemenlik alanı dışında, gizli örgütün
denetimindedir” diye konuştu. Perinçek’in suç-
lamalarõ üzerine hâkim Özese, “Beşiktaş Adliye-
si terör örgütü olamaz. Oradaki hâkim ve sav-
cılar terör örgütü üyesi olamaz” dedi.
Duruşma salonunda gerginlik
Danõştay ve Cumhuriyet’e saldõrõ dosyasõ sanõğõ
Osman Yıldırım’õn “PKK teröristleriyle tek
tek el sıkışan hainler” sözleri üzerine İşçi Partili
Hikmet Çiçek “S..r.. Çakal” diyerek Yõldõrõm’õn
üzerine yürüdü. Jandarmalar, bağõrmaya başlayan
Yõldõrõm’õn ağzõnõ bezle kapatarak dõşarõ çõkartõr-
ken bazõ sanõklar Yõldõrõm’a vurmak istedi. Du-
ruşmaya ara verildikten sonra Başkan Özese, tüm
sanõklarõn dinlendiği, Yõldõrõm’õn konuşmasõnõn
seyrine engel olanõ dõşarõ çõkaracağõ uyarõsõnda
bulundu. Bu sõrada avukat Vural Ergül “Tuvalete
gidebilir miyim” dedi. Yõldõrõm konuşurken İP
Genel Başkanõ Doğu Perinçek, Nusret Senem,
Hikmet Çiçek, Oktay Yıldırım dõşarõ çõktõ.
Haber Merkezi - Merkeze alõnan
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi
Avcı’nõn kaleme aldõğõ ve kamuoyu-
nun gündemine bomba gibi düşen
“Haliç’te Yaşayan Simonlar” kita-
bõnda “Polis Teşkilatı’ndaki imam”
diye yazdõğõ isim ortaya çõktõ. Avukatõ
aracõlõğõyla gazetemiz Genel Yayõn
Yönetmeni İbrahim Yıldız’a ihtar-
name gönderen Osman Hilmi Öz-
dil’in “Söz konusu kitabı yazan ki-
şinin, halihazırda yargılaması de-
vam eden Ergenekon terör örgütü
ve benzeri bazı davalar bakımından
değerlendirildiğinde örgüt lehine
olacak şekilde yargılamaları etki-
lemek, toplanan delillerin geçersiz
ve hükümsüz olduğunu ileri sürmek
suretiyle de, örgütü aklamaya ça-
lıştığının farkında olması gerekir-
di” açõklamasõ dikkat çekti.
Avcõ’nõn kitabõnda yer alan, “Ko-
zanlı Ömer kod adlı Osman Hilmi
Özdil mi, yoksa Emniyet Genel
Müdürü ve Daire Başkanları mı po-
lis teşkilatını yönetiyor?” ifadesi
basõn organlarõna yansõmõştõ. Özdil
dün gazetemize gönderdiği ihtarna-
mede, “Cumhuriyet savcılığı tara-
fından yürütülmekte olan inceleme
ve tarafımızdan yapılacak suç du-
yurularına konu olan kitapla ilgili
olarak yürütülmekte olan inceleme
ve soruşturmaları etkileyecek tarz-
da açıklama ve yayın yapılmama-
sı ihtarına ilişkindir” denildi. Öz-
dil’in avukatõ tarafõndan çok sayõda
basõn kuruluşuna gönderilen ihtarna-
mede dikkat çeken bölümler şöyle:
? Yürüttüğü ticari faaliyetle ilgili
olarak kurumlarõn sigorta işlerini
yapmakta olmasõ nedeniyle müvek-
kilimin zaman zaman emniyet ile iş-
leri olmakta ve bu vesileyle bir kõsõm
emniyet mensuplarõ ile görüşmekte-
dir. Yazarõn nasõl bir paranoya sonu-
cu olduğu anlaşõlamayan bir tarzda
müvekkilimi yürütülen kimi soruş-
turma ve kovuşturmalarla ilgili olarak
mesnetsiz bir şekilde kendine göre so-
yut iddialarla, irtibatlõ göstermeye
çalõşmaktadõr. Müvekkilim hakkõnda
haksõz ve mesnetsiz iddialarla ka-
muoyunu meşgul eden Hanefi Av-
cõ’nõn iddialarõyla ilgili olarak yasal
yollara başvurulacaktõr.
? Savcõlõk tarafõndan başlatõlan in-
celemeden haberdar olunduğunda
derhal müvekkilimle birlikte cum-
huriyet savcõlõğõna müracaat edile-
rek, müvekkilimin tüm iletişim bil-
gileri verilerek, talep edildiğinde ifa-
de vereceği belirtilmiştir. Müvek-
kile atõlan iftiralarõn ortaya çõk-
masõ için tarafõmõzdan da tüm ya-
sal yollar kullanõlacaktõr.
Avcõ’nõn‘Polisteşkilatõndakiimam’diyetanõmladõğõÖzdil,gazetelereihtarnamegönderdi
‘İmam Ömer’ ortaya çıktı
Avcı eşyalarını topladı
Türkiye’de devlet içindeki cemaat ör-
gütlenmesini anlatan kitabının ardın-
dan merkeze çekilen Eskişehir Emniyet
Müdürü Hanefi Avcı, bir haftalık izne
çıkararak, makam odasında eşyalarını
toplamaya başladı. Avcı, merkeze alın-
mayı kendisinin istediğini belirterek
“Bu işlerden sonra, Eskişehir Emniyet
Müdürü olarak göreve devam etmem
herkes açısından sıkıntı yaratırdı” dedi.
Merkeze çekilme isteğinin olumlu bu-
lunmasından sonra, tayin emrinin gel-
mesine kadar bir haftalık izne çıkan Es-
kişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı,
Eskişehir’de yardımcıları ile toplantı
yaptı. Toplantının Eskişehir polisinin
yapması gereken işlerin aksamaması
için düzenlendiği belirtilirken, atama
yapılana kadar en kıdemli müdür yar-
dımcısı olan Eskişehir Emniyet Müdür
yardımcısı Ali Yılmaz’ın Eskişehir Em-
niyet Müdürlüğü’ne vekâlet edeceği bil-
dirildi. Avcı, Eskişehirli gazeteciler ile
makamında anı fotoğrafı çektirdi.
Emekli paşalar: Muz
cumhuriyeti olur
İstanbul Haber Servisi - Emekli Hâkim Pilot
Korgeneral Yaşar Müjdeci, emekli Tümgeneral
Osman Özbek, emekli Tuğgeneral Servet Cö-
mert, emekli Tuğgeneral Ramiz İlker’in de ara-
larõnda bulunduğu yaklaşõk 40 emekli general,
subay ve astsubay, Silivri’de Ergenekon davala-
rõnõn görüldüğü duruşma salonu önünde basõn
açõklamasõ yaparak “Türkiye bir muz cumhuri-
yetine dönüyor” dediler. İşçi Partisi Genel Baş-
kan Yardõmcõsõ Müjdeci basõn açõklamasõnda,
“AKP hükümeti Türk Silahlı Kuvvetleri’ni
bertaraf etmekle, HSYK ile Anayasa Mahke-
mesi’nin yapısını değiştirip yandaş bir yargı
yaratmakla ABD’nin oyununa düşüyor” dedi.
TİB’de savcõ yine
inceleme yaptõ
ANKARA (AA) - Ankara Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ’nca, Yargõtay ve Danõştay başkanlõkla-
rõnõn telefonlarõnõn dinlenildiği iddialarõna ilişkin
yürütülen soruşturma kapsamõnda, Telekomüni-
kasyon İletişim Başkanlõğõ’nda (TİB) dün yeni
bir inceleme yapõldõ. Soruşturmayõ yürüten Baş-
savcõ Vekili Nuri Yiğit, dün sabah saatlerinde
TİB’e gitti. İncelemede, soruşturma kapsamõnda
bilirkişiler tarafõndan hazõrlanan raporlarda, öğ-
renilmesi ve açõklõğa kavuşturulmasõ gerektiği
belirtilen birtakõm teknik konularõn araştõrõlacağõ
ve gözlemleneceği öğrenildi. Buna ilişkin olarak
yetkililerden bilgiler de alõnacağõ kaydedildi.
Öcalan: Boykot daha
fazla aktifleşebilir
Yurt Haberleri Servisi - Terör örgütü
PKK lideri Abdullah Öcalan, avukatla-
rõyla yaptõğõ görüşmede, “Erdoğan’ın 3
Eylül’de Diyarbakır’da yeni bir şey söy-
leyeceğini de zannetmiyorum. Olumlu
adım atmayacaklar gibi görünüyor.
AKP’yi ciddi ve samimi görürlerse tu-
tumlarını elbette değiştirebilirler. Ter-
si durumda mevcut boykot tutumları-
nı daha da aktifleştirebilirler, aktif
boykot konumuna geçerler. Referan-
dum konusunda kararı halka ve ku-
rumlarımıza bırakıyorum. Tartışma-
larından sonra ‘hayõr’ bile diyebilirler,
ben buna da karışmam, halkın verece-
ği her karara saygılıyım” dedi.
Görüşmenin ayrõntõlarõ Fõrat Haber
Ajansõ’nda yayõmlandõ. Devlet yetkilile-
rinin kendisiyle görüştüğünü ileri süren
Öcalan, demokratik anayasa hazõrlanma-
masõ durumunda çatõşmalarõn yeniden
başlayacağõ tehdidinde bulundu.
Demirtaş: Ayağında
postalları unutmuş
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro-
su) - BDP Genel Başkanõ Selahattin De-
mirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan’õn Kenan Evren anayasasõnõn üstüne
takõm elbise giydirerek sivilleştirmeye ça-
lõştõğõnõ belirterek “Başbakan ayağında
postalları unutmuşsun” dedi.
Diyarbakõr’õn Silvan ilçesinde düzen-
lenen mitinge katõlan Demirtaş, yurttaş-
larõ Kürtçe selamladõ. Demirtaş, “Baş-
bakan Kenan Evren anayasasının ya-
ni askeri anayasanın üstüne takım el-
bise giydirerek sivilleştirmeye çalışıyor.
Başbakan ayağında postalları unut-
muşsun. Başbakan ‘Evet’te ‘Hayõr’da,
darbe anayasası da senin olsun, mey-
danlar bizimdir. Yeni bir anayasaya
kadar meydanlarda olacağız” dedi.
Partisinin Kürtçe boykot afişlerinin ya-
saklanmasõna tepki gösteren Demirtaş,
Başbakan’õn “Kürtçe serbest” dediği bir
dönemde yasak kararõ alõndõğõnõ söyledi.