Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
AKP’nin Sosyo-Politiği
Dünya Bankası’nın “Dünya Gelişim Raporu
2006” verileri, “Türkiye’de 71 milyonluk nüfusun
yaklaşık 3.5 milyonunun günlük gelirinin 1 doların
altında kaldığını” gösteriyor. Ülkelerin aşırı
yoksulluk ve açlık sınırında yaşayan nüfus
düzeylerini gösteren tabloya yer verilen raporda;
“...Türkiye nüfusunun yüzde 4.8’i, satın alma gücü
paritesine göre günlük bir doların altında gelirle
yaşamını sürdürüyor. Türkiye, 90 ülke arasında
günlük 1 doların altında yaşamını sürdürmeye
çalışan nüfus yoğunluyla 54’üncü sırada yer alıyor.
Buna göre Türkiye; Azerbaycan, Arjantin, Mısır,
Ukrayna, Gürcistan, Kosta Rika, Arnavutluk,
Cezayir, Ermenistan, Bulgaristan, Şili, Hırvatistan,
Dominik Cumhuriyeti, İran, Jamaika, Kazakistan,
Kırgızistan, Kore, Malezya, Romanya, Polonya,
Slovakya, Slovenya, Tayland, Tunus ve Uruguay’ın
da içinde yer aldığı 36 ülkenin gerisinde kalıyor.
132 ülke arasında Türkiye, Dünya Bankası’nın
Atlas Metodu’yla yaptığı hesaplamaya göre 268.7
milyar dolarlık ulusal geliriyle 20’nci sırada yer
alıyor. Türkiye, yine aynı yöntemle hesaplanan kişi
başına düşen 3 bin 750 dolarlık ulusal gelir
düzeyiyle ise 45’inci sıraya düşüyor. Türkiye, satın
alma gücü paritesine göre hesaplanan 551 milyar
dolarlık ulusal gelir düzeyiyle de 131 ülke arasında
17’nci sıraya yerleşti.” Dünya Bankası’nın 2006
Dünya Gelişim Raporu, Türkiye açısından vahim
bir tablo sergiliyor. Raporda yer alan ve
Başbakan’ın sıkça övündüğü, “Türkiye’nin 17.
büyük ekonomi olması” tablonun ülkemiz adına
utanç verici vahametini gizlemeye yetmiyor.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın Ocak
2008 tarihli haber bülteninde ise Türkiye, “insani
gelişme” açısından 177 ülke arasında 84. sırada
yer alıyor. Bilindiği gibi bu saptamaya zemin olan
İnsani Gelişme Endeksi (HDI), insani gelişmenin üç
boyuttaki ortalama düzeyini uzun dönemde
gözlemlemek için kullanılan özet bir ölçüttür. Bu
boyutlar; uzun ve sağlıklı bir yaşam, bilgiye erişim
ve iyi bir yaşam standardı. Bu temel boyutlar;
doğumdan sonra ortalama ömür, yetişkinlerde
okuryazarlık oranı, ilköğretim, ikinci öğretim ve
üçüncü öğretime brüt kayıt olma oranı ve alım
gücü paritesinin dolarla ölçülen kişi başına düşen
gayri safi milli hasıla ile ölçülüyor (PPP US$). 2005
yılı verilerine göre Türkiye’nin İnsani Gelişme
Endeksi değeri 0.775’tir.
Türkiye 177 ülke arasında ortalama ömür
açısından 85., yetişkin okuryazarlık açısından 69.,
ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim brüt kayıt
oranı açısından 108. ve alım gücü paritesinin
dolarla ölçülen kişi başına düşen gayri safi milli
hasılası açısından 66. sıradadır.
Türkiye İstatistik Kurumu 2009 verilerine göre
ülkemizde “en yoksul” yüzde 20’nin GSMH’deki
payı 714.8 dolar karşılığı yüzde 4.9, “yoksul”
yüzde 20’nin 1254.5 dolar karşılığı yüzde 8.6,
“orta direk” yüzde 20’nin 1837.9 dolar karşılığı
12.6, “varsıl” yüzde 20’nin 2771.5 dolar karşılığı
19.0 ve “çok varsıl” 8008,2 karşılığı 54.9’dur.
Türk-İş, 4 kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk
sınırını yukarıda değinilen ekonomik göstergelere
göre belirlemiştir. 2005 yılında ortalama aylık açlık
sınırı 527 TL iken 2009 yılında bu oran 749 TL
olarak saptanmıştır. Yani 2005 yılında 4 kişilik
ailede bir kişinin açlık sınırı 131 TL, 2009 yılında
187 TL olarak tespit edilmiş. 4 kişilik bir ailenin
yoksulluk sınırında yaşamını sürdürebilmesi için
aylık ortalama gelirinin 2005 yılında 1.717 TL,
2009 yılında ise 2.441 TL olması gerektiği
belirtilmektedir.
Veriler ortadadır. Ülkemizde kaç kişinin açlık
nedeniyle ölümle burun buruna olduğu, kaç kişinin
derin bir sefalet içinde yaşadığı, kaç kişinin de
bolluk içinde yüzdüğü kolayca hesaplanabilir.
Ortaya çıkan sayıları alt alta dizdiğinizde AKP’nin
sosyo-politiği ve sonuçları somut olarak ortaya
çıkacaktır.
Değerli dostum Hasan Bülent Kahraman,
Taraf’tan Neşe Düzel’e verdiği röportajda,
referandumda “hayır” diyecek aydınlardan, “AK
Parti’nin sosyo-politik gerçeğini bir türlü
algılayamıyorlar” diye söz ediyor. Sevgili Hasan
Bülent, AKP’nin sosyo-politik gerçeğini kavramak
için aydın olmaya gerek yok ki, ilkokul düzeyinde
dört işlemi bilmek yetiyor da artıyor.
dkavukcuoglu@superonline.com
www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com
Turizm sezonunu ilk “Ya-
vaşşehir”imiz olma heyecanõy-
la karşõlayan Seferihisar acaba
“hızlı” günlerini arõyor mu?
Belediye Başkanõ Tunç Soyer
hiç duraksamadan “kesinlikle
hayır” diyor ve ekliyor: “Sakin
yaşamanın tembellik değil,
tam tersine ‘üretimle ve yerel
değerlerimizle gelişmek’ anla-
mına geldiğini gören herkes
‘Artõk asla hõzlanmayõz’ deme-
ye başladı.”
Başkana soruyorum: “Üre-
timle ve yerel değerlerle ge-
lişmek” bizim kuşak için de
“yılların özlemi” değil miydi?
İtalya’da başla-
dõğõndan, İtalyanca
“citta” (kent) ile
“slow”un (yavaş)
birleştirildiği “Cit-
taslow”larõn 21 ül-
kede 132 kente
ulaştõğõnõ belirten
Soyer, tüm kõtalar-
dan ilgi görmesini
küresel tüketim
dünyasõnda “yerel
kalkınma”yõ he-
deflemesine bağlõ-
yor.
Örneğin geçen-
lerde gittiği Güney
Kore’de bile Cit-
taslow’larõn 6’ya çõktõğõnõ be-
lirterek diyor ki; “Dünya’nın
öbür ucunda ortak hedefleri-
niz olan kentlerle tanışıp dert-
leşmeniz müthiş bir şey...”
Uzakdoğu’dan Akdeniz’e,
Avrupa’dan Amerika’ya “or-
tak hedef”ler arasõnda neler mi
var?.. Öncelikle “fast-food ye-
rine yerel yemekler”;
“AVM’ler yerine halk pazar-
ları”; “otomobil yerine bisik-
let”; “çok yıldızlı oteller yeri-
ne aile pansiyonları”; “apart-
manlaşma yerine eski evlerin
yaşatılması...”
Başkan anlattõkça, yõllardõr
yaşadõklarõmõzõ düşünüyorum.
Bütün bunlar, “biz”lerin de öte-
den beri savunduğumuz; aynõ
nedenle malum rant çevreleri ta-
rafõndan “gelişme düşmanı”;
hatta “gerici” sayõldõğõmõz ön-
celiklerimiz değil mi? Cittaslow
hareketinden çok önce, kendi
kentlerimiz için öngördüğümüz
bu “kimlikli yaşam” ilkelerin-
den ötürü ne “ilkel”liğimiz kal-
dõ ne de “ideolojik”liğimiz...
Şimdi Tunç Başkan haklõ bir
heyecanla diyor ki; “Özellikle
evleri turistlere açmak; Sefe-
rihisarlıları ‘kişilikli ev sahibi’
konumuyla turizm gelirine
kavuşturmak için pansiyon
gereksinimlerini karşılamak
üzere Kültür ve Turizm Ba-
kanlığı’ndan aldığımız 250
bin lirayla bile halkın yüzü
gülmeye başladı. Turist, artık
tatil köyünde değil, kent ya-
şamıyla iç içe..”
Bir kentin “Cittaslow” ol-
masõ demek, küresel sömürge-
ciliğin hem “tüketim kültü-
rü”ne hem de “turizm soy-
gunculuğu”na karşõ yerel halkõn
“üretken ve insani değerle-
ri”yle meydan okumak demek...
Nitekim örneğin Sığacık Ka-
lesi’nde kurulan “köylü pazarı”
öylesine ilgi çekmeye başlamõş
ki yõllardõr unutulan “yerel
ürün”ler tarlalarda, bahçelerde
yeniden üretiliyor; yok olmaya
yüz tutan geleneksel el sanatla-
rõnda yeniden harikalar yaratõlõ-
yor… Maliye’nin “bıktırıcı ve
adaletsiz vergi de-
netimi” ise ülkeyi
yönetenlerin hiç de
iyi anõlmasõna ne-
den olmuyor...
Okul bahçelerin-
deki “bostan”lar sa-
yesinde “üretken
öğrenci”ler yetiş-
tiklerini de söyleyen
Soyer, “Seferihi-
sarlı” bilincini ge-
liştirmek için 75 yaş
üstü 350 hemşerile-
riyle yaptõklarõ “söz-
lü tarih” çalõşmasõ-
nõn da yakõnda ya-
yõmlanacağõnõ belir-
tiyor...
Akyaka sırada
Peki, Türkiye’nin “yeni Cit-
taslow”larõ hangi kimlikli kent-
lerimiz; sõrada kimler var ve
üyelikleri nasõl gerçekleşecek?
Hareketin “yürütme kuru-
lu”nda görev alabilmek için ül-
kemizden en az 2 kentin daha
üyeliğini sağlamak gerekiyor.
ABD bile 3 kentle temsil edildiği
için bu “antiemperyalist” kent
dayanõşmasõnõn yürütme kuru-
lunda...
2012’deki “Uluslararası Ge-
nel Kurul”a ev sahipliği aday-
lõklarõ için bir an önce 3 kente
ulaşmamõz gerektiğini belirten
Soyer, “Sırada kimler var”
sorumuza “bağlayıcı” yanõt ver-
mek istemiyor; çünkü Türki-
ye’den adaylarõ “seçme ve öner-
me” yetkisi Seferihisar’da…
Başkan, kararõn ancak uzman-
lardan oluşan bir danõşma ku-
ruluyla verilebileceğini belirti-
yor.
Bu aşamada “öne çıkan” yer-
leri sõralarken ikide bir “kesin
değil” dese bile, Gökova Kör-
fezi’nde Nail Çakırhan’õn ya-
rattõğõ Akyaka beldesi için şun-
larõ eklemeden de edemiyor:
“Referandum yaptılar, büyük
oranda halk desteği alındı…
Doğayla uyumlu yapılaşma
geleneğini sürdürme şansını da
arttırıyor...”
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Seferihisar’õ Nere İzleyecek?
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
ekinci@cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
21 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
15
Recep,
kadın-erkek
eşitliğine
inanmıyor.
Yatayda mı
dikeyde mi!
Utanç
İbrahim Türker:
“Terörle savaştıkları
için tutuklanan üst
düzey komutanlarını
mahkeme salonunda
ağlatan bir toplumun
bireyi olmaktan
utanıyorum!”
Allahtan
Ferit Giray: “12
Eylül'de
kaybedenler,
darbeciler, çeteler,
hukuk dışı
örgütlenmeler olacak
buyurmuş. Malum mu
oluyor, Allah mı
söyletiyor!”
Rahatsız
Necati Cebe:
“Recep
‘Profesyonel asker
savaşta ölürse, infial
az olur’ demiş. Demek
ki ölümlerden değil
infiallerden rahatsız!”
YağmurDeniz
İktidardan beslenenlerin anayasası
İKTİDAR yandaşı gazetelerden
Taraf, Star ve Zaman’da aynı gün
yayımlanan aynı haber okurlardan
Okan Öztürk’ün dikkatinden
kaçmamış:
“Üç gazete 1. Ordu’daki Balyoz
Planı’nın CD’lerini hazırlayan sivil
memurların bu planları
yazdıklarını haber etmiş. Fakat
haberin içeriğinde her ne
hikmetse bu sivil memurların 11 ve
17 numaralı CD’leri hatırlamadıkları
bilgisi de geçiyor. Yani Balyoz
Planı’nın olduğu CD'ler. Haberi
hazırlayanlar muhtemelen o kadar
acele ettiler ki Balyoz CD’sini
hatırlamayan ama hazırlayan sivil
memurların görüşüne yer verdiler!
Bu üç demokrasi abidesi gazete bu
haberleri nereden almış derseniz,
Balyoz davası iddianamesinden yani
henüz mahkemece kabul edilmeyen
ve sanıklara bile verilmeyen
iddianameden! Nasıl olur derseniz?
Adliye ve Emniyet’te birilerinin
koruması altında örgütlenenler
kendilerince gündem yaratma
haklarını kullanıyorlar. Şimdi bana
söyler misiniz: Bu zihniyetin
çıkardığı anayasa ile bu yasadışı,
iktidar menfaatçısı örgütler
koruyacak mı? Anlı şanlı
demokratlar hukuksuzluğa daha ne
kadar sessiz kalacak? Bu
anayasaya evet demek için ya
iktidardan nemalanmak ya da bu
hukuksuzlukları ‘Oh olsun, biraz da
onlar yaşasın’ gibi öç almaya
yönelik antidemokratik bir fikre
sahip olmak mı lazım!”
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
CUMHURİYET gazetesiyle, haftalık ekleriyle,
kitaplarıyla, yayın kurullarının kararlarıyla
düşünce üretmekten başka bir iş bilmeyen
kendine özel bir kuruluştur.
Cumhuriyet Kitapları yazarlarından Muzaffer
Ayhan Kara,nın Cumhuriyet gazetesi 1. sayfa
yazarlarından Mustafa Balbay’ın tutukluluğunun
500. günü olan 18 Temmuz’a denk gelecek
şekilde yazdığı yazı ancak üç gün gecikmeyle
bugün yayımlanabilmektedir:
“Gazeteci Mustafa Balbay, sevgili arkadaşım,
güzel insan bu satırların kaleme alındığı gün tam
beş yüz gündür içeride! Silivri'de adeta 'peşin
ceza' yatıyor. Tutukluluk onun için bir 'tedbir'
olmaktan adeta 'ceza'ya dönüşmüş durumda.
Bu durum adaletin toplumda saygınlığını
düşürmeye yönelik boyut da içeriyor.
Özel yetkili görevlilerin yürüttüğü davalarda
evrensel ve yasal hukuki zemin ne kadar
geçerlidir? Tabii bu da ayrı bir soru... Biz yine
Balbay'a dönelim... Onu Uğur Uğur Mumcu’yu
kaybettikten kısa süre sonra tanımıştım. İstanbul
ya da İzmir'de değil, Ankara'da. Sevgili üstat
Mustafa Ekmekçi koluma girerek beni Balbay'ın
odasına götürmüş ve tanıştırmıştı. Onunla
içtiğimiz çay daha sonra arkadaşlığa, giderek
yazı-fikir paylaşımına, sonra da aynı çatıya
götürmüştü bizi. Hep sevildiğini, sayıldığını
gördüm, hep insana değer verdiğini; mesleğini
sevdiğini, çalışkanlığını, insanlarla iyi iletişimini...
‘Türk Siyasal Yaşamında Koalisyon’ en önem
verdiğim iki kitabımdan biridir; önsözünü Balbay
yazmıştı. Yazdığı ilk ve tek önsözdür. Önsöz
değil, gönül köprüsüdür. Son olarak da
kitaplarının bir kısmının düzeltilerini yapmak
kısmet oldu. Son kitaplarından 78'liler'de de
paslaştık ve adımın orada bir bölümdeki imzamla
geçmesi benim için ayrı bir onur oldu. Yaklaşık
17 yıldır tanıdığım, bildiğim Balbay'ın hâlâ
tutuklu oluşu hukuk adına ileride hiç de iyi
anımsanmayacak.
Buradan Silivri'deki iddia ve yargı makamına
seslensem, ‘hukuk adına, adalet adına bir şeyler
yapın’ desem duyarlar mı? Balbay'ın yazısının
sonunda çocukları için Tanrı'dan dileğini
okumuşlar mıdır acaba? Balbay'a selam olsun!
Hayatından 500 gün gitmesinden çok minicik
çocuklarının hasretinden yanıp tutuşan
kardeşime her şeye karşın güzel günler
diliyorum.”
Balbay’a
HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ
Yavaşşehirlerin sim-
gesi “Salyangoz”...
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Küçük kesilmiş
kuzu etlerini ağaç
şişlere geçirip õzga-
rada pişirilerek ya-
põlan kebap... Der-
viş selamõ. 2/ Rüt-
besiz asker... Mek-
ke’nin doğusunda,
hacõlarõn arife günü
toplandõklarõ tepe.
3/ Narçiçeği rengi.
4/ Kayõnbirader...
Tuzlanõp kurutul-
muş yiyecek. 5/ İri taneli
bezelye. 6/ Anadolu halk-
larõnõn en eski ana tanrõ-
çasõ... Siper, hendek... Ege
Bölgesi’nde taze sarõ incire
verilen ad. 7/ Bir toplu-
lukta çalõşan insanlarõn
her biri... Kenar süsü. 8/
Üye... Şõrnak’õn bir ilçesi.
9/ Antalya’nõn Demre il-
çesinde yaşayan ve “Noel
Baba” olduğuna inanõlan efsanevi aziz.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Patlõcan, tavuk eti ve pirinçle yapõlan bir yemek. 2/ Ed-
remit Körfezi kõyõsõnda turistik bir yöre... Biriyle eğlen-
me ve onu küçümseme. 3/ Coğrafyadaki kõyõ tiplerinden
biri... “En sinsi bir --- gibidir geçmeyen zaman” (Y. K. Be-
yatlõ). 4/ Bir Asya ülkesinin başkenti... Çingene. 5/ İri ve
siyah taneli bir üzüm cinsi. 6/ Kabaca dokunmuş, daya-
nõklõ bir çeşit yün kumaş... “İyi, hoş, güzel” anlamõnda
eski sözcük. 7/ Bir õşõk demetinin õşõnlarõnõn toplandõğõ kü-
çük doğru parçasõ... Bir nota. 8/ Halõ, kilim ya da bez do-
kuma tezgâhõ... Soylu. 9/ Telli bir çalgõ... Daha çok Ka-
radeniz Bölgesi’nde giyilen bir tür erkek ayakkabõsõ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
V E R O N İ K A
O B U R N İ K E
Y E M A Ç L I K
V B A T E N
O D A L I K D A
D Ü A L A C I K
A Z A A V A R A
E Ş E Y K I L
A Y I T T A K A
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Behiç AK, yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından çizgilerine bir süre ara vermiştir.
T.C. DENİZLİ 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN
GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI
DOSYA NO: 2010/5 SATIŞ
Denizli Merkez Saltak mh. 3459 ada, 8 parsel, 317 M2, üzerinde tek katlõ 40 M2, ekonomik değeri olmayan, yarõsõ başka parsel için-
de kalan yapõ bulunan, imar durumuna göre iki kata izinli, Milli eğitim müdürlüğüne yakõn taşõnmaz 79.250 TL bedelle
Denizli Adliye binasõndaki 101 nolu satõş odasõnda açõk ihale ile satõşõ yapõlacaktõr. Satõş peşin para iledir. Alõcõ isterse bir kez ve 10
günü geçmemek üzere süre verilebilir, KDV., tellaliye, damga vergisi ve tapu harcõ alõcõya aittir. KDV %18’dir.
1. SATIŞIN: 28.09.2010 günü saat; 9.30 - 9.40 arasõnda yapõlacaktõr. Bugün verilen fiyatlar muhammen bedelin % 60’õnõ ve satõş mas-
raflarõnõ karşõlamadõğõ veya alõcõ çõkmadõğõnda:
2.. SATIŞIN: 08.10.2010 günü aynõ yer ve saatlerde olmak üzere muhammen bedelin % 40’õnõ ve satõş masraflarõnõ geçmek kaydõyla
İHALE EDİLECEKTİR.
Satõşa katõlmak isteyenlerin muhammen bedelin %20 si kadar nakit yada milli bir bankadan teminat mektubunu ibraz ettikleri takdir-
de satõşa katõlabilirler, satõşa katõlanlar şartname içeriğini aynen kabul etmiş sayõlacaklardõr.
3-İpotekli alacaklõlarla İcra alacaklõlarõn diğer ilgililerin taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ, faiz ve masrafa ait iddialarõnõ belgeleriyle 15
gün içinde satõş müdürlüğüne bildirmeleri,
Daha fazla bilgi almak isteyenlerin Satõş müdürlüğümüzün 2010/5 satõş dosyasõna müracaat etmeleri,satõşa girmek isteyenlerin satõş
gün ve saatinde satõş mahallinde hazõr bulunmalarõ, ayrõca tüm aramalara rağmen tebliğ imkanõ bulunamayan Nebahat Çelik’e de tebliğ
yerine geçmek üzere ilan olunur 12.07.2010 (Basõn: 49406)
T.C. ADALAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLAN
ESAS NO : 2008/170 Esas
KARAR NO : 2010/103
DAVALI : MEHMET ZEKİ ÇALIKOĞLU
Davacõ ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE İZAFETEN KANLICA ORMAN İŞLETME ŞEFLİĞİ aleyhine mahkememizde açõlan
Tapu İptali Ve Tescil davasõnõn yapõlan açõk yargõlamasõ sonunda;
HÜKÜM : Gerekçesi yukarõda açõklandõğõ üzere;
- Davanõn KABULÜNE, dava konusu Büyükada, 170 ada, 2 parsel sayõlõ taşõnmazla ilgili olarak 56 nolu orman kadastro komisyonu
tarafõndan 1988 yõlõnda yapõlõp 1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman sõnõrlarõ dõşõna çõkarõna işlemlerinin yok hükmünde oldu-
ğunun tespitine, davalõlar adõna olan tapu kaydõnõn iptali ile taşõnmazõn orman vasfõyla maliye hazinesi adõna tapuya kayõt ve tesciline,
taşõnmazõn tapu kaydõnda bulunan ipotek şerhi ile Z.Ş.M.V.şerhinin terkinine karar verilmiş olup, yukarõda ismi yazõlõ davalõya yapõlan
tüm adres araştõrmasõna rağmen kararõn tebliğ edilemediği anlaşõlmõş olup, kararõn ve temyiz başvuru dilekçesinin ilanen tebliğine karar
verilmiş olmakla, hüküm özetinin ve temyiz dilekçesinin ilanõ ile tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 09/07/2010
(Basõn: 50214)