19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Şiir Defteri Kapanmaz “Ömür defteri kapanır, şiirin defteri kapanmaz.” Bu sözleri Sunullah Arısoy Şiir Ödülü’nün bu yılki sahibi Muzaffer Kale’nin ödül konuşmasından aldım. Gerçekten de çağdaş şiirimizi kuran büyük ozanlar kuşağından artık hayatta kimse kalmadı. Buna karşın şiirleri aramızda, hayatımızda, bizimle olmayı sürdürüyorlar. Çünkü ozanlar bize görünmeyeni gösterenlerdir. O şiirleri okuyarak, dinleyerek hayatın gizlerini öğrenmeye çalışıyoruz. Hidayet Karakuş’un konuşmasını dinlerken Sunullah Arısoy’un ozanlığı yanında dilimize verdiği emekleri de anımsadık. Gerçekten de her ozan için aynı zamanda bir görevdir yazdığı dili işlemek ve yüceltmek. Kuşadası Eğitim ve Kültür Vakfı başkan yardımcısı Kamil Aköz, konuşmasında Kemalettin Kamu’nun ünlü “Bingöl Çobanları” şiirinden bir bölüm okudu: Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni, Kuzular bize söyler yılların geçtiğini. Çapsız siyasetçiler, ülkenin bütün varlıkları gibi, hayvan varlığını da yok ettiklerinden çobanın dertleşeceği kuzusunun bile kalmadığı yoksul bir ülkeye dönüştüğümüzü düşündüm. Bizler geçen cuma, Kuşadası Halk Kütüphanesi’nin turunç ağaçlı serin bir taş avluya açılan salonunda şiir konuşur, şiir dinlerken kıyıdan birkaç kilometre ötedeki küçük Yunan adası Sisam’da yüzyılın büyük ozanlarından Yannis Ritsos yaşamıştı. Askeri baskı döneminde sürgün gönderildiği bu adaya sonradan yerleşmiş, ömür defterini kapatana kadar burada yaşamış, şiirlerini burada yazmıştı. Bursa hapishanesinde yıllarını geçirmek nasıl Nâzım Hikmet’in dünyaca tanınmasını engelleyemediyse, bu küçük adada yaşamak da Yannis Ritsos’un tanınmasını önleyemedi. Bildiğim, bu adada iki ozanımız onu ziyaret etmişti. Özdemir İnce’nin ziyaretlerini ayrıntılarıyla anlattığı yazıları çeviri kitaplarında yer alıyor. Hüseyin Erdem ise, çocukluk yıllarında Kurtuluş’ta yaşarken komşularından öğrendiği Rumca ile konuşmuş onunla. Ritsos hayran kalmış bu Rumca’ya. “Senin konuştuğun başkent Rumcası. Duymak çok hoşuma gidiyor. Hep konuş, kulağımda yer etsin bu sesler” demiş. Ritsos’u ilk 1974’te Cevat Çapan’ın çevirileriyle tanıdık. Ardından Özdemir İnce’ninkiler geldi. Ülkemiz okurları onu kendi ozanları gibi sevdiler. Kitapları peş peşe yeni basımlar yaptı, yapıyor. Cevat Çapan’ın çevirileri en son Can Yayınları’ndan çıktı: “Bir Mayıs Günü Bırakıp Gittin” Özdemir İnce’nin üç ayrı çeviri kitabı ise Kırmızı Yayınları’ndan çıkıyor. Ritsos, ozanın görevini ancak içtenlikle yerine getirebileceğini söylüyor. Bunu söylerken, gün gelip içtenlik duygusunun insanoğlunu bırakıp gideceğini düşünmüş müydü acaba? İçtenlik duygusuyla birlikte dünyayı anlama ve anlatabilme olanağımızı da yitirmiş olabilir miyiz? [email protected] [email protected] CMYB C M Y B ERDEM ÖZTOP B u yõlki Sait Faik Hikâye Armağanõ’nõ edebiyatõmõzõn son dönemde parlayan yazarlarõndan Aslı Erdoğan, 2009’da yayõmlanan “Taş Bina ve Diğerleri” adlõ ya- põtõyla kazandõ. Bir kenar mahallenin acõsõnõ, ki- tabõn kahramanõ olarak da bir deliyi anlattõğõ ki- tabõyla ödüle değer görülen Erdoğan, ödülü al- masõnõn nedenini, acõyõ, şiddeti anlatsa da, ki- tabõnõ sevgiyle yazmasõna bağlõyor! Aslõ Erdo- ğan, artõk dõşlanmõşlõk hissinden arõnmõş du- rumda! Öyle ki, içindeki sevilmek isteyen kü- çük çocuk da bir onun kadar mutlu… -Sait Faik ödülünü aldığınızı duyduğu- nuzda ne hissettiniz? -Bende çok önemli ve özel yeri olan bir ya- zar Sait Faik, ilk okuduğum günden bu yana. Bende nasõl Dostoyevski’nin, Kafka’nõn, Çe- hov’un ayrõ bir yeri varsa, Sait Faik’in de ay- rõdõr yeri. -Geçmişte, ileriye dönük alarak Sait Fa- ik Ödülü’nü alma gibi bir niyetiniz, arzunuz oldu mu peki hiç? -Hayõr. Herhangi diğer bir ödül için de bu böy- le. Ayrõca kendimi Sait Faik çapõnda bir hikâ- yeci olarak görmedim hiç, hedeflemedim de. Mümkün olmayan bir şeymiş gibiydi. Zaten iyi bir hikâyeci olduğumu da düşünmedim. -Genel olarak, ödüllere yaklaşımınız na- sıldır? -Yerli yerine oturtmaya çalõşõyorum her ödü- lü. Bazõ ödüller öbürlerinden daha önemli be- nim için. Sözgelimi, Booker. Bu ödülü alan ki- taplarõn hepsini olmasa da okuduğum kadarõnõ çok beğendim, haliyle önemsedim. Gerçekten güvendiğim bir ödül halini aldõ. “Booker almak ister misiniz” diye sorsanõz, hiç düşünmeden “evet” derim. Herhangi bir yazarõ da aldõğõ ödü- lün boyuyla posuyla ölçmem. Ama bir yazarõn adõna verilen ödülün de ayrõ bir yeri var. O ya- zarla kurduğunuz apayrõ bir bağ oluyor. -Peki sizce Sait Faik Hikâye Armağanı’nı neden Aslı Erdoğan’a verdiler? -Aslõ Erdoğan’a değil de onun “Taş Bina” ki- tabõna verildi diye baktõm önce. “Taş Bina”da bir arka sokağõn, kenar mahallenin acõsõnõ, ki- tabõn kahramanõ olarak da bir deliyi anlattõğõm için olabilir belki. Küçük ve harcanan hayatla- ra adanan bir kitap yazdõm ve onlarõ yücelttim nihayetinde. Sonuçta sevgiyle yazõlmõş olduğunu düşünüyorum… -Ödülü aldığınızı duyduğumda, muhalif bir dilin temsilcisi olduğunuzdan büyük sevinç duydum. Sahi böyle bir tanım yaptım, ama katılır mısınız? -Çok da hak etmediğim bir muhalif kimliğim oldu aslõnda! Keşke daha muhalif olabilsem, di- ye söyledim tabii bunu. “Taş Bina”yõ da, mu- halif dediğimiz kanat, yenilgiyle bittiğinden ötü- rü eleştirdi. Bu ifadeleri bana tuhaf geldi, ne ya- lan söyleyeyim. Nasõl bir edebiyat yapmalõ ki? İlla, “Zafer bizimdir” diye mi bitmeli, anla- madõm. -Söylem olarak sizin gibi şiddeti, acıyı açık ve sert bir dille ortaya koyan yazar ar- tık neredeyse hiç yok gibi. Buna ne dersiniz? -Ben sanõrõm şöyle bir çaba içindeyim; kur- banõn yazdõklarõnõ sorgularken en derine inme- ye çalõşõyorum. Klişelerle, “Kazandık, kay- bettik, mücadelemiz” gibi ifadelere bulaşmak istemiyorum. Ayõrt edici özelliğim de bu sanõ- rõm. Belki “Taş Bina” bağlamõnda konuşursam, en kutsal, hatta dini kitaplardan gelen metafor- lar, en derinlerden gelenle iç içe geçiyor. Bir de- li meleğe, bir ezgi de işkence çõğlõğõna dönüşe- biliyor. En kutsalla en kirliye dokunmak iste- meyiz; ne yapayõm, ben de büyük bir pervasõz- lõkla bunlarõ yan yana, hatta iç içe koyuyorum! -Toparlarsak, aldığınız bu ödül size ne katmış olacak bundan sonra? -Açõkçasõ ben hiçbir şeye bu kadar pragma- tik bakmadõm hayatta, bana ne verir, benden ne alõr gibi. Zaten bunlarõn yanõtõ da yoktur ben- de. Geçmişte bana çok büyük bir kötülük yaptõğõnõ düşündüğüm kişi -adõnõ vermek is- temem- aynõ eylemle beni başka hiçbir şeyin yapamayacağõ kadar özgürleştirdi. Onun için hayatta çok iyi düşündüğünüz bir şey sizi so- nuna kadar körleştirebilir de, Nobel’i almak gi- bi örneğin. Tamamen benzetmelerle konuştu- ğumu da belirteyim. Ama Sait Faik Hikâye Ar- mağanõ’nõn bendeki ilk etkisi, mutluluğa ben- zer bir duygu yaşatmõş olmasõydõ! Birincisi Sa- it Faik gibi önemli bir adõn anõsõna verilen ödül, ikincisi de dõşlanmõşlõk hissinin alaşağõ edil- miş olmasõ… İçimde sevilmeyi isteyen küçük çocuğu mutlu etti bu ödül açõkçasõ! ‘İçimdeki küçük çocuk mutlu oldu’ ‘Taş Bina ve Diğerleri’ kitabõyla Sait Faik Hikâye Armağanõ’nõ alan Aslõ Erdoğan “Ödül, bir arka sokağõn, kenar mahallenin acõsõnõ, kitabõn kahra- manõ olarak da deliyi anlattõğõm için verilmiş olabilir. Küçük ve harcanan hayatlara adanan bir ki- tap yazdõm. Sonuçta sevgiyle ya- zõlmõş olduğunu düşünüyorum.”  Bilgi Üniversitesi’nde Saat 14.00’te ‘Şiir Akademisi’  Emirgan Beyaz Köşk’te Saat 14.00’te ‘Şiir Okumasõ’  D&R Kanyon’da Saat 15.30’da ‘Şiir Okumasõ’  Tarõk Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde Saat 17.30’da tema ülke ‘İrlanda’ konferansõ  Muammer Karaca Tiyatrosu’nda Saat 20.00’de Nâzõm Hikmet’in ‘Piraye için Yazõlmõş Saat 21-22 Şiirleri’ adlõ şiir dinletisi. T iyatro sanatõna 21. yüzyõl için yeni bir biçim kazandõrma arayõşõnõ sürdüren yazar ve yönetmen René Pollesch’in sõra dõşõ projesi “Ruhr Üçlemesi”, bu akşam ve yarõn ak- şam saat 20.30’da Haldun Taner Sahnesi’nde izleyiciyle buluşa- cak. Güçlü politik söylemi, etkileyici tekniği ve görselliğiyle öne çõkan oyun, daha önce Ruhr 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsa- mõnda sahnelendi. Festival kapsamõnda ilk kez kapalõ mekânda sahnelenecek bu deneysel tiyatro projesi, Ruhr’da ve İstanbul’da kentlinin aktör ve izleyici olarak rolünü tartõşmaya açõyor. ‘Onur Ödülü’ Erol Keskin’e Deneysel bir tiyatro projesi: Ruhr Üçlemesi 17. ULUSLARARASI TİYATRO FESTİVALİ’NDE BUGÜN ULUSLARARASI İSTANBUL ŞİİR FESTİVALİ’NDE BUGÜN ‘Bedia Muvahhit Ödülü’ Aslıhan Kandemir’in Kültür Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ ve Türk Kadõnlar Birliği İstanbul Şubesi’nin işbirliğiyle verilen “Bedia Muvahhit Ödülü”nün 16.sõnõn sahibi şehir tiyatrolarõ sanatçõsõ Aslõhan Kandemir oldu. Kandemir’e ödülü, 14 Mayõs’ta saat 19.30’da Kadõköy Haldun Taner Sahnesi’nde gerçekleştirilecek törenle verilecek. AÇIK TEŞEKKÜR Sağlõk Bakanlõğõ Göztepe Hastanesi KBB Servisi Şefi Sayõn Doç. Dr Muhammet Tekin’e, Eşim Huri Meryem Atabek’in başarõlõ operasyonunu yapan dost insan Opr. Dr Süha Özbilgen’e (KBB uzmanõ) Asis. Dr Emre Kaytancı’ya Asis. Dr Arda Pelen’e Anestezi-Reanimasyon Kliniği şefi Dr. Melek Güra’ya, Dr. Sibel Devrim’e ve özverili servis hemşirelerine, iyilik dileklerini ileten yakõnlarõmõza ve dostlarõmõza şükranlarõmõzõ sunuyorum. Dr. Erdal Atabek Darüşşafaka Cemiyeti ve Yapı Kredi Yayınları tarafın- dan düzenlenen 56. Sait Faik Hikâye Armağanı’na “Taş Bina ve Diğerleri” (Everest Yayınları) adlı ki- tabıyla değer görülen Aslı Erdoğan, ödülünü Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu’nda dü- zenlenen törenle Yaşar Kemal’in elinden aldı. Do- ğan Hızlan başkanlığında toplanan Hilmi Yavuz, Füsun Akatlı, Nursel Duruel, Jale Parla, Murat Gül- soy ve Beşir Özmen’den oluşan jürinin ödüle “çağı- mızın dilsiz tanıklığını mekânın, bedenin ve imgenin içinden dokuyarak evrensel insanlık acılarını seslen- dirmekte gösterdiği ustalık” gerekçesiyle değer gör- düğü Erdoğan, 12 yaşından beri Sait Faik’in onu ağlattığını anlattı ve geçirdiği ağır ameliyatın ar- dından bu ödülün ona kendini daha az yalnız his- settirdiğini söyledi. Edebiyat dünyasından Füsun Akatlı, Alpay Kabacalı, Jale Parla, Mahir Öztaş ve Murat Yalçın’ın da aralarında bulunduğu kalaba- lık bir topluluğun katıldığı törende konuşan Yapı Kredi Kültür ve Sanat Yayıncılık Genel Yayın Yö- netmeni Raşit Çavaş, 2002’den bu yana 500 binin üzerinde Sait Faik kitabı bastıklarına değindi. Kültür Servisi - Bu yõl 10 Haziran’a kadar 30’a ya- kõn oyun, gösteri ve perfor- mansa ev sahipliği yapacak Uluslararasõ İstanbul Tiyat- ro Festivali, önceki akşam Cemal Reşit Rey konser sa- lonunda düzenlenen açõlõş töreniyle başladõ. İstanbul Kültür Sanat Vak- fõ tarafõndan Aygaz ve Opet sponsorluğunda düzenlenen festivalin açõlõş töreninde ko- nuşan İKSV Yönetim Kurulu Başkanõ Bülent Eczacıbaşı, Bayrampaşa Cezaevi dahil festivali 18 ayrõ mekâna taşõ- yor olmanõn öneminden bah- sederek başladõğõ konuşma- sõnda Emek Sinemasõ’nõn ye- niden sinemaseverlere ka- zandõrõlmasõ ve Atatürk Kül- tür Merkezi’nin (AKM) de bir an önce açõlmasõ gerekti- ğini vurguladõ. Ayrõca AKM’yi bir sonraki tiyatro festivalinde kullanabilme dileğinde bulundu. Törende iki yõl önce kaybettiğimiz soprano Leyla Gencer ve geçen yõl içinde yaşamõnõ yitiren Alman dansçõ koreo- graf Pina Bausch, ayrõca geçen ocak ayõnda kaybetti- ğimiz İKSV Yönetim Kuru- lu Başkanõ Şakir Eczacıba- şı da anõldõ. Festivalin bu yõlki “Onur Ödülü”ne değer görülen duayen tiyatro oyuncusu, yö- netmen ve eğitimci Erol Keskin’e ödülü tören kapsa- mõnda Bülent Eczacõbaşõ ta- rafõndan sunuldu. Erol Kes- kin teşekkür konuşmasõnda “Dünyada bir oyuncu için en zor iş böyle bir durum- da konuşmaya çalışması. Çünkü biz oyuncular her sahneye çıktığımızda, her defasında yeniden yaratı- yoruz. Tiyatronun önemi- nin sebebi de bu, tiyatro bu yüzden sinemaya benze- mez” dedi. Açõlõş gecesi Se- lim Atakan’õn Shakespea- re’in metin ve şiirleri üzerine yaptõğõ bestelerden oluşan “Hekate’nin Şarkısı” göste- risiyle devam etti. ‘Artık daha az yalnızım’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle