25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Yargõtay 11. Ceza Dairesi’nin tahliye ka- rarõnõ dosyanõn tüm girişimlere karşõn getir- tilememesi ve “CD’ler üzerinden karar verdi eleştirilerini” anõmsatmamõz üzerine Cihaner, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Daire doğru ya da yanlış yaptı demek haddim değil. Ayrıca o CD’ler de sokakta bulunmadı. CD’leri gönderen Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi. Yazısında da ‘CD’lerin çözümü yapõlabilir ve incelenebi- lir’ deniyor. Mesela Erzurum 2. Ağır Ce- za Mahkemesi, bizim dosyamızı ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planõ’ dosyasıyla birleş- tirme kararı verdiğinde İstanbul’un dos- yası elinde bile değildi. Kendileri karar verirken imzasız, fotokopiyle verdiler. Bu olguyu terse çevirmektir. Diyelim ki dos- ya kayboldu, dava mı düşer? Öyle bir dosya içeriği yok olmuş mu olur? Muva- fakat alınması zorunlu iken İstanbul’dan bu konuda muvafakat alınmadı bile.” Yargõtay’õn da muvafakat almadõğõnõ anõm- satmamõz üzerine Cihaner, “Çünkü Yargı- tay üst derece mahkemedir. Üst dereceli mahkemenin muvafakat almasına gerek yoktur yasa uyarınca. Örneğin Başba- kan’ın Yüce Divan’da davası var onunla bağlantılı olarak da görevi ihmal suçla- masından asliye cezada dosyası var. Bun- ların mantığıyla deniyor ki, ‘Dosyalar as- liye ceza mahkemesinde birleştirilsin.’ Olur mu hiç. Hatta o boyuta getirildi ki Yargı- tay’ın neresi yüksek denmeye bile başlan- dı” diye konuştu. Kendisinin yargõlama sürecinde tek tale- binin “görevli bir mahkemede” yargõlan- mak olduğunun altõnõ çizen Cihaner, “Çün- kü CMY bunu öngörüyor. Başbakan için ‘anayasaya aykõrõ yasalar çõkararak anayasal düzeni bozmaya teşebbüs suçu işliyor’ ya da meczubun birisinin ifadesi ya da ihba- rına bakarak özel yetkili savcı kalkıp Başbakan’ın konutunu, makamını basa- bilir mi? Yasada hem yargıçlar hem de bazı görevlerdeki insanların güvenli ça- lışma ortamının sağlanması için getirilen düzenlemelerdir. Sanki bu yasal hakkı- mız yokmuş gibi gösterilmeye çalışılı- yor. Bir gazete çıkıp ‘Haydi Silivri’ye’ manşeti atıyor ve ardından bir süreç başlıyor. Plan tıkır tıkır yürüyor. Ama biz hukukun dışına hiç çık- madık” dedi. 6 ay bize küfrettiler Adalet Bakanlõğõ’nõn makamõ basõldõğõ günün sabahõn 05.00’inde açõklama yapmasõ- na kõrgõn olduğu her halinden belli olan Cihaner, “Bunu bir skandal olarak görüyorum. Hiçbir şekilde o açıklamayı yapmamalıydı. Bakanlık ‘sürece saygõlõ olun’ demedi. Altı ay boyunca bize küfret- tiler kimse ama kim- se ses vermedi. Sadece izlediler. Sabahın köründe Adalet Bakanlığı (Cihaner’i özel yetkili savcılar soruşturur) o açıklamayı yapmasa, savcılar bir şey yapmayabile- cekti. Ama savcılara ‘aferin’ der gibi bir açıklamaydı. Nasıl ki soruşturma yürür- ken açıklama yapıp, yapılanın doğru ol- duğunu söylüyorsa, kovuşturmanın da Erzurum’da yapılamayacağını, yetkileri olmadığını söylemeliydi. Benim Yargı- tay’da yargılanmam gerektiğini de açık- lamalıydı.” CMYB C M Y B 23 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Erzincan Başsavcõsõ Cihaner, siyasetçilerin ‘sözünü dinlemediği’ için başõna bu işlerin geldiğini anlattõ: YardõmparasõylavillayaptõlarİLHAN TAŞCI ANKARA - Erzincan Başsavcõsõ İlhan Cihaner, İsmailağa ve Fethullah Gülen ce- maatlerine yönelik soruşturma kapsamõnda ilk gözaltõ işlemini yaptõğõnda, Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek kendisini arayõp gözaltõndakilerin bõrakõlmasõnõ istemişti. Cihaner, o telefon görüşmesine gönderme yapõp ince bir gülümsemeyle “Söz dinle- medim!” deyip ekledi: “Hukuk dışına hiç çıkmadım ve tüm bunların bedelini ödetmek istediler” dedi. Cihaner kendisi- nin “Filistin’e yardım adı altında topla- nan paralarla yapılan villaları ispatla- masından çekinilip” hedef haline getiril- diğine de dikkat çekti. Sokağa çıkamazlardı Hakkõndaki temel iddianõn cemaatlere ve “bir partiye kasıtlı” tavõr içinde olmak olduğunu kaydeden Cihaner, “Benim so- ruşturmamdan tek bir ses kaydı, telefon görüşme içeriği sızmadı. Şüphelilerin bir tekinin bile özel hayatına ilişkin ko- nuşmalar basında yer almadı. Eğer özel hayata ilişkin o konuşmalar sızsaydı o in- sanların bazıları sokağa bile çıkamaz hat- ta etraflarındaki insanları bile toplaya- mazlardı. Hâlâ da duruyor ve sızmadı” değerlendirmesini yaptõ. Benimki provaydı Erzincan Başsavcõsõ Cihaner, kendisine yönelik sistemli ve planlõ saldõrõlarõn ve so- nunda da 4 ay cezaevinde yatmasõna götü- ren sürecin nedenlerini şöyle sõraladõ: “Yargıçlar, savcılar yılgınlığa sevk edi- lirken bir yandan da ‘belirlediğimiz alan dõşõna çõkmayõn, çõkarsanõz da başõnõza her şey gelebilir’ mesajı verilmek istendi. İkinci olarak, ticarette haksız kazanç sağlayanların çarklarına çomak sokuldu. Kimi inanç sömürüsü yapanlar, kimi ti- carette suça karışarak, kimi kamu gö- revlileri de bunlara dahil olarak karışı- lan eylemler bizim soruşturmamızda ke- sişti. ‘Filistin’e yardõm’ adı altında mak- buzsuz toplanan paralarla villalar ya- pıldıysa biz bunu ispatladığımızda artık inançlı insanlar para vermeyecekler ve sö- mürülemeyeceklerdi. Okul parası diye toplanan paranın yüzde 20’sinin kişisel harcamalarda kullanıldığını ispatladı- ğımızda yardım toplanamayacaktı. ‘Ah- lakçõ’ bir yaklaşımda görünüp yaşam- larının ve yaşantılarının bunun çok öte- sinde olduğunu ispatlarsak diye bizleri engel gördüler. Aslında tüm yapılanlar provaydı. Hukuk dışılığa bir hukukilik kılıfı geçirilirse özel yargılamaya tabi herkese benzer şeylerin uygulanabilir- liğinin yolunu açmaktı. Ve bu uygula- nacaktı. Ben ‘söz dinlemedim!’ Hukuk dı- şına hiç çıkmadım ve tüm bunların be- delini ödetmek istediler.” İlhan Cihaner, yürüteceği soruşturmalara iliş- kin, “Mazeret iznim var. Bildiğim kadarıyla görevim de devam ediyor. Cumhuriyet Baş- savcısı olarak görevim soruşturma yapmak. Bugün kamuoyunun yakından izlediği so- ruşturmaları yapan meslektaşlarımın ki- miyle aynı bölgelerde görev yaptım. O za- man faili meçhul cinayetlere kafalarını çevi- rip görmezden gelmişlerdi. Ben görev yaptı- ğım her yerde suç ve suçluyla uğraştım. Gördüğüm her suçu soruşturdum” diye ko- nuştu. Bilgi kirliliğini ortadan kaldõrabilmek için süreç içerisinde yasalarõn izin verdiği ölçüde gazetecilerle de görüştüğünü anlatan Cihaner, “Nazlõ Ilõcak ile de görüştüm. Hatta odamda- ki arama gününün sabahı Yõldõray Oğur’u aramıştım, toplantıdaydı. Yazılıp çizilenle- rin belgeleriyle ilgili görüşmelerdi” dedi. Er- zincan Başsavcõsõ Cihaner, AKP’li bir bakan ile de görüştüğünü söylerken ismini açõklamayõ “nezaketsizlik” olacağõ gerekçesiyle söyleme- di. Cihaner, bakan ile Erzincan Adliyesi konu- sunda görüştüğünü söylemekle yetindi. ‘Savcılar üç maymunu oynadılar’ Kimilerinin işine geldiğinde “yargıyı rahat bırakın”, gelmediğinde ise “gü- venilmez” dediğini anõmsatan İlhan Cihaner, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Sulh ceza, kalkıp adamı tu- tuklatsın. O, 2 yıl içerde yatsın. ‘Nasõl olsa yargõ çö- zer’ diye beklensin. Böyle bir şey olabilir mi? Misyo- ner hukukçular var. Ruhlarına şöhret ateşi girmiş. Bu tarz insanlar sürekli televizyonlarda dolaşıp hukuka uy- gun işleri bile karartmaya çalışıyorlar. Tutukluluğun te- lafisi mümkün değildir ama onların söylediğinin telafisi mümkündür. Adalete olan inanç kaybolursa insanları bir arada yaşatamazsınız, ülkeyi ayakta tutamazsınız. Telafi- si mümkün olmayacak zararlara uğramış birisi olarak diyorum ki herkes yargısal süreçlere saygı göstermeli.” ŞÖHRET ATEŞİYLE YANANLAR Görevli mahkemede yargılasınlar yeter DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT İlhan’ı Uğurlarken... Çağımızın “aydınlanma bilgesi”ni sonsuzluk uykusunu uyuyacağı Hacıbektaş’a uğurlayacağız. Son güne kadar; kalbi barış, hoşgörü ve insan sevgisi için çarpan, o yüzden de şiddet ve terörden uzak kalmış bir insanın yaşamı entrikacıların düzenlediği tuzaklara hedef seçildiği için aramızdan ayrılmış olması hazindir. İlerlemiş yaşına rağmen, o gözaltına alındığı 2008 Mart gecesine kadar, sağlığından şikâyeti yoktu. Ta ki dört gün dört gece sürdürülen gözaltı süresi sonunda evine getirilinceye kadar... O yüzden önceki gün ölüm haberini alarak beni arayan dostlarımdan, emekli Hâkim Adil Ersoy’un söylediği gibi, İlhan Selçuk’u bir “basın şehidi” olarak görenler, o tuzağın senaristlerini, bugün her zamandan daha çok vicdanlarının sesini dinlemeye çağırmalıdır. Emniyet istihbaratı nerede? İlhan ve benzer yurtseverlerin nefes alışlarını dinlemekten yorgun düşmüş olan güvenlik örgütleri, ülkeyi kasıp kavuran terör belasına yönelmesi gereken istihbaratı ikinci plana atmış olmalılar ki, dün sabah İstanbul’da Halkalı’da bulunan jandarma lojmanlarında oturanları İl Jandarma Komutanlığı’na götüren otobüslerden birisine yönelik bombalı saldırı hakkında önceden bilgi sahibi olamıyorlar. Saldırının yapılış biçimini irdeleyen terör uzmanları, öyle günlük bir eylem kararının söz konusu olamayacağını, sivil plaka taşıyan otobüslerin her günkü bilinen hareket saatleri ile yol güzergâhının iyi incelenerek, bombanın yolun hangi noktasına yerleştirilmesinden başlayan ve uzaktan kumandayı sağlayan gözcülerin nerelerde olacağını da hesap eden bir planlama çalışmasının yapılması gerektiğini söylüyorlar. Sorumluluktan kaçan Başbakan Gelin görün ki, Başbakan dün o patlamayı da, ondan önceki karakol saldırılarını da terörün doğal akışı içinde görerek grup konuşmasında, “Güvenlik örgütleri şimdiye kadar hükümetten neyi istedilerse o istekleri yerine getirdik” diyor ve yedi yıllık iktidarının sorumluluğunu üstlenmekten fellik fellik kaçıyor. Dahası, kendisine sıfır terör devredildiğini söyleyenlere, o her zamanki üslubu ile “Ne sıfırı bee” diyebiliyor. Yeri gelmiş olmalı. Bu yüzden TBMM’nin Sayın Başkanı’na, Şemdinli karakol saldırısı nedeni ile Genelkurmay Başkanı’na yönelttiği o soru için soralım. “Saldırıyı askeri istihbaratın zaafı olarak değerlendirdiniz ve denetim görevinizden söz etiniz. Dün İstanbul’daki patlamanın birisi kıdemli başçavuş, öteki üçü kıdemli çavuş olan dört askerimizin şehadeti, 17 yaşında bir genç kızımızın ölümü ile sonuçlandığını duymuş olmalısınız. Olay nedeni ile Başbakan ya da İçişleri Bakanı hakkında benzer denetim görevini niye ihmal ettiniz?” Yıllardan sonra terör yeniden kentlere indi Sevgili İlhan. Amacının bu defa sokak çatışmaları başlatmak olduğunu söyleyenler var. Ne ki, olağanüstü yetkili savcılarımız, yaklaşan gerçek tehlikeyi görmek için emniyet güçlerinin masalarına koyduğu o binlerce sayfalık evraklardan başlarını kaldırıp, ne olup bittiğini öğrenmeye zaman bulamıyorlar. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net BAŞSAĞLIĞI CUMHURİYET GAZETESİ BİR OKUL İLHAN SELÇUK BAŞÖĞRETMENDİ Yazdõklarõndan çok şey öğrendik Okurlarõnõ hiç yanõltmadõ TEŞEKKÜRLER BİLGE İNSAN RAHAT UYU Prof. Dr. MEHMET ÜNAL Çağdaş uygarlõk yolunda tam bağõmsõzlõkçõ, Atatürkçü/Kemalist çizgiden ayrõlmadan yürüyen Aydõnlanma Devriminin ödünsüz, yõlmaz savunucusu, bilge insan İLHAN SELÇUK sonsuzluğa göçtü. Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Gazetesi’nin anõt insanõ İLHAN SELÇUK Türk basõnõnõn başõ öne eğilmeyen, bileği bükülemeyen, örnek ve önder yazarlarõndandõ. Onun ‘PENCERE’si yazõlarõyla, düşünceleriyle, kitaplarõyla, tüm ömrünü adadõğõ aydõnlanmanõn õşõğõnõ yaymayõ sürdürecek, hep açõk kalacak… Senden çok şey öğrendik. Aydõnlanmanõn sönmeyecek meşalesi… Gökyüzünün yõldõzlarõ üzerinden eksilmesin, õşõklar içinde uyu… MERSİN ADD ve CUMOK BALBAY ARAMIZDA… Dostlarõ Mustafa Balbay’õ unutmadõ… Yüreğimiz gazetecilikten başka bir kaygõsõ olmayan dostumuz Balbay’la… Seninle tutukluyuz seninle özgürleşeceğiz… Konuşmacı: Ümit Zileli (Cumhuriyet gazetesi köşe yazarõ) Onur konuğu: Mustafa Balbay (Ordululara mektubu ve mesajlarõyla) Cumhuriyeti, insan haklarõnõ, özgürlükleri konuşmak üzere buluşuyoruz. Yer: Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Tarih: 25 Haziran 2010 Saat: 18.00 ADD Ordu Şubesi - Ordu Cumok Sevgili İlhan Selçuk Yüreğimize açtõğõn “Pencere”den Cumhuriyetin temel değerlerini ödünsüz ve kararlõ bir şekilde savunmayõ öğrendik. Özgürlüklerinden koparõlmõş Silivri’deki dost yüreklerin yanõnda “CUMHURİYET NÖBETİMİZİ” daha bir kararlõlõkla sürdüreceğiz. Seni hiç unutmayacağõz. Işõklar içinde uyu... Çağlar Fikirkoca - Saniye Yurdakul Sadettin Dikkaya - Nizamettin Çetinkaya Elif Özdemir - Ayşe Yiğit Acı Kaybımız Aydõnlanmanõn ulu çõnarõ, Cumhuriyet’in meşalesi İlhan Selçuk’u yitirdik. Birçoğumuzun yarõm asõrlõk tarih, toplum, devrim, mücadele hocasõydõ. Ailelerimizin bir ferdi, bir can yoldaşõ... Nur içinde yatsõn... Prof. Tolga Yarman TÜMÖD (Tüm Öğretim Elemanları Derneği) İstanbul Şubesi Sevgili İlhan Selçuk, Halkõmõz yaşadõğõmõz karşõdevrimi yakõnda yõkacak. O günlerde kol kola yürüyen yurtseverler zaferdeki katkõnõ daima anacaklardõr. Rasih Nuri İleri ve Ailesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle