Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VARSAYALIM Kİ, söz konusu
kaset bir komplo ürünü değil de,
noktası noktasına yaşanmış bir
gerçeğin ta kendisi olsun. Yine de
şu yüzyılın Türkiyesi’nde böyle bir
olay bunca velvele yaratmamalıydı
normal olarak. Bu tür haberlerin
skandal sayılmadığı, hatta tam
tersine bazı ülkelerdeki
politikacıların bulundukları mevkideki
yerlerini böyle bir ünle daha da pekiştirip
başbakan, hatta cumhurbaşkanı oldukları
bir çağda yaşıyoruz.
Bizde niçin öyle olmadı ve ana
muhalefet liderinin istifasına kadar varan
ciddi boyutlar kazandı bir kaset?
Çünkü, aralarında hiç bağlantı olmayan
bir yığın olay bizim gözümüzde öyle
bir tutarlılık kazandı ki, sanki yeryüzünün
bilinmez bir köşesinde Türkiye’ye karşı
ıslak imzalı belge ya da montajlı kaset
imal eden, başımıza çorap örmek için
çalışan bir merkez var da oradan
geliyormuş bütün bu belalar diye
düşünmekten kendimizi alamaz olduk.
Düşüncemize psişik rahatsızlık bulaştıran,
iyiliğimizi ve rahatımızı istemeyen meçhul
güçler karşısında dayanıklılığımızı bozan
bir yanı var böyle düşünmenin.
Bizi bu sağlıksız tutuma getiren şu olsa
gerek: Kurcalanan, hakkında yalan yanlış
söylentiler çıkarılan, olur olmaz
suçlamalarla yıpratılmak istenen
kurumlarımız hep en çok güvendiğimiz,
en fazla övdüğümüz, sarsılmaz ve
yenilmez bildiğimiz kurumlar oluyor. Bu
bakımdan en çarpıcı ve böyle olduğu için
de en üzücü örnek, Silahlı Kuvvetler
olmakta. Kim bilir, belki de bir sosyal
psikoloji çalışması yapılmış ve askerine
düşkün olduğu bilinen Türk halkını en çok
rencide edecek yıpratmanın bu olduğuna
karar verilmiş de çabalar o noktada
yoğunlaştırılmaktaymış gibi bir izlenim
uyanıyor hepimizde.
Bu sağlıksız bakış açısından bir an
önce uzaklaşıp çevremizi ve
karşımızdakileri daha doğru
değerlendirebilmek için ulusal
özgüveni yeniden kazanmamız
gerekiyor.
Bu açıdan bakınca, devletin
elindeki tek medyatik etkileme
aracı olan TRT’nin özel
televizyon kanalları ve radyo
istasyonları karşısındaki
yetersizliği ve çaresizliği üzüntü vericidir.
Zaman zaman öyle olaylar ve görüntüler
yaşanıyor ki, onları değerlendirebilecek
medya ustalığının kamu elinde olmayışı
yüzünden halk yığınlarına yeniden
özgüven kazandıracak fırsatlar da
kaçırılmış oluyor. Örneğin yeni kurulan
Deniz Görev Grubu’nun geçen gün
denize açılışını sadece görüntü olarak
ekranlara aktarabilmek bile özgüven
tazelemeye yetebilirdi. Tam bir filotilla
düzeninde masmavi denizi köpürterek
hep birlikte ufka yönelen gemilerin
görüntüsü kadar iç açıcı bir başka
görüntü az bulunur. Herhalde son
günlerin çirkefini de silerdi gözlerden o
görüntü.
mumtazsoysal@gmail.com
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Konuyla ilgili kurumların temsilcileriyle,
uzmanlarla ilk görüşmeleri yaptıktan sonra,
birkaç farklı kanaldan şu öneri geldi:
“Cumhuriyet’in bu alana eğilmesi çok önemli.
Ancak bir eksiklik var. Gelin şu tarımın yanına
hayvancılığı da koyun. Türkiye’de hayvancılık
tarımın bir alt kolu gibi algılanıyor. Oysa uygar
dünyada hayvancılık tarımdan bağımsız, ayrı bir
alandır. Ayrı uzmanlıklar, ayrı kurumlaşmalar
gerektirir.”
Gazeteci her şeyi bilen insan değildir. Neyi
nerede bulacağını bilen insandır. Uzmanların
yönlendirmesi haklıydı, biz de yolun devamında
eki “Tarım-Hayvancılık” olarak sürdürdük.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden
alanın yatırımcılarına kadar bu ek aracılığıyla
tanıştığım pek çok kişi, 2005-2006’da,
“Yakında et, kuyumcuda satılırsa şaşma”
türünden saptamalar yaptı.
Tablo ortada...
Kasap önünden geçmek asap ister hale
gelmiş!
Amerikalı astronot Armstrong Ay’a ilk ayak
bastığında Türkiye’deki veteriner hekimliğin
temsilcileri şu demeci vermişler:
“Proteinle beslenenler aya çıktı.”
Sağlıklı beslenme ile sağlıklı düşünme
arasındaki paralelliği vurgulamaya gerek yok...
Televizyonlar et fiyatlarının yükselmesiyle
birlikte vatandaşın kasap seferine ne kadar
seyrek çıktığını her gün göstererek anlatıyor.
Türkiye 80’li yılların ortasına kadar kendi et
gereksinimini karşıladığı gibi komşu ülkelere
ihracat da yapıyordu. Bugün tam tersi bir
durumla karşı karşıyayız. Yöneticiler, Türk
toplumunun gereksinimi ve alışkanlığına göre et
ithal etmeyi başarı sayıyorlar.
Afyon’dan Kars’a Et-Balık Kurumu’nun
tesisleri satılırken zamanın iktidarı,
özelleştirmelerin bu alanda da verimliliği
arttıracağını, karşı çıkanların dar görüşlü
olduğunu iddia ediyordu.
Zarar eden kurumların devletin sırtında
kambur olarak durması elbette kabul edilemez.
Ancak Et-Balık Kurumu bu türden değildi.
Dünyanın her ülkesinde tarımsal, hayvansal
üretim ayrıca destekleniyor. Ülke yönetimleri bu
alanlara yapılan her harcamanın yurttaşının
midesine gittiği bilinciyle hareket ediyor.
Üreticilerin anlattıkları gösteriyor ki,
Türkiye’de besicilik tüm halkalarıyla planlı
desteklenen bir alan değil.
Kaldı ki ülkemizde “besleme” deyince, akla
ilk hayvancılık gelmiyor!
Yıllar önce Brezilya’nın Sao Paolo kentinden
Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e otobüs
yolculuğu yapmıştım. Arjantin topraklarının
uçsuz bucaksız düzlüğünde ilerlerken ufuktaki
yeşillik olağan bir görüntü haline gelmişti.
Yanımdaki Arjantinli sordu:
- Sığır sürülerini görüyor musun?
Sorunun son hecesi biterken yan camdan
baktım, koca sığırlar otların arasında adeta kedi
boyunda kalıyordu.
Ya bizde meracılık nasıl?
Meramını kime anlatacaksın ki!
Konu medyada da ancak kriz çıkınca haber
değeri taşıyor. Alanında neredeyse tek başına
kalan, Sadullah Usumi çınarının aşısı Ali
Ekber Yıldırım, yıllardır sorunlara, yapılması
gerekenlere değinirken şu uyarıyı da yapmadan
edemiyor:
“Gelişmiş ülkeler sanılanın aksine tarıma,
hayvancılığa, klasik sanayiden daha fazla önem
veriyorlar.
Çünkü gelecekte tüm dünyanın ana sorunu
sağlıklı beslenme olacak.”
Türkiye yıllarca kırsal alanda üretmeyi değil,
üretmemeyi destekledi.
Karşılığını da gördü!
Genel kabul gören değerlendirmelere göre
dünyanın en stratejik maddesi ne altın, ne
petrol; buğday.
Yurttaşınızı sağlıklı besleyemiyorsanız...
Tuttuğunuz altın olsa ne olur?
Haşlayıp yer misiniz?
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
savunarak Baykal’ın parti liderliğinden
çekilmesini onayladı.
Kimileri de istifanın ardından CHP’de olası
gelişmelere değindi. Baykal’ın kurultay
kararıyla genel başkanlığa dönmesi olasılığını
tartışmaya başladı.
Fakat medyamızın ünlüleri, Baykal’ın istifa
açıklamasındaki vurgulamaları
önemsemedikleri gibi… Başbakan RTE’nin
CHP Genel Başkanı’nın suçlamalarına verdiği
yanıtı ya irdelemeye vakit bulamadı ya da..
irdelemek istemediler.
Baykal kasetin bir “iktidar komplosu”
olduğunun altını çiziyor.
Başbakan ise sorumluluğu iktidara
yüklemenin ahlaksız bir iftira olduğunu
söylemekle yetiniyor.
Kasetin bir iki hafta içinde düzenlendiğini
öne süren iddiayı, iddianın ötesinde suçlamayı
boşa çıkaracağını.. devletin bütün olanaklarını
kullanarak kaseti hazırlayanları bulup
çıkaracağını.. bir türlü söylemiyor.
Başbakan’a göre Baykal’ın yalanlamadığı
kaset bir komplo eseri değil, bir gerçek!
Devletin bütün olanaklarını elinde tutan
Başbakan ne diyor:
“Baykal’ın elindeki kasetin hükümetin
himayesinde düzenlendiğini kanıtlayan belge,
bilgi varsa.. savcılığa versin” diyor.
Ama kaseti hazırlayanları bularak Baykal’ın
iddiasını çürüteceğim diyemiyor.
Geçmişteki kimi gelişmeler, CHP’lilerin
kasetin bir komplo olduğuna inanmasına
neden oluyor.
İsviçre’de bir bankaya Baykal’ın kızı adına
milyonlarca doların yatırıldığı öne sürüldü.
Açıklanan belgelerin sahte olduğu ortaya çıktı.
Hükümet sustu.
Seçim sırasında Alman Ebert Vakfı’ndan
CHP’nin büyük miktarda yardım aldığı iddiası
ortaya atıldı. Yalan, düzmece olduğu anlaşıldı.
Almanlar hükümetin yalanlamasını istediler.
Hükümet yan çizdi. AKP’lilerin -bu işlere
neden karışıyorsunuz diye- sonradan tarizden
bulundukları Alman Büyükelçiliği vakıf
yardımını yalanladı.
Güldal Mumcu’nun kurduğu Uğur Mumcu
Vakfı’na adı sanı saklanan birtakım polislerin
neden girdiğini, ne aradığını hükümet
araştırmadı.
Bir CHP’li belediye başkanının televizyonuna
gizlice dinleme ve görüntü saptama gereçleri
konuldu. Nedenleri doğru dürüst
soruşturulmadı bile.
Doğal olarak CHP’liler şimdi; AKP
hükümetinin partiyi baskı altında tutmayı temel
hedef yapan bir siyasal strateji izlediğine
inanıyor ve son kaset olayının hükümetin bu
yöndeki yaptırımlarının son örneği olduğunda
birleşiyorlar.
Daha önemlisi, kaset olayının iktidarın baskı
ve yıldırma stratejisinin sonuncusu olmadığını
söylüyorlar. Kanıt olarak kamuoyunda nefretle
karşılanan kasetin başında Varan 1 ifadesinin,
sonunda da Varan 2’yi bekleyiniz uyarısının yer
aldığını gösteriyorlar.
Böyle kasetlerin ortaya çıkmasını ahlaksızlık
diye niteleyen Başbakan Bay RTE ise; bu tür
olayların olamayacağını sağlamak amacıyla
kaseti düzenleyenleri ortaya çıkaracağını bir
türlü açıklayamıyor.
Sorumluları bulmaktan kaçındığı izlenimi
veren bu tutumu Başbakan’ın, kasetin (veya
bu türden yeni kasetlerin) piyasaya
sürülmesinden adeta memnun olduğu ve
olacağı gibi bir kanının güçlenmesine olanak
tanıyor.
Başbakan; “Bu bir siyasal ve ahlaksız
yakıştırmadır” söylemiyle komplo suçlamasını
örtbas edemeyeceğini anlamıyor.
Kuşku yok iktidar CHP’nin içine düştüğü
açmazdan -aksi bütün açıklamalarına karşın-
memnun!
Aksini söylemek AKP’nin doğasına aykırı!
Ordudan yargıya kadar temel kurumları
AKP’ye karşı gören bir kafa, bir anlayış ana
muhalefete tahammül edebilir miydi?
Bu soru bir zaman sonra yanıtlanacaktır.
Dalgalanan CHP denizinin nasıl durulacağı
sorusuna yanıt aranıyor.
Baykal’ın örgüt baskısıyla göreve döneceğini
irdeleyenler kadar dönmemesi gerektiğini
savunanlar da var.
CHP dar bir zaman aralığında geleceğiyle
ilgili kararlar almak durumunda.
Yönetim kadrolarını düşünmeye zorlayan
türlü nedenler var.
Kurultay tüzük gereği beşte bir delegenin
imzası ile Baykal yerine bir başkasını genel
başkanlığa aday gösterirse…
…bunun anlamı gayet açık: CHP Baykal’dan
vazgeçmiş olacaktır!
Bir yöneticinin bana söylediğine göre
“Baykal’sız parti dümensiz bir gemiye
dönecektir”.
Hem Baykal’dan vazgeçmemek, hem de
yerini, karizmasıyla iç ve dış olaylara,
gelişmelere egemenliğiyle dolduracak birini
bulmak?.. CHP’nin şu sıralar çözümlemek
zorunda olduğu bir sorun, bir çeşit bilmece.
Kişisel ve kişisel siyasal ihtiraslar henüz
ortaya çıkmadığı dikkate alınırsa; günlerin
önümüze yeni neler getireceğini beklemek ve
görmek gerek!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 12 MAYIS 2010 ÇARŞAMBACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 12 Mayıs
Oslo Y 13
Helsinki Y 9
Stockholm Y 15
Londra Y 13
AmsterdamY 11
Brüksel Y 11
Paris Y 13
Bonn Y 12
Münih Y 17
Berlin Y 19
Budapeşte Y 23
Madrid Y 17
Viyana Y 20
Belgrad Y 27
Sofya Y 26
Roma Y 20
Atina B 25
Zürih Y 17
Moskova PB 25
Aşkabat B 30
Taşkent PB 30
Bakû Y 21
Bişkek B 25
Tiflis Y 26
Kahire B 30
Şam PB 34
İstanbul B 26
Edirne B 30
Kocaeli B 28
Çanakkale B 27
İzmir B 31
Manisa B 33
Denizli B 32
Zonguldak B 21
Sinop PB 20
Samsun PB 21
Trabzon B 20
Giresun B 20
Ankara B 25
Eskişehir B 26
Konya B 26
Sıvas B 24
Antalya A 30
Adana PB 30
Mersin B 28
Diyarbakır PB 31
Şanlıurfa PB 32
Mardin PB 27
Siirt PB 29
Hakkâri Y 23
Van Y 18
Kars Y 17
Ülkemizin doğu
kesimleri parçalı
ve çok bulutlu,
Doğu
Karadeniz’in iç
kesimleri, Doğu
Anadolu’nun
kuzey ve
doğusu
sağanak, diğer
yerler az bulutlu
geçecek. Hava
sıcaklığında
önemli bir
değişiklik
olmayacak.
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Paranoyadan Özgüvene
Hakkâri’de mayın patlamasında şehit düşen Uzman Çavuş Birol Mutlu’nun cenazesi memleketinde toprağa verildi. (Fotoğraf:AA)
Kayseri şehidine ağladõ
Kõlõç, Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarõna gönderme yaptõ
‘Olmayanı yorumlamamalıyız’
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Anayasa Mahkemesi Başkanõ
Haşim Kılıç’õn üstü örtülü biçimde
mahkemenin daha önceki kimi ka-
rarlarõna gönderme yaparak “Ana-
yasada olmayanı yorum yoluyla
eklemek ya da olanı göz ardı et-
mek yapılan yemini anlamsız kı-
lacaktır” sözleri dikkat çekti.
Askeri Yargõtay kontenjanõndan
Anayasa Mahkemesi üyeliğine se-
çilen Nuri Necipoğlu, Cumhurbaş-
kanõ Abdullah Gül ve Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn da katõldõğõ tö-
renle ant içerek görevine başladõ.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan
Salonu’nda yapõlan törene, yüksek
yargõ temsilcileri katõldõ.
Kõlõç ile Necipoğlu konuklarõ sa-
lonun girişinde karşõladõ. Törende
konuşan Kõlõç, “Anayasalar genel
olarak, devletin temel yapısını ve
işleyişini gösteren, kişilerin temel
hak ve özgürlüklerini güvence al-
tına alan, devlet gücünü sınırla-
yan, toplumun barış içinde ve öz-
gür bir ortamda yaşamasını sağ-
layan temel hukuk kurallarının
yer aldığı metinlerdir. Anayasa
Mahkemesi üyelerinin kendisine
emanet edilen anayasanın temel il-
kelerinin doğal yapısını bozmadan
öngörülen amaca uygun yorum ve
düşünceleriyle sürdüreceği görev
anlayışı, koruyacağı anayasal de-
ğerlerin güvencesi olacaktır. Zira,
anayasada olmayanı yorum yo-
luyla eklemek ya da olanı göz ar-
dı etmek yapılan yemini anlamsız
kılacaktır” dedi.
Kõlõç’õn konuşmasõnõn ardõndan
Nuri Necipoğlu ant içti.
KAYSERİ (Cumhuriyet) - Hakkâri’de ma-
yõn patlamasõ sonucu şehit düşen uzman ça-
vuş Birol Mutlu’nun cenazesi memleketi Kay-
seri’de toprağa verildi. Yakõnlarõ, AKP Kay-
seri Milletvekili Sadık Yakut’a “Açılımınız
batsın” diye bağõrdõ. Cenazeye katõlan Çev-
re ve Orman Bakanõ Veysel Eroğlu’nun et-
rafõna da korumalarõ adeta etten duvar ördü.
Askeri uçakla Van’dan Kayseri’ye ulaştõrõlan
şehidin cenazesi askeri ambulansla Argõncõk
Mahallesi’nde bulunan baba evine götürüldü.
Oğullarõnõn Türk bayraklõ tabutuna sarõlan ba-
ba Ahmet Mutlu ve anne Zümrüt Mutlu fe-
nalõk geçirdi. Şehidin 16 yaşõndaki kõzõ Duy-
gu Mutlu’yu sõnõf arkadaşlarõ yalnõz bõrak-
madõ. Şehidin evinin önünde bekleyen ka-
labalõk cenaze aracõna yaklaşmak isteyince
izdiham yaşandõ. Şehit yakõnlarõ, AKP Mil-
letvekili Yakut’a “Açılımınız batsın. Bu mu
açılım? Açılıma devam edin, utanmıyor
musunuz? Yazıklar olsun. Sizin çocukla-
rınız şehit olmuyor, bizim çocuklarımız şe-
hit oluyor” diye bağõrdõ.
Bakan Eroğlu’na etten duvar
Cenaze namazõnõn ardõndan şehidin cena-
zesi Kartal Garnizon Şehitliği’nde toprağa ve-
rildi. Cenaze namazõ sõrasõnda korumalar,
Bakan Eroğlu’nun etrafõnda adeta etten duvar
ördü. Eroğlu, çok sayõda korumanõn eşliğin-
de önce şehit babasõ, sonra da şehit eşinin ya-
nõna giderek başsağlõğõ diledi.
Yüksekova ilçesi Dağlõca bölgesi Keritepe
üs bölgesinde önceki gün Mutlu’nun şehit ol-
masõ ve bir askerin yaralanmasõnõn ardõndan
başlatõlan operasyonlarda dün de mayõna ba-
san bir asker yaralandõ. Mardin’in Yeniköy Pi-
yade Karakolu’na teröristlerin açtõğõ taciz
ateşinde de bir asker kolundan yaralandõ.
3 ASKERİ PERSONELE SORUŞTURMA
Savaş gemisinde kaçak
içki, sigara operasyonu
Haber Merkezi - NATO
görevi çerçevesinde İspan-
ya’dan Erdek’e gelen Deniz
Kuvvetleri Komutanlõğõ’na
ait bir savaş gemisine yapõlan
baskõnda, kaçak sigara ve
viski ele geçirildi. Olayla il-
gili Erdek’teki askeri savcõlõk
soruşturma başlattõ.
Milliyet’in internet site-
sinde dün yer alan habere
göre olay bir hafta önce İzmir
ve Balõkesir emniyet müdür-
lüklerindeki emniyet haber
merkezlerine gönderilen bir
ihbarla ortaya çõktõ. İhbarda,
gemi personelinden Teğmen
A.E. ile astsubaylar S.T. ve
E.A’nõn kaçakçõlõğõ gerçek-
leştirdiği öne sürüldü.
Askeri savcõlõkça geçen
cuma günü başlatõlan soruş-
turmayla gemide arama ya-
põldõ. Askeri savcõ gözeti-
minde yapõlan aramada 5 bin
pakete yakõn sigara ile 300 şi-
şe viski bulundu.
Sigaralar ve viskilere el ko-
nurken söz konusu 3 kişiyle
ilgili soruşturma başlatõldõ.
BDP’Lİ GÜLTAN KIŞANAK
Güvenlik kuvvetlerini
işgal kuvvetlerine benzetti
SİİRT (Cumhuriyet) -
BDP Genel Başkan Yar-
dõmcõsõ Gültan Kışanak,
çocuklara cinsel istismara
karşõ önlem almamakla suç-
ladõğõ Vali Necati Şentürk
için, “Güvenlik dedikleri
halkın özgürlük taleple-
rini bastırmak ise o dev-
lete o zaman ‘işgal kuv-
vetleri’ denir” dedi.
Siirt’te geçen ay ortaya
çõkan cinsel istismar olay-
larõnõn ardõndan BDP’liler
protesto gösterisi düzenle-
di. Düzenlenen mitingde
konuşan Kõşanak,“Eğer bu
ülkede devletin bütün ku-
rumlarını koordine eden
ve emir veren bir vali bu
zihniyette ise bu kentte fu-
huş çeteleri cirit atmaz
mı? O ‘güvenlik’ dedikle-
ri halkın özgürlük talep-
lerini bastırmak ise o dev-
lete o zaman ‘işgal kuv-
vetleri’ denir. Ya vali zih-
niyeti değiştirecek ya da
‘işgal kuvvetlerini’ bura-
dan alıp gidecek” dedi.
Emniyete bombalı saldırı önlendi
İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da
iki ayrõ emniyet binasõna bölücü örgüt adõna
bombalõ saldõrõ düzenleme hazõrlõğõnda
olduğu ileri sürülen bir kadõn yakalandõ.
Adliyeye sevk edilen kadõn tutuklandõ.
Bombacõnõn keşif yaparken çekilen
görüntüleri ortaya çõktõ. Terörle Mücadele
Şube Müdürlüğü’nden yapõlan yazõlõ
açõklamada, İstanbul ve Sakarya Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat
Şube Müdürlükleri’nce 7 Mayõs 2010
tarihinde terör örgütüne yönelik olarak
operasyon düzenlendi. Operasyonda, terör
örgütü içerisinde faaliyet gösteren, örgüt
adõna bombalõ eylem hazõrlõğõ içerisinde
bulunan ve eylem amaçlõ emniyet
binalarõna keşif çalõşmasõ yaptõğõ tespit
edilen bir kadõn yakalandõ. Açõklamada,
operasyon sonucu iki ayrõ emniyet binasõna
yönelik yapõlacak saldõrõ eylemlerinin
engellendiği kaydedildi.
Haşim Kılıç.