Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Yeni ‘Vazgeçilmez Ülke’
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Yakın zamana kadar dünyada bir “vazgeçilmez
ülke” vardı. Şimdilerde bu sayının ikiye çıktığını
görüyoruz. Bu da ister istemez aklımıza “bir ipte iki
cambaz” deyimini getiriyor. Uluslararası ilişkilerin
ne kadar kırılganlaştığının bir başka göstergesi...
Dünyanın ilgi odağı...
Kosova savaşı sırasında, ABD Dışişleri Bakanı
Madeleine Albright, ABD’nin “vazgeçilmez ülke”
olduğunu ileri sürmüştü.
Geçen hafta, Çin devletinin resmi yayın organı
Halkın Günlüğü, Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki
Politika ve Planlama Bölümü Genel Müdürü Lu
Yuchen’le yaptığı bir söyleşinin giriş bölümünde,
“Bu yılın ilk yarısında uluslararası durumda, yeni
eğilimlere ve yönelimlere yol açan büyük
gelişmeler gözlemlendi. Çin uluslararası arenada
belirleyici ülke haline geldi. Çin ile ilgili her şey,
ekonomik büyüme etkisi, Batı medyasındaki
değişen algı, onu dünyanın ilgi odağı haline getirdi”
(Halkın Günlüğü, 19/07) derken Çin’in de bir
“vazgeçilmez ülke” olduğunu ileri sürmüş
oluyordu.
Gerçekten de, son G8 ve G20 toplantılarına
ilişkin yorumlara Çin’in etkisi damgasını vurmuştu.
Chindia (Çin-Hindistan), Chimerica (Çin-
Amerika), Chermany (Çin ve Almanya) kavramları,
Çin’in merkezi konumunu vurguluyor. Küresel
ısınmadan ekonomik krize, İran’dan Kuzey
Kore’ye, doğal kaynakların bölüşülmesinden
değerli metallerin stoklarının kontrolüne kadar tüm
stratejik konuları Çin’i düşünmeden tartışmak,
artık olanaksız hale geldi.
Kapitalizmin tarihi bize, birden fazla ülkenin
kendini diğerleri açısından “vazgeçilmez” olarak
görmeye başlamasının arkasından büyük siyasi
çalkantıların geldiğini gösteriyor.
Gerçek bir yükselen ülke
Çin 1980’de Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik için
başvurduğunda, ABD ve Almanya gibi ülkelerden
kredi almaya çalışıyordu; yıllık dış ticaret fazlası 6
milyar dolar civarındaydı. Bugünlerde, ciddi bir
küresel resesyonun ortasında, Çin’in dış ticaret
fazlası, yalnızca geçen ay 20 milyar dolara, toplam
döviz rezervleri 2.5 trilyon dolara ulaşıyor.
Bu çarpıcı değişikliklerin arkasında 1979-2009
arasında yılda ortalama yüzde 9.8 gibi görülmemiş
bir büyüme hızı var. Çin’in yıllık büyüme hızının bu
yıl da yüzde 10 olması bekleniyor.
Otuz yılda dünyanın en büyük ihracatçısı
konumuna ulaşan Çin, gelecek yıl imalatta, sanayi
üretiminde ABD’yi geçecek. Çin bugün dünyanın
en çok milyonerine, dünyanın en büyük üç
bankasına, en büyük petrol şirketine, en çok mega
kentine, en çok internet kullanıcısına, en çok
sayıda gökdelene sahip ülkesi ve de en fazla
enerji tüketen, en fazla karbon dioksit üreten
ülkesi konumuna ulaşmış durumda. Ama Çin’de
kişi başına gelir, ABD’ninkinin yüzde 8’ine eşit.
Geçen üç yıl boyunca Çin’de ücretlerin yüzde 14
artmış olması, Çin halkının tüketim kapasitesinin,
tüm yan etkileriyle birlikte giderek daha da
artacağını gösteriyor.
Böyle baş döndürücü bir büyümeye bağlı olarak
Çin’in dünyanın, enerji, hammadde, gıda ve su
kaynakları üzerindeki basıncı hızla artıyor. Bu da
ister istemez Çin ile diğer büyük güçler arasında,
kaynaklar ve piyasalar üzerinde rekabeti
keskinleştiriyor.
Çin modeli...
“Belirleyici ülke” konumuna ulaştığını düşünen
Çin’in çok daha kendine güvenli davrandığı,
yükselmeyi sürdürebilmek için bir üçlü strateji
izlediği söylenebilir. Birincisi, dünyadaki temel
enerji ve doğal kaynaklar üzerindeki denetimini
ekonomik, siyasi yollarla arttırmak. İkincisi, Çin
düşük ücretli, emek yoğun malların üretiminden
ileri teknolojiye dayalı, yüksek ücretli malların
üretimine geçmek istiyor. Üçüncüsü, Çin yönetimi
ekonomi üzerinde ulusal denetimi ve teknolojik
gelişmeyi özellikle teşvik ediyor. Bu üçlü strateji de
Çin’i, Batı (egemen emperyalist güçler) ile karşı
karşıya getirmeye başlıyor.
Bu bağlamda geçen hafta uluslararası medyada,
ABD ve Avrupa, özellikle Alman çokuluslu
şirketlerinin, Çin’de çalışma koşullarının
değişmeye başlamasından yakındıkları
aktarılıyordu. Çin hükümeti ihalelerde yerli
teknoloji kullanan projeleri özellikle destekliyor, Çin
piyasalarına erişmek isteyen yabancı şirketlere
know-how ve teknoloji transferi koşulu
dayatıyormuş.
Dünya Bankası bünyesindeki Finance
Corporation’un bir araştırmasına göre, Çin,
dünyada yabancı sermayeye en çok sınır koyan,
denetim uygulayan ülkeymiş. Yine de Çin’de
gerçekleşen yabancı sermaye yatırımlarının bu
yılın ilk yarısında bir önceki yıla göre yüzde 39.6
oranında arttığı görülüyor.
12 Eylül’de sağdan ve soldan idam edilenleri andõ, Çelik’ten şiir okudu
Gözü yaşlõ kampanya
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Tayyip Erdoğan re-
ferandumda “evet” çağrõsõ yapar-
ken 12 Eylül’den sonra sağdan ve
soldan idam edilenleri kürsüde an-
dõ, şair Nevzat Çelik’in “Şafak
Türküsü” şiirini okudu. İdam edi-
len ülkücü Mustafa Pehlivanoğ-
lu’nun son mektubunu okurken de
sesi titreyen ve gözleri dolan Er-
doğan, “CHP ve MHP ‘hayõr’
derken kendini inkâr ediyor. 12
Eylül’le onlar hesaplaşamasa da
biz hesaplaşacağız” mesajõ verdi.
Erdoğan grup toplantõsõnõn ba-
şõnda Hakkâri’nin Çukurca ilçe-
sindeki saldõrõdaki olaya dikkat
çekti. Erdoğan, siyasi partiler, med-
ya, akademisyen ve STK’lere da-
yanõşma çağrõsõnda bulundu. Er-
doğan, anayasa değişiklik paketi ile
igili olarak da şu mesajlarõ verdi:
Anayasa değişiklik paketinin için-
deki maddeler bugün CHP’nin,
MHP’nin ve BDP’nin üst yönetim-
lerinin, milletvekillerinin uykularõ-
nõ cok ciddi şekilde kaçõrõyor. Bun-
lar tõpkõ Midas’õn kulaklarõ öykü-
sünde olduklarõ gibi, yalnõz kaldõk-
larõnda ya kendi vicdanlarõna ya da
yakõn arkadaşlarõna bu pakete karşõ
çõktõklarõ için rahatsõzlõklarõnõ dile ge-
tiriyor. Aka kara demenin vicdanla-
rõnõ sõzlattõğõnõ görüyorum. Neden
“hayır” dediklerini, değişimin kar-
şõsõnda durduklarõnõ kendilerine de,
millete de izah edemiyorlar.
Necdet Adalı 19 yaşõnda lise öğ-
rencisiyken cinayet işlediği iddiasõyla
1977 yõlõnda tutuklandõ. Suçsuzlu-
ğunun ortaya çõkacağõndan o kadar
emindi ki, Ulucanlar Cezaevi’nden
arkadaşlarõnõn firar girişimine katõl-
madõ. Kendisini yargõlayan mahke-
me reisi, masum olduğunu iddia et-
ti, karara şerh koydu. Ancak fayda et-
medi, 22 yaşõndayken 8 Ekim
1980’de asõlarak idam edildi. Şair
Nevzat Çelik’in Adalõ için yazdõğõ o
ünlü şiir bu zamansõz ölümü en gü-
zel şekilde resmediyor: “Beni bu-
rada arama / arama anne...” 12
Eylülcüler, asõlan solcuyla denge
kurmak için bir de sağcõ idam etmek
istediler. Adalõ’dan birkaç saat son-
ra 22 yaşõnda bir genç Mustafa Peh-
livanoğlu darağacõna gitti. Musta-
fa’dan geriye şu satõrlar kaldõ. (Peh-
livanoğlu’nun mektubunu sesi titre-
yerek, gözleri dolarak okudu) Erdal
Eren, 18 yaşõndan küçük olmasõna
rağmen idam edildi. Rahmetli Muh-
sin Yazıcıoğlu’nun Mamak’ta çek-
tiği çileleri, gördüğü işkenceleri,
yazdõğõ dizeleri unutmadõk. 14 Ma-
yõs 1987’de Hüseyin Karamah-
mutoğlu sabah namazõnõ kõlarken,
başõna vurulan dipçik darbesiyle
vefat etti.
Tam 30 yõl sonra, yine bir 12 Ey-
lül günü bu işkencelerle milletçe he-
saplaşacağõz. 17 yaşõndaki çocuklarõ
yağlõ urgana götürenlerle hesapla-
şacağõz. Mustafa’nõn “Allah’ın-
dan bulurlar” dediği gün işte 12
Eylül 2010 günüdür. Yõllarca 12 Ey-
lül mağduru solcularõ istismar eden
CHP, 12 Eylül ile yüzleşemese de
biz yüzleşeceğiz. Yõllarca 12 Eylül
mağduru ülkücülerin sesine kulak
vermeyen MHP, 12 Eylül ile he-
saplaşamasa da biz hesaplaşaca-
ğõz. Onun için CHP’li, MHP’li,
BDP’li kardeşlerimden “evet” bek-
liyorum. Geçmişi kurtaramasak bi-
le çocuklarõmõzõn geleceğini kurta-
rabiliriz. Bir iade-i itibar bile yapa-
maz mõyõz? İşte bu 12 Eylül, bir ia-
de-i itibar olacaktõr aynõ zamanda.
MHP ve CHP kendisini inkâr edi-
yor. BDP, beş kere partim kapatõldõ
diyor. Parti kapatmayõ zorlayacak bir
yasayõ engellemek için elinden ge-
leni yapõyor. Barõştan yanaymõş gi-
bi yaparak gerilimi körüklüyor.
Erdoğan grup toplantõsõn-
da, “12 Eylül’le onlar he-
saplaşamasa da biz hesapla-
şacağõz” mesajõ verdi.
NEVZAT ÇELİK
ERKAN EREN
‘Başbakan
samimi değil’
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Başbakan Tayyip
Erdoğan’õn, yurttaşlardan 12 Ey-
lül’deki halkoylamasõna “Şafak
Türküsü” adlõ şiirini okuyarak
destek istediği şair Nevzat Çelik,
halkoylamasõnõ “deli gömleği-
ne” benzeterek “Ben aklımın ve
vicdanımın bu evet ve hayır
kıskacına sokulmasını istemi-
yorum” dedi.
Çelik, Erdoğan’õn grup toplan-
tõsõnda şiirini okumasõnõ “sami-
mi” bulmadõğõnõ, Şafak Türkü-
sü’yle ilgili senaryoyu Kültür ve
Turizm Bakanlõğõ’nõn Senaryo
Geliştirme Fonu’na gönderdiğini
ancak projenin destek görmediğini
belirterek, “Şafak Türküsü pro-
jesini desteklemiş olsalardı, o za-
man Başbakan’ın bu konuş-
ması çelişkili durmazdı” dedi.
Hükümetin Kürt açõlõmõ ve ana-
yasa değişikliğini de “samimi”
bulmadõğõnõ belirten Çelik, hal-
koylamasõnõ “deli gömleğine”
benzetti. Çelik, “Türkiye bundan
ne kazanacak? İç dinamikle
gelişen, toplumsal muhalefetin
olduğu açılımlar değil bunlar.
Çünkü halk habersiz ve ilgili de-
ğil. Bir muhalefet gelişmemiş.
Halkta karşılığı olmadığı için de
karşılık bulmuyor. Deli gömle-
ği giydirilmeye çalışılıyor. Bunu
suni bir referandum olarak gö-
rüyorum” dedi.
‘Her şeyi istismar ediyor’
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - MHP
Genel Başkanõ Devlet
Bahçeli, 12 Eylül’de ya-
põlacak halkoylamasõnõn
Türkiye’nin kaderini be-
lirleyeceğini belirterek,
ilk “hayır” mitinginin 1
Ağustos’ta, MHP il bi-
nasõndaki pankart indiri-
len Aydõn’da yapõlaca-
ğõnõ açõkladõ.
Partisinin grup toplan-
tõsõnda konuşan Bahçeli,
AKP hükümetleri döne-
minde yapõlan 54 MGK
toplantõsõnda sürekli te-
rörle mücadeledeki ka-
rarlõlõğa vurgu yapõlmõş
olmasõna karşõn profes-
yonel birlik konusunun
gündeme getirilmemiş
olmasõnõn dikkat çekici
olduğunu söyledi.
Bahçeli, referandumun
Türkiye’nin kaderini be-
lirleyecek dönüm nokta-
sõ olacağõnõ belirterek
Türkiye’nin tarihi bir yol
ayrõmõnda olduğunu söy-
ledi. Bahçeli, “Bunların
niyetleri, yargı bağım-
sızlığı değil, kendisine
bağlı yargı yaratmak.
Düzmece hukuk ile ada-
let önünde hesap ver-
mekten kaçmaktır” de-
di. MHP Aydõn İl Baş-
kanlõğõ binasõna asõlan
“Sen açıldıkça anaları-
mız ağlıyor” pankartõ-
nõn indirilmesine tepki
gösteren Bahçeli, “Bu
oyunun parçası olan ba-
siretsiz il valisinin Ay-
dın’da görev yapma ze-
mini kalmamıştır” dedi.
BDP GRUP TOPLANTISI
‘Mahmur’a dönüş
açılıma darbe’
BDP Genel Başkan Yardõmcõsõ
Gültan Kõşanak, ‘Halkoylamasõnõ boykot
edenlerin sayõsõ fazla olacak’ dedi.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - BDP
Genel Başkan Yardõm-
cõsõ Gültan Kışanak
“Kürt açılımı konu-
sunda son bir yıldaki
en iyi gelişmenin barış
elçiliği yapmak için
Kandil ve Mah-
mur’dan gelen grup”
olduğunu belirterek
“Daha sonra Mahmur
Kampı’na geri dönüş
gerçekleşti. Bu durum,
AKP hükümetinin sah-
te açılımına vurulan en
büyük darbedir” dedi.
Kõşanak, anayasa pake-
tini “yama” olarak nite-
lendirerek halkoylama-
sõnõ boykot edenlerin sa-
yõsõnõn “evet ya da ha-
yır” diyenlerden fazla
olacağõnõ belirterek “13
Eylül sabahı faşist ana-
yasaya kırmızı kart
göstereceğiz” dedi.
Kõşanak, partisinin
grup toplantõsõnda Baş-
bakan Recep Tayyip
Erdoğan’õn, sivil top-
lum kuruluşlarõnõn kadõn
temsilcileri ile yaptõğõ
toplantõda “herkesi din-
liyormuş gibi yaptığını
ancak kendi bildiğini
okuduğunu” iddia etti.
Erdoğan’õn, “kendi po-
litikasını dikte ettir-
meye çalıştığını” savu-
nan Kõşanak, “Sayın
Başbakan, akıl verme
biraz kulak ver” dedi.
Erdoğan’õn söz konu-
su toplantõda, Diyarba-
kõrlõ Sakine Arat’õn ha-
yat hikâyesinden de bah-
settiğini anõmsatan Kõ-
şanak, “Barış annele-
rinin sesini duyma-
yanlar, bugün kalkıp
Sakine Ana’ya sığına-
rak siyaset yapıyorlar”
diye konuştu.
‘Özel birlik
çözüm değil’
Mevcut ordunun dört-
te birinin zaten profes-
yonel askerlerden oluş-
tuğunu belirten Kõşa-
nak, Erdoğan’õn, 30 yõl-
dõr uygulanan ve “der-
de derman olmadığı”
ortaya çõkan yöntemi
bir kez daha çözüm ola-
rak topluma sunduğunu
iddia etti.
Kõşanak, Erdoğan’õn,
12 Eylül darbe döne-
minde işkence görenlerin
yaşadõklarõ acõlar üze-
rinden siyaset yaptõğõnõ
iddia ederek “İşkence
yapanlardan hesap sor-
mak için anayasayı mı
değiştirmek gerekiyor-
du? Neden şimdiye ka-
dar bunun hesabını
sormadınız? Gözyaş-
ların timsah gözyaşı
değilse işkenceciler için
soruşturma başlatır-
sın?” dedi.
Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında gözlerinin dolması parti-
lileri de duygulandırdı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ)
BAHÇELİ
‘AKP’nin
çırpınışı
beyhude’
FIRAT KOZOK
LEFKOŞA - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu, grup
konuşmasõnda ağlayan Başbakan Tayyip Erdoğan’õn numa-
ra yaptõğõnõ söyleyerek “Her şeyi istismar ediyor” dedi.
Kõlõçdaroğlu, “12 Eylül ile hesaplaşacağız” diyen Erdoğan’a
sert yanõt verdi. Kõlõçdaroğlu şöyle konuştu: “Başbakan’ın bir
özelliği var, her şeyi istismar eder. Erdal Eren’i de Deniz Gez-
miş’i de istismar eder. 12 Eylül’de işkence görmüş herke-
si istismar eder. Çünkü bunların kafasının arkasında
başka planlar var, o amaca ulaşmak için her şeyi istismar
ederler. Bunlar dini istismar etmedi mi? Eğer, çıkıp Baş-
bakan, Erdal Eren’in fotoğrafını gösterip, ağlama numarası
yapıyorsa, önce o aileden özür dilesin, halktan özür dile-
sin. O aile bile, Erdoğan’ın getirdiği düzenlemelerin 12 Ey-
lül’le hesaplaşma olmadığını çok iyi biliyor.”
Başbakan’õn, “12 Eylül’le hesaplaşacaksa neden YÖK’ü
kaldırmadığını” soran Kõlõçdaroğlu, “YÖK’ü ele geçirme-
den önce bağırıp çağırıyordun. ‘YÖK’ü kaldõracağõz’ di-
yordun. Niye YÖK’ü kaldırmaktan vazgeçtin?” şeklinde ko-
nuştu. Kõlõçdaroğlu, “Sayın Başbakan yine Anayasa Mah-
kemesi’nin bahçesine gecekondu yaptırmaktan söz ediyor.
Bizim gecekondu yaptırdığımız yok. Ayrıca bizim çevre-
si çitlerle örülü havuzlu villamız da yok. Sayın başbakan
çıkıp önce o Üsküdar Kısıklı’daki havuzlu villaların hesabını
versin millete” diye konuştu.
‘Recep Bey’in öz hesaplaşma yapması lazım’
Kõlõçdaroğlu terör örgütü PKK’nin saldõrõsõna değinerek şun-
larõ söyledi: “Şehit ve terör konularını iç politikada malzeme
konusu olarak kullanmak istemiyorum. Bu nedenle şehit
yakınlarının tümüne, başsağlığı diliyorum. Ölen şehitle-
rimize Allah’tan rahmet diliyorum. Eğer terörü sıfır sorunla
aldıysanız ve bu noktaya getirdiyseniz, Recep Bey’in dö-
nüp arkasına bakması lazım, ‘Nerelerde hata yaptõk? Top-
lumu bu noktaya nasõl getirdik ve bu ayrõşma sürecine nasõl sok-
tuk?’ Bir öz hesaplaşması yapması lazım, geriye dönük he-
saplaşma yapması lazım.”
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Demokrat Parti (DP) Genel Başka-
nõ Hüsamettin Cindoruk, köylü ve çiftçinin ikti-
dardan ümidini kestiğini belirterek, “Halkın sı-
kıntıları referanduma yansıyacak. Referan-
dumda halk hayır diyecek” dedi. Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn 12 Eylül dönemindeki siyasi
kararlarõ eleştirdiği konuşmasõna da değinen Cin-
doruk, Başbakan’õn böyle konuşmalar yapmak
için “çok geç kaldığını” ve bu konuşmayõ “sami-
mi” bulmadõğõnõ kaydetti. Cindoruk, “Eğer o ka-
dar samimilerse, Türk Ceza Yasası’ndaki hü-
kümleri değiştirsinler. Silivri hapishanesi de
var. İki partinin genel başkanı cezaevinde.
Mustafa Balbay, sendika başkanları cezaevin-
de. O insanlar Başbakan’ın konuşmasını tekzip
ediyor. O dönemdeki mahkûmiyetlerin alındığı
günlerde Türkiye’de demokrasi vardı diyen
yok. Siz demokrasi var diyorsunuz. Başba-
kan’a tavsiye ediyorum, işkence altındayız di-
yen Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın son
mektuplarını okusunlar” diye konuştu.
‘Erdoğan, Balbay’õn
mektuplarõnõ okusun’
Haber Merkezi - Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn idam edilen
gençlerin adõnõ anmasõna 17 ya-
şõnda idam edilen Erdal Eren’in
ağabeyi Erkan Eren tepki gös-
terdi. Ulusal Kanal’da konuşan Er-
kan Eren, Erdoğan’õn samimi ol-
madõğõnõ, amacõnõn oy toplamak
olduğunu söyledi. Başbakan’õn;
kardeşinin ismini kullanmasõndan
rahatsõz olduğunu kaydeden Erkan
Eren, “AKP’yi 12 Eylül iktidar
yaptı. Hükümetin 12 Eylül’le
hesaplaşmak gibi bir derdi yok”
dedi. Eren, referandumda “ha-
yır” oyu kullanacağõnõ açõkladõ.
Ağabeyi de
tepki gösterdi