Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
9 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Kimi izler vardır yıllar geçse de asla
silinmezler. Savaşın izleri de bunlardan biridir.
Oğlunu kaybetmiş acılı annenin gözlerindeki
hüzünde, bir müziğin notalarında, havan topları
ile delik deşik edilmiş bir binanın ön
cephesinde, yıkık bir köprünün kalıntılarında,
bir anı kitabının tozlu sayfalarında rastlarız kimi
zaman o izlere... Kimi zaman ise bir küçük mavi
kelebek iz sürer bizim adımıza... Yalnızca toplu
mezarlarda biten ve Artemis adı verilen bitkinin
peşine düşen mavi kelebek sayesinde
Saraybosna’da yeni mezarların bulunduğu
söylenir. Hatta belgeseli bile yapılmıştır...
Bosna’dan Filistin’e, Çeçenistan’dan Irak’a
sıklıkla kana bulanan, bir çatışmadan diğerine
sürüklenen bölgede bu yüzden barış çağrıları
daha bir anlamlıdır. Hele bu çağrı Hazar
kıyılarından Doğu Akdeniz’e 23 ülkeden
müzisyenlerin, sanatçıların bir araya gelerek
oluşturduğu bir orkestradan geliyorsa....
Bahsettiğimiz orkestra, Tekfen Filarmoni
Orkestrası. Arnavutluk, Azerbaycan,
Bulgaristan, Ermenistan, Filistin, Gürcistan,
Irak, İran, İsrail, Kazakistan, Kırgızistan,
Lübnan, Mısır, Moldova, Romanya, Rusya,
Suriye, Türkiye, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün,
Özbekistan ve Yunanistan’dan sanatçılar
Saraybosna’nın Srebrenica şehrinde 15 yıl
önce yaşanan ve 8 bin insanın yaşamını
kaybettiği akıl almaz katliamın insanlık
tarafından daima hatırlanması adına bestelenen
Srebrenica Inferno (Cehennemi) oratoryosunun
dünya prömiyerini şef Saim Akçıl yönetiminde,
TRT İstanbul Gençlik Korosu ile birlikte 6
Temmuz’da İstanbul’da seslendirecek. Aynı
konser 10 Temmuz’da Saraybosna’da
tekrarlanacak. Oratoryonun bestecisi Boşnak
kökenli Hırvat Djelo Jusic, söz yazarı ise
Boşnak Cemalettin Latiç.
Tekfen’in kurucu ortaklarından Nihat
Gökyiğit’ten bize oratoryonun öyküsünü
anlatırken “Bu konser bölge sanatçılarının
barışa çağrısıdır. İsrail ile yaşanan dram, Gazze
ablukası sivil toplum kuruluşlarının önemini
ortaya koyuyor” diyor. Gerçekten de 1992
yılında Karadeniz Oda Orkestrası olarak
kurulan, zaman içinde büyüyen Tekfen
Filarmoni Orkestrası kurulduğu günden bu
yana bir barış orkestrası görevini üstlendi.
Gökyiğit, “Bir özelliği de bölgenin otantik
enstrümanlarını Batı’nın klasik orkestra aletleri
ile kucaklaştırıyor olması. Biz medeniyetler
çatışmasın mesajını vermek istiyoruz” diyor.
Bundan çok değil, 15 yıl önce yanı başımızda,
Avrupa’nın göbeğinde 350 bin kişi öldü, 45 bini
çocuktu... 50 bin kadın tecavüze uğradı, 2.2
milyon kişi evini terk etti, 28 bin kişi ise hâlâ
kayıp... Bugüne kadar 400’ün üzerinde toplu
mezar bulundu. Her geçen gün yeni toplu
mezarlar açığa çıkıyor.
Keşke Tekfen Filarmoni yakın gelecekte bir
barış konseri de Kudüs’te verebilse...
Tekfen Filarmoni’den Barışa Müzik ile Çağrı
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Yaz Sonunda İşsizlik
Oranı Düşecek mi?
İşsizlik Türkiye ekonomisinin, kuşkusuz, en
önemli sorunu. Şubat verileri ile toplam 3.5
milyon açık işsiz ve yüzde 14.4 işsizlik oranı
sergileyen Türkiye, istihdamsız büyüme
döneminden sonra “istihdamsız toparlanma”
süreci içine girmiş gözüküyor.
İşgücü piyasasına ilişkin verilerin teknik
detayları, sorunun gerisinde yatan istatistiksel
yöntemlerde gizli. Örneğin “işsizlik oranı”
kavramının kendisi bir dizi teknik varsayım ve
gözlemin doğrudan bir sonucu. İşsizlik oranı,
tanım olarak, toplam işsizlerin işgücü arzına
bölünmesiyle elde ediliyor. 2010 Şubat ayı
ortalamasına göre istihdam edilenlerin sayısı 21
bin 267 kişi. İşgücü arzı ise 24 milyon 831 kişi
gözüküyor. Dolayısıyla işsiz sayısı 3 milyon 564
bin kişi. Son iki rakamın bölünmesiyle yüzde 14.4
işsizlik oranı ortaya çıkıyor.
Şimdi hesabın tam can alıcı noktasına gelelim:
Türkiye’nin çalışma çağındaki 15 yaş üstü toplam
nüfusu 52 milyon 223 kişi. Ama istatistiklere göre
bu nüfusun ancak yüzde 47’si işgücü piyasasına
katılıyor. Geri kalan yüzde 53’ü, 27 milyon 392
bin kişi işgücüne katılmıyor. Nedenleri çeşitli...
Öğrenciler, ev kadınları, umudu kırıldığı için iş
aramaktan vazgeçenler, vs, vs...
Can alıcı soruyu soralım: Türkiye’de işgücüne
katılım oranı Avrupa Birliği ortalaması olan yüzde
70’e yaklaşsaydı ne olurdu? Teknik, ancak basit
ve son derece önemli bir soru. Sorunun kabaca
yanıtını bulmak için toplam işgücü arzından
istihdam edilenlerin çıkartılması gerekli. Böylece
elde edilen işsiz sayısını işgücü arzına böleceğiz.
Elimizdeki verilere göre elde ettiğimiz sonuçlar
şöyle:
Eğer işgücüne katılma oranı yüzde 50 olsaydı,
işsizlik oranı yüzde 18.6 olurdu; işgücüne katılma
oranı yüzde 55’e çıksaydı, işsizlik oranı yüzde 32
olarak tahmin edilecekti. Yani işgücüne katılım
oranının yükselmesi işsizlik oranını da arttırıyor.
Öte yandan, söz konusu oranın bir iki puan
düşmesi işsizlik oranında da önemli düşmelere
yol açıyor... Örneğin, varsayın ki işgücüne katılım
oranı yüzde 45 olarak tahmin edilse, şubat
ayındaki işsizlik oranı yüzde 9.5’e gerilemiş
gözükürdü!
Ekonomi idaresi ağustos ayına değin işsizlik
oranının yüzde 10’a düşürüleceği tahminini öne
sürerken bu tip teknik varsayımların ne denli
önemli olduğunu kuşkusuz hesaplamış durumda.
Bu tür “teknik” denemelerin dışında bir de Türk
işgücü yapısının mevsimsel özellikleri söz
konusu. Doğal olarak yaz aylarında istihdam artış
eğilimi içine giriyor. Tarımsal faaliyetlerin
hızlanması, turizm gelirlerinin artması, inşaat
sektörünün canlanması bu tip mevsimsel
konjonktüre özgü olgular. Dolayısıyla yaz ayları
tipik olarak işsizlik oranının düşüş gösterdiği bir
dönemi yansıtıyor. Zaten bu yüzden
araştırmacılar ham veriler yerine, çoğunlukla
mevsimsel etkilerden arındırılmış verileri
kullanmaya özen gösteriyorlar.
Aşağıdaki şekilde 2006’dan bu yana aylar
itibarıyla gözlenen işsizlik oranları sergileniyor.
Şekilden de izlenebileceği gibi mayıs-haziran
aylarından başlayarak kabaca ekim ayına değin
işsizlik oranı düzenli bir gerileme sergiliyor. Kış
aylarında ise zirve yapıyor.
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
Kriz döneminde 2009’un yaz aylarında
gözlenen düşüş yeterli değil; yaz ayları için
Türkiye ekonomisindeki yüzde 12’li oranlar
aslında çok yüksek sayılmalı.
Şimdi bu gözlemlerden hareketle, söz konusu
işsizlik oranı ağustos sonunda yüzde 10’a düşer
mi? Böylece ekonomi idaresi “işsizlikle
mücadelede başarılı olduğunu” iddia edebilir mi?
Ekonominin genel konjonktürü büyük olasılıkla
zaten kendi başına bir şey yapılmasa da işsizlik
oranının en azından yüzde 12’ler düzeyine
gerileyebileceğini gösteriyor. Bundan sonraki 2
puan ise kısa süreli çalışma ödeneği ya da
toplum yararına çalışma projesi kapsamında
geçici istihdamın birkaç yüz bin kişi arttırılmasıyla
sağlanabilir.
Kısa süreli çalışma programları, 2009 boyunca
istihdam arttırmaya yönelik ana strateji olarak
benimsenmişti. Program, Çalışma Bakanlığı’nca
belirlenen kıstaslara uygun kişilere 6 aya kadar
kısa dönemli istihdam sağlıyor. Programdaki
işçilerin SSK primlerinin işveren payı ve diğer
istihdam vergilerinin büyük bölümü Hazine’ce ve
İşsizlik Sigorta Fonu kaynaklarından
karşılanmakta. Ödenen günlük ücretler ise işsizlik
sigorta fonunda olduğu gibi, son dört aylık
ücretin yüzde 40’ı olarak belirlenmiş. Kısa süreli
çalışma programları 2005’te hazırlanmış idi;
ancak yoğun olarak uygulanması 2009’da
yaşandı. Programdan 2005-2008 arasında
toplam sadece 268 kişi yararlanmış iken 2009’da
Kasım ayına kadar toplam 168 bin 503 kişiye kısa
dönemli (6 aya kadar) geçici istihdam olanağı
sağlandı.
Dolayısıyla, ağustos sonunda, tam da anayasa
referandumu öncesi işsizlikle mücadelede işsizlik
oranının yüzde 10’a düşürülmesi kimseyi
şaşırtmamalı. Peki bu tür düşük ücretli ve geçici
istihdam biçimlerine dayanan politikalar
Türkiye’nin yapısal olarak kronikleşen istihdamsız
büyüme sorununa bir çözüm oluşturur mu? Ama
gerçekçi olalım, Türkiye’nin siyasi gündeminin
kolaylıkla değiştirildiği böylesi günlerde bu
sorunun ne önemi olabilir?
Hükümetin hazõrladõğõ ‘Ulusal İstihdam Stratejisi’ taslak metninde çalõşanlarõn temel talepleri yer almõyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ulusal İstihdam Stratejisi’ni (UİS) be-
lirlemek üzere geçen yõlõn ekim ayõn-
dan beri çalõştaylar ve çalõşma grupla-
rõ oluşturan AKP hükümeti, hazõrladõ-
ğõ taslak metninde işçi ve memur sen-
dikalarõnõn hiçbir temel görüş ve öne-
risine yer vermedi.
Devlet Bakanõ ve Başbakan Yar-
dõmcõsõ Ali Babacan başkanlõğõnda dün
51. toplantõsõnõ yapan Ekonomi Koor-
dinasyon Kurulu’nda (EKK) katõlõm-
cõlara sunulan taslak metinde ne Türk-
İş’in haftalõk çalõşma süresinin 40 saa-
te indirilmesi ne Hak-İş’in Aile Yardõm
Sigorta Kolu ile Düzenli Asgari Gelir
Yardõmõ Sistemi kurulmasõ ne de Tür-
kiye Esnaf ve Sanatkârlarõ Konfede-
rasyonu’nun (TESK) asgari ücretten
vergi alõnmamasõ gibi önerileri karşõ-
lõk buldu. Çalõşma ve Sosyal Güvenlik
Bakanõ Ömer Dinçer’in, ana strateji-
lerden birisinin “çalışma hayatında
kesinlikle esnekliğin sağlanması” ol-
duğunu belirtmesi dikkat çekti. Dinçer,
tek başõna esneklik değil ekonomik bü-
yümeyle birlikte esnekliğin sağlan-
masõ halinde istihdam oranlarõnda ar-
tõşõn sağlanacağõnõ savundu. Toplantõ-
da yer alan söz konusu kuruluşlar,
kendilerine sunulan taslak metne kar-
şõlõk kendi önerilerini EKK’ye ilettiler.
Devlet Bakanlarõ Cevdet Yılmaz,
Zafer Çağlayan, Maliye Bakanõ Meh-
met Şimşek, Sanayi ve Ticaret Baka-
nõ Nihat Ergün, Çalõşma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanõ Ömer Dinçer ile sen-
dikalar ve meslek örgütlerinin temsil-
cilerinin de yer aldõğõ geniş katõlõmlõ
toplantõda UİS taslak metni görüşüldü.
Taslak metne göre, işsizlik ödeneği
alanlarõn toplam işsizlere oranõ
2009’daki yüzde 13.6 seviyesinden,
2023’te yüzde 25’e yükseltilecek. İş-
sizlik ödeneği alan işsizlerin işe dönüş
süresi 2009’daki 6.2 aydan 2015’te 5
aya, 2023’te 4.5 aya düşürülecek. Ka-
dõnlarõn işgücüne katõlõm oranõ, 2009’da
yüzde 26’dan 2023’te yüzde 35’e çõ-
karõlacak. Genç işsizlik oranõ, genel iş-
sizlik oranõna yaklaştõrõlacak. Kamu
sektöründe, 34 bin 618 memur, kamu
ve özel sektörde 20 bin 420 işçi olmak
üzere toplam 55 bin 38 olan açõk özür-
lü kontenjanõnõn tamamõ iki yõl içinde
doldurulacak. Aktif işgücü politikala-
rõyla ilgili çalõşma bu ay açõklanacak.
Toplantıya katılan Türk-İş,
Hak-İş ve TESK’in istih-
dam konusunda sunduğu
önerilerden bazıları şöyle:
? Kaçak ve sigortasız işçi ça-
lıştırma önlenmeli.
? Kayıt dışı ekonomi, kayıt
altına alınmalı.
? İŞKUR’un kurumsal kap-
asitesi arttırılmalı.
? Taşeronluk sistemi sona
ermeli.
? 45 saatlik çalışma süresi
40 saate indirilmeli.
? Yüksek işsizlik bulunan
bölgelerde GAP türü özel is-
tihdam projeleri uygulan-
malı.
? Düşük gelirli tüm vatan-
daşlara “Düzenli Asgari
Gelir Yardımı Sistemi” ku-
rulmalı.
? Asgari ücretten vergi alın-
mamalı.
Novartis,
İÜ’deAr-Ge
merkezikuracak
Topluluk, sürdürülebilir kalkõnmaya destek olmak üzere enerji ve su tüketimini azalttõ
Eczacıbaşı’ndan çevreci üretim
Ekonomi Servisi - Eczacõba-
şõ Topluluğu, bağõmsõz denetim
kuruluşu PricewaterhouseCoo-
pers (PwC) tarafõndan güvence
çalõşmasõ gerçekleştirilmiş olan
konsolide enerji tüketim ve kar-
bon emisyonu rakamlarõnõ kamuo-
yu ile paylaştõ. Topluluk bazõnda
Türkiye’de bu çalõşma bir ilk.
2009 Sürdürülebilirlik Rapo-
ru’nda yer alan verilere göre, top-
luluğun Türkiye’deki üretim tesis-
lerinin konsolide enerji tüketimi,
2009’da bir önceki yõla göre yüzde
9.8 azaltõlarak 1 milyon 59 bin 836
MWh’ye gerilerken, üretimden kay-
naklanan konsolide karbon emis-
yonu da bir önceki yõla göre yüzde
9.1 düşüşle 263 bin 935 tona indi.
Eko-verimlilik çalõşmalarõ sonu-
cunda topluluğun 2009’daki kon-
solide su tüketimi de 2008’e göre
yüzde 15.4 azaltõlarak 1 milyon
651 bin 710 metreküpe geriledi.
Düzenlenen toplantõda konuşan
Eczacõbaşõ CEO’su Erdal Kara-
mercan, sürdürülebilir kalkõnma
da herkese görev düştüğünü söyle-
di. Karamercan, “İnanıyorum ki,
sürdürülebilir kalkınmanın de-
ğerleri pazar mekanizmaları içi-
ne entegre edilebilir ve kuruluş-
larımız toplumsal ve çevresel teh-
ditlere yanıt verebilecek biçimde
yönetilebilirse, gelecek nesillere
sürdürülebilir ve kaliteli bir ya-
şam sunumunda da öncü olu-
ruz” dedi. Eczacõbaşõ’nda sürdü-
rülebilir kalkõnma çalõşmalarõndan
bazõlarõ şöyle:
? VitrA’nõn kõrõk ürünleri, arõtma
çõkõş çamuru ve alçõ kalõp atõklarõ-
nõn çimento üretiminde ‘alternatif
ham madde’ olarak kullanõlmasõ
sonucunda seramik bazlõ katõ atõk-
larõn yüzde 100 geri dönüşümü
sağlandõ. VitrA’nõn arõtõmdan geç-
miş toplam atõk su geri kullanõmõ
yüzde 26’dan yüzde 50’ye çõkarõl-
dõ.
? Düşük fõrõn sõcaklõğõ ve termal
şok direnci kullanõlarak atõklar yüz-
de 30, doğalgaz kullanõmõ ise yüz-
de 15 oranõnda azaltõldõ. Karo fõrõ-
nõndaki atõk õsõ, kurutma prosesin-
de kullanõlarak doğalgaz tüketimi
yüzde 45 azaltõldõ.
? Eczacõbaşõ-Baxter’da bir litre
serum üretimi için kullanõlan su
miktarõ 1995 yõlõndan bu yana yüz-
de 91 azaltõlarak 3.2 litreye düşü-
rüldü. İpek Kâğõt’ta üretimde ton ba-
şõna kullanõlan su miktarõ üç yõlda
yüzde 26.5 azaltõldõ.
İstanbul Haber Servisi - İstanbul
Üniversitesi (İÜ) ile Novartis arasõnda ilaç
alanõnda stratejik işbirliği protokolü im-
zalandõ. Protokolle, İÜ bünyesinde ta-
mamen klinik araştõrmalar üzerinde ça-
lõşacak uzman bir kadro istihdam edilmesi
ve klinik araştõrma sayõsõnda da ciddi ar-
tõş sağlanmasõ amaçlanõyor.
Kurulacak Ar-Ge merkezinde, klinik
araştõrma çalõşmalarõ yürütülecek. An-
laşma, gelecekte Ar-Ge ve inovasyona
yönelik yeni bilimsel projeler için ilk
adõm olacak. Bu anlaşmayla sadece Ar-
Ge merkezi konusunda değil, kurumlar
arasõ karşõlõklõ eğitim-staj programlarõ ve
bilgi alõşverişi, hekim-hasta eğitim prog-
ramlarõ geliştirilmesi gibi birçok farklõ
alanda işbirliği de gerçekleştirilecek.
İş Bankası’ndan 2 milyon fidanAnelElektrik talep topluyor
Ekonomi Servisi - Türkiye İş
Bankasõ Genel Müdürü Ersin
Özince, önümüzdeki 3 yõl içinde 3
bin futbol sahasõ büyüklüğündeki
alana yaklaşõk 2 milyonu aşkõn fidan
dikeceklerini söyledi.
İş Bankasõ’nõn, Çevre ve Orman
Bakanlõğõ ile TEMA işbirliğinde
başlattõğõ “81 İlde 81 Orman”
projesi kapsamõnda Hatay’õn Hassa
ilçesinde törenle fidan dikimi
gerçekleştirildi. Özince, sorularõ
yanõtlarken de Avrupa’da krizin
derinleşmesinin etkilerinin
Türkiye’de de görüleceğini belirtti.
TEB’in Fortis Bank ile birleşmesine
yönelik sürecin “Avrupa’daki
bankacılık krizinin basit yansıması
olduğunu” ifade eden Özince,
“Birleşme ve satın almalarla
büyüme, bankacılıkta piyasa
doygunlaştıkça başvurulan en
kolay yöntemlerden biridir”
yorumunu yaptõ.
CEO Erdal Karamercan, enerji kullanõmõnõ
2009’da önceki yõla göre yüzde 9.8, karbon
emisyonunu da yüzde 9.1’e düşürdüklerini açõkladõ.
Eczacõbaşõ rakamlarõnõ paylaşmayõ sürdürecek.
Sanayide
üretim yüzde
17 arttı
Ekonomi Servisi -
Türkiye’de sanayi
üretimi nisanda 2009
yõlõnõn aynõ ayõna göre
yüzde 17 arttõ, bir
önceki aya göre yüzde
2.3 geriledi. TÜİK,
2010 yõlõ Nisan ayõ
Sanayi Üretim Endeksi
sonuçlarõnõ açõkladõ.
Sanayi üretim endeksi,
2009 yõlõ nisanda yüzde
18.7 gerilemişti.
İstanbul Sanayi Odasõ
(İSO)
Başkanõ Tanıl Küçük,
gereken önlemlerin
zamanõnda alõnmamasõ
durumunda, üretimdeki
artõşõn, giderek hõz
kestiği bir döneme
girilebileceğini belirtti.
Ekonomi Servisi - Halka arz için
nisanda düğmeye basan
AnelElektrik’in, DenizYatõrõm
liderliğinde gerçekleşecek halka
arzõnda 9-10-11 Haziran 2010
tarihlerinde 5-6 TL fiyat
aralõğõnda talep toplanacak.
7 ülkede 48 yapõnõn elektrik ve
elektromekanik taahhüdünü sunan
AnelElektrik’in halka arzõnõn yüzde
50’si yurtiçi, yüzde 50’si yurtdõşõ
kurumsal yatõrõmcõlara tahsis edildi.
AnelElektrik halka arz gelirini yeni
projelerin finansmanõnda kullanacak.
Halka arzla 80-96 milyon TL
aralõğõnda kaynak girmesi bekleniyor.
Anel Grup Başkanõ Rıdvan Çelikel,
“Yurtiçi ve yurtdışında teklif
verdiğimiz işlerin toplam tutarı 2.2
milyar dolar. Yurtdışında yine çok
uzman olduğumuz Körfez
bölgesinde yeni potansiyel iş
fırsatlarını yakından takip
ediyoruz” dedi.
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
CEVAPSIZ KALAN
TALEPLER
Zonguldak’ta düzenlenen Türkiye 17.
Kömür Kongresi’nin sonuç bildirgesi önemli
tespit ve önerileri bünyesinde barındırıyor.
“Güzel Ölüm” anlayışına ters düşüyor olsa
da dileriz birileri tarafından kale alınır. 2004-
2008 dönemini kapsayan 5 yıllık sürede
kömür madenciliği sektöründe toplam 30 bin
244 iş kazası yaşandığı belirtilen bildirgede,
kazalar sonucunda 218 işçinin yaşamını
yitirdiği, 330 işçinin de iş göremeyecek
biçimde sakatlandığı vurgulanıyor. Bu rakam
Avrupa ortalamasının yaklaşık 4.5 katı. “İş
kazalarının yüzde 98’inin önlenebilir” denilen
bildirgede yer alan öneriler ise şöyle:
- Ulusal bir madencilik politikası
oluşturulmalı.
- İthal kömür bedellerinden yüzde 1
oranında sağlanacak bir gelir, iş kazalarını ı
önleme çalışmalarında kullanılmalı.
- Teknik nezaretçinin ücretini
denetlemekle yükümlü olduğu işverenden
değil, bakanlıkça oluşturulacak bir fondan
alması sağlanmalı
- TTK asli işlerini dahi taşeronlara yaptıran
veya yaptırmak zorunda bırakılan bir kuruma
düşürülmüştür. Bu değişmeli.
‘Güzel Ölüm’ Değil Somut Bir Öneri
İşçiyi dõşlama stratejisiİşsizlik sorununun çözümün-
de bir yol haritasõ belirlemek
üzere hazõrlanan strateji taslak
metninde sendikalarõn çalõşma
sürelerinin düşürülmesi, taşe-
ronluğun kaldõrõlmasõ gibi temel
taleplerin hiçbiri bulunmuyor.
EKK’nin geniş katılımlı toplantısında işçi ve işveren kuruluşlarının görüşüne sunulan Ulusal İstihdam Stratejisi
raporunda yer alan verilere göre, işgücünün eğitim düzeyi düşük ve işgücünün temel bilgi ve becerileri yetersiz.