Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2010 SALI
10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
Türkiye Arkeoloji Laboratuvarı (2*)
Türkiye’nin uluslararası bilim
arenasında yüzünü güldüren alan
arkeolojidir. Bunun da nedeni
Türkiye’nin sahip olduğu benzersiz
tarihsel, kültürel ve dinsel miras
zenginliğidir.
Bu zenginlikle ilgili bilimsel
araştırmaları irdelemek amacıyla her
yıl “uluslararası arkeoloji, araştırma
ve arkeometri çalıştayı”
düzenleniyor. Çalıştayın 32.’si bu yıl,
Türkiye’de bu alanda çeşitli dallarda
çalışan ve 13 ülkeden gelen bilim
insanlarının katılımı ile İstanbul’da
yapıldı.
Eskiden Türkiye’de
yabancı kazılar, örneğin
“Efes” Avusturya,
“Bergama” Almanya,
“Gordion” ABD,
“Çatalhöyük” İngiliz kazı
heyetlerinin egemenliklerini
taşırlardı. Günümüz
Türkiyesi’nde artık “ulusal”
değil “uluslararası-küresel”
heyetlerden söz ediliyor.
Örneğin Denizli’de
Hierapolis kazısında
İtalyan başkanın şemsiyesi altında
kalabalık bir Norveç grubu;
Çatalhöyük’te İngiliz başkanın
yönetiminde Polonya, Yunan; Türk
kazılarında İngiliz arkeologlar da
tarihi kazıyorlar, araştırıyorlar,
onarıyorlar, sergiliyorlar. Bu örnekler
elbette arttırılabilir.
Çalıştayın kapanış konuşmasını
yabancı arkeologlar adına yapan
Alman Arkeoloji Enstitüsü Başkanı
Feliks Pirson’un şu sözlerine
katılmamak olanaksız:
“Çalıştayda tasarımlar arası
olumlu birliktelikler oluşmakta,
karşılıklı bilgi alışverişi ve işbirliği ile
çalışma yöntemlerinde düzeltmeler
sağlanabilmektedir. Sonuçta
kazanan, arkeoloji bilimleri ve dünya
kültür mirasının önemli bir bölümünü
kapsayan, Türkiye’nin kültür mirası
oluyor. Uluslararası arkeoloji, bu
bilgi alışverişinin sağlanması ve
gereken idari çerçevenin
yaratılmasından ötürü, Türkiye
Cumhuriyeti’ne ve özellikle Kültür ve
Turizm Bakanlığı’na teşekkür
borçludur.
Ayrıca bu yılki çalıştay, araştırma
tasarımlarında da uluslararası
ortaklıkların arttığını
belirgin olarak
göstermiştir. Bunun
nedeni sadece siyasal ve
stratejik düşünceler
değildir. Her şeyden
önce, uluslararası
uzmanları kendi
tasarımları ile
bütünleştirme çabasıdır.
Bu sürecin sonunda -ki
bana göre bu durum
oldukça gelişmiştir ve
başka bir seçeneği de yoktur-
bilimsel bir girişim, artık, temelde
bir Türk, Amerikan, İtalyan ya da
Alman kazısı olarak değil, tam
tersi, uluslararası kimliklere sahip
özel bir tasarım olarak
algılanmalıdır.”
Gerçekten, çeşitli ülkelere
dağılmış değişik bilgi
birikimlerinin bir çatı altında
toplanması ile Türkiye arkeolojisi
ve insanlık tarihi kazançlı çıkıyor.
Bence 32. çalıştayın en önemli
sonucu, uluslararası yapılanmada
sağlanan gelişmedir.
Bu olumlu gelişmeye karşılık
Kültür ve Turizm Bakanlığı,
yabancı kazı heyetlerinin
çalışmalarıyla ilgili önümüzdeki kazı
mevsimi için tepki çeken bazı
önemli önkoşullar koydu.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel
Müdürü O. Murat Süslü’nün de
açış konuşmasında vurguladığı bu
koşullara bir göz atalım.
1. Yabancı kazı başkanına ek
olarak bir “Türk eşbaşkanı”
gerekecek.
2. Kazılar dört ay sürecek.
3. Yabancı kazıların finansmanı
için erken bir tarihte güvence
verilecek.
4. Yabancı kazı bildirileri Türkçeye
de çevrilecek.
Son madde gerçekten gecikmiş
bir koşuldu. Bakanlık kazı, araştırma
ve arkeometri bildirilerini her yıl cilt
sayısını arttırarak özenle, azimle
yayımlamayı sürdürüyor. Türkçeleri
de eklenince bu ciltlerin artacağını
göze alması, Kültür Bakanlığı için
kutlanacak bir karardır. Böylece,
Türk öğretim üyelerinin,
öğrencilerinin ve müzecilerin farklı
dillerdeki yabancı kazı çalışmalarını
kendi dillerinde okuyup
öğrenmelerine önemli katkı
sağlanacağı kuşkusuzdur.
Ancak ilk üç koşul, yabancı ve
hatta Türk arkeologlarının tepkilerini
çekiyor. Pirson, bu yaz ilk
kez uygulanacak olan
“Türk eşbaşkan”
yönergesine “biraz şüphe
ile baktığını” söyleyerek
“Tıpkı bir aşk ilişkisi gibi,
verimli bir bilimsel
işbirliğinin de karşılıklı
anlaşma olmadan
oluşamayacağını”
anımsattı!
Türk Arkeologlar
Derneği de kapanışta
yayımladığı bir bildiride
yabancı meslektaşlarına şu sözler
ile destek verdi:
“Yüz yılı aşkın bir sürece sahip
köklü bir arkeoloji geleneğinin
bulunduğu ülkemizde son aylarda
gündeme gelen eşbaşkanlık ya da
başkan yardımcılığı uygulamalarının
Türkiye arkeolojisinin geleceği için
büyük tehlike oluşturacağı çok
açıktır. Türkiye arkeolojisinin
saygınlığına zarar verecek bu
uygulamanın birçok yerli ya da
yabancı meslektaşımızı
endişelendirdiği gibi şimdiden
bilimsel etikle örtüşmeyen sonuçlar
verdiği görülmektedir. Bu konunun
yeniden gözden geçirilmesi, özellikle
Türk arkeologlarının mesleki gurur
ve etik bir bilimsel rekabet ortamı
sayesinde kazanılan uluslararası
düzeyin korunması açısından önem
taşımaktadır.”
Pirson’un “aşk ilişkisi” benzerliği
ile “yetki çatışması” olgusuna dikkati
çekerken derneğin “etik” ve “gurur”
bağlantılı sözlerinin altını
kazıdığımda karşıma “kukla
eşbaşkanlık” kavramının çıktığını
gördüm. Âdet yerini bulsun diye
rastgele bir arkeoloğa yapılan
eşbaşkanlık önerisine karşılık, “Beni
Almanya’ya davet edersen, beni
ABD’ye götürürsen” gibilerden
“ahlaki olmayan” isteklerin şimdiden
devreye girdiğini saptadım.
Ayrıca, çalıştayda konuşan Türk
arkeologları bile kazılara gönderilen
“bakanlık temsilcilerinden” sıkça ve
şiddetle söz ettiler. Hatta “aile
sorunlarını” kazıya taşıyan, “ruhsal
bozukluğu” olan, “diktatör” gibi
davranan temsilcilerden yakındılar.
Eskiden kazılara Osmanlı uzantısı
olarak “komiser” denilen temsilciler
gönderilirdi. Amaç, yabancı
arkeologların eser kaçırmalarını (!)
önlemekti. Sonra bu kavram güzel
bir davranışla değiştirildi, “bakanlık
temsilcisi” yapıldı. Amaç, ister Türk,
ister yabancı kazıda ortaya çıkacak
sorunları; ister yerel yönetimler, ister
bakanlık düzeyinde çözümleyecek,
kazının olağan bilimsel koşullarda
sürmesini sağlayacak bir “sorun
çözücülük-arabuluculuk” öngörüldü.
Ancak, yeni mezun, deneyimsiz bazı
temsilcilerin çoğu zaman “baş
belası” oldukları belirlendi.
“Temsilci” bile sorun çözeceği
yerde sorunlara neden olurken
tepedeki eşbaşkanın, asıl başkanın
çalışma biçim ve yöntemine ayak
bağı olacağı da açık bir gerçektir.
Kazıların 4 ay sürmesi koşuluna
Türk Arkeologlar Derneği, “4 ay gibi
bir süre dayatılması gerçekçi
değildir” diye tepki gösterdi. Bazı
ülkelerde yaz tatillerinin kısalığı,
öğrencilerin sınavları ile 4 aylık
koşulun bağdaşmayacağı bir
gerçek. Kapanış
konuşmasında sorunları
Bakanlık adına
değerlendiren Melik
Ayaz, “Kazı iki ay
sürebilir. Örneğin
buluntuların korunması,
onarımı gibi çalışmaları
heyetteki başka
uzmanlar sürdürerek bu
süreyi dört aya
yayabilirler” dedi.
Türk arkeologlar
yalnızca kamu
kaynaklarından
yararlandıklarından, vergi yasaları
olanak verdiği halde özel
kurumlardan maddi destek
sağlanamadığından yakındılar.
Yabancı arkeologlar adına Pirson,
3. koşulu özetle şöyle eleştirdi:
“Arkeoloji de günümüzün ağır
ekonomik gerçeklerine ayak
uydurmak zorundadır. Siyasal ve
ekonomik gelişmeler, gelecek
yıllardaki çalışmalarımızda para
bolluğu ile karşılaşacağımız
ümidini ne yazık ki vermiyor.
Günümüzde bile bütçelerin büyük
bölümü, her yıl değişen
kaynaklardan ve hamilerden
sağlanıyor. Genel Müdürlüğün
tasarımların mali kaynakları
konusunda iyice erken bir tarihte
güvence istemesini çok iyi
anlıyorum. Ancak, paranın bir yıl
önceden güvencesinin verilmesi
olanaksızdır.”
Çalıştayda konuştuğum
yabancı arkeologlar, bu ağır
koşullardan dolayı Türkiye’den
ayrılmayı, Kafkasya ile Orta Asya
ülkelerine kaymayı araştırdıklarını
da söylediler. Böyle olursa
kaybeden Türkiye’nin bu alanda
dünyadaki bilimsel öncülüğü
olacaktır!
(*) Bu yazının birincisi
1 Haziran’da yayımlandı.
Yabancı Arkeologlar Kaygılı!
Elmek: ozgenacar@gmail.com Faks: 0312. 442 79 90
O. Murat Süslü
Feliks Pirson.
Zirvede kõnama sõkõntõsõ
BAHADIR SELİM DİLEK
Türkiye’nin ev sahipliğinde bugün
yapõlacak Asya’da İşbirliği ve Güven Art-
tõrõcõ Önlemler Konferansõ (CICA) Zir-
vesi’ne, İsrail’in Gazze’ye yardõm gö-
türen gemilere düzenlediği operasyo-
nun damga vurmasõ bekleniyor. Türkiye,
İsrail’i açõk biçimde kõnayacak ifadele-
rin metne konulmasõ tavrõndan geri adõm
atmazken, CICA’da kararlarõn “uzlaşı”
ile alõnõyor olmasõ, Türkiye’yi İsrail’in en-
gellemesiyle karşõ karşõya bõraktõ. İsrail
CICA üyesi olduğu için, onay vermedi-
ği sürece sonuç bildirisi yayõmlanamõyor.
Bildirinin nihai şekli bugün yapõlacak top-
lantõ sonrasõnda şekillenecek. Türkiye bu
engeli aşamazsa, sonuç bildirisi yerine sa-
dece kendi inisiyatifiyle yapacağõ Baş-
kanlõk açõklamasõyla İsrail’i kõnayacak.
Zirvede Afganistan, Azerbaycan, Fi-
listin, İran, Kazakistan, Makedonya,
Moğolistan, Suriye ve Ukrayna Cum-
hurbaşkanõ; Irak ve Vietnam Cumhur-
başkanõ Yardõmcõsõ; Rusya Başbakan,
Kuveyt Velihat Prens, Kamboçya Baş-
bakan Yardõmcõsõ, Çin Halk Cumhuriyeti
Devlet Konseyi üyesi, diğer sekiz ülke ise
dõşişleri bakanõ, özel temsilci, bakan
vekili ve büyükelçi düzeyinde temsil edi-
lecek. İsrail ise önce Başbakan Yar-
dõmcõsõ Dan Meridor’un toplantõya ka-
tõlacağõnõ açõklamõştõ. Ancak Gazze kri-
zinden sonra toplantõya bu düzeyde ka-
tõlmaktan vazgeçti.
CICA üyesi ülkelerin diplomatlarõ zir-
ve öncesinde, sonuç bildirisine ilişkin yo-
ğun bir hazõrlõk yaptõ. Geçen cumartesi
günü başlayan görüşmelerden dün akşam
saatleri itibarõyla sonuç alõnamadõ. Tür-
kiye, sonuç bildirisinde İsrail’in kõnan-
masõnõ isteyen sert ifadelerin yer alma-
sõnõ istedi. Bu çerçevede Türk diplo-
matlarõ, hazõrladõklarõ taslak metinle İs-
rail’in yaptõğõ saldõrõnõn uluslararasõ hu-
kuka aykõrõ olduğu, şeffaf bir inceleme
komisyonunun kurulmasõ ve yaralõlarla
ölenlerin ailelerine tazminat hakkõnõn sak-
lõ tutulmasõ, Gazze’ye ablukanõn kalkmasõ
gibi maddelerin sonuç bildirisinde yer al-
masõnõ istedi. İsrail dõşõndaki bütün ül-
keler, Türkiye’nin yaklaşõmõna destek ol-
du ancak toplantõya katõlan İsrail’in İs-
tanbul Başkonsolosu Moşe Kamhi, bil-
diriye onay vermedi. Sonuç bildirisi için
İsrail’in de onayõnõn gerekli olmasõ,
Türkiye’nin bu çabasõnõ boşa çõkarma ola-
sõlõğõnõ da beraberinde getirdi. Türkiye,
sonuç bildirisiyle İsrail’in kõnanmasõnõ
sağlayamazsa, “Başkanlık açıklaması”
yapmasõ gündeme geldi. İsrail’i bugün
Ankara Büyükelçisi Gabi Levy’nin tem-
sil etmesi bekleniyor.
Gündem Gazze
Öte yandan CICA zirvesi yoğun bir
diplomasi trafiğini de beraberinde getir-
di. Gerek Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül, gerekse Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan zirve öncesinde yoğun biçim-
de ikili görüşme yaptõlar. Gül ilk olarak
Filistin lideri Mahmut Abbas ile bir ara-
ya geldi. Abbas, “Türkiye’nin Filis-
tin konusunda üstün nitelikli çaba-
larını takdir ediyoruz” dedi. Abbas,
sadece Gazze’ye değil, Batõ Şeria’ya
uygulanan ambargonun da kaldõrõl-
masõnõ istedi. Gül de Filistinliler arasõ
uzlaşmayõ vurguladõ ve “Uzlaşma için
gün bugündür. İsrail’e verilecek en
güzel cevap da budur” dedi.
Gül daha sonra Azerbaycan Devlet
Başkanõ İlham Aliyev, Suriye Devlet
Başkanõ Beşşar Esad, BM Genel Ku-
rulu Başkanõ El Treki, Kazakistan
Devlet Başkanõ Nursultan Nazarba-
yev ve Afganistan Cumhurbaşkanõ Ha-
mid Karzai ile baş başa, Ürdün Kra-
lõ Abdullah ile de bir telefonla görüş-
tü. Ağõrlõklõ olarak Gazze konusunun
ele alõndõğõ görüşmede liderler Türki-
ye’nin çabalarõna destek verdiklerini
kaydetti.
‘Fırsat kaçırılmamalı’
Gül ile İran Cumhurbaşkanõ Mah-
mud Ahmedinejad arasõnda yapõlan
görüşmede, uranyum takas anlaşmasõ
ayrõntõlõ olarak konuşuldu. Ahmedi-
nejad Türkiye’ye, duyulan güvenden
dolayõ teşekkür etti. Gül, “Nükleer da-
hil, bütün konularda konuşmaya
hazır olduğunuzu Batı’ya bir kez da-
ha açıklayın. Önünüzde bir fırsat
var, bu fırsat kaçırılmamalı. Diplo-
masinin çözüm getireceğini bütün
dünyaya göstermek lazım” dedi. Ah-
medinejad da “Ben hazırım” yanõtõnõ
verdi. İran Cumhurbaşkanõ, İsrail sal-
dõrõsõ ile ilgili olarak da “Bu kabul edi-
lemez. Türkiye’nin atacağı her adım-
da arkasındayız. Tam destek veri-
yoruz” diye konuştu.
‘Aynaya baksınlar’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
CICA Zirvesi’ne katõlmak için İstan-
bul’a gelen Suriye Cumhurbaşkanõ
Beşşar Esad, Filistin Devlet Başka-
nõ Mahmud Abbas, Irak Cumhur-
başkanõ Yardõmcõsõ Tarık Haşimi ve
Kazakistan Cumhurbaşkanõ Nursultan
Nazarbayev ile bir araya geldi.
Esad ile ortak basõn toplantõsõ dü-
zenleyen Erdoğan, İsrail’in yardõm ge-
milerine yönelik saldõrõsõndan sonra
çeşitli spekülasyonlarõn ortaya çõktõğõnõ
belirtti. Erdoğan, “Gemilerden biri-
si nefret seferi, diğeri barış seferi ya-
pıyordu diyenler var. Akdeniz’de
bir nefretten bahsedilecekse o nef-
ret İsrail devletinin nefretidir. Eğer
terörse İsrail tarafından uygula-
nan devlet terörüdür. 19 yaşındaki
masum, silahsız bir yardım gönül-
lüsünü öldürüp nefretle suçlayanlar
gitsinler, aynaya baksınlar” dedi.
Erdoğan, BM tarafõndan görevlen-
dirilecek bağõmsõz bir uluslararasõ ko-
misyonun şeffaf ve kapsamlõ bir ön in-
celeme yapmasõ gerektiğini belirterek,
“Uluslararası camianın İsrail’in hu-
kuk dışı eylemlerine artık cevap ver-
mesini ümit ediyoruz” dedi.
Esad ise korkunç bir cinayet olarak
nitelendirdiği olayõn İsrail’in doğasõ-
nõ yansõttõğõnõ belirtti. Esad, “İsrail de
karantinaya alınmalıdır ki hastalı-
ğı kimseye sirayet etmesin. Türk
bayrağı bundan sonra Filistin sa-
hillerinde dalgalanacaktır. Ta ki
Filistin halkı tam haklarını elde
edinceye kadar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ile
görüşen Suriye Devlet Başkanõ Beşar
Esad da “Türk halkına yönelik sev-
gi çığ gibi büyüyor. Suriye halkı in-
fial içerisinde. Türk kardeşlerimizin
sonuna kadar yanındayız. Saldırıda
hayatını kaybedenlerin ailelerine
başsağlığı diliyorum” dedi.
Putin gezmek ister diye...
Öte yandan İstanbul Boğazõ’na Rus-
ya’nõn ünlü zengini Abromovitz ya-
tõnõ gönderdi. Rusya Başbakanõ Vla-
dimir Putin, İstanbul’a gelmeden
yat, Çõrağan Sarayõ’nõn yanõnda yeri-
ni aldõ. Yatõn Putin’in Boğaz’da gez-
mek istemesi halinde kullanmasõ için
gönderildiği öğrenildi.
Gazze krizinin ardõndan
Türkiye, Filistin ile
kapsamlõ bir yardõm anlaşmasõ
imzaladõ. Anlaşma, sağlõk,
eğitim, tarõm, su, bilim ve tek-
noloji alanlarõnda Türkiye’nin
Filistin’e yapacağõ yardõmla-
rõn operasyonel çerçevesini
belirledi. Türkiye’nin Filis-
tin’e desteğini ortaya koymak
için “süresiz” olarak hazõrla-
nan anlaşma, Asya’da İşbirliği
ve Güven Arttõrõcõ İşbirliği
Konferansõ için Türkiye’de
bulunan Filistin Dõşişleri Ba-
kanõ Riyad Malki ile Dõşişleri
Bakanõ Ahmet Davutoğlu
arasõnda imzalandõ. İmza töre-
ninde, Türkiye’nin Filistin’e
verdiği önemi göstermek açõ-
sõndan cumhurbaşkanlarõ da
bulundu.
Anlaşma, Türkiye’nin Filis-
tin devletine yapmakta olduğu
ve yapacağõ katkõlarõn çerçe-
vesini düzenleyecek ortak bir
komite kurulmasõnõ öngörü-
yor. Anlaşmada, siyasi diplo-
matik bir çerçevede Türki-
ye’nin siyasi danõşmanlõkta
bulunmasõ, Filistinli diplomat-
larõn eğitilmesi, ekonomi çer-
çevesinde su ve tarõm alanla-
rõnda karşõlõklõ yatõrõmlarõn
arttõrõlmasõ, teknik işbirliği
alanõnda eğitim verilmesi
planlanõyor. Anlaşma kültür,
eğitim ve sağlõk ve bilim alan-
larõnda işbirliği öngörüyor.
Anlaşmanõn imzalanmasõ-
nõn ardõndan Gül ile Abbas,
basõna kapalõ olarak görüştü.
Görüşmede, iki ülkenin dõş-
işleri bakanlarõ ve beraberin-
deki heyetler de hazõr bulun-
du. Filistin Dõşişleri Bakanõ
Malki, dün sabah erken saat-
lerde Türk mevkidaşõ Davu-
toğlu’nun uçağõ ile Türki-
ye’ye döndü. Malki, uçakta
Mavi Marmara gemisi ile il-
gili üzüntülerini bildirdi.
Malki, hislerini Davutoğlu
ile şöyle paylaştõ:
“Biz bunlardan çok çek-
tik. Bunların hukuk tanı-
mazlığından... Ama bu kez,
Türkiye gibi bir devlete
çarptılar. Baltayı taşa vur-
dular.” Filistin Dõşişleri Ba-
kanõ da Türkiye gibi İsrail
saldõrõsõnõ “Haydutluk” ola-
rak niteledi.
Türkiye CICA zirvesinin sonuç bildirisinde İsrail’in açõk biçimde kõnanmasõnõ istiyor, ancak bunun
için İsrail’in de onayõ gerekli. İsrail engeli aşõlamazsa Türkiye Başkanlõk açõklamasõ yapacak
Zirve kapsamında Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, Afganistan Dışiş-
leri Bakanı Zalmay Resul ve Pakis-
tan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud
Kureyşi Çırağan Sarayı’nda bir
araya geldi. Türkiye-Afganistan-Pa-
kistan üçlü toplantısının ardından
konuşan Resul, İsrail’in Gazze’ye
yardım filosuna saldırısı karşısında
“Afgan halkı ve hükümetinin deste-
ği her zaman sizinle olacaktır” dedi.
Kureyşi de saldırıyı şiddetle kına-
dıklarını ve Türkiye’nin yanında ol-
duklarını belirtti. (Fotoğraf: AP)
Türkiye’ye destek
Beyaz Saray randevusu olmasına
karşın İstanbul’a gelmeyi tercih
eden Filistin lideri Mahmut Abbas, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’dan El Fetih ile Hamas arasında anlaşmanın sağlanabil-
mesi için Türkiye’nin devreye girmesini istedi. Erdoğan, Hamas’ın Türkiye’ye gö-
rüşmeler için yetki verdiğini açıklayıp Abbas’tan da yetki istedi. Erdoğan, “El Fe-
tih’e örgüt demek, Hamas’ı terörist olarak damgalamak çok yanlıştır” dedi.
FİLİSTİN’LE
‘SÜRESİZ’ ANLAŞMA
‘Türkiye devreye girsin’