Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2010 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com
2 Aralık 2008: “Amanoslar’da kaybolan
çanta!..”, 10 Temmuz 2009: “Hatay’a dikkat!..”
ve 21 Temmuz 2009: “Hatay’da ne oldu?..”
Son iki yılda bu köşede tam üç kez Hatay’daki
PKK varlığına dikkat çekip yaklaşan tehlikeyi
haber vermeye çalıştım... En son 20 gün önce
Adana’da, Cumhuriyet okurlarının düzenlediği
“Demokratik açılım ve Güneydoğu” konulu
etkinlikte konuşurken Tokat ve Samsun’dan
sonra PKK’nin yeni hedefinin Hatay olduğuna
ısrarla dikkat çektim...
Dün başta Milliyet gazetesi olmak üzere çeşitli
haber portalları benim 22 gün önceki bu uyarımı
öne çıkarmışlardı. Milliyet, “Saldırıların ne
zaman nereye
yapılacağını
bildi” başlığı
altında şunları
yazmıştı:
“Hatay’da üst
üste yaşanan
terörist saldırıların
yaşanacağını
önceden zaman
ve mekân
belirterek
açıklayan
gazeteci Mehmet
Faraç, iddialarında
haklı çıktı. Daha önce, mayıs ayında saldırıların
artacağını işaret eden Faraç, geçtiğimiz günlerde
de saldırıların hangi bölgeye yapılacağını
Adana’da açıklamıştı. Faraç’ın bu açıklamalarının
ardından kısa bir süre sonra Hatay’da iki terörist
saldırı art arda gerçekleşti.”
Adana konferansında Tokat ve Samsun
saldırılarını değerlendirdikten sonra Hatay’la
ilgili şunları söylemiştim:
“Yakında ikinci büyük saldırı Hatay
kırsalında olacak. Amanos Dağları’nda
PKK’nin 70-100 arasında militanı
dolaşıyor. Yakında o bölgede çok ciddi
bir eyleme girişebilecek. Çünkü onun
ayak sesleri geliyor. Bunun sinyalleri
verildi.”
Peki bunları niye mi anımsattım?..
Okurlarım bilirler ki, “ben söylemiştim”
şeklindeki bilgiç
tavırlardan pek hazzetmem.
Kâhin de değilim!.. 26 yıllık
bir Güneydoğu deneyimi,
PKK’nin neler
yapabileceğini analiz
etmeme yetiyor!..
Ancak 6 askerin şehit
edildiği son olay bardağı
taşırdı. Bu yüzden dikkatler
benim terör örgütlerinin ileriki
aşamalarda neler yapabileceği
konusundaki öngörülerime
odaklanmamalı! Tartışılması
gereken asıl mesele terörle
mücadele etmesi gereken kurumların niçin bir
öngörüde bulunamadığıdır!..
Çünkü önceki akşam İskenderun’daki deniz
üssüne yapılan saldırı PKK’nin ilk pervasızlığı
değildir. PKK 27 Kasım 2008’de; yani örgütün
kuruluş yıldönümünde yine İskenderun merkezine
inerek 2 özel harekât polisini şehit etmişti!..
Bölgeye 1990’dan itibaren hem Suriye’nin
Lazkiye Limanı’nı kullanarak
denizden hem de Hassa ve
Yayladağı kırsalından sızan
militanların sayısı Şemdin
Sakık’ın 1996’da bölgeye
gönderilmesiyle 40’tan 150’ye
kadar çıkmıştı...
PKK özellikle son 18 yıldır
bölgede 50’den fazla eylem
yaptı. 20 terörist öldürüldü,
100’den fazla militan yakalandı.
Bölgede daha önce de biri yüzbaşı 9 asker, iki
polis ve çok sayıda sivil de şehit edildi.
Peki bundan sonra ne olacak?.. Şunu açıkça
söylemek gerekir ki, Güneydoğu kırsalı ile Irak
içlerinde, Türkiye ve İran’ın yoğun
operasyonlarıyla sıkışan PKK, güvenlik zaafının
olduğu bölgelerde eylem yaparak dikkatleri
batıya, kaosu ise büyük kentlere yoğunlaştırmak
istiyor.
Hatay’daki saldırı PKK’nin şiddeti batıya
yayma projesinin ilk etabıdır!.. Üstelik olası
eylemler “serhildan” denilen başkaldırı
hareketleriyle de desteklenerek infial yaratılabilir!..
Örgütün son 10 gün içinde intihar saldırısı
gerçekleştirmekle görevlendirilen üç militanının
İstanbul’da yakalanması da PKK’nin sansasyonel
eylemler peşinde olduğunu bir kez daha
kanıtlıyor.
Bağıra Bağıra Gelen Saldırı!..
Ağrı Dağı’nın
yamaçlarında ya da Fırat
Nehri’nin kıyılarında ne
zaman ayağı kırık bir
ceylan görsem bilirim ki
ardında ya zalim bir avcının
kurşunu ya da ahlaksız bir
tuzağın gazabı vardır!..
Kimileri paranoya diye
niteleyebilir ama ben artık
ceylanların ayaklarının
kırılmasının, boyunlarına
yağlı ilmik geçirilmesinin ya
da canlı olarak toprağa
gömülmesinin ardında hep
zulmü ararım!..
Önceki gün üç tane
ceylan darağacına asıldı
Ağrı’nın yamaçlarında!..
Gazeteler Diyadin ilçesine
bağlı Yolcupınar köyünde
18 yaşındaki Özlem ile
dayısının kızı 21 yaşındaki
Şehriban’ın bir süre önce
ortadan kaybolduğunu,
önceki gün ise terk edilmiş
bir evin harabe damına
asılmış olarak
bulunduğunu yazdı!..
Diyadin’in Yanıkçukur
köyünde yaşayan 20
yaşındaki Saniye’nin
cesedi de bir ipin ucunda
sallanırken bulundu!..
Töre şiddetiyle ilgili 3 cilt
kitap yazmış bir gazeteci
olarak, garip ceylanların
yaşamlarının baharında
kurumuş dallara
dönüşmesine hep
kuşkuyla baktım... Bu
yüzdendir ki intihar ve kaza
diye adlandırılan onlarca
vakanın ardında töre
vahşetinin olduğunu
gördüm!..
Yani Ağrı’nın
köylerinde üç ceylan
gizemli biçimde iplere
asılmışsa vardır ardında
feodal şiddetin bir
tezgâhı!..
O yüzden siz siz olun
Güneydoğu’da, bir
ceylanın korucu olan
babasının tüfeğiyle intihar
ettiğini duyduğunuzda!..
Buluğ çağındaki bir
cerenin tarım ilacı içerek
öldüğünü öğrendiğinizde...
Ya da mazlum bir hazalın
Fırat’ın, Dicle’nin soğuk
sularında ölüme yattığını
haber aldığınızda sakın
ama sakın “yazık intihar
etmiş” diye geçirmeyin
içinizden!..
Mezopotamya yalnızca
toprakla suyun, güneşle
gölgenin, barışla savaşın,
kadınla erkeğin, güçlüyle
zayıfın kavga ettiği bir
coğrafya değildir!.. Orada
çağdaşlıkla geri kalmışlık,
müritle birey, cehaletle
bilgelik ve karanlıkla
aydınlık da kavga eder...
Tıpkı ceylanlarla avcıların
yüzlerce yıllık kavgası
gibi!..
İnsanlığa ihanetin kimi
zaman yüzyıllık sedirler
gibi boy verdiği bir
coğrafyada, asıl sorulması
gereken soru şudur;
Fırat’ın kenarında on
tane kelaynağı korumak
için milyonlar harcayan
devlet, Ağrı’nın
yamaçlarındaki
ceylanları ne zaman
koruyabilecek acaba!..
Ne zaman bir ceylan
görsem ayağı kırık işte o
zaman zalim avcılar gelir
aklıma!.. Devlet,
Diyadin’de üç ceylana
kıyan feodal avcıları
bulacak mıdır acaba?..
Darağacında Üç Ceylan!..
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Katil Devlet
One Minute’çu Erdoğan, İsrail’e savaş açar mı?
İsrail’in bir katil devlet olduğunu biliyoruz. Milli
egemenlik, ulusal güvenliğe tehdit veya saldırı,
algılaması söz konusu olduğunda, İsrail
acımasızdır. 1948’de kurulduğundan bu yana
neredeyse tamamen savaş içinde bir normal
yaşam oluşturan İsrail’de, bu güvenlik kavramını
değiştirecek siyasi bir irade de yoktur. Hele
bugünkü gibi çok tutucu bir yönetim
işbaşındaysa!
İktidara gelen en ılımlı “barış yanlısı” bir siyaset
bile, bu güvenlik konsepti içinde hareket eder. Bu
konsepti, dün tanık olduğumuz gibi, en vahşi,
acımasız, düşüncesiz bir şekilde uygulamaz belki,
ama uygular!
Sürekli savaş, böyle bir devlet yarattı!
İsrail’in, üstelik uluslararası sularda
gerçekleştirdiği ileri sürülen bu gaddarlığı, insani
açıdan şüphesiz ki mahkûm edilmesi gerekir.
İsrail, tamamen orantısız bir güç uyguladı; aslında
İsrail’in bu orantısız tutumunu, Ortadoğu üzerinde
birikmekte olan yeni ve belki de çok daha
dramatik bir savaş olasılığının gölgesinde
değerlendirmek gerekir:
Dış politikasını “İsrail’i yok etme” üzerine kuran
ve bu amaçla da her ne pahasına olursa olsun
atom bombası üretme politikasında direnen
Ahmedinejadlı İran ile One Minute’çu Erdoğan’lı
Türkiye, Ortadoğu’da yeni bir durum yarattı.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun (ve iktidarın)
komşularla ve bölgede sıfır sorun politikası,
Ortadoğu’da barış yerine, ciddi ve büyük bir
savaşa katkıda bulunabilir. Türkiye’nin İran ve
Suriye ile birlikteliği, şüphesiz İsrail’de endişeleri
arttırdı. Erdoğan’ın sık sık İsrail’i hedef alan
sözleri, Türkiye-İran-Suriye birlikteliğinin de
altyapısı konusunda, İsrail’de hangi kaygılı
düşünceleri geliştirdiğini kestirmek zor değil.
Şüphesiz ki epey bir zamandır ortaya çıkan bu
olgu, İsrail’in güvenlik konseptini katılaştırdı.
Zaten İsrail büyükelçimize karşı uygulanan
küçük düşürücü davranış da, bir Dışişleri
görevlisinin kendini bilmez sıradan bir hareketi de
değildi!
Ortadoğu’da olası savaşın mihverinde,
şüphesiz İran var!
İsrail, güvenlik konsepti gereğince, varlığı için en
büyük tehlike sayacağı atom bombasına sahip bir
İran’ı, boş bırakmaz. Bu konuda şüphesiz ki en
büyük müttefiki ABD’dir!
Peki böyle bir eksen üzerinde, Erdoğan’ın yeri
İran’ın yanı mıdır?
Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun politikası,
Türkiye’yi böyle bir ittifaka sürükler mi?
Bunu düşünmek bile tüyler ürpertici!
Ortadoğu’da böyle gerilimli bir ortamda,
arkasında Saadetçilerin bulunduğu ileri sürülen
“Gazze’ye yardım” gemileri operasyonu, o halde,
yardımı bahane eden siyasi bir işleve sahiptir,
diyeceğiz.
İsrail’in tutumu çok net ve açıkken, Gazze’ye
hiçbir gemiyi sokmayacaklarını, askeri
müdahalede bulunacaklarını açıklamışken, yardım
için liman göstermişken, Ankara’da iktidarın,
gemilere ve olabileceklere seyirci kaldığını
görüyoruz.
Siyasi amaçlı yardım, siyasi bir çıkar da elde
etmeyi amaçlar.
İsrail’in acımasız saldırısı, ölümlere yol açmıştır.
Bir yönüyle de “din savaşı” kategorisine giren
bu cinayet-kurban olayının siyasi rantı,
Türkiye’de en çok Saadetçilerin mi yoksa iktidarın
mı üzerinde kalacaktır, göreceğiz.
Ama Davutoğlu’nun böyle bir politika ve sonuç
amaçladığını söylemek zordur.
Barış ve sıfır problem politikası, belki de
Saadetçilerin, İsrail ve Filistin üzerinden, içeride
bir siyasi yükseliş politikalarının esiri olmuştur...
İktidar, şimdi bu yoldan mı gidecektir?
Evetse, iç politikaya iyice bakacağız:
İktidar, hem güç ve kredi kaybını, hem de
Kılıçdaroğlu rüzgârını, bu dış politikada din
kardeşliği ve düşmanlık politikasıyla durdurmaya
hazırlanıyor, diyeceğiz...
Bölge tehlikelere gebe.
Beklenmedik olaylar, zincirleme arka arkaya
gelebilir!
[email protected]
MYK üyesi Günaydõn, CHP’nin ekonomik canlanmadaki gizli silahõnõn tarõm olacağõnõ söyledi
CHP tarõmla vuracakMURAT KIŞLALI
ANKARA - CHP politikalarõnõn be-
lirlendiği Merkez Yönetim Kurulu’na
(MYK) seçilen Ziraat Mühendisleri
Odasõ Başkanõ (ZMO) Gökhan Gü-
naydın, CHP Genel Başkanõ Kemal
Kılıçdaroğlu’na Anadolu gezilerinde
“tarlalardan gösterilen” ilgiyi “Sa-
yın Genel Başkan’ın, halkı kucak-
layan, tarımda ithalat yerine üreti-
me dönmeyi dile getiren yaklaşımı
kırsal kesimde büyük bir heyecan
oluşturdu. Yurt gezilerindeki en
bariz gözlem bu ilgi” şeklinde de-
ğerlendirdi. Günaydõn CHP’nin tarõm
politikasõyla yõlda 20 milyar liraya ya-
kõn kaynağõn tarõma yatõrõlacağõnõ be-
lirterek “Hem ithalata giden yurti-
çinde kalacak, hem yurtiçinde ya-
pılan yatırımlar istihdam ve arz ta-
lep canlanması olarak ekonomiye
büyük katkı sağlayacak” diye ko-
nuştu.
CHP MYK üyesi ve ZMO Başka-
nõ Günaydõn, Türkiye’nin Dünya Ban-
kasõ ve Uluslararasõ Para Fonu (IMF)
politikalarõ nedeniyle köylünün ta-
rõmdan koparak işsizler ordusuna ka-
tõldõğõnõ, bu durumun da AKP’nin de
işine geldiğini belirterek “AKP’nin ta-
rım sektöründen kopardığı insanlar
kentlerin varoşlarında yedek işçi ko-
numuna düşüyor. Bu kesim Türki-
ye’de hem dini, hem de politik sö-
mürünün de kaynağı oluyor. Bu ne-
denle işsizliği çözmek AKP’nin işi-
ne gelmez” dedi.
Sanayi ve hizmet sektörlerinin is-
tihdam emme kapasitesinin, tarõm
sektörünün “kustuğu” rakama göre
düşük kaldõğõnõ belirten Günaydõn,
“Türkiye 6 milyar doların üzerinde
tarım ithalatı yapan bir ülke haline
gelmiş. 1970’li yıllara göre 2 milyon
hektar daha az alan işleniyor. 1980’e
göre büyükbaş hayvan sayımız 6
milyon, küçükbaş hayvan sayımız 23
milyon baş azalmış. Bu, ülkenin ta-
rımdan kopuşunu işaret ediyor. İs-
tihdam rakamlarındaki geriye gidişi
otomatikman çağırıyor. Tarım sek-
törünün işgücüne katılımı 2004’te
7.2 milyon kişiyken, bugün 5.1 mil-
yon kişiye geriledi” diye konuştu.
Günaydõn’a göre, işgücünün tarõm-
dan kopuş nedenleri şöyle:
Girdi fiyatlarõ Türkiye’de çok pahalõ.
Çõktõ fiyatlarõnõ düzenleyen kuruluş
kalmadõ. Üretici az sayõda aracõnõn in-
safõna terk edildi. Çiftçi dünyanõn en
pahalõ mazotunu kullanõyor. Üretici-
nin mazota ödediği 3 liranõn en az 1.5
lirasõ vergi. AKP, tarõma verdiği yõl-
lõk desteği, sadece mazot üzerindeki
dolaylõ vergiyle geri alõyor. Ekim za-
manõnda gübrenin fiyatõ normal fiya-
tõnõn iki katõna çõkõyor.
Gökhan Günaydõn, Kõlõçdaroğlu’na Anadolu gezilerinde “tarlalardan gösterilen” ilgiyi
“Sayõn Genel Başkan’õn, halkõ kucaklayan, tarõmda ithalat yerine üretime dönmeyi dile getiren
yaklaşõmõ kõrsal kesimde büyük bir heyecan oluşturdu” şeklinde değerlendirdi.
CHP GRUP TOPLANTISI
Kılıçdaroğlu,
ilk kez vekillere
seslenecek
HALUK KOÇ
‘İktidara
yürüyoruz’
SAMSUN / AMASYA (Cum-
huriyet) - CHP Genel Başkan
Yardõmcõsõ Haluk Koç, “CHP
kurultaydan yenileşerek, de-
mokratikleşerek ve güçlenerek
çıktı. Bu da coşkulu ve güçlü bir
‘Halk talebi’ne dönüştü. İktida-
ra emin adımlarla yürüyece-
ğiz” dedi. CHP Amasya İl Başkanõ
Melih Derindere ise Kemal Kı-
lıçdaroğlu’nun CHP Genel Baş-
kanõ seçilmesinin ardõndan Amas-
ya merkez ve ilçelerinde partiye
üye akõnõ başladõğõnõ ifade etti.
Samsun’da konuşan Haluk Koç,
halkõn işsizlik, yoksulluk, eğitim
ve sağlõk gibi sorunlarõn çözüm-
süzlüğünden yakõndõğõnõ, bu ne-
denle CHP’nin çalõşmalarõnõ bu
yönde yoğunlaştõracağõnõ belirtti.
Samsun’da küskünleri de bir ara-
ya getireceğini ifade eden Koç
şunlarõ söyledi:
“Benim siyasetten silindiğimi
zannedenler var. Kesinlikle in-
tikam siyaseti yapmayacağım.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi
Samsun’da da küskünleri bir
araya getirip, bizi bir dönem yok
sayanları da kucaklayacağım.
Birlik ve beraberlik bizi iktida-
ra taşıyacaktır.”
CHP’ye üye akını
CHP Amasya İl Başkanõ Melih
Derindere ise halkõn CHP Genel
Başkanõ Kõlõçdaroğlu’nu kendin-
den biri olarak gördüğünü, Kõlõç-
daroğlu’nun dürüstlüğü ve çalõş-
kanlõğõ ile CHP’de bütünleşmeyi
başlattõğõnõ, CHP örgütlerinde de
gözle görülür bir hareketlenme ol-
duğunu anlattõ. Amasya merkez ve
ilçelerinde her gün onlarca kişinin
partiye üye olduğunu anlatan De-
rindere, CHP’nin halkla bütünleş-
mesinin iktidar olmada önemli bir
gösterge olduğunu söyledi.
Kõlõçdaroğlu’nun bugünkü grup
toplantõsõndaki konuşmasõnda verdiği
mesajlar, seçtiği konular, vurgularõ
hem partililer hem de kamuoyu
açõsõndan değerlendirilecek.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Siyase-
tin son iki haftasõnõn
gündemini belirleyen
CHP’deki lider değişi-
minin ardõndan Kemal
Kılıçdaroğlu, CHP’nin
yeni genel başkanõ ola-
rak bugün ilk kez parti-
sinin Meclis grubunu
toplayarak milletvekil-
lerine seslenecek.
CHP’nin bugünkü grup
toplantõsõ bir ilke sahne
olacak. Kaset olayõnõn
ardõndan Deniz Bay-
kal’õn istifa etmesiyle
neredeyse delegelerin ta-
mamõnõn oyunu alarak
CHP’nin yeni genel baş-
kanõ seçilen Kõlõçdaroğ-
lu, ilk kez grup toplantõ-
sõnda konuşacak. Kurul-
taydaki konuşmasõnõn ar-
dõndan Zonguldak ve Ço-
rum’a giderek miting ya-
pan ve halka seslenen
Kõlõçdaroğlu, grup top-
lantõsõnda da ilk kez mil-
letvekillerine seslenecek.
Kõlõçdaroğlu’nun baş-
ta kurultay olmak üzere
mitinglerdeki konuşma-
larõ gibi bugünkü grup
toplantõsõndaki konuş-
masõ da verdiği mesajlar,
seçtiği konular, vurgula-
rõ açõlarõndan hem parti-
liler, hem de kamuoyu
açõsõndan değerlendirile-
cek. Kõlõçdaroğlu’nun
grup toplantõsõnda Baş-
bakan Tayyip Erdo-
ğan’a yönelteceği yeni
eleştirileri de merak edi-
liyor. Grup toplantõsõnda
Kõlõçdaroğlu ve Hakkõ
Süha Okay’dan boşalan 2
yeni grup başkanvekilli-
ği için de seçim yapõla-
cak. Toplantõya eski ge-
nel başkan Baykal’õn da
katõlmasõ bekleniyor.
Başkentte “Gençlik Federasyonu” üyesi bir grup üniversite öğrencisi, harçları
protesto etmek için Sakarya Caddesi’nde toplandı. Burada grup adına yapılan
açıklamada, federasyon tarafından 13 gün önce İstanbul’dan başlatılan yürü-
yüşün dün tamamlandığı bildirilerek harçların kaldırılması için toplanan imza-
ların TBMM’ye götürüleceği ifade edildi. Yüksel Caddesi’nden Atatürk Bulva-
rı’na çıkmak isteyen öğrencilere polis biber gazı ve copla müdahale etti. Müda-
hale sırasında çevredeki yurttaşlar da biber gazından etkilendi. (Fotoğraf: AA)
Polisten öğrenciye sert müdahale
YARSAV Başkanõ Tarhan, anayasa değişiklik paketinin çöpe atõlmasõnõ istedi
‘Padişahlõğõ savunanlar var’
ÖZCAN ÖZGÜR
MUĞLA - YARSAV Başka-
nõ Emine Ülker Tarhan, ana-
yasa değişikliğiyle padişahlõk
sisteminin geri getirilmeye çalõ-
şõldõğõnõ savunarak, “Darbeci
bir anlayış var, toplumu ze-
hirliyorlar” dedi.
Muğla Barosu’nca düzenlenen
“Türkiye Gerçekleri ve Ana-
yasa Değişikliği” sempozyu-
munun son gününde konuşan
Tarhan, yargõnõn yõpratõldõğõnõ,
demokrasi dõşõ bir sistem oluş-
turulmak istendiğini vurguladõ.
Tarhan, “Anayasa değişikliği
için önce hazırlık hareketleri
başlatıldı. Yargıçlar dinlenerek
bir korku imparatorluğu ya-
ratıldı. İnsanlar vahşi metot-
larla dinlendi ve röntgenlendi.
12 Eylül darbe döneminde ol-
duğu gibi halkın sağlıklı bilgi-
lendirilmesi önlendi. Halkın
yargıya güvenini azaltmak için
çalışmalar yapıldı. Bu hazır-
lıkların ardından anayasa de-
ğişikliği paketi gündeme geti-
rildi. Yargıyı partizanlaştırarak
kendi parti yargılarını oluş-
turmak istiyorlar. Demokrasi
dışı bir sistem yaratılmak iste-
niyor. Türkiye’de bugün ya-
pılmak istenen Sırbistan’da
yapıldı” dedi. Tek adam yöne-
timi oluşturulmak istendiğini be-
lirten Tarhan, “Televizyonda
hep aynı insanlar çıkıyor. Ana-
yasa değişikliğini övüyorlar.
Bunlar darbeci anlayışın ürü-
nüdür. Toplumu zehirleyen
açıklamalar yapıyorlar” dedi.
Tarhan, şunlarõ söyledi: “87 yıl-
lık cumhuriyetle 8 yılda he-
saplaşma cesaretinin kaynağı
Erzurum-Erzincan hattında-
dır. Bu paket çöpe atılmalı.”
YARSAV Başkanı
Emine Ülker Tarhan.