29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Başbakan’ın Arjantin gezisini iptali olayı ile ortaya çıkan uluslararası yeni bir gerginliğin sonuçlarını araştırmaya çalışırken… …Perşembenin gelişi çarşambadan belli olduğu gibi önceden bilinen, beklenen bir olay, her konuyu ikinci plana attı. Mavi Marmara adındaki Gazze’ye insani yardım götüren gemi uluslararası sularda İsrail’in askeri müdahalesi ile karşılaştı. Gemide hemen her ulustan insan var; ama ilk haberlere göre ölenler Türk vatandaşı. Kuşku yok; İsrail’in karasuları dışından gerçekleştirdiği saldırı… …İnsani açıdan, uluslararası kurallar, İsrail askerlerinin silahsız olduğu söylenen sivillere saldırısı açısından onaylanamaz. Saldırı insanlık dışı bir saldırı olduğu için ne kadar onaylanamaz bir olay ise… Türk hükümetinin günlerdir geliyorum diye bu olaydan önceki tutumunu sorgulamak da bir o kadar gereklidir. İsrail Gazze’ye yardım malzemesi götüren gemileri limanlarına sokmayacağını ve müdahale edeceğini açıkladı. Hükümet bu açıklamalardan sonraki aşamalarda ne yaptı? İsrail nezdinde bir girişimde bulundu mu? İnsani malzeme taşıyan gemiye (gemilere) müdahale etmemesini sağlayacak çözüm yolları önerdi mi? Hükümet Mısır üzerinden Gazze’ye yardım girişiminde bulundu. Mısır’ın, yardımın ülkesinden geçmesine karşı çıktığını acaba bu hükümet anımsıyor mu? İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy üç gün önce Cüneyt Özdemir’in programında gemilere mutlaka müdahale edileceğini ve malzemenin Gazze’ye sokulmayacağını çok açık bir dille ifade etti. Üç gün önce Dışişleri’ne çağrılarak herhangi bir müdahaleye karşı olduğumuz Büyükelçi ile neden konuşulmadı? Türkiye’nin tutumu ve durumu büyükelçi aracılığıyla neden Tel-Aviv’e bildirilmedi? Yoksa hükümet olası bir müdahalenin İsrail’in masum insan kanı dökmeye kararlılığının bir kanıtı olacağını hesaplayarak mı sessiz kalmayı öngördü? Dışişleri Bakanlığı İsrail’in (yabancı bandıralı gemilere değil de) Mavi Marmara’ya saldırmasını sert biçimde eleştiriyor. Açıklamada “Bu müessif olay ilişkilerimizde telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilecektir” diyor. Neden Türk gemisine saldırdı? Gemi Türk ve Filistin bayrakları ile donandı. Her ulustan insanlar var gemide. Üstelik Gazze seferi ile ilgili TV ve gazetelere servis Mavi Marmara’dan yapıldı. Hedef bu nedenle Türk gemisi. İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, Kuzey Kıbrıs açıklarında TV’lere konuşurken “asla teslim olmayacaklarını” ve “yanlarında olan Türkiye ile yardım malzemesini Gazze’ye ulaştıracaklarını” söyledi. Bu ve benzeri demeçlerin olası olayı yatıştıracağı yerde tahrik anlamına gelmediği söylenebilir mi? Üstelik Bülent Yıldırım adındaki İHH yetkilisinin, Türk hükümetini bağlayıcı nitelikte sözlerini kimden yetki alarak dünya kamuoyuna açıkladığının hesabı da verilmeli! Türkiye bundan sonra neler yapabilecek? Herhalde İsrail’e savaş açacak değil! Bir: Büyükelçisini çekecek. İki; Güvenlik Konseyi’nden bugüne kadar BM kararlarının hiçbirini uygulamayan İsrail aleyhine (şayet ABD veto etmezse) bir karar çıkarmaya uğraş verecek. Belki bir “araştırma” komisyonu kurulacak. Üç: Hükümet durumu görüşmek ve ulusal bir karara varmak için derhal olayı TBMM’ye getirmeli. İsrail’in olası saldırısı karşısında gemide bulunan siviller bir kalkan gibi kullanıldı. İsrail gemide askerlere ateş açıldığını da öne sürüyor. İsrail zor durumda kaldığı için insanlara ateş açılmasını, askerlerine ateş açıldığını öne sürerek savunuyor. BM Güvenlik Konseyi ve benzeri uluslararası kuruluşlar eleştirdi İsrail’i. İsrail ne yaptı? Hiç! Bildiğini okumakla kaldı. Bu son olay da inşallahhhh aynı akıbete uğramaz! SAYFA 1 HAZİRAN 2010 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Haziran Oslo PB 20 Helsinki Y 20 Stockholm Y 20 Londra Y 16 AmsterdamY 17 Brüksel Y 18 Paris Y 16 Bonn PB 21 Münih Y 16 Berlin Y 17 Budapeşte Y 18 Madrid PB 34 Viyana Y 16 Belgrad Y 19 Sofya Y 19 Roma B 23 Atina Y 28 Zürih Y 19 Moskova Y 22 Aşkabat B 29 Taşkent PB 35 Bakû B 27 Bişkek B 28 Tiflis PB 28 Kahire A 44 Şam B 38 İstanbul Y 31 Edirne Y 31 Kocaeli Y 33 Çanakkale B 27 İzmir PB 31 Manisa PB 34 Denizli PB 32 Zonguldak Y 28 Sinop Y 25 Samsun PB 30 Trabzon PB 27 Giresun PB 29 Ankara Y 31 Eskişehir Y 29 Konya PB 29 Sıvas PB 29 Antalya B 29 Adana B 32 Mersin B 29 Diyarbakır B 35 Şanlıurfa B 38 Mardin B 33 Siirt B 34 Hakkâri PB 27 Van PB 23 Kars PB 23 Yurdun kuzey, iç ve batı kesimleri par- çalı çok bulutlu Mar- mara’nın kuzey ve doğusu, Batı Karade- niz, Orta Karadeniz’in iç kesimleri, İç Ana- dolu’nun kuzeybatısı ile Afyon ve Kütahya çevreleri kısa ve ara- lıklı olmak üzere sa- ğanak ve gökgürül- tülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulut- lu geçecek. Hava sı- caklığı ülke genelinde 2-4 derece artacak. Baştarafı 2. Sayfada Yine kamuoyunu susturmak ama- cõyla, Yunanistan Avro bölgesine alõ- nõrken gereken araştõrmanõn yapõlma- masõ hatadõr, belki Yunanistan’õn ken- dine gelene dek Avro bölgesinden çõ- karõlõp Drahmi’ye dönmesi iyi olur, gi- bisinden görüşler ortaya atõldõ. Bu ara- da hepsi unutuldu. Yalnõz Yunanistan AB’ye ve Avro bölgesine alõnõrken mi hata yapõldõ? Ya Güney Kõbrõs, ya Romanya ile Bulga- ristan, ya diğer eski Doğu Bloku ül- keleri? Ortak bir kültür arayõşlarõ somut sonuç bulmayan Avrupa Birliği, ne ya- zõk, ortak bir gemi azõya almõş kapita- list ideolojinin işleyişine kendini bõ- rakmõştõr. Öyle ki, bu işleyişe engel oluşturduğu zaman, kendi anlaşma, sözleşme ve kurallarõnõ da hiçe say- maktadõr. Son örneği, daha mürekke- bi kurumamõş Lizbon Sözleşmesi Yu- nanistan’a ve belki başka AB üyesi ül- kelere mali yardõm ve destek verile- bilmesi için, derhal saptõrõlmõştõr. Bu sözleşmeye göre, ekonomik ölçütlere ve bu konudaki AB kararlarõna uyma- yarak, yani Maastricht ölçütlerini uy- gulamayarak, kendi kendini açmaza so- kan üye ülkelere diğer üyeler yardõm yapamaz. İstisna: Doğal afet! Ve şim- diki Avro krizi hemencecik doğal afet olarak yorumlanõverdi. Benim bir kez daha aldõğõm ders ama bambaşka. Yunanistan’daki kriz ve yapõlacak yardõmlar üzerine kamusal ve özel Alman televizyon kanallarõnda sa- yõsõz açõk oturum yapõldõ. Bunlara Al- manya’da yaşayan Yunanlar da çağ- rõldõ. İç politikada çeşitli görüşlere sa- hip, ülke içinde iktidarõn kararlarõna karşõ gereğinde gösteriler yapan, bari- katlara çõkan Yunan dostlar, Alman tel- evizyonlarõnda ülkelerine yöneltilen en ufak eleştiriye karşõ arslan kesildiler. Koro oluşturarak Yunanistan’õ ve çõ- karlarõnõ dõşa karşõ -dõş dediğimiz de yardõm yapacak başka AB ülkeleri- müthiş bir savunmaya geçtiler. Genelde en iyi savunma saldõrõdõr diyerek ör- neğin Almanya’yõ suçladõlar. Yunan devletinin iflasõnda Yunan hükümet- lerinin, kurum ve kuruluşlarõnõn, Yu- nan yurttaşlarõnõn en ufak bir hatasõ ve suçu yokmuş gibi konuştular. Bunlarõn arasõnda Almanya yurttaşlarõ, giderek Hür Demokrat Parti’nin AB Parla- mentosu’ndaki Yunan kökenli temsil- cisi de vardõ. Nasõl imrenmeyeyim Yunan dost- larõma? İçerde belki birbirlerinin ka- fasõnõ yaracaklar, ama söz konusu dõ- şa karşõ korunma, savunma, çõkar kol- lama olunca, ben kendimi bildim bi- leli milliyetçisinden komünistine dost komşu insanlarõn göğüslerini çelikten siper ettiklerine tanõk oluyorum. Ve imreniyorum, gerçekten. Bu ders ba- na yeter, diyorum. Yunanistan Mali Krizinden Ders Yüksel PAZARKAYA İkinci Ergenekon davasõnõn dün görülen 66. duruşmasõnda tutuklu sanõk Kemal Aydõn’õn çapraz sorgusu yapõldõ Aydın: MOSSAD beni kaçõrdõ HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnõn dün görülen 66. duruşmasõnda tutuklu sanõk Kemal Aydın, emperyalizm ve İsrail karşõtõ düşünceleri nede- niyle İsrail gizli servisi MOSSAD’õn kendisini kaçõrdõğõnõ iddia etti. Ay- dõn’a çapraz sorguda soru yönelten savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, “Bu dava derin devlet davası” dedi. Silivri Cezaevi bitişiğindeki du- ruşma salonunda görülen davaya ba- kan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi heyeti Başkanõ Köksal Şen- gün, oturumu açtõğõ sõrada tutuklu sanõk gazeteci Tuncay Özkan söz istedi. Yeni Şafak gazetesinde 29 Mayõs 2010 tarihinde kendisiyle ilgili yayõmlanan bir habere dikkat çeken Özkan, haberin iftira oldu- ğunu ve 2. Ergenekon iddianame- sinin ek klasörlerinde yer alan bir te- lefon konuşmasõ üzerine kuruldu- ğunu belirtti. Özkan, üç yõl önce CHP İzmir İl Başkanlõğõ seçimi sõrasõnda il baş- kanõ olan Kemal Karataş ile bir de- ğerlendirme konuşmasõ yaptõklarõ- nõ anlattõ. Haberde İzmir İl Başka- nõ Kemal Karataş’õn soyadõnõn Kõ- lõçdaroğlu olarak değiştirildiğine dikkat çeken Özkan “İki yıldır tu- tukluyum, 2 hafta önce Deniz Baykal’a yapılan komplodan da sorumlu tutuluyorum” dedi. Özkan mahkeme heyetine şöyle seslendi: “Burada tutukluyuz, davanın medya boyutu dışarıda ahlaksız- ca, hayâsızca sürdürülüyor. Dı- şarıda saldılar devam ederken biz üzülürken siz üzülmüyor mu- sunuz? Biz size emanetiz. Esaret altındaysak o zaman kendi önle- mimizi alalım. Sokakta bize dö- nük saldırıları engelleme kararı alınız. Hakkımın ve hukukumun burada teminat altına olduğu- nun garantisini istiyorum.” “Size sorulan sorular dosyayla ilgilidir” diye konuşan Başkan Köksal Şengün, “Mahkemenin dı- şında olan şeylerle mahkeme so- rumlu tutulamaz” dedi. Mahkeme takvimi Özkan’õn bu davanõn takviminin nasõl işleyeceğinin açõklanmasõnõ talep etmesi üzerine Şengün, ikin- İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Sendikasõ (TGS), Türki- ye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Av- rupa Gazeteciler Birliği’nin de (AEJ) aralarõnda bulunduğu G-9 Gazeteci Örgütleri Platformu, cezaevlerindeki tutuklu gazetecilerin serbest bõrakõl- masõnõ, parlamentonun kanunlarda düzenlemeler yapmasõnõ istedi. TGS Genel Başkanõ Ercan İpekçi, tiyatro sanatçõsõ Yıldız Kenter, ga- zetemiz yazarõ şair Ataol Behra- moğlu, gazeteci Nail Güreli ve TGS yöneticileri dün İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumlarõ Yerleşkesi’nde oluş- turulan salonda görülen 2. Ergenekon davasõnõ izledikten ve ardõndan Mus- tafa Balbay ile görüştükten sonra öğ- le arasõnda basõn açõklamasõ yaptõ. TGS tarafõndan hazõrlanan ve üzer- lerinde tutuklu gazetecilerin fotoğ- raflarõnõn bulunduğu “Basın özgür- lüğü ihlaline hayır”, “Gazeteciler özgürdür”, “Düşüncelerimi yaz- dım, cezaevindeyim” yazõlõ dövizler taşõyan grup adõna açõklama yapan İpekçi, 24 Mayõs’ta “Gazetecilere Özgürlük” kampanyasõnõ başlattõk- larõnõ anõmsattõ. İpekçi, tutukluluklarõn tahliyeye dönüşmesi amacõyla gerçekleştirdik- leri kampanyanõn Uluslararasõ Gaze- teciler Federasyonu tarafõndan da destek gördüğünü ifade ederek, bu da- vadaki tutuklu yargõlamanõn kanayan bir yara haline geldiğini, infaza ve ce- zaya dönüştüğünü belirtti. İpekçi, yargõya müdahale etme- diklerini, ancak vicdanlara seslen- diklerini dile getirerek, “Mahke- melerin vicdanları dinleyerek in- sani kararlar vermesini bekli- yoruz” dedi. Türkiye’de 1.5-3 yõl arasõnda de- ğişen zamanlarda tutuklu olarak yar- gõlanan 46 gazeteci olduğunu, 15 ga- zetecinin de tutuksuz olarak yargõla- masõnõn devam ettiğini söyleyen İpek- çi, mevcut Türk Ceza Kanunu ve Te- rörle Mücadele Kanunu ile koşullarõn iyileşmesinin mümkün olmadõğõnõ savundu. Yõldõz Kenter, Balbay ve Özkan’õ görmekten dolayõ büyük mutluluk duyduğunu belirterek, “Balbay ve Özkan’ı moral bakımından çok sağlıklı buldum. Bu beni mutlu et- ti. Bu kafamı kurcalayan bir du- rumdu” dedi. Türkiye’de insanlarõn güven duy- gusunu yitirdiğini anlatan Kenter, “Bir insan ülkesinden en çok gü- ven duygusunu sağlamasını ister. Bu insanlara bu kadar sıkıntı ya- şatılmasına kimsenin hakkı yok. Balbay, 400 günden fazladır, yar- gılanmadan tutuluyor. Ben bu duruma isyan ediyorum. Bu du- rumdan huzursuz oluyorum” şeklinde konuştu. Silivri’ye adalet istemek için gel- diklerini anlatan Nail Güreli de, “Si- livri’nin bir siyasi toplama kampı- na dönüştüğünü görüyoruz. Adalet bekliyoruz” dedi. Ataol Behramoğlu ise buradaki tu- tukluluğun esaret olduğunu ifade ederek şunlarõ söyledi: “Silivri’de tu- tukluluk değil, esaret yaşanıyor. Esaret savaşlarda yaşanır. Burada da yurtseverlere karşı bir savaş söz konusu. Türkiye’deki esaret hu- kukuna bir an önce son verilmesi- ni istiyoruz. Bütün yazarları eyle- me çağırıyorum. Dünya kamuoyu- nun aydınlatılmasını istiyorum.” TRABZON (Cumhuriyet) - Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Hrant Dink’in öl- dürülmesinde, dönemin Trab- zon İl Jandarma Komutanõ Al- bay Ali Öz’ün de aralarõnda bulunduğu 8 sanõk hakkõnda “görevi ihmal suretiyle gö- revi kötüye kullanmak” su- çundan açõlan davanõn görül- mesine devam edildi. Mahke- me, Albay Öz hakkõnda Trab- zon 1. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nde yeni bir dava açõldõğõnõ ve söz konusu mahkemenin davaya ilişkin “durma” kararõ verdiğini, karara ilişkin UYAP çõktõsõnõn dosyaya konulduğu- nu belirtti. Söz alan Öz’ün avukatõ Ali Sürmen, “Müvek- kilime aynı konuda 2 ayrı dava açılmış oluyor. Usule ilişkin bu durma kararının sonucunun beklenmesini ta- lep ediyorum” dedi. Mahkeme talebi reddederek duruşmayõ erteledi. Albay Ali Öz’e ikinci Dink davası ci dava ile birinci davanõn birer haf- ta görüleceğini, 28 Haziran’da baş- layacak olan Dursun Çiçek’in sa- nõklarõ arasõnda yer aldõğõ İrtica ile Mücadele Eylem Planõ’na ilişkin da- vaya hazõrlanmak üzere 15 gün ara vereceklerini belirtti. Derin devlet davası Daha sonra Başkan Şengün, çap- raz sorgusuna devam edilmek üze- re tutuklu sanõk Kemal Aydõn’õ sanõk kürsüne çağõrdõ. Çapraz sor- guda Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, Aydõn’a Prof. Dr. Ercüment Ova- lı ile görüşmelerinin dinleme ka- yõtlarõnõ okuyarak sorular yöneltti. Pekgüzel’in, Prof. Dr. Ovalõ ile görüşmede kaçõrõlan birinden söz edildiğine dikkat çekmesi üzerine Aydõn, “MOSSAD’ın kaçırdığı adam benim” diye konuştu. Pek- güzel’in “Şikâyetçi oldunuz mu” sorusuna “Hayır” yanõtõnõ veren sa- nõk Aydõn, “Nereye götürdüler” sorusunu ise “Bilmiyorum ama tahmin ediyorum. Ülkenin dışına götürdüler” diye yanõtladõ. Pekgüzel’in “MOSSAD’ın ka- çırdığını nereden biliyorsunuz” sorusuna da Aydõn “Müsaade edin de açıklamayayım” diye yanõt verdi. Pekgüzel’in “MOSSAD si- zi neden kaçırdı” sorusunu ise Aydõn “İşte İskenderun’daki sal- dırı, emperyalizm ve İsrail kar- şısı düşüncelerim nedeniyle MOSSAD beni kaçırdı” şeklinde yanõtladõ. Pekgüzel’in “Görüşmelerde devlet adına hareket etmelerini söyleyen bazı gizli kişilerden bah- sediliyor, kim bunlar” sorusu, üzerine Aydõn bu kişilerin kendisine sorulmasõna anlam veremediğini ifade etti. Pekgüzel’in “Bu dava derin devlet davası” sözleri üze- rine Aydõn “Ben derin devlete inanmıyorum” dedi. TGS,TGCveAvrupaGazetecilerBirliği’nindearalarõndabulunduğuplatformdanaçõklama: Tutuklu gazetecilere özgürlük TGS Başkanı İpekçi, tiyatro sanatçısı Kenter, gazetemiz yazarı Behramoğlu, gazeteci Güreli ve TGS yönetici- leri Silivri’de tutuklu bulunan Mustafa Balbay ile görüştükten sonra açıklama yaptı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) İstanbul Haber Servisi - 31 Mayıs 1971’de Nurhak Dağı’nda çatışma sonucu yaşamlarını yitiren 68 devrimci gençlik kuşağının öğrenci önderlerinden Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alparslan Özdoğan ölümlerinin 39. yıldönümünde Karacaahmet Mezarlığı’nda düzenlenen törenle anıldı. Karacaahmet Mezarlığı’nda Sinan Cemgil’in mezarı başında düzenlenen anma törenine 68 Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan ve Nurhak Dağı’ndaki çatışmada ağır yaralanan Mustafa Yalçıner’in de aralarında bulunduğu çok sayıda 68 kuşağı temsilcisi ve genç katıldı. Saygı duruşuyla başlayan törende, Sinan Cemgil Dostları Müzik Grubu ve Emeğin Ezgisi adlı müzik grubu kısa bir dinleti sundu. Şair Orhan Alkaya’nın Nurhak katliamıyla ilgili okuduğu şiir ise törene katılanlara duygulu anlar yaşattı. Tören devrimci marş ve türkülerin söylenmesinin ardından son buldu. SinanCemgilvearkadaşlarõanõldõ DÖNEMİN TRABZON İL JANDARMA KOMUTANI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle