25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 30 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Gereksiz Bir Çök - Çökme Tartışması Şayet, Genelkurmay Başkanı’nın da programı elverirse, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün ya da perşembe günü Şemdinli’ye giderek 2550 rakımlı Gediktepe’de konuşlanmış olan sınır birliğini ziyaret edecek. Genelkurmay Başkanlığı’nın ana muhalefet partisi liderine, TSK’nin terör örgütüne karşı yürüttüğü mücadele hakkında geniş bilgi vereceği de, Orgeneral Başbuğ’un bu ziyaretle ilgili açıklamaları arasında yer almıştı. Kılıçdaroğlu’nun böyle bir ziyareti yapmak istediğini Başbuğ’a Gediktepe şehitlerinden Ankara’da toprağa verilen piyade er Hüseyin Köksal için düzenlenen törende söylediği biliniyor. Başbakan ile CHP Genel Başkanı’nın teröre karşı mücadele ile ilgili görüş alışverişi yapmalarının gerçekleşmesinin tartışıldığı bir zaman dilimine rastlayan Gedikpaşa mevzilerinin ziyareti bu nedenle ayrı bir önem de taşıyor. Kılçdaroğlu’nun kendisinden önceki genel başkan Baykal’ın bu tür görüşmeler için bin dereden su getiren koşullar koyarak ayak sürümesi hatırlanacak olursa... Sadece ana muhalefet liderinin değil; öteki siyasal parti genel başkanlarının da, ellerini taşın altına sokarak Cumhurbaşkanı ile Çankaya’da bir yuvarlak masa etrafında toplanarak ortak çözüm aramaları için, DSP Genel Başkanı’nca zaman zaman yapılan öneriler karşısında Gül’ün bu tür başvurulardan kaçınmış olduğunu da unutmamakta yarar var. Olayın magazinleşen yönü Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gediktepe’ye gidişini magazinleştiren yönünü de, çarşamba ya da perşembe günü yapılacak ziyaret öncesinde bir kez daha anımsamak gerekiyor. 9 Mehmetçiğin kahramanca çarpıştıkları sırada PKK kurşunlarına hedef olarak can verdikleri o tepeyi Başbakan’ın, Başbuğ’un davetiyle ziyaret ettiği sırada devletin haber ajansı tarafından çekilen o fotoğraflar için Erdoğan’ı övdüğümü bir kez daha söyleyeceğim. Övgü, daha önceleri terör belası karşısında çarpışan kahramanlarımıza karşı Erdoğan’ın nedense lakayt bir tutum takınması, dahası şehitler için maalesef “kelle” demesi, askerliğin yan gelip yatma yeri olmadığını söyleyerek verilen o kahramanca mücadeleyi adeta sıradanlaştırmış olmasından, pişmanlığını sergilemesinden geliyordu. Söylemlerinin AKP seçmenince de tepkiyle karşılanmış olmasının Başbakan’a, yön değiştirttiğini görmek için şehit sayısının giderek artması gerekti ne yazık ki. Ve Başbakan yanına bazı bakanları da alarak 21 Haziran günü Van’da bir garnizon içinde yapılan şehitleri uğurlama törenine gitti. Aynı törende bulunan Orgeneral Başbuğ’un programında ise törenden sonra saldırının gerçekleştirildiği mevzileri ziyaret de vardı. Genelkurmay Başkanı’nın çağrısına sessiz kalmayan Erdoğan, bakanlarını bırakıp bir helikopterle gittiği mevzide, askerleri dinledi; onların sırtlarını okşadı. Birlikte karavana yedi. Öylelikle 9 yıldır hükümet başkanlığı sırasında cephedeki askere de gecikmiş bir borcu da bir ölçü de olsa ödemiş oldu. ‘Niçin çöktün?’ Çevresi her mevzi gibi kum torbaları ile çevrilmiş o mevzide, kendisine eşlik eden gelen komutanlarla birlikte çökmüş olması medyamızın bir bölümünde yoğun eleştirilere neden oldu. Görüntüyü moral bozucu olarak yorumlayanlar sıraya girdi. Nedense o eleştirileri paylaşanlar arasında “Recep Bey’in amansız muhalifi” Kılıçdaroğlu da yer alarak “Benim gördüğüm o fotoğraf beni üzen fotoğraftır. Ben TC Başbakanı’nın siperde çömelmesini istemem” dedi. Ve öylece askerlik yaptığı günlerde temel eğitimde belletilen ilk komutların başında “çök” “kalk”ların yer aldığını, aynı komutları kendisinin de verdiğini unutmuş göründü. Savaş sürerken sınırın sıfır noktasında, terör çetesi elemanlarının nerede mevzilendiklerini bilmeden, yapay kahramanlık yapmanın popülizmden başka ne anlamı olduğunu Sayın Kılçdaroğlu da düşünmeli ve gerçekleştireceği ziyaret sırasında çevresindeki komutanları zor durumda bırakmanın doğru olmadığını da hatırdan çıkarmamalıdır. TC Başbakanı, siperdeki herkes gibi elbette çömelecektir. Önemli olan, başbakanların üzücü olan terör karşısında, sonuna dek mücadeleyi terk etmeleri, iç ve dış baskılara direnmeyerek ödün vermeleri olur. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net TÜREY KÖSE ANKARA - CHP Genel Başkanõ Ke- mal Kılıçdaroğlu terörle müca- dele için toplumsal mutabakat sağlanmasõ zorunluluğu üze- rinde dururken “Cumhur- başkanı Abdullah Gül’ün hükümetin yanlışlarını da cesurca seslendirmesi la- zım” dedi. Terörün ön- lenmesi için sõnõrõn Irak ta- rafõnda tampon bölgesi oluşturulmasõ önerisinde bulunan Kõlõçdaroğlu, ik- tidar olmalarõ durumun- da ABD’yi bu konuda ikna edebilecekleri- ni söyledi. Kõlõçda- roğlu, tampon böl- genin şehitlerin azal- masõ, terör örgütü- nün Türkiye’ye giri- şinin engellenmesin- de yararõnõn olacağõnõ söyledi. İstihbarat birim- lerinin kendi aralarõnda ve hükümetle sağlõklõ bir güven ilişkisinin olmadõğõnõ, bunun da zafiyet yarattõğõnõ vurgulayan Kõ- lõçdaroğlu, Türkiye’nin dõş istih- baratõnõn güçlendirilmesi gerekti- ğini, yabancõlarõn verdiği bilgiyle te- rörle mücadelenin mümkün ol- madõğõna dikkat çekti. Yurt gezi- leriyle ilgili izlenimlerini “Halk ör- gütü aştı, halk devrimi yaşanı- yor” diye özetleyen Kõlõçdaroğlu, partiye katõlmak için davet bekle- yenlere de “Kapımız herkese açık. Ama hiç kimse makam ve mevki için gelmemeli” mesajõ verdi. CHP lideri Kemal Kõlõçdaroğlu, ga- zetemiz Ankara Temsilcisi Utku Ça- kırözer, yazarõ Işık Kansu ve Parla- mento Büro Şefi Türey Köse’nin soru- larõnõ yanõtladõ. Kõlõçdaroğlu’na sorula- rõmõz ve yanõtlarõ şöyle: - Bir süredir gündem terör. Bu sü- reçte bölgesel özerklik gibi öneriler gündeme getiriliyor. - Türkiye demokratik bir ülke. Ama te- rörün olduğu yerde özgür tartõşma olmaz. Türkiye’de bireysel hak ve özgürlüklerin ge- nişletilmesinden yanayõz. Anayasal olarak AB standartlarõna göre hak ve özgürlüklerin önünde aksaklõklar varsa, bunlarõn da düzel- tilmesinden yanayõz. Bölgesel özerklik ya da bölgesel farklõ yönetim anlayõşõnõn doğru ol- madõğõ kanõsõndayõz. Türkiye’nin ulusal bü- tünlüğünden ödün vermek gibi bir düşünce bi- zim aklõmõzõn ucundan bile geçmez. Türkiye ulu- sal bütünlük içinde ve toplumsal uzlaşmaya da- yanarak her türlü sorunu aşabilecek güçtedir, terör dahil. Bütün mesele sağlõklõ, tutarlõ pro- jelerle yola çõkmaktõr. Kapalõ kapõlar ardõnda üretilen projelerin ya da düşünülen ama kamuoyu ile payla- şõlmayan, adõna “açılım” denilen ama içinin ne oldu- ğu belli olmayan projeler toplumu ayrõşma noktasõna götürdü. Türkiye’nin içinde bulunduğu temel sorun bu ayrõşmanõn çok net bir şekilde ortaya çõkmasõdõr. Bu ayrõşmayõ insanlar iliklerine kadar duydular ve AKP bunun ne kadar yanlõş olduğunu fark etti, geriye dön- mek istiyor, ama artõk macun tüpten çõktõ. - “Kan kanla temizlenmez” sözleriniz yankı bul- du... BDP de bu sözleri olumlu karşıladı... - O söylem aslõnda bizim yüzyõllardõr halkõmõzõn kül- tür testinden geçen ve somutlaşan ifade. Orada söy- lemek istediğim, terörle mücadelenin sadece güven- lik cephesini ele alõp, o pencereden bakõp terörü çö- zemiyorsunuz. 35 yõldõr yapõlan mücadele bu gerçe- ği bize gösterdi. Terörle mücadelenin farklõ boyutla- rõna da bakmamõz lazõm. - Güvenlik boyutunda ne yapılması lazım? - Bizim elimizde istihbarat örgütleri yok, bürokra- si bizim emrimizde değil. Olaylarõn ayrõntõlarõnõ çok iyi bilmiyoruz, illa şu olacak, bu olacak diye bir dü- şünceyi şu aşamada ortaya koymak doğru olmayabi- lir. Ama CHP iktidar olduğunda bu sorunu kesinlik- le çözeceğiz. Olayõn ekonomik, sosyal, psikolojik, kül- türel boyutunu değerlendireceğiz. Teröre bütüncül po- litikalarla yaklaşacağõz. Sorunun yurttaş tarafõndan al- gõlanma tarzõ değişebilir. Bir entelektüelin soruna ba- kõşõ ile oradaki bir işsizin bakõş açõsõ farklõ olabilir. Ya- põlan anketlerde de görüyorsunuz, birinci sorun işsiz- lik. İkinci ya da üçüncü sõralarda terör yer alõyor. - Sınırın kaydırılması, tampon bölge gibi öneri- lere nasıl bakıyorsunuz? - Tampon bölge önerisi ABD Irak’a girmeden ön- ce dile getirilmişti. O dönemde sõnõrõn ötesinde düz alan- da bir tampon bölge oluşturulmasõ sayõn Baykal ta- rafõndan dile getirilmişti. Son derece tutarlõ bir politi- kaydõ. O dönemde bu yapõlmadõ. Ama şimdi iktidarõn aklõna geliyor. Şimdi de ABD’yi ikna etmek gereki- yor. Tampon bölgenin şöyle bir avantajõ vardõ, siz da- ha sağlõklõ, daha az masrafla güvenlik önlemi alabi- lirdiniz, terör örgütünün Türkiye’ye girişini engelle- miş olurdunuz. Ama bu yapõlmadõ. - Hâlâ yapılabilir mi? - Bence yapõlabilir. - Çözüm olur mu? - En azõndan eğer siz Türkiye’ye terör örgütü men- suplarõnõn gelmesini önlemede daha başarõlõ bir hat oluş- turacaksõnõz demektir. Bu şehitlerimizin azalmasõna yol açacak, terör örgütünün Türkiye’ye girişinde elinde var olan geçiş kapõlarõ bir anlamda engellenmiş olacak. - İktidar olursanız ABD’yi ikna edebilir misiniz? - Anlatõrõz. Şunun için anlatõrõz. Eğer PKK’nin te- rör örgütü olarak Türkiye ve ABD açõsõndan düşman olduğu, terör örgütü olduğu söyleniyorsa, terörün önlenmesi açõsõndan makul ve mantõklõ önerilerin ABD tarafõndan reddedilmemesi gerektiğini söyleriz. Nesi- ne itiraz edecek? Ben düz alanda bir tampon bölge oluş- turuyorum, benim bu topraklarda gözüm yok, terör bit- tiği zaman zaten geri çekileceğim dediğiniz zaman her- hangi bir sorun çõkmaz. Zaten o bölgede bizim şu an- da küçük de olsa bir birliğimiz var. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin dış istihbaratının güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. ‘ D İ Y A R B A K I R ’ D A Y E N İ B İ R S Ö Y L E M İ N İ Z O L A C A K M I ? ’ - AB büyükelçilerine de söy- ledim. Etnik kimliğe dayalõ bir siyasetin 19. yüzyõlõn poli- tikasõ olduğunu ve toplumla- rõn bu nedenle çok ağõr bedel- ler ödediklerini ve Avrupalõ- larõn bizzat etnik kimliğe da- yalõ politikalarõ yasakladõkla- rõnõ söyledim. Hitler örneği önümüzde duruyor. Ama kişi- nin etnik kimliği nedeniyle eğer Türkiye’de ikinci sõnõf yurttaş konumuna geldiği al- gõsõ varsa, o algõyõ değiştir- mek siyasetçinin görevidir. Bu ülkede yaşayan herkes etnik kimliği ne olursa olsun birinci sõnõf yurttaştõr. Etnik kimliğinden kaynakla- nan kültürel haklarõnõ kullan- mak istiyorsa, kültürel haklar da verilmelidir. Anadilde ko- nuşma yasağõ vardõ, ilk karşõ çõkan CHP oldu. Biz bunu 1989 raporunda da söyledik. Bizim özgürlüklerden, kültürel haklarõn verilmesinden yana bir engelimiz yok. Sonuçta biz kendi ülkemizde huzur içinde yaşamak isteyen, etnik kimlik- lere saygõ gösteren ama etnik kimlikleri siyasete malzeme et- meyen bir anlayõşa sahibiz. Kemal Kılıçdaroğlu ve Önder Sav cuma günü Gediktepe’de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP li- deri Kemal Kõlçdaroğlu, 9 askerin şehit düştü- ğü Gediktepe’ye gidiyor. Cuma günü gerçek- leşecek ziyarette, Kõlõçdaroğlu’na CHP Genel Sekreteri Önder Sav eşlik edecek. Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanõ Or- general İlker Başbuğ’un bölgeyi ziyaretinden sonra “çömelme” polemiği yaşanmõştõ. Gedik- tepe’ye gittiğinde çömelip çömelmeyeceğine yönelik soruya CHP lideri “Çömeleceksem neden gideyim” yanõtõnõ vermişti. Gazeteci Nedim Şener’in davası İstanbul Haber Servisi - Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener’in, “Hrant Dink Cina- yeti ve İstihbarat Yalanlarõ” adlõ kitabõnda “Kamu görevlisine görevinden dolayõ haka- ret”, “Adli yargõlamayõ etkilemeye teşebbüs” ve “Kişiler arasõndaki haberleşmenin gizliliği- ni ihlal” suçlarõndan hakkõnda açõlan davanõn görülmesine devam edildi. Mahkeme, Şener hakkõnda İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nin verdiği beraat kararõnõn örneğinin isten- mesine karar vererek duruşmayõ erteledi. - Bu konu ABD ve AB büyük- elçileriyle görüşmelerinizde de gündeme geldi... - Terörü önleme konusunda içe- ride yapõlacaklar var, dõşarõda ya- põlacaklar var. Terörün bir de dõ- şarõdan ciddi destek gördüğünü hepimiz biliyoruz. AB büyükelçi- lerine söyledim. Terör örgütüne fi- nans desteğini kim veriyor? Avru- palõ dostlarõmõz, bunu sorgulama- lõ. Terör örgütüne en büyük finans desteğinin uyuşturucudan geldiği söyleniyor. Mayõn döşemenin, ma- yõnõ kullanmanõn yasak olduğunu biliyoruz, PKK bu mayõnlarõ ne- reden buluyor? - İstihbarat zafiyeti nasıl orta- dan kaldırılır? - Bunun iki koşulu var. Önce farklõ istihbarat toplayan kurumla- rõn birbirine güvenmesi ve istihba- ratõ paylaşmasõ. Türkiye’de bu yok. İkincisi, istihbarat örgütleriyle, is- tihbarat sağlayan kurumlarla hü- kümet arasõnda sağlõklõ bir güven ilişkisinin olmasõ gerekir. Bunun da olmadõğõ kanõsõndayõm. Mevcut müsteşarlõkla bu çözülmek istendi ama geldiğimiz tablo bunu göster- miyor. Bir üçüncüsü, belki düşü- nülebilir, biz dõş istihbaratõ büyük öl- çüde yabancõlarõn bize vereceği bil- giler üzerine kurmuşuz. ABD’den eşzamanlõ bilgiler gelecek, İsra- il’den bilgiler gelecek, biz onun üzerine terörle mücadele edeceğiz. Hiçbir ülke istihbaratõnõ tümüyle ya- bancõlardan gelecek bilgiler üzerine inşa etmez. - Bir dış istihbarat örgütü mü? - Türkiye’nin istihbaratta daha sağlõklõ bir yol izlemesi gerektiği açõk. Türkiye’nin özellikle dõşarõdan gelen istihbari bilgilerle, içeriden ge- len istihbari bilgilerin sağlõklõ kar- şõlaştõrõlmasõ, değerlendirilmesi çok önemli. 35 yõldõr Türkiye terörle mü- cadele ediyor, ortaya çõkan sağlõk- lõ bir rapor var mõ? İçişleri Bakanõ, “5-6 konuda rapor yazılacak” de- di. AKP, bu sorunu çözmek için top- lumsal uzlaşma arayõşõna girmedi. ‘Cumhuraşkanı rahatsız’ - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir arayış içinde mi? - Cumhurbaşkanõ’nõn sorunu çöz- mek için bir arayõş içinde olduğunu düşünmüyorum. O görüşme, top- lumda yaşanan infialin bir anlamda gereği, sonucu olarak ortaya çõktõ. Sayõn Cumhurbaşkanõ’nõn siyaset- çilerin daha yumuşak mesajlar ver- mesi gerektiği şeklinde bir düşüncesi olduğu kanõsõndayõm. Çözümler ko- nusunda, Cumhurbaşkanõ’nõn yetkisi yok. Benim gördüğüm, bu süreçte gelişen olaylardan ve toplumda olu- şan tepkilerden sayõn Cumhurbaş- kanõ da rahatsõz. Cumhurbaşka- nõ’nõn bu süreçte daha aktif bir rol almasõ, hükümetin yanlõşlarõnõ da ce- surca seslendirmesi lazõm. - Başbakan’la görüşürseniz ne söyleyeceksiniz? - Toplumda bir uzlaşma arayacak olan sayõn Başbakan. Biz öncelik- le toplumsal mutabakatõn sağlan- masõnõ istiyoruz. Olayõn ekono- mik, sosyal, psikololjik, kültürel bo- yutlarõnda neler yapõlmasõ gerekti- ğinin içinin doldurulmasõ gerekir. Sayõn Başbakan’õn Diyarbakõr’da yaptõğõ konuşma var. Ekonomi ko- nusunda sayõn Başbakan hâlâ o noktada mõ, değil mi bilmiyoruz. Biz buralara fabrika yapmayacağõz kardeşim, diye açõklamasõ var. Özel sektör eğer gidecekse teşvik ko- şullarõnõn değiştirilmesi gerekir. İşsizlik sigortasõ fonundaki para ön- celikle Doğu ve Güneydoğu için harcanacaktõ. Nereye harcandõ? Cumhurbaşkanõ ile görüşmemizde de bu konuya ilgi göstermesini is- tedik. “Bakacağım” dedi. Siz te- rörün ekonomik boyutunu gör- mezseniz, sadece silahla çözerim derseniz sonuç alamazsõnõz. - Yurt gezilerinizde yüzde 40 hedefinize uygun bir manzara görüyor musunuz? - Evet. Halk örgütü aştõ aslõn- da. Bir halk devrimi yaşanõyor. Demokrasiye sahip çõkma ko- nusunda, hukukun üstün- lüğüne sahip çõkma ko- nusunda bir halk devrimi yaşanõyor. AKP’nin yap- tõğõ yanlõşlardan, topluma verdiği acõlardan toplum kendi çõkõşõnõ yaratacak yol- larõ mutlaka yaratacaktõr. Kılıçdaroğlu terörle mücadele için toplumsal mutabakat sağlanması zorunluluğu üzerinde dururken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hükümetin yanlışlarını da cesurca seslendirmesi gerektiğini söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ankara Temsilcisi Çakırözer, Kansu ve Köse’nin sorularını yanıtladı ‘Tamponbölgekurulmalõ’ ‘Kültürel haklar verilmelidir’ Kılıçdaroğlu, halkın CHP’yi aştığına vurgu yaptı. - ABD Büyükelçisi James Jeff- rey’e hangi konuları vurguladınız? - ABD ile ilişkileri sağlõklõ bir ze- minde götürmek istiyoruz. Kendisi- ne İsmet inönü’nün “Büyük dev- letlerle ilişkiler aslanla yatağa gir- meye benzer” sözünü anlattõm. Bu tür ülkelerle ilişkilerde söz verip vazgeçmenin doğru olmadõğõnõ, bi- zim siyaset anlayõşõmõzõn da böyle ol- duğunu anlattõm. Eğer bir şeyi ya- pamayacaksak “Hayır yapamayız” deriz ama bunu hangi gerekçeyle ni- ye yapamayacağõmõzõ da söyleriz. “Biz kendi politikalarımızı ulusal çıkarlarımız üzerine inşa ederiz” dedim. O da “Evet biz de kendi çı- karlarımıza öncelik veririz. Ama bazen iki ülkenin çıkarları örtü- şebilir” dedi. Ben de “İki ülkenin çı- karları örtüştüğü zaman bizim için sorun olmaz” dedim. - Laikliği de vurgulamışsınız... - Evet vurguladõm. Türkiye’nin yö- nünün Batõ’ya dönük olduğunu, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmasõ ge- rektiğini anlattõm. Hukukun egemen- liğinin ne kadar önemli olduğunu da vurguladõm. NATO ve OECD’de yer alan Türkiye’nin AB içinde de yer al- masõ gerektiğini ve ABD’nin üyelik sürecimize destek vermesi gerektiği- ni de aktardõm. “Haklısınız, biz de Türkiye’nin AB içinde yer alması- nı istiyoruz” karşõlõğõnõ verdi. ‘Toplumsal mutabakat şart’‘Politikamızı ulusal çıkarlar üzerine inşa ederiz’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle