Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TÜBİTAK raporunda Bektaş’õn ofisinde ele geçen CD ve DVD’nin nerede hazõrlandõğõnõn bulunamadõğõ belirtildi
Bilgisayar tespit edilemediİstanbul Haber Servisi - Poy-
razköy’de bulunan mühimmata
ilişkin tutuklu yargõlanan emekli
Binbaşõ Levent Bektaş’õn ofi-
sinde ele geçirilen, içinde gizleme
programõ olan 1 No’lu CD ile ‘Ka-
fes Eylem Planı’nõn bulunduğu
belirtilen 3 No’lu DVD’ye ilişkin
hazõrlanan TÜBİTAK raporu, İs-
tanbul 12. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’ne ulaştõ. TÜBİTAK Enstitü
Müdür Yardõmcõsõ Alparslan Ba-
baoğlu imzalõ raporda, gayri-
müslimlere yönelik eylem hazõr-
lõklarõnõn yer aldõğõ planõn, hangi
bilgisayarda hazõrlandõğõnõn tespit
edilemediği belirtildi. İncelenen
DVD ve CD’ye sonradan ekleme
yapõlõp yapõlmadõğõ konusu da
aydõnlatõlamadõ.
1 No’lu CD’de olduğu görülen
“Data Stash” adlõ gizleme prog-
ramõnõn CD’ye 29 Mart 2009’da
yazdõrõldõğõ belirtilen raporda,
“Sadece ilgili CD üzerinde in-
celeme yaparak, tespit edilen ta-
rih ve saat bilgilerinin işlemin
yapıldığı gerçek tarih ve saat
bilgisi olduğunu tam doğru-
lukla ve kesin olarak söylemek
teknik olarak mümkün değildir.
CD yazılmadan önce bilgisayar
sistemlerinin tarih ve saat bil-
gileri bilgisayar yöneticileri ta-
rafından ileri ya da geri alına-
bilir, işletim sistemi kurulumu
sırasında yanlış olarak belirle-
nebilir, gerçek tarih ve saati
yansıtmayacak şekilde ayarla-
nabilir” denildi. 3 No’lu DVD
içerisinde yer alan Kafes Eylem
Planõ’nõn “ac.rarö” isimli dos-
yanõn içerisinde yer alan “aa.ra-
rö” isimli sõkõştõrõlmõş dosya içe-
risinde olduğunun belirtildiği ra-
porda, aa.rarö isimli dosyanõn
parolasõnõn “leventö” olduğu ifa-
de edildi. DVD içerisinde yer
alan dosyalarõn üzerinde yapõlan
işlemlerin zamanlarõnõn tutarlõ
olduğuna dikkat çekilen raporda,
Kafes Eylem Planõ’nõn hazõrlan-
dõğõ bilgisayar hakkõnda bilgiye
ulaşõlamadõğõ ifade edildi.
Ekleme yapıldı mı?
Bektaş’õn işyerinde arama ya-
põldõğõ dönemde hazõrlanan tuta-
nakta CD ve DVD’nin paraflan-
dõğõnõn belirtildiği, ancak CD ve
DVD üzerine paraf atõlmasõnõn
sonradan yapõlacak müdahalele-
rin taraflarca anlaşõlmasõnõ garanti
edecek bir yöntem olmadõğõna
dikkat çekildi. “Bu sebeple söz
konusu 1 No’lu CD ve 3 No’lu
DVD’ye arama, el koyma son-
rasında ekleme ve müdahale ya-
pılıp yapılmadığı konusunda
teknik bir sonuca varılması
mümkün değildir” tespiti ya-
põldõ. CD ve DVD’ye dosyalarõn
yazõlma tarihinin Bektaş’õn göz-
altõna alõndõğõ 22 Nisan 2009’den
önceki tarihlere ait olduğu kay-
dedilerek, dosyalarõn oluşturulma
tarihlerindeki değişikliklere iliş-
kin de “Zaman değerlerindeki
farklılıkların, farklı adli ince-
leme yazılımlarından ve ince-
leme ortamı ya da değerlendi-
riciler tarafından farklı şekilde
yorumlanmasından kaynak-
lanması muhtemeldir” denildi.
TÜBİTAK Enstitü Müdür Yardõmcõsõ Alparslan
Babaoğlu imzalõ raporda, gayrimüslimlere yönelik
eylem hazõrlõklarõnõn yer aldõğõ planõn, hangi
bilgisayarda hazõrlandõğõnõn tespit edilemediği
belirtildi. İncelenen DVD ve CD’ye sonradan ekleme
yapõlõp yapõlmadõğõ konusu da aydõnlatõlamadõ.
Bakan’a yumruğa
ilk duruşmada tahliye
KAYSERİ (Cumhuriyet) - Bir şehit cenazesinde
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ Taner Yıldız’a
yumruk atan Şahin Şimşek, Kayseri 3. Asliye Ce-
za Mahkemesi’nde görülen davanõn ilk duruşma-
sõnda tahliye edildi. Şimşek, savunmasõnda “Yap-
tığım için çok pişmanım. Özür diliyorum. Psi-
kolojik tedavi görüyorum. Olay anında çok duy-
gusaldım” dedi. Bakan Yõldõz’õn avukatlarõ ise sa-
nõğõn örgüt bağlantõsõnõn olabileceğini savunarak
iddianamenin değiştirilmesini istedi. Mahkeme,
Şimşek’in tahliyesine, Yõldõz’õn talimatla alõnacak
ifadesinin dosyaya getirilmesine karar verdi.
‘İkinci eş’ öneren
AKP’liye ihraç yolu
ERDEM GÜL
ANKARA - Kürt sorununa çözüm için “ikinci
eş” önerisi yapan AKP’li Rize Belediye Başkanõ
Halil Bakırcı, partisi tarafõndan kesin ihraç istemiyle
disiplin kuruluna sevk edildi.
Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlõğõnda dün
gece gerçekleştirilen AKP Merkez Yürütme Kurulu
(MYK) toplantõsõnda Bakõrcõ hakkõnda hazõrlanan
rapor değerlendirildi. AKP MYK parti içinde ve
toplumda büyük tartõşmalara neden olan ikinci eş
açõklamalarõ nedeniyle Bakõrcõ’nõn ihracõnõ istedi.
Bakõrcõ hakkõndaki karar AKP Merkez Disiplin Ku-
rulu tarafõndan verilecek. Bakõrcõ’nõn ihracõnõn
istenmesinde partinin Güneydoğu milletvekilleriyle
teşkilatlarõnõn tepkileri etkili oldu. Bakõrcõ, mem-
leketi olmasõ nedeniyle Erdoğan’a da çok yakõn olan
bir isim olarak biliniyor. Bu ihraç kararõ çõkmadan
istifa edebileceği de kulislerde konuşuluyor.
Mutlu bilgisayarına kavuştu
Tokat’ın Turhal ilçesinde yaşayan özürlü
Mutlu Andıç, Kaymakam Mehmet Ün-
lü’nün söz verdiği halde almadığı dizüstü
bilgisayarına Cumhuriyet okurları saye-
sinde kavuştu. Kaymakamın açıklamaları-
nın gazetemizde yer almasının ardından
gazetemizi arayan yurttaşların gönderdiği
bilgisayar ve hediyeler muhabirimiz Savaş
Kalkan tarafından aileye ulaştırıldı. Bilgi-
sayarlarını teslim alan Mutlu Andıç, baba-
sına telefon açarak, “Babacığım laptopum
geldi. Gel seni bekliyoruz” diyerek ilk müj-
deyi verdi. Baba Duran Andıç, oğluna des-
tek olan tüm yurttaşlara ve söz vermesine
rağmen almayan kaymakama da teşekkür
etti. (Fotoğraf: SAVAŞ KALKAN)
Başbakan
talimat
verdi
tutuklandık
HATİCE TUNCER
“İrtica ile Mücadele Eylem
Planı Davası”nda tutuklu sanõk
Aydõnlõk Dergisi Genel Yayõn
Yönetmeni Deniz Yıldırım, mes-
lektaşõ Ufuk Akkaya ile gazete-
cilik faaliyeti nedeniyle yargõlan-
dõklarõnõ belirterek, “Başbakanlık
talimatıyla tutuklandık” dedi.
Silivri’de görülen davanõn 9.
oturumunda Yõldõrõm’õn sorgu ve
savunmasõ alõndõ. Başbakan Tay-
yip Erdoğan ve dönemin KKTC
Başbakanõ Mehmet Ali Talat
arasõnda geçtiği iddia edilen gö-
rüşmenin kayõtlarõnõ duruşma sa-
lonunda dinleten Yõldõrõm, “Dar-
be araştırıyorsunuz. İşte Kıb-
rıs’ta darbe planlanıyor, darbe
yapılmış” dedi. Yõldõrõm, tutuk-
landõğõ gün 9 Kasõm 2009’da
Savcõ Zekeriya Öz’ün saat
14.46’da Başbakanlõk Müsteşar-
lõğõ’na “acele” olarak faksladõğõ
yazõda, Aydõnlõk dergisindeki te-
lefon görüşmesi kayõtlarõna ilişkin
olarak “görüşme içeriğinin doğ-
ru olup olmadığını, görüşme
içeriğindeki bilgilerin aleniyet
kazanıp kazanmadığını, devle-
tin yararları bakımından gizli
kalması gereken bilgi olup ol-
madığını” sorduğuna dikkat çek-
ti. Aynõ gün saat 18.54’te Başba-
kanlõk Müsteşarlõğõ’ndan “Kayıt
altına alınmadan yapılan gö-
rüşmenin içeriğindeki bilgilerin
aleniyet kazanmadığına” iliş-
kin yanõt geldiğini anlatan Yõldõ-
rõm, “Burada şikâyete bağlı açı-
labilecek bir dava, Başbakan-
lık’ın devlet gücü kullanılarak
kamu davası haline getiriliyor ve
deniyor ki; ‘gizli kalmasõ gereken
bilgilerdir bunlar, haber yapanõ tu-
tuklayõn’. Bir saat sonra da iki
gazeteci tutuklanıyoruz” dedi.
Siz de görüyorsunuz
sanıklarla temasım yok
Duruşmada söz alan Albay
Dursun Çiçek, “Yaklaşık 3 haf-
tadır duruşmaları izliyorum.
Siz de siz de izliyorsunuz. Bir-
likte yargılandığım sanıklarla
herhangi bir temasım yoktur”
dedi. Üye Hâkim Faik Saban’õn,
30 Haziran 2009’da nöbetçi mah-
kemede tutuklandõktan sonra 1
Temmuz 2009’de kendisini oy-
çokluğuyla tahliye eden heyette de
tesadüfen yer aldõğõnõ anõmsatan
Çiçek “Hâkim Saban hakkında
bu karardan sonra aleyhte ha-
berler yapıldı. Bizimle ilgili hu-
kukun gereğini yapan hâkimler,
siyasiler ve onlar destek veren
medya tarafından baskı altına
alınıyor” diye konuştu. 34 yõl
hizmet etmiş bir kamu görevlisi
olarak kaçma şüphesi olmadõğõnõ
söyleyen Çiçek, “Her yerde ce-
vap vermeye hazırım. Akşam
evinize, ailenizin yanına gittiği-
nizde ‘yargõsõz infaz, vicdansõzlõk’
rahatsızlığı içinde olmamanız
açısından da tahliyemi talep
ediyorum” diye konuştu.
CMYB
C M Y B
14 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Bosna’nın Oğlu
Başbakan’ın, on beş yıl önce Srebrenitsa
katliamında Sırplar tarafından öldürülerek toplu
mezarlara gömülen 775 Bosnalı için düzenlenen
anma töreninde yaptığı konuşmayı izlerken
duygulanmamak mümkün değildi.
O duyguyu, televizyonun başında
yaşayanlardan birisi de bendim. Özellikle, “Kanlı
topraklar üzerinde kurduğum canım Bosnam
benim/Sana iki gözüm gibi bakacağım/Çünkü ben
senin oğlunum”lu dizeleri okurken, eşi Emine
Erdoğan’ın akıttığı gözyaşlarını da görünce.
O toplu mezarlarda yatan 8000’i aşkın Bosnalı
Müslümanı anma töreninde, yaptığı konuşmada
keşke Erdoğan, benzer bir katliamın bundan 45
yıl önce Kıbrıs’ta gerçekleştirildiğini söyleseydi.
Bosna’nın oğlu olarak toplu mezarlar önünde dile
getirdiği duygularını, Kıbrıslı Türklere karşı, 21
Aralık 1963 gecesi Girne’de bir lokantadan
Lefkoşa’ya dönmekte olan “25 yaşında, evli ve
3 çocuk babası Zeki Halil Karabülük ile 12
yaşında bir kız çocuğunun annesi Cemaliye
Emir”in otomobillerini durdurarak otomatik silahlı
Rumların başlattığı jenosit kıyımında 1974
Temmuzu’na kadar art arda katledilen 2800
soydaşımız için de kullansaydı.
Bilmediklerimiz
Yarın, 15 Temmuz. Kaç anavatan Türk’ü, hatta
Kuzey Kıbrıslı Türk, 15 Temmuz 1974’te, o
jenosidi sistemli olarak sürdürenlerin, kesin
sonucu almak amacıyla Sampson adlı faşist bir
gazeteciyi öne sürerek adada Enosis ilan etmek
istediklerini biliyor?
20 Temmuz 1974’te, işbaşında olan Ecevit’in
başkanlığındaki hükümet, Türk Silahlı
Kuvvetleri’ne adaya çıkarma yapma görevini
vermeseydi, 2800 şehidin sayısı kim bilir kaça
çıkacak, belki de adada yaşayan tek Türk
kalmayacaktı. Mehmetçik, Kıbrıslı mücahitlerle
birlikte, aralarından 464 kişiyi Kuzey Kıbrıs
topraklarındaki şehitlikte bırakarak, Kuzey
Kıbrıs’ta, özgür ve bağımsız bir devletin
oluşmasını sağladı.
Anlatamadıklarımız
Türkiye Cumhuriyeti olarak 36 yıldır, ne
Birleşmiş Milletler’e, ne süper devletlere, hatta
ne de İslam dünyasına ve Avrasya’daki
soydaşlarımızın oluşturduğu devletlere bile
Kıbrıslı Türklerin de özgür, korkusuz yaşamak için
kendi iradeleri ile bir devlet kurma hakkına sahip
olduklarını anlatamıyoruz.
KKTC’ye giden kaç Başbakan, Altılar ve
Sandallar’daki toplu mezarları ziyaret etti? Hatta
Lefkoşa’da Türk Alayı’nın Başhekimi Binbaşı
Nihat İlhan’ın eşi Mürüvvet, çocukları yedi
yaşındaki Murat, dört yaşındaki Kutsi ve altı aylık
Hakan’ın vahşice öldürüldükleri evin İnsanlık
Müzesi olarak kullanıldığını biliyorlar mı?..
Adadaki turizm şirketleri, gelen turistlere o
bölgeleri de gösterecek olanaklar sağlıyorlar mı?
Yoksa onların bir an önce kumar masalarını
doldurmaları mı bekleniyor?
Kıbrıs’ta görevli yabancı diplomatların KKTC’ye
yaptıkları ziyaretlerde, onlara yıllardır Girne’de
yaşayan İngiliz gazeteci Harry Scott
Gibbons’un, 1963’ten 1974’e kadar sürdürülen
jenosidi bir belgesel tadında anlatan “Kıbrıs’ta
Soykırım”(*) adlı kitabını okumalarını salık veriyor
muyuz?
Bırakınız yabancı diplomatları, acaba
Başbakanımız o kitabı okumuş olsaydı,
sadece Bosna’nın oğlu olmakla mı
öykünürdü?
Sayın Emine Erdoğan... Bir KKTC ziyaretinde
eşinizin bu eksikliğini siz tamamlayınız. Yavru
vatan topraklarında yatan şehitlerin mezarları
başında da gözyaşlarınız aksın.
(*) The Genocide Files adlı kitap 1997 yılında
basılmış. Yazar, 1997 ve 2002 yıllarında ele geçen
yeni bilgileri de eklemiş ve Türkçeye çevirisinin 2.
baskısı Lefkoşa’da Near East Publishing
(Bedrettin Demirel Cad. 73) tarafından
yayımlanmış.
Faks: 0 216 302 82 08 [email protected]
KAZAN’DAN TAZMİNAT İSTİYOR
Şanal’dan
100 bin
liralık dava
TÜRKİYE’DE BİR İLK
İnsan hakları
akademisi açılıyor
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Hâkimler ve Savcõlar Yüksek
Kurulu tarafõndan yetkisi kaldõrõlan Erzurum
Savcõsõ Osman Şanal, Erzincan Başsavcõsõ İl-
han Cihaner’in ardõndan avukatõ Turgut Ka-
zan aleyhine de 100 bin TL’lik tazminat davasõ
açtõ. Şanal’õ daha önce “militan” olarak nitelen-
diren Kazan, “Yapılanları ‘militanca’ sözcüğü
ile vurgulamak, bir durum tespitidir. Haka-
ret değildir” dedi.
Şanal’õn açtõğõ davaya karşõ cevap dilekçesi
veren Kazan, 48 yõllõk meslek yaşamõ boyunca,
alenen hukuk katledildiği zaman bir hukukçu
olarak hukuku savunmaya çalõştõğõnõ belirterek
şu ifadeleri kullandõ: “Bu görevi yaparken ba-
zen duruşmalardan atıldım. Bütün bu yaptık-
larım için bugüne kadar herhangi bir şikâye-
te ve soruşturmaya maruz kalmadığım gibi
çoğu askeri üniformalı ve anlı şanlı bu yargıç
ve savcıların hiçbiri, tazminat davası açmayı
aklının ucundan bile geçirmemişti. Evet, bu
bir ilktir. Osman Şanal, 12 Mart’ı da, 12 Ey-
lül’ü de gölgede bırakan bir uygulamaya im-
za atmıştır. Anlaşılan, yetkisi alınınca huku-
ku biraz da bu yolla kullanarak kolayca zen-
gin olabileceğini düşünüyor. Ama hukuk
haklıyı haksızdan ayırma yoludur. Bedava-
dan zengin olma yolu değildir.”
‘Baroya bocu var’
Şanal’õn yasaya aykõrõ sorgusunu yaptõğõ mü-
vekkili İlhan Cihaner’den 4 yõllõk maaşõ kadar
(100 bin TL) tazminat istediğini anõmsatan Ka-
zan, “Şimdi de Cihaner müdafii sıfatıyla ben-
den yine 4 yıllık maaşı kadar tazminat isteye-
rek kolay yoldan zengin olmayı amaçladığı
anlaşılıyor” dedi. Kazan, Şanal’a ilişkin ilginç
bir durumu dilekçesinde şöyle anlattõ:
“Davacının (Osman Şanal), stajını tamam-
layarak 28 Aralık 1995’te avukatlığa kabul
edildiğini, ruhsatının tarafımdan düzenlendi-
ğini, tarafımdan yemin ettirildiğini, daha staj
sırasında (herhalde ücret alabilirim düşünce-
siyle) CMUK listesine yazılmak istediğini ve
yasaya aykırı olan bu isteğin reddedildiğini, 1
Temmuz 1997’ye kadar 1.5 yıl kadar süren
avukatlık yaşamında, genel kurula katılma-
ma cezası ile 419 TL baro aidatını ve eklenti-
lerini ödemediği gibi bugüne kadar da öde-
meyi düşünmediğini bildirmeyi görev sayıyo-
rum. Kendisi, faiziyle birlikte, İstanbul Baro-
su’na halen 2.545,63TL borçludur.”
‘Militan savcı’ kavgası
Kazan, HSYK tarafõndan yetkileri kaldõrõlma-
sõna karşõn İlhan Cihaner ile ilgili görevsizlik
kararõ vererek dosyayõ İstanbul’a gönderen Şa-
nal’õ “militan” olarak nitelendirmişti. Kazan di-
lekçesinde, “İnanılmaz ve akıl almaz uygula-
malarının yasaya aykırılığını vurgulamaya
çalıştım. Yapılanları ‘militanca’ sözcüğü ile
vurgulamak bir durum tespitidir. Hakaret
değildir. Davacı, kendi yaptıklarına bakarak
onur kırıcı bulduysa, böyle bir değerlendirme
onun sorunudur” değerlendirmesini yaptõ.
FIRAT KOZOK
ANKARA - İnsan Haklarõ Derneği (İHD)
Türkiye’nin ilk İnsan Haklarõ Akademisi’ni açõ-
yor. Akademiye üniversitelerden akademisyen-
lerin yanõ sõra sosyologlar ve gönüllü insan hak-
larõ savunucularõ da destek verecek.
Cumartesi günü düzenlenecek törenle eğitime
başlayacak akademi konusunda bilgiler veren
İHD Başkanõ Öztürk Türkdoğan, akademinin
ayrõ bir tüzelkişiliğinin olmayacağõnõ, İHD bün-
yesinde çalõşmalarõnõ sürdüreceğini söyledi.
Asõl amaçlarõnõn Türkiye insan haklarõ hareketi
içerisinde çeşitli konularda fikir üretmek, panel-
ler, konferanslar düzenleyerek, topluma õşõk tut-
mak olduğunu anlatan Türkdoğan, üniversitele-
rin ve uluslararasõ kuruluşlarõn yaptõklarõ çalõş-
malarõn da akademide ele alõnacağõnõ belirtti.
Türkdoğan, “Üniversitelerin insan hakları
merkezleri var ancak, ilk kez sivil alandan
özgür bir ortamda gerçekten çalışmalarında
özerk bir akademi kuruluyor” dedi.
DENİZ YILDIRIM:
Albay Dursun
Çiçek için ihraç istemi
İstanbul Haber Servisi
- Genelkurmay Askeri Sav-
cõlõğõ tarafõndan “İrtica ile
Mücadele Eylem Planı”
soruşturmasõyla ilgili ha-
zõrlanan iddianamede, ami-
ralliğe terfi edemeyen Al-
bay Dursun Çiçek’in
TSK’yi zor durumda bõ-
rakmak için bu belgeyi ha-
zõrladõğõ öne sürülerek ih-
racõ istendi.
Askeri Başsavcõ Albay
Yavuz Şentürk imzalõ 12
Mayõs tarihinde hazõrlanan
iddianame askeri mahkeme
tarafõndan kabul edildi. İddiana-
mede, Genelkurmay Askeri Sav-
cõlõğõ, planõ hem hazõrlayan, hem
de sõzdõran kişinin Albay Çiçek
olduğunu savundu. Çiçek’in TSK
personelinin komuta kademesine
yönelik güven hissini yok etme-
yi hedeflediği iddia edildi. İd-
dianamede, aynõ iddialarla yar-
gõlanan 3. Ordu Komutanõ Or-
general Saldıray Berk ve Er-
zincan Cumhuriyet Başsavcõsõ
İlhan Cihaner ise “mağdur” sõ-
fatõ ile yer aldõ.
53 sayfalõk iddianamede, “Ya-
zıda öngörülen ve gerçekleş-
mesinin planlandığı iddia edi-
len faaliyetlerin, hiçbir Türk
vatandaşı tarafından kabul
edilmesi mümkün olmadığı
gibi içerisinden çıktığı milleti-
nin bir parçası olan TSK’nin
hiçbir mensubu tarafından da
kabul edilmeyeceği açıktır. Ül-
kemizde son dönemde yaşanan
gelişmeler bir arada değer-
lendirildiğinde, bu yazının ta-
mamıyla milletimiz ile ordu-
sunun arasını açmak, milletin
gözünde TSK’nin itibar ve
güvenilirliğini azaltmak ama-
cıyla hazırlandığına ilişkin
güçlü bir kanaat ortaya çık-
mıştır” denildi.
Erzincan’a gitmedi
“İrticayla Mücadele Eylem
Planı” başlõklõ yazõda öngörülen
faaliyetlerin Erzincan’da uygu-
lanmõş olabileceği iddialarõ ve Çi-
çek’in bu kapsamda Erzincan’a
gidip gitmediğinin de araştõrõldõ-
ğõ belirtilen iddianamede; Çi-
çek’in izinlerine ilişkin yazõlar,
izin belgeleri, Genelkurmay ve
Deniz Kuvvetleri Komutanlõğõ
Karargâhõ’na giriş çõkõş kayõtla-
rõ, cep telefonuna ait iletişim ka-
yõtlarõ, THY’nin cevap yazõsõ,
yurtdõşõna giriş çõkõşõna ilişkin ya-
zõ ve Kara Kuvvetleri Komutan-
lõğõ’nõn 3. Ordu Komutanlõğõ’nda
13-14 Ocak 2009’da düzenle-
nen İç Güvenlik Semineri’ne Çi-
çek’in katõlmadõğõna ilişkin cevap
yazõsõ birlikte değerlendirildi-
ğinde, şüpheli Çiçek’in, 2009’da
iddia edilen tarihlerde ve bu ta-
rihler dõşõnda herhangi bir tarih-
te Erzincan’a gitmediği, Erzincan
Orduevi’nde veya başka bir yer-
de konaklamadõğõnõn sabit ol-
duğu kaydedildi. İddianamede,
“Bu tespit karşısında, Çiçek’in
planı Erzincan’da görev ya-
pan asker veya sivil kamu gö-
revlileriyle irtibatlı olarak uy-
gulamaya koyduğuna ilişkin
bir delil bulunmadığı sonucu-
na varıldığı” ifade edildi.
Askeri Savcõlõğõn hazõrladõğõ id-
dianame, Genelkurmay Askeri
Mahkemesince kabul edildi. As-
keri Mahkeme, duruşmanõn bi-
rinci celsesinin, 20 Temmuz Sa-
lõ günü, saat 14.00’te görülmesi-
ni kararlaştõrdõ.
Askeri savcılık, Çiçek’in
TSK’yi zor durumda
bırakmak istediğini öne sürdü
‘GEREKİRSE UZAYA DA GİDERİZ’
Silivri’de görülen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı Davası”nda söz
alan Albay Çiçek, 20 Temmuz Salı günü Genel Kurmay Askeri
Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkacağını vurguladı. Çiçek
şöyle konuştu: “Masum olduğumuzu orada da aktaracağız.
Gerekirse Yargıtay’a da uzaya da gideriz. Bundan çekince-
miz yok. Bir sanık 3 ayrı yerde yargılanır mı? Fiil olması için
senaryo gereği Erzurum’a da götürüldük. Yargıtay’da ciha-
ner dosyasında ismimiz geçiyor. Askeri mahkemede yargılan-
mamız başlayacak. Savunmamızı yapacağız. Yetkili mahkeme
kimse, bunları bir kez anlatalım. Çelişki çıkmasın.”