Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2010 SALI
16 EKONOMİ
CMYB
C M Y B
İsrail’le yaşanan son krizden
sonraki hava sanki iki ülkenin tüm
siyasi, ekonomik ilişkileri
bitecekmiş gibi bir intiba verdi.
Oysa iki ülkenin mevcut ekonomik
ilişkileri, kavganın uzun boylu
sürmeyeceğini bize gösteriyor. Dış
politikada ne yaparsanız yapın, ne
kadar kavga ederseniz edin,
sonunda ekonomi belirleyici
oluyor. Hatırlayacaksınız kısa bir
süre önce İsrail’in OECD üyeliği,
Türkiye’nin veto yetkisi olmasına
ve “one minute” soğukluğuna
rağmen kabul edildi.
14 Mayıs 1948’de kurulan İsrail,
7.2 milyon nüfusu ile İstanbul’un
yarısına denk gelmektedir.
Nüfusun yüzde 76.4’ü Musevi,
yüzde 16’sı Müslümanlardan
oluşmaktadır. İsrail IBRD, OECD,
IMF, BM, UNCTAD ve DTÖ’ye
üyedir.
Enerji üretimi 4.87 milyar
kw/saat, kanıtlanmış petrol
rezervleri 1.94 milyar varil (2008
tahmini), doğalgaz üretimi 2.35
milyar m3/yıl, doğalgaz rezervi
30.44 milyar m3, günlük petrol
üretimi 292.300 varildir (2008 yılı).
GSMH’si 205 milyar dolar (2008
yılı). GSMH sektörel dağılımı
şöyledir: Narenciye, sebze ve
pamuktan oluşan tarım yüzde 2.7,
yüksek teknoloji projeleri
(havacılık, haberleşme, tıbbi
elektronik cihazları, fiber optikler),
kâğıt ve kereste ürünleri, tütün,
kimyasal ürünler, plastik, elmas
işlemeciliğinden oluşan sanayi
yüzde 31.7, hizmetler 65.6 payla
yer almaktadır.
İthalatı 65.1 ihracatı 60.9 milyar
dolardan ibarettir. Başlıca ihraç
ürünleri mücevher, kimya sanayi
ürünleri, makine ve elektronik
cihazlar, tıbbi cihazlar, havacılık
sanayi ürünleri olup ihracatında
önemli beş ülke ABD, Belçika,
Hong-Kong, Hindistan,
Hollanda’dır.
İthal ürünleri ise başta petrol
olmak üzere hammaddeler,
işlenmemiş elmas,
gıda maddeleri, tekstil
ürünleri, taşıtlardır.
İthalatında önde gelen
beş ülke ABD, Belçika,
Çin, İsviçre,
Almanya’dır.
Son üç yılın
ekonomik göstergelerine
bakıldığında İsrail son ekonomik
krizden etkilenmiş gözükmektedir.
İşsizlik artmış ve sanayi kesimi kriz
nedeniyle sıkıntı yaşamaktadır.
Tekstil sektörü İsrail’in
kuruluşundan beri en büyük
sıkıntıyı 2008 yılında yaşamıştır.
2008 yılı banka kesimi için çok
zor bir yıl olmuş, en büyük beş
banka, Leumi, Hapoalim,
Mizrahi-Tefahot, Discount ve
Habenleumi’nin kazançları
2007 yılına kıyasla yüzde 97.7
düşüş göstererek toplam 205
milyon İsrail Şekeli (NIS) olarak
gerçekleşmiştir.
İsrail bütçesi 2006 yılında 41.5
NIS açık vermiştir. Bu yüzde 6
oranında bir açık demektir. 2010
bütçe açığının yüzde 5.5 olacağı
tahmin edilmektedir.
İsrail ile Türkiye arasındaki ticaret
hacmi 2001 yılından itibaren devamlı
artmıştır. Dış ticaret hacmi 2008’de
3.4 milyar dolara yükselmiştir.
İsrail’e başlıca motorlu taşıt,
traktör, demir-çelik, elektrikli
makine, demir ve çelikten mamul
makine, kâğıt ve karton, nükleer
reaktörler ve kazanlar, örülmemiş
giyim eşyası ve aksesuvarlar,
seramik mamulleri satmaktayız.
İsrail’den belli başlı aldığımız mallar:
Plastikler, petro-kimya ürünleri,
motorlu kara taşıtlarıdır.
Müteahhitlik firmalarımızın İsrail’de
bugüne kadar üstlendikleri 104 adet
projenin toplam değeri 580 milyon
dolardır. Yılmazlar İnşaat, İsrail’de
faaliyet gösteren en büyük Türk
müteahhitlik firmasıdır. Savunma
Bakanlığı binaları, önemli altyapı
inşaatları ve İsrail’in en önemli iş ve
konut projelerini üstlenmektedir.
Görüldüğü gibi İsrail küçük bir
ülke gibi gözükmekle birlikte ABD ile
girift olan ekonomik gücü ve
ticari ilişkilerimiz, yaptığımız
anlaşmalar, tükürdüğümüzü
yalamamak için, diplomatik
anlamda yüce Türk milletinin
onurunu da koruyarak daha
dikkatli olmamız gerektiğini
ortaya koyuyor
Kaynak: DTM
İsrail’in Ekonomisi ve Ticari İlişkilerimiz
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Yardım İnsani,
Amaç İslami
Bir hafta boyunca, profesyonel gazetecilik
sorumluluğunu katarak, olup biteni izleme,
gözlemlemenin sonunda, medya çağı üslubu,
slogancılığında ulaşabildiğim sonuca “Yardım
insani, amaç islami” diyebilirim.
Aslında evrensel insan hakları kavramında,
yardımın kendisinin de, amacının da ideolojik
rengi yoktur. Günümüzde en özenli evrensel insan
hakları örgütlenmelerinin bile bunu
başarabildiklerini söyleyemiyoruz. Zengin Kuzey
dünyasından, örgütlenmelerinden gücünü alan
insan hakları örgütlenmelerinin, bu ülkelerin
işledikleri insan hakları suçlarına karşı savaşımda
yeterince güçlü olamamaları doğal. Yani 1980’li
yıllarda, 12 Eylül sürecinde İnsan Hakları
Derneği’nin Türkiye’de kuruluşunda görev almış,
yönetiminde yıllarca çalışmış biri olarak bizim için
çok değerli olan uluslararası örgütlerin desteği,
duyarlılığının Irak, Afganistan işgalleri, İsrail’in
insan hakları ihlalerine karşı anlamlı duruş,
raporlara karşın yeterince etkin, duyarlı
uluslararası savaşım verilebildiğini söyleme
olanağı yok.
Kaldı ki günümüz değerler erozyonu, kavramlar
karmaşasında insan haklarının tek ölçütü olması
gereken, evrensel “temel hak ve özgürlükler”
belgesi ekseninde insan hakları, özgürlüklerinin
yerini; ayrımcılık tohumlarının ekilmesi ile...
Yüzyıllar gerisinde kalmış olması gereken ilkellikte
ırkçı, dinci savaşların tohumları saçıldıkça... İnsan
hakları suçlarının yükselişi ile atbaşı, “benim için,
ırkım, dinim, mezhebim için.. insan hakları”
algılaması, örgütlenmeleri aldı başını yürüdü...
Zaten kendimiz için “düşman” algılamasını
bilinçaltımızdan kazıyamamışken, tehdit
gördüğünüz örgütlenmeler karşısında,
önyargılarınızdan arınıp evrensel insan hakları
ölçütleri içinde, insan haklarının savunuculuğunu
yapmak yeterince zor bir işken özgürleşme ile
ayrımcılığın birbirine karıştığı kavram
karmaşasında, sizin mezhebinize uygun insan
hakları örgütlenmeleri türedikçe işler sözcüklerin
tam anlamı ile “arapsaçına” dönüveriyor..
Adlarını, kimliklerini, farklı duyarlılıklarını
bildiğim, ilk aklıma gelenleri kâğıda yazdığımda,
bir tek Türkiye’deki evrensel bağlantılı en
büyüklerinin listesi, adları bile bu söylediğim
çıplak sonucu çok çarpıcı ortaya koymaya yetip
artıyor; kuruluş amaçları, ilkelerinde aksi söyeniyor
olsa bile, bir çatı altında ayrımsız, eş standartlı
örgütlenmeye gerçek tek bir örnek vermek
zorken, Kürtçü-Türkçü-İslamcı, dahası mezhep,
ideolojik ayrışmalar ekseninde bir dizi insan hakkı
örgütlenmesi var. Elbette sivil toplum
örgütlenmeleri olarak birbirleriyle savaşım içinde
olan siyasal, ideolojik örgütlenmelerden ayrışmış
olarak, insana yardım eksenli çalışmaları ön
planda. Sonuçta bu örgütler eliyle yapılan
yardımların insani olmadığını söyleme olanağı
yoksa da yardımdan yararlandırmada ayrımcılığın
yanında, ideolojik amaç ayrımcılığını da yok
sayma olanağı yok...
İşte İHH de aynı ölçeklerde, galiba da radikal
İslami kimliğiyle öne çıkanlar arasında bir yerlerde;
insan hakları dayanışmasını geniş eksenli, çok
renkli, kimlikli tutmada, ciddi çaba göstermesinin
yanında, hem yardımları yönlendirdiği merkezler
hem de ideolojik amaçlarıyla İslami, hatta
Hamas’a yakınlıkta, kimliğini saklamadan
gerçekleştirdiği bir dizi eylemle tanınıyor...
Türkiye’nin uluslararası konumunu
değiştirebilecek içerikteki gelişmelere yol açan
son eylemine gelince... Yönetim kadrolarının
gerek yola çıkarken, gerekse İsrail terör
operasyonu sonrası söylem, eylem, amaç, hedef
açıklamaları ile kimliği apaçık ortada... Gerçi örgüt
sorgulandığında deneyimli sözcülerinin evrensel
insan hakları standartlarını titizlikle öne
çıkarmadaki başarıları yadsınamaz, ancak tüm
sokak etkinliği, cenaze törenlerinde hedef
kitlelerine verme gereği duydukları mesajlara asıl
bakmak gerek. Çok net Siyonizmi yok etme,
Gazze’ye özgürlük savaşımında, Hamas’ın
yanında... Ölenlerin şehadetleri üzerinden
kampanya, mesajlar, sloganlar ön planda...
Erdoğan hükümeti icraatlarına tam da bu
noktadan yaklaşılırken, davaları uğruna gönüllü
şehit düşenlerin kanı ile yakalanan bu fırsatın asla
kaçırılamayacağının altı çiziliyor. Başbakan
Erdoğan’ın Hamas’a, Gazze’ye, İsrail’e ilişkin
söylemleri bir bir sayılarak geri dönüşün
olamayacağı bir yola gelindiğinden söz ediliyor...
Başbakan Erdoğan, AKP yönetim kadroları bu
olayın üzerinden ne kadarı ile bağımsız, kendi dış,
galiba da iç politika ağırlıklı çıkar hesaplarını
yapabiliyorlar? Ne kadarı ile rüzgâra kapılmış
sürükleniyor ya da esen rüzgârları istedikleri
rotada gitmek üzere yelkenlerini şişirmede
kullanabiliyorlar? Yandaş medya, yorumcuları,
cemaat örgütü liderleri bu sorulara yanıt arayan
tartışmalarında, bizim sonuçlarını göremeden
yanıtlarını veremeyeceğimiz, ülkemizin geleceği
adına kaygı ile izlediğimiz gelişmelere yönelik,
birbirlerinin zıddı tezlerle karşımıza çıkıyorlar.
Kaygılarımız katlanıyor...
soner@cumhuriyet.com.tr
GSYİH KBMG Büyüme Mal İhracatı Mal İthalatı Enflasyon
(Milyar (Bin (%) (Milyar $) (Milyar $) (%)
$) dolar)
2006 140 18.4 5.2 46.4 47.8 -0.1
2007 150 22.3 5.3 48.6 52.8 0.5
2008 188 27.3 4.4 60.9 65.1 3.8
YILLAR İHRACAT İTHALAT HACİM DENGE
(1000 dolar) (1000 dolar) (1000 dolar) (1000 dolar)
2006 1.529.158 782.149 2.311.307 747.009
2007 1.658.195 1.081.743 2.739.938 576.452
2008 1.935.243 1.441.760 3.377.003 493.483
Macaristan’õn mali durumunun açõğa çõkmasõ ile yeniden alevlenen korkular küresel piyasalarõ dibe çekti
Cuma günü istihdam
verilerinin düşük gelmesi ile
ABD’de patlayan ve
Macaristan’a yönelik
endişeler yüzünden Avrupa’yõ
saran satõş dalgasõ dün de
sürdü. Avro/dolar 1.19’un
altõna düştü. İçerde ise İMKB
ilk seansta yaklaşõk yüzde 2
değer kaybetti.
Ekonomi Servisi - Cuma öğleden
sonra gelen ABD verileri ve Ma-
caristan’õn Yunanistan’a benzer so-
runlarõ olduğunu açõklamasõnõn ar-
dõndan Avro Bölgesi’nde büyüyen
borç endişeleri dün de kâbus gibi
çöktü. Avrupa borsalarõnda önem-
li düşüşler gözlenirken, en büyük ka-
yõplar banka hisselerinde gerçekleşti.
İMKB ilk seanstaki yüzde 2’ye varan
kayõplarla birlikte 54 binin altõna ge-
rilerken, gün sonunda hafif topar-
lanarak 54 bin 307 puandan kapandõ.
Macaristan’da yeni hükümetin yet-
kililerinin, daha önceki iktidarõn
vergi gelirlerini olduğundan yüksek
beyan edip bütçe açõğõnõ daha az
gösterdiği suçlamalarõ, Yunanis-
tan’daki krizin benzerinin burada da
ortaya çõkacağõ kaygõsõnõ arttõrmõş-
tõ. Cuma günü piyasalarda artan ger-
ginlik dün ise tavan yaptõ.
Asya’da keskin düşüş
Hem ABD hem de Avrupa tarafõndan
gelen olumsuz haberler dün Asya
borsalarõnda etkisini göstererek sert
düşüşler yaşanmasõna neden oldu.
Japonya’da Nikkei 225 Endeksi
yüzde 3.84 değer kaybederken,
Hong Kong borsasõ yüzde 2.4,
Avustralya borsasõ yüzde 2.7, Hin-
distan borsasõ yüzde 2.9, Güney Ko-
re borsasõ yüzde 1.9 düştü. Çin’de de
borsa son 13 ayõn en düşük düzeyin-
den kapandõ. Borsanõn gerilemesinde,
Pekin yönetiminin, konut sektörü kre-
di koşullarõnõ sõkõlaştõrmasõnõn, eko-
nomik büyümeyi olumsuz etkileye-
bileceği kaygõlarõ etkili oldu.
Avro Bölgesi’ne dair borç endişelerinin
artmasõ Avrupa’da da keskin düşüş ge-
tirdi. Endekslerdeki gerileme yüzde 1’i
aştõ. Yunan borsasõ ise 12 yõlõn dibi-
ne indi.
Yunanistan’da hisse senetlerindeki ka-
yõp Avrupa borsalarõndaki düşüşlere
paralel olarak yüzde 5.45’i aştõ ve gös-
terge endeksi Mart 1998’den bu yana
görülen en düşük seviyeye geriledi.
Düşüşlere bankalar öncülük etti.
Avro dört yılın dibinde
Gelişmelere paralel olarak gelen satõş-
lar Avro’yu, dolar karşõnda 1.19 se-
viyesinin de altõna gerileterek son
dört yõlõn en düşük seviyesine indirdi.
Borsalarda ilk gelen tepkilerden sonra
Avro biraz toparlandõ ve yeniden
1.19’un üzerine çõktõ. Dolar-TL 1.61’e
kadar çõktõktan sonra 1.60’a indi.
Merkez Bankasõ (TCMB) kapanõş
kurlarõna göre lira, dolar karşõsõnda
yüzde 1.03 değer kaybederken, Av-
ro karşõsõnda yüzde 0.6 değer kazan-
dõ. TCMB, gösterge dolar kurunu
1.5936/1.6013 lira, Avro kurunu
1.9056/1.9148 lira olarak ilan etti.
Bu kurlara göre, lira yõlbaşõndan bugüne
kadar dolar karşõsõnda yüzde 6.67
değer kaybederken, Avro karşõsõnda
yüzde 12.44 değer kazanmõş oldu.
Macar Bakan Matolcsy:
Yunanistan olmayacağız
Ekonomi Servisi - Macaristan Ekonomi
Bakanõ Gyorgy Matolcsy, Macaristan’õn
kesinlikle Yunanistan ile aynõ durumda
olmadõğõnõ söyledi. Yeni hükümetin bütçe
açõğõnõ bir önceki hükümet tarafõndan
belirlenen hedefe indirmek için kamu
harcamalarõnõ kesip, gelirini arttõracağõnõ ifade
etti. Matolcsy, CNBC televizyonuna verdiği
röportajda, Macaristan’õn bütçesine yönelik
endişe verici işaretlerin olduğunu kabul etti
ancak, “Macaristan’ın sonunun
Yunanistan’a benzemeyeceği oldukça
aşikâr” dedi. Bu yõl için belirlenen yüzde
3.8’lik bütçe açõğõ hedefine bağlõ kalacaklarõnõ
belirten Matolcsy, bunu başarabilmek için
harcamalarõ kõsacaklarõnõ ifade etti. Matolcsy,
yeni bir kemer sõkma paketine ihtiyaç
duymadõklarõnõ ve mali teşvik paketinin de
şu an için bir seçenek olmadõğõnõ da ekledi.
Avrupa Birliği’nin mali işler ve ekonomiden
sorumlu üyesi Olli Rehn ise, Macaristan’õn
Yunanistan’a benzer bir mali sõkõntõ içinde
olduğu yönündeki yorumlarõn abartõlõ olduğunu
ve ülke ekonomisinin iyileşme yolunda
ilerlediğine dikkat çekti.
Kredi notu tehlikede
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s,
Macaristan’da iktidar partisi yetkililerinin
geçen haftaki açõklamalarõnõn kredi notu
açõsõndan olumsuz olduğunu bildirdi. Yetkililer
geçen hafta yaptõklarõ açõklamalarda,
Macaristan’õn Yunanistan’a benzer bir borç
krizinden kurtulma şansõnõn çok zayõf
olduğunu söylemişti.
Kriz kâhini olarak bilinen ABD’li ekonomist Nouriel Roubini,
Avro bölgesinin sõfõr büyüme, ABD’nin ise finansal açõdan
problemli bir dönemle karşõ karşõya bulunduğu uyarõsõnõ
yaptõ. İsviçre gazetesi Tages-Anzeiger ile bir söy-
leşi gerçekleştiren Roubini, Yunanistan’õn sa-
dece buz dağõnõn görünen kõsmõ olduğunu be-
lirterek, özellikle Avro bölgesinde yeni bir re-
sesyon riski olduğunu söyledi. Roubini, ABD
içinse, “ABD’liler eğer şu anda gittikleri yol-
da devam ederlerse, aynõ noktada duvara
çarpacaklar” dedi.
TRICHET: STRES TESTLERİ TAMAMLANMAK ÜZERE
Avrupa Merkez Bankasõ (ECB) Başkanõ Jean-Claude Tric-
het, stres testlerinin tamamlanmõş olmasõ gerektiğini ve
konuyla ilgili gerekli iletişimin sağlanacağõnõ belirtti. Tric-
het, ülke yöneticilerinin ECB ve Avrupa Komisyonu ta-
rafõndan belirlenen esaslara göre yapõlmõş olan stres
testlerinin sonuçlarõnõ dikkate almalarõnõ istedi. Daha
önce kendi bankalarõnõ stres testinden geçiren ve ser-
mayelerini güçlendirmeleri için teşvik eden ABD yö-
netimi, bir süredir benzer bir girişimde bu-
lunmasõ için Avrupalõ yetkililere çağrõda
bulunuyordu.
G 2 0 B İ L D İ R İ S İ
Bütçe açõklarõ
azaltõlacak
Ekonomi Servisi - G20 bakanlarõ,
Avro Bölgesi’nde yayõlan borç krizi
kaygõlarõyla dalgalanan küresel fi-
nans piyasalara güven vermek ama-
cõyla, uzun süren pazarlõklarõn ardõn-
dan ülkelerin bütçe harcamalarõnõ
azaltma hõzlarõ konusunda cumartesi
mutabakata vardõlar.
Maliye bakanlarõ düzeyinde yapõlan
G20 toplantõsõna taraf olan gelişmiş ve
gelişmekte olan 20 ülke, ekonomile-
rindeki toparlanmayõ korumaya hazõr
olduklarõnõ ifade ederken, kamu ma-
liyesine istikrar kazandõrmanõn öne-
mine dikkat çektiler. G20 grubu, finans
piyasalarõnda son dönemde meydana
gelen dalgalanmanõn küresel ekonomik
toparlanma önündeki risklerin hâlâ var
olduğunu gösterdiğini ifade etti.
İki gün süren görüşmelerin ardõndan
yayõmlanan bildiride “Ciddi mali
risklerle karşı karşıya olan ülkeler
daha hızlı konsolidasyona gitmeli.
Bazı ülkelerin açıkladıkları bütçe
açığı azaltma ve mali kurumlarını
güçlendirme çabalarını memnuni-
yetle karşılıyoruz” denildi.
Bankacılık vergisi
şimdilik rafa kalktı
Toplantõnõn ana konularõndan biri de
küresel bankacõlõk reformu oldu. Ban-
kalarõn sermayelerini güçlendirmele-
rini konu alan kurallarõn kasõmda ni-
hai halini alacağõ belirtildi. G20 ül-
keleri yeni sermaye standartlarõna
ilişkin düzenlemenin 2012 sonuna
kadar yürürlüğe geçirilmesini hedef-
liyor. Ülkeler ileride meydana gele-
bilecek yeni bir banka kurtarma mü-
dahalesine kaynak yaratmak amacõy-
la gündeme getirilen küresel çaplõ
bankacõlõk vergisi tasarõsõnõ Kana-
da’nõn muhalefeti üzerine rafa kaldõrdõ.
Grup, buna rağmen bankalarõn her-
hangi bir kurtarma çalõşmasõna ciddi
miktarda kaynak sağlamasõnõn ge-
rektiğini kaydetti. Bildiride bankala-
rõn, vergi mükelleflerinin parasõyla kur-
tarma yapõlan ülkelere katkõda bu-
lunmasõ gerektiği belirtildi.
İngiltere yalnız kalacak
G20 Maliye Bakanlarõ küresel bir
banka vergisi konusunda anlaşamasa
da İngiltere Maliye Bakanõ George
Osborne, İngiltere merkezli bankalara
vergi uygulamayõ planlõyor. Osbor-
ne’un 22 Haziran’daki bütçe açõkla-
masõnda İngiliz bankalarõna dair tek ta-
raflõ bir verginin temel noktalarõnõ açõk-
lamasõ bekleniyor.
Çilek kaderlerini değiştirdi
Ekonomi Servisi - Kahramanmaraş’õn Türkoğlu
ilçesine bağlõ Kaledibi köyünde 2 yõl önce il özel
idaresinin desteği ile modern çilek üretimine baş-
lanõnca köyün kaderi bir anda değişti.
İş bulmak amacõyla bölge illerine göç eden aileler
çilek projesi ile yeniden köylerine dön-
meye başladõ. Çiftçilere il özel idare-
sinden karşõlõksõz 100 bin lira katkõ sağ-
lanarak çilek projesi hayata
geçirildi. İlk olarak 40
aile 100 dekar alan-
da çilek üreti-
mi yapmaya
başladõ. Kale-
dibi sakinleri
şimdi günlük
15 ton çilek
üretiyor.
KRİZ KÂHİNİNDEN ÜRKÜTEN UYARI
Piyasalar borç girdabõnda