Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAĞNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Süreyya’yı Taşlamak
“Süreyya’yı Taşlamak”, “Humeyni portresi” ve Ha-
fız’ın dizeleriyle açılıyor:
“Olmayın riyakârlık edenlerden/bir yanda yüksek ses-
le Kuran’ı dillendirirken/öte yanda ahlaksızlığını sak-
ladığını zannedenlerden…”
Hemen ardından İran yaylalarının çorak, uçsuz bu-
caksız toprakları üzerinde kıpkırmızı bir güneş doğuyor.
Beni ilk çarpan şey bu sert ve vahşi doğanın âşi-
nalığı oldu.
Doğunun o tanıdık uzantısı.. bir yanda…
Hiçbir tercüme/altyazı gerektirmeyen kavramların
irkiltici “özdeşliği” beri yanda…
“Mahkûm” ya da “idam”.. sözleri örneğin…
Ağızlarından salyalar akan köyün erkekleri -bağırış
çağırış içinde- “recm” kararını bu sözlerle tebliğ edi-
yorlar:
“Mahkûm! Mahkûm! İdam! İdam!”
Aynı sert doğa…
İnsan hayatını hiçe sayan aynı sert kültür…
Ve birebir aynı sözler….
İran’dan ve “İran’laşmaktan” neden bu kadar kork-
tuğumuzu, bu filmi izlerken bir kez daha anladım.
Aynı “kodlar”, burada bizim “DNA”mızda da bire-
bir var.
Bizimki Batı ile temasla mutasyona uğrayıp, bir baş-
ka şekil almış.
Onlarınki “saf” haliyle olduğu gibi kalmış.
“Süreyya”yı izlediğim süre bunu düşündüm.
Aynı hikâye Suudi Arabistan’da geçseydi, bize Mars
denli uzak gelebilirdi...
Ama arka plandaki ülke yanı başımızdaki İran; bi-
rebir “yaşanmış öykünün” tanıklığını yapan kadın da
-beyazperdeye aynı derinlikte bir “töre trajedisini” yan-
sıtabilecek- Şerif Sezer’ in İran versiyonu… Shoh-
reh Aghdashloo (Zehra!) olunca; araya olayı hiç me-
safe koymadan/koyamadan izliyorsunuz...
Trajedinin derinliğini…
Kelimelerin vahametini iliklerinizde duyuyor; sa-
londan tüm “İran’laşma korkularınız” katmerlenerek
çıkıyorsunuz.
“Zina yapan taşlanır!”
Film, “Zina yapan mağdur olamaz!” anlayışının, mu-
tasyona uğramamış katıksız hali, “zina yapan taşla-
nır!” merhalesini anlatıyor.
Bu en ilkel merhalede, “iki kadın, bir erkeğe dahi eşit
değil” aslında.
Kadın ile erkek arasındaki uçurum öyle aşılmaz, öy-
lesine derin ki.. iki, üç, beş.. kaç kadın yan yana ko-
yarsanız koyun.. bir erkek etmiyor.
Kadın kocayı “namussuzlukla suçlamaya” cüret
ederse; “namussuzluğun ispatı” -tanık bulabilirse!- ka-
dına düşüyor.
Tersine.. koca kadını “suçladığında” -suçu!- hiçbir
biçimde ispatla yükümlü olmuyor.
Masumiyeti kanıtlamak da gene.. kadına kalıyor.
Her durumunda “ispat” yani kadının mükellefiyeti…
Bunu, filmdeki karekterlerden biri; “Kadınların tü-
mü suçlu, erkeklerin tümü suçsuzdur!” diye anlatıyor.
Fiiliyatta bu; bir cinsin diğeri üzerinde sınırlanma-
mış, “mutlak iktidarı” anlamına geliyor.
“Mutlak iktidarı” erkekler -yedisinden yetmişine- ara-
larında paslaşarak, paylaşıyorlar...
Paylaşım esnasında, “vicdanlarını” askıya alıyorlar.
Askıya almaktan öte iğdiş ediyorlar….
“Vicdan” yok edildiğinde, “canavarlığın” her türlü-
sü mümkün oluyor. Böyle tanımlanan bir evrende, var-
lığı ile yokluğu bir olan “kadın” kolayca ava dönüşü-
yor.
Recme yürümek...
“Süreyya’yı Taşlamak” safha safha bu “canavar-
laşmayı” ve kadının “ava” dönüşmesini anlatıyor.
Gençken.. ele geçirilecek basit, “cinsel bir av”…
Yaş alıp yıprandığında, yükünden -dedikodu ve if-
tira, gerekirse recm yoluyla- kurtulunacak “kurban”/
“insanlıktan çıkarılan” bir nesne oluyor kadın.
İlk bölümde -“taş keserek”- kadının “nesneleşme”
sürecini; ikinci bölümde fiziken “yok edilişini” izliyo-
ruz.
Bu “yok edilişe” giden sürecin “ağırlığı”, filmin ilk ka-
relerinden itibaren, salonda bulunan herkese öyle bir
“çöküyor” ki; birbirini hiç tanımayan insanlar, film ara-
sında birbirleriyle konuşarak; boşalma ihtiyacı duyu-
yor.
Böyle bir şeye ilk defa tanık oluyorum.
İlk isyan -herkesin duyabileceği bir sesle- yanı ba-
şımda: “Kadınlar bu salonu silme doldurmalıydı. Ha-
ni nerdeler?” diyen beyefendiden yükseliyor.
Arkamda oturan genç, bunun üzerine filmin Türki-
ye’de gösteriminin engellenmesi için Ahmedine-
jad’ın Erdoğan’a “1 milyar dolar ticari bağlantı” tek-
lif ettiğini ancak “nasılsa!” bu hedefe ulaşamadığını
gündeme getiriyor...
Bir başkası “Belli mi olur?” diye atılıyor: “Bakarsı-
nız sıcağı sıcağına yapılan son Tahran çıkarmasından
sonra, işin rengi değişir ve film vizyondan kaldırılır”.
İkinci yarıda ışıklar tekrar sönene dek.. uluorta böy-
le bir TV stüdyosunun tartışma ortamında buluyoruz
kendimizi. “Recm”e giden son saati -neredeyse bi-
rebir ekrana getiren- ikinci bölümde salonu yeniden
bir derin sessizlik kaplıyor…
Köyün en zavallı adamıyla “zina yaptığı iftirasıyla”
karşı karşıya kalan ve bir saat sonra “recm edilece-
ği” söylenen Süreyya’nın, yarı beline kadar gömüldüğü
çukurda son bulan hayatının son demleri bunlar…
“Kurbanın”, “trajediyi aktaran” hala -Zehra ile- ve-
dalaşması...
Kızlarıyla öpüşüp koklaşması…
Taşların toplanması…
Çukurun kazılması…
Süreyya’yı ölüme yollayan mollanın, tören heyca-
nının özeniyle tıraş olup hazırlanması…
Mollanın yanı başında yer alan muhtarın, -sözüm
ona- Allah’a sığınması…
Ahalinin toplanması…
Önce “baba”, “erkek evlatlar” ve derken “kocanın”
attığı ilk taşlardan sonra; tekbir getirerek önlerine yığ-
dıkları taşlara sarılan kalabalığın kolektif hezeyanı!
Kadının artık alnına, yüzüne, gözüne, bağrına… Ne-
resine değer, neresine inerse… Bir taş, bir taş daha…
“Süreyya” seyredilmesi zor; ama mutlaka görülmesi
gereken bir film.
CMYB
C M Y B
Takasa evet,
zenginleştirmeye devamDış Haberler Servisi - İran’õn Tür-
kiye ve Brezilya aracõlõğõyla, elinde-
ki düşük oranda zenginleştirilmiş
uranyumu nükleer yakõt çubuklarõyla
takas etmeye hazõr olduğunu ilan et-
mesine karşõn, bu önerinin Uluslararasõ
Atom Enerjisi Kurumu (UAEK),
ABD, Rusya ve Fransa tarafõndan
oluşturulan Viyana Grubu tarafõndan
kabul edilmesi gerekiyor. Üç ülke ara-
sõnda varõlan mutabakata göre Tah-
ran’daki yetkililer, Türkiye’de yapõl-
masõ öngörülen takasla ilgili son for-
mülü bir hafta içinde UAEK’ye res-
mi mektupla bildirecek. Ancak Tah-
ran’õn mutabakatõn hemen ardõndan
uranyum zenginleştirmeye devam
edeceğini açõklamasõ, Batõ başkent-
lerinde İran’õn niyetlerine yönelik
kuşkularõn artmasõna neden oldu.
Takasa ilişkin uzlaşma metni Dõş-
işleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu, İran
Dõşişleri Bakanõ Manuçehr Mutteki
ve Brezilya Dõşişleri Bakanõ Celso
Amorim tarafõndan, uranyum takasõ
konusunda üzerinde uzlaşõlan muta-
bakat metnini imzaladõ. İmza töreni,
İran Cumhurbaşkanõ Mahmud Ah-
medinejad, Brezilya Cumhurbaşka-
nõ Luiz Inacio Lula da Silva ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn
huzurunda yapõldõ.
Esas görüşmeler
şimdi başlayacak
Viyana Grubu tarafõndan sunulan
benzer bir formül üzerindeki görüş-
meler 1 Ekim 2009’da, “İran’ın, ta-
kasın kendi topraklarında yapıl-
ması” gibi şartlar öne sürmesi üzeri-
ne kopmuş, İran’õn Tahran’daki tõbbi
amaçlõ nükleer reaktörünün ihtiyacõ-
nõ gerekçe göstererek şubat ayõnda
yüzde 20 oranõnda uranyum zengin-
leştirmeye başlamasõ üzerine köprü-
ler atõlmõştõ. İran’õn nükleer progra-
mõna şüpheyle bakan Batõ ülkeleri ve
İsrail, atom bombasõ için yüzde 90 ora-
nõnda uranyum zenginleştirilmesi ge-
rektiğini, yüzde 20 oranõnda zengin-
leştirme faaliyetinin bu yönde bir
adõm olabileceğini vurgulamõştõ.
İmzalanan mutabakat metninin
UAEK’ye ulaşmasõnõn ardõndan, İran
ile Viyana Grubu arasõnda takasõn ay-
rõntõlarõ yeniden ele alõnmaya başla-
nacak. Ayrõntõlar üzerindeki görüş-
melerin resmi bir anlaşmayla sonuç-
lanmasõnõn önündeki en büyük en-
gellerden biri, İran’õn uranyum zen-
ginleştirme faaliyetlerini sürdürmek-
te õsrar etmesi. İran Atom Enerjisi Baş-
kanõ Ali Ekber Salihi, dün imzalanan
metinde vurgulanan esaslardan birinin,
“İran’ın nükleer zenginleştirme
faaliyeti hakkı” olduğuna dikkat
çekti. Viyana Grubu’nun önerisi ile
dün imzalanan metin arasõndaki en
önemli farkõ, İran’õn takas yeri olarak
kendi topraklarõnda õsrar etmekten
vazgeçerek Türkiye’nin ev sahipliği-
ne yeşil õşõk yakmasõ oluşturuyor.
Ayrõca, elindeki uranyumu parçalar
halinde değil, tek bir seferde teslim et-
meyi kabul eden İran, bunlarõn karşõ-
lõğõnda, bir yõl içinde takasõn gerçek-
leşmemesi halinde Türkiye’den uran-
yumunu geri alma garantisi istiyor.
Şüpheciler
Beyaz Saray, İran ile uranyum ta-
kasõna yönelik varõlan anlaşmanõn
Tahran’õn niyetini ortaya koymasõ
bakõmõndan “muğlak” olduğu açõk-
lamasõnõ yaptõ. Yapõlan yazõlõ açõkla-
mada, İran’õn uranyumu takas etme-
sinin “olumlu bir adım” olacağõ an-
cak nükleer program konusunda ABD
ve uluslararasõ toplulukta ciddi kay-
gõlarõn sürdüğü ifade edildi. Açõkla-
mada, “İran’ın sözlerle değil ey-
lemlerle yükümlülüklerini yerine
getirmesi yoksa yaptırımlar da da-
hil olmak üzere sonuçlarla karşıla-
cağı” konusunda ABD’nin çalõşma-
larõnõ sürdüreceği kaydedildi.
BM, İran’la sağlanan “nükleer an-
laşmanın” ileriye dönük teşvik edici
ümit verici bir durum olduğunu ancak
BM kararlarõna uyulmasõ için daha çok
şey yapõlmasõ gerektiğini bildirdi. İn-
giltere hükümeti de “İran’a karşı si-
yasetimiz değişmedi. Tahran, BM
kararlarına tam uymalı” dedi.
Rusya Devlet Başkanõ Dimitriy
Medvedev de “Uranyum takas an-
laşmasının kaygıların tümünü gi-
dermede yetersiz kalabileceğini”
söyledi. AB Dõşişleri Yüksek Tem-
silcisi Catherine Ashton’õn sözcüsü
Maja Kocijancic, anlaşmayla ilgili
olarak “Hatırlatmak isterim ki
UAEK’nin geçen yıl ekim ayında
sunduğu öneriler bir tür iyi niyet
jestiydi. İran bugüne dek bunu
reddetti. Şimdi İran UAEK’nin
önerilerini kabul ettiyse, bunu mem-
nuniyetle karşılarız. Fakat bu, ulus-
lararası toplumun, İran’ın nükleer
programının barışçıl niyetinden
endişe duymasından kaynaklanan
temel sorunu çözmez” dedi. İran’õn
nükleer programõnõ gözetleyen 5+1
grubunu oluşturan Almanya’nõn hü-
kümet sözcüsü Christoph Steeg-
mans da, anlaşmanõn UAEK ve İran
arasõnda yapõlmasõ gerektiğinidiğer ül-
kelerle varõlacak anlaşmalarõn bunun
yerine geçemeyeceğini vurguladõ.
Yaptırımlar gündemde
İran’a yönelik 4. yaptõrõm paketi ha-
len BM Güvenlik Konseyi’nin gün-
deminde. BBC muhabiri Paul Rey-
nolds, İran’õn politika değişikliğine mi
gittiğinin, yoksa amacõnõn yeni yap-
tõrõmlarõ engellemek için zaman ka-
zanmak mõ olduğunun Viyana Grubu
ile yapõlacak görüşmelerde ortaya çõ-
kacağõnõ belirtti. İran’õn masaya yeni
şartlar sunabileceğine dikkat çeken ga-
zeteci, İran, BM Güvenlik Konse-
yi’nden gelen uranyum zenginleştir-
meyi durdurma çağrõsõna uymadõkça
sorunun ortada kalacağõna işaret etti.
Uranyum takasının Türkiye’de yapılmasını
öngören mutabakat metni, Erdoğan, Lula
da Silva ve Ahmedinejad’ın da hazır bulunduğu
törenle Davutoğlu, Mutteki ve Amorim
tarafından imzalandı. Ekim 2009’da gündeme
getirilen, İran’ın daha sonra reddettiği formülle
benzerlikler taşıyan mutabakata göre, İran
elindeki uranyumu tek bir seferde teslim etmeyi
kabul ediyor, bir yıl içinde takasın
gerçekleşmemesi halinde Türkiye’den
uranyumunu geri alma garantisi istiyor.
Mutabakat metninin imzalanmasından hemen
sonra İranlı yetkililerden gelen “Yüzde 20
oranında zenginleştirmeye devam edeceğiz”
açıklamaları ise İran’a zaten kuşkuyla yaklaşan
Batı başkentlerinde soru işaretleri doğurdu.
İttifak’õn yeni stratejisinde 5. maddenin işletilmesi de gündemde
NATO İran’õ hedef gösterdi
ÇİMEN TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL- NATO akil
adamlar grubu, kasõm ayõnda
Lizbon’da yapõlacak zirvede
onaylanmasõ planlanan yeni stra-
tejik planõn oluşturulmasõna kat-
kõ sağlamak amacõyla hazõrladõ-
ğõ raporda Ortadoğu’ya dikkat
çekti. Rapora göre, Ortadoğu’da
birbiri ile ilişkili üç önemli konu
ittifakõn güvenliği için tehlike
arz etmeye devam edecek.
Aralarõnda emekli büyükelçi
Ümit Pamir’in de bulunduğu
akil adamlarõn hazõrladõğõ rapor-
da Ortadoğu’ya ilişkin tehditler
şöyle sõralandõ:
Aşõrõ unsurlar kaynaklõ şid-
det.
Arap-İsrail gerilimi
İran hükümetinin politika-
larõ; İran’õn “nükleer progra-
mıyla ilgili BM Güvenlik Kon-
seyi kararlarına uyumlu dav-
ranmak istememesi”, “nükleer
silah geliştirmesi”, “uzun men-
zilli balistik füze stoklaması”.
Raporda İran’õn bu politikalarõnõn
gelecek 10 yõl içinde ittifaka kar-
şõ 5. madde tehdidi oluşturabile-
ceği belirtildi. 5. madde, üye ül-
kelerden birine saldõrõ durumun-
da tüm üye ülkelerin ortak kar-
şõlõk vermesini öngörüyor. İran’a
karşõ uyarõda bulunulan 58 say-
falõk raporda şu ifadeler yer aldõ:
“İran’ın konvansiyonel silah
programı, kilit deniz ticareti ro-
talarında güvenlik kaygısı do-
ğurmaktadır. İran üzerindeki
yoğun uluslararası diplomatik
çabalar ve İran’ın gizli niyeti
dikkate alınırsa, önümüzdeki
yıllarda İran kaynaklı zorluk-
ların artacağı ya da azalacağı
belirsiz. NATO azalmasını teş-
vik için elinden geleni yaparken
artması ihtimaline karşı ha-
zırlıklı olmalı.”
Raporda, İran’õn nükleer saldõrõ
olasõlõğõna karşõ NATO’nun Ak-
deniz Diyaloğu (İsrail, Ürdün,
Mõsõr, Cezayir, Tunus, Fas, Mo-
ritanya) ve İstanbul İşbirliği Gi-
rişimi (Bahreyn, Katar, Kuveyt,
Birleşik Arap Emirlikleri) ülke-
leriyle şeffaf bir diyalog yürüt-
mesi istendi. Raporda, NATO
üyelerini kapsamasõ planlanan
yeni füze kalkanõnõn İran’dan
muhtemel balistik füze saldõrõla-
rõnõ önlemek için gerekli olduğu
savunuldu.
‘TAHRAN USTACA
İDARE EDİYOR’
Adõnõ açõklamayan İsrailli bir
yetkili, İran’õn Türkiye ve
Brezilya’yõ “ustaca idare
ettiğini” ifade ederek “İranlılar
böylesi hileleri geçmişte de
kıvırmıştı; gerginliği düşürüp
daha sert uluslararası
yaptırım riskini azaltmak için
böylesi bir süreci kabul eder
gibi görünmek, sonra buna
uymayı reddetmek...” Yetkili,
Türkiye ve Brezilya gibi
“yükselmekte olan” güçlerin
devreye girmesiyle, ABD ve
Avrupa ülkeleri için İran’a yeni
yaptõrõmlar uygulamanõn zor
hale geldiğini sözlerine ekledi.
Top Viyana
Grubu’nda
Dış Haberler Servisi - İran’õn uranyum ta-
kasõyla ilgili mutakabat takas işleminin Türki-
ye’de yapõlmasõnõ öngörüyor. İran’da İngiliz-
ce yayõn yapan resmi Press TV’de yer alan ha-
berde, yüzde 3.5 oranõnda zenginleştirilmiş 1200
kg. uranyumun, 120 kg. yakõtla (yüzde 20 zen-
ginleştirilmiş olarak) değiştirileceği belirtildi.
ABD, Rusya, Fransa ve Uluslararasõ Atom
Enerjisi Kurumu’ndan (UAEK) oluşan Viyana
Grubu’nun olumlu cevap vermesi halinde
uranyum bir ay içinde, yakõt ise bir yõlda tes-
lim edilecek. Yakõt, Tahran’daki nükleer araş-
tõrma reaktörü için kullanõlacak. İran’õn 1200
kg. yüzde 3.5 zenginleştirilmiş uranyumu bir
seferde Türkiye’ye vereceği belirtildi.
İran ile Viyana Grubu arasõnda uranyum ta-
kasõnõ öngören 10 maddelik mutabakatta dik-
kat çekenler ise şunlar:
- İran düşük oranda zenginleştirilmiş 1200 kg.
uranyumu Türkiye’de depolamayõ kabul eder.
İran ve UAEK, düşük
oranda zenginleştiril-
miş uranyumun Türki-
ye’deki korunmasõnõ
denetlemek için göz-
lemciler yerleştirebilir.
- İran, bu bildirgeyi
takip eden 7 gün içinde
UAEK’yi anlaşma ko-
nusunda haberdar ede-
cektir. Viyana Gru-
bu’nun olumlu kararõ üzerine, takasõn diğer de-
taylarõ yazõlõ bir anlaşma ile ve İran ile kendi-
sine Tahran Nükleer Araştõrma Reaktörü için
gerekli olan 120 kg. yakõtõ iletmeye yönelik özel
taahhüt vermiş Viyana Grubu arasõnda yapõlacak
bir anlaşmayla netleştirilecektir.
- Viyana Grubu, bu koşula bağlõ olduğunu
kabul ederse iki taraf da 6. maddede belirti-
len anlaşmayõ uygulamakla yükümlüdürler.
İran, düşük oranda zenginleştirilmiş 1200
kg. uranyumu bir ayda göndermeye hazõr ol-
duğunu ifade etmiştir. Aynõ anlaşmanõn ko-
şullarõ gereğince Viyana Grubu da bir yõldan
geç olmamak üzere TRR için gerekli 120 ki-
logram yakõtõ İran’a teslim etmelidir.
- Bu bildirgenin şartlarõ yerine getirilmediği
takdirde Türkiye, İran’a ait uranyumu hõzlõ ve
kayõtsõz şartsõz şekilde geri verecektir.
- İran’õn, 5+1 ülkeleriyle görüşmelerine
herhangi bir yerde (bazõ metinlerde Türki-
ye’de deniyor) devam kararõnõ memnuni-
yetle karşõlõyoruz.
İran programına
devam ediyor.
GÖZLER SİYASİ MÜZAKERELERDE
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA- Türkiye, Bre-
zilya ve İran’õn, uranyum ta-
kasõnõ öngören ortak formülü
üzerinde mutabakat sağlan-
masõnõn ardõndan, dikkatler
nükleer dosyanõn siyasal mü-
zakerelerine çevrildi.
Cumhuriyet, tam bir ay
önce nükleer takasõn İstan-
bul’da yapõlacağõ haberini,
“Nükleer takas pazarlığı”
başlõğõ ile duyurmuş, takas
için İran’õn Kiş adasõ ile İs-
tanbul arasõnda tercih yapõl-
masõ yönünde görüşmelerin
sürdüğünü vurgulamõştõ. Nük-
leer takasa ilişkin mutabaka-
ta giden süreç, geçen ay Was-
hington’da yapõlan Nükeer
Güvenlik Zirvesi’nin ardõndan
hõz kazandõ. Dün imzalanan
mutabakatõn ana hatlarõ, zirve
sonrasõnda Tahran’a giden
Dõşişleri Bakanõ Ahmet Da-
vutoğlu’nun temaslarõ sõra-
sõnda belirginleşti. Uranyum
takasõ önerisinde, İran’a yüz-
de 3 buçuk oranõn zenginleş-
tirilmiş uranyum karşõlõğõnda
yakõta dönüştürülmek üzere
yüzde 20 oranõnda zengin-
leştirilmiş uranyum verilme-
si öngörülüyordu. Ancak Tah-
ran yönetimi, takasõn 3. ülke-
lerde yapõlmasõna karşõ çõk-
mõştõ. İran, takas için Kiş ada-
sõnõ önermiş ancak bu öneri
kabul görmemişti.
Türkiye’nin İran ile Batõlõ
devletler arasõnda müzakere-
lerin İstanbul’da yapõlmasõ
önerisi masada dururken An-
kara P5+1 ülkelerinin müza-
kerecisi AB’nin dõş politika
yüksek temsilcisi Catherine
Ashton’dan yanõt beklemeye
başladõ. Olumlu yanõt gel-
mesi durumunda İran’õn nük-
leer konulardaki başmüza-
kerecisi Said Celili ile Ash-
ton’un İstanbul’da bir araya
gelmesi bekleniyor.
İran, Türkiye ve Brezilya’nõn arabuluculuğunda
yürütülen görüşmeler sonunda takasõ kabul etti ama...
(Fotoğraflar: REUTERS/AP)
18 MAYIS 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER 11dishab@cumhuriyet.com.tr
nilgun@cumhuriyet.com.tr
‘Türkiye risk alıyor’
İstanbul Haber Servisi - Greenpeace Ulus-
lararasõ Enerji Kampanyasõ Sorumlusu Aslõhan
Tümer, Türkiye’nin zenginleştirilmiş uranyumun
nakline “evet” diyerek risk aldõğõnõ söyledi. Zen-
ginleştirilmiş uranyumun Türkiye’de saklanmasõ-
na izin verilmeyeceğini düşündüğünü söyleyen
Tümer, “Daha önce ABD, Türkiye’ye zenginleşti-
rilmesi için uranyum verdi ve terörist saldõrõ riski-
ne karşõ geçen yõl tamamõnõ geri aldõ.” dedi.