23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Evet - Hayır Bu haftaki yazımın başlığını Oktay Akbal’dan ödünç aldım. Hem ona geçmiş olsun demek, hem de evetler ve hayırlar da bir gezinti için... Oktay Ağabey’e geçmiş olsun diyorum. Onun “Evet - Hayır”ları Cumhuriyet okurunun aydınlığa açılan bir başka “Pencere”si, kimliği, vazgeçilmezidir... Daha nice yıllar birlikte aydınlanma savaşımımızı gazetemizin sayfalarında sürdürebilmeyi diliyorum. Çarşamba gecesi CNN’de Cüneyt Özdemir’in referandum konulu programına katıldım. Ben “Hayır”cı olarak davet edilmiştim. Öteki katılımcı “Evet”çi yazar Muhsin Kızılkaya’ydı. Alev Alatlı (kararı tam kesin olmasa da) programa “Boykotçu” olarak uydu bağlantısıyla katıldı. Program süresince, bana kalırsa, konuşulabilecek her şey konuşuldu. “Evet”in gerekçelerinin zayıflığı, benim gibi, program izleyicilerinin çoğunluğunca da umarım bir kez daha görülmüştür. Asıl ve temel sorun, referanduma sunulan metnin başlıca hedefi, yüksek yargıyı, yürütme erkinin (günümüz koşulllarında AKP’nin) denetimi altına sokmaktır. Başbakan çağdaş demokrasilerin temel koşulu olan “kuvvetler ayrılığı” ilkesinden ne anladığını, çok “veciz” biçimde, şöyle dile getirmişti: “Kuvvetler ayrılığı olduğuna göre yargı kendi işleriyle meşgul olsun, bize karışmasın!” Gerçeğin bu ölçüde tersyüz edilmesi belki sadece mizah konusu olabilirdi. Fakat demokratik rejimin geleceğini tehdit eden bu çarpık anlayışa gülüp geçemeyiz. Sözünü ettiğim programa katılan “Evet”çi arkadaş Başbakan’ın sözlerini aynen tekrar etti. Çağdaş demokrasilerde yüksek yargının başlıca işinin, bu demokrasilerin olmazsa olmaz koşulu olarak, yürütmeyi (hükümetleri) denetlemek olduğunu bu arkadaşlara nasıl anlatmalı? Bunu da ancak bağımsız yargı yapabilir. AKP’nin dayattığı anayasa taslağı yüksek yargıya bu güvenceyi sağlayan maddelerin içeriğini bozup değiştirmekle, aslında 12 Eylül Anayasası’nın değil, ülkemizin bugüne kadar gördüğü en demokratik anayasa olan 1961 Anayasası’nın temel bir hükmünü ortadan kaldırmak amacındadır. Beni şaşırtan, referandumda “evet” oyu vereceklerini söyleyen “aydın” kesimden kimilerinin bu kadar açık bir gerçeği göremeyerek “bertarafçı” Başbakan’la aynı tarafta yer almalardır... Başkaca yalan ve saptırmaları burada sıralamaya gerek yok. CNN’deki programda da değindiğim iki tanesini örnek olarak vermekle yetineyim. Kadın-erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen, bizim kadınımız sığınmaz diyerek sığınmaevleri gerçeğini yadsıyan, böylece de kadına uygulanan şiddeti ve hatta töre ya da “namus” cinayetlerini zımnen de olsa olumlayan bir kafa yapısından, taslağa konulmuş uydurmasyon bir kadın hakları maddesiyle kadın hakları konusunda ne gibi bir olumlu sonuç alınabilir?.. Memura toplusözleşme hakkı tanınacakmış. Grev hakkı olmaksızın bunun hiçbir işe yaramayacağını hemen herkes yazdı. AKP hükümetinin, işçisiyle ve memuruyla, çalışan bütün kesimleri sözleşmeli personel yapmayı ve üzerlerinde 4/C tehdidini Demokles’in kılıcı gibi tutmayı planlamış olduğunu bilmeyen var mı? İşçiye, köylüye, esnafa, memura karşı olduğunu, toplumun bu kesimlerini küçümsediğini, sadece yalanlarla ve sadaka dağıtarak oyları alınacak kimseler olarak gördüğünü defalarca dile getirmiş bir siyasal hareketin dayattığı anayasa taslağından çalışan kesimlere ne gibi bir hayır gelebilir? Yazıyı bir gazetemizde yer alan haberle bitireyim. Başbakan’ın Tokat mitingindeki bir olaya ilişkin haber aynen şöyle: “Başbakan Erdoğan, ‘Kılıçdaroğlu’nun türbanı çözeceğine inanıyor musunuz?’ diye sordu. Kalabalık hep bir ağızdan ‘Evet’ deyince, Başbakan şaşırıp kaldı ve kısa süreli bir sessizlik oldu. Başbakan bu kez soruyu, ‘İnanmıyorsunuz değil mi’ diye yöneltince herkes hep bir ağızdan yine ‘Evet’ diye bağırdı.” Kafası karıştırılmış, zihni bulandırılmış, papağanlaştırılmış halkımızın durumu böyle... Halkımız kendisine sorulan sorulara, ‘Evet’ ya da ‘Hayır,’ fakat bilinçli olarak yanıt verdiğinde, demogogların, diktatör taslaklarının da sonu gelmiş olacak. 12 Eylül referandumundan çıkacak sonucun bu yönde ileriye doğru bir adım olmasını diliyorum ve umuyorum... ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkur- may Başkanlõğõ Karargâhõ’nda “Türk Silahlı Kuvvetleri Şeref ve TSK Üstün Hizmet Ma- dalyası Tevdi Töreni” düzenlendi. Törende, Başbakan’a hakaret ettiği iddiasõ ile yargõlanan EDOK Komutanõ Orgeneral Saldıray Berk, Milli Savunma Bakanõ Vecdi Gönül ile toka- laştõ. Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ, Deniz Kuvvetleri Komutanõ Oramiral Uğur Yiğit ile Hava Kuvvetleri Komutanõ Or- general Hasan Aksay’a üstün hizmetleri ve yürüttükleri kuvvet komutanlõğõ görevindeki başarõlarõ nedeniyle Türk Silahlõ Kuvvetleri Şeref Madalyasõ ve beratlarõnõ tevdi etti. KOMUTANLARA MADALYA Devlet Bahçeli’ye veda ziyareti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Basõna kapalõ ola- rak gerçekleşen görüşme, 1 sa- at sürdü. Görüşmenin ardõndan Bahçeli, Orgeneral Başbuğ’u genel merkezin bahçesinden uğurladõ. Bahçeli, partisinin terörle mücadele konusundaki görüşlerini anlatõrken Türki- ye’nin “bölünme” tehlikesiyle karşõ karşõya olduğuna dikkat çekerek, son dönemde TSK’ye yönelik yõpratma çabalarõndan duyduğu rahatsõzlõğõ da iletti. Bahçeli’nin “suç işleyenler varsa ayõklanmalõ. Ancak ku- rumsal olarak TSK’nin yõpra- tõlmasõ bizi rahatsõz eder” de- diği öğrenildi. Fuar açılışında AKP’ye protesto İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Uluslararasõ İzmir Fuarõ (İEF), 79. kez ka- põlarõnõ ziyaretçilerine açtõ. Kültürpark Açõkhava Tiyatro- su’ndaki törende yurttaşlar, Sanayi ve Ticaret Bakanõ Er- gün’ün tiyatroya girmesiyle AKP’yi protesto etti. Açõlõşa katõlanlar, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “AKP dõşarõ” sloganlarõ attõ. İzmir Büyükşe- hir Belediye Başkanõ Aziz Kocaoğlu, ilçe belediye baş- kanlarõnõ yurttaşlarõn arasõna göndererek, protestolarõn din- mesini sağladõ. Tören açõlõşõn- da konuşan CHP lideri Kemal Kõlõçdaroğlu’na davetliler bü- yük ilgi gösterdi. Üniversite hayalini yıkan hata ZONGULDAK (Cum- huriyet) - Zonguldak’õn Dev- rek ilçesinde Açõk Öğretim Li- sesi’nde (AÖL) devam eden Öykü Sülük, mezuniyet için gerekli olan 192 krediyi 7’inci dönem sonunda tamamlaya- rak, verilen geçici mezuniyet belgesiyle ÖSS’ye girdi. Ak- saray Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyat Bölümü’nü kaza- nan Sülük, sevinç içinde İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdür- lüğü’ne lise diplomasõnõ alma- ya gittiğinde kendisine “Sen 7 dönem okumuşsun. Yönetme- liğe göre 8 olmalõydõ. Mezun olamazsõn, üniversiteye gide- mezsin” denilmesiyle şaşkõnlõ- ğa uğradõ. Sülük, Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu’ya mektup yazarak yardõm istedi. Sokak ortasında hasmını yaktı MERSİN (Cumhuriyet) - Tarsus Atatürk Caddesi’nde meydana gelen olayda, arala- rõnda alacak verecek meselesi bulunan Osman Güloğlu, ken- disi gibi çiftçi olan Osman Ali Teke ile tartõşmaya başladõ. Teke, olay yerinden ayrõlmak isteyen Osman Güloğlu’nun üzerine pet şişe ile benzin dö- küp ardõndan ateşe verdi. Çev- redekilerin müdahalesi ile Gü- loğlu’nun üzerindeki alevler söndürüldü. Hastane kaldõrõlan Güloğlu’nun hayeti tehlikesi- nin devam ettiği öğrenildi. Aile boyu tecavüz TEKİRDAĞ (Cumhu- riyet) - Tekirdağ’da H.Ü. öz kõzõ A.S’ye evlendikten bir yõl sonra tecavüz etti. Şikâyet üzerine tutuklanan H.Ü. 15 yõl hapis cezasõna çarptõrõldõ. İddiaya göre, olaydan sonra A.S. ile evliliğini sürdüren T.S. ise, 2 yõl önce kayõnvali- desi H.Ü ve baldõzõ A.D.’ye tecavüz etti. T.S, ayrõca kü- çük baldõzõ T.Ü’yü (17) elle taciz etti. Geçtiğimiz hafta T.S, A.D’yi telefonla araya- rak elinde çõplak fotoğraflarõ olduğunu, kendisi ile birlikte olmazsa bu fotoğraflarõ inter- nette yayõnlayacağõnõ söyle- di. Anne ve 2 kõzõ polis mer- kezine giderek T.S’den şikâ- yetçi oldu. Eşinin intikamõnõ almak için kayõnvalidesi ve baldõzõna tevacüz ettiğini söyleyen T.S. tutuklandõ. Başbuğ’dan sitemli veda Görevini Koşaner’e devreden Başbuğ, TSK’ye yönelik psikolojik harekâta tepki gösterdi Koşaner terörün altõnõ çizdi Genelkurmay Başkanlõğõ görevini devralan Orgeneral Işık Koşaner, bölücü terör örgütü- nün hak ve özgürlüklerin arkasõna sõğõnõrak ta- leplerini her geçen gün bir adõm öteye götür- düğünü söyledi. Koşaner, amaçlarõnõn ulus devlet ve üniter devlet yapõsõnõn ortadan kal- dõrmak olduğunu belirtti. Koşaner, TSK’nõn ulus devlet, laik devlet ve üniter devletin korunma- sõnda her zaman taraf olduğunu ve taraf olma- ya devam edeceğini vurguladõ. Bu konuya iliş- kin görüşlerin ilgili mercilerde ve gerektiğinde kamuoyu ile paylaşõlacağõnõ söyleyen Koşaner, yurt içinde ikinci bir idari yapõlanma tesis etme girişimlerine karşõ etkili yasal önlemlerin bir an önce alõnmasõ gerektiğini belirtti. Koşaner, 17 Ekim’de süresi dolacak olan ve sõnõr ötesine ope- rasyon yapmaya olanak veren tezkerenin uza- tõlmasõ gerektiğini de altõnõ çizdi. Arzu ettikleri gibi ‘değişim’ olmaz TSK’nõn değişiminin ve gelişiminin sürekli olduğunu anlatan Koşaner, “Ancak bu değişim, bazõ çevrelerin sürekli gündeme getirdikleri ve arzu ettikleri ‘değiştirilme’ şeklinde olmaya- caktõr” dedi. Koşaner, “özel ordu” gibi tabirle- rin yanlõş olduğunu belirtirken de, “Türkiye’de bir tane ordu vardõr. O da TSK’dõr. Alternatifi yoktur ve olamaz” dedi. Koşaner, şöyle konuştu: “Genelkurmay Başkanı görevi gereği her konuda bilgi sahibi olmaya, her kesimden bil- gi almaya ve TSK’yı temsilen devlet yetkili- leriyle yaptığı görüşmelere doğru bilgilerle gitmeye ihtiyacı vardır. Bu faaliyetler bir si- yaset üretme değil, siyaset üreten makamlara doğru görüş verebilme ihtiyacıdır. Bu nedenle bilgilerin toplanmasına ihtiyaç vardır. Her karargah kendi seviyesine ve görev ihtiyacına göre bilgi toplar ve çalışma yapar. Bu çalış- maları farklı şekilde değerlendirmek doğru değildir. TSK personelini dayanaksız id- dialara göre değil, ancak eylemleri doğru- landığı takdirde içinde barındırmayacaktır. TSK, Atatürk ilke ve devrimlerine ayak uy- durmayan personeline karşı da gerekli has- sasiyeti gösterecektir. Adli yargının ihtisas ge- rektiren askeri konularda değerlendirme ve yargılarında sıkıntılar görülmektedir. Bu alanda işbirliğine ihtiyaç vardır. Huku- ka saygılı olması gereken sadece TSK değil- dir. Herkesin hukuk kurallarına itina ile uy- masını beklemek ve istemek hakkımızdır. Ba- sından beklenen ise gerçekten hür olmasıdır. Kovuşturması süren adli olayların da bir an önce sonuçlandırılmasını bekliyoruz.” Yeni Genelkurmay Başkanõ Koşaner bölücü terör örgütünün hak ve özgürlüklerin arkasõna sõğõnarak taleplerini her geçen gün bir adõm öteye götürdüğünü söyledi BARKIN ŞIK ANKARA - Genelkurmay Başkanlõğõ devir - teslim törenine, Türk Silahlõ Kuv- vetleri’ne yönelik yürütülen psikolojik harekât damgasõnõ vurdu. Görevi dev- reden Orgeneral İlker Başbuğ, TSK’nin psikolojik harekâtta zorlandõğõnõ belir- tirken, sivil otoriteye yaptõklarõ tavsiye ve telkinlerin dinlenmemesi nedeniyle üstü kapalõ sitem etti. Başbuğ, ortaya atõ- lan darbe iddialarõnõn TSK’yi ve ka- muoyunu rahatsõz ettiğini söyledi. Baş- buğ, düşündürücü olan olaylardan biri- sinin de “TSK’dan önce kötü niyetli haberlere ve kişilere inanmayı tercih eden insanların Türkiye’de var ol- masıdır” dedi. Genelkurmay’daki devir teslim töre- ni askerlerin sert mesajlarõna sahne ol- du. Başbuğ, devir teslim töreninde yap- tõğõ konuşmada, günümüzde ciddi şe- kilde ortaya çõkan bir diğer güvenlik so- rununun siber savaş olduğuna dikkati çekti. Başbuğ, bu nedenle devletler ve kurumlar tarafõndan siber savaşa karşõ etkin mücadele yapõlmasõ zorunlulu- ğunun da yeni ve önemli bir güvenlik ih- tiyacõ olarak ortaya çõktõğõnõ anlattõ. Milli güvenliğin içinde sivil-asker iliş- kilerinin ayrõ ve önemli bir yerinin bu- lunduğunu vurgulayan Orgeneral Baş- buğ, her ülkede karar mekanizmalarõnõn nasõl işleyeceğinin, asker ve sivil ara- sõndaki yetki ve sorumluluklarõn nasõl paylaşõlacağõnõn o ülkenin anayasa ve yasalarõnda belirtildiği şekilde oldu- ğunu ifade etti. Başbuğ, sözlerini şöy- le sürdürdü: “Bu hususta siyasal ve ku- rumsal kültür, güvenlik ortamı ve toplumsal algı da belirleyici özelliğe sahiptir. Bu ilişkide elbette sivil li- derler güce ve otoriteye sahiptir. An- cak sivil otoritenin askeri konulara müdahalesinde tespit edilmiş katı prensiplerden ziyade sağduyulu dav- ranışlar öne çıkmalıdır. Sivil-asker ilişkilerinde askerler için önemli bir diğer husus ise şudur: Çağdaş top- lumlarda askerler sivil otoriteye pro- fesyonel tavsiyelerini yaparlarken şu anlayışa sahiptirler: Yaptıkları tav- siyeler ve teklifler dinlenecek ve de- ğer verilecektir...” İç güvenlik harekâtõnõn icrasõ esna- sõnda zaman zaman bu zorlu mücade- leyle ilgili çeşitli iddialarõn ortaya atõl- dõğõnõ belirten Başbuğ, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin veremeyeceği hiçbir hesap yoktur. Önemli olan ‘Bu tip olaylarda ihmal var mõdõr, suç unsuru var mõdõr?’ sorularına cevap aranmasıdır” dedi. Böyle durumlarda mutlaka olay- larõn adli ve idari yönleriyle soruştu- rulduğunu ifade eden Başbuğ, soruş- turma neticelerinin de kamuoyu ile paylaşõldõğõnõ belirtti. Medyaya tepki Soruşturmasõ devam eden olaylara ilişkin açõklama yapõlmasõnõ bekleme- nin her şeyden önce hukuk sistemine saygõsõzlõk olduğunu vurgulayan Baş- buğ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca, düşündürücü olan ülke güvenliğinden sorumlu ordusundan önce, art niyetli haberlere ve kişilere inanmayı tercih eden insanların Tür- kiye’de var oluşudur. Yapılan ve ya- pılabilecek hataların gündeme ta- şınmasından hiçbir zaman rahatsız- lık duymayız. Bizi asıl rahatsız eden iç güvenlik harekâtında mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin art niyetli ve önyargıyla ve sadece ken- dilerince hatalı olduğu değerlendiri- len uygulamaların ısrarla günlerce, aylarca medyada gündeme getiril- meye çalışılmasıdır.” Başbuğ, terörle mücadeleye siyaset üstü bir konu olarak bakõldõğõ takdirde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kararlõlõğõ ve gücü karşõsõnda bölücü terör örgütünün amaçlarõna ulaşmasõnõn mümkün ol- madõğõnõ bildirdi. Başbuğ, “O zaman bazen bu süreçte zaman zaman ‘Med- ya, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanın da mı, karşısında mı?’ sorusunu ak- lımızdan geçirmek, bizim için ger- çekten acı bir deneyim, kişisel ve ku- rumsal hafızalarımızda yer alan bir soru olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Psikolojik harekâtta zorlandık “Silahlı Kuvvetleri kendisine kar- şı yürütülen psikolojik harekatta zorlanmıştır” tespitinde bulunan Baş- buğ, son dönemde yargõ ile yaşanan olaylarõn zihinlerdeki “hukuk olgusunu” bulanõklaştõrdõğõnõ ifade ederek şöyle ko- nuştu: “Çünkü ortada eşitsizlik söz ko- nusu. Silahlı Kuvvetlerin kendisine bağlı medyası yoktur. Psikolojik ha- rekâtı yürütenlerin elinde ise üstün bir medya gücü bulunmaktadır. TSK, bütün faaliyetlerini yasal ve etik kurallara uygun yürütmek zorun- dadır. Diğer tarafın maalesef ne ya- salara ne de etik kurallara uyma zo- runluluğu vardır. Sıkı kuralları olan bir dünyada yaşayıp, kuralları ol- mayan bir dünya ile mücadele etmek kuşkusuz ki zordur. Harekâtın tek amacı TSK’ya duyulan güveni ve iti- barı zedelemektir. Türk halkı gerçeyi görmeye başlamıştır. Yürütülmekte olan bu karşı faaliyetlere de artık pek itibar etmemektedir.” Silahlõ Kuvvetlerin yaşadõğõ bu dö- nemin tesadüf olmadõğõnõ düşündüğü- nü kaydeden Başbuğ, “Zaman herşe- yi açığa çıkarır ve TSK bu süreçten daha güçlü çıkacaktır. Fırtınalı de- nizde gemisini en az hasarla karaya yanaştıran kaptanların tarihi başka, gemisini terk edenlerin tarihi başka yazılır” diye konuştu. Başbuğ, Cum- huriyet’in kuruluş felsefesine ve temel ilkelerine sahip çõkmanõn TSK’nõn da sorumluluğu olduğunu vurguladõ. Baş- buğ görevini devrederken pişmanlõğõ ol- madõğõnõn altõnõ çizdi. ‘TSK DEMOKRASİ REJİMİNE BAĞLIDIR’ TSK’nin aynõ zamanda devlet denilen yapõ içinde elbette önemli bir yere ve sorumluluğa sahip olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, şöyle konuş- tu: “Bazı çevrelerce bilinçli olarak çarpıtılarak ifade edildiği gibi bu konu herhangi bir ayrıcalık içermemektedir. Türk Silahlı Kuvvetle- ri, devlet düzeni içinde yasalarla kendisine verilmiş görevleri yerine getirmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, cumhuriyetin temel nitelikle- rinden birini oluşturan demokrasi rejimine bağlıdır ve saygılıdır. Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için de üzerine düşeni yapmaya özen göstermektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, normal bir çağdaş de- mokrasinin öngördüğü tüm değerleri içselleştirmiş bir kurum olarak görevini yapmaktadır. Hal böyleyken bunu defalarca ifade etmemize rağmen, geçmişte yaşananları sık sık gündeme getirmenin, toplumu huzursuz ve TSK personelini rahatsız ettiğini ve toplumun tansiyo- nunun gereksiz yere yükseltildiğini düşünmekteyiz.” Gözyaşlarına hâkim olamadı Başbuğ, konuşmasının son kısmında ailesine teşekkür ederken gözyaşları- na hâkim olamadı. Başbuğ’un Atatürk ve şehitleri anan sözleri uzun süre al- kışlandı. Erdoğan’ın yaklaşık bir saat yeni Genelkurmay Başkanı Koşaner ile görüşmesi dikkat çekti. Başbuğ gazetecilerle sohbetinde, Kürtçe TV ko- nusunun da yer aldığı kültürel haklar alanındaki adımların 1990’lı yıllarda atılması durumunda etkisinin daha büyük olacağını belirterek, “Şimdiki et- kisi üçse, o zaman 20 olurdu” diye konuştu. Genelkurmay Başkanlarına hü- kümet tarafından verilen Devlet Şeref Madalyası tevdi töreni bu kez yapıl- madı. Başbuğ, tören sonrasında gazetecilere, “Madalyayla hiç ilgilenmedim” dedi. Tören salonuna girişinde MHP lideri Bahçeli’nin Erdoğan’a bakma- dan yerine geçmesi dikkat çekti. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) Erdoğan: Konuşmalar güzeldi Başbakan Erdoğan, tören sonrası verilen resepsiyonda gazetecilerin “Konuşmalarını nasıl buldunuz” sorusuna, “Her iki konuşma da güzeldi” yanıtını verdi. Erdoğan tören öncesinde ön sırada oturan ve aralarında Orgeneral Saldı- ray Berk’in de bulunduğu orgenerallerle tek tek el sıkıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle