29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU ‘Sex And The City’ Ortadoğu’ya Taşınırken... 8 HAZİRAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B Yeni MİT Müsteşarõ’nõn Başbakan Erdoğan’a yakõnlõğõ ve ‘İran dostu’ oluşu kaygõ yaratõyor İsrail’in Fidan rahatsızlığıDış Haberler Servisi - İsrail gü- venlik kuruluşlarõnõn, Milli İstihbarat Teşkilatõ (MİT) Müsteşarlõğõ’na, İran’a karşõ õlõmlõ tavrõ ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yakõnlõ- ğõyla bilinen Hakan Fidan’õn atan- masõndan rahatsõz olduğu belirtildi. İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz, MİT ile yakõn ilişkiye sahip İs- rail gizli servisi MOSSAD’õn dõş ilişkiler bölümünün, Fidan’õn atanmasõnõn Tür- kiye’nin İsrail ve İran ile ilişkilerinde kasõtlõ bir değişime işaret ettiği görüşünde olduğunu yaz- dõ. 42 yaşõndaki Fidan’õn, Başbakan Erdo- ğan’õn yakõn dostu olduğuna dikkat çekilen ha- bere göre, İsrailli güvenlik yetkilileri, Gazze Şe- ridi’ne giden gemilere İsrail komandolarõnõn dü- zenlediği baskõnda 9 Türk’ün ölme- siyle iki ülke ilişkilerinin yeni bir sü- rece girmesinde Erdoğan-Fidan ikilisi ile Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu rol sahibi. Haaretz, Fidan’õn AKP hükümetinde baş- bakanlõk müsteşar yardõmcõlõğõ yaptõğõ sõra- da, Türkiye ile İran ilişkilerinin sõkõlaştõrõl- masõnda görev aldõğõnõ, Uluslararasõ Atom Enerjisi Kurumu’nda Türkiye’yi temsil eder- ken de “İran’ın barışçıl amaçlı nükleer programını sürdürme hakkı bulunduğu- na vurgu yaptığını” hatõrlattõ. Ayrõca, İran’a yeni yaptõrõm paketi hazõrlõğõnda olan ABD başta olmak üzere Batõ ülkelerinin tepkisini çeken, İran’õn uranyum karşõlõğõ nükleer ya- kõt almasõnõ öngören Türkiye-Brezilya-İran mutabakatõnõn mimarlarõnõn Davutoğlu ile Fi- dan olduğuna dikkat çekildi. Haberde, Erdoğan’õn bu atamayla birlikte, iç güvenlikten dõş istihbarata kadar geniş bir alanda etkinlik gösteren istihbarat kuruluşunda kontrolü devralarak, “İslamcı partinin ikti- darına en büyük tehdidi oluşturan” askeri ka- demelere karşõ güç kazandõğõ yorumu da yapõldõ. Haaretz, geleneksel olarak iki ülke istihbarat kuruluşlarõ ve ordularõ arasõnda yakõn işbir- liği olmasõna karşõn, Fidan’õn atamasõnõn bu ilişkilere iki yönden darbe vuracağõ öne sü- rüldü: “Bir yandan iki ülke arasında is- tihbarat alışverişi zarar görecek, diğer yan- dan İsrail, bunların düşman örgütlere ve- ya devletlere geçebileceği kaygısıyla Tür- kiye’ye bilgi aktarımını kısıtlayacak.” ‘GemidekiikiTürkteröristti’ Dış Haberler Servisi - İsrail Savunma Bakanlõğõ, Gazze’ye yardõm götürmek üze- re yola çõkan ve geçen hafta İsrailli asker- lerce kanlõ operasyonla durdurulan Türk bayraklõ Mavi Marmara gemisindeki ey- lemcilerden 5’inin İslami terörle bağlantõ- lõ olduğunu ileri sürdü. İsrail ordusu önce- ki gün terörle bağlantõlõ olduğunu ileri sür- düğü kişilerin isimlerini de açõkladõ. Bu kişiler arasõnda İHH Ortadoğu Koor- dinatörü Hasan Aynacı ve vakfõn yönetim kurulu üyesi Hüseyin Oruç da bulunuyor. İsrail, Aynacõ’nõn Filistin İslami Cihad Ör- gütü’ne düzenli olarak mali destek sağla- dõğõnõ iddia ederken Oruç’un Gazze Şeri- di’ndeki El Kaide üyelerine destek verme- yi amaçladõğõnõ ileri sürdü. İsrail’in “terörist organizasyonlarla” ilişkilendirdiği diğer aktivistler hakkõnda ise şu bilgiler ortaya atõldõ. 31 yaşõndaki İran do- ğumlu, ABD’de yaşayan Fatima Mu- hammadi’nin Gazze Şeridi’ne İsrail’in yasakladõğõ elektronik parçalar sokmaya ça- lõşan Özgürlük Konvoyu (Viva Palestine) adlõ hareketin üyesi olduğu savunuldu. 41 yaşõndaki Amerikan ve İngiliz vatandaşõ olan Ken O’Keefe’nin de Hamas koman- do birliklerinin kurulmasõ ve eğitilmesine katkõda bulunmak amacõyla Gazze’ye git- meye çalõştõğõ iddia edildi. İsrail, 51 ya- şõndaki Fas doğumlu Fransa’da ikamet eden Ahmed Umimon’u ise Hamas üyesi olmakla suçladõ. İHH Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin Oruç, “Bugün bizim için söylenen hiç bir şey bize o sorgularda so- rulmadı. Madem böy- le şeyler biliyorlardı bize orada sorabi- lirlerdi. Bunlar, biz- den sonra hazırla- nan iftira dosyala- rı” dedi. Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davu- toğlu, önceki gün CNN’e verdiği röpor- tajda İsrail için “Eğer listede te- rörist varsa ismi- ni versinler, so- ruşturmaya ha- zırız” demişti. İRAN DA GEMİ GÖNDERİYOR İSKENDERUN ARAŞTIRILIYOR İSRAİL’İN İSTİHBARAT KAYGISI Dış Haberler Servisi - İsrail’in Gaz- ze’ye yardõm malzemesi taşõyan filoya geçen hafta başõndaki saldõrõsõnõn yan- kõlarõ sürerken İran da Gazze’ye insa- ni yardõm taşõyan üç gemi gönderece- ğini açõkladõ. İran Kõzõlayõ dün yaptõğõ açõklamada, İsrail tarafõndan Gazze’ye uygulanan ablukanõn delinmesi çaba- larõ çerçevesinde, ilaç ve gõdadan olu- şan yardõm malzemeleri taşõyan gemi- lerin birkaç gün içinde yola çõkacağõnõ duyurdu. Yardõm malzemelerinin haf- ta sonunda Mõsõr üzerinden Refah ge- çidi kullanõlarak Filistinlilere teslim edileceği belirtildi. Türk hükümetiyle işbirliği içinde gönderilecek iki gemi- nin biri doktor ve hemşirelerin bulun- duğu 70 yardõm gönüllüsü, diğeri ise ilaç ve gõda taşõyacak. Filistinli hasta- larõn tedavisi için ise ameliyat odasõ dahil tam teşekküllü bir hastane taşõ- yacak olan üçüncü geminin sağlõk per- soneliyle birlikte Gazze sahiline gön- derilmesi için de çalõşmalara başlandõ- ğõ bildirildi. Yakõn zamanda da Mõsõr Kõzõlayõ ile işbirliği içinde 30 tonluk ilaç taşõyan bir yardõm uçağõnõn Mõ- sõr’a gideceği öğrenildi. Devrim Muhafızları eşlik edebilir İran’õn dini lideri Ayetullah Ali Ha- maney’in izin vermesi durumunda yardõm gemilerine İran Devrim Muha- fõzlarõ eskortluk yapacak. İran Devrim Muhafõzlarõ önceki gün Gazze’ye in- sani yardõm götüren gemilerin güven- liğini sağlamak için göreve hazõr ol- duklarõnõ belirtmişti. Erdoğan ve Davutoğlu ile birlikte yeni Türk dõş politikasõnõn mimarõ olarak görülen Hakan Fidan’õn, İran’a diplomatik koz kazandõran nükleer mutabakat ve son kanlõ gemi baskõnõ olaylarõndaki sorumluluğuna dikkat çeken İsrailli yetkililere göre, yeni dönemde MİT ile MOSSAD arasõndaki istihbarat alõşverişi zayõflayacak. Fotoğraflara sığındılar Boğazlarõn paşasõ, İran’õn kardeşi, Ege’nin baş artisti MURAT İLEM ATİNA - Türkiye’nin son dönemde izlediği “komşularla sıfır sorun ve İs- rail karşıtı” politikalar, Yunan Elef- terotipia gazetesi tarafõndan ilginç bir şekilde yorumlandõ. Nasos Golemis imzasõyla yayõmlanan yorumda, AKP hükümetinin ABD tarafõndan dikkat- le izlendiği vurgulanarak “Bugün için Washington, Ankara’nın AB politi- kalarının arkasında ancak Rusya ve aşırı İslam yolunda yapılacak dö- nüşler Erdoğan’ın nargilesini sön- dürmeye yetecek” ifadesi kullanõldõ. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “Boğazların paşası, İran’ın karde- şi, Suriye ve Ermenistan’ın korku- su, nükleer enerjide Rusya’nın ma- sa arkadaşı, Ege’nin baş artisti, Ar- navutluk ve Makedonya’nın kan kardeşi, Doğu Akdeniz’in İbra- him’i” olduğunu belirten yazar, “an- cak bir koltukta bu kadar karpuz ta- şınamaz, bunlardan bazıları düşüp kırılacak” yorumu yaptõ. Türkiye ile İsrail arasõndaki ger- ginliğe de dikkat çeken Nasos Gole- mis, “Türkiye, AB perspektifin- den giderek uzaklaşıyor. Bu çer- çevede zaten iç sorunlarla boğuşan AB eline bir de Ortadoğu bomba- sını kesinlikle almak istemez, kal- dı ki İngiltere bölgede henüz ko- nuşmuş değil, bekleyip göreceğiz” yorumunu yaptõ. Gelişmelerden Yunanistan’õn kaygõ duymasõ gerektiğinin altõnõ çizen yazar, “Müttefik Aramalıyız” başlõğõ ile yap- tõğõ yorumda, “Akdeniz’in batısında- ki ülkeler şimdilik rahat olsa da do- ğusundaki Mısır, İsrail ve Rum kesi- mi gerginliğin ağırlığı altında. Yu- nanistan, İtalya, Malta, Libya gibi ül- kelerle ekonomik anlamda da olsa müttefiklik çerçevesinde müzakereler yapmalıdır” dedi. Ülkesi için en büyük sorunun Batõ Trakya olduğunu belirten yazar, Türkiye’nin er ya da geç bu ya- rayõ kaşõyacağõnõ ileri sürdü. İsrail buldozerlerinin ezerek ölümüne se- bep olduğu Amerikalı barış eylemcisinin ismini taşıyan, Gazze yolundaki son yar- dım gemisi Rachel Corrie’ye “kansız” müdahalenin ardından, gemideki 19 aktivistin sınır dışı edil- mesi dün tamamlandı. Diğer aktivistlerin önceki gün İsrail’i terk etmesinden sonra, aralarında No- bel Barış Ödüllü yazar Mairead Maguire’ın bulunduğu 5 İrlandalı da dün sabah erken saatlerde uçakla ülkeyi terk etti. Gemideki 6 Malezyalı, 6 Filipinli, 1 Kübalı ve 1 İngiliz önceki gün sınır dı- şı edilmişti. Maguire’ı, Dublin Havaalanı’nda eşi karşıladı. (Sağda, altta). Gazze’deki deniz polisi ise ölen 9 Türk için anma töreni düzenledi (üstte). (Fotoğraflar: AFP/AA) Dış Haberler Servisi - Gazze Şeridi’ne yardõm götüren gemi- lere yönelik kanlõ operasyonuyla dehşet yaratan İsrail komandola- rõ, bir tekneye ateş açarak en az 4 Filistinliyi öldürdü. İsrail ordusundan yapõlan açõkla- mada, deniz komandolarõnõn, sal- dõrõ hazõrlõğõndaki silahlõ ve dalõş kõyafetli Filistinlileri taşõyan bir tekneyi Gazze Şeridi’nin orta ke- simindeki Nuseyrat mülteci kam- põ açõklarõnda fark ederek ateş aç- tõğõ belirtildi. Filistinli sağlõk yet- kilisi Muaviye Hassaneyn 4 ce- sedin bulunduğunu belirtirken bölgeyi kontrol altõnda tutan İs- lamcõ örgüt Hamas bir Filistinli- nin kayõp olduğunu duyurdu. Saldõrõdan kurtulduğu belirtilen Ebu el Velid, teknedeki 7 kişinin de Filistin yönetimini elinde bu- lunduran El Fetih hareketi çizgi- sindeki silahlõ El Aksa Şehitleri Tugayõ grubu üyesi olduğunu söy- ledi. El Velid, AFP’ye yaptõğõ açõklamada, sahilden yaklaşõk 100 metre açõkta silahsõz olarak eğitim yaptõklarõ sõrada ateş altõna alõn- dõklarõnõ; 4 kişinin öldüğünü, 2 ki- şi kaçtõklarõnõ, bir kişinin ise kay- bolduğunu anlattõ. Bu eğitimi her yõl yaptõklarõnõ be- lirten Filistinli militan, “İstediği- miz yerde, istediğimiz zaman eğitim yapmak hakkımız. Di- renmek de hakkımız” diye ko- nuştu. İsrail ordu radyosu, dünkü operasyonun da geçen hafta insani yardõm malzemesi taşõyan Mavi Marmara gemisine baskõn düzen- leyerek 9 Türk’ü öldüren seçkin komando birliği Şayetet 13’ten ol- duklarõnõ bildirdi. Radyoya konu- şan bir ordu yetkilisi, “Bu geçir- dikleri zor haftadan sonra ko- mandolar için canlandırıcı ola- cak” dedi. İsrail ordusunun dün sabah Gazze Şeridi’nin Cebaliye bölgesine yönelik bombalõ saldõ- rõsõnda bir Filistinli yaralandõ. İs- rail, Kassam roketi saldõrõsõ ha- zõrlõğõ yapan bir militan grubun hedef alõndõğõnõ kaydetti. ELEFTEROTİPİA: BAZI KARPUZLAR YARILACAK Dış Haberler Servisi - İsrail’in istih- barat servislerine yakõnlõğõyla bilinen Debkafile internet sitesi, Türkiye’nin 31 Mayõs’ta İskenderun’daki Deniz İkmal Komutanlõğõ’na düzenlenen PKK saldõrõsõnõn arkasõnda İsrail’in olduğuna yönelik iddialarõ araştõrdõğõ- nõ öne sürdü. Debkafile’õn askeri kay- naklarõna dayandõrdõğõ haberde, son iki aydõr İskenderun’un Suriye ve Hizbullah’la İsrail arasõndaki olasõ bir çatõşma karşõsõnda askeri merkez ol- ma konusundaki rolünün büyüdüğü belirtildi. Türkiye’nin geçen mayõs ayõ ortalarõnda, İsrail’in Suriye ve Lüb- nan’a yönelik olasõ bir hava saldõrõsõ- na karşõ bu hedefleri korumak ama- cõyla İskenderun’daki limana füze ba- taryalarõnõ sevk ettiği ileri sürüldü. Haberde, ilk kez Ankara’nõn Suriye ve Hizbullah’a hava savunma şemsi- yesi sağladõğõ ve İsrail’e karşõ çatõş- malarõnda onlarla aynõ tarafta yer aldõ- ğõ savunuldu. Ankara’nõn İskenderun saldõrõsõnõn arkasõnda İsrail’in olduğu- na yönelik şüpheleri kanõtlamasõ ha- linde diplomatik ilişkilerin kopacağõ, bunun da savaş ilanõndan bir adõm ön- ce olacağõ öne sürüldü. Haberde, İçiş- leri Bakanõ Beşir Atalay’õn İskende- run’daki saldõrõyla ilgili olarak “neler olduğunu ortaya çıkarmak için yo- ğun bir şekilde çalışıyoruz” açõkla- masõ yaptõğõ kaydedildi. Dış Haberler Servisi - İsrail, yar- dõm gemisine düzenlenen saldõrõnõn İsrail-Türkiye arasõndaki istihbarat paylaşõmõna darbe vurmasõndan tedir- gin. Sunday Times gazetesine göre, Türkiye İsrail’in kendi topraklarõndan İran’õ izlediği istihbarat istasyonunu kapatabilir. Bir İsrail kaynağõ, “Eğer böyle bir şey olursa İsrail, İran’ı iz- leyen ve koklayan kulaklarını ve burnunu kapatmış olur” yorumunu yaptõ. Gazeteye göre istihbarat istas- yonunun kapanmasõ halinde, İsrail’in “İran’ın nükleer tehdidi” karşõsõn- daki savunmasõ zayõflayacak. Bu kez 4 Filistinli öldürüldü Dış Haberler Servisi - İsrail ordusu, geçen haftaki kan- lõ Mavi Marmara baskõnõna yönelik tepkilerden kendini aklamanõn yolunu komandolarõnõ gözyaşõ ve çaresizlik için- de gösteren fotoğraflarda arõyor. Hürriyet gazetesinde önceki gün yayõmlanan fotoğraf- larda, gemiye çõkan komandolarõn bazõlarõ kanlar içinde ve bilinçsiz bir şekilde gözüküyordu. Haberde, İsrail’in sildiği veya kullanõlamaz hale getir- diği fotoğraflarõn, fotoğraf makinelerinin hafõza kartlarõndan birinde, program yardõmõyla data geri dönüşümü yapõlõnca gün yüzüne çõktõğõ belirtilmişti. Fotoğraflar arasõnda yer alan, ağlayan bir komandonun görüntüsü İsrail basõnõ da dahil olmak üzere dünyada büyük yankõ uyandõrõrken İs- rail Ordu Sözcülüğü’nden yapõlan açõklamada, fotoğraflarõn asker- lerin kendilerine karşõ yapõlan saldõrõ sonrasõnda hayatlarõnõ korumak için ateş açtõklarõnõ gösterdiği savunuldu. İsra- il’de yayõmlanan Jerusalem Post gazetesindeki haber- de İsrail donanmasõnõn Mavi Marmara’nõn ele geçirilmesi olayõndan ders çõkarmaya başladõğõ ve gelecekte Gazze kuşatmasõ- nõ kõrmaya çalõşacak gemi- lere karşõ farklõ yöntemlerin uygulanmasõnõ gözden ge- çirdiği belirtildi.Fotoğraflar yankı buldu. “Sex and the city” (Seks ve kent), Ortadoğu’ya taşınırken, biz de taşındık... “SATC” rumuzu ile markalaşan ünlü dizinin filmi, New York’tan Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Abu Dabi’ye taşınırken, bizler de artık “kültürel merkezimizin” gitgide Ortadoğu’ya kaydığını kavradık. Şeriatla yönetilen BAE’de vizyona giremeyen filmin Türkiye’deki gösteriminin, geçen haftanın sıcak gelişmeleri -“İsrail olayları nedeniyle toplumda oluşan tepkiler” ve “Müslümanlıkla alay ediliyor” şeklinde yorumlanacak sahneler- sebebiyle “durdurulması” (!), bunun ilk elden kanıtıydı... İnternet gazetelerinden izleyebildiğim kadarıyla “SATC”nin “4 Haziran” olarak belirlenen “vizyona girişi”, tarih vermeden önce “apar topar” ertelendi. Şimdi filmin “11 Haziran” tarihinde vizyona sokulacağından söz ediliyor. Göreceğiz... Her halükârda dizi versiyonu yıllarca “Digitürk” ekranlarından evimize girmiş olan bu köpük kadar hafif, “eğlencelik” filminin etrafında böylesine “hissedilir” bir “baskı”, “panik” ortamının oluşmuş olması yeterince anlamlı... Psikolojik kıble belli ki artık New York’a değil, Abu Dabi’ye endeksli… Türkiye’ye filmi getiren kadrolar, “Abu Dabi gibi Müslüman bir ülkenin normlarına uygun düşmeyen film, ne olur ne olmaz burada da bir arıza çıkarır!” endişesiyle böyle bir kararı uygulamış olmalı. Haksız da değiller… Başbakan’ın internette “okur yorumlarına” dek uzanan-“ahlak/aile değerlerini” içeren 360 derece geniş kapsamlı- “otosansür telkinleri” bir yandan, “Gazze şehitlerimiz” atmosferi öte yandan.. memleketi böyle sarmışken; “SATC” gibi bir filmi alayıvala ile hiçbir şey olmamışçasına, sıcağı sıcağına gösterime sokmayı belli ki göze alamamışlar… Dizisi on yıl TV’lerde gösterilmiş, filmleştirilen ilk bölümü kaygısızca vizyona girmiş “SATC-2” etrafına, anlaşılan şimdi birden “Hay Allah! Başımıza bir şey gelir mi?” havası çökmüş durumda.. Bir ülkeye bir kez bu hava çökmeyegörsün, nerede duracağı, nerelere varacağı belli olmaz. Humeyni devrimi İran’ı böyle yerleşmişti “Şeriat rejimi” İran’a böyle nüfuz etmişti. Şeriat İran’a bir günden diğerine gelmedi… “Şah rejiminin” “İslamcı rejime” devşirilmesi için ülkeyi “dini değerler etrafında” bir araya getiren bir “savaşın” çıkması gerekti. 1980-88 yılları arasında cereyan eden ve yarım milyon İranlının ölümüyle sonuçlanan İran-Irak savaşı, radikal rejim değişikliği için gereken “olağanüstü hal ortamını” yaratmakta kullanıldı. Toplumda her sorgulamanın önünü kesen ve her tür “sansür”, “baskıyı” meşrulaştıran; “muhalefetin her çeşidini ezme aracı” olarak devreye sokulan “savaşı”, Humeyni önce “Allah’ın lütfu” ilan etti. Derken Tayvan’dan “500 bin plastik anahtar” getirtti. Bunları halka, “cennetin/şehadet makamının anahtarları” diye dağıtıp 12 yaşındaki bacak kadar çocuklara varana dek herkesi cepheye sürdü… “Cepheden gelen şehit cenazeleri” karşısında kadınlar, solcular, liberaller, aydınlar.. seslerini kesmek zorunda kaldılar. “Şehit cenazeleri” kaldırılırken “haremlik selamlık uygulamalarına”, “başörtüsüne” kimse başkaldıramaz oldu. Ülkeyi saran büyük “yas” ve “cihad atmosferi” içinde, “örtünmeye hayır” diye sokaklara çıkan kadınlar, ağır toplum baskısı altına alındı. Batılı ahlak erozyonunun simgesi olarak görülen sinema salonları, kültür faaliyetleri; İslamcı gösterilerin hedefine dönüştü. Gerisini biliyorsunuz… Abu Dabi yerine Fas çöllerinde çekilen film “SATC 2 - Abu Dabi” bu kadar böyle, bu ağır mevzulara konu olacak bir film mi? Hayır… Türkiye’de -normal şartlar altında- gerçekte ne “kültür”, ne “siyaset” yazarlarının ilgi alanına girecek bir film bu. Uzayan dizi ve ilk filmden sonra artık epey gazı kaçtığı için, olsa olsa “yaşam tarzı” yazarlarının lütfedip ilgileneceği bir öyküden söz ediyoruz... Ancak içinde yaşadığımız ortam, gelin görün ki böyle “leblebi çekirdek” türü bir filme bile bir nevi “turnusol kâğıdı işlevi” yüklüyor… Bu nedenle Türkiye’ye dönmeden -ne olur olmaz!- işi gücü bırakıp filme gittim… Diziden zamanında keyif almış ancak ilk filmde “bunalmış” bir “sabık” “SATC” izleyicisi olarak, bu filme normal şartlarda artık gitmezdim. Alımlı, başarılı, şık dört New York’lu kadının “cinsellikleri”, “aşkları”, “dostlukları”, “düş kırıklıkları”, “gevezelikleri” üzerine kurgulanan ve “hayata dair maceralarını” son zeki ve esprili bir dille nakleden format eskisi gibi pırıltılı değil artık. Eskidi. Samantha, Carrie, Miranda ve Charlotte “yaşlandılar”. “İkoncanlar”, “kokonalaştı”… Abu Dabi yerine Fas çöllerinde çekilen sahnelerde, giderek artık yavaş yavaş “altın kızlar” evresine doğru yol alan 4 kafadarın üzerlerine giydikleri giysileri görseniz “Yeşilçam bile vaktiyle bu kadar abartmamıştı!” dersiniz… Neyse. Asıl polemik konusu filmde bir “Müslümanlıkla alay etme durumunun olup olmadığı…” Yerim kalmadığı için ona da gelecek yazıda devam edeyim… [email protected] ktivistler sõnõr dõşõAA İsrail kendi soruşturacak Haber Merkezi - İsrail Savunma Bakanõ Ehud Ba- rak, “Gazze’ye yardım götüren gemilere yö- nelik operasyon konusunda soruşturma ya- pılacağını” söyledi. Barak, “Gazze’ye yönelik ablukanın farklı yollarla sürdürülmesi üze- rinde de çalışma yapıldığını” belirtti. İsrail’in Haaretz gazetesi ise baskõnla ilgili bir devlet so- ruşturma komisyonu oluşturulacağõnõ duyurdu. Komisyonun deniz hukuku konusunda uzman yar- gõçlardan oluşacağõ ve en azõndan bir Amerika- lõ, iki uluslararasõ hukukçunun da gözlemci ola- rak komisyona davet edileceği bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle