19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2010 SALI 10 DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR Türkiye Arkeoloji Laboratuvarı (2*) Türkiye’nin uluslararası bilim arenasında yüzünü güldüren alan arkeolojidir. Bunun da nedeni Türkiye’nin sahip olduğu benzersiz tarihsel, kültürel ve dinsel miras zenginliğidir. Bu zenginlikle ilgili bilimsel araştırmaları irdelemek amacıyla her yıl “uluslararası arkeoloji, araştırma ve arkeometri çalıştayı” düzenleniyor. Çalıştayın 32.’si bu yıl, Türkiye’de bu alanda çeşitli dallarda çalışan ve 13 ülkeden gelen bilim insanlarının katılımı ile İstanbul’da yapıldı. Eskiden Türkiye’de yabancı kazılar, örneğin “Efes” Avusturya, “Bergama” Almanya, “Gordion” ABD, “Çatalhöyük” İngiliz kazı heyetlerinin egemenliklerini taşırlardı. Günümüz Türkiyesi’nde artık “ulusal” değil “uluslararası-küresel” heyetlerden söz ediliyor. Örneğin Denizli’de Hierapolis kazısında İtalyan başkanın şemsiyesi altında kalabalık bir Norveç grubu; Çatalhöyük’te İngiliz başkanın yönetiminde Polonya, Yunan; Türk kazılarında İngiliz arkeologlar da tarihi kazıyorlar, araştırıyorlar, onarıyorlar, sergiliyorlar. Bu örnekler elbette arttırılabilir. Çalıştayın kapanış konuşmasını yabancı arkeologlar adına yapan Alman Arkeoloji Enstitüsü Başkanı Feliks Pirson’un şu sözlerine katılmamak olanaksız: “Çalıştayda tasarımlar arası olumlu birliktelikler oluşmakta, karşılıklı bilgi alışverişi ve işbirliği ile çalışma yöntemlerinde düzeltmeler sağlanabilmektedir. Sonuçta kazanan, arkeoloji bilimleri ve dünya kültür mirasının önemli bir bölümünü kapsayan, Türkiye’nin kültür mirası oluyor. Uluslararası arkeoloji, bu bilgi alışverişinin sağlanması ve gereken idari çerçevenin yaratılmasından ötürü, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’na teşekkür borçludur. Ayrıca bu yılki çalıştay, araştırma tasarımlarında da uluslararası ortaklıkların arttığını belirgin olarak göstermiştir. Bunun nedeni sadece siyasal ve stratejik düşünceler değildir. Her şeyden önce, uluslararası uzmanları kendi tasarımları ile bütünleştirme çabasıdır. Bu sürecin sonunda -ki bana göre bu durum oldukça gelişmiştir ve başka bir seçeneği de yoktur- bilimsel bir girişim, artık, temelde bir Türk, Amerikan, İtalyan ya da Alman kazısı olarak değil, tam tersi, uluslararası kimliklere sahip özel bir tasarım olarak algılanmalıdır.” Gerçekten, çeşitli ülkelere dağılmış değişik bilgi birikimlerinin bir çatı altında toplanması ile Türkiye arkeolojisi ve insanlık tarihi kazançlı çıkıyor. Bence 32. çalıştayın en önemli sonucu, uluslararası yapılanmada sağlanan gelişmedir. Bu olumlu gelişmeye karşılık Kültür ve Turizm Bakanlığı, yabancı kazı heyetlerinin çalışmalarıyla ilgili önümüzdeki kazı mevsimi için tepki çeken bazı önemli önkoşullar koydu. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü O. Murat Süslü’nün de açış konuşmasında vurguladığı bu koşullara bir göz atalım. 1. Yabancı kazı başkanına ek olarak bir “Türk eşbaşkanı” gerekecek. 2. Kazılar dört ay sürecek. 3. Yabancı kazıların finansmanı için erken bir tarihte güvence verilecek. 4. Yabancı kazı bildirileri Türkçeye de çevrilecek. Son madde gerçekten gecikmiş bir koşuldu. Bakanlık kazı, araştırma ve arkeometri bildirilerini her yıl cilt sayısını arttırarak özenle, azimle yayımlamayı sürdürüyor. Türkçeleri de eklenince bu ciltlerin artacağını göze alması, Kültür Bakanlığı için kutlanacak bir karardır. Böylece, Türk öğretim üyelerinin, öğrencilerinin ve müzecilerin farklı dillerdeki yabancı kazı çalışmalarını kendi dillerinde okuyup öğrenmelerine önemli katkı sağlanacağı kuşkusuzdur. Ancak ilk üç koşul, yabancı ve hatta Türk arkeologlarının tepkilerini çekiyor. Pirson, bu yaz ilk kez uygulanacak olan “Türk eşbaşkan” yönergesine “biraz şüphe ile baktığını” söyleyerek “Tıpkı bir aşk ilişkisi gibi, verimli bir bilimsel işbirliğinin de karşılıklı anlaşma olmadan oluşamayacağını” anımsattı! Türk Arkeologlar Derneği de kapanışta yayımladığı bir bildiride yabancı meslektaşlarına şu sözler ile destek verdi: “Yüz yılı aşkın bir sürece sahip köklü bir arkeoloji geleneğinin bulunduğu ülkemizde son aylarda gündeme gelen eşbaşkanlık ya da başkan yardımcılığı uygulamalarının Türkiye arkeolojisinin geleceği için büyük tehlike oluşturacağı çok açıktır. Türkiye arkeolojisinin saygınlığına zarar verecek bu uygulamanın birçok yerli ya da yabancı meslektaşımızı endişelendirdiği gibi şimdiden bilimsel etikle örtüşmeyen sonuçlar verdiği görülmektedir. Bu konunun yeniden gözden geçirilmesi, özellikle Türk arkeologlarının mesleki gurur ve etik bir bilimsel rekabet ortamı sayesinde kazanılan uluslararası düzeyin korunması açısından önem taşımaktadır.” Pirson’un “aşk ilişkisi” benzerliği ile “yetki çatışması” olgusuna dikkati çekerken derneğin “etik” ve “gurur” bağlantılı sözlerinin altını kazıdığımda karşıma “kukla eşbaşkanlık” kavramının çıktığını gördüm. Âdet yerini bulsun diye rastgele bir arkeoloğa yapılan eşbaşkanlık önerisine karşılık, “Beni Almanya’ya davet edersen, beni ABD’ye götürürsen” gibilerden “ahlaki olmayan” isteklerin şimdiden devreye girdiğini saptadım. Ayrıca, çalıştayda konuşan Türk arkeologları bile kazılara gönderilen “bakanlık temsilcilerinden” sıkça ve şiddetle söz ettiler. Hatta “aile sorunlarını” kazıya taşıyan, “ruhsal bozukluğu” olan, “diktatör” gibi davranan temsilcilerden yakındılar. Eskiden kazılara Osmanlı uzantısı olarak “komiser” denilen temsilciler gönderilirdi. Amaç, yabancı arkeologların eser kaçırmalarını (!) önlemekti. Sonra bu kavram güzel bir davranışla değiştirildi, “bakanlık temsilcisi” yapıldı. Amaç, ister Türk, ister yabancı kazıda ortaya çıkacak sorunları; ister yerel yönetimler, ister bakanlık düzeyinde çözümleyecek, kazının olağan bilimsel koşullarda sürmesini sağlayacak bir “sorun çözücülük-arabuluculuk” öngörüldü. Ancak, yeni mezun, deneyimsiz bazı temsilcilerin çoğu zaman “baş belası” oldukları belirlendi. “Temsilci” bile sorun çözeceği yerde sorunlara neden olurken tepedeki eşbaşkanın, asıl başkanın çalışma biçim ve yöntemine ayak bağı olacağı da açık bir gerçektir. Kazıların 4 ay sürmesi koşuluna Türk Arkeologlar Derneği, “4 ay gibi bir süre dayatılması gerçekçi değildir” diye tepki gösterdi. Bazı ülkelerde yaz tatillerinin kısalığı, öğrencilerin sınavları ile 4 aylık koşulun bağdaşmayacağı bir gerçek. Kapanış konuşmasında sorunları Bakanlık adına değerlendiren Melik Ayaz, “Kazı iki ay sürebilir. Örneğin buluntuların korunması, onarımı gibi çalışmaları heyetteki başka uzmanlar sürdürerek bu süreyi dört aya yayabilirler” dedi. Türk arkeologlar yalnızca kamu kaynaklarından yararlandıklarından, vergi yasaları olanak verdiği halde özel kurumlardan maddi destek sağlanamadığından yakındılar. Yabancı arkeologlar adına Pirson, 3. koşulu özetle şöyle eleştirdi: “Arkeoloji de günümüzün ağır ekonomik gerçeklerine ayak uydurmak zorundadır. Siyasal ve ekonomik gelişmeler, gelecek yıllardaki çalışmalarımızda para bolluğu ile karşılaşacağımız ümidini ne yazık ki vermiyor. Günümüzde bile bütçelerin büyük bölümü, her yıl değişen kaynaklardan ve hamilerden sağlanıyor. Genel Müdürlüğün tasarımların mali kaynakları konusunda iyice erken bir tarihte güvence istemesini çok iyi anlıyorum. Ancak, paranın bir yıl önceden güvencesinin verilmesi olanaksızdır.” Çalıştayda konuştuğum yabancı arkeologlar, bu ağır koşullardan dolayı Türkiye’den ayrılmayı, Kafkasya ile Orta Asya ülkelerine kaymayı araştırdıklarını da söylediler. Böyle olursa kaybeden Türkiye’nin bu alanda dünyadaki bilimsel öncülüğü olacaktır! (*) Bu yazının birincisi 1 Haziran’da yayımlandı. Yabancı Arkeologlar Kaygılı! Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 O. Murat Süslü Feliks Pirson. Zirvede kõnama sõkõntõsõ BAHADIR SELİM DİLEK Türkiye’nin ev sahipliğinde bugün yapõlacak Asya’da İşbirliği ve Güven Art- tõrõcõ Önlemler Konferansõ (CICA) Zir- vesi’ne, İsrail’in Gazze’ye yardõm gö- türen gemilere düzenlediği operasyo- nun damga vurmasõ bekleniyor. Türkiye, İsrail’i açõk biçimde kõnayacak ifadele- rin metne konulmasõ tavrõndan geri adõm atmazken, CICA’da kararlarõn “uzlaşı” ile alõnõyor olmasõ, Türkiye’yi İsrail’in en- gellemesiyle karşõ karşõya bõraktõ. İsrail CICA üyesi olduğu için, onay vermedi- ği sürece sonuç bildirisi yayõmlanamõyor. Bildirinin nihai şekli bugün yapõlacak top- lantõ sonrasõnda şekillenecek. Türkiye bu engeli aşamazsa, sonuç bildirisi yerine sa- dece kendi inisiyatifiyle yapacağõ Baş- kanlõk açõklamasõyla İsrail’i kõnayacak. Zirvede Afganistan, Azerbaycan, Fi- listin, İran, Kazakistan, Makedonya, Moğolistan, Suriye ve Ukrayna Cum- hurbaşkanõ; Irak ve Vietnam Cumhur- başkanõ Yardõmcõsõ; Rusya Başbakan, Kuveyt Velihat Prens, Kamboçya Baş- bakan Yardõmcõsõ, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi üyesi, diğer sekiz ülke ise dõşişleri bakanõ, özel temsilci, bakan vekili ve büyükelçi düzeyinde temsil edi- lecek. İsrail ise önce Başbakan Yar- dõmcõsõ Dan Meridor’un toplantõya ka- tõlacağõnõ açõklamõştõ. Ancak Gazze kri- zinden sonra toplantõya bu düzeyde ka- tõlmaktan vazgeçti. CICA üyesi ülkelerin diplomatlarõ zir- ve öncesinde, sonuç bildirisine ilişkin yo- ğun bir hazõrlõk yaptõ. Geçen cumartesi günü başlayan görüşmelerden dün akşam saatleri itibarõyla sonuç alõnamadõ. Tür- kiye, sonuç bildirisinde İsrail’in kõnan- masõnõ isteyen sert ifadelerin yer alma- sõnõ istedi. Bu çerçevede Türk diplo- matlarõ, hazõrladõklarõ taslak metinle İs- rail’in yaptõğõ saldõrõnõn uluslararasõ hu- kuka aykõrõ olduğu, şeffaf bir inceleme komisyonunun kurulmasõ ve yaralõlarla ölenlerin ailelerine tazminat hakkõnõn sak- lõ tutulmasõ, Gazze’ye ablukanõn kalkmasõ gibi maddelerin sonuç bildirisinde yer al- masõnõ istedi. İsrail dõşõndaki bütün ül- keler, Türkiye’nin yaklaşõmõna destek ol- du ancak toplantõya katõlan İsrail’in İs- tanbul Başkonsolosu Moşe Kamhi, bil- diriye onay vermedi. Sonuç bildirisi için İsrail’in de onayõnõn gerekli olmasõ, Türkiye’nin bu çabasõnõ boşa çõkarma ola- sõlõğõnõ da beraberinde getirdi. Türkiye, sonuç bildirisiyle İsrail’in kõnanmasõnõ sağlayamazsa, “Başkanlık açıklaması” yapmasõ gündeme geldi. İsrail’i bugün Ankara Büyükelçisi Gabi Levy’nin tem- sil etmesi bekleniyor. Gündem Gazze Öte yandan CICA zirvesi yoğun bir diplomasi trafiğini de beraberinde getir- di. Gerek Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, gerekse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan zirve öncesinde yoğun biçim- de ikili görüşme yaptõlar. Gül ilk olarak Filistin lideri Mahmut Abbas ile bir ara- ya geldi. Abbas, “Türkiye’nin Filis- tin konusunda üstün nitelikli çaba- larını takdir ediyoruz” dedi. Abbas, sadece Gazze’ye değil, Batõ Şeria’ya uygulanan ambargonun da kaldõrõl- masõnõ istedi. Gül de Filistinliler arasõ uzlaşmayõ vurguladõ ve “Uzlaşma için gün bugündür. İsrail’e verilecek en güzel cevap da budur” dedi. Gül daha sonra Azerbaycan Devlet Başkanõ İlham Aliyev, Suriye Devlet Başkanõ Beşşar Esad, BM Genel Ku- rulu Başkanõ El Treki, Kazakistan Devlet Başkanõ Nursultan Nazarba- yev ve Afganistan Cumhurbaşkanõ Ha- mid Karzai ile baş başa, Ürdün Kra- lõ Abdullah ile de bir telefonla görüş- tü. Ağõrlõklõ olarak Gazze konusunun ele alõndõğõ görüşmede liderler Türki- ye’nin çabalarõna destek verdiklerini kaydetti. ‘Fırsat kaçırılmamalı’ Gül ile İran Cumhurbaşkanõ Mah- mud Ahmedinejad arasõnda yapõlan görüşmede, uranyum takas anlaşmasõ ayrõntõlõ olarak konuşuldu. Ahmedi- nejad Türkiye’ye, duyulan güvenden dolayõ teşekkür etti. Gül, “Nükleer da- hil, bütün konularda konuşmaya hazır olduğunuzu Batı’ya bir kez da- ha açıklayın. Önünüzde bir fırsat var, bu fırsat kaçırılmamalı. Diplo- masinin çözüm getireceğini bütün dünyaya göstermek lazım” dedi. Ah- medinejad da “Ben hazırım” yanõtõnõ verdi. İran Cumhurbaşkanõ, İsrail sal- dõrõsõ ile ilgili olarak da “Bu kabul edi- lemez. Türkiye’nin atacağı her adım- da arkasındayız. Tam destek veri- yoruz” diye konuştu. ‘Aynaya baksınlar’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan CICA Zirvesi’ne katõlmak için İstan- bul’a gelen Suriye Cumhurbaşkanõ Beşşar Esad, Filistin Devlet Başka- nõ Mahmud Abbas, Irak Cumhur- başkanõ Yardõmcõsõ Tarık Haşimi ve Kazakistan Cumhurbaşkanõ Nursultan Nazarbayev ile bir araya geldi. Esad ile ortak basõn toplantõsõ dü- zenleyen Erdoğan, İsrail’in yardõm ge- milerine yönelik saldõrõsõndan sonra çeşitli spekülasyonlarõn ortaya çõktõğõnõ belirtti. Erdoğan, “Gemilerden biri- si nefret seferi, diğeri barış seferi ya- pıyordu diyenler var. Akdeniz’de bir nefretten bahsedilecekse o nef- ret İsrail devletinin nefretidir. Eğer terörse İsrail tarafından uygula- nan devlet terörüdür. 19 yaşındaki masum, silahsız bir yardım gönül- lüsünü öldürüp nefretle suçlayanlar gitsinler, aynaya baksınlar” dedi. Erdoğan, BM tarafõndan görevlen- dirilecek bağõmsõz bir uluslararasõ ko- misyonun şeffaf ve kapsamlõ bir ön in- celeme yapmasõ gerektiğini belirterek, “Uluslararası camianın İsrail’in hu- kuk dışı eylemlerine artık cevap ver- mesini ümit ediyoruz” dedi. Esad ise korkunç bir cinayet olarak nitelendirdiği olayõn İsrail’in doğasõ- nõ yansõttõğõnõ belirtti. Esad, “İsrail de karantinaya alınmalıdır ki hastalı- ğı kimseye sirayet etmesin. Türk bayrağı bundan sonra Filistin sa- hillerinde dalgalanacaktır. Ta ki Filistin halkı tam haklarını elde edinceye kadar” diye konuştu. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ile görüşen Suriye Devlet Başkanõ Beşar Esad da “Türk halkına yönelik sev- gi çığ gibi büyüyor. Suriye halkı in- fial içerisinde. Türk kardeşlerimizin sonuna kadar yanındayız. Saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diliyorum” dedi. Putin gezmek ister diye... Öte yandan İstanbul Boğazõ’na Rus- ya’nõn ünlü zengini Abromovitz ya- tõnõ gönderdi. Rusya Başbakanõ Vla- dimir Putin, İstanbul’a gelmeden yat, Çõrağan Sarayõ’nõn yanõnda yeri- ni aldõ. Yatõn Putin’in Boğaz’da gez- mek istemesi halinde kullanmasõ için gönderildiği öğrenildi. Gazze krizinin ardõndan Türkiye, Filistin ile kapsamlõ bir yardõm anlaşmasõ imzaladõ. Anlaşma, sağlõk, eğitim, tarõm, su, bilim ve tek- noloji alanlarõnda Türkiye’nin Filistin’e yapacağõ yardõmla- rõn operasyonel çerçevesini belirledi. Türkiye’nin Filis- tin’e desteğini ortaya koymak için “süresiz” olarak hazõrla- nan anlaşma, Asya’da İşbirliği ve Güven Arttõrõcõ İşbirliği Konferansõ için Türkiye’de bulunan Filistin Dõşişleri Ba- kanõ Riyad Malki ile Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu arasõnda imzalandõ. İmza töre- ninde, Türkiye’nin Filistin’e verdiği önemi göstermek açõ- sõndan cumhurbaşkanlarõ da bulundu. Anlaşma, Türkiye’nin Filis- tin devletine yapmakta olduğu ve yapacağõ katkõlarõn çerçe- vesini düzenleyecek ortak bir komite kurulmasõnõ öngörü- yor. Anlaşmada, siyasi diplo- matik bir çerçevede Türki- ye’nin siyasi danõşmanlõkta bulunmasõ, Filistinli diplomat- larõn eğitilmesi, ekonomi çer- çevesinde su ve tarõm alanla- rõnda karşõlõklõ yatõrõmlarõn arttõrõlmasõ, teknik işbirliği alanõnda eğitim verilmesi planlanõyor. Anlaşma kültür, eğitim ve sağlõk ve bilim alan- larõnda işbirliği öngörüyor. Anlaşmanõn imzalanmasõ- nõn ardõndan Gül ile Abbas, basõna kapalõ olarak görüştü. Görüşmede, iki ülkenin dõş- işleri bakanlarõ ve beraberin- deki heyetler de hazõr bulun- du. Filistin Dõşişleri Bakanõ Malki, dün sabah erken saat- lerde Türk mevkidaşõ Davu- toğlu’nun uçağõ ile Türki- ye’ye döndü. Malki, uçakta Mavi Marmara gemisi ile il- gili üzüntülerini bildirdi. Malki, hislerini Davutoğlu ile şöyle paylaştõ: “Biz bunlardan çok çek- tik. Bunların hukuk tanı- mazlığından... Ama bu kez, Türkiye gibi bir devlete çarptılar. Baltayı taşa vur- dular.” Filistin Dõşişleri Ba- kanõ da Türkiye gibi İsrail saldõrõsõnõ “Haydutluk” ola- rak niteledi. Türkiye CICA zirvesinin sonuç bildirisinde İsrail’in açõk biçimde kõnanmasõnõ istiyor, ancak bunun için İsrail’in de onayõ gerekli. İsrail engeli aşõlamazsa Türkiye Başkanlõk açõklamasõ yapacak Zirve kapsamında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Afganistan Dışiş- leri Bakanı Zalmay Resul ve Pakis- tan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi Çırağan Sarayı’nda bir araya geldi. Türkiye-Afganistan-Pa- kistan üçlü toplantısının ardından konuşan Resul, İsrail’in Gazze’ye yardım filosuna saldırısı karşısında “Afgan halkı ve hükümetinin deste- ği her zaman sizinle olacaktır” dedi. Kureyşi de saldırıyı şiddetle kına- dıklarını ve Türkiye’nin yanında ol- duklarını belirtti. (Fotoğraf: AP) Türkiye’ye destek Beyaz Saray randevusu olmasına karşın İstanbul’a gelmeyi tercih eden Filistin lideri Mahmut Abbas, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan El Fetih ile Hamas arasında anlaşmanın sağlanabil- mesi için Türkiye’nin devreye girmesini istedi. Erdoğan, Hamas’ın Türkiye’ye gö- rüşmeler için yetki verdiğini açıklayıp Abbas’tan da yetki istedi. Erdoğan, “El Fe- tih’e örgüt demek, Hamas’ı terörist olarak damgalamak çok yanlıştır” dedi. FİLİSTİN’LE ‘SÜRESİZ’ ANLAŞMA ‘Türkiye devreye girsin’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle