Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 2010 PAZARTESİ
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Cemaat ‘Apolitik’ mi?
Haber dikkat çekiciydi: “ ‘Baykal Göreve’
çağrısı Pensilvanya’dan gelmiş”. Bir internet
sitesi açılmış bu isimle. Araştırmışlar,
arkasından Fethullahçılar çıkmış.
Cemaat, siyaseti biçimlendirme çabasında.
Yeni değil, öteden beri, kuruluşundan beri.
Cemaat, bir siyasal parti gibi aslında. Gibisi
fazla! Sadece adı parti değil -şimdilik-.
Cemaat, medyadan isimleri sağa sola taşıyıp
etkiliyor, yediriyor içiriyor, gezdiriyor. Yeni
moda Afrika: Tanzanya, Nijerya! Fethullah
okulları!
Gidenlere caka satılıyor; Bakın biz dünyada
Türkçeyi, Türkiye’yi, Türklüğü tanıtıyoruz. Büyük
hizmet.
Gidenler müthiş etkilenmiş geri dönüyor ve
yazıyor da yazıyor! Solcu eskileri dahası çoluk
çocuğuyla gidiyor ve dizi mektepler hakkında
dizi yazılar kaleme alıyor!
Veya bazıları da cemaat dinini keşfediyor!
Bakıyor ki cemaat güçlü, etkin, siyasi rolü
büyümüş. Durumdan politika üretiyor ve
önerileri sıralıyor:
“Solcular cemaatle ittifak yapmalı, dini
keşfetmeli, orada yeni bir dünya var, hatta biraz
dincileşmeli solcular, yoksa artık solculukları hiç
tutmaz, CHP akıllı davranıp cemaatle işbirliği
yapmalı, ordu cemaatle uzlaşsın...”
Bazı politikacılar cemaatin neden dünyanın
dört yanında Türk okulları açtığını merak
ediyorlardı; anlaşılıyor ki ana amaç Türkiye’ye
yönelik. Cemaatin Türkiye’deki politik,
toplumsal ve kültürel durumunu güçlendirmek!
Cemaat, Türkiye’deki okullarını kullanarak
kendisini fazla şirin gösteremez. Tersine,
“cemaate adam kazandırma” olarak
değerlendirilir ki doğrudur...
Ama dışarıdaki okullarında büyük ölçüde o
ülkenin öğrencileri okuyor. Dolayısıyla,
Türkiye’deki okulları üzerine yapılan
değerlendirmeleri yapamazsınız...
Cemaatin yabancı okulları, bizimkilerin
göğüslerini kabartıyor; “Türklüğün, Türkiye’nin
propagandasını yapıyor; Türkiye’ye dostlar
yetiştiriyor, kazandırıyor...”
Bakıyorsunuz, dünün etkin milliyetçileri de bu
nedenle Fethullah’a biat etmiş...
Dış ülkelerdeki okulların ana görevini
anlıyoruz artık: Cemaatin ülke içindeki bütün
faaliyetlerini masum göstermek. Bir masumiyet,
dokunulmazlık kazandırmak...
Şüphesiz bunun yanı sıra, Fethullah
cemaatinin küresel bir dini liderlik iddiasını da
burada saymak gerekir.
Bazı liberal yazarlar, yakından izledikleri
cemaatin, sosyal nitelikte yaygın bir kuruluş
olduğuna inanıyor.
Cemaatin aslında dini bir topluluk olmanın
çok ötesinde, tepeden tırnağa siyasal bir
kuruluş ve yapı olduğunu görmüyorlar mı?
Cemaati sadece, cemaat liderinin
konuşmalarıyla sınırlandırıyorlar.
Öyle olsa bile, Fethullah Gülen, sık sık
politik girişimlerde bulunan ve siyasal
yargılamalara bile müdahale eden bir isim..
Gata ile Gatakulli ifadesini kullanan bizzat
kendisi!
Cemaatin çeşitli amaçlar ve örtülü çalışmalar
için kurduğu internet sitelerinin hemen hepsi,
tamamen politik nitelikte!
Cemaatin televizyonları politika yapmakta
ve iktidar aleyhtarlarını topa tutmakta AKP’nin
TV ve gazetelerini bile fersah fersah geride
bırakıyor!
Cemaatin ana gazetesi Zaman, tamamen
politika ve toplum mühendisliğinin bir aracı...
Taraf adlı gazete, cemaatin desteklediği bir
koç başı.
Fethullah Gülen’in “yakın dostu” olduğunu
belirten, sözcüsü gibi davranan Zaman
gazetesi yazarı H. Gülerce, bu koç başına ilan
vermeyen işveren kesimlerini neredeyse
Ergenekonculukla suçlayabilecek kadar ileri
gidebiliyor!
Özetlersek: Cemaat ülkemizdeki siyasal
aktörler arasında. Üstelik yarı yarıya iktidarda...
Bazen, Gülen mi Başbakan yoksa Erdoğan mı
karıştırabilirsiniz! ABD ve örtülü kuruluşlarıyla al
takke ver külah içinde. Türkiye’deki siyasal
operasyonların, Ergenekon operasyonlarının
göbeğinde ve içinde. Polis ve adalet içindeki
adamları aracılığıyla da siyasal operasyonları
yönetiyor ve yönlendiriyor. Her türlü gizli
kapaklı belge - belge operasyonlarının içine
bakanlar, orada cemaatin izine rastlayabilirler...
Durum böyleyken, bazı liberaller cemaatin
bütün bu siyasal ve belirleyici oyunculuğunu ya
görmezden geliyor ya anlamıyor ya da kurduğu
düşler içinde yüzüyor.
Liberallik, acaba iktidarla, güçlü olanla iyi
geçinmek midir?
Cemaatin siyasal yükselişini iyi izleyin...
AKP’nin bir kısmı tamamen cemaatleşmiş
durumda.
Kaplumbağa, AKP!
Ama içinde yaşayan sadece kaplumbağa
değil.
Bu kabuğun içindeki dönüşümleri iyi izleyin...
Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arõnç, Kemal Kõlõçdaroğlu’nun ana muhalefet lideri olmasõnõ değerlendirdi:
CHP çekim merkezi oldu
UTKU ÇAKIRÖZER
ANKARA - Başbakan Yardõmcõsõ
Bülent Arınç, Kemal Kılıçdaroğ-
lu’nun liderliğe gelişiyle CHP’nin
hõz kazanarak, çekim merkezi haline
geldiğinin AKP’de de hissedildiğini
belirtti. Kõlõçdaroğlu’nun anayasa pa-
keti konusunda “hayır” kampanyasõ
başlatmasõnõ “Baykal çizgisinde
kaldı” diye değerlendiren Arõnç,
mensubu olduğu AKP dahil tüm si-
yasi partilere referandumda kararõ
halka bõrakan bir tavõr izlemeleri
çağrõsõnda bulundu. Liderlerin refe-
randumu güven oylamasõna dönüş-
türmesinin AKP’ye üçüncü dönem
iktidarõnõ getireceğini ileri süren
Arõnç, “hayır” kampanyasõ yapacak
CHP ile MHP genel başkanlarõnõn
sonuç ortaya çõktõğõnda liderlikleri-
nin tartõşmaya açõlabileceği uyarõsõn-
da bulundu. Arõnç, “‘Hayõrda hayõr
vardõr’ sözleriyle bir kampanya yü-
rütmek mümkün değil” dedi.
Arõnç, kendisine suikast girişimi id-
dialarõyla başlatõlan soruşturmanõn
yedi aydõr tamamlanmamõş olmasõn-
dan kendisinin de rahatsõz olduğunu
“Ben de Genelkurmay Başkanımız
kadar merak içindeyim. Soruştur-
ma sonuca ulaşsa çok iyi olur” söz-
leriyle dile getirdi.
Terörle mücadelede hükümetin ba-
şarõlõ olduğunu savunan Arõnç, Ku-
zey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi-
nin lideri Mesut Barzani’nin de
Türkiye’nin taleplerine karşõ “olum-
lu jestler içinde olduğunu” açõkla-
dõ.
Cumhuriyet’in gündemdeki konu-
lara ilişkin sorularõnõ yanõtlayan
Arõnç şu mesajlarõ verdi:
‘Liderler kararı halka
bırakmalı’
- Referandum sürecini nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
- Halkõmõzõn rahat olacağõnõ düşü-
nüyorum. Bu paketin yaklaşõk 20
maddesi memurlar, engelliler ve de-
ğişik toplum kesimlerine hitap edi-
yor. Ben siyasi partilerin “evet” ya
da “hayır” demesi yönünde alacağõ
kararlarõn halk kesimlerini çok fazla
bağlamayacağõnõ, 45 milyon seçme-
nin paketin içindekiler konusunda
kendi irade ve vicdani kanaatleriyle
karar vereceklerini düşünüyorum.
- AKP’nin ‘evet’ çağrısı da mı
bağlamayacak seçmeni?
- Şüphesiz bağlamayacak. Bu bir
seçim değil. Bir iktidar değişikliği
yok. Biz pakette ileri düzenlemeler
olduğunu düşünüyoruz, “evet” taraf-
tarõyõz. Ancak AK Parti’nin
“evet”ine bakarak partililerimizin
yüzde yüz “evet” oyu kullanmasõ na-
sõl beklenemeyecekse; CHP, MHP
ve BDP’lilerin de liderlerinin “ha-
yır” çağrõsõna rağmen yüzde yüz
“hayır” kullanacaklarõna inanmõyo-
rum. Hâlâ referandumda yüzde 60
“evet” çõkacağõnõ düşünüyorum.
CHP, MHP, BDP tabanlarõnõn da en
az yüzde 20-25’inin farklõ oy kulla-
nacağõnõ düşünüyorum. Aslõnda tüm
liderler şunu yapabilirdi. “Biz ‘evet’
denmesini istiyoruz şu sebepten,
‘hayõr’ denmesini istiyoruz ama şu
sebepten” deyip ondan sonra “karar
sizin” diyerek halkõn demokratik ter-
cihine bõrakõlabilirdi. Bunu vatanõn
bölünmesi, parçalanmasõ, yargõnõn
siyasallaşmasõ gibi görülmesi bence
yanlõş.
Güven oylamasına
çevirirlerse kaybederler
- Muhalefet bu referandumu
aleyhinizde güven oylamasına
dönüştürecektir..
- Biz öyle görmüyoruz ama eğer
onlar bunu yaparlarsa kaybederler. O
durumda bütün “evet” oylarõ AK
Parti tarafõnda yer alõr. Genel seçim-
deki oyumuz olan yüzde 47 çõta ka-
bul edilirse, evetlerin fazla çõktõğõ bir
oylama, üçüncü dönem iktidarõmõzõn
habercisi olur. Bütün “hayır” oylarõ
ise hayõr cephesinin sayõlacak ve her
birine buradan çok az pay düşecektir.
Kendi tabanlarõyla çelişen parti lider-
leri güçlerini de tartõşmaya açmõş
olur. Ben Kõlõçdaroğlu olacağõm,
“hayır kullanın” diyeceğim ve CHP
tabanõnõn yüzde 20’si evet kullana-
cak. Bu çelişki parti içinde derin yara
açar. Ya da Bahçeli olacağõm “hayır
kullanın” diyeceğim, MHP tabanõ
yüzde 30 evet kullanacak. Bu MHP
Genel Başkanlõğõ’nõ da tartõşmaya
açar. Selahattin Demirtaş için de
öyle. Bu, partilerin kendi tabanlarõna
bile etki edemediğini gösteren bir ay-
raç haline gelirse liderler kaybeder.
Kendimizi çok bağlayõcõ hareket
edersek bundan çok zarar görürüz.
- CHP’deki lider değişimi siyaseti nasıl
etkileyecek?
- CHP’deki lider değişmini çok olumlu
buluyorum. Kõlõçdaroğlu ile CHP hõz
kazandõ, çekim merkezi haline geldi. Ama bu
kişisel bir genel başkan değişimiyle sõnõrlõ
kalmamalõ. Çünkü Kõlõçdaroğlu’na duyulan
güven, CHP’nin bundan sonra ne yapacağõ
ile de ilgilidir. Yani tamamen olumsuz,
negatif siyaset mi yapõlacak, yoksa Türkiye
gerçekleri doğrultusunda iyi bir üslupla, iyi
bir sosyal demokrat parti olmanõn gereğiyle
mi hareket edilecektir. Ben kendisine yön
vermek iddiasõnda değilim.
Ama anayasa değişikliğinin iptali konusunda
Baykal çizgisinde sabit kaldõ. Anayasa
Mahkemesi’ne madem bu kadar
güveniyordunuz. Anayasa Mahkemesi de
sizin endişelerinizi kõsmen gideren bir karar
aldõ. O zaman şunu söyleyebilirdiniz:
“Biz başvurduk ama Anayasa Mahkemesi
böyle bir karar verdi. Ey millet bu konuda
sen karar ver.” Öyle dese Baykal’õn gidip,
Kõlõçdaroğlu’nun geldiğini anlayabilirdik.
Ama şimdi çok basit bir “Hayırda hayır
vardır” sözleriyle bir kampanya yürütmek
mümkün değil.
Baykal meydanlarda ne söyleyecekse bugün
aynõsõnõ Kõlõçdaroğlu’nun söylemesi
CHP’de hiçbir şeyin değişmediğini gösterir.
Ben iyi bir imtihan vermesini temenni
ederdim.
‘CHP’DEKİ LİDER DEĞİŞİMİNİ
OLUMLU KARŞILIYORUM’
‘Herkes sandığa gitmeli’
- CHP’deki güçlenme
AKP’de hissediliyor mu?
- Tabii ki. Ben AK Partili, sö-
züne dikkat edilen bir insan ol-
mama rağmen, hem Sayõn Kõlõç-
daroğlu hem de genel başkanlõk
değişimiyle ilgili kõpõrdanma,
heyecan var. Onlarõn dediği yüz-
de 30’lar hayal ama Sayõn Bay-
kal ile yüzde 20-22 bandõ arasõ-
na sõkõşmõş CHP’nin bu rakamõn
üzerine çõktõğõnõ herkes hissedi-
yor.
- İktidar partisi için zayıf bir
muhalefet daha tercih edilir
değil mi?
- Rakibimin güçlü olmasõnõ is-
terim. O, bizi de güçlü yapar.
Kendi kendimize, üslubumuza,
programõmõza, halkla ilişkileri-
mize dikkat etmemizi sağlar.
Biz birbirimizin düşmanõ değil
rakibiyiz ve rekabet daha güçlü
yaşanõr. CHP köklü geleneği
olan bir parti. İktidarõn güçlü ol-
masõ yetmez muhalefetin de
güçlü olmasõ lazõm. Yol gösteri-
ci, öneri getirici, teklifleriyle si-
zi güçlendiren bir muhalefet ol-
sa biz fayda görürüz. Kõlõçda-
roğlu bu niteliklere sahip mi de-
ğil mi? Onu bir kenara koyalõm.
Ama bir değişiklik bile bir kõpõr-
danma heyecan meydana getir-
di. Onu gözlüyorum.
- BDP sandığa gitmemeyi
düşünüyor...
- Halk onlarõ dinlemeyecektir.
Bir önceki referandumu unutma-
yõn. CHP “sandığa gitmeyin”
dedi. Yüzde 70 sandõğa gitti.
Barzani’nin olumlu jest-
leri
- Terörle mücadelede sekiz
yıldır iktidarsınız. Tırmanan
eylemlerin sorumluluğu sizde
değil mi?
- Terörle mücadele en önemli
konumuz. Bu konu şu gücün ya
da şu kurumun değil. Anayasa
gereği sorumluluğu da hüküme-
timize aittir. Bunun için silahlõ
güçleri kullanabilir, ekonomik
yaptõrõmlar, toplumsal, siyasi
kararlar alabilir, diplomasiyi
kullanabilir. Bu mesele yeni de-
ğil. 30 yõldan beri var. AK Par-
ti’ye sorulmasõ gerekenleri o za-
mandan beri herkese sormak
mümkün. Bizim dönemimizde
çok iyi neticeler alõndõ. Terör
bitti diyemeyiz çünkü eylemler
ortada. Ama terör örgütünün gi-
derek zorlandõğõnõ ve kendisi
için belki son noktalara gelindi-
ği için bu tür eylemlerle belli
noktalarõ zorlamak ihtiyacõnõ
duyduğunu düşünüyorum.
- Bu çerçevede Kuzey
Irak’taki bölgesel yönetimden
talepleriniz var mı?
- Irak merkezi yönetimiyle ol-
duğu gibi Irak’õn kuzeyindeki
yönetim ile de PKK’ye karşõ
yaptõğõ açõklamalar ve Türki-
ye’nin taleplerine verdiği olum-
lu jestlerle iyi ilişkiler içindeyiz.
Ama o yönetimin de imkânlarõ
ve şartlarõ da bellidir. Bu konu-
da taleplerimizi imkânlarõ neyi
gerektiriyorsa ancak o kadarõnõ
yapabiliyorlar. Ancak bizim üç-
lü bir mekanizmamõz var. Za-
man zaman bir araya geliyorlar.
Barzani’ye karşõ “Senin de so-
nun Esad’ın sonu gibi olur” tü-
rü aba altõndan sopa gösterici
haberler, başlõklar çõkarsa bu bi-
zim oradaki yönetimle PKK’ye
karşõ duruşumuzla ilgili tavrõ-
mõzdan olumsuz neticeler çõka-
rabilir.
- TBMM’nin verdiği sınır
ötesi operasyon yetkisi ekimde
dolacak...
- Dolarsa yenilenir. O konular-
da hiçbir tereddüdümüz yok. Ona
bağlõ ya da bağlõ olmadan biz sõ-
nõr ötesine zaten geçiyoruz. Hem
karadan hem de uçaklarla. Siville-
ri de hedef almõyoruz. Kuzey Irak
tarafõnda bizim arzu ettiğimiz so-
mut neticeleri alacak çok daha
büyük beraberliği, somut operas-
yonlarõ henüz görmüyoruz. Ama
en azõndan Barzani’nin buraya
geldiğinde verdiği beyanlar olum-
ludur. Geçmişe göre çok daha iyi
ve anlayõşlõ bir noktaya geldiler.
Yeterli sonucu verir ya da vermez
ama görebildiğimiz kada-
rõyla bu ülkelerle
aramõzdaki ilişkile-
ri zora sokacak
davranõşõn hiç fay-
dasõ yok.
- ABD yöneti-
mi sınır ötesi
operasyona
nasıl bakıyor?
- Şu anda za-
ten yapõlõyor.
Karşõ olsa tep-
kisini gösterir-
di.
- Tampon
bölge kurul-
ması ya da
uzun süreli
yerleşme öne-
rileri var...
- Emekli su-
baylarõn konuş-
malarõna bakarak
söylemeyin. Onla-
rõn reel politika ile
ilgisi yok. O bölgeyi
görmemiş insanlar
anlatõyor.
- Size suikast hazırlığı iddiasıyla başlatılan so-
ruşturmanın uzamasından siz de rahatsız mı-
sınız?
- Konu henüz soruşturma safhasõnda. Takipsiz-
lik verildiğini duymadõm. Dava açõldõğõnõ da duy-
madõm. Ben de merak ediyorum sonucun ne ola-
cağõnõ. Ancak özel olarak savcõ, hâkimi arayarak
ne yaptõnõz deme durumunda değilim. Tutukla-
nanlarõn hepsini mahkeme serbest bõraktõ. İtiraz red-
dedildi. Sonra Kozmik odada incelemeler yapõldõ.
O incelemeler çok uzun sürdü. Orada edinilen bil-
gi ve belgelerin deşifresi mi gerekiyor? Onunla bi-
zim olay arasõnda bir bağlantõ kurulmaya mõ çalõ-
şõlõyor? Farkõnda değilim. Ama Sayõn Genelkurmay
Başkanõmõz Orgeneral Başbuğ bu konuyu ne ka-
dar merak ediyorsa ben de o kadar merak ediyo-
rum.
- Siz de sürecin uzamasından rahatsız mısınız?
- Şüphesiz. Sonuca ulaşsa çok daha iyi olur. Ya-
sal haklar kullanõlabilir o zaman. Ama bu olay bi-
rilerinin karikatürize ettiği gibi çok basit, eften püf-
ten lokal bir olay değil.
- Adalet Bakanlığı’nın TSK’nin yaptığı yak-
laşık 800 suç duyurusuna izin vermemesi de de
eleştiri konusu.
- Adalet Bakanõ ile konuştum. Onlar TSK’yi aşa-
ğõlamaktan tutun komutanlarõn şahõslarõna yapõ-
lan hakaret kabul edilen sözlerle ilgili suç duyu-
rusu rakamõnõn 800 değil, 300 olduğunu söylüyor.
Ben kendi başõmdan geçeni söyleyeyim. TBMM
Bşkanõ olarak Manisa’da bir şehit cenazesinde be-
ni yuhalayanlar hakkõnda suç duyuru-
sunda bulundum. 301. maddeyi hükü-
metimiz değiştirince Adalet Bakanõ ba-
na “Devam edecek miyiz etmeyecek mi-
yiz” diye sordu. “Gereğini yapın”
dedim. O da AİHM içtihatlarõ
nedeniyle davaya izin ver-
medi. Doğruyu da yaptõ. O
izin vermediği için beni hak-
sõz yere üzen insanlarõn da-
valarõ düştü. Şimdi ben bun-
dan dolayõ şikâyetçi değilim.
TSK’nin görevlendirdiği in-
sanlar da suç duyurusunda
bulunmuşlar. 300’ün belki
de 250’si 301. madde ile il-
gilidir. Adalet Bakanõ be-
nim hakkõmda izin ver-
mezken orada basit şeyle-
rin konuşulmasõ konusun-
da nasõl izin verebilir? 301’i
uygulamak zorundayõz.
Dolayõsõyla izin verilme-
mesi sebebiyle takipsiz
kaldõysa, şikâyet etmemek
gerekir. Orada oturan üni-
formalõ ve apoletli bir in-
sanõn zararlõ gördüğü bir şey
yasa veya uygulamalar bakõ-
mõndan dava açõlmasõnõ gerektir-
meyecek bir şey de olabilir.
obursali@cumhuriyet.com.tr
‘Uzamasındanbenderahatsızım’
12 Temmuz operasyonunda
ölenler için tören düzenlendi
İstanbul Haber Servisi - Tutuklu Aileleri
Yardõmlaşma ve Dayanõşma Derneği (TA-
YAD) üyesi aileler, 12 Temmuz 1991’de İs-
tanbul’un Dikilitaş, Balmumcu, Nişantaşõ ve
Yenilevent semtlerine düzenlenen baskõnlar
sonucu yaşamõnõ yitiren Devrimci Sol örgütü
militanõ olduğu iddia edilen 10 kişiye Karacah-
met’teki mezarlarõ başõnda anma töreni düzen-
ledi. TAYAD’lõlar adõna basõn açõklamasõ ya-
pan Mehmet Güvel, “12 Temmuz, emperyaliz-
min ve onun işbirlikçilerinin yaptõğõ bir katli-
amdõ. Emperyalizm onlarõn düşünceleri ile tes-
lim olmalarõnõ istiyordu. Teslim olmadõlar, dü-
şünceleri için canlarõnõ verdiler” dedi.