19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 13 NİSAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Küreselleşmiş koşullarda yoksulluğu ve yoksulluğa yol açan işsizliği yeniden düşünmek ve çok kutupluluğa giden dünyamızda bu sorunları algılayış biçimimizi değiştirmek zorundayız. Başbakan işsizliğe çare olarak her işletmenin bir işsize iş vermesini istemesi, AVM’lerin pazar günü kapanmaması gerektiğini ileri sürerken “vatandaşımızın çoluk çocuğu ile bir pazar gezeceği bu yerleri kapatamayız” mealinde söz söylemesi işsizliğe ve yoksulluğa nasıl yaklaştığımızı, küreselleşmiş koşulları, risk nosyonunu dikkate almayışımızı, kentlerle kent dışı yerlerde işsizliğin ve yoksulluğun farklı olduğunun anlaşılmadığını, sosyal devlet işlevleri yerine, yardım ve iyilik kavramları ile meselelerin çözülmek istendiğini gösteriyor ki, bu, gerçeklerle örtüşmüyor. Yoksulluk Laura Buffoni’nin tanımıyla, maddi ve kültürel kaynaklardan, kişinin toplumsallaşma yetisini sınırlayacak şekilde yoksun olmasıdır. Bu yoksunluk insanları günlük yaşamda aşamalı bir düşüş ve seçenek eksikliği yörüngesine sokar. Üniversite bitirmiş binlerce kişi işsiz, şimdilik ailesi ile kalıyor. Ailesinin bütçesi işsiz çocuğu yukarıda belirttiğimiz maddi ve kültürel kaynaklara erişimi için ek kaynak olmadan kullanılırken ailenin bütün olarak bu kaynaklara erişimini ve seçenek eksikliği sonucunu doğuruyor. İş umudu bu bütçenin ortak kullanımı için bir etken olurken, işsizlik süresinin uzaması yoksulluk sonucuna gidecek bir ihtimali yaratıyor. Üniversite bitirmiş veya bitirmemiş milyonlarca işsiz, yoksulluğun pençesine düşmemek için çırpınıyor. Sahip olduklarını yitiriyor, alışveriş merkezlerine gidemez, sinemaya uğrayamaz oluyor. Proteini etten değil, diğer kuru gıdadan almaya başlıyor. Tüm dünyadan gelen fikirlerin toplandığı ve daha iyi bir gelecek için umutların beslendiği kentler işkence alanları haline geliyor. Kazanılmış haklarını almak için sesini duyurmak isteyen dayak yiyor. Yoksulum veya işsizim diye haykırmak toplumsal düzeni bozmaya yönelik olarak görülüyor. İşsiz ve yoksul kendini “Kendimi zengin sınıfına sokamam. Aslında yoksul da değilim. Acıktığımda param az da olsa yemek yiyebiliyorum. Bana göre bir sosyal yaşantım (kimine göre cami ve dergâhlar, kimine göre kıraathanede oyun oynamak, kimine göre alışveriş merkezlerinde dön babam dönmek sosyal yaşantı oluyor) var. Dünyanın başka yerlerindeki yoksullarla kendimi karşılaştırıyorum ve Allahıma şükrediyorum” diyerek rahatlıyor. Oysa gerçek durum öyle değil. Bulunduğumuz duruma şükretmek, bununla yetinmek zenginlerin ve güçlülerin kendi durumlarını muhafaza etmek, işsiz ve yoksulun ayaklanmasını önlemek üzere sürekli orta sınıfa, işsize, yoksula doğrudan ve dolaylı telkin ettikleri, küreselleşme ile değişen tüketim söylemleri ve çeşitli yaşam tarzlarına erişim isteklerini sınırlamaya çalışırken kullandıkları bir yol. Bu yapılırken dağıtılan iyilik ve yardımlar, meselenin özüne gitmeyi de engelleyerek toplumsal adaleti temelden sarsıyor. Oysa devlet sosyal adaleti sağlayarak, ekonomik kalkınma ile yoksulu ve işsizi işe kavuşturmak zorundadır. Her işletmeye kâr, ciro, vergi yüküne bakmadan bir işçiyi asgari ücretten işe al demek, ne ekonomik anlamda ne sosyolojik açıdan ne de iyilik yapmak adına gerçeklerle bağdaşır. Yoksulluk sınırının 1.000 TL civarında olduğu bir ülkede, “600 TL yardım yap, ama bana da bir o kadar vergi ve sigorta primi öde ve işsizliğe sen bari çare ol” demek sadece gücünü adil ve gerektiği gibi kullanmayan devletin başkasından medet umması gibi hoş(!) biraz da boş bir şeydir. Küresel gerçekler, ülkemizin ekonomik altyapısı nedeniyle gayrimenkullerle geleceğini garanti altına almamış hiç kimse yarın işsiz kalmayacağını, bir süre sonra yoksullaşabileceğini düşünmeme gibi bir gaflete düşmesin. Çünkü insanlarımız işsiz ve yoksul düşmelerini engelleyecek “güvenlik ağı”ndan yoksun bir durumdadırlar. Bu güvenlik ağı, hayır, saadet, iyilik ve şükür gibi psikolojik etkilerle kurulamaz. Bu durumda işsizlik ve yoksulluğa çare ve proje üretecek partilerin pozisyon alarak küreselleşmiş dünyada işsizlik ve yoksulluk algılanışını değiştirmeleri, insanların maddi ve kültürel kaynaklara erişiminde yanında olduklarını kanıtlamaları zamanı gelmiştir. Burada CHP’ye çok ama çok iş düşüyor. Bu seçim çözüm projeleriyle halkın karşısına çıkacak, halkı kucaklayacak CHP için son şans. Çünkü aksi bir sonuçta işsizlik ve yoksulluğun demokrasi dışı çözümlerle çözümsüz hale geleceği dönemleri yaşamak zorunda kalacağız. Yoksulluğu ve İşsizliği Yeniden Düşünmek M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com Erdoğan iş dünyasõna çağrõ yapmakla yetinirken ülkeler işsizliğe karşõ somut önlem alõyor Dünyada önlem bizde laf 60 milyon TL ile kurulacak onkoloji üretim tesisi 3 yõlda faaliyete geçecek Deva kanser ilacı üretecek MURAT KIŞLALI ANKARA - Türkiye tartõşmakla yetinirken pek çok ülke işsizlik so- runu için somut önlemler alõyor. TOBB Hazõr Giyim Konfeksiyon Sektör Konseyi Başkanõ Umut Oran’õn derlediği bilgilere göre, is- tihdam sorunu yaşayan çeşitli ül- kelerde işsizliğe karşõ şu çözüm öne- rileri uygulanõyor: ABD: Vergi kesintileri, enerji tasarrufu girişimleri, altyapõ harca- malarõ için özel sektör aracõlõğõyla yaratõlacak olan 50 milyar dolarlõk bütçe ile işsizlikle mücadelede ha- zõrlanan 458 sayfalõk rapor kapsa- mõnda tüketim odaklõ ekonomik büyüme yerine yatõrõm ve ihracat odaklõ büyümeye odaklanma ön- görüldü. İşsizleri işe alan işletmelere vergiden muafiyet getirilmesi ön- lemler arasõnda. Şirketler, işe al- dõklarõ elemanõ en az bir yõl çalõştõ- rõrlarsa ek olarak bin dolar kredi ala- bilecek. Halk için yapõlan eyalet in- şaat yatõrõmlarõna verilen kredilerin faizlerinin ödenmesinde yardõm edilmesi, KOBİ’ler için vergi indi- rimi sağlamak üzere 30 milyar do- larlõk bir fon ayrõlmasõ, yeni yatõrõm yapacaklara vergi indirimi. İngiltere: 500 milyon poundluk yardõm paketini, işsizleri 6 aydan fazla istihdam eden şirketlere ya- põlacak olan maddi yardõmlarõ gün- deme aldõ. Fransa: 1 Nisan 2009 itibarõyla hükümetin öne sürdüğü yeni uygu- lamada, son 28 ay içinde herhangi bir 4 ayda işsizlik ödeneği yapan ça- lõşan, işsizlik sigortasõ hakkõ kaza- nabiliyor. Hak kazanan kişiler son 28 ayda çalõştõklarõ her gün için üc- ret alõyor. Bu durum en fazla 2 yõl için geçerli olabiliyor. 50 yaşõn üzerindeki kişiler için bu süre 3 yõl. Bunun yanõnda iş yaşamõna yeni başlamõş ancak işsiz kalmõş genç ke- simler için tek defalõk “500 Avro” ödemesi yapõlõyor. Finlandiya: Fransa’daki uygu- lamaya benzer olarak işsizlik si- gortasõndan faydalanabilmek için son 28 ayda en az 8 ay çalõşmõş ol- mak gerekiyor. 2010’da 10 bin ye- ni işkolu yaratmak için ek olarak 300 milyon dolar bütçe yaratõldõ. Özellikle yapõ, kerestecilik ve de- nizcilik desteklenecek. İtalya: Bazõ şirketler için işsizlik sigorta ödeneği en fazla 90 gün ola- rak belirlendi. 15 ya da daha az ça- lõşanõ olan şirketlerden çõkarõlanlar iş bulma ve iş hareketliliği listele- rine zorunlu olarak dahil ediliyor. Proje bazlõ çalõşan işçi ve eleman- larõn işsiz kalmasõ durumunda bir önceki yõlda aldõklarõ toplam yõllõk kazancõn yüzde 20’si tutarõnda tek seferlik bir ödeme yapõlõyor. 2010 yõlõnda bu oran yüzde 10’a düşü- rüldü. İsveç: “Önce İş” rozetleri taşõ- yan sosyal demokratlar, 1 Mayõs 2009’dan itibaren işsizlik odaklõ kampanya başlattõ. İşsizlik sigorta- sõndan para alabilmek için zorunlu çalõşma süresi 6 aya düşürüldü. Çek Cumhuriyeti: İşsiz kalan elemana hükümet daha önceki işin- deki haklarõnõn yüzde 130’unu ilk aylarda ödüyor, devam eden aylar- da bu oran yüzde 70’lere iniyor. Bu- rada amaç işsiz kalan kişinin bir an önce iş bulmasõnõ teşvik etmek. İrlanda: 20 yaş altõndaki işsizler için haftalõk 100 Avro’luk ödenek. Romanya: İşten çõkarõlmadan 1 ay önce, çõkarõlacak olan işçiye 12 aylõk maaşõnõn tazminat olarak ödenmesi. Litvanya: İşsizlik sigortasõ 1 Temmuz 2009’dan itibaren 9 aya çõ- karõldõ. Polonya: 2009 için 12 ay olan iş- sizlik sigortasõ 18 aya çõkarõldõ. İspanya: Devlet eliyle yapõlacak olan bina ve inşaat mühendisliği projelerine, enerji tasarrufu sağlayan bina renovasyonlarõna, merkezi ola- rak yönetilecek ve denetlenecek olan arsalarõn arttõrõmõna ağõrlõk verildi. Ek bütçe, işsizlik sigorta primlerinin ve üretimin arttõrõlma- sõ için kullanõldõ. Esnaf paketine 2 milyar TL lazım Ekonomi Servisi - Sanayi ve Ticaret Bakanõ Nihat Ergün, Esnaf ve Sanatkârlar Değişim, Dönüşüm, Destek Strateji Belgesi ve Eylem Planõ’nõn uygulanacağõ 2 yõl için ilgili kurumlarõn 2 milyar liralõk harcama yapmasõnõn öngörüldüğünü bildirdi. Ergün, esnaf planõ için bu yõlõn bütçesine ek tedbir gerekmediğini belirtti. Dünyada artan kanser vakalarõna karşõ harekete geçen Deva Holding, Çerkezköy’de onkoloji ilacõ üretim tesisi kuracak. Ekonomi Servisi - Deva Holding Yönetim Kurulu Başkanõ ve Üst Yöneticisi (CEO) Philipp Haas, hõzla artan kanser vakalarõ için Türkiye’de onkoloji ilaç üre- tim tesisi kurmayõ planladõklarõnõ söyledi. Haas, 3 yõl içinde Çerkezköy’de faaliyete geçecek tesis için 60 mil- yon liralõk yatõrõm yapmayõ hedeflediklerini söyledi. Haas, Deva Holding’in 2009 değerlendirme ve 2010 ile ilgili düzenlenen toplantõda yaptõğõ konuşmada, ku- rulacak onkoloji üretim tesisindeki ürünlerin sadece Tür- kiye için değil diğer ülkelere de ihraç edileceğini ifa- de etti. Haas, sadece onkolojiye odaklanan bir firma ol- mayacaklarõnõn da altõnõ çizerek, antibiyotik alanõnda da kardiyovasküler alanlarda da geliştirmekte olduklarõ ürünler bulunduğunu kaydetti. Geçen sene sattõklarõ kar- diyovasküler ürünlerin cirosunun 55 milyon liraya ulaştõğõnõ bildiren Haas, solunum, antienflamatuar ve dermatoloji alanõnda da yeni ürünler üzerinde çalõştõklarõnõ, özellikle 3-4 ay içerisinde piya- saya sürecekleri ‘Egzama’ türü bir hastalõk için geliştirdikleri doğal ve yan etkisi bulunmayan bir ilacõn kendilerini çok heyecanlandõrdõğõnõ be- lirtti. Haas, Deva Holding’in, 2009’da 13 milyon lira operasyonel kâr el- de ettiğini sözlerine ekledi. VodafonekonuşturacakPegasusuçuracak Ekonomi Servisi - Vodafone Türkiye ve Pegasus Havayollarõ’nõn yaptõğõ işbirliği çerçevesinde oluşturulan “Cep Fly” tarifesini seçen Vodafone aboneleri, yurtiçinden yaptõklarõ ses aramasõ ve kõsa mesaj gönderimlerinin yüzde 5’i kadar TL değerinde uçuş puanõ kazanacak. Vodafone tarafõndan kõsa mesajla gönderilen kampanyaya, katõlõm davetine ‘evet’ yazarak 7307’ye kõsa mesaj atarak veya Vodafone Çağrõ Merkezi’ni arayarak katõlõnabiliyor. Cep Fly abonesi olan ve uçuş puanõ kampanyasõna katõlan herkese 10 lira değerinde uçuş puanõ hediye ediliyor. Aboneler, uçuş puanõ kullanarak indirimli uçak bileti satõn alabiliyor veya puanlarõnõ biriktirerek ücretsiz uçabiliyor. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Silivri’de Oynanan Tiyatro Başlığı benimle birlikte geçen cuma günkü Ergenekon duruşmasını izlemiş bir Cumhuriyet çalışanı arkadaşım Reyhan Oksay’ın bana da gönderdiği duyarlı bir elektronik posta yazısından kopya çektim. Gazetemizde Bilim Teknik dergisi ağırlıklı çeviriler, araştırma, değerlendirme yazıları yazan, insan olarak çok sevdiğim arkadaşımın gözlemlerine dayalı şiirsel yazısını okuduktan sonra, duygularını paylaşmaya çalıştım... “Keşke daha önce de izleseydim, çok etkilendim, bu kadarını beklemiyordum. Kendine demokrat diyen, insan diyen herkes en az bir kez gidip izlemeli.. Bu çağrı bir kampanyaya dönüşmeli..” diyerek gerçekten anlamlı, duyarlı yazısının bir özetini yapmış oldu. Aslında duruşmaya ilk yolu düşmüşlerden bu türden cümleleri birçok kez dinledim. Savunma yapan sanıklar, avukatların suç kanıtlarına ilişkin itirazları, mahkemeye sundukları belgelerin birkaç örneğini duymak, insanlarda adalet, hak, hukuk duygularına ilişkin gerçekten çarpıcı, sarsıcı etkiler yaratmaya yetip artıyor... Günlük yaşam, iş yoğunluğu nedeniyle aslında parmakla sayılacak kadar az sayıda duruşma izlemiş olmama karşın, izlediğim duruşma sayısı arttıkça, inanın taraftarlık duygularından olabildiğince arınmaya çalışarak, gazetecilikteki tarafsızlık, profesyonellik duygularımı öne çıkarmaya özen göstererek varabildiğim çıplak sonuç: “Askeri darbeler hukukunun işletilmesinde bile, çok ağır insan hakları ihlallerine karşın, en azından iddianame, suçlamaların kurgulanmasında daha bir kendi içinde işletilmiş mantık, hukuk ilişkilendirmesi vardı. Sivil darbe hukuk belgesi olarak karşımıza çıkarılan metinlerdeki karmaşa, ciddiyetsizlik, suçun kanıtlanması yerine, suçlunun kendi suçsuzluğunu kanıtlamak zorunda kalması halleri, saçmalamaların, belge, kanıt eksikliği hallerinin bütünü, deyimin tam anlamı ile Aziz Nesin’lik kim bilir ne kadar çok karamizah kitabına kaynaklık yapabilir...” yargımın pekişmesi oluyor.. Duruşmaları ilk kez izleyenler, hele de kamuoyunda yaratılmış koskocaman bir dava imajı, baskı ve yıldırmalardan sonra, bir cesaret mağduriyetlerine inandıkları kimi insanların yanında durabilmek üzere duruşma izlemeye gelmişlerse, karşılaştıkları dava sürecindeki konuşmaların içeriği, metinler, görsel sunumlar karşısında, sadece ve sadece şaşkınlıkla, ağırlıkla tepki veriyor, kimi nida sesleri ile fısıldaşıyorlar.. “Bu kadarı da olmaz..” anlamındaki bir tür duygusal tepki travmasının ardından, duruşma salonundan ayrılırlarkenki ortak tepkileri, “Bu davayı herkes gelip izlemeli. Anlamak için gelip görmek şart. Dayanışmadan daha da önemli bir durum saptaması bu..” anlamında sözcüklerle özetlenebilir... Örneğin geçen cuma günü, hiçbirinin adlarını, rütbelerini bilmediğim, en gençlerden çoğu görevli, doğal olarak en alt rütbeli subayların arka arkaya, çok özet dilekçelerini dinlemiş oldum. Yan yana tahliye taleplerinden anladığım, ortak kaderleri önemli sanık sayılan komutanlardan birinin görev döneminde, aynı tarihte aynı görev yerinde olmaktı galiba. Çünkü bu rastlantısallığın altını sık sık çiziyorlardı. Sonrasında öznel durumlar özetlenmeye, kanıtlar anımsatılmaya çalışılıyordu... 1 yıla varan tutukluluk halinden sonra, en az bir 8 ay daha sorgu sırasının gelemeyeceğini anlatan bir genç teğmen, kendisine yönelik özel bir tek suçlama kanıtının da olmadığının altını çizdikten sonra, yaralandığı bir çatışmada erlerini tek başına bırakmamak için ancak 7 gün sonra ameliyat olabildiği özelini de anlatıp, “Bu iddianameye göre besbelli ben önemli bir teröristim. Her ne kadar hangi eylemlerimden suçlandığımı bilemesem de, Apo’dan daha önemli bir terörist olmalıyım ki, benim insan haklarıma yönelik en küçük bir duyarlılık gösterilmiyor...” diyebiliyor, kimseden çıt çıkmıyordu. Bir başkası bir ara mahkemenin ara kararında kendisine yönelik suçlama, suç kanıtlarının savcılıkça açıklanmasının yer aldığını, savcılığın bu kararın gereğini hâlâ yerine getirmemiş olduğunu, böylece bilinmez bir süre daha tutuklu kalabileceğini, oysa kendisi ile aynı konumda bir başka arkadaşının tamamen raslantısal olarak tahliye edildiğini ve ordudaki görev yerine döndüğünü anlatıyordu... Bir başka dilekçe sahibi tutuklu, iddianamede kendisi ile ilşikili bölümlerden çok sayıda hukuken geçerliliği sıfır, belge niteliği kazanmamış hayali suçlamaların örneklerinden en çarpıcılarını özetliyor; bu suçlamaların kanıtlanması ya da kanıtlanmıyorlarsa belge, kanıt niteliklerinin olmadığının saptanmasına ilişkin uyarılarının savcılıkça yanıtsız bırakılmasının insan aklı, hukuk adeletin kabul edemeyeceği durumlar olduğunu yineliyordu... Doğrusu; suçlamalar belge nitelikleri olup olmadığına bakılmaksızın, yasalara, hukuka aykırı olarak çarşaf çarşaf medyada yer almışken, hukuka aykırı olarak özel yargılamanın özel hizmeti olarak medyaya sunulmuşlarken, sanıkların en temel insan hakları ihlallerine dönük savunmalarının değeri sıfır. Siz siz olun benim dediklerime inanmak yerine gidip duruşmaları izleyin... [email protected] KISA... KISA... İzmir’in rekortmeni Arkas İzmir’de gelir vergisinde Lucien Arkas 2 milyon 59 bin 76 liralõk vergisiyle birinci olurken ikinciliği 1 mil- yon 781 bin 852 lirayla Salih Recep İşgören, üçün- cülüğü de 1 milyon 754 bin 612 lirayla Nail Özkar- deş aldõ. 2009 kira gelirlerinde birinciliğin sahibi açõk- lanmazken, Ali Dönmez Boyalõ 478 bin TL ile ikinci, Ayhan Yõldõrõm da 425 bin lirayla üçüncü oldu. Eczacıbaşı, Sanayici’nin konuğu Eczacõbaşõ Holding Başkanõ Bülent Eczacõbaşõ, Türkiye’de geçmişte yaşanan kriz- lerin etkisiyle son yaşanan eko- nomik krize aşõrõ tepki verildiği- ni söyledi. Sanayici dergisine ko- nuşan Bülent Eczacõbaşõ, krizin yõ- lõn ikinci yarõsõndan itibaren bü- yük ölçüde gündemden düşebile- ceği beklentisini dile getirdi. SUÇLAMA YERSİZ Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanõ Cem Negrin: Yaklaşõk 20 milyar dolar ihracat gerçekleştiren yüz binlerce çalõşana iş kapõsõ olan bir sektör eleştiriyi hak etmiyor. Böylesine ağõr bir suçlamayõ kabul etmiyoruz. Her dört gencimizden birinin sokakta olduğu gerçeğini göz ardõ etmemeliyiz. Biz bu tartõşmalarla bir yere varõlabileceğine inanmõyoruz. Daha çok istihdam yaratmak için nelerin yapõlmasõ gerektiğini konuşmamõz gerekiyor. Bu noktada Başbakan Erdoğan ile çözüm odaklõ yaklaşõmlar için omuz omuza çalõşmaya hazõrõz. NE SÖMÜRÜSÜ! Ankara Giyim Sanayicileri Derneği (AGSD) Başkanõ Canip Karakuş: Sektörümüz, bõrakõn sömürüyü, kadõnlarõ iş dünyasõ içinde tutmak için olağanüstü gayret gösteriyor. Başbakan, danõşmanlarõ tarafõndan yanlõş ya da eksik bilgilendirilmiş. Kadõnlar tekstil sektörü sayesinde hayata dikiş atõyor. Tekstil sektöründe kadõn çalõşan oranõ yüzde 60’larda. İşsizliğin önlenmesi için en büyük katkõyõ yine bu sektör yapacak. Çalõşma barõşõ içerisinde hayatlarõnõ idame ettiren şirketlerin ve çalõşanlarõnõn arasõna huzursuzluk sokmaya matuf açõklamalardan uzak durulmalõ. TEBRİK ETSİN Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kadõn Girişimciler Kurulu Başkanõ Aynur Bektaş, Başbakan Erdoğan’õn özellikle tekstilde kadõn emeğinin sömürüldüğü açõklamasõ ile ilgili şunu söyledi: Bugün tekstil yok sayõlõrsa kadõn çalõşan kalmayacaktõr. Sektöre iyi baksõnlar. Eleştirmektense, hassas sektör ilan edilip kayõt dõşõlõğa karşõ proje geliştirilsin. Hükümet çalõşanlarõn yüzde 70’i kadõn olan hangi firmayõ tebrik etti? Başbakan kayõt dõşõlõkta haklõ ama bunu yaratan ben miyim? Anayasayõ değiştirme gücüne sahip olan hükümet kayõt dõşõlõğõ da engellesin. Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı ve Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray, Cep Fly işbirliğini birlikte duyurdular. Başbakan Erdoğan, Türkiye’de işsizliğin çözülmesi için TOBB’un 1.3 milyon üyesinden birer işçi almasõnõ önerirken krizin vurduğu ülkeler istihdamla ilgili somut tedbirler aldõ. Philipp Haas BAŞBAKANA YANIT VERDİLER Cari açıkta rekor artış Ekonomi Servisi - Merkez Bankasõ’na göre, cari açõk, yõlõn ilk iki ayõnda geçen yõlõn aynõ dönemine göre yüzde 595.6 artarak 801 milyon dolardan 5 milyar 572 milyon dolara yükseldi. Şubat’ta da 308 milyon dolardan 2 milyar 602 milyon dolara ulaştõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle