29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 1 HAZİRAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] Kültür Servisi - Atatürk Kültür Merkezi (AKM), önceki gün, ka- patõlõşõnõn ikinci yõlõnda, kültür merkezinin iki yõldõr kapalõ ol- masõnõ protesto eden ve bir an önce açõlmasõ için talepte bu- lunan opera, ti- yatro, bale sanat- çõlarõ ve sanatse- verleri bir araya getirdi. Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Taylan Ula’nõn ön- cülüğünde AKM’nin önünde bir araya gelen sa- natçõ ve sanatseverler, “AKM bitmemiş sen- foni”, “Kültür Başkenti Baştan Alınsın, AKM Açılsın”, “Kültür, Kültür Başkentini Teğet Geçti” gibi çeşitli pankartlarla duygu ve düşüncelerini ifade ettiler. Kendisini bir ‘AKM sever’ olarak tanõtan Prof. Dr. Taylan Ula yaptõğõ açõklamada, AKM’nin, Kültür Bakanlõğõ ve İstanbul 2010 Ajansõ ara- sõndaki anlaşmazlõk yüzünden açõlamadõğõ yö- nünde duyumlar aldõklarõnõ, artõk resmi bir ağõz- dan açõklama yapõlmasõnõ istediklerini söyle- di. İki sene geçmesine rağmen binaya tek bir çivi bile çakõlmamõş olmasõnõ, merkezi ve mahalli yönetimlerle birlikte İstanbullularõn da ayõbõ olduğunu belirten Ula, AKM’ye bir an ön- ce kavuşmak istediklerini sözlerine ekledi. Protestocular arasõnda yer alan İstanbul Devlet Ope- ra ve Balesi Müdür ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan ise bu buluşmada sahnesini özlemiş bir sanatçõ duyarlõlõğõyla yer aldõğõnõ, ilk kez 1981’de adõm attõğõ AKM ile duygusal bir ba- ğõ olduğunu söyledi. İDOB’nin seyircileriyle kopmamak adõna Kadõköy Süreyya Operasõ’nda yapõtlarõnõ sahneliyor olmasõna karşõn özellik- le balede büyük yara aldõklarõnõ belirten Arõ- kan, AKM’ye bõraktõklarõ şartlarda geri dön- meye razõ olduklarõnõ söyledi. CELÂL ÜSTER “Topkapı Sarayı’ndan Osmanlı Sultanla- rının Hazineleri” sergisinin Kremlin Sarayõ Müzesi’nde açõlmasõndan bir gün önce, Devlet Bakanõ ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ Koordinasyon Kurulu Başkanõ Hayati Yazıcı, Metropol Oteli’nde bir basõn toplantõ- sõ düzenledi. Bu tür kültürel etkinliklerin Tür- kiye ile Rusya arasõndaki ilişkileri “daha gü- venli sulara” taşõyacağõ doğrultusunda bir ko- nuşma yapan Yazõcõ, sözlerini hemen herkesi şa- şõrtan bir “anekdot”la bitirdi: “Napolyon, dünya tek bir devlet olsaydı İstanbul’u baş- şehri yapardım, demiş. Bugün Napolyon yok. Ben bugün Napolyon olsaydım, aynı şe- yi Moskova için söylerdim…” Yazõcõ bu “ince espri”yi yaptõğõnda, Rus ga- zetecilerin yüzlerine baktõm, aralarõnda gü- lümseyenine rastlayamadõm. Aklõm, ister iste- mez, tarihin derinliklerine, İmparator Napolyon Bonapart’õn 1812’de 450 bin kişilik dev bir or- duyla giriştiği Rusya seferine gitti. Napolyon Moskova’ya kadar ulaşmõş, dahasõ “Topkapı” sergisinin açõldõğõ Kremlin’de kalmõştõ. Rusla- rõn zorunlu olarak boşalttõklarõ Moskova, Fran- sõz kuvvetlerince işgal edilmiş, işgal sõrasõnda- ki yangõnda kentteki yapõlarõn üçte ikisinden faz- lasõ yõkõlmõştõ. Gerçi Napolyon amansõz kõş koşullarõnda tam bir bozgun içinde geri çekilmek zorunda kal- mõştõ, ama Rus halkõ ve Moskovalõlarõn belle- ğinde tarihlerinin en acõ anõlarõndan birini bõ- rakarak. Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanõnõ okumak, bu acõ anõlarõ ve Ruslarõn işgale kar- şõ onurlu direnişlerini öğrenmek için yeterlidir. O yüzden, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ba- kanõnõn, Rus gazetecilerin karşõsõnda, kendini Napolyon’un yerine koyarak Moskova’yõ dün- ya başkenti ilan etmesindeki “inceliği” anla- yabilmem doğrusu çok zordu. Söz gelimi, Topkapõ Sarayõ’ndaki “Kremlin” sergisinin açõ- lõşõnda, Rusya Federasyonu’ndan bir bakan, iş- gal İstanbul’undaki yabancõ kuvvetlerin bir komutanõ üstünden bir espri yapmaya kalkõşsa, sayõn bakan nasõl karşõlardõ acaba? Özellikle, sanat, kültür, edebiyat etkinlikle- riyle ilgili basõn toplantõlarõnda yapõlan konuş- malarda, yerli yerinde espriler içeren, biraz fi- lozofça, biraz aydõnca sözler bekliyor. Ya da ola- ğanõn, tekdüzeliğin dõşõna çõkan, sõradõşõ bir tu- tum. Örneğin, serginin açõlacağõ gün Kremlin Sarayõ Müzesi’nde düzenlenen basõn toplantõ- sõnda, Topkapõ Sarayõ Müzesi Başkanõ İlber Or- taylı’nõn, konuşmasõnõ baştan sona Rusça yap- masõ, birden o resmi ortamõ kõrdõ, çevirinin oluş- turduğu mesafeyi ortadan kaldõrdõ. Rus gaze- tecilerin Ortaylõ’yõ ilgiyle dinlediklerine tanõk olduk. YARIN: İZLENİMLER II Moskova’daki ‘Topkapõ Sarayõ’ndan Osmanlõ Sultanlarõnõn Hazineleri’ sergisinden basõn toplantõsõ izlenimleri NapolyonyineKremlin’deAKM, bitmemiş senfoni EGEMEN BERKÖZ İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maçka Yerleşkesi Mustafa Kemal Anfisi’ne gelen müzikseverler 26 Mayõs’ta çok özel bir konser izlediler. İstanbul Modern Müzik Topluluğu’nun verdiği konserin ‘özel’liği öncelikle dört ‘Türkiye ilk- çalınışı’ gerçekleştirilmesinden geli- yordu. Çalõnan altõ yapõtõn beşinin 21. yy’da bestelenmiş olmasõ ve topluluğun, geleneksel Batõ orkestralarõndan farklõ olarak çaldõklarõ her yapõtta, o yapõtõn ge- rektirdiği, değişik sayõda müzikçiden oluşmasõ da konserin diğer ‘özel’likle- riydi, bana göre. Konserde, çağdaş, çoksesli Türk müziğinin beşinci kuşak bestecilerinden Kamran İnce’nin üç, en genç bestecilerden Tol- ga Özdemir ile Armağan Durdağ’õn birer, Amerika’nõn önemli çağdaş bes- tecilerinden Lou Harrison’un da (1917 - 2003) bir yapõtõnõ dinledik. Şeflik gö- revini de üstlenen İnce’nin her yapõttan önce verdiği bilgiler 21. yy müziğinin bu en yeni yapõtlarõnõn anlaşõlmasõ açõsõn- dan yararlõydõ. İTÜ’ye bağlõ Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araş- tõrmalar Merkezi (MİAM) Mütevelli Heyet üyesi, MİAM’õn desteğiyle ku- rulan topluluğa da önemli katkõlarõ olan mühendis ve sanayici Orhan Ersen’e adanan konser Tolga Özdemir’in, in- sanõn iki yanõnõ anlatan “Yek” (2009) ad- lõ yapõtõyla başladõ. Lou Harrison’un, Endonezya müziğinden esinler taşõyan “Varied Trio” (1986) adlõ yapõtõnõ İn- ce’nin “Partita”sõ (2007) izledi. İlk kez bestelendiği yõl seslendirilen yapõ- ta bu ikinci çalõnõşõnda katõlan dans eş- liğinin, İnce’nin ‘açılıp kapanan bir otistik çocuk soyutlaması’ diye ta- nõmladõğõ bestesini ‘somutlayarak’ an- laşõlmasõna önemli katkõ yaptõğõnõ be- lirtmek isterim. İkinci bölümde İnce’nin genç ölen arkada- şõ, besteci Mehmet Akbulut’a adadõğõ “Requiem for Mehmet”in (2009) özel- liği üç piyano için yazõlmõş olmasõydõ. Armağan Durdağ’õn Türkçeye “Saf Zihnin Göl Kıyısındaki Düşleri” (2009) diye çevirdiği yapõtõndan sonra dinlediğimiz, Kamran İnce’ye Amerikalõ bir hanõmõn 20 yõl önce ayrõldõğõ, 10 yõl önce ölen Türk eşi için õsmarladõğõ “Far Variations”a viyolacõ Evrim Baştaş’õn yer yer sesiyle de katõlmasõ da ilginç ve güzeldi. Bu çok özel konseri sunan sanatçõlar piya- noda Kamran İnce, Ayşe Diriker, Ful- ya Uçanok; kemanda Cihat Aşkın, Sevil Ulucan; viyolada Evrim Baştaş; çelloda Yelda Özgen Öztürk; kontr- basta Umut Sel; flütte Başak Ersöz; klarnette Özlem Kolat; klavyede Tolga Özdemir; vurmalõlarda Amy Salsgi- ver; koreografi ve dansta Evrim Çeli- ker’di. Çağdaş çoksesli müziğimizin en yeni örneklerini dinlemek keyifliydi… Tüm sanatçõlara teşekkürler! 21. yüzyõlõn müziğini dinlemek İSTANBUL MODERN MÜZİK TOPLULUĞU Ayasofya’nın saklı eserleri İSTANBUL (ANKA) - Ayasofya Müzesi’ndeki Padişah Türbeleri’nin restorasyonu sõrasõnda ortaya çõkan kaftan, entari, Ravzai-i mutahhara iç örtüsü, kisve-i şerif, ravza-i mutahhara örtüleri ve müze deposunda bulunan tarihi sancaklar, İstanbul’un fethinin 557. yõldönümü kapsamõnda Ayasofya Padişah Türbeleri Avlusu’nda düzenlenen törenle sergilenmeye başlandõ. Serginin açõlõş töreninde konuşan Ayasofya Müzesi Başkanõ Haluk Dursun, toplam 18 eserin sergilendiğini, ilk kez sergilenen bu eserlerle 16. yüzyõlda saraydaki modayõ görmenin mümkün olduğunu söyledi. Sergi, 6 Haziran tarihine kadar açõk olacak. Felsefe Olimpiyatı’nda mansiyon Kültür Servisi - 18. Dünya Felsefe Olimpiyatõ (İFO) 21-23 Mayõs tarihlerinde Yunanistan’õn başkenti Atina’da yapõldõ. Türkiye’yi Fõrat Akova ve Hakan Kõzõlkum’un temsil ettiği olimpiyatta, Türkiye birincisi Fõrat Akova mansiyon aldõ. Olimpiyatlarda Slovenya altõn madalya, Polonya ve Kore gümüş madalya kazandõlar. Türkiye PEN, Makedonya’daydı Kültür Servisi- Türkiye PEN Merkezi Yönetim Kurulu’nun beş üyesi; İnci Aral, Özcan Karabulut, Aysu Erden, Ayten Mutlu ve Sezer Ateş Ayvaz, mayõs ayõnda Makedonya’daydõlar. Yazarlar, Uluslararasõ PEN Çeviri ve Dil Haklarõ Komitesi’nin “Çeşitlilik Projesi” kapsamõnda Türkçe - Makedonca yayõnlanan şiir ve öykü antolojilerinin Üsküp’teki tanõtõmõna katõldõktan sonra, Makedonya Başbakanõ Nikola Gruevski’nin davetlisi olarak Ohrid’de gerçekleşen “Dinler ve Kültürlerarasõ Diyalog Oluşturma” başlõklõ UNESCO Konferansõ’na katõlarak bildiri sundular. Türk-Makedon diyaloğunu geliştirme amacõnõ taşõyan antolojiler, Türkiye ve Makedonya PEN Merkezleri işbirliğiyle hazõrlandõ. ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Büyükşehir Be- lediye Başkanõ Aytaç Durak’õn görevden uzaklaştõrõlmasõyla birlikte akõbeti tartõşõlan 17. Altõn Koza Uluslararasõ Film Festivali, Gaz- ze’deki insani yardõm gemilerinin saldõrõya uğ- ramasõ ve İskenderun’daki terör saldõrõsõ ge- rekçe gösterilerek ertelendi. Adana Büyükşehir Belediyesi Basõn Bürosu’ndan yapõlan yazõlõ açõklamada, Gazze’de yaşanan olaylar ve İskenderun’da askeri birliğe yapõ- lan terör saldõrõsõ nedeniyle, 7 Haziran’da baş- layacak 17. Altõn Koza Film Festivali’nin ile- ri bir tarihe ertelendiği sözlerine yer verildi. Başkanvekili Mustafa Tuncel’in olayõ kõna- dõğõ vurgulanarak “İnsanlar kan ağlarken biz eğlenemeyiz” dediği belirtildi. Kültür Servisi - İstanbul Modern, küratörlüğünü Engin Özendes’in yaptõğõ iki fotoğraf sergisine, Murat Germen ve Alman fotoğrafçõ Tho- mas Radbruch’un sergilerine ev sahipliği yapõyor. Fotoğraf Galerisi’ndeki Murat Ger- men’in “Yol” başlõklõ sergisi, izleyiciyi ‘yol’un yaşamõn pek çok alanõnda kul- lanõlan farklõ anlamlarõ üzerinde dü- şünmeye ve keşfetmeye çağõrõyor. Mu- rat Germen, yaşamanõn farklõ yollarõ ol- duğu gibi, bu sergide hiçbir fotoğrafõn birbirine benzemediğini vurguluyor. İnsanlarõn hayatlarõnõn çeşitli dönem- lerinde karşõlarõna çõkan ayrõmlarda izledikleri ‘yol’lardaki farklõlõklara işa- ret eden sergi, sergi alanõna serpiştiril- miş “Yol seçimdir”, “Yol beklenti- dir”, “Yol çeşitliliktir”, “Yol baş- langıçtır”, “Yol çaredir”, “Yol şa- şırtır”, “Yol kaçıştır”, “Yol tekin- sizdir”, “Yol oyundur”, “Yol dava- dır,”,“Yol esrarengizdir” gibi yazõlar aracõlõğõyla izleyiciyi, belki her an ya- şadõğõ yola çõkma eylemine başka bir açõdan bakmaya çağõrõyor. Alman fotoğrafçõ Thomas Radbruch ise İstanbul Modern’in otoparkõnda yer alan “Paslı Son” başlõklõ sergisin- de, dünyanõn çeşitli ülkelerindeki ara- ba mezarlõklarõndan çektiği fotoğraflarla hem geçmişin hem de bugünün öykü- sünü aktarõyor. 26 fotoğrafõn yer aldõ- ğõ sergide Radbruch, “Eskimiş mo- dalardan bir tür asaletin ortaya çık- tığını” belirterek terk edilmiş otomo- billerin “Eski Roma’da emekliye ay- rılınca bahçeleriyle uğraşan politi- kacılar gibi zamanla aşınıp eskidik- lerini” vurguluyor. Her iki sergi de 19 Eylül’e kadar sürecek. ‘Yol’un cazibesi ve ‘paslı’ öyküler AltõnKozaertelendi 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekteri Yılmaz Kurt, Kremlin Sarayı Müzesi Müdürü Yelena Gagarina ve Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı İlber Ortaylı basın toplantısında. MuratGermen
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle