25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Yeni ‘Vazgeçilmez Ülke’ erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Yakın zamana kadar dünyada bir “vazgeçilmez ülke” vardı. Şimdilerde bu sayının ikiye çıktığını görüyoruz. Bu da ister istemez aklımıza “bir ipte iki cambaz” deyimini getiriyor. Uluslararası ilişkilerin ne kadar kırılganlaştığının bir başka göstergesi... Dünyanın ilgi odağı... Kosova savaşı sırasında, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, ABD’nin “vazgeçilmez ülke” olduğunu ileri sürmüştü. Geçen hafta, Çin devletinin resmi yayın organı Halkın Günlüğü, Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki Politika ve Planlama Bölümü Genel Müdürü Lu Yuchen’le yaptığı bir söyleşinin giriş bölümünde, “Bu yılın ilk yarısında uluslararası durumda, yeni eğilimlere ve yönelimlere yol açan büyük gelişmeler gözlemlendi. Çin uluslararası arenada belirleyici ülke haline geldi. Çin ile ilgili her şey, ekonomik büyüme etkisi, Batı medyasındaki değişen algı, onu dünyanın ilgi odağı haline getirdi” (Halkın Günlüğü, 19/07) derken Çin’in de bir “vazgeçilmez ülke” olduğunu ileri sürmüş oluyordu. Gerçekten de, son G8 ve G20 toplantılarına ilişkin yorumlara Çin’in etkisi damgasını vurmuştu. Chindia (Çin-Hindistan), Chimerica (Çin- Amerika), Chermany (Çin ve Almanya) kavramları, Çin’in merkezi konumunu vurguluyor. Küresel ısınmadan ekonomik krize, İran’dan Kuzey Kore’ye, doğal kaynakların bölüşülmesinden değerli metallerin stoklarının kontrolüne kadar tüm stratejik konuları Çin’i düşünmeden tartışmak, artık olanaksız hale geldi. Kapitalizmin tarihi bize, birden fazla ülkenin kendini diğerleri açısından “vazgeçilmez” olarak görmeye başlamasının arkasından büyük siyasi çalkantıların geldiğini gösteriyor. Gerçek bir yükselen ülke Çin 1980’de Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik için başvurduğunda, ABD ve Almanya gibi ülkelerden kredi almaya çalışıyordu; yıllık dış ticaret fazlası 6 milyar dolar civarındaydı. Bugünlerde, ciddi bir küresel resesyonun ortasında, Çin’in dış ticaret fazlası, yalnızca geçen ay 20 milyar dolara, toplam döviz rezervleri 2.5 trilyon dolara ulaşıyor. Bu çarpıcı değişikliklerin arkasında 1979-2009 arasında yılda ortalama yüzde 9.8 gibi görülmemiş bir büyüme hızı var. Çin’in yıllık büyüme hızının bu yıl da yüzde 10 olması bekleniyor. Otuz yılda dünyanın en büyük ihracatçısı konumuna ulaşan Çin, gelecek yıl imalatta, sanayi üretiminde ABD’yi geçecek. Çin bugün dünyanın en çok milyonerine, dünyanın en büyük üç bankasına, en büyük petrol şirketine, en çok mega kentine, en çok internet kullanıcısına, en çok sayıda gökdelene sahip ülkesi ve de en fazla enerji tüketen, en fazla karbon dioksit üreten ülkesi konumuna ulaşmış durumda. Ama Çin’de kişi başına gelir, ABD’ninkinin yüzde 8’ine eşit. Geçen üç yıl boyunca Çin’de ücretlerin yüzde 14 artmış olması, Çin halkının tüketim kapasitesinin, tüm yan etkileriyle birlikte giderek daha da artacağını gösteriyor. Böyle baş döndürücü bir büyümeye bağlı olarak Çin’in dünyanın, enerji, hammadde, gıda ve su kaynakları üzerindeki basıncı hızla artıyor. Bu da ister istemez Çin ile diğer büyük güçler arasında, kaynaklar ve piyasalar üzerinde rekabeti keskinleştiriyor. Çin modeli... “Belirleyici ülke” konumuna ulaştığını düşünen Çin’in çok daha kendine güvenli davrandığı, yükselmeyi sürdürebilmek için bir üçlü strateji izlediği söylenebilir. Birincisi, dünyadaki temel enerji ve doğal kaynaklar üzerindeki denetimini ekonomik, siyasi yollarla arttırmak. İkincisi, Çin düşük ücretli, emek yoğun malların üretiminden ileri teknolojiye dayalı, yüksek ücretli malların üretimine geçmek istiyor. Üçüncüsü, Çin yönetimi ekonomi üzerinde ulusal denetimi ve teknolojik gelişmeyi özellikle teşvik ediyor. Bu üçlü strateji de Çin’i, Batı (egemen emperyalist güçler) ile karşı karşıya getirmeye başlıyor. Bu bağlamda geçen hafta uluslararası medyada, ABD ve Avrupa, özellikle Alman çokuluslu şirketlerinin, Çin’de çalışma koşullarının değişmeye başlamasından yakındıkları aktarılıyordu. Çin hükümeti ihalelerde yerli teknoloji kullanan projeleri özellikle destekliyor, Çin piyasalarına erişmek isteyen yabancı şirketlere know-how ve teknoloji transferi koşulu dayatıyormuş. Dünya Bankası bünyesindeki Finance Corporation’un bir araştırmasına göre, Çin, dünyada yabancı sermayeye en çok sınır koyan, denetim uygulayan ülkeymiş. Yine de Çin’de gerçekleşen yabancı sermaye yatırımlarının bu yılın ilk yarısında bir önceki yıla göre yüzde 39.6 oranında arttığı görülüyor. 12 Eylül’de sağdan ve soldan idam edilenleri andõ, Çelik’ten şiir okudu Gözü yaşlõ kampanya ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Tayyip Erdoğan re- ferandumda “evet” çağrõsõ yapar- ken 12 Eylül’den sonra sağdan ve soldan idam edilenleri kürsüde an- dõ, şair Nevzat Çelik’in “Şafak Türküsü” şiirini okudu. İdam edi- len ülkücü Mustafa Pehlivanoğ- lu’nun son mektubunu okurken de sesi titreyen ve gözleri dolan Er- doğan, “CHP ve MHP ‘hayõr’ derken kendini inkâr ediyor. 12 Eylül’le onlar hesaplaşamasa da biz hesaplaşacağız” mesajõ verdi. Erdoğan grup toplantõsõnõn ba- şõnda Hakkâri’nin Çukurca ilçe- sindeki saldõrõdaki olaya dikkat çekti. Erdoğan, siyasi partiler, med- ya, akademisyen ve STK’lere da- yanõşma çağrõsõnda bulundu. Er- doğan, anayasa değişiklik paketi ile igili olarak da şu mesajlarõ verdi: Anayasa değişiklik paketinin için- deki maddeler bugün CHP’nin, MHP’nin ve BDP’nin üst yönetim- lerinin, milletvekillerinin uykularõ- nõ cok ciddi şekilde kaçõrõyor. Bun- lar tõpkõ Midas’õn kulaklarõ öykü- sünde olduklarõ gibi, yalnõz kaldõk- larõnda ya kendi vicdanlarõna ya da yakõn arkadaşlarõna bu pakete karşõ çõktõklarõ için rahatsõzlõklarõnõ dile ge- tiriyor. Aka kara demenin vicdanla- rõnõ sõzlattõğõnõ görüyorum. Neden “hayır” dediklerini, değişimin kar- şõsõnda durduklarõnõ kendilerine de, millete de izah edemiyorlar. Necdet Adalı 19 yaşõnda lise öğ- rencisiyken cinayet işlediği iddiasõyla 1977 yõlõnda tutuklandõ. Suçsuzlu- ğunun ortaya çõkacağõndan o kadar emindi ki, Ulucanlar Cezaevi’nden arkadaşlarõnõn firar girişimine katõl- madõ. Kendisini yargõlayan mahke- me reisi, masum olduğunu iddia et- ti, karara şerh koydu. Ancak fayda et- medi, 22 yaşõndayken 8 Ekim 1980’de asõlarak idam edildi. Şair Nevzat Çelik’in Adalõ için yazdõğõ o ünlü şiir bu zamansõz ölümü en gü- zel şekilde resmediyor: “Beni bu- rada arama / arama anne...” 12 Eylülcüler, asõlan solcuyla denge kurmak için bir de sağcõ idam etmek istediler. Adalõ’dan birkaç saat son- ra 22 yaşõnda bir genç Mustafa Peh- livanoğlu darağacõna gitti. Musta- fa’dan geriye şu satõrlar kaldõ. (Peh- livanoğlu’nun mektubunu sesi titre- yerek, gözleri dolarak okudu) Erdal Eren, 18 yaşõndan küçük olmasõna rağmen idam edildi. Rahmetli Muh- sin Yazıcıoğlu’nun Mamak’ta çek- tiği çileleri, gördüğü işkenceleri, yazdõğõ dizeleri unutmadõk. 14 Ma- yõs 1987’de Hüseyin Karamah- mutoğlu sabah namazõnõ kõlarken, başõna vurulan dipçik darbesiyle vefat etti. Tam 30 yõl sonra, yine bir 12 Ey- lül günü bu işkencelerle milletçe he- saplaşacağõz. 17 yaşõndaki çocuklarõ yağlõ urgana götürenlerle hesapla- şacağõz. Mustafa’nõn “Allah’ın- dan bulurlar” dediği gün işte 12 Eylül 2010 günüdür. Yõllarca 12 Ey- lül mağduru solcularõ istismar eden CHP, 12 Eylül ile yüzleşemese de biz yüzleşeceğiz. Yõllarca 12 Eylül mağduru ülkücülerin sesine kulak vermeyen MHP, 12 Eylül ile he- saplaşamasa da biz hesaplaşaca- ğõz. Onun için CHP’li, MHP’li, BDP’li kardeşlerimden “evet” bek- liyorum. Geçmişi kurtaramasak bi- le çocuklarõmõzõn geleceğini kurta- rabiliriz. Bir iade-i itibar bile yapa- maz mõyõz? İşte bu 12 Eylül, bir ia- de-i itibar olacaktõr aynõ zamanda. MHP ve CHP kendisini inkâr edi- yor. BDP, beş kere partim kapatõldõ diyor. Parti kapatmayõ zorlayacak bir yasayõ engellemek için elinden ge- leni yapõyor. Barõştan yanaymõş gi- bi yaparak gerilimi körüklüyor. Erdoğan grup toplantõsõn- da, “12 Eylül’le onlar he- saplaşamasa da biz hesapla- şacağõz” mesajõ verdi. NEVZAT ÇELİK ERKAN EREN ‘Başbakan samimi değil’ SELDA GÜNEYSU ANKARA - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn, yurttaşlardan 12 Ey- lül’deki halkoylamasõna “Şafak Türküsü” adlõ şiirini okuyarak destek istediği şair Nevzat Çelik, halkoylamasõnõ “deli gömleği- ne” benzeterek “Ben aklımın ve vicdanımın bu evet ve hayır kıskacına sokulmasını istemi- yorum” dedi. Çelik, Erdoğan’õn grup toplan- tõsõnda şiirini okumasõnõ “sami- mi” bulmadõğõnõ, Şafak Türkü- sü’yle ilgili senaryoyu Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’nõn Senaryo Geliştirme Fonu’na gönderdiğini ancak projenin destek görmediğini belirterek, “Şafak Türküsü pro- jesini desteklemiş olsalardı, o za- man Başbakan’ın bu konuş- ması çelişkili durmazdı” dedi. Hükümetin Kürt açõlõmõ ve ana- yasa değişikliğini de “samimi” bulmadõğõnõ belirten Çelik, hal- koylamasõnõ “deli gömleğine” benzetti. Çelik, “Türkiye bundan ne kazanacak? İç dinamikle gelişen, toplumsal muhalefetin olduğu açılımlar değil bunlar. Çünkü halk habersiz ve ilgili de- ğil. Bir muhalefet gelişmemiş. Halkta karşılığı olmadığı için de karşılık bulmuyor. Deli gömle- ği giydirilmeye çalışılıyor. Bunu suni bir referandum olarak gö- rüyorum” dedi. ‘Her şeyi istismar ediyor’ ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, 12 Eylül’de ya- põlacak halkoylamasõnõn Türkiye’nin kaderini be- lirleyeceğini belirterek, ilk “hayır” mitinginin 1 Ağustos’ta, MHP il bi- nasõndaki pankart indiri- len Aydõn’da yapõlaca- ğõnõ açõkladõ. Partisinin grup toplan- tõsõnda konuşan Bahçeli, AKP hükümetleri döne- minde yapõlan 54 MGK toplantõsõnda sürekli te- rörle mücadeledeki ka- rarlõlõğa vurgu yapõlmõş olmasõna karşõn profes- yonel birlik konusunun gündeme getirilmemiş olmasõnõn dikkat çekici olduğunu söyledi. Bahçeli, referandumun Türkiye’nin kaderini be- lirleyecek dönüm nokta- sõ olacağõnõ belirterek Türkiye’nin tarihi bir yol ayrõmõnda olduğunu söy- ledi. Bahçeli, “Bunların niyetleri, yargı bağım- sızlığı değil, kendisine bağlı yargı yaratmak. Düzmece hukuk ile ada- let önünde hesap ver- mekten kaçmaktır” de- di. MHP Aydõn İl Baş- kanlõğõ binasõna asõlan “Sen açıldıkça anaları- mız ağlıyor” pankartõ- nõn indirilmesine tepki gösteren Bahçeli, “Bu oyunun parçası olan ba- siretsiz il valisinin Ay- dın’da görev yapma ze- mini kalmamıştır” dedi. BDP GRUP TOPLANTISI ‘Mahmur’a dönüş açılıma darbe’ BDP Genel Başkan Yardõmcõsõ Gültan Kõşanak, ‘Halkoylamasõnõ boykot edenlerin sayõsõ fazla olacak’ dedi. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - BDP Genel Başkan Yardõm- cõsõ Gültan Kışanak “Kürt açılımı konu- sunda son bir yıldaki en iyi gelişmenin barış elçiliği yapmak için Kandil ve Mah- mur’dan gelen grup” olduğunu belirterek “Daha sonra Mahmur Kampı’na geri dönüş gerçekleşti. Bu durum, AKP hükümetinin sah- te açılımına vurulan en büyük darbedir” dedi. Kõşanak, anayasa pake- tini “yama” olarak nite- lendirerek halkoylama- sõnõ boykot edenlerin sa- yõsõnõn “evet ya da ha- yır” diyenlerden fazla olacağõnõ belirterek “13 Eylül sabahı faşist ana- yasaya kırmızı kart göstereceğiz” dedi. Kõşanak, partisinin grup toplantõsõnda Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan’õn, sivil top- lum kuruluşlarõnõn kadõn temsilcileri ile yaptõğõ toplantõda “herkesi din- liyormuş gibi yaptığını ancak kendi bildiğini okuduğunu” iddia etti. Erdoğan’õn, “kendi po- litikasını dikte ettir- meye çalıştığını” savu- nan Kõşanak, “Sayın Başbakan, akıl verme biraz kulak ver” dedi. Erdoğan’õn söz konu- su toplantõda, Diyarba- kõrlõ Sakine Arat’õn ha- yat hikâyesinden de bah- settiğini anõmsatan Kõ- şanak, “Barış annele- rinin sesini duyma- yanlar, bugün kalkıp Sakine Ana’ya sığına- rak siyaset yapıyorlar” diye konuştu. ‘Özel birlik çözüm değil’ Mevcut ordunun dört- te birinin zaten profes- yonel askerlerden oluş- tuğunu belirten Kõşa- nak, Erdoğan’õn, 30 yõl- dõr uygulanan ve “der- de derman olmadığı” ortaya çõkan yöntemi bir kez daha çözüm ola- rak topluma sunduğunu iddia etti. Kõşanak, Erdoğan’õn, 12 Eylül darbe döne- minde işkence görenlerin yaşadõklarõ acõlar üze- rinden siyaset yaptõğõnõ iddia ederek “İşkence yapanlardan hesap sor- mak için anayasayı mı değiştirmek gerekiyor- du? Neden şimdiye ka- dar bunun hesabını sormadınız? Gözyaş- ların timsah gözyaşı değilse işkenceciler için soruşturma başlatır- sın?” dedi. Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında gözlerinin dolması parti- lileri de duygulandırdı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) BAHÇELİ ‘AKP’nin çırpınışı beyhude’ FIRAT KOZOK LEFKOŞA - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu, grup konuşmasõnda ağlayan Başbakan Tayyip Erdoğan’õn numa- ra yaptõğõnõ söyleyerek “Her şeyi istismar ediyor” dedi. Kõlõçdaroğlu, “12 Eylül ile hesaplaşacağız” diyen Erdoğan’a sert yanõt verdi. Kõlõçdaroğlu şöyle konuştu: “Başbakan’ın bir özelliği var, her şeyi istismar eder. Erdal Eren’i de Deniz Gez- miş’i de istismar eder. 12 Eylül’de işkence görmüş herke- si istismar eder. Çünkü bunların kafasının arkasında başka planlar var, o amaca ulaşmak için her şeyi istismar ederler. Bunlar dini istismar etmedi mi? Eğer, çıkıp Baş- bakan, Erdal Eren’in fotoğrafını gösterip, ağlama numarası yapıyorsa, önce o aileden özür dilesin, halktan özür dile- sin. O aile bile, Erdoğan’ın getirdiği düzenlemelerin 12 Ey- lül’le hesaplaşma olmadığını çok iyi biliyor.” Başbakan’õn, “12 Eylül’le hesaplaşacaksa neden YÖK’ü kaldırmadığını” soran Kõlõçdaroğlu, “YÖK’ü ele geçirme- den önce bağırıp çağırıyordun. ‘YÖK’ü kaldõracağõz’ di- yordun. Niye YÖK’ü kaldırmaktan vazgeçtin?” şeklinde ko- nuştu. Kõlõçdaroğlu, “Sayın Başbakan yine Anayasa Mah- kemesi’nin bahçesine gecekondu yaptırmaktan söz ediyor. Bizim gecekondu yaptırdığımız yok. Ayrıca bizim çevre- si çitlerle örülü havuzlu villamız da yok. Sayın başbakan çıkıp önce o Üsküdar Kısıklı’daki havuzlu villaların hesabını versin millete” diye konuştu. ‘Recep Bey’in öz hesaplaşma yapması lazım’ Kõlõçdaroğlu terör örgütü PKK’nin saldõrõsõna değinerek şun- larõ söyledi: “Şehit ve terör konularını iç politikada malzeme konusu olarak kullanmak istemiyorum. Bu nedenle şehit yakınlarının tümüne, başsağlığı diliyorum. Ölen şehitle- rimize Allah’tan rahmet diliyorum. Eğer terörü sıfır sorunla aldıysanız ve bu noktaya getirdiyseniz, Recep Bey’in dö- nüp arkasına bakması lazım, ‘Nerelerde hata yaptõk? Top- lumu bu noktaya nasõl getirdik ve bu ayrõşma sürecine nasõl sok- tuk?’ Bir öz hesaplaşması yapması lazım, geriye dönük he- saplaşma yapması lazım.” SELDA GÜNEYSU ANKARA - Demokrat Parti (DP) Genel Başka- nõ Hüsamettin Cindoruk, köylü ve çiftçinin ikti- dardan ümidini kestiğini belirterek, “Halkın sı- kıntıları referanduma yansıyacak. Referan- dumda halk hayır diyecek” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’õn 12 Eylül dönemindeki siyasi kararlarõ eleştirdiği konuşmasõna da değinen Cin- doruk, Başbakan’õn böyle konuşmalar yapmak için “çok geç kaldığını” ve bu konuşmayõ “sami- mi” bulmadõğõnõ kaydetti. Cindoruk, “Eğer o ka- dar samimilerse, Türk Ceza Yasası’ndaki hü- kümleri değiştirsinler. Silivri hapishanesi de var. İki partinin genel başkanı cezaevinde. Mustafa Balbay, sendika başkanları cezaevin- de. O insanlar Başbakan’ın konuşmasını tekzip ediyor. O dönemdeki mahkûmiyetlerin alındığı günlerde Türkiye’de demokrasi vardı diyen yok. Siz demokrasi var diyorsunuz. Başba- kan’a tavsiye ediyorum, işkence altındayız di- yen Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın son mektuplarını okusunlar” diye konuştu. ‘Erdoğan, Balbay’õn mektuplarõnõ okusun’ Haber Merkezi - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn idam edilen gençlerin adõnõ anmasõna 17 ya- şõnda idam edilen Erdal Eren’in ağabeyi Erkan Eren tepki gös- terdi. Ulusal Kanal’da konuşan Er- kan Eren, Erdoğan’õn samimi ol- madõğõnõ, amacõnõn oy toplamak olduğunu söyledi. Başbakan’õn; kardeşinin ismini kullanmasõndan rahatsõz olduğunu kaydeden Erkan Eren, “AKP’yi 12 Eylül iktidar yaptı. Hükümetin 12 Eylül’le hesaplaşmak gibi bir derdi yok” dedi. Eren, referandumda “ha- yır” oyu kullanacağõnõ açõkladõ. Ağabeyi de tepki gösterdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle