22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada söylememeyi yeğlediği, kafasının arkasında sakladığı kimi görüşler olduğunu sürekli vurguladık. Son bir iki gündür yaptığı açıklamalar gizlediği kimi ilkeleri dışavuruyor. Önce ilim dünyasına katkıda bulunan, bir devrim niteliğindeki yeni görüşünden söz açalım. Sigara ile mücadele ödülü alırken içkiye, alkole dair şunları söylüyor: “Bu alkol meyvelerden filan elde edilmiyor mu? Üzümde de var mı? Var. Diğer meyvelerde belli oranda da var. Onları ye.” Onları ye ve alkol almışçasına keyiflen. Sarhoş ol, karını bir güzel döv, kulağını ısır, sonra bıçakla! Ama sıcak başına vurdu diyemiyorum. Korkarım. O bir Başbakan. Gazetelerden haberi okuyunca eşimi aradım. Bol miktar üzüm al, dedim. “Bu gece felekten bir gece çalmak istiyorum.” Eşim telefonu yüzüme kapattı. Oysa eşim kızar, sinirlenirse söylediklerime; “Bak” diyecektim: “Haddini bil. Başbakan açıkladı. Üzümle sarhoş olma keyfime karşı çıkamazsın”. Ben eşimi tanırım. Bizdeki Emine Kaplan imzalı haberi okumuştur. Bana açılımı anlattığı toplantıda kadınların RTE’nin yüzüne söylediklerini yineleyecek: Başbakan’la hedeflerimiz aynı mı? Kadın-erkek eşitliğini savunuyoruz. Kadın kuruluşları kadın- erkek eşitliği üzerine çözüm üretiyor. Ama Bay RTE’den bunu duymuyoruz. Durmadan kadının fırsat eşitliğinden söz ediyor. Kadınları sadece “annelik” özelliği nedeniyle anıyor.. Kadınların çıkışlarına RTE sinirlenmedi. Üstelik sakladığı görüşleri açıklama fırsatını yakaladığı için sevinmiş olmalı. Toplantıdaki bir cümlesi öyle bir cümleydi ki, gerçek RTE’yi ortaya çıkarıyor. Bay Başbakan; “Bir kere ben kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” diyor. Neden eşit değillermiş? Aslında her alanda eşit olamayacaklarını düşünüyor ama orada, kadınlar huzurunda gerçek görüşünü örterek söylemeyi yeğliyor: “Farklı doğarlar, farklı görevleri vardır.” Böylece üstü kapalı biçimde kadını çocuk üreten bir araç, daha başka bir deyişle evde seks aracı gibi gördüğünü açıklıyor. Çağdaşlığa koşan bir ülkenin başbakanı. İslam dininden kaynaklanan bir görüşle kadın-erkek eşitliğini vücut yapılarındaki farklılığa bağlıyor. Kadının düşünen, yaratan, yöneten her insan gibi erkekle eşit olduğunu kabul etmeyen bir zihniyetin sahibi olduğunu kanıtlıyor... Kadının başını türbanla örten, toplantılarda, kent parklarında haremlik ve selamlık düzeni uygulayan, eşlerini sosyal, toplumsal devinimlerden uzak tutan bir kafadan, kadını erkekle eşit gören, kadın erkek eşitliğini bir hak olarak tanıyan çağdaş bir anlayış zaten beklenmezdi. Kadın kuruluşları AKP iktidara geldiğinden beri kadın haklarını, kadın-erkek eşitliğini sağlamaya savaş veriyorlar.. Ama hâlâ kadın haklarına ilişkin gelişmeler yetersiz. Kadınların işgücü piyasasına katılımları yetersiz. Cinsiyet temelinde ayrımcılık devam ediyor. Avrupa Sosyal Şartı’nın ilgili maddeleri Türkiye Cumhuriyeti’nde onaylanmış değil. Bir süre önce İslam dünyasına “kadın reformu” yapmaları çağrısında bulunan Başbakan; “Çağdaş Türk Kadınını” yeniden tanımladı. İslam Konferansı Örgütü’ne yaptığı öneride: “Çağdaş Türk Kadını” yerine “Müslüman Türk kadını” tanımını kullandı. Bu ifade kadına bakışını açıklamıyor mu? RTE’yi tanımaya yeterli değil mi? SAYFA 21 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Temmuz Oslo Y 24 Helsinki Y 22 StockholmPB 28 Londra Y 20 AmsterdamPB 23 Brüksel PB 24 Paris PB 24 Bonn PB 29 Münih PB 33 Berlin PB 29 Budapeşte Y 27 Madrid B 31 Viyana PB 31 Belgrad Y 27 Sofya Y 26 Roma Y 28 Atina B 29 Zürih PB 29 Moskova B 30 Aşkabat A 29 Taşkent Y 26 Bakû B 33 Bişkek Y 25 Tiflis Y 33 Kahire B 34 Şam B 34 İstanbul Y 30 Edirne Y 31 Kocaeli Y 30 Çanakkale PB 31 İzmir B 34 Manisa B 36 Denizli B 35 Zonguldak Y 26 Sinop PB 29 Samsun PB 29 Trabzon Y 28 Giresun Y 28 Ankara PB 33 Eskişehir PB 29 Konya B 33 Sivas B 29 Antalya B 35 Adana B 35 Mersin B 33 Diyarbakır B 41 Şanlıurfa B 42 Mardin B 36 Siirt B 39 Hakkâri PB 35 Van PB 28 Kars Y 27 Ülkemizin kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Batı Ka- r a d e n i z , D o ğ u Anadolu’nun ku- zeyi, Doğu Kara- deniz ve ile Anka- ra ve Çankırı çev- releri sağanak ve gök gürültülü sa- ğanak yağışlı ge- çecek. Yağışların, Rize ve Hopa çev- relerinde kuvvetli olması bekleniyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Kazakistan’da yapılan AGİT toplantısı sırasında bir araya geldiği Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’den PKK ile mücadelede daha etkin işbirliği isterken, Hamas’la bağlantılı olduğu gerekçesiyle ‘Uluslarası İnsani Yardım Örgütü’nün (IHH) Almanya’da yasaklanması kararına yönelik eleştirileri üzerinde durulması gereken bir konu. Geziye beraberinde götürdüğü meslektaşlarımızın haberlerine göre, Davutoğlu “Gazze’ye yardım yaptığı için IHH’yi yasaklayan Almanya’nın PKK’ye yardım yapan kuruluşlar konusundaki sessizliğini anlamak mümkün değil. IHH konusunda bir mahkeme kararı da yok. PKK konusunda sessiz kalınmasını anlamak mümkün değildir. İnfialimizi Almanya Dışişleri Bakanı’na ilettim” ifadelerini kullanıyor. Bildiğimiz kadarıyla Davutoğlu, Almanya’nın IHH ve PKK’ye yönelik tutumlarına ilişkin karşılaştırmasını ve tepkisini Westerwelle’den önce İstanbul’da görüştüğü AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’a da iletmişti. Dışişleri Bakanı’nın Avrupa ülkelerini PKK ile mücadelede gösterdikleri zaafiyet konusunda sıkıştırmasına bir itirazımız yok. Biz de değişik ortamlarda bir araya geldiğimiz Avrupalı gazeteci ve diplomatlara Türk toplumunda bu konudaki hassasiyeti anlatmaya çalışıyoruz. Ancak Davutoğlu’nun bunu yaparken Avrupa ülkelerindeki İslami kuruluşların ‘bağış’ adı altında topladıkları paralara ilişkin illegal bağlantıların sorgulandığı kararları tartışmaya açmasının doğru bir tavır olmadığı kanaatindeyiz. Davutoğlu, Almanya’daki IHH kararının “Gazze’ye yardım yaptıkları” gerekçesiyle alındığını belirtiyor. Orada açıkça söylemese de Davutoğlu’nun Almanya’nın bu kararı “İsrail’e yaranmak” için aldığını düşünüyor olması da çok muhtemel. Ancak Almanya’nın IHH’yi yasaklayan kararını şu unsurlarla birlikte değerlendirmekte yarar var: 1. AKP hükümeti öyle görmese bile Almanya diğer AB ülkeleri gibi Hamas’ı ‘terör örgütü’ olarak kabul ediyor. Baskınlar sonrasında yapılan resmi açıklamada da IHH tarafından toplanan yardımların Hamas ile ilişkili derneklere gönderildiği ve bu nedenle yardımların şiddet ve terör yanlısı Hamas’a bilinçli destek anlamı taşıdığı vurgulanıyor. Almanya bunu anayasası ve yasalarına aykırı buluyor. 2. Almanya’nın IHH’nin faaliyetlerini mercek altına alması son gelişmeler ve Mavi Marmara baskınından çok öncesine dayanıyor. 3. IHH’ye getirilen yasakla eşzamanlı bir biçimde Türkiye’de İslami hareketin çekirdiği sayılan Milli Görüş Teşkilatı’nın Almanya’daki uzantılarına da baskınlar düzenleniyor. Mavi Marmara baskını sonrasında tüm dünyada gözler filoyu organize eden Türkiye’deki IHH teşkilatına ve onun iç ve dış bağlantılarına çevrilmiş durumda. ‘Türk İHH’si ile Türk hükümeti arasında organik bağ olup olmadığı Atlantik’in iki yakasında da sorgulanıyor. Bu nedenledir ki hem Türkiye hem de “Türk İHH”si Almanya’da geçen hafta yasaklanan IHH ile aralarında legal bir bağ olmadığını ısrarla savunuyor. Hal böyleyken Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, duyanlarda ‘kendi tabanına selam verdiği’ izlenimi uyandırabilecek bu tür çıkışları, Hamas’ı terör örgütü listelerinde bulunduran Avrupalı müttefiklerimizde tereddüt yaratabilir. Bu tereddüt de, PKK ile mücadelede beklediğimiz adımların atılmasını kolaylaştırmaz, zorlaştırır. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Davutoğlu’nun IHH Selamı utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr ÖZDEN BİLGİN KARARI AİHM’de Türkiye ‘sabõkalõ’ 11 yõl tutuklu kalan Bilgin’le ilgili AİHM 2007’de verdiği kararda, Türkiye’nin AİHS’nin “özgürlük ve güvenlik hakkõ”nõ düzenleyen maddesini ihlal ettiğine hükmetmişti. ALİCAN ULUDAĞ ANKARA - Yargõtay 4. Ceza Dairesi’nin, 9 hâkimi Mehmet Haberal’a tazminat öde- meye mahkûm etmesiyle ilgili gerekçeli ka- rarõnda ‘Tutukluluğun devamına ilişkin karar ile davacının yaşam hakkının tehli- keye düşürüldüğü’ belirtilirek, ‘Kaçma ve- ya delillerin karartılması ihtimalinden söz edilmesi, inandırıcı bulunmamaktadır’ denildi. Kararõn gerekçesinde atõf yapõlan “Özden Bilgin/Türkiye” davasõnõ Türkiye kaybetmişti. AİHM, toplam 11 yõl tutuklu kalan Özden Bilgin’in başvurusu üzerine, Türkiye’nin Avrupa İnsan Haklarõ Sözleş- mesi’nin (AİHS) herkesin makul süre içinde yargõlanma hakkõnõ düzenleyen 5. maddesini ihlal ettiğine karar vermişti. Özden Bilgin, 17 Eylül 1993’te yasadõşõ silahlõ örgüte üye olduğu şüphesiyle gözaltõna alõnmõştõ. Dava kapsamõnda toplam 11 yõl tutuklu kalan Bil- gin, makul tutukluluk süresinin aşõldõğõ id- diasõyla konuyu AİHM’ye taşõmõştõ. AİHM de 14 Haziran 2007 tarihinde ver- diği kararda, Türkiye’nin AİHS’nin “özgür- lük ve güvenlik hakkı”nõ düzenleyen 5. maddesinin 3. paragrafõnõ ihlal ettiğine hük- metmişti. Ankara, oybirliğiyle Bilgin’e dö- nemin parasõyla toplam 10 bin Avro tazmi- nat ödemeye mahkûm edilmişti. AİHS’nin 5. maddesinin 3. paragrafõnda, “Bu maddenin 1.c fıkrasında öngörülen koşullar uyarınca yakalanan veya tutuklu durumda bulunan herkes hemen bir yar- gıç veya adli görev yapmaya yasayla yet- kili kılınmış diğer bir görevli önüne çıka- rılır; kendisinin makul bir süre içinde yargılanmaya veya adli kovuşturma sıra- sında serbest bırakılmaya hakkı vardır. Salıverilme, ilgilinin duruşmada hazır bu- lunmasını sağlayacak bir teminata bağla- nabilir” ifadesi yer alõyor. ‘Suçun niteliği ve delillerin durumu’ basmakalıp AİHM, davanõn esasõna geçerken, özetle şu görüşleri kaydetmişti: ? Mahkeme, belli bir davada şüphelinin yargõlama süresince tutukluluk halinin ma- kul bir süreyi aşmamasõnõ sağlamanõn ulusal yargõnõn görevi olduğunu hatõrlatõr. Bu amaçla masumiyet karinesi ilkesine bağlõ kalarak, kişisel özgürlüğe saygõ kuralõna uy- mamayõ haklõ çõkaran gerçek bir kamu yara- rõ gereğinin mevcudiyetini destekleyen veya çürüten delilleri incelemeli ve bunlarõ, ser- best bõrakõlma başvurularõna ilişkin kararla- rõnda ortaya koymalõdõrlar. Söz konusu ka- rarlarda belirtilen nedenler ve itirazlarõnda başvuranlar tarafõndan ortaya konan saptan- mõş gerçekler temel alõndõğõnda AİHM, AİHS’nin 5. maddenin 3. paragrafõnõn ihlal edilip edilmemiş olduğu hususunda bir kara- ra varmalõdõr. ? (Özden Bilgin’in) toplam tutukluluk sü- resi yaklaşõk 11 yõldõr. Süre boyunca, her duruşmanõn sonunda birinci derece mahke- mesi kendi gerek görmesi veya başvuranõn talebi üzerine başvuranõn devam eden tutuk- luluk halini değerlendirmiştir. Ancak dava dosyasõ içeriğinden mahkemenin başvuranõn tutukluluk halinin devamõna “suçun niteliği ve delillerin durumu” gibi değişmeyen, basmakalõp ifadelerle karar vermiş olduğu görülmektedir. ? Sonuç olarak genellikle “delillerin du- rumu” ifadesi, suça işaret eden ciddi gös- tergelerin varlõğõ ve devamõyla ilgili bir et- ken olabilmesine rağmen, bu ifade söz ko- nusu davada, başvuranõn şikâyetçi olduğu tutukluluk süresini yalnõz başõna haklõ çõ- karamamaktadõr. Yukarõdaki değerlendir- meler, başvuranõn tutukluluğu için sunulan gerekçelerin onu yaklaşõk 11 yõl tutuklu bulundurmak için “yeterli” ve “yerinde” olmadõğõna karar vermesi için mahkemece yeterlidir. Buna göre AİHS’nin 5. madde- nin 3. paragrafõ ihlal edilmiştir. Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek’ten Avrupa Birliği’ne sert Kõbrõs mesajõ: FIRAT KOZOK LEFKOŞA - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte Kõbrõs Barõş Hare- kâtõ’nõn 36’ncõ yõldönümü tö- renlerine katõlan Başbakan Yar- dõmcõsõ Cemil Çiçek Avrupa Birliği’ne sert mesajlar yolla- dõ. Çiçek, “Ya Kıbrıs ya AB diyorlarsa, Türkiye’nin her zaman tercihi Kıbrıs’tır, Kıb- rıs olacaktır” dedi. Çiçek özel uçakla, CHP Ge- nel Başkanõ Kõlõçdaroğlu da THY’nin tarifeli uçağõyla 20 Temmuz Barõş ve Özgürlük Bayramõ’nõn 36. yõldönümü kutlama törenlerine katõlmak üzere KKTC’ye geldi. KKTC, aynõ zamanda Kõlõçdaroğlu’nun ilk yurtdõşõ gezisi oldu. KKTC’de yaşayan, ellerinde Türkiye, KKTC ve CHP bay- raklarõ taşõyan bir grup Türk va- tandaşõ, Kõlõçdaroğlu’na ha- vaalanõ çõkõşõnda sevgi göste- risinde bulundu. Gruptakiler “Başbakan Kemal” diye slo- gan atarken bazõ kadõnlar da zõl- gõt çekti. Kõlõçdaroğlu, havaa- lanõnda yaptõğõ açõklamada, Kõbrõs Türkü’nün geçmişte ya- şadõklarõnõ ve bugünkü mutlu günlerini paylaşmak için KKTC’de olduğunu söyledi. Bu arada az sayõda Kõbrõs Türk Hava Yollarõ (KTHY) çalõşanõ da “Göklerdeki bayrağımızı indirmeyin” yazõlõ pankart açarak Kõlõçdaroğlu’ndan des- tek istedi. 20 Temmuz Barõş ve Özgür- lük Bayramõ nedeniyle yapõlan törende konuşan Cemil Çiçek, KKTC’nin tüm kurum ve ku- ruluşlarõyla örnek bir demokrasi sergilediğini söyledi. Kõbrõs so- rununun çözümü konusunda Türkiye’nin de KKTC’nin de elinden gelen çabayõ ortaya koyduğunu anlatan Çiçek, bu- na karşõn Rum tarafõnõn duyar- sõz davrandõğõnõ söyledi. Çiçek, “Ya Kıbrıs ya AB diyorlarsa, Türkiye’yi böyle bir çıkmaz içine sokmaya çalışıyorlarsa bilsinler ki Türkiye’nin ve her Türk hükümetinin her zaman tercihi Kıbrıs’tır, Kıb- rıs olacaktır. Başta Rum ta- rafı bütün dünya şunu bilsin, bu yıl sonuna kadar bir çö- züm olmazsa herkes kendi yolunda gitmeye devam ede- cektir” dedi. KKTC Cumhurbaşkanõ Der- viş Eroğlu da 20 Temmuz Ba- rõş Harekâtõ’nõn hem Kõbrõslõ Türkler hem de Türkiye için önemli bir dönüm noktasõ ol- duğunu söyledi. Eroğlu, “Her şeyden önce Kıbrıs Rum tarafı şunu an- lamak zorundadır; Kıbrıs so- rununun bazı unsurları kap- samlı çözüm müzakerelerin- den soyutlanarak ve diğer unsurlardan koparılarak tek bir halkın lehine olacak şe- kilde ele alınamaz. Ayrıca bu ve benzeri konularda Kıb- rıs Rum tarafının muhatabı Türkiye değil biziz. Rum ta- rafı sorunun çözülmesini is- tiyorsa, Kıbrıs Türk tarafının iradesini dikkate almayı ve bizleri de muhatap almayı öğrenmelidir” diye konuştu. MURAT KIŞLALI ANKARA - Yöntem Araştõrma’nõn “Hükümetin Ortadoğu Politikası” ile il- gili anketine göre AKP’ye oy vereceklerin yüzde 8’inin hükümetin Ortadoğu politi- kasõnõ yanlõş bulduğu, hükümet politikasõ- nõ “ne doğru, ne yanlış buluyorum” di- yen yüzde 36 AKP seçmeni ile beraber, AKP’lilerin yarõya yakõnõnõn bu politika- larõ onaylamadõğõ ortaya çõktõ. Yöntem Araştõrma anketinin bazõ bulgu- larõ şöyle: ? AKP’liler kendilerini daha çok hem milliyetçi, hem de demok-rat muhafazakâr- lõğa yakõn görürken; CHP’liler kendini sos- yal demokratlõğa, MHP’liler ise milliyetçi muhafazakârlõğa yakõn görmektedirler. ? Milliyetçi muhafazakârlarõn yüzde 26’sõ ile muhafazakâr de-mokratlarõn yüz- de 18’i hükümetin Ortadoğu politikasõnõ doğru bulmazken liberal demok-ratlarõn yüzde 33’ü, sosyal demokratlarõn yüzde 58’i ve sosyalistlerin yüzde 59’u ise yanlõş buluyor. ? Ankete göre, AKP’ye oy vereceklerin yüzde 55’i, MHP’ye oy vereceklerin yüzde 16’sõ ve CHP’ye oy vereceklerin ise yüzde 8’i hükümet politikasõnõ doğru buluyor. Buna karşõn AKP’ye oy vereceklerin yüzde 8’i, MHP’ye oy vereceklerin yüzde 57’si ve CHP’ye oy vereceklerin yüzde 67’si ise bu politikalarõ doğru bulmuyor. AKP’ye ‘Ortadoğu’ şoku AKP seçmeninin yarõya yakõnõnõn hükümetin politikalarõnõ onaylamadõğõ ortaya çõktõ ADA’DA YOĞUN PROGRAM - Kutlama etkinliklerinin ardından Türkiye’nin Lefkoşa Büyük- elçiliği’ni ziyaret eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra Başbakan İrsen Küçük ve Cum- hurbaşkanı Derviş Eroğlu tarafından kabul edildi. Ardından KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denk- taş ile görüşen Kılıçdaroğlu, akşamki resepsiyona katıldıktan sonra Türkiye’ye döndü. (Fotoğraf: AA) Sahte danışman krizi İstanbul’dan Kılıçdaroğ- lu’nun bineceği uçakta kendisi- ne VIP bilet alan bir kişi, uçak Ercan Havaalanı’na indikten sonra CHP heyetiyle birlikte VIP salonuna girdi ve kendini buradaki görevlilere CHP’nin Kıbrıs danışmanı olarak tanıt- tı. Girdiği ortamlarda gazeteci- danışman rolleri oynayan kişi, daha sonra Kılıçdaroğlu’nun koruma müdürü Erdoğan Gül’ün dikkatini çekti. Yapılan araştırmayla şüphelinin ne ga- zeteci ne de danışman olduğu öğrenildi ve Kılıçdaroğlu’nun otelinden uzaklaştırıldı. ‘Ecevit isminden uzak dursunlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Rahşan Ecevit, DSP’nin Bülent Ecevit’in dedesine ait evin müze yapõlmasõ için Kültür Bakanlõğõ’na başvuracağõnõ açõklamasõna tepki gösterdi. Ecevit, “DSP’yi bugünkü dramatik noktaya getiren, Ecevit’in hem manevi hem de maddi mirasõnõ yüzleri kõzarmadan tüketenlerin onun adõnõ anmaya haklarõ yoktur. Bu kişiler, Ecevit’e olan borçlarõnõ eğer gerçekten ödemek istiyorlarsa onun isminden uzak dursun” dedi. ‘Derin çatlaklara vesile olur’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SP Genel Başkanõ Numan Kurtulmuş, gazetecilerin Er- bakan ailesinin olağanüstü kongre taleplerini hatõrlatmasõ üzerine “Bir olağanüstü kongre la- fõnõn şu aşamada telaffuzu birtakõm derin çat- laklara vesile olacaktõr” dedi. Kurtulmuş, “Medyada Başbakan Erdoğan’õn köşke, sizin de başbakanlõğa geçeceğiniz yönünde bir haber çõktõ, nasõl değerlendiriyorsunuz” sorusunu da “Tamamen bir spekülasyon” diye yanõtladõ. Kızılay’dan ‘kan’ açıklaması İstanbul Haber Servisi - Türk Kõzõlayõ yetki- lileri, 19 Temmuz günü yayõmlanan “Hastane- lerde Kan Sõkõntõsõ” başlõklõ habere ilişkin açõklama yaptõ. Kõzõlay’õn yõlõn ilk 6 ayõnda 508 bin ünite kan bağõşõ aldõğõ belirtilerek, “İs- tanbul’da protokol imzalanan hastanelerin kan ihtiyacõnõn yüzde 72’sine Türk Kõzõlayõ tara- fõndan cevap verilmiştir. Türk Kõzõlayõ İstan- bul Bölgesi’nde 28 kan dağõtõm aracõ ile hasta- nelere taleplerini ulaştõrmaktadõr. Kan buluna- mamasõ durumu söz konusu değildir” denildi. Kõbrõs’õ tercih ederiz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle