19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 9 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] [email protected] Kimi izler vardır yıllar geçse de asla silinmezler. Savaşın izleri de bunlardan biridir. Oğlunu kaybetmiş acılı annenin gözlerindeki hüzünde, bir müziğin notalarında, havan topları ile delik deşik edilmiş bir binanın ön cephesinde, yıkık bir köprünün kalıntılarında, bir anı kitabının tozlu sayfalarında rastlarız kimi zaman o izlere... Kimi zaman ise bir küçük mavi kelebek iz sürer bizim adımıza... Yalnızca toplu mezarlarda biten ve Artemis adı verilen bitkinin peşine düşen mavi kelebek sayesinde Saraybosna’da yeni mezarların bulunduğu söylenir. Hatta belgeseli bile yapılmıştır... Bosna’dan Filistin’e, Çeçenistan’dan Irak’a sıklıkla kana bulanan, bir çatışmadan diğerine sürüklenen bölgede bu yüzden barış çağrıları daha bir anlamlıdır. Hele bu çağrı Hazar kıyılarından Doğu Akdeniz’e 23 ülkeden müzisyenlerin, sanatçıların bir araya gelerek oluşturduğu bir orkestradan geliyorsa.... Bahsettiğimiz orkestra, Tekfen Filarmoni Orkestrası. Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Filistin, Gürcistan, Irak, İran, İsrail, Kazakistan, Kırgızistan, Lübnan, Mısır, Moldova, Romanya, Rusya, Suriye, Türkiye, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün, Özbekistan ve Yunanistan’dan sanatçılar Saraybosna’nın Srebrenica şehrinde 15 yıl önce yaşanan ve 8 bin insanın yaşamını kaybettiği akıl almaz katliamın insanlık tarafından daima hatırlanması adına bestelenen Srebrenica Inferno (Cehennemi) oratoryosunun dünya prömiyerini şef Saim Akçıl yönetiminde, TRT İstanbul Gençlik Korosu ile birlikte 6 Temmuz’da İstanbul’da seslendirecek. Aynı konser 10 Temmuz’da Saraybosna’da tekrarlanacak. Oratoryonun bestecisi Boşnak kökenli Hırvat Djelo Jusic, söz yazarı ise Boşnak Cemalettin Latiç. Tekfen’in kurucu ortaklarından Nihat Gökyiğit’ten bize oratoryonun öyküsünü anlatırken “Bu konser bölge sanatçılarının barışa çağrısıdır. İsrail ile yaşanan dram, Gazze ablukası sivil toplum kuruluşlarının önemini ortaya koyuyor” diyor. Gerçekten de 1992 yılında Karadeniz Oda Orkestrası olarak kurulan, zaman içinde büyüyen Tekfen Filarmoni Orkestrası kurulduğu günden bu yana bir barış orkestrası görevini üstlendi. Gökyiğit, “Bir özelliği de bölgenin otantik enstrümanlarını Batı’nın klasik orkestra aletleri ile kucaklaştırıyor olması. Biz medeniyetler çatışmasın mesajını vermek istiyoruz” diyor. Bundan çok değil, 15 yıl önce yanı başımızda, Avrupa’nın göbeğinde 350 bin kişi öldü, 45 bini çocuktu... 50 bin kadın tecavüze uğradı, 2.2 milyon kişi evini terk etti, 28 bin kişi ise hâlâ kayıp... Bugüne kadar 400’ün üzerinde toplu mezar bulundu. Her geçen gün yeni toplu mezarlar açığa çıkıyor. Keşke Tekfen Filarmoni yakın gelecekte bir barış konseri de Kudüs’te verebilse... Tekfen Filarmoni’den Barışa Müzik ile Çağrı EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Yaz Sonunda İşsizlik Oranı Düşecek mi? İşsizlik Türkiye ekonomisinin, kuşkusuz, en önemli sorunu. Şubat verileri ile toplam 3.5 milyon açık işsiz ve yüzde 14.4 işsizlik oranı sergileyen Türkiye, istihdamsız büyüme döneminden sonra “istihdamsız toparlanma” süreci içine girmiş gözüküyor. İşgücü piyasasına ilişkin verilerin teknik detayları, sorunun gerisinde yatan istatistiksel yöntemlerde gizli. Örneğin “işsizlik oranı” kavramının kendisi bir dizi teknik varsayım ve gözlemin doğrudan bir sonucu. İşsizlik oranı, tanım olarak, toplam işsizlerin işgücü arzına bölünmesiyle elde ediliyor. 2010 Şubat ayı ortalamasına göre istihdam edilenlerin sayısı 21 bin 267 kişi. İşgücü arzı ise 24 milyon 831 kişi gözüküyor. Dolayısıyla işsiz sayısı 3 milyon 564 bin kişi. Son iki rakamın bölünmesiyle yüzde 14.4 işsizlik oranı ortaya çıkıyor. Şimdi hesabın tam can alıcı noktasına gelelim: Türkiye’nin çalışma çağındaki 15 yaş üstü toplam nüfusu 52 milyon 223 kişi. Ama istatistiklere göre bu nüfusun ancak yüzde 47’si işgücü piyasasına katılıyor. Geri kalan yüzde 53’ü, 27 milyon 392 bin kişi işgücüne katılmıyor. Nedenleri çeşitli... Öğrenciler, ev kadınları, umudu kırıldığı için iş aramaktan vazgeçenler, vs, vs... Can alıcı soruyu soralım: Türkiye’de işgücüne katılım oranı Avrupa Birliği ortalaması olan yüzde 70’e yaklaşsaydı ne olurdu? Teknik, ancak basit ve son derece önemli bir soru. Sorunun kabaca yanıtını bulmak için toplam işgücü arzından istihdam edilenlerin çıkartılması gerekli. Böylece elde edilen işsiz sayısını işgücü arzına böleceğiz. Elimizdeki verilere göre elde ettiğimiz sonuçlar şöyle: Eğer işgücüne katılma oranı yüzde 50 olsaydı, işsizlik oranı yüzde 18.6 olurdu; işgücüne katılma oranı yüzde 55’e çıksaydı, işsizlik oranı yüzde 32 olarak tahmin edilecekti. Yani işgücüne katılım oranının yükselmesi işsizlik oranını da arttırıyor. Öte yandan, söz konusu oranın bir iki puan düşmesi işsizlik oranında da önemli düşmelere yol açıyor... Örneğin, varsayın ki işgücüne katılım oranı yüzde 45 olarak tahmin edilse, şubat ayındaki işsizlik oranı yüzde 9.5’e gerilemiş gözükürdü! Ekonomi idaresi ağustos ayına değin işsizlik oranının yüzde 10’a düşürüleceği tahminini öne sürerken bu tip teknik varsayımların ne denli önemli olduğunu kuşkusuz hesaplamış durumda. Bu tür “teknik” denemelerin dışında bir de Türk işgücü yapısının mevsimsel özellikleri söz konusu. Doğal olarak yaz aylarında istihdam artış eğilimi içine giriyor. Tarımsal faaliyetlerin hızlanması, turizm gelirlerinin artması, inşaat sektörünün canlanması bu tip mevsimsel konjonktüre özgü olgular. Dolayısıyla yaz ayları tipik olarak işsizlik oranının düşüş gösterdiği bir dönemi yansıtıyor. Zaten bu yüzden araştırmacılar ham veriler yerine, çoğunlukla mevsimsel etkilerden arındırılmış verileri kullanmaya özen gösteriyorlar. Aşağıdaki şekilde 2006’dan bu yana aylar itibarıyla gözlenen işsizlik oranları sergileniyor. Şekilden de izlenebileceği gibi mayıs-haziran aylarından başlayarak kabaca ekim ayına değin işsizlik oranı düzenli bir gerileme sergiliyor. Kış aylarında ise zirve yapıyor. Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Kriz döneminde 2009’un yaz aylarında gözlenen düşüş yeterli değil; yaz ayları için Türkiye ekonomisindeki yüzde 12’li oranlar aslında çok yüksek sayılmalı. Şimdi bu gözlemlerden hareketle, söz konusu işsizlik oranı ağustos sonunda yüzde 10’a düşer mi? Böylece ekonomi idaresi “işsizlikle mücadelede başarılı olduğunu” iddia edebilir mi? Ekonominin genel konjonktürü büyük olasılıkla zaten kendi başına bir şey yapılmasa da işsizlik oranının en azından yüzde 12’ler düzeyine gerileyebileceğini gösteriyor. Bundan sonraki 2 puan ise kısa süreli çalışma ödeneği ya da toplum yararına çalışma projesi kapsamında geçici istihdamın birkaç yüz bin kişi arttırılmasıyla sağlanabilir. Kısa süreli çalışma programları, 2009 boyunca istihdam arttırmaya yönelik ana strateji olarak benimsenmişti. Program, Çalışma Bakanlığı’nca belirlenen kıstaslara uygun kişilere 6 aya kadar kısa dönemli istihdam sağlıyor. Programdaki işçilerin SSK primlerinin işveren payı ve diğer istihdam vergilerinin büyük bölümü Hazine’ce ve İşsizlik Sigorta Fonu kaynaklarından karşılanmakta. Ödenen günlük ücretler ise işsizlik sigorta fonunda olduğu gibi, son dört aylık ücretin yüzde 40’ı olarak belirlenmiş. Kısa süreli çalışma programları 2005’te hazırlanmış idi; ancak yoğun olarak uygulanması 2009’da yaşandı. Programdan 2005-2008 arasında toplam sadece 268 kişi yararlanmış iken 2009’da Kasım ayına kadar toplam 168 bin 503 kişiye kısa dönemli (6 aya kadar) geçici istihdam olanağı sağlandı. Dolayısıyla, ağustos sonunda, tam da anayasa referandumu öncesi işsizlikle mücadelede işsizlik oranının yüzde 10’a düşürülmesi kimseyi şaşırtmamalı. Peki bu tür düşük ücretli ve geçici istihdam biçimlerine dayanan politikalar Türkiye’nin yapısal olarak kronikleşen istihdamsız büyüme sorununa bir çözüm oluşturur mu? Ama gerçekçi olalım, Türkiye’nin siyasi gündeminin kolaylıkla değiştirildiği böylesi günlerde bu sorunun ne önemi olabilir? Hükümetin hazõrladõğõ ‘Ulusal İstihdam Stratejisi’ taslak metninde çalõşanlarõn temel talepleri yer almõyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ulusal İstihdam Stratejisi’ni (UİS) be- lirlemek üzere geçen yõlõn ekim ayõn- dan beri çalõştaylar ve çalõşma grupla- rõ oluşturan AKP hükümeti, hazõrladõ- ğõ taslak metninde işçi ve memur sen- dikalarõnõn hiçbir temel görüş ve öne- risine yer vermedi. Devlet Bakanõ ve Başbakan Yar- dõmcõsõ Ali Babacan başkanlõğõnda dün 51. toplantõsõnõ yapan Ekonomi Koor- dinasyon Kurulu’nda (EKK) katõlõm- cõlara sunulan taslak metinde ne Türk- İş’in haftalõk çalõşma süresinin 40 saa- te indirilmesi ne Hak-İş’in Aile Yardõm Sigorta Kolu ile Düzenli Asgari Gelir Yardõmõ Sistemi kurulmasõ ne de Tür- kiye Esnaf ve Sanatkârlarõ Konfede- rasyonu’nun (TESK) asgari ücretten vergi alõnmamasõ gibi önerileri karşõ- lõk buldu. Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanõ Ömer Dinçer’in, ana strateji- lerden birisinin “çalışma hayatında kesinlikle esnekliğin sağlanması” ol- duğunu belirtmesi dikkat çekti. Dinçer, tek başõna esneklik değil ekonomik bü- yümeyle birlikte esnekliğin sağlan- masõ halinde istihdam oranlarõnda ar- tõşõn sağlanacağõnõ savundu. Toplantõ- da yer alan söz konusu kuruluşlar, kendilerine sunulan taslak metne kar- şõlõk kendi önerilerini EKK’ye ilettiler. Devlet Bakanlarõ Cevdet Yılmaz, Zafer Çağlayan, Maliye Bakanõ Meh- met Şimşek, Sanayi ve Ticaret Baka- nõ Nihat Ergün, Çalõşma ve Sosyal Gü- venlik Bakanõ Ömer Dinçer ile sen- dikalar ve meslek örgütlerinin temsil- cilerinin de yer aldõğõ geniş katõlõmlõ toplantõda UİS taslak metni görüşüldü. Taslak metne göre, işsizlik ödeneği alanlarõn toplam işsizlere oranõ 2009’daki yüzde 13.6 seviyesinden, 2023’te yüzde 25’e yükseltilecek. İş- sizlik ödeneği alan işsizlerin işe dönüş süresi 2009’daki 6.2 aydan 2015’te 5 aya, 2023’te 4.5 aya düşürülecek. Ka- dõnlarõn işgücüne katõlõm oranõ, 2009’da yüzde 26’dan 2023’te yüzde 35’e çõ- karõlacak. Genç işsizlik oranõ, genel iş- sizlik oranõna yaklaştõrõlacak. Kamu sektöründe, 34 bin 618 memur, kamu ve özel sektörde 20 bin 420 işçi olmak üzere toplam 55 bin 38 olan açõk özür- lü kontenjanõnõn tamamõ iki yõl içinde doldurulacak. Aktif işgücü politikala- rõyla ilgili çalõşma bu ay açõklanacak. Toplantıya katılan Türk-İş, Hak-İş ve TESK’in istih- dam konusunda sunduğu önerilerden bazıları şöyle: ? Kaçak ve sigortasız işçi ça- lıştırma önlenmeli. ? Kayıt dışı ekonomi, kayıt altına alınmalı. ? İŞKUR’un kurumsal kap- asitesi arttırılmalı. ? Taşeronluk sistemi sona ermeli. ? 45 saatlik çalışma süresi 40 saate indirilmeli. ? Yüksek işsizlik bulunan bölgelerde GAP türü özel is- tihdam projeleri uygulan- malı. ? Düşük gelirli tüm vatan- daşlara “Düzenli Asgari Gelir Yardımı Sistemi” ku- rulmalı. ? Asgari ücretten vergi alın- mamalı. Novartis, İÜ’deAr-Ge merkezikuracak Topluluk, sürdürülebilir kalkõnmaya destek olmak üzere enerji ve su tüketimini azalttõ Eczacıbaşı’ndan çevreci üretim Ekonomi Servisi - Eczacõba- şõ Topluluğu, bağõmsõz denetim kuruluşu PricewaterhouseCoo- pers (PwC) tarafõndan güvence çalõşmasõ gerçekleştirilmiş olan konsolide enerji tüketim ve kar- bon emisyonu rakamlarõnõ kamuo- yu ile paylaştõ. Topluluk bazõnda Türkiye’de bu çalõşma bir ilk. 2009 Sürdürülebilirlik Rapo- ru’nda yer alan verilere göre, top- luluğun Türkiye’deki üretim tesis- lerinin konsolide enerji tüketimi, 2009’da bir önceki yõla göre yüzde 9.8 azaltõlarak 1 milyon 59 bin 836 MWh’ye gerilerken, üretimden kay- naklanan konsolide karbon emis- yonu da bir önceki yõla göre yüzde 9.1 düşüşle 263 bin 935 tona indi. Eko-verimlilik çalõşmalarõ sonu- cunda topluluğun 2009’daki kon- solide su tüketimi de 2008’e göre yüzde 15.4 azaltõlarak 1 milyon 651 bin 710 metreküpe geriledi. Düzenlenen toplantõda konuşan Eczacõbaşõ CEO’su Erdal Kara- mercan, sürdürülebilir kalkõnma da herkese görev düştüğünü söyle- di. Karamercan, “İnanıyorum ki, sürdürülebilir kalkınmanın de- ğerleri pazar mekanizmaları içi- ne entegre edilebilir ve kuruluş- larımız toplumsal ve çevresel teh- ditlere yanıt verebilecek biçimde yönetilebilirse, gelecek nesillere sürdürülebilir ve kaliteli bir ya- şam sunumunda da öncü olu- ruz” dedi. Eczacõbaşõ’nda sürdü- rülebilir kalkõnma çalõşmalarõndan bazõlarõ şöyle: ? VitrA’nõn kõrõk ürünleri, arõtma çõkõş çamuru ve alçõ kalõp atõklarõ- nõn çimento üretiminde ‘alternatif ham madde’ olarak kullanõlmasõ sonucunda seramik bazlõ katõ atõk- larõn yüzde 100 geri dönüşümü sağlandõ. VitrA’nõn arõtõmdan geç- miş toplam atõk su geri kullanõmõ yüzde 26’dan yüzde 50’ye çõkarõl- dõ. ? Düşük fõrõn sõcaklõğõ ve termal şok direnci kullanõlarak atõklar yüz- de 30, doğalgaz kullanõmõ ise yüz- de 15 oranõnda azaltõldõ. Karo fõrõ- nõndaki atõk õsõ, kurutma prosesin- de kullanõlarak doğalgaz tüketimi yüzde 45 azaltõldõ. ? Eczacõbaşõ-Baxter’da bir litre serum üretimi için kullanõlan su miktarõ 1995 yõlõndan bu yana yüz- de 91 azaltõlarak 3.2 litreye düşü- rüldü. İpek Kâğõt’ta üretimde ton ba- şõna kullanõlan su miktarõ üç yõlda yüzde 26.5 azaltõldõ. İstanbul Haber Servisi - İstanbul Üniversitesi (İÜ) ile Novartis arasõnda ilaç alanõnda stratejik işbirliği protokolü im- zalandõ. Protokolle, İÜ bünyesinde ta- mamen klinik araştõrmalar üzerinde ça- lõşacak uzman bir kadro istihdam edilmesi ve klinik araştõrma sayõsõnda da ciddi ar- tõş sağlanmasõ amaçlanõyor. Kurulacak Ar-Ge merkezinde, klinik araştõrma çalõşmalarõ yürütülecek. An- laşma, gelecekte Ar-Ge ve inovasyona yönelik yeni bilimsel projeler için ilk adõm olacak. Bu anlaşmayla sadece Ar- Ge merkezi konusunda değil, kurumlar arasõ karşõlõklõ eğitim-staj programlarõ ve bilgi alõşverişi, hekim-hasta eğitim prog- ramlarõ geliştirilmesi gibi birçok farklõ alanda işbirliği de gerçekleştirilecek. İş Bankası’ndan 2 milyon fidanAnelElektrik talep topluyor Ekonomi Servisi - Türkiye İş Bankasõ Genel Müdürü Ersin Özince, önümüzdeki 3 yõl içinde 3 bin futbol sahasõ büyüklüğündeki alana yaklaşõk 2 milyonu aşkõn fidan dikeceklerini söyledi. İş Bankasõ’nõn, Çevre ve Orman Bakanlõğõ ile TEMA işbirliğinde başlattõğõ “81 İlde 81 Orman” projesi kapsamõnda Hatay’õn Hassa ilçesinde törenle fidan dikimi gerçekleştirildi. Özince, sorularõ yanõtlarken de Avrupa’da krizin derinleşmesinin etkilerinin Türkiye’de de görüleceğini belirtti. TEB’in Fortis Bank ile birleşmesine yönelik sürecin “Avrupa’daki bankacılık krizinin basit yansıması olduğunu” ifade eden Özince, “Birleşme ve satın almalarla büyüme, bankacılıkta piyasa doygunlaştıkça başvurulan en kolay yöntemlerden biridir” yorumunu yaptõ. CEO Erdal Karamercan, enerji kullanõmõnõ 2009’da önceki yõla göre yüzde 9.8, karbon emisyonunu da yüzde 9.1’e düşürdüklerini açõkladõ. Eczacõbaşõ rakamlarõnõ paylaşmayõ sürdürecek. Sanayide üretim yüzde 17 arttı Ekonomi Servisi - Türkiye’de sanayi üretimi nisanda 2009 yõlõnõn aynõ ayõna göre yüzde 17 arttõ, bir önceki aya göre yüzde 2.3 geriledi. TÜİK, 2010 yõlõ Nisan ayõ Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarõnõ açõkladõ. Sanayi üretim endeksi, 2009 yõlõ nisanda yüzde 18.7 gerilemişti. İstanbul Sanayi Odasõ (İSO) Başkanõ Tanıl Küçük, gereken önlemlerin zamanõnda alõnmamasõ durumunda, üretimdeki artõşõn, giderek hõz kestiği bir döneme girilebileceğini belirtti. Ekonomi Servisi - Halka arz için nisanda düğmeye basan AnelElektrik’in, DenizYatõrõm liderliğinde gerçekleşecek halka arzõnda 9-10-11 Haziran 2010 tarihlerinde 5-6 TL fiyat aralõğõnda talep toplanacak. 7 ülkede 48 yapõnõn elektrik ve elektromekanik taahhüdünü sunan AnelElektrik’in halka arzõnõn yüzde 50’si yurtiçi, yüzde 50’si yurtdõşõ kurumsal yatõrõmcõlara tahsis edildi. AnelElektrik halka arz gelirini yeni projelerin finansmanõnda kullanacak. Halka arzla 80-96 milyon TL aralõğõnda kaynak girmesi bekleniyor. Anel Grup Başkanõ Rıdvan Çelikel, “Yurtiçi ve yurtdışında teklif verdiğimiz işlerin toplam tutarı 2.2 milyar dolar. Yurtdışında yine çok uzman olduğumuz Körfez bölgesinde yeni potansiyel iş fırsatlarını yakından takip ediyoruz” dedi. B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K CEVAPSIZ KALAN TALEPLER Zonguldak’ta düzenlenen Türkiye 17. Kömür Kongresi’nin sonuç bildirgesi önemli tespit ve önerileri bünyesinde barındırıyor. “Güzel Ölüm” anlayışına ters düşüyor olsa da dileriz birileri tarafından kale alınır. 2004- 2008 dönemini kapsayan 5 yıllık sürede kömür madenciliği sektöründe toplam 30 bin 244 iş kazası yaşandığı belirtilen bildirgede, kazalar sonucunda 218 işçinin yaşamını yitirdiği, 330 işçinin de iş göremeyecek biçimde sakatlandığı vurgulanıyor. Bu rakam Avrupa ortalamasının yaklaşık 4.5 katı. “İş kazalarının yüzde 98’inin önlenebilir” denilen bildirgede yer alan öneriler ise şöyle: - Ulusal bir madencilik politikası oluşturulmalı. - İthal kömür bedellerinden yüzde 1 oranında sağlanacak bir gelir, iş kazalarını ı önleme çalışmalarında kullanılmalı. - Teknik nezaretçinin ücretini denetlemekle yükümlü olduğu işverenden değil, bakanlıkça oluşturulacak bir fondan alması sağlanmalı - TTK asli işlerini dahi taşeronlara yaptıran veya yaptırmak zorunda bırakılan bir kuruma düşürülmüştür. Bu değişmeli. ‘Güzel Ölüm’ Değil Somut Bir Öneri İşçiyi dõşlama stratejisiİşsizlik sorununun çözümün- de bir yol haritasõ belirlemek üzere hazõrlanan strateji taslak metninde sendikalarõn çalõşma sürelerinin düşürülmesi, taşe- ronluğun kaldõrõlmasõ gibi temel taleplerin hiçbiri bulunmuyor. EKK’nin geniş katılımlı toplantısında işçi ve işveren kuruluşlarının görüşüne sunulan Ulusal İstihdam Stratejisi raporunda yer alan verilere göre, işgücünün eğitim düzeyi düşük ve işgücünün temel bilgi ve becerileri yetersiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle