Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
28 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER 11dishab@cumhuriyet.com.tr
SAĞNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Türk Usulü ‘Güçler
Ayrılığı’
“Gülen cemaati, Türkiye’nin üçüncü gücü!”
Gülen cemaatinden ana akım medyada artık
böyle, aleni “üçüncü güç” diye söz eden yazarlar
var...
Hiçbir tereddüt/sorgulama gereği
hissetmeksizin; büyük bir doğallık içinde, Gülen
hareketinden “üçüncü güç” diye
bahsedebiliyorlar...
Gülen’in “Türk demokrasisinde”(!) üçüncü güç
şeklinde temayüz etmesi, artık belli ki
kabullenilmiş...
“Gülen hareketinin, AKP ile ordunun yanı sıra;
Türkiye’de üçüncü güç haline geldiğini” geçen yıl
İngiliz savunma dergisi “Jane’s” ortaya atmıştı.
O gün bugün Türkiye’de belli yazarlar belli ki
itiraz etmeksizin konuyu artık içselleştirmiş:
“Hoca’nın hareketi” diyorlar: “Türkiye’nin
üçüncü gücüdür. Nokta.”
Türkiye’ye has “güçler ayrımı”, başka deyişle
“hukuk devletinin” olmazsa olmazı addedilen
“yasama, yürütme, yargı” olarak tebarüz etmiyor
da...
“AKP, ordu ve Fethullah Hoca cemaati”
şeklinde hayat buluyor.
Hiyerarşik ve birbirinden otoriter üç güç...
Böyle bir yapıda biz abes bir
“demokrasi”/“demokratikleşme” tartışması
yapıyoruz...
AKP... “tartışmasız lider” Erdoğan ve malum
“Erdoğan’ın güç sistemi” anlamına geliyor...
“Erdoğan’ın güç sisteminin” içinde...
Başbakan’ın denetimindeki sanayi, finans ve
medyalar sistemi/ağı var.
İkinci güç -adı üstünde!- “silahlı kuvvetler”...
Üçüncü güç de stratejik bir zamanlamayla
ortaya çıkan Hanefi Avcı’nın kitabında anlatılan
“imamlar sistemi”...
Kavramlar araçsallaştırılıyor
Demokrasi, demokratikleşme, anayasa
değişikliği, anayasa... filan gibi yaşamsal
sözcüklerden bahsetmeden önce; bu ülkede biraz
“güçler ayrımı” ve “güçler ayrılığı” üzerinde
durmak lazım...
Bizimki gibi -derin devletin birinin gidip,
öbürünün geldiği- ülkelerde, anayasada tanınsa
da kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm “yurttaş
özgürlüklerinin” hayata geçmesi, bu kavramların
anlaşılması ve bir ölçüde yerli yerine
oturtulmasıyla mümkün.
Türkiye’de en yapılmayan şey de bu.
Siyasi düzlemdeki tartışmalar; asla “kavramlar”
ve “kavramların içerikleri” üzerinden
götürülmüyor.
Tartışma genelde bire bir kişiler, kurumlar,
yerli/yabancı güçler, güçler arası ilişkiler ve
günlük gelişmeler/aktüalitenin akışı üzerinden
yürüyor.
Sonuçta kolaylıkla “araçsallaştırılabilen”;
herkesin aynı laf üzerinden apayrı şeyler anladığı
bir kakofoni ortaya çıkıyor.
Kanaat önderi pozisyonundaki kişiler arasında
gelişen bu kakofoniyi; halk “kafa karışıklığı” ve
ancak “antenlerini devreye sokarak” -“el
yordamı”- izliyor.
12 Eylül referandumuyla ilgili en sık kullanılan
sözcükler taransa; ilk sırada yer alacak olan -
kuşkusuz- “kafa karışıklığı” olacaktır.
“Kafa karışıklığının” ilk nedeni; tutarlı olmayan
25 maddelik bir anayasa değişikliğini, üzerinde bir
tek sorunun bulunmadığı “içi boş” bir “evet/hayır”
pusulasına indirgemekse...
Diğeri, bu içi “boş” kavramlar.
Oyun dışı olması gereken
‘poderes facticos’
Yaşama geçirilen “güçler ayrılığı” sağlanmadan
“hukuk devleti” olamayız. “Hukuk devletinin” tesis
edilmediği yerde “demokrasi” barınamaz.
Demokratikleşmede bu “güçler ayrılığı
inşasının” önemini, ilk kez bana “İspanya’da
demokrasiye geçişin” mimarı Felipe Gonzalez
anlatmıştı...
Mutlak çoğunlukla iktidara geldiği ilk
seçimlerde, seçim otobüsünde yaptığımız ilk
röportajda Gonzalez bana “demokratikleşme”
projesinin içini açarken, “Montesquieu’nün klasik
güçler ayrılığı -yürütme, yargı, yasama-
ilkesinden” söz etmekle kalmamış; “bunun
ötesinde” vurgusunu da ilave ederek -özetle-
şöyle devam etmişti:
“‘Poderes facticos’ -fiili güçler- denen birtakım
farklı, başka güç odaklanmaları da modern
devletlerde ortaya çıkabiliyor.
(Demokratikleşmeyle güdülen) amaç; (bu güç
hegemonyalarına son veren...) halkın egemenliğini
temsil eden hükümetlerin üstünlüğünü sağlayacak
bir siyasi geleneği geliştirebilmek; böyle bir meşru
hükümeti kurabilmektir.”
İspanya’da o dönem “poderes facticos”
tabiriyle ifade edilen güçler; bir yanda ordu, diğer
yanda burada bizde FGH’yi çağrıştıran bir
örgütlenme içindeki koyu Katolik “opus dei”
cemaati ve genelde “opus dei” bağlantılı yüksek
bürokrasi, sermaye, finans, bankacılık
çevreleriydi...
Demokratikleşmeden yana hiçbir aydının; o
yıllar İspanya’sında, kabullenilmesi gereken
“meşru” bir “güçmüş” gibi; “Opus dei İspanya’nın
filan numaralı gücüdür!” dediğini duymadım.
Bilakis...
Demokratikleşme mücadelesi.. tamamıyla
bunun; “hukuk devleti” çerçevesi içinde meşru
sayılan güçlerin, meşru olmayan güçler üzerindeki
üstünlüğünün sağlanması üzerineydi.
Demokrasi için “meşru addedilmeyen” tek güç
de ordu değildi.
Fethullah Gülen tarzı “cemaatlerin”; Katolik
versiyonu sayılabilecek “opus dei” de,
demokrasinin oyun alanında kabul edilemez
güçlerden sayılıyordu...
“Demokrasiye geçiş modeli” olarak tarihte yerini
alan İspanya örneğinde; geçişe önderlik eden
Gonzalez, “güçler ayrımının öneminden”
bahsederken işte, yalnız Montesquieu’nün güçler
ayrımından değil; aynı zamanda hukuk devletinde
yeri olmayan bu “hiyerarşi güçlerinin” de alan
dışına çıkarılmasından söz ediyordu.
Bugün Türkiye’de yapılan tartışmalar çok farklı.
Ama öte yandan bakıyorsunuz, “demokratiklik”
yarışını, kimse kimseye bırakmıyor...
nilgun@cumhuriyet.com.tr
700 metre
derinlikte kâğıt
oynuyorlar
Dış Haberler
Servisi - Şili’de göçük
altõnda hayatta kalma
mücadelesi veren 33
madencinin ilk
görüntüleri önceki gün
halkla paylaşõldõ.
Madene sarkõtõlan
mini kamera ile
çekilen 5 dakikalõk
video kayõtta, 23
gündür göçük altõna
olan madencilerin
morallerinin yüksek
olduğu gözlendi.
Görüntülerde
madencilerin 700
metre derinlikte kâğõt
oynayarak sõkõntõlarõnõ
unutmaya çalõştõklarõ
görülüyor. 4 ay içinde
kurtarõlacaklarõ
söylenen madencilere
besin takviyesinin yanõ
sõra depresyona
girmemeleri için
antidepresan veriliyor.
Clinton: Kıbrıs
işi fazla uzadı
LEFKOŞA (AA) -
ABD Dõşişleri Bakanõ
Hillary Clinton,
Kõbrõs’ta fiili durumun
fazla uzadõğõ mesajõnõ
verdi. Clinton, Kõbrõs
Rum kesiminde
yapõlan “Kõbrõs
Mücadelesi Dünya
Koordinasyon
Komitesi” (PSEKA)
toplantõsõna gönderdiği
mesajda, “Kõbrõs
sorununun çözümü için
sonu gelmez
çabalardan uluslararasõ
toplumun
yorulduğunu” söyledi.
Clinton mesajõnda, iki
lider arasõnda yapõlan
doğrudan
müzakerelerin barõş
için tek yol olduğunu
da vurguladõ.
‘Soykõrõm’aüstdüzeytanõma
Dış Haberler Servisi - İran Cum-
hurbaşkanõ Yardõmcõsõ Hamid Bag-
haey, “Yüz yıl önce Osmanlı dö-
neminde Ermenilere karşı soykı-
rım” yapõldõğõnõ söyledi.
İran resmi haber ajansõ İRNA’nõn
haberine göre, İkinci Dünya Sava-
şõ sõrasõnda İran’õn müttefik kuv-
vetler tarafõndan işgalinin 70’inci
yõldönümü dolayõsõyla başkent Tah-
ran’da geçen çarşamba günü dü-
zenlenen bir konferansta konuşan
Baghaey, o dönem İran’da yaşa-
nanlarõ 1915 olaylarõyla karşõlaştõrdõ.
Baghaey, “Bundan yüz yıl önce
Osmanlı Devleti döneminde Er-
menilere karşı soykırım uygu-
landı. Bugün Osmanlı Devleti
yok. Ama Ermeniler yine de Tür-
kiye’den özür ve tazminat bekli-
yor” dedi.
İran Cumhurbaşkanõ Yardõmcõ-
sõ’nõn sözleri Ermenistan’da yankõ
uyandõrdõ.
Taşnak Partisi memnun
Ermenistan’da muhalefetteki Taş-
nak Partisi Siyasi İlişkiler Direktö-
rü Giro Manoyan, İran parlamen-
tosu 1915 olaylarõnõ “soykırım”
olarak kabul etmediği halde, daha
önce de İranlõ yetkililerin “soykı-
rımı” tanõyan açõklamalar yaptõğõ-
nõ, ancak belki de ilk kez bu kadar
üst düzey bir İranlõ yetkilinin “soy-
kırımı” kabul ettiğini belirtti.
Baghaey, “2009 Türkiye-İran
Kültür Yılı” etkinlikleri çerçeve-
sinde “Onbin Yıllık İran Mede-
niyeti ve İkibin Yıllık Ortak Mi-
ras” sergisinin açõlõşõ için geçen ara-
lõk ayõnda Türkiye’ye gelmiş ve
Kültür Bakanõ Ertuğrul Günay’la
birlikte serginin açõlõşõnõ yapmõştõ.
İran Cumhurbaşkanõ Yardõmcõsõ Baghaey, “Yüz yõl önce Ermenilere
soykõrõm uygulandõ. Ermeniler Türkiye’den özür ve tazminat bekliyor” dedi
Dış Haberler Servisi - Irak’ta El
Kaide ile mücadele eden Sünni
milis örgütü Irak Uyanõş Konseyi
(Sahva) üyesi 3 kişi daha
öldürüldü. Irak’õn kuzeyindeki
Sünni Selahaddin vilayetinde
önceki gece bir kontrol noktasõna
saldõran silahlõ kişilerin 3 Sahva
üyesini de yaraladõğõ bildirildi.
Sahva milisleri Irak’ta son
yõllarda şiddet olaylarõnõn
azalmasõnda rol oynamõşlardõ.
Başkent Bağdat ve Sünni
vilayetlerde sayõlarõnõn 52 bin
civarõnda olduğu sanõlan Sahva
milislerinin 7 üyesi de önceki gün
Muktadiye kenti yakõnlarõnda
öldürülmüştü. Sahva milislerinin
kontrolü geçen nisan ayõnda Irak
hükümetine geçtikten sonra
Bağdat yönetimi milislerin yüzde
20’sini polis kuvvetleri ve orduya
yerleştirme sözü vermiş,
diğerlerine de kamuda iş sağlama
sözü vermişti.
Beyaz Saray’dan önceki gün
yapõlan bir açõklamada da Irak
güvenlik kuvvetlerinin, ABD
birlikleri çekildikten sonra
güvenliği sağlayabilecek
kapasitede olduğu belirtildi.
Beyaz Saray Sözcü Yardõmcõsõ
Bill Burton, bir soru üzerine,
ABD Başkanõ Barack
Obama’nõn Irak’ta güvenliğin
Irak kuvvetlerine devredilmesi
çabalarõnõn başarõsõ konusunda
emin olduğunu söyledi.
IRAK
Sünni
milisler
hedefte
New York’ta
arabasına aldığı
yolcu tarafından
yüzünden ve
boynundan bıçaklanan taksi şöförü Ahmed Şe-
rif (43), valilik binasında önceki gün düzenledi-
ği basın toplantısında Müslüman olduğu için
saldırıya uğradığı iddiasını yineledi. Şerif’e des-
tek veren Müslümanlar “Nefret değil eşitlik”
yazılı dövizler taşıdılar. Saldırıyı gerçekleştiren
ve gözaltına alı-
nan 21 yaşındaki
üniversite öğren-
cisi Michael En-
right (Küçük fotoğraf) ise psikiyatri kliniğine
kaldırıldı. Enright’ın gönüllüsü olduğu dinler
arası hoşgörüyü yaymaya çalışan bir sivil top-
lum kuruluşu aracılığıyla geçen mayısta Afga-
nistan’a gittiği ve Afgan bir çocukla fotoğraf
çektirdiği de ortaya çıktı.
Taksi şoförüne destek
ASLI KAYABAL
MİLANO - Libya lideri Mu-
ammer Kaddafi’nin pazartesi
günü İtalya’ya yapacağõ ziyaret
öncesinde, yeni Libya pasaport-
larõnda Kaddafi ile İtalya Başba-
kanõ Silvio Berlusconi’nin fo-
toğrafõnõn yer alacağõ açõklandõ.
Berlusconi ile birlikte İtalya-
Libya Dostluk Anlaşmasõ’nõn
ikinci yõldönümünü kutlayacak
olan Kaddafi’nin çadõrõnõn, baş-
kentin ünlü parklarõndan Villa
Pamphili’ye kurulacağõ açõklan-
dõ.Libyalõlarõn yeni pasaportlarõ-
nõn sayfalarõ, Kaddafi’nin yaşa-
mõndan çeşitli görüntülerle süs-
lenecek.
Kaddafi ile Berlusconi’nin
2008’de Libya’nõn Bingazi ken-
tinde İtalya-Libya Dostluk An-
laşmasõ’nõ imzalamalarõnõn ar-
dõndan el sõkõştõklarõ karenin de
yeni pasaportlarõn sayfalarõnda
yer alacağõ bildirildi.
(Fotoğraf:AFP)
Libya’da
pasaportlara
Berlusconi
fotoğrafı
T.C. ANKARA 15. ASLİYE
HUKUK MAHKEMESİ’NDEN
İLAN
Esas No: 2010/76 Hakem
Karar No: 2010/24
Davacõ Türk Patent Enstitüsü vekili tarafõndan davalõ İs-
met Koçak aleyhine açõlan Tahkim (Hakem) davasõnda mah-
kememizce verilen 28/07/2010 tarih 2010/76 Hakem, Esas
2010/24 sayõlõ ilam gereği; 1- Davanõn 3533 sayõlõ yasa hü-
kümleri uyarõnca zorunlu tahkime tabi dava niteliğinde bu-
lunmadõğõndan mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava
dilekçesinin reddine, esasõn bu şekilde kapatõlmasõna, 2- Ka-
rar kesinleştiğinde talep halinde dosyanõn Asliye Hukuk Mah-
kemeleri esasõna tevzi edilmek üzere Tevzi Müdürlüğü’ne
gönderilmesine, 3- Dava ile ilgili harç ve masraflarõn görevli
mahkemece göz önünde bulundurulmasõna dair yasa yolu açõk
olmak üzere dosya üzerinden yapõlan inceleme sonucunda ön-
ceden adresi tespit olunamayan ve ilanen tebligat yapõlan İs-
met Koçak’õn bu ilanõn ilan tarihinden itibaren 7 gün içeri-
sinde tebliğ edilmiş sayõlacağõ, kararõn 15 gün içerisinde iti-
raz edilebileceği hususu Mahkememiz kararõnõn tebliğ yerine
geçerli kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 20/08/2010
Basõn: 58968
T.C. KIZILCAHAMAM ASLİYE
HUKUK MAHKEMESİ’NDEN
İLAN
Esas No: 2008/191
Davacõ Maliye Hazinesi tarafõndan davalõlar Ali Ersoy, F.
Mehmet Ersoy, Kezban Ünal, Naile Balaban, Güler Kara-
mehmet, Hayati Ersoy ve Ayşe Şahin aleyhinize açõlan Tapu
İptali ve Tescil davasõnõn yapõlan yargõlamasõnda; Mahkeme-
mizce dahili davalõ Nafize Bitik Ersoy’a dava dilekçesinde
belirtilen adresine duruşma gününü bildirir davetiye çõkarõl-
mõş olup, adreste bulunmadõğõ gerekçesiyle tebligat yapõla-
mamõştõr. Adres araştõrmasõndan da bir netice alõnamadõğõn-
dan dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine ka-
rar verilmiştir. Duruşma Günü: 03/11/2010 günü saat:
09.35’te duruşmada bizzat hazõr bulunmanõz veya kendinizi
bir vekille temsil ettirmeniz, aksi takdirde HUMK’nun 3156
sayõlõ yasa ile değişik 213/2 maddesi uyarõnca yargõlamaya
yokluğunuzda devam olunacağõ hususu, dava dilekçesi ve du-
ruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basõn: 58970
Irak Cumhurbaşkanõ Yardõmcõsõ, Kürt sorunu konusunda ‘Bizi örnek alõn’ mesajõ gönderdi
‘Türkiye, İran’a yakõn’
BAHADIR SELİM
DİLEK
BAĞDAT - Türki-
ye’deki genel af tartõş-
malarõ Irak’ta da yankõ
buldu. Irak Cumhurbaş-
kanõ Yardõmcõsõ Tarık el
Haşimi, Türkiye’nin
PKK’yi de kapsayacak
genel affõ düşünmesi ge-
rektiğini dile getirirken
“Bizim geçmişteki de-
neyimimizi, Kürtlerle
nasıl anlaşmaya vardı-
ğımızı örnek alabilir-
siniz. Benim Türkiye’ye
tavsiyem şudur ki, Kürt
halkı ve diğer etnik
gruplarla, barışçıl kap-
sayıcı yeni bir başlık
açmalı... Eğer Türk hü-
kümeti bu konuya ana-
yasa tadili ve genel af
önerisi çerçevesinden
yaklaşırsa, bazı re-
formlara gereksinim ol-
duğu söylenebilir” dedi.
Haşimi, AKP’ye, hükü-
metin son dönemde
İran’a yakõn duruşuna
ilişkin kaygõlarõnõ iletti-
ğini ama yanõt alamadõ-
ğõnõ da söyledi.
El Haşimi, Bağdat’ta
sorularõmõzõ şöyle yanõt-
ladõ.
- Türkiye son dö-
nemde İran’a yakın bir
duruş sergiliyor. Bu ne-
denle de ABD ile sıkın-
tı yaşıyor. Diğer yandan
da Tahran yönetimi,
Irak’ta Türkiye’nin du-
ruşuna tam karşıt bir
pozisyonda faaliyet gös-
teriyor. Siz Sünnilerin
önde gelenlerinden bi-
ri olarak bu durumu
nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
- Bu siyasetin karmaşõk
yapõsõndan kaynaklanõ-
yor. Bunun için benim
tam doğru bir yanõtõm
yok. Türk hükümeti, İran
ile herkesin farkõnda ol-
duğu nükleer dosyasõ ko-
nusunda işbirliği yaparak
büyük bir ulusal çõkarõ
olduğunu tahmin ediyor.
- Bunu Türk yetkilile-
re söylediniz mi?
- Zaman zaman söylü-
yorum. Her şey hakkõnda
konuşabiliyoruz. Bu ko-
nudaki kaygõlarõmõ da ak-
tardõm.
- Yanıtları ne oldu?
- Bir yanõt vermediler.
- Bir yanıt vermeleri
gerekmiyor muydu?
- Elbette kaygõlõlar. Tür-
kiye Irak’õn istikrarlõ ol-
masõnõ istiyor. Türkiye,
yeni hükümetin kurulma-
sõnda yardõmcõ olmak is-
tiyor, süregelen konularda
işbirliğini devam ettir-
mek istiyor. Türkiye, Irak
için yüce bir ortak.
- PKK konusuna ge-
lirsek, bu sorun çok ko-
lay çözülmeyecek gibi
görünüyor...
- Öncelikle, PKK ta-
mamen Türkiye’nin so-
runu, Irak’õn sorunu de-
ğil. Sõnõr ötesi aktiviteler
Türkiye’nin egemenliği-
ne zarar veriyor. Bunun
farkõndayõz ancak aynõ
zamanda bu teröristler
Türk vatandaşõ ve Irak
topraklarõnõ kullanarak
Irak’õn egemenliğine de
zarar veriyor. Dolayõsõy-
la böyle bir örgütün be-
nim topraklarõmda faali-
yet göstermesinden ve
komşumla sorun yarat-
masõndan elbette ki mut-
lu değilim. Aynõ şekilde,
PKK’nin saldõrõlarõnõn
kurbanlarõnõn çektiği acõ-
yõ ve trajediyi de hisse-
debiliyorum. Ama za-
man zaman Türkiye’den
yapõlan bombardõman-
larla zavallõ Kürt halkõnõn
çektiği sõkõntõlardan da
mutlu değilim. Bu in-
sanlar, PKK aktiviteleri-
nin bedelini ödüyorlar.
‘SONUÇ YIKIM OLDU’
- Yeni hükümet kurulursa bu
sorunun çözümü için bir for-
mülü var mı?
- Türk tarafõnõn şuna gereksini-
mi var gerçekten. Barõşçõl bir yak-
laşõm çok önemli. Bizim geçmişteki
deneyimimizi, Kürtlerle nasõl an-
laşmaya vardõğõmõzõ örnek alabi-
lirsiniz. Türkiye’ye tavsiyem şudur
ki, Kürt halkõ ve diğer etnik grup-
larla, barõşçõl kapsayõcõ yeni bir başlõk açmalõ... Eğer
Türk hükümeti bu konuya anayasa tadili ve genel
af önerisi çerçevesinden yaklaşõrsa, bazõ reform-
lara gereksinim olduğu söylenebilir. Diğer yandan,
Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi ve Irak, PKK’nin
sõnõr ötesi saldõrõlarõnõ da engellemek durumunda.
- 7 yıllık bir işgale baktığınızda ne hissedi-
yorsunuz?
- Amerikalõlar Irak’a iktidarõ değiştirmek için gel-
diler ve güç kullanarak iktidarõ değiştirmeyi ba-
şardõlar. Iraklõlar birçok fedakârlõkta bulundu
ama sonuç ne yazõk ki tam bir yõkõm oldu.
ACI KAYBIMIZ
CUMHURİYET ÖĞRETMENLERİNDEN
Galatasaray Lisesi ilk kısım emekli öğretmeni
NEBİYE YILMAZ
27.08.2010 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 28.08.2010
(Bugün) ikindi namazında Teşvikiye Camisi’nden kaldırılacaktır.
AİLESİ