Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ
6 HABERLER
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Evet - Hayır
Bu haftaki yazımın başlığını Oktay Akbal’dan
ödünç aldım.
Hem ona geçmiş olsun demek, hem de evetler
ve hayırlar da bir gezinti için...
Oktay Ağabey’e geçmiş olsun diyorum. Onun
“Evet - Hayır”ları Cumhuriyet okurunun aydınlığa
açılan bir başka “Pencere”si, kimliği,
vazgeçilmezidir...
Daha nice yıllar birlikte aydınlanma
savaşımımızı gazetemizin sayfalarında
sürdürebilmeyi diliyorum.
Çarşamba gecesi CNN’de Cüneyt Özdemir’in
referandum konulu programına katıldım.
Ben “Hayır”cı olarak davet edilmiştim.
Öteki katılımcı “Evet”çi yazar Muhsin
Kızılkaya’ydı.
Alev Alatlı (kararı tam kesin olmasa da)
programa “Boykotçu” olarak uydu bağlantısıyla
katıldı.
Program süresince, bana kalırsa,
konuşulabilecek her şey konuşuldu.
“Evet”in gerekçelerinin zayıflığı, benim gibi,
program izleyicilerinin çoğunluğunca da umarım
bir kez daha görülmüştür.
Asıl ve temel sorun, referanduma sunulan
metnin başlıca hedefi, yüksek yargıyı, yürütme
erkinin (günümüz koşulllarında AKP’nin)
denetimi altına sokmaktır.
Başbakan çağdaş demokrasilerin temel
koşulu olan “kuvvetler ayrılığı” ilkesinden ne
anladığını, çok “veciz” biçimde, şöyle dile
getirmişti:
“Kuvvetler ayrılığı olduğuna göre yargı kendi
işleriyle meşgul olsun, bize karışmasın!”
Gerçeğin bu ölçüde tersyüz edilmesi belki
sadece mizah konusu olabilirdi.
Fakat demokratik rejimin geleceğini tehdit
eden bu çarpık anlayışa gülüp geçemeyiz.
Sözünü ettiğim programa katılan “Evet”çi
arkadaş Başbakan’ın sözlerini aynen tekrar etti.
Çağdaş demokrasilerde yüksek yargının
başlıca işinin, bu demokrasilerin olmazsa olmaz
koşulu olarak, yürütmeyi (hükümetleri)
denetlemek olduğunu bu arkadaşlara nasıl
anlatmalı?
Bunu da ancak bağımsız yargı yapabilir.
AKP’nin dayattığı anayasa taslağı yüksek
yargıya bu güvenceyi sağlayan maddelerin
içeriğini bozup değiştirmekle, aslında 12 Eylül
Anayasası’nın değil, ülkemizin bugüne kadar
gördüğü en demokratik anayasa olan 1961
Anayasası’nın temel bir hükmünü ortadan
kaldırmak amacındadır.
Beni şaşırtan, referandumda “evet” oyu
vereceklerini söyleyen “aydın” kesimden
kimilerinin bu kadar açık bir gerçeği
göremeyerek “bertarafçı” Başbakan’la aynı
tarafta yer almalardır...
Başkaca yalan ve saptırmaları burada
sıralamaya gerek yok.
CNN’deki programda da değindiğim iki
tanesini örnek olarak vermekle yetineyim.
Kadın-erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen,
bizim kadınımız sığınmaz diyerek sığınmaevleri
gerçeğini yadsıyan, böylece de kadına
uygulanan şiddeti ve hatta töre ya da “namus”
cinayetlerini zımnen de olsa olumlayan bir kafa
yapısından, taslağa konulmuş uydurmasyon bir
kadın hakları maddesiyle kadın hakları
konusunda ne gibi bir olumlu sonuç alınabilir?..
Memura toplusözleşme hakkı tanınacakmış.
Grev hakkı olmaksızın bunun hiçbir işe
yaramayacağını hemen herkes yazdı. AKP
hükümetinin, işçisiyle ve memuruyla, çalışan
bütün kesimleri sözleşmeli personel yapmayı ve
üzerlerinde 4/C tehdidini Demokles’in kılıcı gibi
tutmayı planlamış olduğunu bilmeyen var mı?
İşçiye, köylüye, esnafa, memura karşı
olduğunu, toplumun bu kesimlerini
küçümsediğini, sadece yalanlarla ve sadaka
dağıtarak oyları alınacak kimseler olarak
gördüğünü defalarca dile getirmiş bir siyasal
hareketin dayattığı anayasa taslağından çalışan
kesimlere ne gibi bir hayır gelebilir?
Yazıyı bir gazetemizde yer alan haberle
bitireyim.
Başbakan’ın Tokat mitingindeki bir olaya
ilişkin haber aynen şöyle:
“Başbakan Erdoğan, ‘Kılıçdaroğlu’nun türbanı
çözeceğine inanıyor musunuz?’ diye sordu.
Kalabalık hep bir ağızdan ‘Evet’ deyince,
Başbakan şaşırıp kaldı ve kısa süreli bir sessizlik
oldu. Başbakan bu kez soruyu, ‘İnanmıyorsunuz
değil mi’ diye yöneltince herkes hep bir ağızdan
yine ‘Evet’ diye bağırdı.”
Kafası karıştırılmış, zihni bulandırılmış,
papağanlaştırılmış halkımızın durumu böyle...
Halkımız kendisine sorulan sorulara, ‘Evet’ ya
da ‘Hayır,’ fakat bilinçli olarak yanıt verdiğinde,
demogogların, diktatör taslaklarının da sonu
gelmiş olacak.
12 Eylül referandumundan çıkacak sonucun
bu yönde ileriye doğru bir adım olmasını
diliyorum ve umuyorum...
ataolb@cumhuriyet.com.tr
Faks: (0212) 343 72 64
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkur-
may Başkanlõğõ Karargâhõ’nda “Türk Silahlı
Kuvvetleri Şeref ve TSK Üstün Hizmet Ma-
dalyası Tevdi Töreni” düzenlendi. Törende,
Başbakan’a hakaret ettiği iddiasõ ile yargõlanan
EDOK Komutanõ Orgeneral Saldıray Berk,
Milli Savunma Bakanõ Vecdi Gönül ile toka-
laştõ. Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker
Başbuğ, Deniz Kuvvetleri Komutanõ Oramiral
Uğur Yiğit ile Hava Kuvvetleri Komutanõ Or-
general Hasan Aksay’a üstün hizmetleri ve
yürüttükleri kuvvet komutanlõğõ görevindeki
başarõlarõ nedeniyle Türk Silahlõ Kuvvetleri
Şeref Madalyasõ ve beratlarõnõ tevdi etti.
KOMUTANLARA MADALYA
Devlet Bahçeli’ye
veda ziyareti
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Basõna kapalõ ola-
rak gerçekleşen görüşme, 1 sa-
at sürdü. Görüşmenin ardõndan
Bahçeli, Orgeneral Başbuğ’u
genel merkezin bahçesinden
uğurladõ. Bahçeli, partisinin
terörle mücadele konusundaki
görüşlerini anlatõrken Türki-
ye’nin “bölünme” tehlikesiyle
karşõ karşõya olduğuna dikkat
çekerek, son dönemde TSK’ye
yönelik yõpratma çabalarõndan
duyduğu rahatsõzlõğõ da iletti.
Bahçeli’nin “suç işleyenler
varsa ayõklanmalõ. Ancak ku-
rumsal olarak TSK’nin yõpra-
tõlmasõ bizi rahatsõz eder” de-
diği öğrenildi.
Fuar açılışında
AKP’ye protesto
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Uluslararasõ
İzmir Fuarõ (İEF), 79. kez ka-
põlarõnõ ziyaretçilerine açtõ.
Kültürpark Açõkhava Tiyatro-
su’ndaki törende yurttaşlar,
Sanayi ve Ticaret Bakanõ Er-
gün’ün tiyatroya girmesiyle
AKP’yi protesto etti. Açõlõşa
katõlanlar, “Mustafa Kemal’in
askerleriyiz”, “AKP dõşarõ”
sloganlarõ attõ. İzmir Büyükşe-
hir Belediye Başkanõ Aziz
Kocaoğlu, ilçe belediye baş-
kanlarõnõ yurttaşlarõn arasõna
göndererek, protestolarõn din-
mesini sağladõ. Tören açõlõşõn-
da konuşan CHP lideri Kemal
Kõlõçdaroğlu’na davetliler bü-
yük ilgi gösterdi.
Üniversite hayalini
yıkan hata
ZONGULDAK (Cum-
huriyet) - Zonguldak’õn Dev-
rek ilçesinde Açõk Öğretim Li-
sesi’nde (AÖL) devam eden
Öykü Sülük, mezuniyet için
gerekli olan 192 krediyi 7’inci
dönem sonunda tamamlaya-
rak, verilen geçici mezuniyet
belgesiyle ÖSS’ye girdi. Ak-
saray Üniversitesi İngiliz Dili
ve Edebiyat Bölümü’nü kaza-
nan Sülük, sevinç içinde İlçe
Halk Eğitim Merkezi Müdür-
lüğü’ne lise diplomasõnõ alma-
ya gittiğinde kendisine “Sen 7
dönem okumuşsun. Yönetme-
liğe göre 8 olmalõydõ. Mezun
olamazsõn, üniversiteye gide-
mezsin” denilmesiyle şaşkõnlõ-
ğa uğradõ. Sülük, Milli Eğitim
Bakanõ Nimet Çubukçu’ya
mektup yazarak yardõm istedi.
Sokak ortasında
hasmını yaktı
MERSİN (Cumhuriyet)
- Tarsus Atatürk Caddesi’nde
meydana gelen olayda, arala-
rõnda alacak verecek meselesi
bulunan Osman Güloğlu, ken-
disi gibi çiftçi olan Osman Ali
Teke ile tartõşmaya başladõ.
Teke, olay yerinden ayrõlmak
isteyen Osman Güloğlu’nun
üzerine pet şişe ile benzin dö-
küp ardõndan ateşe verdi. Çev-
redekilerin müdahalesi ile Gü-
loğlu’nun üzerindeki alevler
söndürüldü. Hastane kaldõrõlan
Güloğlu’nun hayeti tehlikesi-
nin devam ettiği öğrenildi.
Aile boyu tecavüz
TEKİRDAĞ (Cumhu-
riyet) - Tekirdağ’da H.Ü. öz
kõzõ A.S’ye evlendikten bir
yõl sonra tecavüz etti. Şikâyet
üzerine tutuklanan H.Ü. 15
yõl hapis cezasõna çarptõrõldõ.
İddiaya göre, olaydan sonra
A.S. ile evliliğini sürdüren
T.S. ise, 2 yõl önce kayõnvali-
desi H.Ü ve baldõzõ A.D.’ye
tecavüz etti. T.S, ayrõca kü-
çük baldõzõ T.Ü’yü (17) elle
taciz etti. Geçtiğimiz hafta
T.S, A.D’yi telefonla araya-
rak elinde çõplak fotoğraflarõ
olduğunu, kendisi ile birlikte
olmazsa bu fotoğraflarõ inter-
nette yayõnlayacağõnõ söyle-
di. Anne ve 2 kõzõ polis mer-
kezine giderek T.S’den şikâ-
yetçi oldu. Eşinin intikamõnõ
almak için kayõnvalidesi ve
baldõzõna tevacüz ettiğini
söyleyen T.S. tutuklandõ.
Başbuğ’dan sitemli veda
Görevini Koşaner’e devreden Başbuğ, TSK’ye yönelik psikolojik harekâta tepki gösterdi
Koşaner terörün altõnõ çizdi
Genelkurmay Başkanlõğõ görevini devralan
Orgeneral Işık Koşaner, bölücü terör örgütü-
nün hak ve özgürlüklerin arkasõna sõğõnõrak ta-
leplerini her geçen gün bir adõm öteye götür-
düğünü söyledi. Koşaner, amaçlarõnõn ulus
devlet ve üniter devlet yapõsõnõn ortadan kal-
dõrmak olduğunu belirtti. Koşaner, TSK’nõn ulus
devlet, laik devlet ve üniter devletin korunma-
sõnda her zaman taraf olduğunu ve taraf olma-
ya devam edeceğini vurguladõ. Bu konuya iliş-
kin görüşlerin ilgili mercilerde ve gerektiğinde
kamuoyu ile paylaşõlacağõnõ söyleyen Koşaner,
yurt içinde ikinci bir idari yapõlanma tesis etme
girişimlerine karşõ etkili yasal önlemlerin bir an
önce alõnmasõ gerektiğini belirtti. Koşaner, 17
Ekim’de süresi dolacak olan ve sõnõr ötesine ope-
rasyon yapmaya olanak veren tezkerenin uza-
tõlmasõ gerektiğini de altõnõ çizdi.
Arzu ettikleri gibi ‘değişim’ olmaz
TSK’nõn değişiminin ve gelişiminin sürekli
olduğunu anlatan Koşaner, “Ancak bu değişim,
bazõ çevrelerin sürekli gündeme getirdikleri ve
arzu ettikleri ‘değiştirilme’ şeklinde olmaya-
caktõr” dedi. Koşaner, “özel ordu” gibi tabirle-
rin yanlõş olduğunu belirtirken de, “Türkiye’de
bir tane ordu vardõr. O da TSK’dõr. Alternatifi
yoktur ve olamaz” dedi. Koşaner, şöyle konuştu:
“Genelkurmay Başkanı görevi gereği her
konuda bilgi sahibi olmaya, her kesimden bil-
gi almaya ve TSK’yı temsilen devlet yetkili-
leriyle yaptığı görüşmelere doğru bilgilerle
gitmeye ihtiyacı vardır. Bu faaliyetler bir si-
yaset üretme değil, siyaset üreten makamlara
doğru görüş verebilme ihtiyacıdır. Bu nedenle
bilgilerin toplanmasına ihtiyaç vardır. Her
karargah kendi seviyesine ve görev ihtiyacına
göre bilgi toplar ve çalışma yapar. Bu çalış-
maları farklı şekilde değerlendirmek doğru
değildir. TSK personelini dayanaksız id-
dialara göre değil, ancak eylemleri doğru-
landığı takdirde içinde barındırmayacaktır.
TSK, Atatürk ilke ve devrimlerine ayak uy-
durmayan personeline karşı da gerekli has-
sasiyeti gösterecektir. Adli yargının ihtisas ge-
rektiren askeri konularda değerlendirme
ve yargılarında sıkıntılar görülmektedir.
Bu alanda işbirliğine ihtiyaç vardır. Huku-
ka saygılı olması gereken sadece TSK değil-
dir. Herkesin hukuk kurallarına itina ile uy-
masını beklemek ve istemek hakkımızdır. Ba-
sından beklenen ise gerçekten hür olmasıdır.
Kovuşturması süren adli olayların da bir an
önce sonuçlandırılmasını bekliyoruz.”
Yeni Genelkurmay Başkanõ Koşaner bölücü terör örgütünün hak ve özgürlüklerin
arkasõna sõğõnarak taleplerini her geçen gün bir adõm öteye götürdüğünü söyledi
BARKIN ŞIK
ANKARA - Genelkurmay Başkanlõğõ
devir - teslim törenine, Türk Silahlõ Kuv-
vetleri’ne yönelik yürütülen psikolojik
harekât damgasõnõ vurdu. Görevi dev-
reden Orgeneral İlker Başbuğ, TSK’nin
psikolojik harekâtta zorlandõğõnõ belir-
tirken, sivil otoriteye yaptõklarõ tavsiye
ve telkinlerin dinlenmemesi nedeniyle
üstü kapalõ sitem etti. Başbuğ, ortaya atõ-
lan darbe iddialarõnõn TSK’yi ve ka-
muoyunu rahatsõz ettiğini söyledi. Baş-
buğ, düşündürücü olan olaylardan biri-
sinin de “TSK’dan önce kötü niyetli
haberlere ve kişilere inanmayı tercih
eden insanların Türkiye’de var ol-
masıdır” dedi.
Genelkurmay’daki devir teslim töre-
ni askerlerin sert mesajlarõna sahne ol-
du. Başbuğ, devir teslim töreninde yap-
tõğõ konuşmada, günümüzde ciddi şe-
kilde ortaya çõkan bir diğer güvenlik so-
rununun siber savaş olduğuna dikkati
çekti. Başbuğ, bu nedenle devletler ve
kurumlar tarafõndan siber savaşa karşõ
etkin mücadele yapõlmasõ zorunlulu-
ğunun da yeni ve önemli bir güvenlik ih-
tiyacõ olarak ortaya çõktõğõnõ anlattõ.
Milli güvenliğin içinde sivil-asker iliş-
kilerinin ayrõ ve önemli bir yerinin bu-
lunduğunu vurgulayan Orgeneral Baş-
buğ, her ülkede karar mekanizmalarõnõn
nasõl işleyeceğinin, asker ve sivil ara-
sõndaki yetki ve sorumluluklarõn nasõl
paylaşõlacağõnõn o ülkenin anayasa ve
yasalarõnda belirtildiği şekilde oldu-
ğunu ifade etti. Başbuğ, sözlerini şöy-
le sürdürdü: “Bu hususta siyasal ve ku-
rumsal kültür, güvenlik ortamı ve
toplumsal algı da belirleyici özelliğe
sahiptir. Bu ilişkide elbette sivil li-
derler güce ve otoriteye sahiptir. An-
cak sivil otoritenin askeri konulara
müdahalesinde tespit edilmiş katı
prensiplerden ziyade sağduyulu dav-
ranışlar öne çıkmalıdır. Sivil-asker
ilişkilerinde askerler için önemli bir
diğer husus ise şudur: Çağdaş top-
lumlarda askerler sivil otoriteye pro-
fesyonel tavsiyelerini yaparlarken şu
anlayışa sahiptirler: Yaptıkları tav-
siyeler ve teklifler dinlenecek ve de-
ğer verilecektir...”
İç güvenlik harekâtõnõn icrasõ esna-
sõnda zaman zaman bu zorlu mücade-
leyle ilgili çeşitli iddialarõn ortaya atõl-
dõğõnõ belirten Başbuğ, “Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin veremeyeceği hiçbir
hesap yoktur. Önemli olan ‘Bu tip
olaylarda ihmal var mõdõr, suç unsuru var
mõdõr?’ sorularına cevap aranmasıdır”
dedi. Böyle durumlarda mutlaka olay-
larõn adli ve idari yönleriyle soruştu-
rulduğunu ifade eden Başbuğ, soruş-
turma neticelerinin de kamuoyu ile
paylaşõldõğõnõ belirtti.
Medyaya tepki
Soruşturmasõ devam eden olaylara
ilişkin açõklama yapõlmasõnõ bekleme-
nin her şeyden önce hukuk sistemine
saygõsõzlõk olduğunu vurgulayan Baş-
buğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ayrıca, düşündürücü olan ülke
güvenliğinden sorumlu ordusundan
önce, art niyetli haberlere ve kişilere
inanmayı tercih eden insanların Tür-
kiye’de var oluşudur. Yapılan ve ya-
pılabilecek hataların gündeme ta-
şınmasından hiçbir zaman rahatsız-
lık duymayız. Bizi asıl rahatsız eden
iç güvenlik harekâtında mücadele
eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin art
niyetli ve önyargıyla ve sadece ken-
dilerince hatalı olduğu değerlendiri-
len uygulamaların ısrarla günlerce,
aylarca medyada gündeme getiril-
meye çalışılmasıdır.”
Başbuğ, terörle mücadeleye siyaset
üstü bir konu olarak bakõldõğõ takdirde,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kararlõlõğõ ve
gücü karşõsõnda bölücü terör örgütünün
amaçlarõna ulaşmasõnõn mümkün ol-
madõğõnõ bildirdi. Başbuğ, “O zaman
bazen bu süreçte zaman zaman ‘Med-
ya, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanın
da mı, karşısında mı?’ sorusunu ak-
lımızdan geçirmek, bizim için ger-
çekten acı bir deneyim, kişisel ve ku-
rumsal hafızalarımızda yer alan bir
soru olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Psikolojik harekâtta zorlandık
“Silahlı Kuvvetleri kendisine kar-
şı yürütülen psikolojik harekatta
zorlanmıştır” tespitinde bulunan Baş-
buğ, son dönemde yargõ ile yaşanan
olaylarõn zihinlerdeki “hukuk olgusunu”
bulanõklaştõrdõğõnõ ifade ederek şöyle ko-
nuştu: “Çünkü ortada eşitsizlik söz ko-
nusu. Silahlı Kuvvetlerin kendisine
bağlı medyası yoktur. Psikolojik ha-
rekâtı yürütenlerin elinde ise üstün
bir medya gücü bulunmaktadır.
TSK, bütün faaliyetlerini yasal ve etik
kurallara uygun yürütmek zorun-
dadır. Diğer tarafın maalesef ne ya-
salara ne de etik kurallara uyma zo-
runluluğu vardır. Sıkı kuralları olan
bir dünyada yaşayıp, kuralları ol-
mayan bir dünya ile mücadele etmek
kuşkusuz ki zordur. Harekâtın tek
amacı TSK’ya duyulan güveni ve iti-
barı zedelemektir. Türk halkı gerçeyi
görmeye başlamıştır. Yürütülmekte
olan bu karşı faaliyetlere de artık pek
itibar etmemektedir.”
Silahlõ Kuvvetlerin yaşadõğõ bu dö-
nemin tesadüf olmadõğõnõ düşündüğü-
nü kaydeden Başbuğ, “Zaman herşe-
yi açığa çıkarır ve TSK bu süreçten
daha güçlü çıkacaktır. Fırtınalı de-
nizde gemisini en az hasarla karaya
yanaştıran kaptanların tarihi başka,
gemisini terk edenlerin tarihi başka
yazılır” diye konuştu. Başbuğ, Cum-
huriyet’in kuruluş felsefesine ve temel
ilkelerine sahip çõkmanõn TSK’nõn da
sorumluluğu olduğunu vurguladõ. Baş-
buğ görevini devrederken pişmanlõğõ ol-
madõğõnõn altõnõ çizdi.
‘TSK DEMOKRASİ REJİMİNE BAĞLIDIR’
TSK’nin aynõ zamanda devlet denilen yapõ içinde elbette önemli bir yere ve
sorumluluğa sahip olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, şöyle konuş-
tu: “Bazı çevrelerce bilinçli olarak çarpıtılarak ifade edildiği gibi bu
konu herhangi bir ayrıcalık içermemektedir. Türk Silahlı Kuvvetle-
ri, devlet düzeni içinde yasalarla kendisine verilmiş görevleri yerine
getirmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, cumhuriyetin temel nitelikle-
rinden birini oluşturan demokrasi rejimine bağlıdır ve saygılıdır.
Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için de üzerine düşeni yapmaya
özen göstermektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, normal bir çağdaş de-
mokrasinin öngördüğü tüm değerleri içselleştirmiş bir kurum olarak
görevini yapmaktadır. Hal böyleyken bunu defalarca ifade etmemize
rağmen, geçmişte yaşananları sık sık gündeme getirmenin, toplumu
huzursuz ve TSK personelini rahatsız ettiğini ve toplumun tansiyo-
nunun gereksiz yere yükseltildiğini düşünmekteyiz.”
Gözyaşlarına hâkim olamadı
Başbuğ, konuşmasının son kısmında ailesine teşekkür ederken gözyaşları-
na hâkim olamadı. Başbuğ’un Atatürk ve şehitleri anan sözleri uzun süre al-
kışlandı. Erdoğan’ın yaklaşık bir saat yeni Genelkurmay Başkanı Koşaner
ile görüşmesi dikkat çekti. Başbuğ gazetecilerle sohbetinde, Kürtçe TV ko-
nusunun da yer aldığı kültürel haklar alanındaki adımların 1990’lı yıllarda
atılması durumunda etkisinin daha büyük olacağını belirterek, “Şimdiki et-
kisi üçse, o zaman 20 olurdu” diye konuştu. Genelkurmay Başkanlarına hü-
kümet tarafından verilen Devlet Şeref Madalyası tevdi töreni bu kez yapıl-
madı. Başbuğ, tören sonrasında gazetecilere, “Madalyayla hiç ilgilenmedim”
dedi. Tören salonuna girişinde MHP lideri Bahçeli’nin Erdoğan’a bakma-
dan yerine geçmesi dikkat çekti. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ)
Erdoğan: Konuşmalar güzeldi
Başbakan Erdoğan, tören sonrası verilen resepsiyonda
gazetecilerin “Konuşmalarını nasıl buldunuz” sorusuna,
“Her iki konuşma da güzeldi” yanıtını verdi. Erdoğan tören
öncesinde ön sırada oturan ve aralarında Orgeneral Saldı-
ray Berk’in de bulunduğu orgenerallerle tek tek el sıkıştı.