Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2010 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Türk Hizbullah’ı 17 Ocak
2000’deki operasyonun ardından
yeraltına çekildi. 2003’ten itibaren
ise dernekler üzerinden
siyasallaşma stratejisine döndü.
Örgüt eylem yapmadığı için
çalışmalarını açıkça duyurmaktan
da kaçınmıyor.
Örgütün faaliyetlerini duyuran
birkaç web sitesinden birine, 10
yıl önce polisle girdiği çatışmada
öldürülen Hüseyin Velioğlu’ndan
esinlenerek isim verilmiş:
Hüseyni sevda!..
Bu sitede Hizbullahçılar zaman
zaman siyasal gelişmelerle ilgili
görüşlerini de açıklıyor. Ancak
örgüt yöneticileri bunu yaparken
alışılagelmiş bir suçlamayı da
nakarat yapmaktan kurtulamıyor:
Kemalist rejim!..
Bu sitede son olarak “Hizbullah’a
yöneltilen silahlar” başlıklı bir yazı
yayımlandı. M. Emin Çelik imzalı
yazıda, “Rejimin en büyük
arzusunun Kürt coğrafyasında
İslamın hayattan çıkarılması
olduğu” ve “Güneydoğu’da ardı
ardına komünist örgütlenmeler
oluşturulduğu, Kürt gençlerini
dinsiz yetiştirme amaçlı büyük
projeler geliştirildiği” öne
sürüldü.
Hatta yazıda, “Köy
Enstitüleri’nin Müslüman halkı
dinsizleştirme amaçlı olduğu”
iftirası bile atıldı!
Rejimin, Hizbullah’ın aksine
“PKK’yi laik bir yapılanma ve
İslam düşmanı olduğu için
tehlikeli görmediği” öne sürülen
yazıda şu satırlar da dikkat
çekiyordu:
“Son günlerde bizzat devletin
resmi televizyonu vasıtasıyla
Hizbullah’a mal edilmeye
çalışılan bazı görüntüler, rejimin
çarpıtma haberlerle Hizbullah’ın
önünü kesme çabalarının devam
ettiğini göstermektedir.
Hizbullah’ın sorgu kasetleri 17
Ocak 2000’de devletin eline
geçmişti. Devlet bunları neden
on yıl sonra gündeme getirme
gereği duydu? Son iki-üç yıl
içerisinde farklı bir taktik
geliştirilen rejim, dernek çatısı
altında faaliyet yürüten inançlı
gençleri hedef almakta, şantaj
ve oyunlarla darbe vurmaya
çalışmaktadır.”
Takıyye dolu bu satırlarda
düzeltilecek çok şey var: Birincisi
Hizbullahçılar, bugün Türkiye’de
artık Kemalist denilecek bir rejimin
varlığından söz edilemeyeceğini
çok iyi bilmelidirler!
Unutmasınlar ki, askerlerin,
polislerin, bilim adamlarının,
gazetecilerin ve parti liderlerinin
“Atatürkçü” diye zindana atıldığı
bu ülkede, rejim karşıtları hem
iktidarda duruyor hem de varlık
ve lüks içinde oldukça özgür
yaşıyor!..
İkinci ve önemli saptama ise
ülkeyi 2002’den bu yana
Hizbullahçıların da oy verdiği
“laiklik karşıtlarının odağı
AKP”nin yönettiği bilinçli olarak
gözden kaçırılıyor.
Hizbullah, son yıllarda örgüte
yönelik yoğunlaşan
operasyonların ardında AKP ve
destekçilerinin durduğunu da
pekâlâ iyi biliyor!
Üstelik Hizbullah’ı
“Ergenekoncu”, Hüseyin
Velioğlu’nu ise “Ajan” ilan
edenlerin AKP destekçisi dinci
basın olduğu da belgelerle sabit!
AKP’nin, Hizbullah’ın faaliyet
gösterdiği Doğu ve Güneydoğu’ya
son 8 yılda tamamı cemaat kökenli
vali, kaymakam ve bürokratlar
atadığı da unutulmamalı!..
Velhasıl Hizbullah “Kemalist
rejim... Kemalist rejim..” diye
boşu boşuna bağırıyor!.. Örgüt
sitesindeki kin dolu yazıya “Ağacın
kurdu içindedir” başlığı atılsaydı
çok daha gerçekçi olurdu!
Ağaçtaki Kurt!..
Dün, Kürt siyasetinde
gerginliğin ön plana çıktığı
iki önemli olay yaşandı...
Önce BDP’nin, yani
“Barış ve Demokrasi
Partisi”nin iki gün süren
parti meclisi toplantısının
sonuç bildirgesi açıklandı.
Yapılacak çalışmalar
arasında, “AKP’ye karşı
daha sert bir muhalefet
yürütülmesi” ve
“AKP’nin anayasası
olarak tanımlanan
anayasa değişikliğine
karşı durulması”
maddeleri de vardı...
Sonuç bildirgesindeki
son üç madde ise
toplumu gerebilecek
türdendi!.. İşte Kürt
açılımındaki çıkmazın
derinleştiği ve
Güneydoğu’daki
operasyonların
gerginliği arttırdığı bir
süreçte BDP’nin aldığı
çok kritik üç karar:
- 8 Mart, Newroz ve 4
Nisan (Öcalan’ın doğum
günü) etkinlikleri
nedeniyle meydanlarda
ortaya konulan cesaretli
ve net tutuma layık bir
politikayı hayata geçirme,
halkımızın taleplerini
siyasal kazanımlara
dönüştürme konusunda
kararlılık ifade edilmiştir.
- 14 Nisan 2009
tarihinde Kürt
siyasetçilerine yönelik
başlatılan tutuklama ve
operasyonlara karşı
çabalar üst seviyeye
çıkarılarak, operasyonun
yıldönümü vesilesiyle 14
Nisan’da başta Diyarbakır
olmakta üzere birçok ilde
kitlesel yürüyüşler yapma
kararı alınmıştır.
- Özellikle sınır
bölgelerine yönelik son
yılların en büyük askeri
sevkıyatı ve yığınağı
yapılıyor. Olası çatışmaları
ve ölümleri önlemek için
gerekirse çatışma
bölgelerine giderek savaşı
fiilen durdurma kararlılığı
vurgulanmıştır.
Gerginliğin
Güneydoğu’ya yarar
sağlamadığı biliniyor.
“Barış” ve “demokrasi”
isteyen BDP, şahin
politikalara niçin
sığınıyor?
Pusudaki Şahin!..
BDP’nin bu kararları kamuoyuna
açıkladığı gün Samsun’da çok
vahim bir olay meydana geldi.
AKP’lilerin iki hafta önce Van’da
CHP lideri Deniz Baykal’a
yumurta ve taşlarla saldırmasının
yankıları sürerken, kapatılan
DTP’nin yasaklı lideri Ahmet Türk
bir duruşma için gittiği Samsun’da
yumruklandı!
“Tek parti faşizmi”nin yarattığı
gerginlik, tarihin hiçbir döneminde
olmadığı kadar sokakları germeye
başladı! Muhalefet partilerinin
liderleri ve yöneticileri güpegündüz
sokak ortasında, polislerin gözleri
önünde linç edilmeye çalışılıyorsa
süreç hiç de iyiye gitmiyor!..
Gerçek şu ki, demokratik
siyaset sokak çetelerince
engelleniyor ve Türkiye;
kitlelerin karşıt görüşlü siyasete
yaşam hakkı tanımadığı bir kaos
ve çatışma alanına dönüşüyor!..
Unutulmamalı ki, iktidarın
muhalafetle, yargıyla, askerle ve
medyayla kavga ettiği; devlet
kurumları arasında güven
bunulımının doruğa çıktığı bir
ülkede; son saldırılar bürokrasideki
ciddiyet ve görev sorumluluğunun
da yerle bir olduğunu ortaya
koyuyor!..
Bir ülkede iki önemli
siyasetçi, iki hafta arayla taşlı
ve yumruklu saldırıya
uğruyorsa bunların aniden
gelişmiş sıradan eylemler
olduğunda kimse ısrar
etmemelidir!.. Ortada derin bir
ihmal ve tehlikeli kuşkular
vardır!..
Deniz Baykal ve Ahmet
Türk’e yönelik saldırılar şu
gerçeği sorgulamayı zorunlu
kılıyor: Birileri, sindirilmiş yargı,
medya ve ordudan sonra
susturulmuş bir muhalefet
düşlüyor; “tek parti faşizmi”nin
taşeronları ise bu uğurda
sokağa salınıyor!..
CHP’ye taş, BDP’ye yumruk
atan sokak çetelerinin ardındaki
irade acilen ortaya çıkarılmalıdır!
Aksine ben bu sürecin nereye
gittiğini çok iyi biliyorum!..
Sokaktaki Çete!..
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Referandumdan
Ne Çıkar?
Gerginliği görüyor musunuz? Toplumun ve
siyasetin her düzeyinde irili ufaklı patlamalarla
sürüyor!
Ahmet Türk’e saldırı! Polis sanki göz
yummuş gibi!
Yargıçlar arasında, salonda yer darlığı
nedeniyle itiş kakış!
Gerginlik, iktidarın ve başının ana gıdası! 8
yıldır bu böyle! Ülkeyi her noktada, her
kesimde ger babam ger!
Bir ülkenin yurttaşlarını nasıl birbirine
düşman edersiniz, sorusuna örnek
gösterilecek bir ülke olduk! Toplumun her
kesimindeki bölünme, biraz zor iflah olur
kamplar yarattı!
Siyasetin bu durumu, toplumun alt
kesimlerinde siyasetten bağımsız şiddet
olaylarını tetiklediğini, bir toplum psikoloğu
rahatça söyleyebilir!
Bu gerilimden kurtulma umudu var mı?
Başbakan giderayak, Baykal’ın anayasa
değişikliğinin yargı ile ilgili itirazlarının ortak bir
komisyonda görüşülebileceğini söyledi. İki
parti ilgilileri bir araya geldi! İyi ve sevindirici
bir şey!
Ama kalıcı mı? Başbakan’ın “Bu
değişikliklerin altına elimi değil bedenimi
koydum” söyleminden bu noktaya gelmesi ne
kadar ciddi, göreceğiz.
Açıkçası, AKP’nin yargıya ilişkin değişiklikte
makulü arayacağını pek beklemiyorum.
Aksi, sürpriz olur!
Çünkü değişikliklerin çekirdeğinde yargı var!
AKP, yargı değişikliğini öngörmeseydi, 30
maddelik bir paket ortaya çıkmazdı..
Baykal’ın uzlaşı önerisi Erdoğan’ı biraz
sıkıştırdı!
Ayrıca, anayasa değişiklik paketinin, bu
haliyle Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi,
büyük bir olasılık!
AKP, bu reddiyeden, önümüzdeki seçim
sürecinde kullanmak üzere nasıl bir
propaganda malzemesi çıkaracaktır, pek sır
olmasa gerek!
Ancak, bu değişiklikteki gerilimin, AKP’ye bir
yararı olacağını hiç sanmıyorum.
Diyelim Anayasa Mahkemesi’ni bir şekilde
aştılar ve Cumhurbaşkanı referanduma
götürdü...
İktidar, referandumdan evet çıkartabilir mi?
AKP ve destek verecek siyasi çevrelerin
oluşturacağı kampın oyu ile, iktidar karşıtı
kampın toplam oyunu karşılaştırırsanız, sonuç
AKP için hüsran olabilir!
İktidarın, biçimsel bile olsa, uzlaşı arayışının
ardında bütün bu hesaplar yatıyor olabilir...
Referandumun en tehlikeli yönü, sonuçları
olur.
Yüzde 50.5 - 49.5 gibi, tamamen dar bir
aralıkta çıkacak sonuç, anayasa değişikliğini
tamamen şaibeli hale getirir! Yasal bir sonuç
olsa da, ahlaki olarak, toplumun yarısının karşı
olduğunu resmen tescil edecek bir referandum
sonucu, toplumun kabak gibi ikiye ayrıldığının
da kanıtı olacak!
Muhalefetin ana gayreti de, iktidar
durumunda, bu anayasayı yeniden
değiştirmeye çalışmak olacaktır!
Türkiye, bitmek tükenmez bir siyasi
düşmanlıklar içinde, yıllarını yitirecek bir ülke
midir?
Geleceğe baktığımızda, umutsuzluk ve
alacakaranlıklardan başka bir şey
gözükmemektedir!
Avrupa’nın hangi ülkesinde bir Türkiye
manzarası görebilirsiniz?
Türkiye’nin, bu siyaset kargaşası içinde,
dünya cangılında ayakta durabilmesi ne kadar
mümkün olacak?
FIRAT KOZOK
ANKARA - Yeni RTÜK Yasa
Tasarõsõ Taslağõ’nda üst kurulun
oybirliği ile aldõğõ kararlarõn gör-
mezden gelinmesi, kurulu harekete
geçirdi. AKP ve MHP kontenja-
nõndan seçilen birer üye ile CHP
kontenjanõndan seçilen 2 üye, eleş-
tirilerini dile getirmek üzere Dev-
let Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ
Bülent Arınç’tan randevu istedi.
Kurul üyeleri, bölge müdürlükle-
rinin kapatõlmasõnõn özellikle irti-
cai ve bölücü yayõnlarõn denetim-
sizleşmesinin önünü açacağõ uya-
rõsõnda bulunuyor.
Bakanlar Kurulu’nda imzaya
açõlan RTÜK Yasa Tasarõsõ Tas-
lağõ’ndaki düzenlemeler RTÜK’ü
karõştõrdõ. Üst kurulun 1 ay önce
oybirliği ile “geliştirme” kararõ al-
dõğõ bölge müdürlüklerinin kaldõ-
rõlmasõnõ öngören taslakla, genel
sekreterken kaymakamlõğa ata-
nan Şeref Ataklı da başkan yar-
dõmcõlõğõna yükseltiliyor.
Söz konusu iki gelişmenin Cum-
huriyet tarafõndan kamuoyuna
duyurulmasõnõn ardõndan üst ku-
rulda yeni bir tartõşma başladõ.
Kurul kararõnõn görmezden geli-
nerek yasaya çeşitli eklemeler ya-
põldõğõnõ ve değişikliklerin üyele-
re bildirilmediğini belirten bazõ
üyeler, RTÜK’ten sorumlu Devlet
Bakanõ Arõnç’tan randevu istedi.
Arõnç’la görüşmek isteyen üye-
lerin arasõnda AKP kontenjanõndan
seçilen Hasan Tahsin Fendoğ-
lu’nun yanõ sõra CHP kontenja-
nõndan seçilen üyeler Mehmet
Dadak ile Hülya Alp ve MHP
kontenjanõndan seçilen üye Esat
Çıplak da bulunuyor. Arõnç’õn
üyelere ne yanõt vereceği merak
konusu.
‘İrticai yayınları kim
denetleyecek?’
Arõnç’õn randevu talebini ka-
bul etmesi durumunda üyeler üye-
ler, “Süreçte bize bilgi verilme-
di, RTÜK üyeleri görmezden
gelindi, adeta by-pass edildi”
diyecek. Üyelerin itiraz noktala-
rõndan bir diğeri ise bölge müdür-
lüklerinin kaldõrõlmasõ konusunda
olacak. Bölge müdürlüklerinin
RTÜK’ün en önemli birimlerinden
biri olduğunu düşünen CHP’li
üyeler, “Bu müdürlükler kapa-
tılırsa Anadolu’nun birçok ken-
tinde irticai yayın yapan radyo
ve televizyonları kim denetleye-
cek” sorusunu gündeme getirecek.
RTÜK Yasa Tasarõsõ Taslağõ’ndaki düzenlemelerle ilgili eleştirilerini anlatmak için Arõnç’tan randevu istedi
Üstkurulüyelerirahatsõz
Kurul üyesi Hülya Alp, taslakta yapõlan son değişikliklerden yalnõzca
Kurul Başkanõ Davut Dursun’un haberdar olduğunu belirterek “Bizler iç-
eriği basın toplantısından sonra duyduk. Bu, kurulun iradesine karşı
gelen aynı zamanda beklentilerimizi karşılamayan bir tutum.
Doğrusu üzüldük” dedi. RTÜK’ün 24 saat anadilde yayõn izni
vermesinin ardõndan çok sayõda yayõn kuruluşunun izin almak
için kuruma başvurduğunu, bunlarõn birçoğuna da izin verildi-
ğini anlatan Alp şunlarõ kaydetti: “Ama kısa süre önce gör-
dük ki daha önce izin verdiğimiz kuruluşlardan bir tanesi
el vericisi ile Roj TV yayını aktarıyor. Bu, bölge müdür-
lüğü elemanlarının yaptığı çalışmalar sayesinde belirlen-
di. Böyle bir tablo karşısında bölge müdürlüklerinin
güçlendirilmesi gerekiyor diyerek bunun üstünde
çalıştık, kararlar aldık. Ancak gelinen noktada siz
müdürlükleri temsilcilik düzeyine taşırsanız bu
denetimi yapamazsınız. Ayrıca, bize gelen hafta-
lık yayın akışlarına baktığımız zaman, müthiş te-
matik dini içerikli bir yayın tablosu eğilimi var.”
HÜLYA ALP: ROJ TV YAYINI YAPANLAR VAR
İstanbul Haber Servisi - Tunceli’nin Hozat ilce-
sinde yapılması planlanan cemevi için İstanbul
Hozatlılar Derneği tarafından düzenlenen gecede
100 bin TL yardım toplandı. Gecede, yaşayan Al-
evi dedeleri arasında en tanınan Hozatlı Ahmet
Dede de (Ahmet Yurt) cemevine yardım için sazını
açık arttırmaya koydu. İki bin TL ile başlayan
açık arttırmada Hozatlı Ahmet Dede’nin sazı, 11
bin TL ödeyen Hozatlı işadamı Haydar Kaya’nın
oldu. Ancak Haydar Kaya, “Ben bu sazın hakkın-
dan gelemem. Bu saz Ahmet Dede’ye yakışır” di-
yerek sazı, yapılacak olan Hozat Cemevi’ne bağış-
ladı. Gecede yapılan bağışlarla cemevi için 100
bin TL’ye yakın yardım toplandı. İlknur Kaplan’ın
sunuculuğunu yaptığı gecede Hozatlı Ahmet De-
de, Sabahat Akkiraz, Şevval Sam, Emre Saltık, Kı-
vırcık Ali ve Hasan Er’in deyişler söyledi. Geceye
Hozat Belediye Başkanı Cevdet Konak, Hozat Kay-
makamı Fatih Demir, TUDEF Başkanı Özkan Ta-
car, CHP Bahçelievler İlçe Başkanı Hüseyin Öz-
kahraman ve bine yakın Hozatlı katıldı.
OSMAN ÇUTSAY
BERLİN - Anado-
lu’nun 1915’te yaşadõğõ
tehcirin, Almanya’da gi-
derek daha yoğun bir bi-
çimde iç politika unsuru
olarak kullanõldõğõ ileri
sürüldü. Ülkenin en çok
izlenen birinci kanalõ
ARD’de geçen cuma
gece yarõsõ yayõna giren,
bugün de yine devlete
ait haber kanalõ Phoe-
nix’te en çok izlenen
saatlerde bir tartõşma eş-
liğinde yinelenecek olan
yeni bir film yoğun tar-
tõşmalara yol açõyor.
Tartõşmalarõn, gerekli
titizlik gösterilmezse Al-
man iç barõşõnõ sarsabi-
leceği belirtildi.
Ermenice “felaket”
anlamõndaki “Aghet”
başlõğõyla yayõmlanan
film tarihsel gelişmeleri
hakkõyla yansõtmadõğõ
gerekçesiyle eleştirilir-
ken özellikle Alman
medyasõnda “Türk kar-
şıtı” yeni bir dalganõn
yükseldiği gözlendi.
Avrupa Atatürkçü Dü-
şünce Dernekleri Birliği
İkinci Başkanõ ve ADD-
Berlin/Brandenburg Baş-
kanõ Olcay Başeğmez, o
dönemde yaşanan karşõ-
lõklõ katliamlarõ kimsenin
reddetmediğini, ancak
emperyalist güçlerin sal-
dõrõsõ altõnda ölüm-kalõm
savaşõ veren bir Türki-
ye’nin mücadelesini Hit-
lerci soykõrõm kavramla-
rõna sõğdõrmanõn müm-
kün olmadõğõnõ belirtti.
Cumhuriyet’in sorula-
rõnõ yanõtlayan ADD-
Berlin Basõn Sözcüsü
Beyhan Yıldırım da
“Bu tür tek yanlı film-
lerle ne özlediğimiz
Türk-Ermeni barışma-
sına ne de Türk-Alman
ilişkilerine hizmet veri-
lebilir” dedi.
Almanya Türk Toplu-
mu (TGD) Başkanõ Ke-
nan Kolat da filmin tek
yanlõ bir yaklaşõmõ orta-
ya koyduğunu söyledi.
“Belgeselde açıklanan
belgeler doğru, ancak
diğer çok sayıdaki bel-
ge açıklanmıyor” diyen
Kolat, 1915 olaylarõnõn
açõkça tartõşõlmasõndan
yana olduklarõnõ, ancak
bu tür tek taraflõ belge-
sellerin ne Türklerin Al-
man toplumuna uyumu-
na ne de Türkiye ile Er-
menistan arasõndaki ya-
kõnlaşmaya katkõ sağla-
dõğõnõ ifade etti.
Kolat, ARD’ye mek-
tup yazarak, tüm taraf-
larõn görüşlerini yansõtan
bir program yayõmla-
masõnõ talep edecekleri-
ni bildirdi. Tartõşmalarõn
Phoenix’teki yayõn son-
rasõnda daha da sertleş-
mesi bekleniyor.
ALMANYA’DA SOYKIRIM TARTIŞMASI
ARD’deki film
tepkiyle karşõlandõ
TUNCELİ (Cumhuriyet) - Çev-
re ve Orman Bakanlõğõ’na bağlõ Mil-
li Parklar Genel Müdürlüğü, Tunce-
li’de Munzur Vadisi Milli Parkõ’nda
yapõlmasõ planlanan ve ihaleleri ya-
põlan 5 hidroelektrik santralõndan
(HES) haberdar olmadõğõnõ açõkladõ.
Genel Müdürlük yetkilileri, “Baraj
için izin vermedik, böyle bir şeyden
haberdar değiliz” dediler.
Tuncelili çevreci avukat Barış
Yıldırım, bir süre önce Çevre ve Or-
man Bakanlõğõ Doğa Koruma ve
Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bir
yazõ yazarak Munzur Vadisi’nde
yapõlacak 5 HES için izin alõnõp
alõnmadõğõnõ sordu. Ancak Genel
Müdürlük skandal bir yanõt verdi. Ge-
nel Müdürlük, ihaleleri yapõlan ve iki-
si için üretim lisansõ verilen HES’ler-
den haberdar olmadõklarõnõ savundu.
Skandalı kim açıklayacak?
Yõldõrõm, HES’lerle ilgili bugüne
kadar ne gibi işlemler yapõldõğõna yö-
nelik resmi yazõdaki ifadeleri şöyle
sõraladõ: “Herhangi bir resmi izin
talebi olmadığı, söz konusu ba-
rajlar ile ilgili resmi bir izin tale-
bi bulunmadığından, herhangi bir
uygun görüş verilmediği, verilmiş
olan herhangi bir resmi izin bu-
lunmadığından, projelerin her-
hangi bir resmi süreç kapsamında
onaylı olarak mütalaa edildiğinin
anlaşılmadığı, herhangi bir resmi
izin bulunmadığından, mevcut ol-
mayan belgelerin tarafınıza iletil-
mesi de mümkün olmadığı sonu-
cuna varılmıştır.” Yõldõrõm, “Çev-
re ve Orman Bakanlığı’nın izniy-
le baraj yapılacak, Milli Parklar
Genel Müdürlüğü’nün bilgisi ol-
mayacak; bu skandalı kim bize an-
latacak?” diye konuştu.
HES’te habersiz ihale
Milli Parklar Genel Müdürlüğü: İhalesi tamamlanan 5 santraldan haberdar değiliz
Dede sazını koydu, cemevi
için 100 bin TL toplandı
obursali@cumhuriyet.com.tr
Çevreci avukat
Barõş Yõldõrõm
Munzur Vadisi’ne
yapõlmasõ planlanan
ve bakanlõğõn onay
verdiği hidroelektrik
santrallarõyla ilgili
Milli Parklar Genel
Müdürlüğü’nün
“skandal” bir
açõklamasõnõ
ortaya çõkardõ.