Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
14 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Ülke gündemini bir süreden beri meşgul
eden iki önemli konu: Biri 12 Eylül’de anayasa
değişikliği paketinin halkın onayına sunulacağı
referandum, diğeri ise, “Kürtlerin
Türklerden ayrılma tartışması”. İkisi de
Türkiye’nin geleceği açısından yaşamsal
önem taşıyor.
Ayrılık tartışmasının bu denli yankı bulması
bir yandan kafalarda hâlâ yanıtı bulunamamış
soruların varlığını ortaya koyarken; belki de ilk
kez, iki tarafın da ‘neden ayrılamayacağımızı’
somut gerekçelerle ifade etmeye başlaması
umut verici.
Ama bu sefer de başka bir soru beliriyor:
Kürt sorununu açık ve net bir cümle ile
tanımlayacak olursak ne söyleriz? Yıllarca Kürt
sorunu var mı, yok mu tartışması yaşayan bir
ülkenin, sorunun varlığını kabul ettikten sonra
hâlâ sorunun kendisini ortaya koyamaması,
tanımlayamaması garip değil mi?
Peki ya referandum tartışmasına ne demeli?
Paketi hazırlayanların pek de demokrasi gibi
bir dertleri olmamasına karşın, “hayır”
diyenleri demokrasi karşıtı gibi göstermek
istemesi …
Değişiklik ile yargı siyasetin güdümüne
sokulmak istenirken Anayasa Mahkemesi
Başkanı Osman Can’ın, “Yargıda ortaçağ
dönemi kapanıyor, Aydınlanma dönemi
başlıyor” sözleri?
Sapla saman bilinçli olarak birbirine
karıştırılıyor, kafalar bulanıklaştırılıyor, neden-
sonuç ilişkileri çarpıtılıyor.
Sadece anayasa değişikliği paketi ya da
Kürt sorunu değil; bu ülkede ekonomiden
siyasete, eğitimden sağlığa gündeme alınan
ya da tartışmaya açılan hiçbir konunun
çözüme ulaştırılamadığı gerçeğine dikkatinizi
çekmek istiyorum.
Bunların ise sadece tek bir nedeni var:
Sorunların doğru olarak tanımlanamıyor
olması.
Peki soruları doğru tanımlayamamızın
altında yatan ne?
Beyaz Nokta Vakfı Başkanı, eski Devlet
Bakanı Tınaz Titiz yıllardan beri toplumun
sorun çözme kabiliyetinin olmadığına dikkat
çeken bir isim.
Toplumda hemen hemen her kesimde
(ticari, siyasi, akademik, gönüllü vs..)
kuruluşların ‘‘nereye varmak istediklerini
bilmek ya da başka bir deyişle vizyon”
konusunda ciddi sıkıntı yaşadıklarına dikkat
çekerek,
“Bunun nedeni hedefsiz yaşamanın bir
kültür haline gelmiş olması!
Hedefsiz yaşama kültürü doğurgandır.
Hedefli yaşamın gerektirdiği tüm sorun çözme
araçlarını bir anda gereksiz kılar ve bir Kısır
Sorun Çözme Kültürü üretir. Toplumumuzun
içine düştüğü kısırdöngü budur.
Şimdi bu gözlükle kurumlarımıza tekrar
bakınız. Türkiye’nin hedefsizliğinin nedenlerini
daha iyi görebiliyor musunuz” diye soruyor.
Onun bu sorusunu ortaya atarak,
Türkiye’nin gündemindeki yazının başında
bahsettiğim iki olguya bir üçüncüsünü
eklemek istiyorum. Bana göre diğer ikisi
kadar, hatta onlardan bile önemli: Türkiye’de
gençliğin sorunu ve eğitim.
Peki gençler ülkenin geleceğini yakından
ilgilendiren bu iki gündem maddesine nasıl
yaklaşıyorlar?
Şöyle bir çevrenizdeki gençleri yoklayın.
Kendi gündemlerinin ne kadar farklı olduğunu,
kamuoyunun tartıştığı konuların gençlerin
büyük çoğunluğunu hiç ama hiç
ilgilendirmediğini göreceksiniz. Peki kendi
geleceklerine yönelik belirledikleri hedefler var
mı? Varsa neler? Önlerine hangi toplumsal
değerleri koyuyorlar? İyi derece ile
üniversiteden mezun olmanın bir şey ifade
etmediği, işe girebilmek için mutlaka “hatırlı
bir tanıdık” gerektiği gerçeği karşısında
tavırları ne? Ya da hangi bilgilerle donatılmış
şekilde yaşama atılıyorlar? Ya da bilgi,
bilimsel gerçekler, kültürel altyapı ne kadar
umurlarında?
Günümüzde gelişmiş toplumların en önemli
kaynakları yetiştirdikleri nitelikli insan gücü.
Nitelikli insan gücünü “özgüveni gelişmiş,
kendi başına bilgiye ulaşmayı ve doğru
değerlendirmeyi bilen, yabancı dil bilgisine
sahip” bireyler olarak tanımladığımızda ve
karşısına da eğitim sistemimizi
oturttuğumuzda neyle karşılaştığımızı hepimiz
biliyoruz. Hedefsiz yaşama kültürü ise yıkıcı
bir dalga gibi ilerliyor, toplumun tüm
katmanlarına yayılıyor…
Bu yüzden toplum olarak bir paradigma
değişikliğine her zamankinden daha çok
ihtiyacımız yok mu sizce?
Gündem, Toplumsal Paradigma ve Gençlik…
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
İki Haber, Bir Yorum
Geçen hafta ekonomi sayfalarında iki haber ve
bir de yorum dikkatimi çekti. Her geçen gün hızla
değişen siyaset gündemimizin arasında önemsiz
ve sıradan birer habermiş gibi gözüken bu
gelişmeleri sizlerle birlikte irdelemeyi düşündüm.
Yorum, Cumhuriyet’in çarşamba günleri
ekonomi sayfalarını paylaştığımız dostum
Mustafa Sönmez’in. Sönmez, 3 Temmuz tarihli
yazısını ilginç bir tespit ile bitiriyordu: 2010’un
Ocak-Mart aylarına ait milli gelir rakamlarına göre
toplam gayri safi yurt içi hasıla yüzde 11.7 artmış;
oysa tarım sektörü yüzde 3.5 oranında gerilemiş
idi. Bu gerilemeye karşın, daha iki hafta önce
yayımlanan işgücü istatistiklerine göre tarım
sektöründe çalışanlar sayısı toplam 636 bin kişi
artış göstermiş idi. Tarımsal üretimin yüzde 3.5
oranında gerilediği son bir yıl içinde, tarımsal
istihdam nasıl olmuş da yüzde 13.9 (636 bin kişi)
artış göstermişti? Tarım sektöründe yaşanan bu
sihirli öykü nasıl açıklanabilir?
TÜİK’in yayımladığı işgücü istatistiklerine göre,
2001’in kriz döneminde tarım sektöründe
istihdam edilenlerin sayısı 8 milyon 89 bin kişi idi.
Bu rakam 2000’li yıllar boyunca hızla gerilemiş ve
2009’un mart ayına gelindiğinde 4 milyon 561 bin
kişiye değin düşmüştü. Tarım sektöründeki
istihdamın hızla azalması bazı çevrelerce
“modernleşmenin bir öncüsü” olarak
değerlendiriliyordu. Oysa söz konusu olan olgu,
tarımdan kente göçün hızlanması ve bu kesimin
işgücü istatistiklerine “kentli vasıfsız işgücü
deposu” olarak yansıması süreciydi.
2008/2009 krizi bu süreci altüst etti. Krizin
ağırlaşan koşullarında kent varoşlarında işgücü
fazlası olarak bekletilen bu işsizler ordusunun
artık kırsal ekonomiye geri dönmekte olduğu
anlaşılıyor. Ancak burada açıklanması zorlaşan şu
gözlem ortaya çıkıyor: Kırsal ekonomiye geri
dönen söz konusu işgücü kitlesi tarımsal üretimin
yüzde 3.5 daraldığı bir dönemde, tarımsal
istihdamda yüzde 13.9’luk bir artışı nasıl sağlıyor?
Basit bir hesap yapalım: Kırsal ekonomiye
geri dönen söz konusu 636 bin kişilik
işgücünün bir an için aslında “tarımsal üretim
faaliyetinde bulunmayan” atıl bir kitle
oluşturduğunu düşünelim ve istatistiklere
“işsiz” olarak yansıdığını varsayalım. Bu
durumda Mart 2010 dönemine ait resmi işsizlik
rakamının açıklandığı üzere yüzde 14.2 değil,
yüzde 16.7 olması beklenirdi... Neyse ki
tarımsal istihdamdaki adı geçen artış, bu
vahim sonucun yaşanmasını engelledi ve
işsizlik oranımız bu düzeylere ulaşmadı!
Cumhuriyet’in 3 Temmuz tarihli sayısında bir de
Murat Kışlalı imzalı bir haber vardı: Kışlalı’nın
haberinde hükümetin Yüksek Planlama
Kurulu’nda almış olduğu bir kararla, işsizlik
sigortası fonundan 2.2 milyar TL’yi müteahhitlerin
hakedişlerini tamamlamak üzere Karayolları Genel
Müdürlüğü’ne aktardığı ortaya çıkmış idi. İşsizlik
sigortası fonunda biriken 43.6 milyar TL’lik toplam
kaynağın bugüne değin sadece yüzde 7’si (3.052
milyar TL’si) işsizlere ödenmiş iken, fonun amacı
dışında bütçe açıklarını kapatmak üzere mali
kaynak olarak kullanılması, son aylarda yeniden
dile getirilen “mali disiplin” kavramının güvenilirliği
konusunda kuşkular uyandırmaktaydı.
Bu doğrultuda dikkatimizi çeken bir ikinci haber
ise Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ)
hesaplarının “mali kural” denetiminden
çıkarıldığına ilişkindi. Buna göre TOKİ’nin
hesapları mali kural kapsamında
görüşülmeyecek; dolayısıyla TOKİ aracılığıyla
sürdürülen kamu yatırım harcamalarının, mali
kural hesabının ve dolayısıyla bütçe açığının
hesaplanmasında yer almayacağı
anlaşılmaktaydı.
Mali kural kavramı Türkiye iktisat gündemine
taşınır iken, kavramın cebirsel niteliğinden
ziyade uygulanma kalitesinin önemli olduğu
sıklıkla dile getirilmiş idi. Komşumuz
Yunanistan, İtalya ve Macaristan örneklerini
unutmayalım... Söz konusu ülkeler yıllardır bir
efsaneye dönüştürülen “Maastrich kriterlerinin
mali disiplini” altında idi. Ta ki güneşin balçıkla
sıvanamayacağı anlaşılana kadar...
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
7 ayda 77 ölü
ANKARA (ANKA) - Türkiye’de maden
kazalarõnda başta iş sağlõğõ ve güvenliği ile
ilgili tedbirlerin yeterli olmamasõ nedeniy-
le çok sayõda madenci yaşamõnõ yitirdi.
2010’da yaşanan 32 kazada 77 kişi hayatõ-
nõ kaybetti.
Maden Mühendisleri Odasõ’nõn yaptõğõ
araştõrmaya göre 2010 yõlõ içinde yaşanan
maden kazalarõnda göçük, banta kapõlma, di-
namit patlatõlmasõ, kaya düşmesi, metan pat-
lamasõ, blok düşmesi, elektrik pano patla-
masõ, gaz zehirlenmesi, elektrik patlamasõ,
metan patlamasõ, vagon devrilmesi, ayakta
malzeme sõkõşmasõ, halat kopmasõ, tavan
çökmesi, yangõn sonrasõ göçük nedeniyle
ölümlerin yaşanmasõnõn yanõ sõra servisle gi-
den işçilerin vardiya çõkõşõ trafik kazasõ son-
rasõnda yaralanma ve ölüm vakalarõ da ya-
şandõ. Bu kazalarda 77 yaralõ 77 ölüm,
2009’da 92 ölüm, 2008’de 43 ölüm ger-
çekleşti. SGK 2008 yõlõ iş sağlõğõ ve gü-
venliği raporuna göre, 72 bin 963 iş kazasõ
yaşandõ. İş kazasõ ve meslek hastalõğõ sonucu
866 ölüm gerçekleşti. İş kazalarõnõn yüzde
9’u maden sektöründe yaşandõ.
Rapora göre, Türkiye’de her gün 217 iş ka-
zasõ meydana geliyor. 4 işçi iş kazasõ sonu-
cu yaşamõnõ yitirirken 5 kişi kaza sonucu iş
göremez hale geliyor. 2007’de yaşanan 11
bin 224 iş kazasõnõn toplam kazalarda için-
de yüzde 7.8 ile kömür madenciliği sektö-
ründe yaşandõ. 2008’de 7 kişi yaşamõnõ yi-
tirirken yõllara göre istatistiklar şöyle:
2007’de 5 ölü 2100 yaralõ, 2006’da 3 ölü
1673 yaralõ, 2005’te 10 ölü 1820 yaralõ
2004’te 4 ölü 2208 yaralõ, 2003’te 8 ölü 2484
yaralõ, 2002’de 8 ölü 2653 yaralõ.
İhmaller madenlerde can almaya devam ediyor. İş sağlõğõ ve güvenliğiyle
ilgili önlemlerin yetersizliği nedeniyle çok sayõda madenci yaşamõnõ yitirdi
Maden Mühendisleri Odasõ’na
göre bu yõl 32 kazada 77 kişi öldü.
Ocaklarda ve işyeri servisiyle
vardiya çõkõşõ yaşanan trafik
kazalarõnda işçiler yaşamõnõ yitirdi.
İsrail’e rağmen
sanayi bölgesini
yapacağõz
Genel Eğitim Sekreterliği’nden istifa eden Yurdakul yönetime ağõr eleştiriler yöneltti:
Türk-İş yüzünü iktidara döndü
Ekonomi Servisi - Devlet Bakanõ Za-
fer Çağlayan, Batõ Şeria’da sana-
yi bölgesi kurulmasõ çalõşmasõnõn
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
tarafõndan devam ettirildiğini be-
lirterek, “İsrail’in her türlü en-
gellemesine rağmen bu sanayi
bölgesi mutlaka orada yapıla-
caktır, yapılması gerekiyor” dedi.
Türkiye-Filistin İş Forumu’nda ko-
nuşan Çağlayan, Filistin’de üretilen
mallarõn, ticarete esas konularõn
Türkiye’de tanõnmasõ ve tanõtõlma-
sõ noktasõnda fuarlar konusunda or-
tak çalõşma yapacaklarõnõ, bunu ge-
rek İstanbul’da gerek Ankara’da
gerçekleştireceklerini belirtti. Çağ-
layan, Filistin’le geçen yõl 29.5
milyon dolarlõk toplam ticaret hac-
mi olduğunu, ithalatõn 274 bin do-
lar olarak gerçekleştiğini söyledi.
Serbest ticaret anlaşmasõ ortaklõk
komitesini bu yõlõn üçüncü çeyre-
ğinde bir araya getireceklerini ifa-
de eden Çağlayan, Filistin’in Dün-
ya Ticaret Örgütü’ne başvurusunu
desteklediklerini de bildirdi.
Çağlayan, Filistin’de üretilip Tür-
kiye’ye ihraç edilmesi istenen
mallarla ilgili fuar düzenlenmesi
konusunda talimat verdiğini de
sözlerine ekledi.
Filistin Ulusal Ekonomi Bakanõ Abu
Libdeh de ‘kutsal ülke’ diye ta-
nõmladõğõ Türkiye’nin Arap hakla-
rõnõ savunduğunu ifade ederek,
Araplarla Türkiye arasõndaki iliş-
kilerin sõçrama yaptõğõnõ belirtti.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Beledi-
ye-İş Başkanõ Nihat
Yurdakul, Türk-İş Ge-
nel Eğitim Sekreterliği
görevinden yönetimi
suçlayarak istifa etti.
Yurdakul, istifa kararõ-
nõn yazõlõ gerekçesinde,
Türk-İş’in, sendikal il-
kelere bağlõ, yüzü sõnõfa
ve emekçi halka dönük,
ondan güç alan bir an-
layõşla yönetilmesi ge-
rektiğini vurgulayarak
şöyle devam etti:
“Ancak üzülerek be-
lirtmeliyim ki Türk-İş
bırakın bu hedeflere
ulaşmayı, bu hedefle-
rin yakınından bile
geçmemiş, tarihinin
hiçbir döneminde, bu
duruma düşmemiş,
böyle itibar kaybet-
memiştir. ‘Türk-İş’e
üye sendikalar bizim na-
musumuzdur’ diyen yö-
neticiler, Orman-İş’in
yok edilmesine tavır
almayarak, ciddi tepki
vermeyerek, seyirci ka-
larak, Orman-İş’i ken-
dileri yok etmişlerdir.
Siyasi hesaplarıyla
Türk-İş yerine, alter-
natif konfederasyon
yaratmaya çalışanlar,
Tek-Gıda-İş’i, Hava-
İş’i ve Belediye-İş’i de
Orman-İş’e benzetmek
için uğraşmış ve uğ-
raşmaya devam et-
mektedirler. Bağlı sen-
dikalara hükümet des-
tekli saldırılar olur-
ken, birkaç zorlama
dışında ciddi, etkili hiç-
bir caydırıcı girişimde
bulunmamıştır. Yüz-
lerini tabana dönmek
yerine, siyasi iktidara
dönen kişiler, siyasi ik-
tidarın tepkisini çek-
memek için, kendi ta-
banlarını bile karşıla-
rına almayı göze al-
mışlardır.”
Yurdakul, çok sayõda
farklõ olaya değindiği
dilekçesinin devamõnda
gücünü örgütten alma-
yan, eğilerek bükülerek,
başka yerden talimat
alan bir yönetim anlayõ-
şõna daha fazla ortak ol-
mak istemediği için is-
tifa ettiğini belirtti.
SAMSUN (Cumhuriyet) - Tek Gıda-İş Sendikası
Genel Başkanı Mustafa Türkel, TEKEL işçile-
ri ile ilgili konunun Anayasa Mahkemesi’nde ol-
duğunu ve muhtemelen eylül ayında bir karar
çıkacağını belirtti.
Türkel, Türk-İş 6. Bölge Temsilciliği görevine
atanan İsmail Ekşioğlu’nu ziyaretinde, 4/C sta-
tüsünün hukuka aykırı olduğunun Danıştay İda-
ri Daireler Kurulu tarafından tescillendiğine
dikkat çekti. Türkel, şunlara değindi:
TEKEL işçilerinin verdiği mücadele Türki-
ye’de ilk defa yapıldı. Bazen bu süreçte tepki-
ler alıyoruz. Sendika neden sesini çıkarmıyor di-
ye. Biz bu mahkeme sürecinin sonucunu bekli-
yoruz. Bundan sonraki süreçte Anayasa Mah-
kemesi iptal kararı verirse TEKEL işçilerini bek-
leyen, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
tüm özlük hakları ile geçmektir.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’la
da bir randevu talebimiz olacak ve kendisiyle
görüşeceğiz. Çünkü iş kaybı tazminatının süresi
de eylül ayı sonunda doluyor. Bu mağduriyet-
le karşılaşmamak için Anayasa Mahkeme-
si’nin bir karar vermesini istiyoruz.
Beklediğimiz karar çıkmazsa eylül ayı içeri-
sinde TEKEL işçileriyle Türkiye’nin bütün
şehirlerinde aylar sürecek bir yürüyüşü başla-
tarak Ankara’ya geleceğiz.
TEKEL İŞÇİLERİ ANAYASA MAHKEMESİ’Nİ BEKLİYOR
AHTAPOT BAHİS
OYNASAYDI...
Şans oyunlarõ platformu Bilyoner.com’un
hesaplamasõna göre, Türkiye’den bir
bahisçi Dünya Kupasõ’nda Almanya’nõn
oynadõğõ tüm maçlarõn sonucunu doğru
tahmin eden Ahtapot Paul’ün tahminle-
riyle kupon doldursaydõ, 10 lirasõnõ 1816
liraya yükseltebilecekti. Bilyoner İnteraktif
Hizmetleri A.Ş Genel Müdürü Sait Ka-
yahan, AA muhabirine yaptõğõ açõkla-
mada, 1 ay devam eden Dünya Kupasõ
maçlarõ boyunca 150 bin Bilyoner.com
üyesinin 1 milyon 800 bin adet kupon oy-
nadõğõnõ söyledi. Turnuva boyunca en çok
kazandõran takõmõn İspanya olduğunu be-
lirten Kayahan, kupayõ ülkesine götüren
İspanya’yõ Almanya, Hollanda, Urugu-
ay ve Brezilya’nõn izlediğini bildirdi.
Setur marinalarõ tarafõndan organize edilen Ulus-
lararasõ Ege Yat Rallisi’nin 5.’si, Alfa Romeo, Arçelik,
Aygaz ve Opet’in sponsorluğunda, 40’tan fazla tek-
nenin katõlõmõyla, 18-30 Temmuz 2010 tarihleri ara-
sõnda Ege’de gerçekleşiyor. Ralli öncesi, Kalamõş
Divan Brasserie’de tüm sponsor firmalarõn yet-
kilileri ve Setur Ralli Organizasyon komitesinin
bir araya geldiği basõn toplantõsõ düzenlendi. Se-
tur Kalamõş ve Fenerbahçe Marinalarõ Genel
Müdürü Kemal Saatçioğlu, 18 Tem-
muz’da Kuşadasõ’ndan yola çõ-
kacak olan yatlarõn rotasõnõ; Sa-
mos, Leros, Simi, Rodos Adalarõ
ve son duraklarõnõ da Marmaris
olarak belirlediklerini söyledi.
K I S A . . . K I S A . . .
Birleşme-satın alma canlanıyor
Türkiye’de ilk yarõda 4.5 milyar dolarlõk 75 birleşme
ve satõn alma gerçekleşti. Deloitte Türkiye’nin de-
ğerlendirmesine göre, geçen yõl krizin etkisiyle dur-
ma noktasõna gelen şirket birleşme ve satõn almala-
rõnda hareketlenme gözlenirken söz konusu alanda ye-
ni gözde enerji sektörü oldu. Enerjiyi, finansal hiz-
metler, gõda-içecek ve turizm sektörleri izledi.
EGE YAT RALLİSİ SETUR’DAN
Türk-İş yönetimini topa tutan Yurdakul,
çok sayõda olaya değindiği dilekçesinde
yönetimin uygulamalarõna ortak olmak
istemediği için istifa ettiğini açõkladõ.
ZAFER ÇAĞLAYAN:
Ali Koç hisse sattı
Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Yõldõrõm Ali
Koç, Koç Holding paylarõyla ilgili olarak 5.48
liradan 20 milyon 700 bin adet satõş işlemi yap-
tõğõnõ bildirdi. Bu işlemle birlikte Ali Koç’un hol-
ding sermayesindeki payõ/oy hakkõ yüzde 3.05’ten
2.19 sõnõrõna indi.
Fortis ve TEB birleşiyor
BP varlık satacak
İngiliz petrol şirketi BP, Meksika Körfezi’nde ne-
den olduğu çevre felaketinin maliyetlerinin karşõ-
lanmasõ için 10 milyar dolarlõk varlõk satõşõ dü-
şündüklerini ve bununla ilgili bazõ şirketlerle gö-
rüşme halinde olduklarõnõ açõkladõ.
Fortis Bank, TEB ile birleşme işlemlerine başlamak
üzere ön izin almak için BDDK’ye başvuruda bu-
lundu. İki bankanõn TEB çatõsõ altõnda birleşmesi 30
Haziran 2010 tarihli mali tablolarõ esas alõnarak ger-
çekleştirilecek. Birleşme kapsamõnda, TEB’in ana
ortağõ TEB Mali Yatõrõmlar’õn yüzde 50 hissesinin
BNP Paribas Fortis Yatõrõmlar Holding’e devrine
ilişkin olarak hisse satõş sözleşmesi imzalandõ.
IBM, DÜNYAYI TUZ
ZERRESİNE SIĞDIRDI
IBM araştõrmacõlarõ, Zürih ve Kaliforni-
ya’daki laboratuvarlarda, nano ölçekte 3
boyutlu bir dünya haritasõ yarattõ. IBM’den
yapõlan açõklamaya göre, araştõrmacõlar,
kurşunkalemin ucundan 100 bin kat daha
ince bir uç kullanarak, dünyanõn 3 boyut-
lu haritasõnõ bir tuz tanesinin 1/1.000’i bü-
yüklüğündeki yüzeyde oluşturmayõ başar-
dõ. Bin adedinin tek bir tuz tanesine sõğdõ-
rõldõğõ 3 boyutlu haritanõn yapõmõnda, 15 na-
nometre kadar küçük desenler kullanõldõ.
Ekip daha düşük maliyetli ve kullanõmõ ko-
lay nano ölçekli üretim gerçekleştirdi.