Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Toplu Çılgınlık...
Değişik zamanlarda, değişik çevrelerden
insanların anlaşmış gibi aynı içerikli soruları
yöneltmelerine alıştım. “Nasıl bu kadar sabırlı,
soğukkanlı olabiliyorsunuz?” sorusuna, bir tür
refleksle tartışma götürmeyecek yanıtlar
üretmişim; “Yıllar, yaşanmışlıklar, uzun soluklu
gazeteciliğin getirdiği olayların, gerilimlerin
odağında olma..” sözcükleri soru sahiplerini
sakinleştirmeye yetmiyor. Dikkatimi çeken,
yolumu kesen insanların eskisi gibi tanış, politize,
taraf, toplumsal olayların, örgütlenmelerin
içinden... değil de, gerçekten sokaktan, gazete
bile okumayan, televizyonların açık
oturumlarından yeni tanışıklıklar ağırlıklı olmaları..
Giderek tırmanan cepheleşme, toplumsal
gerilimden kendilerine düşen payları aldıkları da
kendi duygularını, düşüncelerini ortaya koyarken
fazlası ile gözlemleniyor...
Kitabı ile referandum tartışmalarının odağına
oturan Hanefi Avcı’nın, insan hakları, hukukun
sınırlarını zorlayan özel yargı uygulamaları,
Ergenekon davaları ekseninde yaşananlara ilişkin
“Hukuku çıldırtılar” saptaması, dün gazetemizin
manşetindeydi. Yine dün bu kez Rize’de sel
nedeniyle ölümler, evlerin sular, heyelan altında
kalmasına ilişkin bilimsel gerçekleri dillendiren
uzmanların, kuralsız yapılaşmaya doğanın isyanını
anlatma çabalarında, sözcüklerin anlamsız
kalması karşısında, “çılgınlık” sözcüğüne nasıl da
sık sığındıkları dikkatimi çekti...
Rize için bile çok şiddetli, çok uzun süreli
yağışın etkisi, doğanın iklimler dengesini bozmuş
olması gerçeği tamam da... Ağaçların çok fazla
kesildiği çok dik yamaçlardaki, geleneksel
mimariyi reddeden çarpık yapılaşma, bilime aykırı
yoğunlukta yerleşim, doğayı isyan ettiren inşaat
teknikleri, yol açma çalışmaları.. Doğal afet
bölgesinde geçmiş felaket istatistiklerinin de çok
çıplak durumu anlattığı tabloda, bulut
hareketlerini izleyecek meteorolojik çalışmaların
dahi yapılmamış olması, dere yataklarının
gelişimini gösteren bilime meydan okumayı
kanıtlayan fotoğraf kareleri “çılgınlık, göz göre
göre cinayet..” sözcükleri kullanılmadan, öfkesiz,
tepkisiz nasıl açıklanabilirdi ki?..
Sadece gazetecilik ve gözlemcilik
çerçevesinde, ilk 1966 yılında Demirel’in
başbakanlığında başlıyan Karadeniz gezisi
haberleri, yazı dizilerinde, ben bile ne kadar da
çok fotoğraf karesi ile belgelemeye çalışmış
olarak söz konusu doğa katliamları, doğanın
isyanı olası felaketleri dillendirmeye çalışmışım;
dev kayalar yığılarak, betonlar döşenerek yol
yapımı, toprak doldurma, yapılaşmalarla küçücük,
güzelim yerleşim merkezlerini, dere ağızlarını,
hava akımını dahi durduracak biçimde kestiren
akıl, bilim dışılık hava, deniz kirliliğini, rutubeti
katlanılmaz boyutlarda arttırmışsa.. Dalgaların her
yükselişi, yağmurun her patlaması bir denizden,
biri dağdan doğa felaketini üretmiş, hiç ders
alınmamışsa.. Yağma düzeninde siyasi prim aklın,
bilimin üstünde iktidar erkinde belirleyici
olmuşsa.. ne denir ki?
Şu kadere bakın ki Karadeniz’in yerleşim,
üretim yoksunu, ekonomik yaşam olanağı
yaratılmamış yapısı ile, Karadenizlinin kimliği,
göçlere açık, atak zekâsı buluşunca, Türkiye’nin
her yerinde sivrilen Karadenizliler sayesinde,
Meclis’te, siyasette en etkin temsil şansını
yakalamış bir bölge. Her dönem siyasete ağırlığını
koymuş, şimdilerde Başbakan Erdoğan’dan
torpilli. Başbakan’ın torpili doğaya yeni isyan
bayrağı dereler üzerindeki santralları patlatırken,
son sel, heyelan felaketini de patlatmış gibi.
Kaçınılmaz hükümet, bakanlar felaket sonrası
ilgiyi kanıtlama yarışındalar. Felaketin siyasi
enkazının, sorumsuzluğunun sorumluluğu altında
kalmamak için de, “görülmemiş doğal felaket”
vurgulaması ile söze giriyorlar.
AKP iktidarı bu konuda deneyimli, deprem,
maden kazaları, İstanbul’daki sel, fabrika
patlamalarında olduğu üzere “kader, takdiri ilahi”
vurgulamaları öne çıkıyor, merkez, yerel yönetim
yağmalama, yerleşim politikalarının suçları
gözlerden uzak tutulmaya çalışılıyor.. Gelin görün
ki çaresizliklerin birikimi, toplumsal öfke, çılgınlık
hallerinde öylesine bir birikim var ki Başbakan’ın
babaocağında yaşananlara ilişkin vurgulamalarda
“hayır”lar daha bir tınılı çıkıyor..
Referandumu, yıpranmış iktidarına yeni bir
soluk alma, doping aracı olarak gündeme
getirmiş Erdoğan hükümeti, tırmandırdığı
cepheleşmeyi, gerilimi öylene bir noktaya getirdi
ki.. Hangi konuda, hangi tartışma ya da hangi
sorun gündeme gelse, dönüyor, dolaşıyor,
cepheleşmenin de odağına oturuveriyor..
Çevreciler, meslek örgütlerinden uzmanların
Rize’nin ölümlü, ağır yıkımlı toprak kaymasına
ilişkin bilimsel verili açıklamaları bile sanki
“hayır”cılar cephesine katkı olarak algılanıyor..
Dün yine Yargıtay, Danıştay’dan Başbakan
Erdoğan’ın referandum üzerinden eliştirilerine
gelen savunmalara nerede ise dakikasında daha
sert yanıtlar geliyordu.. Hangi konuda, ne
derseniz deyin ya evetçi, ya hayırcı ya da
boykotçu cephedensiniz..
soner@cumhuriyet.com.tr
Ekonomi
Servisi -
Özelleştirme
Yüksek Kuru-
lu, 50 hidro-
elektrik santralõn
daha satõşõna
onay verdi. Özel-
leştirme Yüksek
Kurulu’nun (ÖYK)
kararõ dünkü Resmi
Gazete’de yayõm-
landõ. Buna göre Özelleş-
tirme İdaresi Başkanlõğõ’nõn
(ÖİB) gerçekleştirdiği özel-
leştirme ihaleleri sonucun-
da 18 grupta yer alan 50
hidroelektrik santralõn sa-
tõşõna onay verildi. Bilindiği
üzere ÖİB, EÜAŞ’a bağlõ 52
HES’i 19 grupta toplamõş,
Grup 12 dõşõnda kalan 18
grubun ihalelerini 4 Mayõs-
3 Haziran tarihleri arasõnda
gerçekleştirmişti.
İlk devir en
yüksek teklife
İlana göre 4 Mayõs 2010’da
yapõlan Grup 1’de yer alan
santrallarõn 6 milyon 600 bin
dolar bedelle en yüksek tek-
lifi veren Kent Solar Elektrik
Üretim’e devri yapõlacak. 5
Mayõs’ta ihale edilen Grup
3’teki santrallar 17 milyon
411.5 bin dolarlõk en yüksek
teklifi veren Nema Kimya-
Espe Ortak Girişim Grubu’na
satõlacak. ÖYK’nin satõşõna
onay verdiği diğer gruplar
ve en yüksek teklif sahipleri
şöyle: Grup 9, 7 milyon 644
bin dolara İvme Elektro-
mekanik Endüstriyel Oto-
mosyon Sistemleri’ne; Grup
14, 29 milyon 50 bin dolara
Boydak Enerji Üretim ve Ti-
caret AŞ’ye; Grup 15, 6 mil-
yon 550 dolar bedelle De-
mirtaş Doğu Elektrik Ma-
kine İnşaat Sanayi’ye; Grup
19, 14 milyon 700 bin dola-
ra Kisan İnşaat Mühendislik
Sanayi’ye; Grup 2, 5 milyon
775 dolara Sarar Giyim
Tekstil’e; Grup 17, 6 milyon
350 bin dolar bedelle Er-Bu
İnşaat ve Tic. Koll. Şti. Ercan
Tunç, Burhan Çetin’e; Grup
5, 2 milyon 760 bin dolar
bedelle Fides Reklam Ener-
ji Hizmet Lojistik Tu-
rizm’e; Grup 4 için en yük-
sek teklif 56 milyon 80 bin
dolara Aksu Enerji ve Tica-
ret’e; Grup 10, 69 milyon
700 bin dolara Kayseri ve
Civarı Elektrik AŞ’ye; Grup
7, 86 milyon 400 bin dolara
Fõrat Enerji Üretim Otopro-
düktör’e; Grup 6, 13 milyon
520 bin dolara Seba Ortak
Girişim Grubu’na; Grup
16, 40 milyon 800 bin dola-
ra Nas Enerji’ye; Grup 18,
50 milyon 50 bin dolara
Nema Kimya-Espe Ortak
Girişim Grubu’na; Grup
13, 13 milyon 800 bin dola-
ra Kayseri ve Civarõ Elektrik
TAŞ’ye; Grup 8, 5 milyon
700 bin dolara Seba Ortak
Girişim Grubu’na; Grup
11, 7 milyon 20 bin dolar be-
delle Ka-Fnih Enerji Üretime
satõlacak.
İhalelerde en yüksek tekli-
fi veren şirketlerin sorumlu-
luğunu yerine getirmemesi
halinde, ÖYK kararõnda yer
aldõğõ üzere satõşlar en yüksek
teklif sahipleri sõralamasõna
göre devredilecek.
Özelleştirme Yüksek Kurulu, Elektrik Üretim AŞ’ye ait hidroelektrik
santrallarõn satõşõna onay verdi. Hidroelektrik santrallarõn devirlerinden
439 milyon 910.5 bin dolarlõk gelir elde edilecek.
4 MİLYAR DOLAR YATIRIM
Deloitte: Enerji
ihtiyacı
katlanarak artıyor
Ekonomi Servisi - Deloitte’un “Tür-
kiye Elektrik Enerjisi Piyasası 2010-
2011” raporunda, Türkiye’de enerjiye
yönelik talep artõşõnõn devam edeceğine
işaret edilerek, yatõrõm ortamõnõn iyi-
leştirilmesi için istikrarlõ adõmlarõn de-
vam etmesi gerektiği vurgulandõ. Eko-
nominin yüzde 2.5’ini oluşturan elektrik
enerjisi sektörünün, önümüzdeki 2018’e
kadar yõlda ortalama yüzde 7 artmasõ
beklenen büyük talebi karşõlamak zo-
runda olduğu belirtildi.
Raporda şu noktalara dikkat çekildi:
? Dağõtõm özelleştirmeleri etkileyici
bir ilerleme kaydetti.
? Elektrik enerjisi sektörü, Türkiye
ekonomisinin yüzde 2.5’ini oluşturuyor.
?2005-2009 arasõnda yüzde 4.7 bileşik
büyümeyle elektrik talebinin, 2009-
2018 arasõnda yüzde 6.3 ile yüzde 7 ban-
dõnda artmasõ öngörülüyor.
?Bu talep artõşõnõ karşõlamak üzere ge-
çen yõl özel sektör elektrik üretimi için
yaklaşõk 3 milyar dolarlõk yatõrõm yapõldõ.
? 2010 itibarõyla yeni yatõrõm mikta-
rõnõn 4 milyar dolar olmasõ bekleniyor.
? 1980’lerde kişi başõna 750 kWh
elektrik tüketilirken; 1990’larda kişi
başõna elektrik tüketimi ikiye katlandõ.
? TEİAŞ’õn hazõrlamõş olduğu son
kapasite projeksiyonu raporuna göre,
toplam talebin, baz senaryoda 2018’e
kadar yüzde 6.3’lük yõllõk bileşik bü-
yüme oranõyla yaklaşõk 336 TWh’e
bekleniyor.
? Özellikle komşu ülkelerdeki yük-
sek talep artõş beklentisi de dikkate alõn-
dõğõnda, Türkiye’nin sadece kendi ta-
lep artõşõnõ karşõlamakla kalmayõp,
komşu ülkelerle sõnõr ötesi ticaret fõr-
satlarõndan faydalanmasõ olasõlõk da-
hilinde görünüyor.
Nerede o eski bayramlar
Ekonomi Servisi - Kent
Şekerleri tarafõndan bay-
ram kültürünün yaşatõlmasõ
amacõyla hazõrlanan ‘Geç-
mişten Günümüze Bay-
ramlar’ isimli karma fo-
toğraf sergisi, 31 Ağustos’a
kadar ziyaretçilerini geç-
mişte yaşanmõş bayramlara
doğru yolculuğa çõkaracak.
Ara Güler, Fatih Pınar
ve Cengiz Kahraman gi-
bi usta fotoğrafçõlarõn eser-
lerinin yanõ sõra Yapõ Kre-
di Arşivi Selahattin Giz
Koleksiyonu’ndan bayram
neşesini yansõtan fotoğraf-
lar, The Marmara Pera
Otel’in fuaye alanõnda ser-
giye çõktõ.
Topluluğun ihracat gelirleri yüzde 48 arttõ
Koç Holding 4 bin
kişiye istihdam yarattõ
Ekonomi Servisi - Koç Holding
şirketlerinde geçen yõlõn ilk
yarõsõnda 67.988 olan istihdam
rakamõ, 2010 Haziran itibarõyla
71.818’e yükseldi.
Altõ aylõk sonuçlarla ilgili
şirketten yapõlan açõklamaya göre
şirketin net kârõ 766 milyon lira
oldu. Koç Holding Üst
Yönetisi Turgay Durak,
küresel piyasalarda
yaşanan tüm
zorluklara ve
süregelen ikinci dip
tartõşmalarõna rağmen,
Koç Holding’in iç
piyasa satõşlarõnda
ve uluslararasõ
satõş
gelirlerinde de
2009 ilk 6 aya
göre ciddi bir
artõş
kaydettiğini
söyledi.
Durak, bir
yandan
Türkiye
sanayisinin lokomotif şirketleri
olarak güçlenmeye devam
ederken; bir yandan da dünya
piyasalarõnda ülkemizi en iyi
şekilde temsil etmek için
çalõştõklarõnõ belirtti.
Durak, uygun maliyet ve yüksek
kaliteyi bir arada sunarak global
rakiplerinden farklõlaşma hedefiyle
verimliliğe, Ar-Ge yatõrõmlarõna ve
hizmet kalitesine verdikleri önemi
vurguladõ.
Kapasite kullanımı arttı
Son iki yõldõr yaşanan küresel
kriz esnasõnda yurtdõşõ piyasalarda
da pazar paylarõnõ arttõrmak için
çalõştõklarõnõ belirten Durak, 2010
yõlõnõn ilk yarõsõnda geçtiğimiz
yõlõn aynõ dönemine göre kombine
ihracat gelirlerini yüzde 48 artõşla
5 milyar dolarõn üzerine
taşõdõklarõnõ açõkladõ.
Turgay Durak, finansal
sonuçlarõnõ açõklarken gerek ana
işkollarõnda gerekse sosyal
sorumluluk alanlarõnda ülke
ekonomisine ve geleceğine katkõyõ
her zaman ön planda tuttuklarõnõ
vurguladõ. Geçen sene özellikle ilk
çeyrekte yaşanan durgunluktan
sonra odaklandõklarõ tüm
sektörlerde kapasite kullanõm
oranlarõnda ciddi artõşlar
kaydettiklerini belirten Durak,
2010’nun ilk yarõsõnda yarõm
milyar TL’nin üzerinde yatõrõm
yaptõklarõnõ; ikinci yarõda da
yatõrõmlarõna hõzlanarak devam
edeceklerini dile getirdi.
Koç Holding, 2010 ilk yarõ
sonuçlarõna göre konsolide
satõş gelirlerini 24.596 milyon
liraya yükseltirken; faaliyet
kârõnõ yüzde 14 artõşla 2.002
milyon liraya, net kârõnõ da
yüzde 15 artõşla 766 milyon
liraya yükseltti.
MakamAracõKDV’siniNasõlÖdemelisiniz?
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF)
son verilerine göre Türkiye
ekonomisi satın alma gücü paritesi
açısından dünyada 16. büyük
ekonomi. Devleşen iç ve dış borçlar,
üretimdeki daralma, istihdamdaki
ciddi gerileme gibi göstergeleri bir
kenara bırakarak açıkça
söyleyebiliriz ki; 70 milyonu aşan
nüfusuyla Türkiye özellikle tüketim
ekonomisinde dünyada özel bir yere
sahip.
Türkiye’de bu yılın nisan ayı sonu
itibarıyla trafiğe kayıtlı 14.5 milyon
adet aracın hemen hemen yarısının
yani; 7 milyon 250 bin adetinin
otomobil olduğunu anımsamak bile
ne derece büyük ve canlı bir
ekonomiden bahsettiğimizi
anlamamıza yeter.
Sevgili okurlarım; bu rakamları
belirtmemin nedeni size bu hafta
şirket yöneticisine alınan makam
araçlarının KDV’siyle ilgili
gelişmelerden bahsedecek
olmamdır. Ve bu durumun kaç kişiyi
ilgilendirdiğine yönelik hızlıca ipuçları
verip ardından hemen konuya
geçiyorum.
Türkiye’de kamunun taşıt
envanterine göre; 2009 yılı verileriyle,
belediyeler hariç Merkezi Yönetim
Bütçesi kapsamındaki kuruluşların
elinde 87 bin 573 taşıt bulunuyor.
Bunların 686’sını makam
araçları, 29 bin 121’ini makam
ve hizmete tahsisli otomobiller,
4 bin 770’ini station vagon hizmet
araçları, 2 bin 70’ini de 4x4’ler
oluşturuyor. Kamudaki bu
rakamlara karşın özel sektörün
elindeki makam aracını tespit etmek
açısından “bütününü kapsayacak
kesin bir rakam” olmamakla
birlikte kamu örneğinde olduğu
gibi “önemli bir sayıyı
ulaşacağımız” anlaşılmıştır
sanırım.
Şimdi gelelim konumuza…
Şirket yöneticilerine alınan lüks
makam aracının Katma Değer
Vergisi’nin “indirime” konu etme
ya da “giderleştirme” konusunda
tereddütler yaşanmaktadır. KDV
Kanunu’nun ilgili bendinde,
“faaliyetleri, binek otomobillerin
kiralanması veya işletilmesi
olanların bu amaçla kullandıkları
hariç olmak üzere işletmelere ait
binek otomobillerin alış
faturalarında gösterilen KDV’nin
‘indirime’ konu edilemeyeceği”
hüküm altına alınmıştır.
Aynı kanunun bir başka maddesi
ise durumu şöyle tanımlamaktadır:
“Mükellefin vergiye tabi işlemleri
üzerinden hesaplanan KDV ile
mükellefçe indirilebilecek KDV’nin,
gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının
tespitinde gider olarak kabul
edilmeyeceği hükme bağlanmış olup
mefhumu muhalifinden indirilmesine
kanunen izin verilmeyen katma değer
vergisinin gelir ve kurumlar vergisi
matrahlarının tespitinde gider olarak
dikkate alınabileceği
anlaşılmaktadır.”
Ayrıca 23 Seri No’lu KDV Genel
Tebliği’nde ise, “İndirim konusu
yapılamayan bu vergi, Gelir ve
Kurumlar Vergisi kanunları
çerçevesinde işin mahiyetine göre
gider veya maliyet unsuru olarak
dikkate alınabilecektir”
açıklamalarına yer verilmiştir.
Diğer taraftan ise bahis konusu
binek otomobil, VUK’un 269.
maddesi uyarınca, amortismana tabi
bir iktisadi kıymet olarak
belirlenmiştir. Yani; bu çerçevede
tanımlanan bir giderin aktifin maliyet
bedeline eklenmek ve amortismana
tabi tutulmak suretiyle yok edilmesi
gereği açıktır.
Makam aracının alış vesikasında
gösterilen KDV’nin hesaplanan
Katma Değer Vergisi’nden
indirilmesine imkân bulunmamakta
olup, indirilemeyen KDV’nin söz
konusu kıymetin maliyet bedeline
eklenmesi ve amortismanla
giderleştirilmesi mümkündür.
Başbakan 3,
SGK 2’de ısrarlı!
Başbakan her fırsatta 3 çocuk
yapmayı tavsiye ediyor. Ama ge-
lin görün ki, Sosyal Güvenlik Ku-
rumu ise hep 2’de ısrarlı.
Bunun en sıcak örneği; do-
ğum yapan kadınlara yalnızca 2
çocuk için borçlanma hakkı ve-
rilmesidir. Yani ikiden fazla çocuk
doğuran bir SSK’li annenin 3’ün-
cü ve üstü çocukları için borç-
lanma hakkı yok.
Örneklerimiz sadece bununla
kısıtlı değil. İşte SGK’nin iki çocuk
uygulamalarından bir başka kesit.
SGK primine tabi tutulmayan ço-
cuk yardımı yine 2 çocukla sınır-
lı. 2’nci çocuktan sonrası için ya-
pılan “çocuk yardımları”ndan si-
gorta primi kesiliyor.
Yani, işverenler işçilerine çocuk
parası adı altında ödeme yapar-
larsa bunun sadece 2 çocuk için
2X14.58 TL kısmından sigorta
primi kesiliyor, aşan kısmından
SGK primi kesilmesi gerekiyor. Bir
başka uygulamada ise; gerekli
şartların oluşması halinde tüp
bebek uygulamasının en fazla 2
deneme ile sınırlanmasıdır.Özet-
le; ortada bir uzlaşmazlık olduğu
açık. “Kim doğruyu söylüyor”un
takdiri ise size ait.
TÜİK: Bu yıl tahıl,
sebze ve meyve azalacak
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Türki-
ye’de bu yõl geçen yõla
oranla tahõl ürünlerinde
yüzde 3.4, sebzelerde
yüzde 0.9, meyvelerde
yüzde 1.5 azalma bek-
leniyor. 2010 tahõl üre-
timinin 32.4 milyon
ton, sebze üretiminin
26.5 milyon ton, mey-
ve üretiminin 16.4 mil-
yon ton olarak gerçek-
leşeceği tahmin edili-
yor.
Türkiye İstatistik Ku-
rumu (TÜİK), 2010 bit-
kisel üretimine ilişkin
ilk tahminlerini açõk-
ladõ. Buna göre, tahõl
üretim miktarõnõn bir
önceki yõla göre yüzde
3.4 azalarak yaklaşõk
32.4 milyon ton olarak
gerçekleşmesi öngörü-
lüyor.
Bu yõl yumru ve kök
sebzelerin yüzde 6 ora-
nõnda artmasõ, meyvesi
için yetiştirilen sebze-
lerin yüzde 1.7, başka
yerde sõnõflandõrõlma-
mõş diğer sebzelerin
üretiminin yüzde 3.3
oranõnda azalmasõ bek-
leniyor.
28 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
50 HES’in satışına onay
Turgay Durak
65 yaşındayım ve Almanya’da Haziran
2010 tarihinden geçerli olmak üzere emek-
li edildim. 1965-1967 yılları arasında
TPAO’da çalıştım. Türkiye’de emeklilik
hakkım var mı? Defne Zafer
2 yıl emeklilik için yeterli değildir. Ancak,
yurtdışı borçlanması yapmanız halinde emek-
li olma hakkınız doğacaktır. SSK’li olarak yurt-
dışı borçlanması yaparak gün sayınızı toplam
3600 güne tamamlarsanız emekli olabilirsiniz.
Sorularınız için malico-
zum ismmmo.org.tr
adresine mail atabilir-
siniz. Tüm sorular e-
posta ile tek tek ce-
vaplanacaktır.
YURTDIŞINDA ÇALIŞTIM, TÜRKİYE’DE
EMEKLİ OLABİLİR MİYİM?
4 Mayõs-3 Haziran tarihlerinde ihaleleri yapõlan 18 gruptaki santrallarõn devri onaylandõ
YAHYA ARIKAN
e-posta: malicozum@ismmmo.org.tr