19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Korku İmparatorluğu Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan ayrılması kimi partilileri üzerken, çoğu partili olmayan geniş bir kesimi sevindirdi. Türkiye için onun anladığı sosyal demokrasinin çok daha solunda çözümler arayan bir kişi olarak gerek izlediği sağa açık siyasal çizgisi gerekse parti içi demokrasiye uzak duruşu nedeniyle Baykal’ı çok eleştirdim. Genel başkanlıktan ayrılmasının CHP’nin önünü açacağını, salt onun liderliği nedeniyle CHP’den uzaklaşmış seçmenlerin geri dönüşlerini olası kılacağını düşündüm. Fakat onun, tanık olduğumuz koşullarda ve biçimde CHP başkanlığından ayrılmasına sevinemiyorum. Çünkü duyacağım sevincin sekiz yıllık AKP iktidarı döneminde yaratılan korku imparatorluğuna verilen bir ödün olacağını düşünüyorum. Deniz Baykal korku imparatorluğunun, ahlak dışı bir komplonun mağdurudur. Toplumun tüm bireylerinin üzerinde ağır, karanlık bir baskı kuran korku rejiminin yol açtığı mağduriyet, her türlü siyasal ve ideolojik görüşten bağımsız olarak mağdur kim olursa olsun bir sevinç nedeni olmamalıdır. Son iki yazımda da altını çizdiğim gibi insanların mahremiyetlerine tecavüz büyük bir alçaklıktır. Bu tür alçaklıkların sahiplerine verilecek her ödün onları biraz daha yüreklendirecektir. Günümüzdeki teknolojik olanaklar herkesin herkesi gizlice dinlemesini, görüntülemesini mümkün kılmaktadır. Gerekli elektronik aygıtlar İstanbul, Tahtakale’de üç beş liraya işportada satılmaktadır. Bu aygıtların satışlarına ilişkin hiçbir denetim yoktur. Dolayısıyla insanların mahremiyetine saldırıların hiçbir ölçüsü, sınırı bulunmamaktadır. Devlet organları tarafından ‘yasal’ olarak dinlendiği söylenen insan sayısı yüz bine yaklaşmıştır. Türkiye genelinde alanlara, sokaklara yerleştirilmiş gözetleme/kayıt düzeneklerinin sayısı on binlerle ifade edilmektedir. Gerek devlet dairesi, okul, hastane gibi kamuya, gerekse iş ve alışveriş merkezleri gibi özel kuruluşlara ait yapılar, konutlar görüntü ve ses kayıt aygıtlarıyla donatılmıştır. İnsanları hayatlarının her alanında, yatak odalarına kadar izlemek amacıyla özel şirketler kurulmuştur. İnsanlar dinlenme, gözetlenme, görüntülenme korkusuyla yaşamaktadırlar. Toplum, ‘özel hayatın gizliliği’ kavramına yabancılaştırılmaktadır. Hakkınızda gizlice tutulan/tutturulan işitsel ve görsel raporlar bir yerde karşınıza çıkarılmakta, hayatınız altüst olmaktadır. Korku rejiminin amacı toplumu edilgenleştirerek diktatörlüğe giden yolun taşlarını döşemektir. Yaşanan budur! Kimi yorumcular Deniz Baykal’ın mağduriyetini güçlü bir yeniden dönüşe ‘tahvil’ edeceğini, istifa ile birlikte bu yolda stratejik bir adım atıldığı görüşünü ileri sürüp bu geri dönüşün hem kendisine hem de partisine puan kazandıracağını söylüyorlar. Olabilir. Fakat bu olası durum onun korku rejiminin bir mağduru olduğu, bu noktada savunulması gerektiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Mağduriyetini ‘zafere dönüştürme’ stratejisi ise - eğer gerçekse- hiç kuşkusuz eleştirilecek bir durumdur ve istifa açıklamasında ileri sürdüğü savları geçersiz kılacağı gibi kişiliğine ilişkin sorulara, sorgulamalara yol açacaktır. Baykal’ın davranışlarından bağımsız olarak bugün AKP hükümetine düşen ivedi görev ise güvenlik güçlerini tüm olanaklarıyla seferber ederek bu aşağılık görüntüleme olayını açıklığa kavuşturmaktır. Hükümet olaya ilişkin ‘iyi niyet beyanında’ bulunmuştur. Fakat unutulmaması gereken iyi niyetin göstergesinin laf değil, eylem olduğu gerçeğidir. [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com Yõl 1919, mayõsõn son haftasõ; Mustafa Kemal Samsun’dan Anadolu’ya, Yunan da İzmir’den Aydın’a ilerliyor... İşgali “hazmedemeyen efeler”le Osmanlõ’nõn “geri çekilin” emrini dinlemeyen “subaylar”õ Çine’de buluşurlar... 57. Tümen Komutanõ Albay Şefik’in askerleri ile Kıllıoğlu Hüseyin ve Yörük Ali Efe’nin “kızan”larõ, “Kuvayi Milliye”nin ilk neferleri olurlar... Mustafa Kemal’in, “Bağımsızlığımız tehlikededir” dediği Amasya’daki “hazırlık” günleriyle “eşzamanlı” alõnan bu direniş kararõ sadece kitaplardan okunabiliyordu; şimdi ise Çine’deki “Kuvayi Milliye Müzesi”nde adeta “yaşanıyor”... Örneğin Yörük Ali’yle Albay Şefik’in, Yunanlõlara “Malgaç Baskını”nõ da birlikte planladõklarõnõ görünce düşünüyorsunuz; “Acaba Amasya’dan haberdarlar mıydı?” Diğer odada 1927’de ölen Rahmi (Evin) Bey’in fotoğrafõndaki şu “bilgi” de Cumhuriyet devriminin “Osmanlı aydınları”nõ tanõmlõyor: “Çine’nin Son Kadısı, İlk Hâkimi”... Ya Yörük Ali’nin, bir “Rum kadın”dan ev kiralayan kõzanlarõna şu “yazılı talimat”õna ne demeli? “Senelik kirayı peşin verin; yarın ne olacağımız belli değil..” ‘Kırsal kalkınma’ Çine’de “Kuvayi Milliye karargâhı” olan yüz yõllõk Askerlik Şubesi Binasõ’nõ mimar Ertuğrul Aladağ restore etmiş. Özgünlüğü korunan taş binadaki müzede tarihimizin “gerçek yaşanmışlıklar”la kavranmasõnõ sağlayan Osman Aydın ise 50’lerden beri “Adalet (Demokrat) Partisi”nin kazandõğõ Çine’de ardõ ardõna “3. kez” seçilen CHP’li Belediye Başkanõ... Özellikle “kırsal kalkınma” projeleriyle halkõn sevgisini kazanan Başkan Aydõn, mart ayõndaki “1. Keçi Şenliği”ne yöreden “7 bin kişi”nin katõldõğõnõ söylüyor... Egemen siyasetin tarõm ve hayvancõlõğõ geriletmesine, örneğin “Camızağılı” köyünde bile “camız”õn (manda) tükenmesine artõk seyirci kalõnamayacağõnõ belirterek diyor ki: “Yerel yönetimi yöresel değerlerimizi yaşatmaya, Atatürk’ün asıl ‘efendi’ dediği ‘üreten köylü’müzü güçlendirmeye adadık.” Nitekim Adnan Menderes Üniversitesi’yle gerçekleştirilen ve Akdeniz Üniversitesi’nin desteklediği “Arıcılık Müzesi” de aynõ amacõn ürünü... 30 Nisan’daki “Çine Arıcılık Çalıştayı”nõ yöneten Prof. Dr. Nevzat Çevik dedi ki: “Antik çağda bile arıcılığın bilindiği bu topraklarda dünyaya örnek olmalıyız.” Projenin öncü emektarõ Öğr. Gör. Mustafa Kösoğlu da “Müzemiz yöre insanına ve üreticilere yol gösterecek; eğitim ve kalkınmanın merkezi olacak” derken, gözlerinin içi gülüyordu... İnşaatõ süren müzeyi mimar Cengiz Bektaş tasarlamõş... derslik ve hizmet binalarõ ise hazõr. Bu çalõşkanlõğõn da “Kuvayi Milliye ruhu”ndan kaynaklandõğõnõ Başkan Aydõn’õn şu sözlerinden anlõyoruz: “Tüketim politikasına karşı Anadolu’nun balarısını üreticimizle birlikte korumaya kararlıyız.” O geceyi, efeleriyle ve “datlı” sularõyla ünlü “Madran Dağı”nda geçirdik. Keçi sütünden “doğal dondurma” yerken, 1926’da “Cumhuriyetin spor kulübü” olarak kurulan “Madranspor”u konuştuk. Dağ soğuk olsa bile soframõz öylesine yurtseverdi ki ben hiç böylesine “sımsıcak” üşümemiştim... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Çine’de ‘Kuvayi Milliye’ ve Arõcõlõk Müzesi HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY 12 MAYIS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Hesapsız Sadi Yak: “Recep, ‘Üç çocuk yaparsanız nüfus artışı yüzde 2.5 olur’ demiş. Büyümenin yüzde kaç olması gerektiğini hesaplamış mı acaba?” Parmak Tarık Emre: “Recep için parmağını kıran AKP’li Zülfükar İzol’a: Üzülme, kırılan parmak eskisinden gür çıkar!” Ufuk Ulvi Oğuz: “İnsanın ufku bir kere kararmasın; ‘full time’ parti genel başkanıydı şimdi iktidara ‘part time’ stepne oldu! Büyük Ortadoğu Projesi komplosu PİYASAYA sürüldükten birkaç gün sonra Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan istifasına neden olan kasetin montaj veya gerçek olmasının önemi yoktur. Kaset, büyük bir siyasi komplonun ürünü olarak amacına ulaşmış; Baykal’ı çok sevdiği koltuğundan indirmiş ve anayasa değişikliği referandumu öncesi CHP’nin yükselen grafiğini durdurmuştur. Böylesi bir komplonun, Büyük Ortadoğu Projesi içinde yeri olduğu söylenebilir. Öngörülen anayasa değişikliği ile Türkiye, AKP’nin ılımlı İslamcı ve despot yönetimine bir adım daha yaklaşacak; ABD’nin kucağına daha çok oturacaktır. Aksi halde Başbakan’ın da koltuğundan olması ve AKP’nin ipinin çekilmesi kaçınılmazdır. Baykal bunun farkına vararak istifa konuşmasında okyanus ötesine gerekli mesajı vermiş ve Amerika’nın himayesindeki malum sümüklüyü komplonun dışında tutarak aklamıştır. Baykal’ın istifası ile hem Türkiye siyasetini hem de CHP’yi yeniden tanzim etmek isteyenlere imkân tanımak istediğini söylerken ne demek istediği ise 10 gün sonraki kurultayla belli olacaktır! Büyük olasılıkla Baykal’ın kontrolünde “yeniden tanzim edilecek” CHP yönetiminin Büyük Ortadoğu Projesi’ne yaklaşımı Türkiye’nin geleceğini belirleyecektir! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” HÜRRİYET gazetesinde 18 Nisan’da yayımlanan CIA’nın Türkiye raporunu anımsatıyor Bülent Esinoğlu ve “CIA raporunda gösterilen hedefler 20 gün içinde ateş altına alınmaya başladı” diyor: “Rapordaki iki temel hedeften biri CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dı, diğeri Madımak olayları ile ilgili yeni bir operasyon imasıydı. Olanları bir kez daha hatırlatırsak; tertip merkezinden, daha doğrusu Amerika ve CIA’dan yayımlanan tüm raporlarda, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl içinde Batı’dan ve Amerika’dan kopacağı, menfaatlarının bunu icap ettirdiği yolunda yorumlar yapıldı. Her ne kadar Türkiye’yi yönetenler ve onların ideologlarınca kabul edilmese de olayları ve gelişmeleri bizden daha gerçekçi tespitlere dayandıran Batı, Türkiye’nin durumunu böyle tespit etmektedir: 60 yıldır, şu veya bu şekilde Amerika’ya yakın hükümetler ile yönetilen Türkiye, her krizden sonra yeni bir hükümet arayışı eğik düzlemine girdiğinde, seçenekler oluşturulurken sağdan veya soldan Amerika’ya yakın odakların iktidara gelmesi organize edilirdi. Ama artık durum öyle değil. Öyle bir Amerikan karşıtı ve Batı karşıtı duygu ve düşünce kastı oluştu ki, AKP’den sonra AKP’ye seçenek olabilecek, başka bir ifade ile AKP’den başka Amerika’ya hizmet edecek odak veya parti oluşturmak Amerika için imkânsız hale geldi. Bu durumda, Amerika’nın AKP ile yoluna devam etmesinden başka bir seçenek kalmadı. Yani CHP’nin küçültülmesi ve AKP’nin yerinin pekiştirilmesi gerekti. İşte son porno ve suikast operasyonları bu amaca yöneliktir. CHP ve onun liderine karşı operasyonlar bugüne kadar beklemişse, Ergenekon tertibi ile Silivri’de yatan aydınlar ve paşalar sayesindedir. CIA’nın kalleş ve her türlü insanlık dışı operasyonlar yaptığını yurtseverler bilmelidirler. Çamurla savaşı öğrenmek emperyalizm ile savaşın birinci dersidir. Çünkü operasyonların, provokasyonların hiçbirinin ahlaki ve yasal zemini olmaz. Aslında tarihe baktığımızda da, iktidarlara karşı savaş çamurla savaştır. Çamurla savaşın birinci dersi, iktidara ve onun medyasına inanmamak ile başlar. Ve CIA raporunun kamuoyuna yansımasından yaklaşık üç hafta sonra Deniz Baykal, CHP Genel Başkanlığı görevinden istifa etti. Çamurla savaş Baykal dönecek mi? Dönek olmasın da! YağmurDeniz HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ Kuvayi Milliye’nin Çine karargâhı... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Düzgün ve ötümlü sesler çõ- karan bir dizi taş üzerine vurula- rak çalõnan bir çalgõ. 2/ Yalnõz- lõk korkusu. 3/ Her iki Kore’nin de para birimi... Yüz örtüsü, peçe. 4/ Yavru yapma- ya alõşkõn kümes hayvanlarõ için kullanõlan sözcük... “Rahatsõz etme, sõkõn- tõ verme” anlamõnda eski sözcük. 5/ Bir ay adõ... Kaynağõ mitolo- jik çağlara dayanan ki- rişli bir çalgõ. 6/ Ürik asidin tuzu ya da este- ri... Endonezya’nõn pla- ka imi. 7/ Bir kitabõn kõsaltõlmõş biçimi ve özellikle kõsa tarih kitabõ. 8/ Bir renk... Küçük boh- ça. 9/ “Al bir ata binmişti al / --- õrak mõ dedim / Aha diyordu” (F.H. Dağlarca)...Saz ya da kamõştan ya- põlmõş kulübe. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir fõndõk cinsi... Ender, seyrek. 2/ Düşünülenin tersini söyleyerek yapõlan ince alay... Bir göz ren- gi. 3/ Bir dizede ya da beyitte birbiriyle ilgili söz- cükleri toplama sanatõ. 4/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Çarõn karõsõna ya da kadõn çara verilen san. 5/ Belirli bir iş için ayrõlan para... Kadõnlar hamamõn- da hizmet eden ve müşterileri yõkayan kadõn. 6/ İş- yeri... Jokeylerin giydiği kenarsõz başlõk. 7/ Koku- lu bir çörek cinsi... Büyük çivi. 8/ Birdenbire orta- ya çõkan tehlikeli durum. 9/ Çirozluktan sonra yağ- lanmaya başlayan uskumru... File biçimindeki örgü. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A N T R A K S P H A R A R T E L U Z O A R A K A D İ Y A P A Z O N U A Y N O E D O A R A F A T U Y A R I O R U S H A B U R E N İ K V İ Z E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle