29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 21 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Sıdıka’nın Dramı... Gölgenin izi vardı kelimelerde... Rüzgârın bulutları dağıtmasına benziyordu aslında kelimeler. Birden havada uçuşup kayboluyorlardı. Ardından bir esinti oluyor, o kaybolan kelimeler yeniden karşıma çıkıyordu. İran’da recm edilen kadınların fotoğraflarını görüyordum kelimelerin içinde. Güneydoğu’da 15 yaşında adına töre denilen vahşette öldürülen Necla’yı, Berivan’ı. Sabah televizyonu açtığımda Çukurca’dan gelen acı haberle sarsılmıştım... PKK yine karakol basmış, altı askerimiz şehit düşmüştü. Geride gözü yaşlı analar, babalar, kardeşler, eşler, sevgililer... Bir yandan terör öte yandan dinci ve tarikatçı kuşatma... Başbaban Erdoğan, kadın erkek eşitliğine inanmadığını söylüyordu, alkol içenlere ise şunu salık veriyordu: “Alkol yerine üzüm ye!.. Alkol de üzümden üretiliyor!” Başbakan’ın bu sözleri “eksenin nereye kaydığını” göstermiyor muydu? Kadın kotası madın kotası denilerek Türkiye’de tüm siyasi partiler kadınları dışlıyorlardı. Kadın evinde oturmalı, yemek yapmalı, çamaşır yıkamalı, en az üç çocuk doğurmalıydı... Batman’da genç kadınların ve kızların intihar etmelerini anımsıyorsunuz sanırım... Oraya imamlar gönderilmişti psikologlar yerine. Gölgenin izi vardı kelimelerde... O kelimeleri toplayıp, bir yaz sabahında kır çiçeklerine dönüştürmek istedim... Aşka dair, sevgiye dair kelimeler bulup, her köşede canlanan kafamdaki düşünceleri yazmak istiyordum. Gölgenin izlerini bir çırpıda silip atacaktım ama olmadı, yapamadım. Başbakan “kadın sığınma evleri”ne de karşıydı. Bir gün önce Van’ın Kapıköy’ünde yaşayan 29 yaşındaki Sıdıka’nın öyküsünü yazmıştı gazeteler. Kocası kulağını kesmiş, burnunu kırmıştı Sıdıka’nın. Kocası İbrahim Pilatin bir süre cezaevinde yatmış, daha sonra salıverilmişti. İbrahim yargıca şöyle demişti duruşmada: “Karımı bir daha dövmeyeceğim!” Sıdıka kocasına verildi yeniden... Aradan sekiz ay geçti... Kocası Sıdıka’yı komaya sokuncaya dek dövdü ve kaçtı... Kadın dernekleri ayakta... Sıdıka hastanede... Kocası ise ortalıkta yok... Ben onların öykülerini yıllardır yazıyorum. Bir zamanlar “Ebruli Ölüm”diyordum, sonra “Acının Rengi” demeye başladım. Hakkâri’de, Batman’da, Lice’de, Viranşehir’de... Genç kızlık düşleri kimi zaman Batman’da kimi zaman Siverek’te boz bulanık akan ırmaklarda yitip gidiyordu. 15 yaşındaki Hanım, 16’sındaki Türkan ve Bürat... Üçünü de erkek kardeşleri Şakir ve Burhan Kaya öldürmüşlerdi iple boğarak... İlk ifadelerinde iki erkek kardeş şöyle demişlerdi: “Namusumuzu temizledik, törelerimize uyduk...” Hanım,Türkan ve Bürat... Çocuk annelerin dramı bana Paul Eluard’ın yasaklanmış sözcüklerini anmısatır hep. Diyarbakır’da Necla, Şanlıurfa’da Hacer, Hatice, Sevda ve Rabia... Hatice sinemanın önünde, Rabia traktörün altında, Sevda da Süleymaniye Alanı’nda köhne bir Urfa evinde ölü bulunmuştu... Yaşları 14-15 arasındaydı... Bir yerlerde birileri konuşurken, bahçelerde çiçekler açıyordu... Alev alev yanan bir aşkın inci çiçekleri yok oluyordu ve toplum olarak nedense bu vahşete seyirci kalıyorduk. Bazen bir kıyı kasabasında, bazen İstanbul’da bir yerde kadınların gözlerine bakarken aşkın var olan gücünü onlarda göremiyorum... Canavarlaşan erkek ruhu sanki teslim almış onları. Aşkın acı çektirici olduğuna inanan bir toplum sevgiyi nasıl üretir, barışı nasıl sağlar söyler misiniz? Kelimelerde gölgenin izi olmamalı, aşkın ne anlama geldiği, salt acı çektirdiği kadar insan yüreğini titrettiği okullarda öğretilmeli. Toplum olarak yaşamı çoğaltmayı sevmiyor muyduk? Kadın-erkek ilişkileri kötüydü! Kadın ne isterdi erkekten, erkek ise kadından? Bir gözyaşı rengi düştü toprağa... O sırada gölgesiz kelimelerin oyunu başladı... Başbakan ne diyordu: “Alkol istiyorsan üzüm ye... Sığınma kelimesinden rahatsız oluyorum...” En gizli düşlerimizin üzerine kanat geren, hüzünle aşkı bir arada yaşamayı seçen bireyler, bazen ölümü kurtuluş sanır. Kimileri el ele tutuşup Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar eder. Toplumumuz bilmiyor yaşamı çoğaltmayı... Kadın olsun erkek olsun aşkı ve sevgiyi çıkarlar çarkının içine sokuyoruz... Saçlarında şimşek parçaları, dilinde kırağı olan kadınlar ve erkekler, aşkın rengini unutup ölümü tek seçenek olarak görüyor. Güneydoğu’da ise o feodal yapı, kelimeleri kum fırtınasında dağıtıyor, ortaçağın kurallarını işletiyor, oranın insanları şıhların dergâhında vahşetin planlarını yapıyor... Ölüm!.. Ölüm!.. Ölüm!.. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 Sonar’õn yaptõğõ araştõrmaya göre CHP, AKP’yi geride bõrakarak yüzde 33.45 oy oranõna ulaştõ CHP birinci parti olduİstanbul Haber Servisi - Sonar Araştõrma Şirketi tarafõnan yapõlan “Türkiye Siyasi Eğilimler ve Bek- lentiler Araştırması, Temmuz- 2010”, anketine göre CHP, AKP’yi ge- ride bõrakarak yüzde 33.45 oy oranõy- la birinci parti oldu. Sonar’õn geçen ay yaptõğõ Haziran-2010 araştõrmasõnda AKP 33.40 ile birinci, CHP ise 30.25 oy oranõyla ikinci sõradaydõ. Anket so- nuçlarõnõ değerlendiren Sonar Araş- tõrma Şirketi Başkanõ Hakan Bay- rakçı, “Ufukta AKP’siz bir koalisyon hükümeti var” dedi. 3-10 Temmuz tarihleri arasõnda ya- põlan araştõrmada 3 bin kişi ile görü- şüldü. “Yüz yüze anket yöntemi” kul- lanõlarak yapõlan araştõrma, İstanbul, Ankara, Adana, Van ve Samsun’un da aralarõnda bulunduğu 16 il ve 33 ilçe- de gerçekleştirildi. Ankette, katõlõmcõlarõn yüzde 29.87’si “CHP”, yüzde 27.80’i “AKP”, yüzde 13.83’ü “MHP”, yüz- de 4.53’ü “BDP”, yüzde 2.90’õ “SP”, yüzde 2.77’si “DSP”, yüzde 2.67’si “DP”, yüzde 1.3’ü “TP”, yüzde 1.30’u “HEPAR”, yüzde 1.10’u “BBP”ye oy vereceğini belirtti. “Diğer” seçeneği- ni işaretleyenlerin oranõ 1.16’da kalõr- ken, “Kararsızlar” ise ankete 10.70 olarak yansõdõ. “Kararsızlar” orantõsal olarak da- ğõtõldõğõnda ise sonuçlar şöyle değişti: “CHP” yüzde 33.45, “AKP” 31.13, “MHP” yüzde 15.49, “BDP” yüzde 5.08, “SP” yüzde 3.25, “DSP” yüz- de 3.10, “DP” yüzde 2.99. Türkiye’nin en güvenilir kişi ve ku- rumlarõ sõralamasõnda ise en güvenilir kurum Türk Silahlõ Kuvvetleri (TSK) oldu. “En güvendiğiniz kişi ya da ku- rum hangisidir” sorusuna katõlõmcõ- larõn yüzde 77.9’u “TSK”, yüzde 60.4’ü “Emniyet” , yüzde 53.1’i “Yargı”, yüzde 38.6’sõ “Cumhur- başkanı”, yüzde 32.90’õ ise “Başba- kan” yanõtõnõ verdi. Araştõrmaya göre, Türkiye’nin en önemli sorunu “işsizlik” çõktõ. Katõ- lõmcõlar Türkiye’nin en önemli so- runlarõnõ yüzde 76.6 “işsizlik”, yüzde 71.8 “ekonomik sorunlar”, yüzde 59.6 “terör” olarak sõralarken katõ- lõmcõlarõn sadece yüzde 20.20’si “Kürt açılımı” yanõtõnõ verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle