Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
456 artı 70 gün… dile kolay, toplam 526
gün!
Dünyaya, özgürlüğe kapalı 526 gün!
Bu kadar uzun süre bir davaya ara verilmesi-
nin elbette bir nedeni olmalı.
Ola ki bir üçüncü Ergenekon davası araya gi-
riyor.
Bu gidişle dördüncü beşinci davaların açıl-
ması olası mı, olası.
Her yeni dava önceki davaların duruşmaları-
na 70 gün erteleme getirirse haklı tahliye talep-
leri reddedilen, tutukluluk dönemi artık infaza
dönüşen Balbay ve diğer gazeteciler daha ay-
larca içeride, Silivri Cezaevi’nde zorunlu olarak
ikamet edecekler, demektir.
Adalet bunun neresinde?
Haberi duyduğum zaman kulaklarıma, oku-
duğum zaman gözlerime inanamadım.
Fakat 70 gün erteleme kararına eski Adalet
Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk dışında
hiçbir hukuk adamının, öğretim üyesinin tepki
göstermemesini de hayretle karşıladım.
Prof. Türk, 70 gün erteleme kararını değer-
lendirirken “Anayasamızın 90. maddesine ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre dava-
ların ‘makul süre içinde’ bitirilmesi gerekir” di-
yor.
Rastlantıya bakınız: Prof. Türk’ün mahkeme
kararını Cumhuriyet’teki demecinde eleştirdiği
gün, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, bir CHP
milletvekilinin soru önergesine verdiği yanıt ya-
yımlanıyor ve Bakan Ergin, infaza dönüşen
uzun tutukluluk sürelerini savunuyor.
Bakan, AİHM’nin, her davanın şartlarına göre
konunun değerlendirilmesi gerektiğini vurgula-
dığını… bizimle içeriği açısından ilgisi nedir bi-
linmeyen bir başka ülkedeki bir dava nedeniyle
3 yıl 3 ay süren tutukluluğu “uzun olarak nitele-
medi” diyor.
“Adil bir yargılanmanın bir gereği olarak bu
davaların bu kadar uzun süre ertelenmemesi,
olabildiğince kısa sürede sonuçlandırılması, ka-
rar verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde en
temel hak, bütün hakların temelindeki kişi öz-
gürlüğü ihlal edilmiş olur” diyen eski bir Adalet
Bakanı Prof. Türk ile…
…uzun süreli infaza dönüşen tutukluluk ka-
rarlarını savunan AKP iktidarının Adalet Baka-
nı’nın anlayışı arasındaki fark… yaşadığımız
hukuksal süreci özetleyen bir tablo değil de
nedir?
Hangi adalet? Bırakalım hukuksal adaleti bir
yana, sözde adalet de yok bu iktidarda.
İki olay aynı güne rastladı. İskenderun’da
PKK altı denizcimizi şehit etti.
Aynı gün İsrail, Mavi Marmara gemisiyle
Gazze’ye götürülen yardımlarla birlikte olanlar-
dan 9’unu öldürdü.
Hükümet Türkiye’yi ayağa kaldırdı.
Gemide ölenlerin cenazeleri Türkiye’ye geti-
rildi. Cenazeleri havaalanında hükümet adına
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç karşıladı.
Söylemediler, açıklamadılar ama 9 kişi,
AKP’ye göre din uğruna, din kardeşlerine uy-
gulanan ambargoyu kırmak amacıyla ölmüşler-
di, öldürülmüşlerdi. Şehit diyemediler ama
günlerce demeçler verdiler. Ölenleri övdüler.
Şehit olan 6 denizcimizin cenazeleri ise ses-
siz sedasız, hükümetin ilgisinden uzak tören-
lerle toprağa verildi.
Bu tezada şaşırmamak gerek.
Zira gemide ölenler din uğruna ölmüşler, öl-
dürülmüşlerdi.
AKP için böylesine ölüm, ölümlerin en güze-
liydi. Din şehidi 9 inançlı insandı öldürülenler!
Olay, AKP doğasını yansıtan ve dinsel propa-
ganda becerisine uygun mükemmel bir örnek-
ti.
Denizciler mi? Onlar vatan için, bu topraklar
için şehit olmuşlardı!
SAYFA 9 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Haziran
Oslo Y 18
Helsinki Y 14
Stockholm Y 20
Londra Y 19
AmsterdamY 21
Brüksel Y 21
Paris Y 17
Bonn Y 17
Münih Y 33
Berlin Y 31
Budapeşte B 30
Madrid Y 18
Viyana B 29
Belgrad PB 30
Sofya Y 27
Roma B 24
Atina Y 25
Zürih PB 30
Moskova PB 20
Aşkabat A 38
Taşkent A 36
Bakû A 28
Bişkek A 32
Tiflis A 32
Kahire B 30
Şam B 31
İstanbul Y 25
Edirne Y 27
Kocaeli Y 24
Çanakkale Y 23
İzmir Y 27
Manisa Y 28
Denizli Y 28
Zonguldak Y 22
Sinop Y 24
Samsun Y 22
Trabzon Y 21
Giresun Y 22
Ankara Y 23
Eskişehir Y 23
Konya Y 21
Sıvas Y 22
Antalya Y 25
Adana Y 29
Mersin Y 29
Diyarbakır PB 32
Şanlıurfa PB 33
Mardin PB 28
Siirt PB 32
Hakkâri PB 25
Van PB 23
Kars Y 22
Yurdun kuzey ve iç
batı kesimleri parçalı-
zamanla çok bulutlu,
Doğu Anadolu’nun ku-
zey ve doğusu ile Gü-
neydoğu Anadolu böl-
geleri dışında kalan tüm
yurt yağışlı geçecek.
Yağışların Marmara’nın
kuzey ve doğusu, Orta
Karadeniz’in iç kesim-
leri ile Kayseri, Niğde ve
Sivas çevrelerinde kuv-
vetli olması bekleniyor.
Hava sıcaklığı iç ve do-
ğu bölgelerde 4-6 de-
rece azalacak, diğer
yerlerde 2-4 derece ar-
tacak.
E R G E N E K O N D A V A S I
Cinali:
JİTEM bir
masaldõr
HATİCE TUNCER
Birinci Ergenekon davasõyla birleştirilen Va-
tansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi dosya-
sõnõn tutuksuz sanõğõ Ahmet Cinali, memleketi
Giresun’da görev yaptõğõ sõrada emekli Tuğgeneral
Veli Küçük ile tanõştõğõnõ ve Küçük’ün saygõ duy-
duğu bir dostu olduğunu söyledi. Savcõ Mehmet
Ali Pekgüzel davada örgüte yardõm yataklõk suç-
lamasõyla tutuksuz yargõlanan Ahmet Cinali ve
VKGB Başkanõ Taner Ünal’õn silahlõ terör ör-
gütüne üye olmak suçundan tutuklanmalarõnõ ta-
lep etti. Mahkeme, savcõ Pekgüzel’in Cinali ve
Ünal’õn tutuklanmalarõ istemini reddetti.
Önceki gün hakkõnda günlük bir gazetede es-
ki Adalet Bakanõ Seyfi Oktay ile görüştüğü ve Er-
genekon operasyonunda tutuklanan bir avukat ile
görüşmesi dinlemeye takõldõğõ iddia edilen İstanbul
13. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Köksal Şen-
gün, dünkü duruşmaya mazereti nedeniyle katõl-
madõ. Silivri Cezaevi Yerleşkesi bitişiğindeki du-
ruşma salonunda görülen davanõn dünkü 150. du-
ruşmasõnda Başkan Hasan Hüseyin Özese, üye
hâkimler Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşı-
loğlu heyette yer aldõ. Çapraz sorgusuna devam
edilen başka bir davadan tutuklu, Ergenekon da-
vasõndan ise tutuksuz yargõlanan Ahmet Cinali,
MHP’nin Güneydoğu illerindeki teşkilatlarõnõ ken-
disinin kurduğunu belirterek “Zamanında beni
Alparslan Türkeş gönderdi. Trakya illerindeki
teşkilatları da ben kurdum. Ama üye olmadım,
iyi ki de üye olmamış bugünleri görebilmişiz”
diye konuştu. Güneydoğu’da Vatansever Kuvvetler
Güç Birliği Hareketi’nin teşkilatlarõnõ kurduğunu
belirten Cinali “Osman Baydemir’in ailesine, bi-
ze engel olmamaları için, Baydemir’e söyle-
meleri için haber gönderdim” dedi.
JİTEM’ci tanıyor musun
Hâkim Sedat Sami Haşõloğlu’nun “Devlete yar-
dım ettiğinizi söylüyorsunuz. Bu sırada ken-
disini JİTEM yapılanması içinde gösteren
herhangi bir kişi ile tanıştınız mı?” sorusuna
Ahmet Cinali “JİTEM gerçeği şudur. Hava at-
mak için halk arasında kendisini ‘JİTEM’ciyim’
diye tanıtanlar olur. Bir masaldır yani. Biz dev-
letin kademelerini tanıyoruz. Devletimize
uzak değiliz, devletle iç içeyiz. Kendini böyle
tanıtana cevabını veririz” şeklinde yanõtladõ.
Haşõloğlu’nun “Bir telefon konuşmasında dağ
kadrosu kurmaktan söz ediyorsunuz” sorusuna
da Cinali, Elazõğ’da bir albayõn suikast sonucu şe-
hit edildiğini, askeriyenin dağ kadrosu yetersiz ol-
duğu için kendisinden istenilen yardõm üzerine aşi-
retlerden destek alõndõğõnõ kaydetti.
‘Dejenere etmek için kullanıyorlar’
Duruşmada söz alan tutuklu sanõk emekli
Tuğgeneral Veli Küçük, 1996’da Karadeniz
Jandarma Bölge Komutanlõğõ’nõ kurduğunu, Ah-
met Cinali’yi bu dönemde tanõdõğõnõ ve birkaç kez
telefonla konuştuğunu anlattõ. Küçük “Emekli
olduktan sonra Cinali yanıma geldi. Kendisi-
ne, bana, Sedat Peker’e, İsrailli generale ve Ta-
cikistan Genelkurmay Başkanı’na suikast ya-
pılacağını bildirdi. Bana her gün böyle şeyler
gelir” diye konuştu.
Küçük, suikast ihbarõnõ Hasdal’da bulunan
koruma taburana bildirdiğini ancak ihbarõn kim-
den geldiğini bilmediğini söyledi. JİTEM ile il-
gili açõklamalarda da bulunan Küçük şöyle devam
etti: “Bu kuruluşu yok etmek, dağıtmak, de-
jenere etmek için işi JİTEM’e döktüler. Su-
surluk zamanında JİTEM soruldu. Jandarma
Genel Komutanlığı ‘yok’ dedi. Jandarma İs-
tihbarat Gruplar Komutanlığı var. Ben bunun
komutanlığını yaptım. Zevk için yapmadım.
Görev verildi. Jandarma istihbaratı milli ku-
ruluştur. Dejenere etmek için kullanıyorlar.”
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hâkim-
ler ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK) Baş-
kanvekili Kadir Özbek, HSYK’ye girişinde,
gazetecilerin dünkü gazetelerde yer alan Yargõ-
tay üyelerinin seçiminde, eski Adalet Bakanõ
Seyfi Oktay ile görüşme yaptõğõ yönünde id-
dialarõn yer aldõğõnõn anõmsatõlmasõ üzerine,
değerlendirmelerde bulundu.
Basõnda yer alan haberleri görmediğini ifade
eden Özbek, Oktay ile bir dönem beraber çalõş-
tõklarõnõ ve zaman zaman bir araya gelerek ko-
nuştuklarõnõ söyledi. “Oktay, Yargıtay seçim-
lerinde isim önerdi mi” sorusu üzerine Öz-
bek, “Yargıtay seçimlerinde veya benzeri
atamalarda muhakkak talepte bulunanlar
vardır, referans olanlar da vardır. Ancak bu
kurul kararıyla gerçekleştirilen bir işlemdir.
Birinin söylemesiyle, istemesiyle o işler ol-
maz” diye konuştu. Özbek, yanlõş anlamalarõ
önlemek için gerek görürse ileri bir tarihte ye-
niden açõklama yapabileceğini kaydetti.
Mavi Marmara yardım
gemisine düzenlenen askeri
baskın ve sonrasında İsrail ile
yaşanan kriz nedeniyle piskopos
Luigi Padovese’nin
İskenderun’da öldürülmesi olayı
Türk kamuoyunda gerekli ilgiyi
göremedi. Ancak başta
doğduğu İtalya olmak üzere
Katolik dünyasında çok yankı
yaratan bir ölümdü bu. Bunun
en önemli nedenlerinden birisi,
Padovese’nin ‘Piskoposlar
Konferansı Başkanı’ sıfatıyla
Türkiye’deki Katoliklerin en
yüksek unvanlı üyesi olmasıydı.
Dikkatlerin Türkiye’ye
yönelmesinin diğer bir nedeni
ise son yıllarda özellikle
Hıristiyan din adamlarına ve fikir
önderlerine yönelik saldırılardır.
Kısaca hatırlatmak gerekirse; 5
Şubat 2006’da Trabzon’da
Katolik rahip Andrea Santoro
öldürüldü. Aynı yıl, İzmir’de
Sloven uyruklu Katolik rahip
Kmenec’in dövülmesi,
Samsun’da Fransız uyruklu
Katolik rahip Brunisen’in
bıçaklanması ve İzmir’deki
kiliselere saldırılar bu cinayeti
takip etti. 2007’de Malatya’daki
kitabevi katliamında üç
Protestan öldürülürken İzmir’de
de Katolik rahip Franchini
bıçaklandı. 2008’de Ermeni
gazeteci Hrant Dink öldürüldü.
2009’da ölümle sonuçlanmasa
da özellikle Protestanlara
yönelik saldırılar dikkat çekti,
İstanbul’daki gayrimüslimlerin
oturdukları evlere kimliği belirsiz
kişilerce kırmızı ve yeşil boyalar
sürüldü. Son olarak da 3
Haziran 2010’da piskopos
Padovese öldürüldü.
Padovese cinayetinin dini ya
da siyasi gerekçeyle
işlenmediği, adli bir vaka olduğu
yönünde Türk ve Vatikan
makamlarınca yapılan
açıklamaların, Türkiye’de din
özgürlükleri alanındaki
gelişmeleri yakından izleyenlerin
kafalarındaki şüpheleri tam
olarak giderebildiğini söylemek
son derece zordur. Bu önyargılı
tutumda, nüfusunun çoğunluğu
Müslüman olan ülkeler arasında
gayrimüslimlere saldırıların en
yoğun yaşandığı ülkelerin
başında ne yazık ki Türkiye’nin
yer alması önemli bir etkendir.
Hele hele, önceki cinayetlerde
olduğu gibi Padovese’yi öldüren
zanlıda da ‘akli dengesizlik
unsurunun’ ön plana çıkarılması,
olayın bireysel suç kapsamında
algılanmasının önündeki temel
engeli oluşturmaktadır.
Türkiye’de gözlenen Hıristiyan
ve diğer gayrimüslim
topluluklara yönelik karşıtlığın
nedenleri sosyologların ilgi
alanına girmekle birlikte, bu
saldırılar ülkemizin iç huzuruna
ve ulusal çıkarlarımıza büyük
zararlar vermektedir. Van’daki
Akdamar Kilisesi’ni restore
ettiren, Tarsus Kilisesi’nde
ibadet kolaylıkları sağlayan
hükümet, son olarak Resmi
Gazete’de yayımlanan bir
Başbakanlık genelgesiyle
gayrimüslim azınlıklarımıza
kolaylıklar tanınması yönünde
adımlar attı. Malesef bu son
cinayetle bu adımların
uluslararası camiadaki olumlu
etkileri önemli ölçüde azalmıştır.
Türkiye’de belirli aralıklarla
gündeme gelen rahip cinayetleri
sadece din ve ibadet
özgürlüklerinin geliştirilmesine
yönelik adımları sekteye
uğratmakla kalmamakta,
dışarıda da hakkımızdaki
‘Barbar Türkler’ imajının
güçlenerek yayılmasına yol
açmaktadır.
Santoro cinayetinden sonra
koruma tahsis edilen
Padovese’nin, son bir yıldır bu
hakkından kendi rızasıyla
vazgeçmiş olması ilgili
makamların sorumluluğunu
azaltmaz. Katolik Kilisesi’nde bu
derece önemli mevkideki bir din
adamının emniyetinin bir şekilde
mutlaka sağlanması gerekirdi.
Dış politikamızda eksen kayması
olup olmadığının dünyada
yoğun biçimde tartışıldığı bu
dönemde, özgürlükler, insan
hakları ve demokrasi alanında
daha ileri seviyelere ulaşabilmek
ve Türkiye’nin uluslararası
itibarını yücelterek koruyabilmek
için, ülkemizdeki dini azınlıklar
ve özellikle de din adamlarının
devlet tarafından korunması her
zamankinden çok daha büyük
önem taşımaktadır.
ANALİZ
UTKU ÇAKIRÖZER
Gayrimüslim Din Adamlarımızı
Korumalıyız
utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr
Ergenekon davasõ yargõcõ Şengün, hukukun ayaklar altõna alõndõğõnõ söyledi
Başkan da isyan etti
İstanbul Haber Servisi - İs-
tanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi
Başkanõ Köksal Şengün, Erge-
nekon soruşturmasõnõn son dal-
gasõnda “bir kadın avukatın
aşk tuzağı kurarak kendisini
etkilemeye çalıştığı” yönünde-
ki iddialara sert yanõt verdi. Hu-
kukun ayaklar altõna alõndõğõnõ ve
bu durumun böyle gitmesinin
mümkün olmadõğõnõ kaydeden
Şengün, “Yargıya bu kadar
karışmak hiç kimsenin işine
yaramaz. Hiçbir grubun ya-
rarına değil. Yarın es kaza ik-
tidar değişirse bunun hesabını
başkaları sorar. Daha kötü so-
rar” dedi.
“Ergenekon” davalarõna ba-
kan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi Başkanõ Şengün, dün
Radikal gazetesinde yayõmla-
nan “Ergenekon’da Aşk Oyu-
nu” başlõklõ haberde kendisiyle
ilgili iddialara ilişkin Beşik-
taş’taki İstanbul Adliyesi’nde
bulunan makamõnda gazeteci-
lere açõklama yaptõ. “Soruştur-
mada adı geçen avukatlarla
görüştüğü” yönündeki iddiala-
rõn sorulmasõ üzerine Şengün,
“Konuşulur, telefon ederler,
bunlar normal şeyler” dedi.
Seyfi Oktay’ı tanırım
Haberde yer alan “Kadir Öz-
bek ile görüştüğü” yönündeki
iddialarõn sorulmasõ üzerine
Şengün, Özbek’in HSYK Baş-
kanvekili olduğunu anõmsatarak,
“Kadir Özbek benim başka-
nımdır. Yargıtay üyeliğine
adaylığımı koymuştum. Kulis
faaliyeti yaptım. Ama bu ku-
lis faaliyeti normal bir şey.
Onunla ilişkin kendisiyle ko-
nuştum. Ama seçilemedim”
dedi. Şengün, emekli olmasõnõn
başka bir grubun işine yarama-
yacağõnõ da kaydetti.
Soruşturma kapsamõnda göz-
altõna alõnan eski Adalet Bakanõ
Seyfi Oktay’õ tanõdõğõnõ belirten
Şengün, “HSYK Başkanvekili
Özbek ile kişisel görüşmem
için Seyfi Oktay bana randevu
aldı” dedi. “Her şeyde kabak
bizim başımıza patlıyor. Be-
nimle ilgili bir dinleme kararı
yokmuş. Saygısızlık. Bu telefon
konuşmalarına düştüğümde
bana bildirilmeliydi” ifadesini
kullanan Şengün, çõkan haberler
üzerine İstanbul Cumhuriyet
Başsavcõ Vekili Turan Çolak-
kadı ile görüştüğünü, “muha-
tabı olarak kabul etmediği”
için soruşturmayõ yürüten sav-
cõlarla görüşmediğini kaydetti.
Seyfi Oktay ile yemek yeme-
lerinin, istihbaratçõlar tarafõn-
dan “görüştüler” şeklinde dos-
yaya not olarak konulduğunu be-
lirten Şengün, Oktay ile görüş-
melerinden birinin ramazan ayõn-
da iftar yemeğinde, diğerinin
de Yargõtay üyeliği için oldu-
ğunu söyledi.
‘İktidar değişirse bunun
hesabını başkaları sorar’
“Bunlar hoş şeyler değil.
Asıl yönlendirme bu şekilde
olur. Beni ailevi olarak bir
süre etkiler belki, ama iş ola-
rak beni etkilemez. Bu saatten
sonra biri gelecek bana ‘Bunu
al, bunu tut’, olacak şeyler de-
ğil bunlar” diyen Köksal Şen-
gün, birilerinin birilerine savaş
açtõğõna dikkat çekerek şöyle ko-
nuştu: “Bir mahkemenin üze-
rine bu kadar gidilmez. Ne ya-
parlarsa yapsınlar bir şey ala-
mazlar. Olmaz, olamaz. Bu sa-
atten sonra hiç olmaz. Bizim
eğilme şansımız yok, biz pat
diye kırılırız. Çok ağır şeyler
de söylerim. Yeri ve zamanı
değil. Ayrıca terbiyem de mü-
saade etmez. Aslında kurt içi-
mizde, dışarıda değil. Böyle
yapılarak soruşturma yön-
lendiriliyor. Basına falan şey
yapmaya gerek yok. Basına
servis yapan belli gruplar var.
Basın gidip de kasayı açıp da
çıkarmıyor bunları. Yargıya
bu kadar karışmak hiç kim-
senin işine yaramaz. Hiçbir
grubun yararına değil. Yarın
es kaza iktidar değişirse bu-
nun hesabını başkaları sorar.
Daha kötü sorar. Bu hiç kim-
seye yaramaz. Kimse bundan
kâr ummasın.”
‘Bakalım arkasından
daha neler gelecek’
“Soruşturma tutanağında,
‘Avukat Tülay Bekar’õn Şen-
gün’ü etki altõna aldõğõ açõkça gö-
rülmüştür’ tespiti var. Buna ne
diyorsunuz” sorusuna Şengün,
“Böyle saçma sapan şey olur
mu? Bunu yapan savcıya so-
run. Bunlar hukukla, dosya-
mızla ilgili olmayan şeyler. Ön-
ce Ümit Sayõn’ın olayı, sonra
ortam dinlemesinin internete
düşmesi... Bekliyoruz, daha
dur bakalım neler gelecek” di-
ye konuştu. Şengün, “Tülay Be-
kar ile görüştünüz mü” sorusu-
na, “Tülay Hanımı tanırım. Tu-
tuklanan avukatları tanırım.
Buraya gelen avukatlardır” ya-
nõtõnõ verdi. Şengün bir soru üze-
rine “Kadınlığı kullanmak nasıl
oluyor, bilmiyorum” dedi.
Hukukun ayaklar altõna alõndõğõ-
nõ ve bu durumun böyle gitmesinin
mümkün olmadõğõnõ anlatan Şen-
gün, “Burada her şeyde sıkıntı
var. Bu böyle yürümez. Her şey
birbirinden koptu. Bu hukuk
böyle gitmez. Güven kalmadı.
Biz bu işi böyle yapmadık. Çok
hoş bir şey değil. Ayıp bir şey.
Benim şahsımla ilgili değil, ai-
lemle ilgili. Benim ailem var, ye-
ni torunum oldu. Şimdi git ona
anlat; ne anlatacaksınız? Çev-
remdeki herkese tek tek nasıl an-
latabilirim ki. Hepsi ayıp...” dedi.
“Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay
ile görüştünüz mü” sorusuna ise
Şengün, “Benim bakanımdır.
Çok sevdiğim, saydığım bakan-
dır. İstanbul’a geldiğinde bera-
ber yemek yedik” yanõtõnõ verdi.
‘Bu hukuk böyle
gitmez, güven yok’
ANKARA (ANKA) - İkinci Ergenekon da-
vasõ kapsamõnda tutuklanan eski Özel Hare-
kât Dairesi Başkanõ İbrahim Şahin’in evinde
bulunduğu ileri sürülen ve Alevi önderlerine
yönelik suikast krokilerinin Şahin’in el ürünü
olmadõğõnõn ortaya çõkmasõ üzerine Alevi ön-
derler Ergenekon soruşturmasõnõn güvenirli-
ğini sorgulamaya başladõ.
Şahin, 7 Ocak 2009’da Ergenekon operas-
yonu kapsamõnda gözaltõna alõnmõş, evinde
Türkiye Ermeni Patrikhanesi binasõ, Alevi
Bektaşi Federasyonu Başkanõ Ali Balkız ve
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Baş-
kanõ Kazım Genç’in evlerine yönelik tedhiş
ve suikast krokileri bulunmuştu. Adli Tõp in-
celemesinde krokilerin İbrahim Şahin’in el
ürünü olmadõğõ anlaşõldõ. Adli Tõp raporunu
değerlendiren Balkõz “Benim önüme belge
koydu sayın savcı, ben buna inanarak
‘Evet, ben bu suikastõn varlõğõna inandõm’ de-
dim. Şimdi mahkemenin bu aşamasında
Adli tıp diyor ki hayır, bu belgeler İbrahim
Şahin’in elinden çıkmış ürünler değil. Bu-
nun yanıtını, bu belgeleri dosyaya koyan
sayın savcı Zekeriya Öz verecek. O yanıtın
ne olacağı da herhalde mahkeme sonucun-
da belli olacak. Çok haklı olarak savcı bey-
den bir cevap bekliyoruz” diye konuştu.
Balkız:
Öz’den
yanıt
bekliyoruz
Kroki sorgusu
HSYK BAŞKANVEKİLİ ÖZBEK
‘Söylemeyle
o işler olmaz’
Çete dosyasõ istendi
İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) - Silahlõ suç örgütü
kurarak kamu ihaleleri başta olmak üzere birçok
suça karõştõklarõ ileri sürülen gruba yönelik nisan
ayõnda İzmir merkezli 10 ilde gerçekleştirilen ope-
rasyonla ilgili dosya, Ergenekon soruşturmasõ-
nõ yürüten savcõlõğõn “inceleme talebi” üzeri-
ne İstanbul’a gönderildi. Ergenekon savcõlarõ “si-
lahlı suç örgütü operasyonu”nda aralarõnda ör-
gütün lideri olduğu iddia edilen işadamõ A.M.,
başhekim A.Ş. ve hastane müdürü N.K. ile emek-
li ve muvazzaf subaylarõn bulunduğu 2’si kadõn
32 kişi gözaltõna alõnmõş, 2 muvazzaf ve 2
emekli asker ile 13 kişi tutuklanmõştõ.